• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/
  • https://twitter.com/
    • BATI ANTARTİKA ORHANLI TÜRK DEVLETİ Resmi Websitesidir. Hoşgeldiniz.
    • Orhanlı Türk Devleti kuruluyor.
    • Adil Dünya Devleti kuruluyor.
    • Erdemliler Cemiyeti kuruluyor
ORHAN AVM; DOĞAL ÜRÜNLER
OrhanAVM:www.ortakmarkets.com.tr
DOĞALİFE:KOZMETİK ÜRÜNLER
www.dogallife.odek.com.tr
ODEK; Orhanlı Türk Devleti
ODEK;Orhanlı Demokratik Kağanlığı www.odek.com.tr
Üyelik Girişi
Köşe Yazıları
Adıyaman Termal Su
MİKRO BLOK/HABER:
   HABER VE DÜŞÜNCE:

Burada herkes Twitter gibi düşüncelerini yayınlayabilir.

 İlköğretim Okullarında Kişisel Gelişim Dersi verilmeli; Bu ders kapsamında; 
1-Erdem ve Değerler,
2-Ahlaki ve Toplumsal Değerler,
3-Kişisel Gelişim Bilgisi,
4-Kişisel Finans Bilgisi,
5-Ev Ekonomisi,
6-Karakter Eğitimi,
7-Toplumsal Uyum konuları işlenebilir.
Çocuklara Nasihat;
ODEK, ÜRÜNLERİMİZ

 ODEK PULU:




   
ODEK ARMASI:



 ROZETLER:
 




  



  










     Pirit


    Elmas


 Turmalin


     Safir


    Yakut


   Turkuaz


  Zümrüt


    Akik


Aquamerina


    Laltaşı


 Yılan Taşı


Krizoprase


   Azurit


Güneş Taşı


  Aytaşı


    Oniks


Obsidyen


Labradorit


    Sitrin


  Kehribar


  Hematit


   Olivin


  Hematit



Mavi Kuvars


 Oltu taşı


Mavi Opal


Pembe taş


Sarı kuvars


   Sedef


   Apatit




G.Labradorit


Kaplangözü


  K.Gözü


   Krizolit


  Kan taşı


 Lüle taşı


    Akik2


Akumarin


  Ametist


Benitonit


   Yakut2


 Zümrüt2


  Kuvars2


   Elmas-2

  Dumanlı
   Kuvars


  Baltaşı


İskender taşı


    Florit


Labradonit


İskender-2


    Jadeit


 Kalsedon


  Kantaşı


Kaplan Gözü


Kaplan Gözü


  Kehribar


Kımızı zümrüt


Lapis Lazuli


  Malakit


Mavi Akik


Mavi Kuvars




Oltu taşı


Beyaz Opal


  M. Opal


   Painite


Pmb. Yıldız Elmas


     Pirit


     Safir


  Tanzanit
























































   Zirkon


  B.Elmas


Blue Granat


    Yakut


    Elmas


   Zümrüt


    Jadeit


  K. Elmas


   Amber



 
   L.Elması


    M.Safir


   Mercan


     Yıldız




Serendibit


    Yakut


























Dünyanın En Değerli Taşları:


   Aleksandirit


     Asya Yıldızı


En büyük Zümrüt


      Ametist


       Elmas


      İnci taşı


      Peridot


     Yakut


    Mavi Opal


        Safir


Kehribar Tespih


Karınca Fosilli Kehribar


Kehribar 200.000 TL


Pırlanta Tespih


22 Ayar Altın Tespih


















ODEK Haber
Erdemliler Cemiyeti Dergahı;
                                              

              ERDEMLİLER CEMİYETİ DERGAHI(OCAĞI) /ADIYAMAN;

Hz. Muhammed; "Din Nasihattir." Hadis.

Hacı Bektaş-ı Veli; "Yolumuz; ilim, irfan ve insanlık sevgisi üzerine kurulmuştur" 



      Bizim Dergah;  Erdemliler Dergahıdır. Dergah, burada faaliyetlerini sürdürmektedir. İleride "Erdem Kitap-Cafe" olarakta faaliyetlerini sürdürecektir. Devletler ve Toplumlar erdemli insanların desteğiyle ayakta dururlar.  Erdemliler Dergahı, İyi, doğru ve faydalı işler yapar...Dergâhın prensipleri; "insanı sev, mazlumu koru, yoksulu doyur, öğrenciyi okut," özenle korunarak devam etmektedir... Erdemliler dergâhı, erdemli toplum ve erdemli insan olmanın çağdaş yoludur...
        İnsanlar, Yaradanın yolunda erdemli yaşamak için, bir rehbere, yol gösterene ihtiyaç duyarlar. Bu rehber, sizi doğru yoldan huzura, refaha ve mutluluğa götürür. 
     Böyle bir Erdemliler Dergahı kurmak, insanlara erdemli yaşamı örnek almaları için yol göstermek amacıyla, buradan hizmet etmek amacındayım. Bir kişi de olsa insanları doğru yola, erdemli yaşamaya çağırmak gerekir. İnsanlar hırstan uzak, mütevazi yaşadığı zaman mutlu olurlar.

Not:
Bu sayfa sürekli yenilenmektedir.

    Sözlükte Erdem;
"Ahlakın övdüğü ve ahlaklı olmanın gerektirdiği doğruluk, yardımseverlik, yiğitlik, bilgelik, alçakgönüllülük, iyi yüreklilik, ölçülülük gibi niteliklerin ortak adı." fazilet" ve "insanın ruhi olgunluğu" diye tanımlanıyor. 


       İslam dinine uygun yaşamak; sadece namaz kılıp, oruç tutmak değil, hayatın içinde ibadet (güzel ahlak, doğruluk, dürüstlük, adalet, doğru söz, vefa, çömertlik, çalışmak, haksızlık yapmamak, zulüm yapmamak gibi) ve iyi davranışlar edinmek ile olacaktır.
   Bu siteyi okuyup, anlayarak yaşayandan kimseye zarar gelmez, aksine topluma örnek bir hayat yaşar. İnsanlara, topluma, ailesine ve ülkesine yararlı bir insan olur. Erdemli yaşamak; kimseye muhtaç olmadan, doğru, dürüst yaşamaktır. 

        Tüm İlahi Dinlerin Kaynağı birdir.

Erdem öğretisine göre tüm ilahi dinlerin temeli birdir. Öğretilerinin çoğu birbirinin aynısıdır çünkü bunlar çağın ihtiyaçlarına ve koşullarına göre yenilenen ve zaman zaman tekrarlanan ve sonsuza kadar geçerli olacak ilahi yasalardır. Dikkatli bir şekilde incelenecek olursa farklı dini sistemlerin aralarındaki ortak noktaların, farklılıklardan çok daha fazla olduğu görülecektir. Ortadoğu dinleri; ibadet ve inanca, Uzakdoğu dinleri de erdem ve ahlaka daha fazla önem vermiştir. Her Peygamber, kendi kitabı ve kuralları üzerine gelir.      

       Erdemliler Cemiyetinin amacı, bir erdemli toplum yaratmak için, topluma iyi, doğru, güzel davranışlar kazandırmak için, bir yardımlaşma ve kültür dergahı, çağdaş uygarlık yoludur.
Evrensel ahlak ve erdem ilkelerinin yanında bir çok dinlerden, cemaat ve  tarikatlerden uygulamalar ve bilgileri kapsamaktadır. İnsanlığın erdemli bir toplum oluşturması için; gerekli olan ahlaki, dini ve erdemli bilgileri insanlara kazandırmak amacındadır. Erdemliler Cemiyetinde; hiç bir din, ırk, siyasi düşünce, toplumsal yapı ayrımı yapılmamaktadır. Herkes kendi isteğiyle gelip katılabilir, ayrılabilir, hiçbir zorlama yoktur. 
       Bu Dergahın Amacı; yeryüzünde daha ahlaklı, bilgili ve erdemli bir toplum kurarak yaşatmak amacındadır.

      Bu Website; bir Erdemliler Cemiyeti Dergahı(Ocağı)dır, buradan gerekli bilgileri öğrenip uygulama yapabilirsiniz. Bu sitede, Site Menüsünde Erdemliler Cemiyeti hakkında gerekli bilgileri bulabilirsiniz. Daha ayrıntılı bilgileride Erdem Öğretisi kitabımdadır. Kitap yakında yayınlanacaktır. Bu öğretiye uygun yaşayan insanlar, her zaman mutlu ve insanca yaşar. Erdem Öğretisini kabul edenlere Ortak denir. Her Ortak, Erdemliler Cemiyeti Dergahı'nın bir ortağıdır.

 Dostlar! Ortaklar! Birlik Dergahı kuruldu; birbirinize yabancı gözüyle bakmayınız.  Tüm insanlık, tek bir Çınar ağaçı, tüm ulusların ve toplumların bu ağacın dalları ve her bireyin bu dallardaki yapraklar veya meyveler olduğudur. 
 
           Eğer adalet, barış ve refah istiyorsak; her türlü önyargının terk edilmesini, ırk, din, sınıf, renk, milliyet, cinsiyet ve maddi medeniyet farklılıklarını bir tarafa atmamız gerekir.  Bunun yolunun da eğitimden geçtiğini, dolayısıyla bu prensibin  dünyanın her yerindeki okullarda çocuk yaştan itibaren insanlara öğretilmesi gerektiğini savunuyoruz.

         İnsanlık âleminin birliği sağlam bir biçimde tesis edilmedikçe ve edilinceye kadar, refah, barış ve güvenliğine ulaşılamaz. Buda Erdemliler Cemiyeti Yüksek Adalet-Erdemliler Dergahı tarafından  gerçekleştirilecektir.

       
 Bu Dergaha, öğrenci okutmak, işsize-yoksula-kimsesize yadımda bulunmak,  Dergah ve hayrat işleri yapmak için, Zekat, Kurban, Eğitim ve Sağlık için Bağış, Destek ve Yardımlarınızı yapabilirsiniz. Bu Dergahın kurulmasında seninde bir taşın olsun. Erdemli bir toplum ve Dergahı, erdemli insanların katkısıyla kurulur. Bu çalışmalarımızı yakında "Erdemliler Cemiyeti Dergahı Vakfı" adı altında devam edeceğiz. Yardım ve destekleriniz için teşekkür ederiz.

 
Not: Dergah Vakfına gelen bağış ve yardımlar; 4'e ayrılır; biri Dergaha ayrılır, biri O akşam gelenlere dağıtılır, biri yoksul, yetim ve öğrencilere ayrılır, biri de Dergah görevlilerine harcanır.

   Not: Bağış ve destek için Hesap Numaramız sayfa sonundadır.

    
Erdem (Barış&Kardeşlik) Öğretisine; “Selam”, denilerek girilir. (Hz. İbrahimde Selam dermiş, Cennet te Selam denilir.)    “Merhaba” denilerek kabul edilir ve “Hoşçakalın, denilerek ayrılabilirsiniz. Erdem Öğretisi, bir Felsefe, bir Öğreti ve  Erdemli bir yaşam biçimidir. Biz Erdem öğretisine güveniyoruz. Erdem öğretisini  okuyup, öğrenen, anlayan herkes kabul eder. Dünyada en yeni ve en kapsamlı bir yaşam biçimi öğretisidir.

           Erdemliler Cemiyeti Öğretisiyle;

1-Yeni bir Neslin,

2-Yeni bir Toplumun,

3-Yeni bir Yaşam biçiminin,

4-Yeni bir Felsefenin ve

5-Yeni bir Uygarlığın kurulması, yaşatılması amaçlanmaktadır.

"Dünya benim ülkem, insanlar benim kardeşlerim, iyilik yapmak da benim dinimdir."                                                                                        Thomas Paine

Erdem Öğretisi Şu 10 Şeyi Teminat altına alır:

1-Adil bir Düzeni,

2- İnsanca bir yaşamı,

3- Sosyal barış ortamını,

4- Erdem Öğretisini,

5- Erdemliler  Cemiyetini,

6- Can güvenliğini,

7- Mal güvenliğini,

8- Neslin güvenliğini,

9- Akıl güvenliğini,

10-Toplumun güvenliğini sağlar.

 

 Dergâha katılmak istiyorsan, hoş geldin. Konuştuğumuz her şey, Şeyhimizin öğretisi, Peygamber (sav)’in öğretisi. Hoş geldin. Buraya gelmek ve bizimle beraber zaman geçirmek; beraber yemek yemek, ibadet etmek, zikir yapmak ve temizlenmek istiyorsan, hoş geldin. Biat almak istiyorsan, hoş geldin. İstemiyorsan, yine hoş geldin. Fark etmez. Gelene hoş geldin, gidene güle güle... İnsanları gelmesi için zorlamayacağız. Onların gitmesi için de zorlamayacağız...    

İSLAMDA YÖNETİM VE ADALET:


               İslam’da Yönetim Esasları:

 

1-Tevhid: Allah ismini yüceltme ve yayma seferberliğidir.

2-Emanet: Yönetim sadece yönetenlere emanet edilmemiş; Yönetenlerin ‚denetlenmesi ‛ de kamuya emanet edilmiştir.

3-Adalet: Hukuk devletinin temelidir. "Allah, insanlar arasında hüküm verdiğiniz zaman, adaletle hükmetmenizi emreder." (Nisâ, 58) ) ayeti ile toplumsal meselelerde adalet temel esas olarak belirlenmiştir

4-Liyakat: Devlet Başkanı Müslüman, hür, akıllı, ergin, erkek ve ehliyetli, ilim sahibi ve kabiliyetli bir kimse olacaktır.

5-Şura: Kur’an’da müminlerin hemen her işinin müşavere ile olduğu açık olarak belirtilmektedir. Devlet başkanı idari kararları şûra ile alır

6-Meşruiyet: Yöneticinin meşruiyetini kaybetmemesi için, İstişare yapması, liyakat, ehliyet sahibi ve adil olması gerekir. Yönetim ve Adalet İslam, getirdiği sosyal, ahlakî özellikleri olan adaletli bir yönetimi savunur,

7-Adil Yönetici: Yönetimindekileri adalet sınırları içinde sevk ve idare eden, hak ve ödevlerini insaf ölçülerine uygun bir tarzda tatbik eden, kısacası; adalet sıfatı ile nitelenmeyi hak eden kimsedir. Âdil yönetici nazarında, bütün vatandaşlar; renk, soy-sop, dil, memleket ve ülke farkı olmaksızın, hukuk bakımından birbirine eşittir.

İslamda Yöneticinin seçimi istişare ile yapılmalıdır;

 

1-Liyakat ve ehliyet sahibi olana yöneticilik verilmelidir.

2-Yönetici aldığı görevin emanet olduğunu bilmelidir.

3-Emanete ihanet etmemeyi kendine şiar edinmelidir.

4-Güvenilir olan yönetici, toplumu adaletle yönetmelidir.

5-Kanun karşısında bütün fertlerin eşitliğini sağlanmalıdır.

6-Emanet ve adalet esaslarını yerine getiren liyakatli olmalıdır.

7-Meşruiyet kazanmış olan ‚ulu’l-emre‛ uymak zorunludur.

Adil bir yönetim, herhangi bir fert ve zümre diğer fertlere yahut zümreye imtiyazlı davranamaz; bütün fertler eşittir. Aksi takdirde yönetim meşruiyetini kaybetmiş olur.

Farabiye göre, Yöneticide bulunması lazım gelen Vasıflar;

 

a)-Bedeni vasıflar: Yöneticinin bedeni uzuvlarının beklenen icraatı görecek şekilde tam olmasıdır.

b)-Akılla ilgili üç vasıf: İyi anlama; güzel hıfzetme ve üstün zekaya sahip bulunmalıdır.

c)-Konuşmayla ilgili vasıf: Yönetici, meramını en etkili şekilde muhatabına aktarabilmesidir.

d)-Öğrenme vasfı: Yöneticinin öğrenme konusunda hevesli ve öğrenmeyi seven bir nitelikte olmasıdır.

e)-Ahlakla ilgili olan nitelikler ise altı tanedir.

1- Yöneticinin yeme-içme ve cinsellikte aşırıya kaçmaması, mala yani (boş )söz ve işlerden uzak durmasıdır.

2-Dürüstlüğü sevmesi, yalandan nefret etmesidir.

3-Asil ve asaleti tercih etmesidir.

4-Para-pula karşı zaaflarla malul olmamasıdır.

5- Adaleti sevmesi, zulümden nefret etmesi, başkasının hakkını teslim eden bir erdemliliğe sahip olmasıdır.

6-Gerekli işlerde kararlı, cesur olması, çekingen ve pısırık olmamasıdır.

Ona göre, bu durumdaki liderin başka vasıfları daha olmalıdır.

a)-Lider hakim yani düşünce derinliğine sahip bir kapasitede olmalıdır.

b)- Geçmiş yönetimin koyduğu yasaları bilmeli ve aynen uygulamalıdır.

c)- Aklı evvel olup seri bir intikal kabiliyetine sahip bulunmalıdır.

d)-İnsanları dış saldırılardan korumak için savaş tekniklerini bilmelidir.

Farabi’nin en fazla önemsediği nitelik ‘hikmet’ niteliğidir. Ona göre yönetici bu sıfatlardan hepsini elde edebilir. Fakat hikmet vasfından mahrum olursa devlet yöneticisiz kalmaya mahkûmdur. 


Devlet Başkanının Bazı Görevleri :

 

*Devletin başı olduğu için millet ve devlet işinden birinci derecede sorumludur.

*Devlet ve millet menfaatine olan şeyleri kabine ve sivil toplum kuruluşları ile istişare eder.

*Hiçbir ahvalde hukuku çiğneyemez.

*Hiçbir mazeret, halkına zulüm ve işkence yapmasına kapı açmaz.

*Hukuk ve insanlık umdeleri karşısında tebaadan farklı ve imtiyazlı değildir. Yani yargılanabilir.

 *Allah’a karşı yerine getirmesi gereken inanç ve kulluk vazifelerinde eksiği yok, fazlası vardır.

*İslam’ı korumakla yükümlüdür.

*İyiliği Emretme, Kötülükten Sakındırma,

*Toplumda emniyet ve asayişi sağlamak zorundadır.

*Devletin gelirlerini legal olarak toplayarak adil ve düzenli bir şekilde harcar.

*Maaşları adilane dağıtmak

*Amme hizmetlerinin düzgün yapılmasını sağlamak.

*Ezan, Cuma ve Bayram namazları ile Oruç ve Hac ibadetlerinin ifasını sağlamak.

*Kamu düzenini sağlamak.

*Etrafına etten duvar örerek ulaşılmaz olmamalıdır.

*Devletin mal ve itibarını korumak. Neticede: Mazlumun ahı indirir şahı.

        Devletin Bazı Görevleri ;

1)- İslami esasların ikamesi, Erdem öğretisi'nin ikamet edilmesi,

2)- Emri bil-maruf ve nehyi anil-münkerde fiili müdahale yapmak,

3)- Din Eğitimi ve öğretimi yaptırmak,

4)- Müslümanlar arasındaki tefrikayı, fitneyi, rüşveti, karaborsayı önlemek,

5)- İnsanlar için zaruri olan ihtiyaçları karşılamak,

6)- Bütün semavi dinlerin gönderilme gayesi olan mal, can, namus, zürriyet, aklı korumak için tedbir almak ve fikir, din ve vicdan hürriyetini sağlamak,

7)- Zulümden kaçınıp ne pahasına olursa olsun adaleti tesis etmek,

8)- Teb’ası arasında fırsat eşitliğini sağlamak,

9)- Zekat ve vergileri zulmetmeden toplamak.

10)- Evlenemeyecek olanları evermek,

11)-Sağlık, eğitim ve imar işlerini düzenli ve adilane bir şekilde yapmak.

12)-Sağlığa zararlı olan yiyecek, içeceklerin imalat ve satışını behemahal önlemek.

13)-Vel-Hasıl: Günümüzün anlayışı ile söylersek tam bir sosyal devlet olmalıdır. Ceberut değil, şefkat ve merhametli; vatandaşı ezen ve üzen değil, adil ve düzen sahibi bir devlet olmalıdır.

              Hz. Muhammed'in Veda Hutbesi;

Veda Hutbesi, Hz. Muhammed'in vefat etmeden önce Mina ve Arafat'ta yaptığı son hutbelere verilen isimdir. Peygamber efendimizin yaptığı 4 ayrı hutbenin terkibinden oluşur. 

Veda Hutbesi Ne Zaman Okundu? 

Veda Hutbesi; Hz. Muhammed'in son haccı sırasında 6 Mart 632 tarihinde yaklaşık 120 bin Müslümana karşı okunmuştur. 

Veda Hutbesinin Maddeleri ve Öğütleri ;

1- Bütün Müslümanlar kardeştir: 

Veda hutbesinin ilk ve en önemli maddelerinden biri tüm Müslümanların kardeş olmasıdır. Kardeşlerin birbirlerini gözetip korumakla mükellef olduğunu söyleyen peygamber efendimiz, tüm müminlerin barış içinde yaşaması gerektiğini öğütlemiştir. 

2- Riba ayağımın altındadır: 

Ribanın günümüzdeki karşılığı faiz ve tefeciliktir. İslam, her türlü faizi tefecilik ile eş değer tutmuş ve en büyük günahlardan biri saymıştır. Emek verilmeden elde edilen kazanç haramdır ve başkalarının hakkına girmek demektir.

3- Tüm insanlar eşittir: 

Hz. Muhammed, bütün insanların Hz. Adem'den geldiğini ve Hz. Adem'in de topraktan yaratıldığını vurgulamıştır. Bir milletin bir millete, bir kabilenin diğerine üstünlüğü yoktur. Üstünlük Kuran'ı Kerim'de Allah'ın da bildirdiği üzere, sadece takva iledir. Bunun dışında ırka ve mezhebe dayalı herhangi bir üstünlük söz konusu edilemez. 

4- Zina haramdır: 

Zina, hem aile hem de toplum yapısına zarar veren en büyük günahlardan biridir. 

5- Kan davaları kaldırılmıştır: 

Hz. Muhammed peygamberliği boyunca insanların arasında yaşanan anlaşmazlıklarda adaletle hükmetti. Bir cahiliye dönemi adeti olan kan davalarını kaldıran peygamber efendimiz, her türlü anlaşmazlığın adilane bir şekilde çözüme kavuşturulmasını öğütledi. 

6- Müslümanların can ve mal güvenliği koruma altındadır: 

İslam'ın hüküm sürdüğü topraklarda kimse kimsenin canına kast edemez. Helal yolla kazanılan mallar da koruma altına alınmıştır. 

7-Veda Hutbesinin Önemi ;

Veda Hutbesi, Hz. Muhammed'in tün insanlığa verdiği evrensel mesajlarla doludur. Her maddesi günümüzde geçerliliğini korumaktadır. İnsanın temel hak ve özgürlüklerini içeren bu hutbe, tüm İslam alemi için son derece önemlidir.

             Veda Hutbesi'nin Maddeleri;

“Ey inananlar, sözümü iyi dinleyin. Vallahi bilmiyorum, belki de bu seneden sonra burada sizinle bir daha buluşamayabilirim.”

1-Orada bulunanların sözlerini orada bulunmayanlara aktarması ve gerekçesi, müslümanların kalplerine kin ve kıskançlığı sokmayacak üç şey: Allah’a ihlasla ibadet, yöneticilere nasihatte bulunmak, inanç ve ibadette İslâm cemaatine tabi olmak.
2-Müslümanların kanlarının (canlarının) ve mallarının birbirine haram oluşu.
  Ey İnsanlar! Kanlarınız, canlarınız, yaşa­ma hakkınız, mallarınız, namuslarınız, haysiyet ve şerefleriniz, vücut bütünlüğü­nüz, Rabbinizle buluşa cağınız güne kadar bu ayınızda, bu beldenizde, bu gününüzün saygıya, korunmaya layık olduğu gibi, saygıya ve korunmaya layıktır, dokunul­mazdır. 

3-Tebliğ ettiğine şahit tutma ve insanların Rablerine kavuştuklarında sorguya çekilecekleri, 
   Ey İnsanlar! Sizi uyarıyorum, herkes yal­nızca kendi işlediği suçtan sorumludur. Suçlu evlattan dolayı baba sorumlu tutula­maz, suçlu babadan dolayı evlat da sorum­lu tutulamaz.

4-Emanetlerin sahiplerine iadesi, Emânetler yerlerine verilmelidir. Emânete hıyanet edilmemelidir. Ashabım! Kimin yanında bir emanet varsa, bu emaneti sahibine versin. Size hediye verene hediye ile karşılık verin. Kefil borçlu gibidir. Borcun ödenmesi gerekir.

5-Kabe muhafızlığı (sidâne) ve hacılara su sağlamak işi (sikâye) dışındaki câhiliye adetlerini ayaklarının altına aldığı ve hükümsüz olduğu,

6-Faizin kaldırılması, sadece ana paranın (sermayenin) alınacağı, borçludan fazla veya eksik para alınmaması, Allah’ın faizi haram kıldığı ve ilk kaldırılan faizin de amcası Abbas b. Abdülmuttalib’ in faizi olduğu,

7-Kan davalarına son verildiği ve kaldırılan ilk kan davasının İbn Rebi‘a b. Haris b. Abdülmuttalib ’in kan davası olduğu.

8-Taammüden (kasten) adam öldürmenin cezasının kısas (idam) olduğu, sopa ve taşla işlenen cinayetin de taammüden öldürmeye benzediği, cezasının yüz deve olduğu, daha fazla diyet istemenin câhiliye insanı davranışı sayılacağı,

9-Zamanın Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı gündeki haline, eskiye döndüğü, Allah’ın ayların sayısını 12 olarak takdir ettiği, 

Ey İnsanlar! Zaman, Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı gündeki düzenli sistemine girerek seyrediyor. Ayların sayısı, on ikidir. Dört tanesi, savaşın haram olduğu aylar­dır. Bunlardan üçü birbiri peşinden gelir. Biri tektir. Bunlar Zilkade, Zilhicce, Mu­harrem ve Cumade 'lahire ile Şaban ara­sındaki Mudar kabilesinin adını koyduğu ay Recep'tir.

10-Erkeklerle kadınların birbiri üzerinde hakkı olduğu, 

Ey insanlar! "Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah'ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah'ın emri ile helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız kadınlarında sizin üzerinizde hakkı vardır. Hanımlarınız, sizlerin izni ve bilgisi olmadıkça, evinizin mali imkanlarını cömertçe harcamasınlar. Sözlerimi iyice anlayarak hatırınızda tutun.

11-Tebliğe şahit tutma, Allah'ım, Sen de şahit ol! 

Ey İnsanlar! Allah'a sığının, emirlerine yapışın, azabından korunun. İnsanların mallarını eksik teslim etmeyin, değerlerini düşürmeyin, bedellerini eksik ödemeyin, mallarını kötülemeyin, haksız rekabet yap­mayın, aldatarak, hile yaparak, fırsat kollayarak, gasp ederek insanların haklarını zayi etmeyin, zayiine sebep olmayın. Ül­kede, yeryüzün de bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmakta ve küfürde ileri git­meyin. 

12-Kendisinden sonra küfre dönüp birbirlerinin boynunu vurmamaları,

Ey Müminler! benden sonra küfre dön­meyin, birbirinin boynunu vuran kafirler haline gelmeyin. Size, sımsıkı sarıldığınız sürece asla hak yoldan uzaklaşmayacağınız apaçık dinî, ilmî, idari, siyasi kuralları içe­ren Allah'ın kitabı Kur'ân'ı ve Rasûlü'nün sünnetini bıraktım. Bunlarla amel ediniz, davranışlarınıza Kur'ân ve sünneti yan­sıtınız. Bir de soyumdan yakınlarımı, Ehl-i beytimi bıraktım. İyice tebliğ edebildim mi? Allah'ım, Sen şahit ol!

13-Sımsıkı sarıldıklarında asla sapıtılmayacak apaçık öyle bir şey bırakmıştır ki bunlar Allah’ın Kitabı, Ehl-i Beyti ve Peygamberin sünnetidir.

Müslümanın kim olduğunu size anlata­yım mı? Müslüman insanların, dilinden ve elin­den zarar görmediği kişidir.

Müminin kim olduğunu size anlatayım mı? İnsanların mallarına ve canlarına za­rarı dokunmuyacağından emin olduğu ki­şidir.

Muhacirin kim olduğunu size anlatayım mı? Kötülükleri ve günah işlemeyi terk eden kişidir.

Mücahidin kim olduğunu size söyleye­yim mi? Allah'a itaat yolunda nefsiyle mücadele eden kişidir.

14-Müslümanın müslümanın kardeşi olduğu, onu aldatmaya cağı, hıyanet etmeyeceği, gıybet de etmeyeceği, müslümanın kanının (canının) müslümana haram olduğu, kimseye müslüman kardeşinin malının gönül rızasıyla olmadıkça helal olmayacağı,

15-Ey İnsanlar! İnsanların Rablerinin de, babalarının da bir olduğu, İslâm dininde eşit oldukları, hepsinin Âdem soyundan, Âdem’inse topraktan olduğu, Allah katında en şerefli olan insanın O’ndan en çok sakınan olduğu, Arabın Arap olmayana üstünlüğü nün ancak takva ile olabileceği, Allah'ın kitabı ile idare ederse onu dinleyiniz ve itaat ediniz. "Suçlu kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba oğlunun suçu üzerine oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz. "Dikkat ediniz! Şu dört şeyi kesinlikle yapmayacak sınız:
-Allaha hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız.
-Allah'ın haram ve dokunulmaz kıldığı cani haksız yere öldürmeyeceksiniz.
-Hırsızlık yapmayacaksınız.
-İnsanlar "la ilahe illallah" deyinceye kadar onlarla cihad etmek üzere emr olundum. Onlar bunu söyledikleri zaman kanlarını ve mallarını korumuş olurlar. Hesapları ise Allah'a aittir.
16-
Allah’a karşı en azılı düşmanın kendisini öldürmek isteyenin (meşru müdafaa, nefsini savunma) dışındakini öldüren ve kendisini dövenden başkasını dövmeye kalkan olduğu

Ey İnsanlar! Allah, her hak sahibinin hakkını, her varisin, mirastaki payını belirlemiştir. Varise vasiyet yapılamaz. Vasiyet terekenin üçte birini de geçemez. Çocuk meşru eşe aittir. Zina edenin hak sahipliği söz konusu değildir. Hamisi nin, amirinin, ortağının, işvereninin, efendisinin sağladı­ğı imkanlara nankörce davranan, Allah'ın Muhammed'e indirdiği Kur'ân'ı inkar edi­yor demektir.  Babasın dan başkasına men­subiyet öne süren veya efendisinden başkasını veli edinen, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların lanetine uğrasın. 
17-
Kölelere iyi davranılması, onlara yediklerinden yedirilmesi, giydiklerinden giydirilmesi, bir suç işlediklerinde cezalarının hürlerden aynı suçu işleyenlere kıyaslanması,

18-Kendinden önce gelip geçen peygamber kardeşlerinin ardından ümmetlerinin içine düştüğü dini, dünyevi yanlış ve sapmaları tespit etmiş olan Hz. Muhammed, ashabının şahsında ümmetine, hattâ bütün insanlığa hitap ederek uyarılarda bulunmuştur.

19-Benim dışımda benden sonra peygam­ber görevlendirilmeyecektir. Sizin dışınız­da ümmet de olmayacaktır. Rabbinizi ilah tanıyın, candan Müslümanlar olarak Rabbinize teslim olun, saygıyla Rabbinize kulluk ve ibadet edin. Rabbinizin şeriatine boyun eğin, adabına, erkanına riayet ederek beş vakit namazı aksatmadan aşikare kılın. Vicdanı, serveti, sosyal bünyeyi arındıran, berekete vesile olan zekatı verin. Ramazan orucunu tutun. Yöneticilerinize itaat edin ki Rabbinizin cennetine girersiniz. Bunun üzerine Resul''i Ekrem Efendimiz şehadet parmağını kaldırdı sonrada cemaatin üzerine çevirip indirdi ve şöyle buyurdu;

"Şahid ol Yarab! Şahid ol yarab! Şahid ol yarab!"


    Dergah/Tekke Nedir?: 
Kapı, kapı yeri, eşik; büyük makamların kapısı tekke, hangâh. Farsça'dan gelen bir kelime olup "hangâh" şeklinde de ifade edilmektedir. Bu terim, bir yüceltme ve onurlandırma ifadesi olarak kullanılagelmiştir. İlâhî kelimesi ile beraber kullanıldığında "Allah'ın katı" şeklinde bir mana kazanır. Bu arada hükümdarlara ait yer ve makamları yüceltmek maksadı ile "Dergâh-ı Âlî" şeklinde de kullanılmıştır. Burada ifade edilmek istenen şey, hükümdarın oturduğu "saray"dır. Farsça bâr ve gâh kelimelerinden oluşan bu tabir sözlükte "izinle girilen yer" demektir. Terim olarak "sultanın oturduğu saray" anlamında olup aynı mânada dergâh kelimesi de kullanılmıştır. Evliya Çelebi'nin Seyahatnâme'sinde Osmanlı dönemi tekkeleriyle ilgili önemli bilgiler vardır. Bu tür bilgilerden tekkelerin ziraata elverişli geniş araziler üzerinde kurulduğu, zengin vakıflarla desteklendiği, sofa, odalar, mescid, hamam, değirmen, abdesthane, mutfak, ambar, kütüphane, misafirhane, ahır, bağ bahçe gibi birimlerinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Vakfiyelerde yer alan görevli isimleri (kapıcı, aşçı, değirmenci, bulaşıkçı, kilerci, ambarcı, kayyım, helvacı, ferrâş, çerâgī, kâtip, imam, müezzin, zâkir, virdhan, hatimhan, aşirhan, derviş vb.) tekkelerdeki çeşitli hizmetlere ışık tutmaktadır.

          Dergaha kimler gider?

islam alimlerinin büyükleri tarafından talebelere, tasavvuf yani islam ahlakı ve diğer dini ilimlerin ve zamanın fen ilimlerinin okutulduğu yer..

          Dergah ta ne yapılır?

Bu dergah, tekke ve zaviyelerde sadece dini eğitim verilmez, ahlaki telkin, esnaflık kuralları, milli duygular öğretilir, musiki ve güzel sanatlar eğitimi verilir, ziraat usulleri ve bitki türleri hakkında tatbiki bilgilerle müritler eğitilirdi.

         Dergaha gitmek ne demek?

Rüyada Dergaha Gittiğini Görmek Kişinin iyi ve temiz niyetli olduğuna rivayet eder. Rüyayı gören kişinin dürüst biri olduğunu ve helal yollardan para kazanmaya çalıştığını ifade etmektedir. Rüyada dergah görmek, rüya sahibinin haram paraya göz dikmeyeceğine, hayatı boyunca helal lokma yiyeceği demektir.

         Dergahlar neden var?

Dergah ve cemevleri ise dinin içinde belli bir grubun dinin genel kurallarına ilaveten kendilerini, hayatı ve dünyayı anlamak için çıktıkları yolculukta mensubu bulundukları tarikata has merasim ve nafile ibadetlerin yapıldığı özel mekanlardır.

         Dergaha nasıl girilir?

Sağ ayağınızın baş parmağını sol ayağınızın baş parmağı üstüne koyun, yâni sağ ayağınızdaki iskarpinin ucunu sol ayağınızdaki iskarpinin ucuna hafifçe dokundurun, sağ elinizi, parmaklarınız açık olarak kalbinizin üstüne koyun, başınız fazlaca eğilmek şartiyla belinizden itibaren vücudunuzu biraz öne eğin, tamam.


     Erdem Öğretisi meslek grup sohbet toplantılarının amacı, evlerde ve işyerlerinde yapılan bu toplantılarda;  meslek sohbet grupları(Çember); haftada bir kez, genellikle çember üyelerinden birinin evinde bir araya gelinip birkaç saat boyunca çeşitli kitapların ve burada yer alan Erdem Öğretisinin incelendiği gruplardır. onbeş yaşını geçmiş herkes, Erdemliler toplumundan olsun ya da olmasın, bu çemberlere davetlidir. 
    D
ünyanın, çağın gereklerine önem veren ve kıymetli ülkemizin ıslahına yönelik aktivitelerin başlatılması ve düzenli olarak sürdürülebilmesi için kapasite, anlayış ve beceriler geliştirilmesine yardım etmektir. Çalıştıkları materyallere cevaben çalışma çemberi katılımcıları çeşitli hizmet aktiviteleri yapmak için ayağa kalkar. Kadın, erkek, genç, yaşlı herkes bu çalışmalar sayesinde etraflarındaki topluma ve dünyaya olumlu katkıda bulunmak ve onları yeniden şekillendirmek için gerekli olan güce sahip olduklarının farkına varırlar. Böylece toplumda tedricen kapasite inşa olur ve merkezinde 
hizmet ve ibadetin olduğu yeni bir yaşam modeli ortaya çıkar.
     
Meslek grubu sohbet toplantılarında işlenen materyaller, çeşitli konular ve aktiviteler ile ilgili Erdem öğretisi yazılarından alıntılar içerir. Katılımcılar hep beraber bu alıntıların kendi bireysel ve toplumsal yaşamlarındaki uygulamaları hakkında düşünür. Çalışmalar sırasında inceledikleri bazı konular arasında dua ve tefekkür ile salıverilen ruhani güçlerle insanları buluşturacak ortamların nasıl yaratılabileceği; çeşitli geçmişlere sahip insanlarla anlamlı sohbetler yapıp dostluk bağlarının nasıl güçlendirilebile ceği; çocukların geliştirilme sinin toplum hayatının en önemli unsurlarından biri haline nasıl getirilebileceği; genç insanların entelektüel ve ruhani kapasitelerini geliştirmelerine nasıl yardımcı olunabile ceği ve aile birimi içerisinde maddi ve ruhani refaha yol açacak dinamiklerin nasıl yaratılacağı bulunmaktadır.
    Dua İbadeti ve Erdemliler sohbet toplantıları; 
Erdem öğretisinde de; Salat(Dua/Namaz), vardır. Dua, Tanrı ile sohbet halidir ve ruhani güçleri yardıma çağırır. Bu yaklaşımla her yerdeki Erdem Öğretisi ortağı, her türlü sosyal çevreden yetişkin ve çocuğun memnuniyetle karşılanacağı dua toplantıları düzenler. Bu toplantılar ibadet ve derin düşünmeyi bir araya getirir. Böylesi ortamlarda doğal olarak meydana gelen ruhani bakımdan zengin sohbetler aracılığıyla, bir toplumun üyeleri arasında yakın dostluk bağları ve ortak bir amaç duygusu yeşerir, ki bu amaç Türkiye’nin vatandaşları olarak ülkemizin gelişmesi ve kalkınması için hep birlikte toplumlarımıza hizmet etmektir.
     
Erdem Öğretisine göre; ideal bir aile hayatı, sevgi dolu ve saygı ile örülü, ahlaklı ve erdemli bir yaşam, saygılı ebeveyn-çocuk ilişkisini besleyen ve hem ebeveynlerin hem de çocukların karar alma süreçlerinde danışma ve uyum prensiplerini aktif olarak uyguladığı bir ortamı teşvik eder.
      Erdem Öğretisi ortağı; kadın erkek eşitliğine önem veren, bu inanç ve vizyonla toplumsal sorunların çözümüne dair arayışlarda ve diyaloglarda Erdem öğretisini hayata geçirerek elde ettikleri deneyim ve öğrenmeleri insanlığın önünde yer alan, yoksulluk, cinsiyet eşitsizliği, göç, insan hakları, eğitim, çevre ve toplumsal erdemler gibi konularda, birçok meselenin çözümüne bir katkı olarak paylaşırlar. Tüm insanlık olarak ilgilenmemiz gereken bu konularla ilgili konferanslara, seminerlere, panellere katılır ve ilgili konuların aktörleri olan kişi ve kuruluşlarla işbirliği yaparlar.
      Erdem Öğretisi Mabetleri;
günümüzde dua ve tefekkür(derin düşünme) için kullanılacak olsa da ileride toplumsal ihtiyaçlara cevap verecek hastane, bakımevi, okul, üniversite, konaklama yeri gibi yapılarla da desteklenecektir. Diğer bir deyişle Erdem Öğretisi Mabetleri, dua ve ibadetin yanı sıra toplum hayatının sosyal, bilimsel, eğitim ve hayır işleriyle ilgili hizmet alanlarının da merkezi konumunda olacak şekilde düşünülmüştür. Bu bağlamda Erdem Öğretisi Mabetleri, ibadet ile hizmet kavramlarının buluşup görünür alana çıkışının somut birer göstergesi olacaktır.

         Sanal cemaat kavramı; insan ve teknolojinin şaşırtıcı bir biçimde biraraya gelmesinden doğmuştur. Aynı anda her yerde bulunan bilgisayar networklerinin, fiziki mekândan bağımsız, milyonlarca insanı "siberuzay"da biraraya getirmesi ile oluşmuştur. Sanal cemaatlerdeki örüntüleri çıkar ortaklığı, ortak bilinç ve grup düşüncesi deneyimi gibi özgüllüklerle sıralamaktadır  Sanal cemaatlerde bir araya gelenler, birbirleri arasındaki ortaklıkları ve simetriyi öne çıkararak farklılaşmayı sürekli olarak reddeden bir buluşma noktasına sahiptirler. Çünkü herkesin paydalarını paylaştığı bir birliktelik sanal cemaati oluşturmaktadır (Aksoy, 1996: 166)    Cemiyet;  Keyfi/akılcı irade Refah, Kişi,  Para, Sözleşmeler hukuku.
      Sanal cemaatler; sadece ortak ilgi alanları veya bilgi, duygu, haber paylaşımı ekseninde bir araya gelen bireylerin oluşturduğu yapılar değil, farklı bir siyasallaşmaya da olanak sağlayan ortamlardır (Binark, 2005: 136).
         Örneğin Sanal Cemaatler; dünyada olduğu gibi Türkiye’de de politik sağ ve sol gruplar, İslamcı akımlar, kadın hareketleri, etnik-dini gruplar, çevreciler, ateistler, milliyetçiler gibi çeşitli ideolojik oluşumlar sanal cemaatlerde örgütlenmektedir. Erdemliler Dergahı da böyle bir Sanal Cemaattir. İnsanları iyi, doğru ve güzel işler yapmaları için davet etmektedir.

         Sanal Cemaatlerin, aynı ağda buluşmasını sağlayan unsur spor, marka, teknoloji, sanat gibi paylaşılan konular olabileceği gibi; inanç, etnisite, kültür gibi ortak değerler de olabilir.

   

 Yaşamınızda en önemli şey nedir?

Sorusuna kimisi özgürlüğü, kimisi vatanı, kimisi anne ve babası, kimisi eşi ve çocukları, kimisi mesleği, kimisi sağlığı, kimisi evi, kimisi maddi varlığı, kimisi arabası, kimisi telefonu vb. gibi farklı cevaplar verir. Kimilerine göre en önemli şey yaşarken sevdiklerinin kıymetini bilmek, kimilerine göre kalp kırmamak, içsel güzellik, inanç, sağlam karakter, helal kazanç, saygı, sevgi ve özgüvendir. Kimilerine göre de bunların hepsidir.

İnsan neye değer veriyorsa, yaşamının anlamı da onda gizlidir. Hayatta en önemli şey, mutlaka kişiden kişiye farklılık gösterecektir ama insan en çok neyin eksikliğini hissediyorsa hayatında en önemli şey de o olacaktır. Gurbette olan bir kişi için vatanı, hapiste olan bir kişi için özgürlük, savaşta olan bir toplum için barış, fakir bir insan için zenginlik, bekar bir insan için aile, yetimler için anne-baba, çocuğu olmayan biri için çocuklar, işsiz bir insan için iş vb. gibi…

Bilge Platon: "Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın. Yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır. Hayatta önemli olan en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır"

Hayattaki En Önemli 12 Şey;

1. Sağlık;
Hayatınızdaki en önemli 1 şey, sağlıktır. Onsuz, istediğiniz hayatı yaşayamazsınız, bu yüzden bedeninize ve zihninize iyi bakın. Fiziksel ve zihinsel sağlığınıza dikkat edin, sağlıklı beslenin ve ciddi hastalıklar ve hayattan zevk almanızı engelleyebilecek stres ile ilişkili riskleri en aza indirmek için günlük egzersiz yapın.

2. Aile;
Aile olarak adlandırabileceğiniz bir grup insana sahip olmak büyük bir nimettir. Birinin sizi umursadığını ve başka türlü bir destek ile karşılaştırılamaz ne olursa olsun, sizin için her zaman orada olduğunu bilmek. Bu koşulsuz sevgi, destekleyici bir ailenin parçası olduğunuzda günlük olarak alınır, bu yüzden bireyselliklerine saygı gösterin ve sevginizi karşılığında daha sık göstermeye çalışın.
3. Arkadaşlar;
Ailenizi seçemezsiniz, ancak ailenizle üye olabileceğiniz arkadaşlarınızı seçebilirsiniz. Bir kişiyi tanıyorsanız, en iyi arkadaşınızı arayabilir, o zaman gerçekten şanslı bir bireysiniz. Arkadaşlığından en iyi şekilde yararlan ve olabileceğin en iyi arkadaş ol.

4. Amaç;
Tatmin edici bir yaşam sürmek için bir amaç, bir hedef ve belirli bir hedefe sahip olmanız gerekir. Bunlar hayallerinizi, kariyer özlemlerinizi veya kendi başarı tanımınızı arayabilir. Eğer gerçekten bu dünyada bir değişiklik yapmak istiyorsan, kendinle başlamalısın, bu yüzden hayatta ne yapmak istediğini öğren ve canlı tutkunu takip et.

5. Özgürlük;

Sadece kendi hatalarını yapmakta özgür olduğunda, bunun ne anlama geldiğini öğrenebilirsin. Seçimlerinizi profesyonel ya da kişisel düzeyde keşfetme ve kendi seçimlerinizi yapma, kendinize karar verme ve sizi nereye götürdüğünü görme özgürlüğüne ihtiyacınız var.

6. Barış;

Barış, insan ilişkilerini ve stresli durumları etkin bir şekilde yönetmenin yanı sıra duygularınızı dengelemek için bir yol bulmak anlamına gelir. Bu, kendinize olan güveninizi geliştirmenize ve kendinize hitap etmenize yardımcı olacak, böylece iç huzuru sağlayabilecek ve hayata karşı olumlu bir tutum benimseyeceksiniz.

7. Kişisel Gelişim;

Hayat bir hediyedir ve bundan en iyi şekilde yararlanmak sizin sorumlulu ğunuzdadır. Hayatın sizi geçmesini istemiyorsanız, bilgi ve becerilerinizi geliştirmek için yatırım yapmaya başlamanız gerekir. Yeteneklerinizi sürekli öğrenme yoluyla keşfedin ve geliştirin; yaşamın var olmaktan çok daha fazlasını olduğunu göreceksiniz.
8. Aşk;
Sevgiyi almak ve vermek, yaşamdaki en zevkli deneyimlerden biridir. Yanınızda olan özel birine sahip olmak, elinizi yaşam yolu boyunca tutmak, kendinizden başka birine önem verdiğinizi ve mümkün olan her şekilde desteğinizi sunduğunuzu gösterir.

9. Yiyecek, su, uyku ve oksijen;

Bu dört besin, su, uyku ve oksijen elementinin hayatta kalabilmeniz için hayati önem taşıdığını daima hatırlamanız gerekir. Yiyecekleri atlarsanız, yeterince su içmiyorsanız veya yeterince uyumuyorsanız, kendinizi tehlikeye atmış olursunuz ve bu tür eylemler sağlığınıza ciddi şekilde zarar verebilir. Yaşamınızda dengeyi korumaya çalışın ve vücudunuzu bu temel unsurlarla donatın.

10. İnanç;

Bir şeye inanmak, sevgi ve iç huzuru bulmak kadar önemlidir. Zaman zor olduğunda sık sık, yaşamınız için bir rehber görevi görecek daha yüksek bir gücün yardımını istersiniz. İnanç, kendinizden daha iyi ve daha büyük bir şeyin umudunun ifadesi olarak kabul edildiğinden önemlidir.

11. Zaman;

Her gün herkes için 24 saattir. Bununla birlikte, bazı insanlar sürekli acele eder ve zamanın yetersizliğinden şikayet ederler. Elbette, hepimizin sorumlulukları ve yükümlülükleri var, ancak genellikle onları şekillendiren aldığımız kararlardır. Zamanın, asla geri alınmayan ve sonu olan bir kaynak olduğunu unutmayın. Kaybedilen zamanı kurtaramazsınız, ancak elinizde kalan zaman konusunda daha seçici olabilirsiniz.

Zamanınızı kontrol altına alın ve hayatınızdan gerçekten verimli bir şekilde faydalanmak için daha az şeye “evet” deyin. Boş zamanlarınızı, hayatınıza daha fazla anlam ve neşe katan etkinliklere ve insanlara adayın.

12. Sevgi; 

Sevmek ve sevilmek; herşeyin ilacıdır. Yapmayı sevdiğiniz şeyleri, birlikte büyüdüğünüz hikayeleri ve dünyada sevginin hala var olduğunu hatırlatan yabancılarla aranızda gerçekleşen nazik etkileşimleri içine alır.

Sevgi hayatınıza yeni bir anlam ve amaç verebilir. İlişkilerinizin temelini sadece bu oluşturur. Onları, gerçekten hak ettikleri sevgi ve dikkatle beslemeniz gerekir.

        İnsanı mutlu eden 7 anahtar;

Son elli yılda mutlulukla ilgili çalışmalardan yola çıkan Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu insan mutluluğunu belirleyen 7 temel faktörü şöyle sıralıyor:

1-Sağlıklı bir yuva, İyi bir Aile,

2- Geçimini sağlayacak güvenilir bir gelir,

3- İçine sinen, anlamlı bulduğu bir iş,

4- Kendine yakın hissettiği dostlar,

5- Sağlık ve egzersiz yapmak,

6- Kendini özgür hissetme,

7- Kendine yol gösterecek manevi değerler.

   

Erdemli İnsanların 10 Özelliği;

1) Yalan söylemezler 

2) Empati(duygudaşlık) kurmayı bilirler

3) Farklı görüşlere saygılıdırlar 

4) Dinlemeyi bilirler 

5) Argo ve küfür kelimeleri kullanmazlar

6) Teşekkür etmeyi bilirler

7) Özür dilemeyi bilirler

8) Başkasını küçük ve hor görmezler 

9) Sabırlı davranırlar 

10) Ön yargılı değildirler

Erdemli davranışlara 18 tane örnek :

  • Dürüst olmak,
  • Güvenilir olmak,
  • Yalan söylememek,
  • Anne ve babaya karşı saygılı olmak,
  • Yaşlılara karşı yardımsever olmak,
  • Verilen sözü tutmak,
  • Ölçülü olmak,
  • Emanete karşı sadık olmak,
  • Adil davranmak,
  • Adaletli olmak,
  • İyi yürekli olmak,
  • Eşit olmak,
  • Alçak gönüllü olmak,
  • Ayrımcı olmamak,
  • Çevreyi kirletmemek,
  • Küçüklere karşı sevgiyle yaklaşmak,
  • Çalışkan olmak,
  • Erdemli yaşamak.

        İnsanları Mutlu Eden 41 Şey Nedir?

1-Gülümseyebilmek, Kahkaha Atabilmek

2-Yemek Yemek

3-Kitap Okumak

4-Tatile Çıkmak

5-Banyo Yapmak

6-Okula/ İşe Gitmek

7-Aşık Olmak

8-Müzik Dinlemek

9-Alışveriş Yapmak

10-Son Model Bir Eşyaya Sahip Olmak

11-Bir İnsana Yardım Etmek

12-Bir Şeyleri Başarmak

13-Çok Sevdiğiniz Birinden Mesaj Almak

14-Günler/ Aylar Sonra Bir Yerlerde Unuttuğunuz Paranızı Bulmak

15-Pazar Kahvaltısı Yapmak

16-Pazar Günü Geç Saatlere Kadar Uyumak

17-Dua etmek,

18-Eski Fotoğraflara Bakmak

19-Koleksiyona Sahip Olmak

20-El Ele Tutuşmak

21-Sarılmak

22-İyi Bir Eşe Sahip Olmak

23-Denize/ Havuza Girmek

24-Güldüren Bir Arkadaşa Sahip Olmak

25-Sıcak Bir Kahve İçmek

26-Canlı Müzik Yapılan Bir Mekana Gitmek

27-Yurtdışına Çıkmak

28-Tek Başına Tatil Yapmak

29-Yeni Bir Arkadaş Edinmek

30-Sevgilinin/ Eşin Sürpriz Yapması

31-Evlenme Teklifi Almak

32-Balayına Çıkmak

33-Çocuk Sahibi Olacağını Öğrenmek

34-Yılbaşı Partisine Katılmak

35-Bir İşe Sahip Olmak

36-Pozitif Olmak

37-Okuldan Mezun Olmak

38-Yeni Bir Şehirde Yaşamak

39-Yeni Bir Kitap Satın Almak

40-Umutlu Olmak,

41-Hayal Kurmak.

             Erdem Nedir? Erdemli İnsan Nasıl Olunur?

Erdem, ahlakın övüldüğü ve ahlaklı olmanın getirdiği doğruluk, yardımseverlik, yiğitlik, bilgelik, ölçülülük gibi davranışların ortak adıdır. Felsefi anlamda erdem, insanın ahlaksal olarak iyiye yönelmesi anlamına gelir. Erdemli insan, doğru olan şeyi yapan, yanlış olan şeyi ise yapmayandır. Bir diğer anlamı ile erdemli olmak, faziletli olmaktır.

Başlıca 18 Erdem ; Yiğitlik, Doğruluk, Dürüstlük, Bilgi sahibi olmak, Güvenilir olmak, Kararlılık, Ölçülü ve dengeli olmak, Kendini bilmek,  Azim, Nezaket, Cömertlik, İhtişam, Saygı, Adalet, Sağduyu, Zekâ, Cesaret ve Cazibe, İnanç, Umut ve Sevgi.

Erdemli İnsan Ne Demek?

Erdemli insan, iyiye ve güzele yönelen, kötü olan ve çirkin olandan sakınan kimsedir. Doğruluk, cesaretlilik, güvenirlik gibi özelliklere sahip olmanın yanında ölçülü, samimi, tevazu sahibi olan insan erdemli insandır. Erdemli bir birey olmak için yanlışa düşmekten kaçınmak ve her daim olayları aklın ve vicdanın süzgecinden geçirerek doğruya ulaşmak gerekir.

  • Yalan Söylememek
  • İftira Atmamak
  • Dedikodu Yapmamak
  • İçki İçmemek
  • Hırsızlık Yapmamak
  • Canlı Öldürmemek
  • Uyuşturucu Madde Kullanmamak
  • Doğru Sözlü Olmak
  • Doğru İş Prensibini Benimsemek

Erdem örnekleri, bireylerin kötü ve olumsuz olan konulardan uzak durarak iyiye yönelmek ile ilgilidir. Erdemli insanlar, doğru ve iyi olan şeylere yönelip kötü olandan uzak durmalıdır.

Erdemli Bir İnsan Nasıl Olur?

  • İyiye ve güzele yönelerek olur.
  • Kötü davranıştan sakınarak olur.
  • Doğru, güvenilir ve cesaretli olarak olur.
  • Yalan söylemeyerek olur.
  • Duyarlı, ölçülü, samimi ve iyi yürekli olarak olur.
  • Başkalarına iftira atmayarak olur.
  • Tevazu sahibi olarak olur.

Erdemli insan, güvenilir, dürüst ve tevazu sahibi birisi olmalıdır. Yanlıştan ve kötüden uzak durmak, erdemli bir insan için son derece önemlidir.

İyi Bir İnsan Hangi Erdemlere Sahiptir?

Azim, nezaket, cömertlik, doğruluk, saygı, adalet, ihtişam, sağduyu, saygı, zeka, cesaret ve yüce gönüllülüğe sahiptir. Bu erdemlere sahip bir insan iyi bir insandır. Aristoteles’e göre en yüce erdem yüce gönüllülüktür ve tüm erdemlerin içinde en iyisidir.

En Önemli Erdem Nedir?

En önemli erdem iyiye ve doğruya yönelmektir. Aristoteles’e göre en önemli erdem ise yüce gönüllülüktür. Bunun yanında, ölçülü bir yaşam sürmek de önemli bir erdemdir.

Erdemli Yaşam Ne Demek?

Erdemli yaşam, insanın aklı ile doğru yolu bulmasına dayanan bir yaşamdır. Bir insanın dürüst, güvenilir, hak yemeyen, cömert, cesaretli, yüce gönüllü bir yaşam sürmesi erdemli bir yaşamın tanımıdır. Erdemli yaşam sürmek için kimseye iftira atmamak, riyaya başvurmamak ve yalan söylememek gerekir çünkü bu tip davranışlar erdemsizlik göstergeleridir.

Aristoteles’e Göre Erdemli Olmak Neye Bağlıdır?

Aristoteles’e göre erdemli olmak, ölçülü bir yaşam sürmeye ve insanın aklı sayesinde erdemli davranışlarda gerçekleştirmesine bağlıdır. Aristoteles, yaşamın erdemli yaşanabilmesi için bireylerin ölçülü olmasını ve orta yolu bulmasını önerir. Bu kapsamda, erdemli bir insan doğru, güvenilir, dürüst, hak yemeyen, adaletli, yüce gönüllü olmalı ve yaşamında bu nitelikleri benimsemelidir.

Her Şeyi Elde Etmek İçin Gerekli Olan Erdem Nedir?

Her şeyi elde etmek için gerekli olan erdem, sadakat ve nezakettir. Bir insanın bu niteliklere sahip olması hayatta istediklerini başarmasına yardımcı olur. Bu nedenle erdemli bir insan sadakat ve nezaket sahibi birisi olmalıdır. Erdemli olmak için kötülükten, riyadan ve yalandan uzak durmak gerekir çünkü bu durumlar erdemsizliktir.

Erdem Kelimesinin Kökeni;

Eski Türkçe’de er, erkek sözünden +dam sonekiyle türemiştir. Yiğitlik, şan, bilgelik, yetenek, beceri gibi anlamları vardır. Erdemli insanlar çevrelerine karşı iyi ve mutlu bir yaklaşım gösterirler. Olumsuzluk ve kötülükten uzak durarak çevrelerine iyilik yapmayı hedefler. Bu nedenle erdemli olmak için kötülükten, riyadan ve yalandan uzak durmak gerekir.

 

 Evrensel Erdem ve Değerler; 

1.Sevin, Verin ve Erdemli Olun,

2.Yaradana güven,

3. Kadere inanmak,

4. Tanrı Vardır

5. İbadet etmek,

6. Ruh, Beyin, Akıl, Zeka

7. Kendiniz Olun

8. Vicdan ve Adalet Duygusu

9. Bilgelerin Peşinden Gitmek,

10. Kalıcı Bir Barış olsun,

11. Silahlara Veda Edilmelidir

12. İyi İnsan olmak,

13. Erdemler Kazanılabilir

14. Ahlaksız Bir Toplum Yaşayamaz

15. Adaletli olun,

16. Terörizme Karşı En İyi İlaç: “Öğreti”

17. Kutadgu Bilig okuyun,

18. Önce Ahlaklı Olun

19. Evrensel Ahlak Öğretisi Rehberinizdir

20. Evrensel Düşünmek Faydalıdır

21. Allah'ı Dost Edinin

22. Siyanür Sigara ve Çok Yemek Aynı Şeydir

23. Sevgi Verdikçe ve Bölüşdükçe Artar

24. Meritokrasi yönetimine uyun,

25. Allah' tan Ümit Kesmeyiniz

26. Allah Paylaşanları Sever

27. Ayasofya Barış Kalesi Olsun

28. O’ nu Bul Sen

29. Zaman En Değerli Şeydir

30. Öğretmen Dev Bir Güneştir

31. Allaha Güven

32. İyilik Yap Temizlen

33. Kapına Geleni Boş Çevirme

34. 7/24 Abdestli Olmak

35. Geleceği İnşa Etmek

36. Asla Kul Hakkı Yeme

37. Önemli Olan Niyettir

38. Akıl En Değerli Hazinen

39. Haya Sahibi Ol

40. Asla Kindar Olmayın

41. Akıllı hareket et,

42. Allah'ta Yok Olmak

43. Gece Namazı kıl

44. Zulme Seyirci Kalmayın

45. En Büyük Aşk ona,

46. Yoksulluğa Karşı En İyi İlaç: "Öğreti"

47.Zengin ve akıllı olun,

48.Sade yaşayın, tutumlu olun.

49.Erdemli yaşa,

50.Kurtuluş Erdem Öğretisinde.

      

ŞEYH EDEBALİ HAZRETLERİNİN OSMAN BEY’E ÖĞÜTLERİ:

Şeyh Edebali( 1206-1326) yılında Bilecik'de 120 yaşında vefat etti. Türbesi Osman Gazi tarafından yaptırılmıştır. Ahi Şeyhidir. Ebul Vefa Tarikatine bağlıdır.

 “Ey Oğul!

Artık Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana... Suçlamak bize; katlanmak sana... Âcizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana... Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adâlet sana... Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana…”

“Ey Oğul!

Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana... Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana...”

“Ey Oğul!

Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı... Allah Teâlâ yardımcın olsun. Beyliğini mübârek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin.”

“Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve duâlarla bize vaad edilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz.”

“Oğul!

Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelâmlısın... Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen, sabah rüzgârlarında savrulur gidersin!

“Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlûb eder. Bunun için dâimâ sabırlı, sebatkâr ve irâdene sahip olasın!..”

“Sabır çok önemlidir. Bir bey, sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir.”

“Milletin, kendi irfânı içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır.”

“Oğul!

İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezânında ölürler.”

“Dün ya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethe dilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazîlet ve adâletinle gün ışığına çıkacaktır.”

“Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir.”

“Bu dün ya da inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin.”

“Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin, deme! Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve îtibârın zedelenir...”

“Şu üç kişiye; yani câhiller arasındaki âlime, zenginken fakir düşene ve hatırlı iken îtibârını kaybedene acı!..”

“Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.”

“Haklı olduğun mücâdeleden korkma! Bilesin ki, atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervâsız, kahraman, gözüpek) derler.”

“En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir.”

“Ülke, idâre edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke sadece idâre edene âittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idâresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştürdüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar, yaşatamadılar...” (Bu düstur Osmanlı’yı altı asır yaşatmıştır.)

“İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkamaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca lâflamaya başlar, lâf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflâh etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir...”

“Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur.”

“Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı... Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli.”

“Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinâyettir. Bey, memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz.”

“Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü, zaman yok, süre az!..”

“Yalnızlık, korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da... Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin.”

“Sevgi dâvânın esâsı olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!..”

“Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın!..”

           "İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN” Şeyh Edebli Hz.

Ertuğrul Gazi'nin, "cihan devleti"ni kuran Osman bey oğluna "hocasına saygı duymasını öğütleyen" vasiyeti şöyle:

"Bak oğul. Beni kır, Şeyh Edebali'yi kırma. O, bizim boyumuzun ışığıdır. Terazisi dirhem şaşmaz. Bana karşı gel, ona gelme... Bana karşı gelirsen üzülür, incinirim; ona karşı gelirsen gözlerim sana bakmaz. Baksa da görmez olur. Sözümüz Edebali için değil, senceğiz içindir. Bu dediklerimi vasiyetim say."

 

      OSMAN GAZİ'NİN OĞLU ORHAN GAZİ'YE VASİYETİ; 
.

  "Ey oğul! Her işten önce din işlerine dikkat et. Zira farizaya (farzlara) dikkat, din ve devletin güçlenmesine sebeptir. Din işlerini; dikkatli olmayan, itikadı bozuk ve doğru yoldan ayrılmaya yönelen, büyük günahlardan kaçınmayan, helala-harama dikkat etmeyen sefihlere ve ayrıca tecrübesiz kişilere bırakma, devlet idaresinde bu gibi kişilere iş verme!.. Zira yaratandan korkmayan, yaratılandan hiç korkmaz. Büyük günah işleyen ve bunu devam ettiren kimsede sadakat olmaz. Böyle kişilerin sadakati olsa ümmeti olduğu Peygamber-i Zişan'ın sadık tebligatı üzere hareket eder de şer'i şerifin dışına çıkmazdı. Zulümden, bid'atten sakın. Zulme ve bid'ate teşvik edenleri devletinden uzaklaştır. Çünkü böyleleri seni zevale uğratmış olurlar.

Daima cihad ile devletini genişletmeye çalış. Çünkü uzun zaman sefer olunmazsa askerin secaatine; reislerin ve kumandanların bilgi, tedbir ve malumatına ağırlık ve noksanlık gelir. Böyle sefer işlerini bilenler ölür gider de yerine tecrübesiz kimseler gelir, bu yüzden de bir çok hatalar meydana gelir ki, bundan da devlet büyük zararlar görür. Beytü'l-mali koru! Devletin servetini çoğaltmaya çalış!.. Şer'i şerifin ölçüsüne göre sana ait olana kanaatle, ihtiyaçlarından ve gerekli olanlardan başka lüzumsuz yere telef etme, israftan kaçın. Askerinle, malınla gururlanma. Zira onlar Allah yolunda cihad için milletin işlerinin yerli yerinde görülmesi ve cihana adalet ve fazileti yayman için vasıtadırlar.

Sadakatle Allah rızası için çalışan devlet erkanını koru!.. Vefatlarından sonra böyle kimselerin çoluk-çocuğuna bak, ihtiyaçlarını karşıla.!..Halkından hiç kimsenin malına tecavüz etme!.. Hak edenlere yardım ile iltifat elini uzat, böylelerinin yakınlarını sıkıntıdan kurtar. Askeri erkanı iyi koru!.. Alimler, fazıllar, sanatkarlar, edipler; devletin bedeninin gücüdür. Bunlara iltifat ve ikramda bulun. Bir kemal sahibi işitince onunla yakınlık kur, dirlikler ver ve ihsan eyle!.. Hükümetinde ulema, fazıl kimseler, erbab-ı maarif çoğalsın, siyaset ve din işleri nizam bulsun!..

Benden ibret al ki, bu diyarlara zayıf bir bey olarak gelip haketmediğim halde bunca inayet-i celile-i Rabbaniye'ye mazhar oldum. Sen de benim yolumdan git ve bu Din-i Muhammedi'yi ve ashabını, başka sana tabi olanları koru. Allah'ın (c.c) hakkını ve kulların hukukunu gözet!.. Ve senden sonrakilere böyle nasihat etmekten geri durma. Ve adalet ve insafa riayet ile zulmü kaldırmaya devam ile her bir işe teşebbüs de Allah'ın yardımına güven. Halkını düşman istilasından ve zulme uğratılmaktan koru!.. Haksız yere hiç bir ferde layık olmayan muamelede bulunma!.. Halkı taltif et, hepsinin rızasını kazan".

   
         ERDEMLİLER CEMİYETİ DERGAHI
 Termal Tatil Köyü Projesi;

         Ben Türkiyeden Jeofizik Mühendisi Orhan Boyraz, düzenin ve insanların bozulduğu bu dünyada; Erdemli kalan insanlarla erdemli bir toplum oluşturmak için bir proje yapmayı uygun gördüm. Bu Proje ile insanlığı örnek çağdaş bir toplum olmayı göstereceğiz.

          Projem, Bir Tatil Köyü tarzında, herşeyin organik yetiştirileceği, dünyanın her tarafından tatil için insanların geleceği, köy yaşantısını yaşayarak öğreneceği bir projedir.  Bu Proje ile, öğrencilere burs verilecek, uluslararası öğrenci değişimine açık, sosyal sorumluluk projeleri olacaktır. İnsanlar; Dergahcoin(DGC) 'i Kripto parası alarak burada tatil yapabilecekler.

         Bu Erdemliler Cemiyeti Dergahı Tatil Köyü Projesinde yapılacaklar;

1-Bu Tatil Köyünde  Organik Tarım ve Hayvancılık uygulaması yapılacak, sosyal, kültürel ve ekonomik faaliyetler yapılacaktır.

2-Yoksul ve çalışkan öğrencilere burs ve harçlık verilecek, şehirlerde yurtlar yapılacak,

3-Uluslararası öğrenci değişimi yapılacak, burada öğrenciler tatil yapacaklar,

4-Bu Tatil köyünde İnsanlar, Dergahcoin Kripto parayla Termal Devremülkler satın alarak tatil yapabilecekler ve erdemli toplumun çağdaş bir ferdi olacaklar.

5-Bu Tatil Köyünde insanlar, köy hayatını hobi bahçelerinde yaşayarak öğrenecek,

6-Başlıca büyük dinleri temsilen bir Erdemliler Cemiyeti Dergahı İbadet Yeri yapılacak, burada bütün insanlar özgürce ibadetlerini de yapabilecekler,

7-Sosyal sorumluluk projeleri yapılacak, yoksul insanlara yardımlar yapılacak,

8-Tatil Köyde üretilen organik ürünler ihtiyaç sahiplerine dağıtılacak, köyde tüketilecek,

9-Böylece Erdemli ve Çağdaş bir Örnek Toplum oluşturmaya çalışılacaktır.

10-Proje maliyeti yaklaşık olarak 10 milyar TL kadar olacaktır.

Not: Dergahcoin(DGC) olarak, 180 milyar adet kripto paramız var, token çıkarttık.

                                         02.09.202

                        Orhan BOYRAZ(Jeof. Müh. Kamu Yön. Uzm.)

                        Erdem Vakfı Başkanı

 İbn-İ Haldun'a göre Toplumların Çöküş alametleri;

1-Toplumsal dayanışmanın yok olması,
2-Üretimin azalması,
3-Tüketim çılgınlığı,
4-Vergi, faiz ve enflasyonun artması,
5-Liyakatin dikkate alınmaması,
6-Adaletsizliğin yaygınlaşması,
7-Umutların kırılması,
8-Göçün hızlanması,
9-Şeytani bir gurur ve kibir,
10-Gösteriş, riyakarlık ve yalakalığın artması.

EVRENSEL DEĞERLER; neler olabilir? İlk aklıma gelenler.

1-Dürüstlük, doğruluk,

2-Alçak gönüllü olmak,

3-İyilik ve olumlu yaklaşım,

4-Aidiyet duygusu,

5-Çalışkanlık,

6-Tutku, bağlılık,

7-Odaklanma ve Adanmışlık,

8-Sebat, Azim, Sabır,

9-İnanç ve Değerler,

10-Matematik Bilgisi,

11-Teknoloji kullanımı,

12-İnovatif düşünebilme,

13-Sürekli gelişim & Mesleki Eğitim+Sertifikasyon,

14-Doğru hedef koyma,

15-Arkada iz bırakmak.

16-Erdemli olmak,

Peygamberler Allahın seçkin kullarıdır ve özellikleri şunlardır;                 

1-Sıddık: Doğru olmak, sır saklamak, sözünde durmak,

2-Emanet: Güvenilir olmak, emanete sadık kalmak,

3-Fetanet: Akıllı ve Zeki Olmak,

4-İsmet: Günah İşlemekten Korunmuş Olmak,

5-Tebliğ: Allah’tan (c.c.) Aldığı Mesajları Olduğu Gibi İnsanlara Bildirmek,

6-Mucize: Hiç kimsenin yapamayacağı işler yapabilmek,

7-Sadakat: Yalan söylemezler. Davasına sadık olmak.


Peygamber Efendimizin Ahlaki Özellikleri:

1-Doğrulukta önderdi,

2-Merhametli,

3-Cömert,

4-Alçakgönüllü,

5-Hoşgörülü, 

6-Adaletli,

7-Cesaretli,

8-Misafirperver,

9-Övülmekten hoşlanmaz,

10-Yardımseverdi.

11 Güler yüzlü idi.

12- Her konuda güvenilir idi.

13- İnsanların arasını ıslah eder, bozgunculuğu asla sevmezdi.

14- Küçüklere sevgi, büyüklere saygı gösterirdi.

15- Merhametli idi.

16- Her zaman ve her yerde doğrudan ve doğruluktan yana idi.

17- Komşuluk haklarına son derece önem verirdi.

18- Hataları affederdi.

19- Tevazu sahibiydi.

20- Eşlerine karşı son derece sevgi ve nezaketle davranırdı.

21- Herkese değer verir ve hiçbir şekilde nezaketi ihmal etmezdi.

22- İnsanlara güzel söz söyler, güler yüz gösterirdi.

23- Kendisini evlerine davet edenleri kırmazdı

24- Ağzından çirkin söz çıkmazdı.

Hz. Muhammed;" Din nasihattir." der. Din, insanlara iyi, doğru ve güzel şeyleri anlatmaktır. Benim, özgeçmişim Site menüsünde (Orhan BOYRAZ kimdir?) yazılıdır. Dedimizin beratında Seyyid olduğumuz, ve soyumuzun silsile ile Hz. Ademe kadar isimlerle gittiği yazılıdır. Ayrıca bu dünyada yaşadıklarımdan cenneti ve cehennemi görmüşlüğüm oldu.

     İslamın 13 Şartı:

1-Adaletli(Hak, hukuk) olmak,
2-Emanete(sadakat)sadık olmak,
3-Liyakat(Ehliyet) sahibi olmak,
4-Maslahat(Halkın yararı),
5-Meşveret(Danışmak),
6-Öldürmemek,
7-Çalmamak, dolandırmamak,
8-Zina etmemek,
9-Yalan söylememek,
10-Faiz, kul hakkı yememek,
11-Sarhoş gezmemek,
12-Ana/Babaya saygılı olmak.
13-Okumak islamın ilk şartıdır.

Kuran Bize Neyi Anlatıyor ? (40 Farz);

1-Şirk koşmayın,

2-Öldürmeyin,

3-Çalmayın,

4-Yalan söylemeyin.

5-İftira atmayın.

6-Gıybet etmeyin.

7-Adaletsizlik etmeyin.

8-Rüşvet alıp-vermeyin.

9-Adam kayırmayın.

10-Kibirlenmeyin.

11-İyiliği başa kalkmayın.

12-Gösteriş  yapmayın.

13-Kin tutmayın.

14-Yetime-Öksüze zulüm etmeyin.

15-Kötü söz konuşmayın.

16-Haset etmeyin.

17-Emanete hıyanet etmeyin.

18-Cimri de savurgan da olmayın.

19-Yalan yere şahitlik yapmayın.

20-Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın.

21-Ölçüde tartıda hile yapmayın.

22-Doğmamış çocuğu öldürmeyin.

23-Zina yapmayın.

24-İçki içmeyin.

25-Kumar oynamayın.

26-Büyü, Fal, Sihir yapmayın.

27-Faiz almayın, vermeyin.

28-Ana-Babaya kötü davranmayın.

29-Köle-Cariye yapmayın.

30-Zorla din dayatmayın.

31-Kul hakkını yemeyin.

32-Komşunun  hakkını  verin.

33-Zekatını, fitreni, sadakanı verin.

34-Allahtan başka kimseye kulluk etmeyin.

35-Kur’anı okuyun, öğrenin ve öğretin.

36-Temiz olun, ibadet edin, ahlaklı olun.

37-İyilik edin, kötülüklerden uzak olun.

38-Riyakar, fesat olmayın.

39-İşçini hakkını hemen verin.

40-Boş durmayın, çalışın.


İslam Dininde Haram,Yasak ve Günah Şeyler;

Dinimizde yapılması yasak olan şeylere haram denir. Yapılması hoş karşılanmayan küçük günahlar ise ''mekruh'' olarak tanımlanır.

7 Büyük Günah Nedir?

1- Yaradana Şirk Koşmak:

Şirk, Allah'tan başla ilah edinmek demektir. Müşrikler ve putperestler edindikleri ilahların önünde secde eder ve onlardan yardım diler.

2- Zina Yapmak:

Zina, şirkten sonraki en büyük günahtır.

3- İçki İçmek:

Maide Suresinin 90. ayetinde içkiden şeytan işi bir pislik olarak bahsedilir.

4- Yalan Söylemek:

Hem yalan söylemek hem de yalancı şahitlik yapmak, 7 büyük günahtan biridir.

5- Haksız Olarak Birini öldürmek:

Dinimize göre bir kişiyi öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibidir. Cinayet işlemek gibi intihar etmek de en büyük günahlar arasında yer alır.

6- Faiz Yemek:

Faiz yemek, helal değildir. Dinimize göre sadece alın teriyle kazanılmış para helal ve meşrudur.

7- Hırsızk Yapmak:

 

Diğer Büyük Günahlar Nelerdir?

1- Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak.
2- Yetim hakkı yemek.
3- Anne babaya kötü davranmak.
4- İftira atmak.
5- Kumar oynamak
6- Cimrilik
7- Tembellik
8- İbadetleri bile isteye aksatmak
9- Hırsızlık yapmak
10- Kibir

Büyük Günahların Affı İçin Edilecek Dualar?

Dinimizde şirk hariç tüm günahlar için tövbe kapısı açık bırakılmıştır. Günahların affedilmesi için bol bol tövbe edilmeli ve Allah'tan bağışlanma dilenmelidir. Büyük günahların affı için tövbe istiğfar duası okunmalıdır:

''Allah'ım! Beni bağışlamanı diliyorum. Dilimle, elimle, gözümle bilmeden işlediğim günahlarım için tövbe ettim. Sen hep diri olan, benim nefsime uymama ve tekrar tekrar aynı günahları işlememe mani ol. Sen çok esirgeyen, çok bağışlayansın. Sana, gönderdiğin peygamberlere ve indirdiğin kitaplara şüphesiz iman ettim. İman ederim ki son kitap Kuran'ı Kerimdir ve Hz. Muhammed son peygamberdir.''

Haram Olan Şeyler Nelerdir?

1- Domuz eti yemek
2- İsraf
3- Rüşvet ve haksız kazanç
4- Dedikodu.
5- Emanete hıyanet etmek
6- Kıskançlık
7- Açgözlülük.


İslam'da Helal Kılınan Şeyler Nelerdir?
Dinimizde haram kılınmayan her şey mubah sayılır ve helal dairesinin içindedir.

İslama Göre İnsanı Helak Eden 76 Büyük Günah Şöyle:

1. Büyük Günahların En Büyüğü: Allah’a Ortak Koşmak (Şirk)
2. Ana Babaya Asi Olmak, Onlara Eziyet Etmek
3. Yalan Yere Şahitlik Etmek
4. İnsan Öldürmek
5. Sihir (Büyü) Yapmak

6. Namazı Terk Etmek
7. Zekâtı Vermemek
8. Faiz Yemek
9. Yetim Malını Yemek ve Ona Zulmetmek
10. Allah’a ve Resûlü’ne Yalan İsnad Etmek
11. Özürsüz Olarak Ramazanda Bir Gün Bile Oruç Tutmamak

12. Savaş Meydanından Kaçmak
13. Zina Yapmak
14. İdarecinin Halkını Aldatması, Onlara Zulmedip Zorbalık Yapması
15. Haram Olan İçkiyi (Hamr) İçmek
16. Kibirlenmek, Kendini Beğenmek, Övünmek
17. Livata
18. İffetli Kadın veya Erkeğe İftirada Bulunmak
19. Kamu Malından, Ganimetten, Devletten ve Zekâttan Çalmak
20. Haksız Yollarla İnsanların Mallarına El Koymak, Haram Yemek, Haram Kazanç
21. Hırsızlık Yapmak
22. Yol Kesmek
23. Yalan Yere Yemin Etmek
24. Çok Yalan Söylemek, Sözlerinin Çoğu Yalan Olmak
25. İntihar Etmek
26. İdarecinin ve Hâkimin Adaletsiz Olması, Haksızlık Yapması, Rüşvet Almak
27. Deyyusluk, İki Kişi Arasında Bozgunculuk İçin Çalışmak
28. Karşı Cinse Özenmek (Erkeğin Kadına Kadının da   Erkeğe Benzemesi)
29. Hulle Yapmak ve Yaptırmak
30. Ölü Eti, Leş, Kan ve Domuz Eti Yemek
31. İdrardan Sakınmamak
32. Haraç Toplamak
33. Riyakârlık Yapmak, Gösteriş, İkiyüzlülük
34. Allah ve Resûlüne İhanet Etmek, Emanete Hiyanet
35. İlmi Gizlemek ve Sadece Dünya İçin Öğrenmek

36. İyiliği Başa Kakmak
37. Kaderi Yalanlamak ve İnkâr Etmek
38. Başkalarının Söz ve Sırlarını Öğrenmeye Çalışmak
39. Lanet Etmek, Sövmek
40. Sözünde Durmamak, Ahde Vefasızlık
41. Kâhin, Büyücü ve Müneccimi Tasdik Etmek
42. Kadının Kocasına Haksız Yere Huysuzluk Yapması (Nüşûz)
43. Akrabaların Hakkını Gözetmemek, Onlarla İlişkiyi Kesmek
44. Resim Yapmak
45. Söz Taşımak, Koğuculuk

46. Ölenin Ardından Ağıtta Aşırı Gitmek
47. Nesebe ve Soya Sövmek
48. Baş Kaldırmak, İsyan Etmek, Haddi Aşmak, Başkalarının Hukukunu Çiğnemek, Serkeşlik Etmek
49. Gücü Yettiği Hâlde Haccı Terk Etmek
50. Müslüman’a Eziyet Etmek ve Ona Sövmek, Küfretmek
51. Allah Dostlarına Eziyet Etmek ve Onlara Düşman Olmak
52. Elbiseyi Kibir Maksatlı Uzatmak (Elbise ile Gösteriş Yapmak)
53. Erkeğin İpek Giymesi, Altın Kullanması
54. Kölenin Efendisinden Kaçması
55. Allah’tan Başkasının Adına Kurban Kesmek
56- İnsanlara Yol Gösteren Levhaların ve  Hudut İşaretlerinin Yerini Değiştirmek ve Sökmek
57. Sahabe Efendilerimize Sövmek, Kötü Söz Söylemek
58. Ensardan Herhangi Birine Sövmek, Kötü Söz Söylemek
59. Dalalete Çağırmak, Bid’atçılık, Kötü Bir Çığır Açmak
60. Peruk Takmak, Dişlerin Arasını Seyreltmek ve Dövme Yaptırmak
61. Herhangi Bir Kesici Aleti, Silahı Kardeşine  Doğru Tutarak Korkutmak
62. Bilerek Babasından Başkasına Baba Demek
63. Uğursuzluğa İnanmak
64. Altın ve Gümüş Kaptan Yemek İçmek ve Kullanmak
65. Cedelleşmek, Diyalektik, Kur’ân ve Dini Konularda Deliller Aramak
66. Eşine, Hizmetçilerine, Zayıflara ve Kölelere Haksızlık Edip  Zulmetmek ve Eziyet Etmek
67. Tartıda ve Ölçüde Haksızlık Yapmak

68. Allah’ın Azabından (Mekr’inden) Emin Olmak
69. Allah’ın Rahmetinden Ümit Kesmek
70. İyiliğe Karşı Nankörlük Yapmak
71. Fazla Suyu Hapsedip Kimseye Vermemek
72. Hayvanın Yüzünü Dağlamak
73. Kumar Oynamak
74. Harem (Mekke) Bölgesinde Taşkınlık Yapmak
75. Özürsüz Cuma Namazını Terk Etmek, Bunda Israrcı Olmak
76. Müslümanları Gizlice İzlemek ve Mahremlerini Açığa Çıkarmak

 

Hristiyan Katolik öğretiye göre; 7 ölümcül günah vardır.


1. Kibir (örn. diğerlerini hor görme, iktidar hırsı, vs.)

2. Haset (örn. komşunun malına, eşine, işine göz dikme, vs)

3. Oburluk (örn. fazla sigara, alkol, yemek tüketimi, vs.)

4. Şehvet (örn. Zina, fuhuş, masturbasyon, vs.)

5. Öfke (örn. cinayet, tecavüz, küfür, nefret, vs.)

6. Açgözlülük (örn. para hırsı, mevki hırsı, bencillik, vs.)

7. Tembellik (örn çalışmamak, dua etmemek, sevmemek, vs.)

 

 

Hristiyan Öğretiye Göre; 7 Kutsal  Erdem;

 

Hristiyanlıkta kutsal erdemler, günahların tersidir. Her bir günahın karşısı olarak bir erdem vardır. Bunlar sırasıyla şöyledir;

 

1-İffet,

2-Ölçülülük,

3-Cömertlik,

4-Çalışkanlık,

5-Sabır,

6-Nezaket,

7-Alçak Gönüllülük.

 

Hz. Musa’nin 10 Emri;

 

1-Tanrın Yahve'den başka ilah(lar)ın olmayacak.

2-Tanrın Yahve'nin ismini boş yere anmayacaksın.

3- Kendine yaşayan put(lar) yapmayacaksın. ve onlara ibadet etmeyeceksin.

4-Haftanın altı günü üretecek ve 7. Günü ibadet edeceksin. O gün Sebt'tir.

5-Annene ve babana hürmet edeceksin.

6-Öldürmeyeceksin.

7-Zina etmeyeceksin.

8-Çalmayacaksın.

9-Komşu(ları)na karşı yalan yere şahitlik yapmayacaksın.

10-Komşu(ları)nın, yakın(lar)ının mülklerine tamah etmeyeceksin.

 

Bana 7 şeyi yapmayacağınıza söz veriniz, Cennet için size kefil olayım:

1-Yalan söylemeyiniz,
2-Emanete hiyanet etmeyiniz,
3-Verdiğiniz sözde durunuz,
4-Elinizi, gözünüzü, iffetinizi koruyunuz,
5-Kul hakkı/yetim hakkı yemeyiniz,
6-Erdemli bir hayat yaşayınız,
7-Yaradana şirk/ortak koşmayınız.

Şu 5 kişi ile arkadaşlık etmeyin:
1-Yalancı, 
2-Ahmak,
3-Cimri,
4-Korkak,
5-Menfaatçı. 
                      İmam Caferi Sadık.


İnsanların Ortak Evrensel Değerleri Nelerdir?

Robert Edgerton’ın üç yüz uygarlığı inceleyerek tespit ettiği ve genel olarak altı maddede ifade ettiği evrensel değerler şunlardır:

1-Gerçeğe Saygı,
2-Eşitlik,
3-İnsan Onuruna Saygı
4-Kişisel Bütünlük,
5-Adalet,
6-Sevgi,
7-Erdem,
8-Bilim,
9-Barış,
10-
Hoşgörü,
11-Hizmet,
12-Yardımseverlik.

İmam-I Gazalî’den Altın Öğütler…

Birçok Dünya Diline Çevrilen, Unesco Tarafından da Yayınlanan Ey Oğul, Batıda Ve Doğuda Okuma Rekoru Kıran Bir Eserdir.

    Ey Oğul!

1-Allah’tan Kork,

2-Babana İtaat Et,

3-Boş Sözden Uzak Dur,

4-Ağırbaşlı Ol,

5-Herkese Hoşnut Davran,

6-Ortayolu Tut,

7-Yürüyüşüne Dikkat Et,

8-Şu Kadından Uzak Dur: Huysuz Ve Karaktersiz Kadından Sakın,

9-Toplantılarda söz alarak konuş, kimseyle tartışma,

10-Şu Kadınla Hayatını Kur:Sevimli Ve Merhametli,

11-Devlet başkanıyla konuşurken efendi ve yumuşak davran, 

12-Fırsatları Kaçırma, 

13-Soysuz Adamlarla Tartışma,

14-Az Kelimeyle Çok Şey Anlat,

15-Evlenmek İstediğin Kızı İyi Seç,

16-Dostunu İyi Seç,

17-İnsanları İyi Tanı,

18-Fitneden Sakın,

19-Fazla Konuşma,

20-Kendinden Fazla Söz Etme,

21-Kişiliğini Koru,

22-Kimseyle Tartışma,

23-Aç Gözlü Ve Savurgan Olma,

24-Nimetlere Şükret,

25-Fakirlere İhsan Et,

26-Sadakayı Gizli Ver,

27-Tamahkâr Olma,

28-Salih İnsanların Sohbetinde Bulun,

29-Dargınları Barıştır,

30-Merhametli Ol,

31-Anne-Babanın Rızasını Al,

32-Yakın Akrabalarına İyilikte Bulun,

33-Âmâ Akrabana İyilik Et,

34-Hocana Hürmet Et,

35-Kardeşinin Ayıbını Gizle

36-Hayırlı İşlerde Devamlı Ol,

37-Anne-Babana Karşı Gelme,

38-Anne-Babanı Gücendirme,

39-İzzet-İ Nefsini Koru,

40-Kimseyi İncitme,

41-Kendini Herkesten Aşağı Gör,

42-Mü’min Kardeşini Sevindir,

43-Mü’min Kardeşinin İhtiyacını Gör,

44-Küçük Ve Büyük Kardeşine Güzelce Davran,

45-Çocuklarını İyi Yetiştir,

46-Misafire İkram Et,

47-Yiyip İçerken Dikkat Edilmeli,

48-Arkadaşlık Hukukuna Riayet Et,

49-Hasta Ziyaretine Git,

50-Cenazeye Katıl.

Toplumsal Değerlerimizden Bazıları ;

1-Sevgi,

2-Sorumluluk,

3-Saygı,

4-Hoşgörü,

5--Duyarlılık,

6-Özgüven,

7-Empati,

8-Adil olma,

9-Cesaret,

10-Liderlik,

11-Nazik olmak,

12-Dostluk,

13-Yardımlaşma, dayanışma,

14-Temizlik,

15-Doğruluk, dürüstlük,

16-Aile birliğine önem verme,

17-Bağımsız ve özgür düşünebilme,

18-İyimserlik,

19-Estetik duyguların geliştirilmesi,

20-Misafirperverlik,

21-Vatanseverlik ,

22-İyilik yapmak,

23-Çalışkanlık,

24-Paylaşımcı olmak,

25-Şefkat,

26- Merhamet,

27-Selamlaşma,

28-Alçakgönüllülük,

29-Kültürel mirasa sahip çıkma,

30-Fedakârlık.

Değerler ve Değerlerle İlişkili Tutum ve Davranışlar ;

1-ADALET: Adil olma, eşit davranma, paylaşma,

2-DOSTLUK: Diğergamlık, güven duyma, sadık olma, vefalı olma, yardımlaşma,

3-DÜRÜSTLÜK: Açık ve anlaşılır olma, doğru sözlü olma, etik davranma, güvenilir olma, sözünde durma,

4-ÖZ DENETİM: Davranışlarını kontrol etme, davranışlarının sorumluluğunu alabilme, öz güven sahibi olma,

5-SABIR: Azimli olma, tahammül etme ,

6-SAYGI: Alçakgönüllü olma, başkalarına kendine davranılmasını istediği şekilde davranma, diğer insanların kişiliklerine değer verme,

7-SEVGİ: Aile birliğine önem verme, fedakârlık yapma,

8-SORUMLULUK: Kendine, çevresine, vatanına, ailesine karşı sorumlu olma ,

9-VATANSEVERLİK: Çalışkan olma, dayanışma, kurallara ve kanunlara uyma, tarihsel ve doğal mirasa duyarlı olma, toplumu önemseme,

10-YARDIMSEVERLİK: Cömert olma, fedakâr olma, iş birliği yapma, merhametli olma, misafirperver olma, paylaşma.

                Erdem Yolunun Ahkamı, Erkanı şöyledir:

1-Evvela kötü düşüncelerde olmayacaksın

2-Hadesten, necasetten kendini paklayacaksın.
3-Daima temiz gezeceksin.
4-Daima hakkın huzurundaymış gibi hareket edeceksin.
5-Yalan söylemeyeceksin.
6-Haram yemeyeceksin.
7-Yerme, haset, fesat, gurur, kibir, inadı vb fena halleri terk edeceksin.
8-Kimse hakkında fena söz söylemeyeceksin.
9-Kalbinde dahi kimse için kötü düşünmeyeceksin.
10-Kendi kulluğunla meşgul olacaksın.
11-Kimsenin ibadetine, inancına karışmayacaksın
12-Kimsenin inancını hor görmeyeceksin
13-Özetle anlatılan bu ahkama uyacaksın.

       Konfüçyüsün Erdem Öğretisi;

1-Ağırbaşlılık,

2-Cömertlik,

3-Samimiyet,

4-Doğruluk ,

5-Nezaket,

6-İnsan sevgisi,

7-Fedakarlık,

8-Yardımseverlik ,

9-Hoşgörü,

10-Anaya ve babaya saygı ,

11-İbadet ve Tören,

12-Adalet, Güven ,

13- Alçak gönüllülük,

14-Yöneten: Yer ve Göğü izlemeli,

15-Vatandaş: Yönetene uymalı,

16-Genç: Yaşlıya uymalı,

17-Kadın: Kocasına uymalı,

18-Çocuklar: Ana-babaya uymalı,

19-Memurlar,  Amire uymalı,

20-Erdemli Yaşamak.

21-İyilikseverlik,

22-Göreve sadakat,

23-Doğru İnançla yaşamak

24-Güvenilirlik,

“Kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkalarına yapma.” Konfüçyüs

 Çin’deki “İlk Tapınak” olarak bilinen Konfüçyüs Tapınağı, Konfüçyüs konutu ve Konfüçyüs’ün, ailesinin ve soyluların mezarının olduğu yerdir. Konfüçyüs Tapınağı Çin’deki en önemli ve en büyük Konfüçyüs’ü anma yeridir. Günümüzde bu yerler UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirasları Listesi’ne alınmıştır.

        Konfüçyanizm'de ayrı bir rahipler sınıfı olmadığı için ayinler genellikle devletin yetkili memurlarınca yönetilir. Dünyanın üstün idarecisi Gök tanrı için yapılan törenleri hemen ekseriyetle imparator yönetir. Her yıl 22 aralık gece yarısından sonra başlayan bu törenler adaklar, içkiler, yiyecekler ve müzikli alaylar şeklinde icra edilir. Pekin'in güneyindeki dünyanın en büyük mihrabı sayılan üç teraslı beyaz mihrabın çevresinde yapılır.

         Platon’ a göre; İyi İnsanın Özellikleri;

1-Doğruluk, 

2-Doğru sözlülük,

3-Sözünde durmak,

4- İtaat etmek,

5-iyilik etmek,

6-Hayır etmek,

7-Hürmetkar davranmak,

8-Yeminine bağlı kalmak,

9-Sadık olmak,

10-İnsanlara ihsanda bulunmak,

11-Hayırlı iş yapmak,

12-Anaya-babaya itaat etmek,

13-İnsan sevgisi 

14-Erdemli yaşamak,

15-Yoksula yardım etmek,

16-Adalet olmak,

17-Dürüstlük,

18-Merhamet etmek,

19-Sabırlı olmak,

20-Bilge olmak,

21-Cesaretli olmak,

22-Ölçülü olmak,
23-Yalan söylememek,

 24-Hedefimiz; Erdemli ve Bilge bir Gençlik ve Toplum yetiştirmektir. 

   Şu 5 şeyde acele etmek sünnettir;
1-Misafiri yedirmek,
2-Cenazeyi defnetmek,
3-Yetişkin kızı evlendirmek,
4-Borcu ödemek,
5-Günaha tövbe etmektir.
 
    Şu 5 şey hariç, diğer dünyalıklar fazlalıktır;
1-Seni doyuracak ekmek ve su,
2-Yeteri kadar elbise,
3-Sana yeterli bir ev,
4-Amel edeceğin ilim,
5-Geçimini sağlayacak bir işinin olması.

          ERDEMLİLER CEMİYETİ VAKFI:

Hz. Muhammed’in Gençliği ve Erdemliler Cemiyeti (Hilful Fudul=Erdemliler Birliği Sözleşmesi):
      Erdemliler Cemiyeti, ilk olarak M.Ö.2000 yıllarında Hz. İbrahim ve oğlu İsmail tarafından Kabeyi korumak ve İlahi dine hizmet etmek amacıyla kurulmuştur.
        Hz.İbrahim zamanında kurulan, zalimlere karşı  mazlumu koruyan, Kabeyi koruyan, Tek Tanrıyı savunan Dostlar, kardeşler topluluğudur. Toplumda Öğretisi olan dinî, ahlâkî, felsefî, siyasî hedefleri olan ve bu hedeflerini gerçekleştirebilmek için de kardeşlik, dostluk, yardımlaşma ve dayanışmayı ilke edinen bir grubun adıdır. 
        Erdemliler Cemiyeti, sadece tarihsel bir kurum değil, aynı zamanda, farklı dünya görüşlerine sahip olsalar da, temel ahlâkî ilkelerde anlaşan insanların zulmü engel lemek için uzlaşmalarının bir toplumsal zorunluluk olduğu nun ifadesi olarak değerlendiril mektedir.

       Biz, Peygamberlerin kurduğu ve üye olduğu Erdemliler Cemiyetini bir Vakıf olarak günümüzde bu ilkeleri devam ettirmek istiyoruz. Günümüzde de Erdemliler Cemiyetine ihtiyaç vardır. Erdemliler Cemiyetini kurmadan Erdemli Toplumu kurmak biraz zordur. Bu Siteye üye olanlarla Erdemliler Cemiyetini kurmak için çalışıyoruz.

Erdemliler Cemiyetinin Görevleri;

1- Yardımlaşma,

2- Dayanışma,

3- Himaye/koruma,

4- Savunma,

5- Mazlumun hakkını almak,

6-Can, mal güvenliğini ve güçsüzleri korumak,

7-Toplumda Adaleti sağlamaktır.

Erdemliler Cemiyeti,…gibi gayelerden birini veya birkaçını gerçekleştirmek için yaptıkları antlaşma ve ittifakları” ifade eder.

           Erdemliler Cemiyeti Yemini;
1-Zulme karşı mücadele etmek, güçsüzleri korumak,
2-Mazlumun hakkını, can, mal, ırzını korumak,
3-Tam eşitlik olana kadar tekvücut mücadele etmek.
Bu Vakfın görüşlerini kabul ediyorsanız, bu konuda toplum için herkes elinden geleni yaparsa toplum kendiliğinden düzelir. 

Erdemliler Cemiyetinin Özellikleri;
1. Bireysel /ortak irade,
2. Toplum yararı başta gelir.
3. Eğitim/Kültür dergahı,
4. Kamuoyu/ Ortaklar,
5. Giyim, sağlık, yaşam, 
6. Toplumsal dayanışma, 
7. Kişisel/ortak mülkiyet.

Not: Bu Erdemliler Cemiyeti Vakfının bir Başkanı, Yönetim kurulu, Denetim kurulu ve Genel kurulu vardır. Bu Vakfa yardım ve destek olmanız, erdemli topluma destek olmaktır.
Cemaatlerin kaynak toplamada temel sistemi havuz sistemidir. Bu güven esasına dayanır. Diyelim ki bir cemaat bir yurt yapacaktır. Bu yurt yatırımını gerçekleştirecek Vakıf ortaklarına -ki bu kişiler mutemet ve muteber kişilerdir para verirler. Bu bir anlamda bağış ve yardımdır. Bu paralar vakıf ortaklarının parası gibi vakfa sermaye olarak girer. 

      Erdemliler Cemiyetinin Amaçları; 
1) Uygun görülecek yer ve şekillerde eğitim-kültür tesisleri, sağlık tesisleri kurmak, donatmak ve işletmek, kurulmuş ve kurulacak eğitim, sağlık tesislerine katkıda bulunmak,
2) Uygun görülecek yerlerde okul, kitaplık, işlik, laboratuvar, kitap cafe, öğrenci yurdu yaptırmak, öğrencilere maddi destekte bulunmak, burslar vermek, 
3) Bilimsel inceleme ve araştırmalar yaptırmak, yayınlarda bulunmak, seminerler ve bilimsel toplantılar tertiplemek, yabancı öğretim kurumları ile işbirliği yapmak,
4) Ülkenin eğitim, kültür ve sağlık düzeyini yükseltmek amacı ile çalışmalar yapmak, toplantılar düzenlemek, kitap, dergi, website ve süreli yayın çıkartmak, aynı amaçla kurulmuş resmi ve kar amacı gütmeyen özel kurumlara yardımcı olmaktır.
5) Amaç, erdemli, ahlaklı, devletine, ülkesine bağlı, dinini bilen, en az dünyevi hayatını sürdürecek kadar bilim ve irfan bilgisine sahip, dürüst, İnsan-i Kamil insan yetiştirmektir.
6) Erdemli İnsanların barış, kardeşlik, ve vatanseverlik, ortak değerler etrafında birleşerek,
bir ortak yolda buluşmalarını sağlamak, böylece erdemli toplumu oluşturmaktır.
7) Bu Erdemliler Cemiyetinde, toplumsal dayanışma ile öğrenci okutmak, eğitim, sağlık, kültür tesisleri kurmak,  işsize-yoksula-kimsesize yadımda bulunmak hayrat işleri yapmak  ve bir Erdemliler Cemiyeti Dergahı kurmak amacındayız.

       Erdemli İnsanların öncelikle yapması gereken işler;

      Büyüklerin; 

1-Sağlık,2-Siyaset, 3-Kazanç, 4- Mutluluk ve 5-Kitap okumak olmalıdır. 
    Çocukların ve Gençlerin; çok kitap okumaları ve ilkokuldan itibaren sağlıklı olmaları için; Spor yapmaları gerekmektedir. Örneğin;
1-İlkokulda Yüzme, jimnastık, çeşitli oyunlarla sağlıklı bir vücuda sahip olmalıdır.
2-Ortaokulda, Güreş, Judo, Taekwondo ve diğer kitle sporlarıyla ilgilenmelidir.  
3-Lisede; Güreş, Kikboks, Taekwondo, Boks vb.bir spor dalı ile uğraşmalıdır.
4-Üniversitede, Yeteneğine uygun olarak bir spor dalı üzerinde çalışmalıdır. Ya da; Dev-do gibi, bu benim öğrendiğim karma bir spor dalıdır. Yani 5 dalda lisanlı sporcu olmaktır.

M.Kemal ATATÜRK; "Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur." demiştir.
      

         İnsanların hak ve sorumlulukları;

       Bir İnsan önce Kendini islah edecek, sonra Nefsini ıslah edecek, daha sonra Neslini islah edecek, en sonra da bulunduğu Toplumun ıslah edilmesine katkıda bulunacaktır. Ancak bu şekilde adil, erdemli bir toplum ve uygarlık kurulabilir. Önce herkesi kötü alışkanlıklarını bırakıp, nefsine hakim olacak, iyi bir eğitim alacak, sağlıklı bir vücuda sahip olacak, 21-31 yaşında evlenecek, kendine iş ve meslek edinecek, ailesine, topluma ve ülkesine karşı görevini yerine getirecek, kimsenin hakkını yemeyecek, kimseye zulüm yapmayacak, devletine bağlı iyi bir vatandaş olarak yaşayacaktır. Ancak bu şekilde sağlıklı ve erdemli bir nesil yetişecektir.

         Antik Çağ’daki filozoflar genel olarak; erdemli olmayı bilgili olmaya, mutluluğa da erdeme bağlamışlardır. Yani bilgili olan erdemli olur, erdemli olan da mutlu olur. 
Bir toplumun ideallerini ve hayat tarzını hâkim değerler sistemi tayin eder. Toplumlar değerler sistemiyle hayat bulur, huzur arar, güven tesis eder, düzen-nizam kurar, gelişir veya geri kalır. Sadece iktisadi olarak değil, aynı zamanda sosyal, kültürel, siyasi ve medeni olarak gelişmesi veya geri kalması toplumun hâkim değerler sistemine bağlıdır.

             Temel değerlerimizin küçük bir listesini aşağıda verelim:

1-Ulvi (entelektüel) merakı (ve hayreti) olmak;
2-Okumak; yaratılış ve oluşun yasalarını araştırmak;
3-İyiliği ve helal olanı hayatın esası olarak kabul etmek;
4-Merhamet etmek; doğruluğu düstur edinmek;
5-Doğruluk ve adalet için çalışmak;
6-İyi, doğru ve güzel işler yapmak;
7-Ölçü ve tartıları gözetmek; doğru tartmak,
8-Başkalarına yardım etmek; iyilik yapmak,
9-Çalışmayı hayat tarzı haline getirmek;
10-İnsanlarla iyi geçinmek; kimseye zararı olmamak,
11-Faydalı işler yapmak ve öncülük etmek, çığır açmak (keşifler, buluşlar yapmak);
12-Temizlik, sağlık, hijyen ve hak cihetiyle doğru şeyler yemek; 
13-Kendimizi başkalarının yerine koymak (empati yapmak);
14-Paylaşmak; başkalarıyla iyilikte birlik olmak (takım oyunu oynamak);
15-Mü’minler birbirini sevmek ve birbirlerinden sorumlu olmak;
16-Çalışıp tevekkül etmeyi ve zorluk halinde sabretmeyi bilmek…

         Burada şunu bilhassa not etmek gerekiyor. İnsanın değerlerinin olması insani bir düzen inşa etmek için yeterli değildir. Bu değerleri yaşamasını, nasıl hayata geçireceğini ve ondan yararlanmayı da bilmesi gerekir. Zira tohum, ambarda beklemekle yahut ortalığa saçılıp savrulmakla ekilmiş olmaz, ondan bir fayda elde edilmez. Tohumu ekip yetiştirmek lazım. Yetiştirdikten sonra ondan fayda sağlanır.

         Erdemli bir toplum inşa edilmesi, toplumun öz değerleri ve benliğiyle, sürekli ve dengeli gelişmesini sağlayacak -bu yazımızın ana konusu olan- bazı temel dinamikleri aşağıda gruplayarak veriyoruz:

1-Okumak, ilim aramak, araştırma yapmak, eğitimi geliştirmek ve yaymak,
2-İyi, doğru ve güzel işler yapmak, yapanlara yardım etmek, paydaş olmak,
3-İnsan ilişkilerini geliştirmek, insanları yaklaştıracak, sevdirecek yollar bulmak,
4-Fertlerin, gençlerin, komşuluğun ve toplumun iyilikte gelişmesi için çalışmak,
5-Canı, malı, inancı, izzeti, iffeti koruyucu yollar keşfetmek ve geliştirmek,
6-Sosyal hayatta güveni tesis ve müesses kılmak için çalışmak, emin beldeler inşa etmek,
7-Yerelden başlayarak meşru ve sürdürülebilir geçim yolları ve pazarlar inşa etmek,
8-Faizsiz, sürdürülebilir yardımlaşma, destekleme ve dayanışma modelleri geliştirmek,
9-Yetimleri, yoksulları ve miskinleri gözetmek, ihtiyaç sahiplerine yardım yolları bulmak,
10-Zekât ve sadaka vermek,infak etmek,vakfetmek;bunların kaynaklarını değerlendirmek,
11-Ölçü ve tartıları, yazılı ve şahitli ticaret hayatını geliştirmek, doğru düzen kurmak,
12-Faydalı davranışlar, alışkanlıklar, meşru yenilikler geliştirmek, keşifler ve icatlar yapmak
13-Hak duygusunu ve ahlâkını yaymak, bundan hukuk ihdas etmek, adalete dönüştürmek,
14-İyiliği geliştirmek ve yaymak, kötülükten men etme, fitne ile sürekli mücadele etmek,
15-Güzel amelleri, sanatları, temizliği, şehir hayatını ve medeni hayatı geliştirmek,
16-Sadeliğin, kolaylaştırmanın, zorlukları gidermenin yol ve yöntemlerini keşfetmek,
17-Usul hareketi başlatmak, Sünnetle imar, inşa, ihya ve usul ihdas etmek için çalışmak,
18-Çalışmayı, basit de olsa sürekli işte ve uğraşta olmayı üstün değer haline getirmek,
19-Çalışıp ümitli ve sabırlı olmak, vazgeçmemek, geleceğe açılan kapıları açık tutmak,
20-Mesul olma, sorumluluk alma, hesap verme-sormanın adap ve ahlâkını geliştirmek,
21-Ölçü, model, düzen, nizam, intizam, denge bilgisi ve bilincini inşa etmek için çalışmak,
22-Her ortak, zamanının % 10 nu ve Kazancının % 10 nu Dergaha harcamalıdır.

          Farabi, Erdemli toplumun yöneticisinde aranacak vasıflar: 
 1) Sağlam bir beden ve ruhsal yapı sahibi olmak
 2) Sözü anlama kudreti. zeka ve yetenek,                                                                     
 3) Güçlü bir hafıza.Zeki ve uyanık olmalı,
 4) En küçük kanıtı değerlendirecek bir zekâ.
 5) Düşündüklerini açıklayabilecek kıvraklıkta bir dil.
 6) Öğretmeyi ve öğrenmeyi sevmek.
 7) Yemeye, içmeye ve kadınlara düşkün olmamak.
 8) Doğruluğu ve doğruları sevmek, yalandan nefret etmek.
 9) Altın ve gümüşün değil, yüceliğin peşinde koşmak.
10) Adaleti sevmek, zulümden nefret etmek.
11) Adalet isteyenlere karşı ılımlı, kötülere karşı sert bir mizaç.
12) Doğruları korkmadan cesaretle hayata geçirebilecek bir azim ve irade…
13) Ve en önemlisi de bilgelik.

          Erdemli insanın özellikleri;

1-Başkasını küçük ve hor görmez,
2-Yanlış yapacağını bilir,
3-Sabırlı davranır,
4-Tebessüm eder,
5-Problem çözer,
6-Önyargılı değildir,
7-Sevgi ile yaklaşır,
8-Herkesi dinler,
9-Emeğe saygı duyar, 

10-Dürüst davranır,
11-Cömert davranır,
12-Adaletlidir.

Gandi’ye göre dünyanın 7 hatası;

1-Ahlaksız Ticaret,
2-İlkesiz Siyaset,
3-Niteliksiz Eğitim,
4-Emeksiz Servet,
5-Vicdansız Zevk,
6-İnsaniyetsiz Bilim,
7-Gösterişe dayalı İbadet,tir.


         Erdemli Toplumun Temel Kuralları;

Doğruluk, doğru sözlülük, sıdk, itaat, iyilik, hayır, Allah’a yaklaştıran hayırlı amel, itaat etmek, lütufkâr davranmak, itaat etmek, boyun eğmek, hürmetkar davranmak, yeminine bağlı kalmak, sadık, temize çıkarmak, insanlara ihsanda bulunmak, ikram, her hayırlı iş, anaya-babaya itaat etmek gibi anlamlara gelir. 
        Farabi'ye göre, doğal ihtiyaçların etkisiyle bir araya gelerek toplumu oluşturan bireyleri bilgin ve erdemli kişiler yönetmelidir. Bir topluma ancak bedenen ve ruhen sağlam, zeki, öğrenme ve öğretmeyi seven, dürüst, kendine güvenen, Tanrı'ya inanan, çalışkan kimse başkan olmalıdır. Bu özelliklere sahip yöneticiler, yönettikleri kişileri bilgi bakımından yükseltirler. Toplum yaşamında iyiyi, doğruyu ve güzeli gerçekleştirmek suretiyle insanların mutluluğunu sağlarlar. Yöneticiler bu niteliklere sahip olmadıkları takdirde, yönettikleri kişiler mutsuz olur. Mutluluğa ulaşmak için kurulan her şehir erdemli şehirdir. Farabi buradan yola çıkarak, mutluluğa erişmek amacıyla el ele vererek çalışan bir millete “erdemli bir millet”, bütün milletleri mutluluğa ulaşmak için el birliğiyle çalışan bir dünyaya da “erdemli dünya” der. Böylece, erdemli bir toplumdan erdemli bir "dünya devleti"ne ulaşılır.

  Erdemli kentin halkını anlatan Fârâbî, bunları şu şekilde sınıflandırmaktadır ;(Fârâbî, 872- 950/951,):
1-Erdemli Yöneticiler: Bunlar; önemli büyük işlerde görüş sahibi olanlar, filozoflar ve akıllılardır.
2-Din Adamları: Bunlar; hatipler, belagatçılar, şairler, bestekârlar, yazarlar ve onların kulvarından gidenlerdir,
3-Meslek Sahipleri: (Değer Biçenler-Kıymet Takdir Edenler: Bunlar; hesapçılar, mühendisler, doktorlar, müneccimler ve onların yolunda gidenlerdir.

4-Askerler: Bunlar; savaşçılar, koruyucular ve onlardan sayılanlardır,

5-Mal (Sermaye ve Kazanç) Sahipleri: Bunlar; para ve mal sahibi zenginlerdir.

                Hacı Bektaş Veli Kimdir?

Gerçek ismi, Seyyid Muhammed bin İbrahim Ata olan Hacı Bektaş-ı Veli Horasan'ın Nişabûr şehrinde doğmuştur. Moğol istilasının ardından Anadolu'ya gelerek bugünkü Nevşehir'in Hacıbektaş olarak anılan bölgesine yerleşen Hacı Bektaş Veli, Burada kurduğu dergah ile Anadolu Aleviliğinin ve Bektaşiliğin gelişimine önemli katkı sağlamıştır.

1271 yılında vefat eden Hacı Bektaş’ın ebedi istirahatgahı halen Nevşehir ilinin Hacıbektaş ilçesinde bulunmaktadır.

             Bektaşilik:

Hacı Bektaş-ı Veli'nin Makalat adlı Arapça bir eseri vardır. 1271 senesinde vefat eden Hacı Bektaş-ı Veli'nin derslerini ve sohbetlerini takip ederek onun tarikatına bağlananlara, tasavvuftaki usûle uyularak "Bektaşi" denildi.

Hacı Bektaş Veli’nin 13.yüzyılda temellerini attığı ve günümüzde de geçerliliğini koruyan düşüncelerinin ışığını, şiirleri ve özdeyişlerinde, hakkında anlatılan söylencelerin satır aralarında bulabiliriz.

Hacı Bektaş Veli’nin sevgi, eşitlik, tanrı, din, paylaşım, hoşgörü, bilim, eğitim gibi kavramlarda da günümüze taşınan görüşleri tüm dünyada aydın ve sağduyulu toplumlarca kabul görmüş ve Alevi toplumu tarafından yüzyıllardan günümüze taşınmıştır.

Barışın simgesi olan bir güvercin donuyla Anadolu’ya geldiği söylencesi oldukça anlamlıdır. Hacı Bektaş Veli’nin, savaş yerine barışı; düşmanlık yerine dostluğu; kin yerine sevgiyi ve hoşgörüyü benimseyen, hümanist bir anlayışa sahip olduğunu bilinmektedir.

Kadıncık Ana ile birlikte Alevi–Bektaşi kültürünü tüm Anadolu’ya yayarken felsefi düşüncesini kültürün temellerinden biri yapan “, “Yetmişiki milleti bir nazarda gör” sözleri ile toplumların eşit hak ve özgürlüklere sahip olduğunu ifade etmiştir.

Alevi – Bektaşi felsefesi “Eline, beline, diline sahip ol”, “Yetmişiki milleti bir nazarda gör” anlayışı ile yoğurulur.

Hacı Bektaş Veli Sözleri:

Hacı Beştaş Veli’ye duyulan ilgi, saygı ve sevgi, Alevi Bektaşi öğretisinin temelini oluşturan İnsan-Tanrı-Doğa sevgisine dayanan hümanist yaşam felsefesi ve öğretisinden kaynaklanmaktadır. O’nun anlayışında dinin kaynağı Hak korkusuna değil, Hak sevgisine dayanır. Şimdi gelin hep beraber hoşgörü insanı Hacı Bektaş Veli sözlerine yakından bakalım.

  • Göze nur gönülden gelir.
  • Murada ermek, sabır iledir.
  • Araştırma, açık bir sınavdır.
  • Hak güneşten daha zahirdir.
  • Eline, diline, beline sahip ol.
  • Arifler hem arıdır, hem arıtıcı.
  • Abdal, Hakk’a hayran olandır.
  • Cennet için ibadet geçersizdir.
  • En büyük keramet çalışmaktır.
  • Bir olalım, iri olalım, diri olalım.
  • Her ne arar isen, kendinde ara.
  • Dil mızraktan, daha derin yaralar.
  • Adalet her işte, Hakk’ı bilmektir.
  • Çalışan insan kötülük düşünmez.
  • İnsanın kemali, ahlâk güzelliğidir.
  • İlim beşikte başlar, mezarda biter.
  • Mürüvvet hoş görme ve affetmektir.
  • Allah ile gönül arasında perde yoktur.
  • Hiçbir milleti ve insanı ayıplamayınız.
  • Marifet, nefsi silmek değil, bilmektir.
  • Elden gelen her iyiliği, herkese yapınız.
  • Aşk meydanı, erenlerin ve bilenlerindir.
  • Dinine dizlerinle değil, kalbinle bağlan.
  • Çalışmadan geçinenler, bizden değildir.
  • İbadetin yeri başkadır, işin yeri başkadır.
  • Nefsine ağır geleni, kimseye tatbik etme.
  • Kendini tanımayan, Yaratan’ı da bilemez.
  • İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.
  • Dili, dini, rengi ne olursa olsun iyiler iyidir.

“Bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır”,

 ” Okunacak en büyük kitap insandır” ,

 “Yolumuz, ilim, irfan ve insanlık sevgisi üzerine kurulmuştur” öğretisinin temel ilkelerini oluşturan bu dizeleriyle, yüz yıllar geçse de felsefesinin derinliği ve gerçekliği ile günümüz toplumlarına da ışık tutmaktadır.

“Hararet nardadır, sac’da değildir,

Keramet baştadır, tac’da değildir,

Her ne arar isen, kendinde ara,

Kudüs’te, Mekke’de, Hac’da değildir” diyen  

                                         Hacı Bektaş Veli;

           Hoca Ahmed Yesevi ;

Türkistan´da yetişen büyük velilerdendir. Adı Ahmed bin İbrahim bin İlyas Yesevi olup, Piri Sultan, Hoca Ahmet, Kul Hace Ahmed diye de tanınır. (Doğumu / Sayram, Kazakistan, 1093- Ölümü / Türkistan, Kazakistan, 1166) Yetiştirdiği talebelerinin her birini bir memlekete göndermek suretiyle İslamiyet’in doğru olarak öğretilip yayılmasını sağladı. Onun bu şekilde gönderdiği talebelerinden bir kısmı da Anadolu’ya geldiler. Bu vesileyle onun yolu Anadolu’da yayılıp tanındı. Yesevi dergahı, fakirler, yoksullar, yetim ve çaresizler için bir sığınak yeriydi. Bu yazımızda Tarihte bilinen ilk büyük Türk Mutasavvıfı ve Türk Milletine manevi ışık olmuş Hoca Ahmed Yesevi ‘den sizler için güzel sözler derledik, Sosyal medyada sevdiklerinizle paylaşarak iyi vakitler geçirmenizi dileriz.

             Hoca Ahmet Yesevi’den Öğütler;

  “Nerede görsen gönlü kırık, merhemi ol sen,

 Öyle mazlum yolda kalsa, hem dem ol sen.”

 “Garip, fakir, yetimleri her kim sorar,

 Razı olur o kuldan perverdigahar (Allah)”

  “Akıllı isen, gariplerin gönlünü al…”

 “Garip, fakir, yetimleri Resul sordu…”

 “Sen-ben tapan insanlardan geçtim işte.”
 “Dünyaya tapan soysuzlardan yüz çevir…”

  “Kur’an okuyup amel kılmaz sahte alim…”

  “Sünnet imiş, kâfir de olsa incitme sen;

 Hûda bizardır katı yürekli gönül incitenden..”

  “Ahir zaman ümmetleri süsler evlerini; nefislerine kapılıp bozar huylarım; şan ve şehvetler ile dik tutarlar boylarını…”

  “Ahir zaman ümmetleri, dünya fani bilmezler; gidenleri görerek ondan ibret almazlar…”

 “İmam yitirip, ölmem diye gülüşen; ölmem deyip dünyada Mevlâ’m ile vuruşan; gafillik ile her an ömrünü boşa geçiren…”

 “Nefs yoluna giren kişi rüsva olur; yolda azıp gezen tozan şaşkın olur; yatsa kalksa, şeytan ile yoldaş olur. Nefsi tep sen, nefsi tep sen, ey bedkirdâr.

  “Tatlı tatlı yiyenler; türlü türlü giyenler; altın tahta oturanlar, toprak altında kalmışlar…”

  “Zalim olup zulmedeni, yetim gönlünü inciteni mahşerde kara yüzlü, kolunu arkada gördüm.”

  “Herkese ferman olmuştur ölümün şerbetini içmek; kaçıp kurtulamazsın, ondan ne kadar sakınsan.”

 “Gerçek âlim yastığını taştan kıldı; bildiği şeyleri âleme söyledi.”

 Gönlü kırık, zavallı ve garib birini görürsen, yarasına merhem ol. Onun yoldaşı ve yardımcısı olmaktan çekinme.

 Şeriat, tarikat ve hakikatten nasıp almak isteyen, büyük velilerin makamına ulaşmak, cehennemden kurtulup cennete kavuşmak isteyen kişi ilim tahsil etmelidir.

Başına sarık sarar,

Kendine mürit arar,

İlmi yok neye yarar,

Ahir zaman şeyhleri.

Yol boyunca kül olmadan,

Yâr nezdinde kul olunmaz.

Zâlim eğer cefa eylese ‘Allah’ de,

Elini açıp dua eyleyip sabreyle…

Nerde görsen gönlü kırık, merhem ol sen,

 Öyle mazlum yolda kalsa, yoldaşı ol sen.

Ahir zaman şeyhi düzeltir dış görünüşünü

Zühd ve takva kılmayıp bozar iç âlemini

Keramet der gaflet uykusunda gördüklerini

Riya ile halka kendini satar dostlar!

Aslım toprak, neslim toprak, her şeyden aciz,

Basıp geçsen kirli cismin kılacağı ar,

Kim ar etse şeytan kavmi havası var,

İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed.

Ey Dostlar! Câhillerle dostluk kurmaktan sakınınız.

Yoklar doymadığında, varlar ağlamıyorsa dünya tez yıkılır.

Gerçek âlim yastığını taştan kıldı; bildiği şeyleri âleme söyledi.

Bismillah diye başlayarak hikmet söyleyip: İsteyenlere inci ve cevher saçtım işte. Ahir zaman ümmetleri, dünya fani bilmezler; gidenleri görerek ondan ibret almazlar…

Zalim olup zulmedeni, yetim gönlünü inciteni mahşerde

Hoca Ahmet Yesevi Sözleri kara yüzlü, kolunu arkada gördüm.

Kâfir bile olsa, hiç kimsenin kalbini kırma. Kalp kırmak, Allahü teâlâyı incitmek demektir.

Tatlı tatlı yiyenler; türlü türlü giyenler; altın tahta oturanlar, toprak altında kalmışlar…

Herkese ferman olmuştur ölümün şerbetini içmek; kaçıp kurtulamazsın, ondan ne kadar sakınsan.

 Nefse uymak yolunda bulunan kimse rüsvâ olmuştur. Artık, yatıp kalkarken onun yoldaşı şeytandır.

Gönlü kırık, zavallı ve garip birini görürsen, yarasına merhem ol. Onun yoldaşı ve yardımcısı olmaktan çekinme.

 İmam yitirip, ölmem diye gülüşen; ölmem deyip dünyada Mevlâ’m ile vuruşan; gafillik ile her an ömrünü boşa geçiren…

Ahir zaman ümmetleri süsler evlerini; nefislerine kapılıp bozar huylarım; şan ve şehvetler ile dik tutarlar boylarını…

Malının çokluğu dillere destan olan Kârûn bile, malının hayrını, faydasını göremedi.

Nihâyet toprak altında yok olup gitti. Gönlünde Allahü teâlânın aşkını taşıyanlar, dünyâ ile tamâmen alâkalarını kesmişlerdir.

Halk içinde Hak ile olurlar. Bir an Allahü teâlâyı unutmazlar.

Nefs yoluna giren kişi rüsva olur; yolda azıp gezen tozan şaşkın olur; yatsa kalksa, şeytan ile yoldaş olur. Nefsi tep sen, nefsi tep sen, ey bedkirdâr.

Gariblere merhamet etmek, Resûlullah’ın sallallahü aleyhi ve sellem sünnetidir.

Nerede bir garib görsen, ona olan merhametinden dolayı gözyaşların akmalıdır.

Şeriat, tarikat ve hakikatten nasıp almak isteyen, büyük velilerin makamına ulaşmak, cehennemden kurtulup cennete kavuşmak isteyen kişi ilim tahsil etmelidir.

Akıllı ve uyanık kimse isen, dünyâya gönül bağlama.

Şeytan seni kandırıp, dünyâya meylettirirse, seni emri altına almış demektir.

Bundan sonra felâketlerden felâketlere sürüklenirsin de hiç haberin olmaz.

Günahlar sebebiyle, paslanan gönüllerin kurtuluşu Allahü teâlâya çok tövbe, istigfâr etmek, her zaman Allahü teâlâyı düşünmek, O’nun râzı olduğu, beğendiği işleri yapmak ve hiçbir zaman O’ndan gâfil olmamakla mümkündür.

Ey dostlar! Bir kimse, Allahü teâlânın aşkı ile yanıp yakılarak, bu denizde çok usta bir dalgıç olmadıkça, bundan çok daha derin olan vahdâniyet denizine giremez. Ona girmek için çok usta ve dikkatli bir dalgıç olmak gerekir.

Himmet, yardım kuşağını sıkı sıkıya beline sarmayan insan, dünyâya meyl ve muhabbetten kurtulamaz.

Allah yolunda göz yaşları dökerek ağlamadıkça, Allahü teâlâya âit ince sırlara kavuşamaz ve bu yolda ilerlemesi mümkün değildir.


Mevlana Celaleddin Rumi'nin Hayatı ve Özlü Sözleri –

                   Mevlana'nın Öğütleri…

13.yüzyılda yaşamış ve dönemine damga vuran Mevlana Celaleddin Rumi’nin söylediği sözler nesillerdir aktarılmıştır. Mevlana denilince akla ilk gelen kavramlardan biri hoşgörü ve barıştır. İşte Mevlana Celaleddin Rumi’nin bu içten, anlamlı ve düşündürücü sözlerini sizler için derledik. İşte en güzel Mevlana sözleri..

Hz. Mevlana sözleri akıllarda yer etmiş ve günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır. Söylemiş olduğu sözler ve öğütler yüzyıllar boyunca ders niteliğinde kullanılmıştır. En büyük alimlerden biri olan Mevlana'nın özlü sözleri çok sevilir ve sıkça araştırılır. Mevlana Celaleddin-i Rumi, 13. yüzyılda yaşamış şair, fâkih, âlim, ilahiyatçı ve Sufi mutasavvıftır. Kaynaklara göre 30 Eylül 1207 yılında doğmuştur. 17 Aralık 1273 yılında ise vefat etmiştir.

EN GÜZEL MEVLANA SÖZLERİ-MEVLANA'NIN ÖĞÜTLERİ…

Gerek yok her sözü laf ile beyana. Bir bakış bin söz eder, bakıştan anlayana.

Kalbimi ve ruhumu vermemin bir yararı yok, sen zaten bunlara sahipsin. O yüzden sana bir ayna getirdim. Kendine bak beni hatırla.

Güzelliğin bir damlası olan Leyla için uykuyu haram etmek çok değilse, güzelliğin kaynağı Mevla için bir ömrü feda etmek az bile.

Başta dönüp koşan nice bilgiler, nice hünerler vardır ki, insan onunla baş olmak isterse, baş elden gider. Başının gitmesini istemiyorsan ayak ol.

Kalbin bir gün seni sevgiliye götürecek. Ruhun bir gün seni sevgiliye taşıyacak. Sakın acında kaybolma. Bil ki çektiğin acı bir gün dermanın olacak.

Nefsin ejderhadır. Öldü sanma, uykuya dalar o. Dertten eline fırsat düşmediği için uyur. Derdin bitince çıkar hemen. Hüner; dertsizken de nefsi uykuda tutmadadır.

Her zorluğun sonunda doğan bir ışık vardır. Eğer elleriniz diken yaralarıyla kan revan içinde kaldıysa güle dokunmanıza çok az kalmış demektir.

Yaşadığın dünyaya bak; yüce tanrı, hangi eserini sevginin kucağında büyütmemiş? Neden okşamak ve kucaklamakla gidilecek yere, tekme ve tokatla erişmeyi tercih edesin?

Küle döndüysen, yeniden güle dönmeyi bekle. Ve geçmişte kaç kere küle dönüştüğünü değil, kaç kere yeniden küllerin arasından doğrulup yeni bir gül olduğunu hatırla.

Sarılmayı bilir misin? Sahiplenmeyi, sahiplendiğinde sadık kalmayı? Sen bilir misin aşık olmayı? Bölünebilir misin ikilere, üçlere, gerekirse binlere? Yapabilir misin?

Gerçekten sevebilir misin? Sevmenin demesi olmaz. Unutma; ya çok seversin bir kere, ya da hiç sevmezsin.

Ey sevgili; heyben acıyla dolar da nefes alamazsan gel. Huzur bulacağın kıyılarım senindir. Umutların solar kurur da su bulamazsan beraber sulayalım, gözyaşlarım senindir.

Kanadın kırılır da maviye uçamazsan, ne güne duruyor al, kanatlarım senindir. Çaresiz çilelere bir umut bulamazsan, kendime ettiğim dualarım senindir.

Gönül, gönül verilerek alınır.

Gönül, ebedi olmayan mülkü, bir rüya bil!

Kusur arıyorsan, tüm aynalar senin.

Kaderde sevmek var ama kavuşmak yok ise şayet, olsun! Vuslata aşık gönül susmaya da razı.

Ne zaman gökyüzüne bir nefes, bir dua gönderdin de ardınca ona benzer iyilik görmedin?

Köpeklerin kardeşliği, aralarına kemik atana kadardır.

Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.

Kalp denizdir, dil de kıyı. Deniz de ne varsa kıyıya o vurur.

Fakat harap olmaktan niye gamlanayım? Harabenin altında padişah hazinesi var.

Aşk; sandığın kadar değil, yandığın kadardır...

Harfler yetmedi anlaşılmama, bari hâlden anla.

Doğruların yemin etmeye ihtiyacı yoktur.

Ahlak örtüsü olmayanı, başörtüsü dindar yapmaz.

Kimde bir güzellik varsa bilsin ki ödünçtür.

Dua kapı çalmaktır. Gerisine karışmak haddi aşmaktır.

Bilmez misin ki cevap vermemek de cevaptır.

 Kitaplardan önce, kendimizi okumaya çalışalım.

Kanat vardır doğanı padişaha götürür; kanat vardır kuzgunu leşe götürür.

Ey dost! Derdin ne olursa olsun umudun her zaman Allah olsun.

Bazen halimize melekler imrenir. Bazen de halimizden şeytan bile tiksinir.

Susmak, mana eksikliğinden değil. Belki mana derinliğindendir.

Kır oğul zinciri; hür gez, hür konuş, yok mu altından gümüşten bir kurtuluş?

Yapraksız kaldın diye gövdeni kestirme. Zira bu işin baharı var.

Kim demiş gül yaşar dikenin himayesinde? Dikenin itibarı gül himayesinde!

İnsan her şeyi göremez; sevdiğin şeyler, seni kör ve sağır eder.

Bir gönülde aşk ve sevgi ateşi yoksa o kişi karanlıklarda, Allah nurundan habersizdir.

İsyanlardayım dedi. Hayır, imtihanlardaydı. Fark etseydi, kurtulacaktı.

Öyle bir yar sev ki evladım; elinde su tasıyla, iftarı bekleyen oruçlu gibi beklesin seni.

Toprak gibi sessiz olduğum an bil ki; şimşek gibi gökte gürlüyor feryadım.

Tut ki Ali’den sana miras kaldı Zülfikar. Sende Ali’nin yüreği yoksa Zülfikar neye yarar?

Kalbi ve sözü bir olmayan kimsenin yüz dili bile olsa, o yine dilsiz sayılır.

Dilini terbiye etmeden önce yüreğini terbiye et; çünkü söz yürekten gelir, dilden çıkar.

Ben hiç dilek tutmadım, hep dua ettim. Ömrün ömrüme nasip olsun diye!

Kapı açılır, sen yeter ki vurmayı bil! Ne zaman? Bilemem! Yeter ki o kapıda durmayı bil!

Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakilerin anlayabileceği kadardır.

Birini tanımadıysan kimin ve neyin peşinde olduğuna bak! Anlarsın…

Cahille girme münakaşaya. Ya sinirini zıplatır tavana! Ya da yazık olur adabına.

Kim, ne olursa olsun, sevgili bizim olsun tek, canı, canımız olsun.

Kötülük yaptın mı kork! Çünkü o bir tohumdur. Allah yeşertir, karşına çıkarır.

Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.

Gülü gülene ver. Kalbini sevene ver. Sevmek güzel şeydir. Kıymet bilene ver.

Can’ı Canan’a teslime hazır değilsen ‘ben Aşk’ım’ deme kimseye.

İmtihan içinde imtihan vardır. Derlen toparlan da ufak bir imtihana satma kendini.

Şikayetçi, kötü huyludur. İyi huylu şikayet etmez, tahammül eder.

Gözyaşının bile görevi varmış. Ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış.

Üç sözden fazla değil, tüm ömrüm şu üç söz; hamdım, piştim, yandım.

Cahil kişi gülün güzelliğini görmez, gider dikenine takılır.

Bozuk olunca maya, ne ar tanır ne de hayâ!

Gerçek aşkı bilen kalp bir damla suya bile hürmetle bakar.

Bazı insanlar bize armağandır, bazıları ise ders.

Çektirilen acı havada asılı kalmaz, çektirenin başına düşer.

 Sabır önceleri zehirdir. Huy edinirsen bal olur!

Bir kimsede kibir varsa, söz söylediği zaman soğan gibi kokar.

Gönül sevgiyi bulmuşsa kuru dal bile çiçek açar.

Sen Allah’a güven. Hiç beklemediğin anda çiçek açar umutlar.

Kalbinizle yaptığınız her şey size geri dönecektir.

Bir muammadır aşk. Kiminin vicdanına atılan taş, kiminin de gözünden akıtılan yaştır aşk.

Gel de birbirimizin kadrini bilelim. Çünkü ansızın ayrılacağız birbirimizden.

Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın.

Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur.

Bir yandan korkun bir yandan umudun varsa iki kanatlı olursun. Tek kanatla uçulmaz zaten.

Muhabbet ve merhamet, insanlığın; hiddet ve şehvet de hayvanların sıfatlarıdır.

Ey Müslüman, edep nedir diye sorarsan bil ki edep, her edepsizin edepsizliğine katlanmaktır.

Akıl bir kuzu, nefis bir kurt, iman ise çobandır. İman kuvvetli olmazsa, nefis aklı yer.

Aşkın hikâyesini, durmaksızın feryâd eden bülbüle değil. Sessiz sedasız can veren pervanelere sor.

Sus gönlüm! Bütün bu susmalarına karşılık her şeyin hayırlısının olacağına inanarak sus.

Seni bağrıma değil, bağrımı ve başımı ayağının altına bastım. Gözüm toprak olacak, ama gönlüm daima aşk kokacak.

Her yerde olmak gibi bir duan varsa, gönüllere gir; çünkü sevenler, sevdiklerini gönüllerinde taşırlar.

Ay doğmuyorsa yüzüne, güneş vurmuyorsa pencerene, kabahati ne güneşte ne de ay da ara! Gözlerindeki perdeyi arala!

Ey sevgili. Biz seninle bir salkımın iki aşık üzümüyken, başka şişelerde şarap olmuşuz, başka hayallerde harap olmuşuz.

İyiyim desem yalan olur, kötüyüm desem inancıma dokunur. En iyisi şükre vurayım dilimi, belki o zaman kalbim kurtulur.

Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra.

Şarap küpü nereye konursa konsun şaraptır. Gül mezbelelikte bitmekle kötü olmaz, şarap altın tasa konmakla helal olmaz.

Merhamette güneş gibi ol; cömertlikte akarsu gibi ol; tevazuda toprak gibi ol; ayıpları, kusurları örtmekte gece gibi ol.

Misafirsin bu hanede ey gönül, umduğunla değil bulduğunla gül, hane sahibi ne derse o olur, ne kimseye sitem eyle, ne üzül.

Aşk nasip işidir hesap işi değil! Aşk adayıştır arayış değil! Sen adanmışsan ve yanmışsan bu uğurda aşk seni bulmaya gelir. Aradığın seni arayandır.

Nefsin, üzüm ve hurma gibi tatlı şeylerin sarhoşu oldukça, ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?

Yılan sokması seni sadece canından eder. Ama kötü dost hem candan, hem de imandan eder!

Aklım her gün tövbe eder. Nefsim her an tövbemi bozar. Arada kalmış bîçareyim. İyi ki senin kapın var.

Dediler ki: gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Dedim ki: gönle giren gözden ırak olsa ne olur.

Beni çok özle, bir daha bu kadar sevmeyecekler seni. Aşksız olma ki ölü olmayasın. Aşkta öl ki diri kalasın.

Nasibinde varsa alırsın karıncadan bile ders. Nasibinde yoksa bütün cihan önüne serilse sana ters.

Yürürken başımın yerde olması sizi rahatsız etmesin. Benim tek derdim; yere düşen edebinize takılmamak.

Sen çiçek olup etrafa gülücükler saçmaya söz ver. Toprak olup seni başının üstünde taşıyan bulunur.

Ey sahura kalkan, sahur yemeği yiyen kişi! Az konuş, hatta sus! Sus da orucu anlayanlar, oruçtan söz etsinler.

Kimle gezdiğinize, kimle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin. Çünkü bülbül güle, karga çöplüğe götürür.

 

MEVLANA’NIN 7 ÖĞÜDÜ

1. Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.

2. Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.

3. Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.

4. Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.

5. Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.

6. Hoşgörülükte deniz gibi ol.

7. Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.

 

       ERDEMLİLER CEMİYETİ DERGAHI(OCAĞI):

      Dergah Nedir: Bir Tarikattan/Cemiyetten olan kimselerin toplanıp birlikte tapındıkları, törenler düzenledikleri, barındıkları kutsal yapılardan oluşur.   
       
Ancak,  Erdemliler Cemiyetinde sadece hısımlık değil; komşuluk, ekonomik ortaklık ve dostluk bağlılığı da mevcuttur. Fakat, ağır basan manevi kardeşlik özelliğidir.                 

             Birden çok mekândan oluşanlarda ise tarikat etkinliği daha geniş ve süreklidir.

Dergâhta, genellikle Pir'in/Şeyhin ailesiyle birlikte oturduğu ayrı bir yapı vardır. Dervişlerin sürekli ya da geçici olarak barındıkları yapılar, aşevi, hamam, çamaşırhane gibi yerler ve tarikata bağlı kişilerin toplanıp ayin, sohbet ya da zikir denilen törenlerini düzenledikleri ayrı bir mekân bulunur. Merkez Tekkeler (Dergâhlar) doğal olarak daha çok mekândan oluşur.

        Dergahlar; Psikolojik, pedagojik ve tıbbî meselelere varıncaya kadar geniş bir hizmet sahası olan tekke, o devrin mektebidir, hastahanesidir, spor okuludur, dinlenme kampıdır, beldenin güzel sanatlar akademisidir, edebiyat ve fikir ocağıdır, moral kaynağıdır. Velhasıl tekke, insanların hayır ve faydasına olan şeydir. Tekkeler, insanlara sundukları hizmetlerin yanı sıra, dervişlerin devamlı olarak ikamet ettikleri ve tarikata intisâb edenlerin, zikir ve merasimi toplu olarak yaptıkları yerlerdir. Bu sebeple tekkeler mimari yapı olarak şu kısımlardan oluşmaktaydılar: Semâhane, tevhithane, çilehane, türbe, derviş odaları, selâmlık, harem, mutfak ve kiler, kahve-çay ocağı vb.                 

         Örneğin Bektaşi tarikatının merkezi olan, Nevşehir’e bağlı Hacıbektaş ilçesindeki Hacı Bektaş Velî Dergâhı üç avluya açılan bir yapılar topluluğu biçimindedir. Bu yapılar, Hacı Bektaş Veli Türbesi, Balım Sultan Türbesi, Aşevi, Kilerevi, Mihmanevi, Çamaşırhane, Hamam, Meydan, Muhabbet divanı ve Mescittir. Eskiden var olduğu bilinen Erzakevi ile Ekmekevi yıkılmıştır.

      Mevlevi tarikatının merkezi olan Konya’daki Mevlana Dergâhı da Mevlana Türbesi, Semahane, Mescit, Mutfak, Derviş hücreleri ile Dede ve Çelebi dairelerinden oluşur. Tekkeler içinde tarikat büyüklerinin gömüldüğü türbeler, tekke bahçesinde de daha çok dervişlerin gömüldüğü, Hazire adı verilen küçük mezarlıklar bulunur.

"Bilmeyen ne bilsin bizi, Bilenlere selam olsun."
"Yaradılanı severiz, Yaradandan ötürü,"
"Bölünürsek yok oluruz, Bölüşürsek tok oluruz."
"Kırma dostunun kalbini ustası yoktur.,"
"Dervişlik baştadır, tacda değil,"
"Yolu doğru olanın yükü ağır olur,"
"Üç şeyi doğru seç; Eşini, İşini ve Arkadaşını."
"İlim  ilim bilmektir, İlim kendini bilmektir."
                                                    Yunus Emre
"Kişi sevdiği ile beraberdir." Hadis

Seyyid Şeyh Muhammed İbni Hacı Şakirani Haz.leri 
Torunu; 
MR.ORHAN BOYRAZ ,




            Dergah Düzeni, Edep ve Adabı:

     Talip/Ortak, dergâha gelmeden önce hazirliklara başlamasi gerekir. Dergâha gelmeden mümkünse gusül abdesti almali, çevremizdeki insanlari rahatsiz etmeyecek şekilde güzel kokular sürüp, temiz, uzun kollu, bol kiyafetler giyip gelmelidir. Bayanlar da yine ayni şekilde dergâh içinde tesettüre/edep ve adaba riayet edecek kiyafetlerle bulunmalidir.

     Dergâha gelirken davet edeceği bir arkadaşi, dostu, komşusu varsa davet etmeli onunla birlikte gelmelidir. Davetten kastimiz “hadi zikir var gidelim” demek değildir çünkü kişi reddederse Allah’in davetini reddetmiş olur ki bu kişiyi Allah’in rahmetinden mahrum eder. Davet etmek istediğimiz kişiye “bugün ders var, sohbet var ben gideceğim inşallah, müsaitsen senide götürebilirim”  diyerek animsatmak kâfidir.

     Dergâha diş kapisindan girerken ayakkabisinda toz toprak varsa temizlemeli tertipli bir biçimde ayakkabiliğa ya da girişe koyarak, sağ ayaği ile içeri girmelidir. 

         Dervişin Şeyhten el alması:
Şeyh; dervişi yanına çağırır, derviş tövbe eder, Şeyh; dua eder, derviş adayından artık yalan söylemeyeceğine, eline, beline, diline sahip olacağına, şeriatın ve tarikatın emir ile yasaklarına uyacağına, namazına ve orucuna sadık kalacağına, garipleri koruyacağına, haram yemeyeceğine ve siyasetle uğraşmayacağına dair üç kez yemin etmesini ister. Derviş adayı yemin ederse tarikata intisap eder, etmezse serbesttir.

      Talip/Ortak, dergâha girerken dergâh selami verir. Dergâh selami nasil verilir?  Takkesini ve haydarisini giyer, dergâhtan içeri girerken sağ ayak baş parmağını sol ayak baş parmağının üzerine getirir ve ayağını mühürler, sağ elini kalbinin üzerine, sol elini de sağ kolunun tam altına getirir. Başını sağ tarafa hafif eğerek boyun keser, hafif belinden ileri uzanarak dergâh selamını verir ve “HU’’ der. İçeride kimse olmasa dahi bu şekilde selam verir zira bu selam içerdeki kişilere değil, o makamadır. Zira orası Peygamber efendimizin Varis-i Nebisinin makamıdır. Onların manevi varlığına hürmeten dergâha bu şekilde girilir. Değerli kardeşlerim, hepinizin malumu olduğu üzere; dergahlarda giriş kapılarının hemen üstünde “EDEP YA HU” yazar. Edepli ol, terbiyeli ol, “Hu’’ olan Allah seni görüyor. Edepli ol. Sohbet bitip müsaade verildikten sonra, edeb ve adab ile manevi feyizlerini almış olarak dergâh selamı ile dergâhtan ayrılırlar. 

Dergâhta oturma adabı üç türlüdür, değerli dostlar;

  • İki dizi üstünde durmak.

  • Bağdaş kurarak oturmak.

  • Sağ dizini dikip oturmak.

     Dergâha girdikten sonra eger namaz kilinacaksa saf düzeni eğer zikir ya da sohbet edilecekse halka düzeni alinir dağinik bir şekilde oturulmaz. İç halkada çavuşlar, dış halkalarda ise kadın ve çocuklar bulunmalıdır. Içeride bulunanlarla musafaha etmek veya tokalaşmak için dolaşilmaz ya da yanlarina gidilmez. Namaz ya da sohbet başlamadiysa kimseyle boş muhabbet yapmadan sessiz bir şekilde yerimize geçip ayaklarimizi uzatmadan sünnet üzere edepli bir sekilde oturup tesbih çekerek namazin ya da sohbetin başlamasi beklenilir. Çocuklu bayan dervişler çocuklari ön halkalar da duramayacak yaştalarsa en arka halkaya geçerler. En ön halkaya çocuklar ve kadınlar alinmaz.

     Sohbet esnasinda konusulmaz, sohbet ederken selam verilmez. Sohbet esnasinda bütün dervişlerin başka bir meşguliyetle uğraşmadan sohbete dikkatini vermesi gerekir ve sağa sola iltifat etmemelidir. Sohbet esnasinda sohbeti yapana bakmalidir. Sohbeti edene müdahale edilmez. Sözü bittikten sonra müsaade isteyerek soru sorulabilir. Dergahta, iki kişi birbiriyle fısıltı şeklinde konuşur. 

     Dervis, Üstadinin sözlerini(nerede duyarsa duysun) pür dikkat dinleyerek sözlerdeki hikmetleri zihne yerleştirmelidir. Zira evliyanin peygamberlerin sözleri gibi kiymetli görülmektedir. Zikir bitiminde, lokma, ikram varsa dağıtılır ve yenir. Dergâhta para toplanmasi uygun görülmez. Varsa sorunu olanlar Pire anlatır çözüm bulunur. Darılanlar barıştırılır. Cemde birlik içinde davranılır. İmece ile işler yapılır. İşsize, yoksula yardım edilir. Bu sebepten büyüklerimiz ihtiyaçlari karşilamak adina para istemezler. Istememek bizim yardim yapmayacagimiz anlamina gelmez. Su unutulmamalidir derviş yüksek sesle konuşmaz, karişmaz, kaytarmaz…

       Ortak/Talip, Şeyhinin bir Rehber olduğunun bilincinde hareket etmelidir. Tasavvuf yolu bir değişim yoludur. Cevheri mücevher yapma yoludur. Bu da Allah’in emir ve yasaklarina uydukça, Rasulullah (sav) Hz.lerinin sünneti seniyesini ihya ettikçe, üstadina tabi oldukça, yolun edep ve adaplarina riayet ettikçe, aşk ile hareket etmekle olur.

          Halvet;
Genel olarak “yalnız, tenha kalma” anlamına gelen halvet esasen; “tarikat yolcusunun mürşidin onayıyla tek başına çile evine çekilerek Tanrı’yla baş başa olduğunun bilincine varması, içe kapanıp derin düşünceye dalarak Tanrı’ya manen kavuşması” olup dervişliğin önemli bir basamağıdır. Halvet; 11-41-91 gün olur. Az ye, az uyu, az konuş, çok ibadet et.

          Dergaha kim olursan ol gel, Edebi, adabı bilelim ve uyalım canlar...

Dinlerde Temel Ahlaki İlkeler;

Bu ilkelere uyulursa Erdemli bir toplum kurulabilir.

1-Doğruluk,

2-Temizlik,

3-İyilik etmek,

4-Yardımseverlik,

5-Büyüklere saygı,

6 Kimseye Zarar vermemek,

7-Adam Öldürmemek,

8-Hırsızlık yapmamak,

9-Zina etmemek,

10-Yalan söylememek,

11-Faiz yememek,

12-Sarhoş gezmemek.

Toplumsal yaşantımızın temel yapısını oluşturan milli, manevi, sosyal, ahlaki ve kültürel değerlerimizden olan;

1-Yardımlaşma,                   9-Adalet,

2-Dürüstlük,                       10-Erdemli olmak,

3-Sorumluluk,                     11-Merhamet,

4-Sevgi,                              12-Sade yaşamak,

5-Hoşgörü,                          13-Tevazu,

6-Saygı,                               14-Dostluk,

7-Barış,                                15-Cömertlik,

8-Özgüven,                          16-Duyarlılık.
 
v.b gibi değerleri öğrencilerimize kazandırmalıyız.

       Evrensel Ortak Yaşam İlkelerimiz;

1-    Dört dinde ilk emir; Çalış, Yaşa, Sev, Oku,

2-    Erdemli yaşa, çalış ve kul hakkı yeme,

3-    Doğruluk ile hüküm vermek.

4-    Adaletli ve demokratik yönetim,

5-    Huzur, Barış ve Dayanışmak,

6-    Özgürlük, Eşitlik ve Kardeşlik,

7-    Eline, beline, diline sahip olmak,

8-    Sen istemediğin şeyi başkasına da yapma.

9-    Halka İyilikle hizmet etmek,

10-  Eğitim ve Bilime önem vermek,

11-  Güvenceli insanca yaşamak.

12-  Demokratik toplumsal özyönetim.

13-  İnsanlık için: İyi düşün, iyi söyle, iyi iş yap.

14- Öldürme, yalan, hırsızlık, haksızlık, şehvete ve dünya nimetlerine düşkünlük, sarhoş gezmek günahtır, yasaktır.

       Erdemlilik, kişinin özgürlüğünü adalet, doğruluk, dürüstlük, merhamet, sabır gibi iyi olan insani değerler doğrultusunda kullanmasını ifade ediyor. Hedefimiz; Erdemli ve Bilge bir Gençlik ve Toplum yetiştirmektir. 
         Platon da toplum ve politika felsefesini bireysel ahlâkın yani dört ana erdem olan bilgelik, cesaret, ölçülülük ve adaletin toplumsal düzende sürdürülüşü olarak tanımlamıştır. Çünkü O’na göre de devlet erdemli yaşamın toplumsal düzeyde olgunlaşmasını ifade eder. (Platon) 

Güzel Huylardan:
1-Cömertlik,
2-Utanmak,
3-Namuslu olmak,
4-Haramdan sakınmak,
5-Sözünde durmak,
6-Lanet etmemek,
7-Sır saklamak,
8-Akraba ziyareti,
9-Güler yüzlü olmak,
10-İyi geçinmek,
11-Tevbe etmek,
12-Tevazu etmek,
13-Tevekkül etmek,
14-Kanaat etmek,
15-Şevkat göstermek,
16-Sabır etmek,
17-Emin olmak,
18-Mütevazi olmak,
19-Özrü kabul etmek,
20-Şükretmek,
21-Yoksula yardım etmek,
22-Yalan söylememek,
23-Hastayi ziyaret etmek,
24-İbadet etmek.

         İnsanın Bu Dünyadaki Amacı ve Erdem Öğretisi;

1-Yaradana ibadet ve ortak(şirk) koşmamak,
2-İnsanlara iyilik yapmak,
3-Yönetimde adaletli olmak,
4-Kendi kendisinin efendisi olmak,
5-Erdemli ve bilge yaşamak,
6-Kul hakkı yememek, yedirmemek, 
7-Cömert ve hoşgörülü olmak,
8-Öldürmemek, yaşatmak,
9-Çalmamak, yolsuzluk yapmamak,
10-Yalan ve kötü söz söylememek,
11-Sarhoş ve boş gezmemek, 
12-Zina yapmamak, zalim olmamak
13-Faiz yememek, tefecilik yapmamak,
14-Atana, Ailene saygılı olmak,
15-Erdem Öğretisine bağlı olmak,
16-Eline, beline ve diline sahip olmak,
17-Sen İstemediğin şeyi başkasına yapmamak,
18-Evlenmek, çocuk sahibi ve iş sahibi olmak,
19-Kısaca; Çalışmak, okumak, sevmek ve yaşamaktır.

           Görgü Kuralları Nelerdir?

1-Hoşgörülü ve iyimser olmak,

2-Olgun bir kişiliğe sahip olmak,eleştiriyi zamanında ve yerinde yapmak,

3-Giyime önem vermek, giysiyi mevki, yer ve zaman uygun giyinmek,

4-Başka kişileri rahatsız edici davranışlardan sakınmak,

5-İş yerinde selamlaşmak, personellerle iyi geçinmek,

6-Ziyaretin kısa ve zamanlı olmasına dikkat etmek,

7-Oturuş ve kalkışlarda hareketlere dikkat etmek,

8-Gerektiği zamanlarda özür dilemeyi bilmek,

9-Özel konuşma yapanların yanına gitmemek,

10-Uygun olmayan el ve sözlü sakalardan kaçınmak,

11-Kadın ve erkek kendisine uygun kıyafet seçmelidir,

12-Kıyafet seçiminde yaş, fiziki yapı ve mesleğe dikkat edilmelidir,

13-Giyilen elbise, kravat, ayakkabı, şapka gibi eşyalarla uyum içinde olmalıdır,

14-Sökük yırtık ütüsüz elbise boyasız ayakkabı giyilmemelidir,

15-Çalıştığı iş yerinde sade giyinmeye özen göstermelidir,

16-Önemli toplantılarda; toplantıya uygun kıyafetle gidilmelidir,

17-Misafir karşılama uygun kıyafet seçip giyinmelidir.

18-Otel, kamp, spor alanı ve tatil köyü vs yerlerde uygun kıyafetler giyinmelidir,

19-Selamlaşma sırasında abartılmış konuşma ve davranışlardan kaçınmak gerekir.

20-Selamlaşma; baş eğilerek, el kaldırılarak şapka çıkartılarak olduğu gibi sözle de olur. Birisiyle sabah karşılaşıldığında günaydın akşam karşılaşıldığında iyi akşamlar denmelidir,

21-Gerek ilk tanışmada ve gerekse selamlaşma sırasında özellikle erkeklerin dikkatli olması gerekir. Bayan elini uzatmadıkça erkeğin elini uzatması hoş karşılanmaz,

22-El sıkışmada üst makamda bulunanların veya yaşlıların önce el uzatmaları bunu gören alt makamlarda olan bayan veya bayların ellerini uzatarak tokalaşmaları genel görgü kurallarındandır,

23-Muhatabın düzeyine göre uygun hitaplar seçilmesi sert ifadelerden kaçınılması lazımdır,

24-Argo sözcüklerin kullanılmamalıdır,

25-Yeni tanışılan kişilere karşı mesafeli davranılmalıdır,

26-Yüksek sesle ve hızlı konuşma yolunun tercih edilmemesi gereklidir,

27-Muhatabın kültür seviyesine uygun bir dil kullanılmalıdır,

28-Davranışların söylenenleri doğrular nitelikte olması gerekir,

29-İncelenip kesin bilgi edinilmemiş konularda kessin söz söylemeden kaçınılması lazımdır,

30-Telefon edenin karşıdakine kendisini tanıtması gerekir,

31-Sekreter aracılığı ile yapılan telefon görüşmelerinde astın telefonunun üst makamda olana bağlanması,

32-Ölçülü ve nazik bir dil kullanılarak isteğin uygun bir ses tonu ile anlatılması,

33-Telefon konuşmalarında ahizenin alınması ve yerine yavaşça konulması,

34-Sabah saat 10.oo dan önce akşam saat 22.oo dan sonra ve yemek saatlerinde telefon etmemeye özen gösterilmesi,

35-Telefonda gizli konuların konuşulmaması,

36-Cep telefonlarının uygun olmayan yer ve zamanlarda kapalı tutulması gerekir.

         Yemekte Görgü Kuralları:

37-Ağızda yemek varken konulmaz, yemekten önce ve sonra elleri yıkamak,

38-Yemek çatal, bıçak ve kaşık kullanılarak yenir,

39-Kendi tabağımızdan yemek yemeliyiz,

40-Kendi bardağımızdan su içmeliyiz,

41-Yemeğe hep birlikte başlanmalıdır,

42-Yemek yerken peçete kullanılmalıdır,

43-Yemekte uzaktaki su, bardak, peçete vs. yanındakilerden istemek,

44-Ev sahibi yemekte en son kalkar, misafir kalkmadan kalkmaz,

         Toplumda Görgü kuralları:

45-Dış görünüşüne, temizliğe, kıyafetin düzgün olmasına özen göstermek,
46-Oturup kalkma şekline özen göstermek,
47-Toplu taşımada, Yaşlılara, hamilelere, çocukla ailelere öncelik vermek,
48-Etrafı kirletmemek, çöp atmamak, yere tükürmemek,
49-Etrafı rahatsız edecek şekilde bağırarak konuşmamak, küfür etmemek,
50-Yeri geldiğinde özür dilemeyi bilmek,
51-İş yerinde veya okulda bazı kurallara uymak,
52-Abartılı el kol hareketleri ve şakalardan kaçınmak,
53-Başkalarını küçük düşürücü tavır ve davranışlarda bulunmamak,
54-Telefon ile arama saatlerini belirli saatler içinde yapmak,
55-Cep telefonu ile topluluk içinde yüksek sesle konuşmamak,
56-Gerekli olan yerlerde cep telefonunu kapalı tutmak,
57-Verdiğin sözleri tutmak,
58-İnsanlara karşı nazik ve anlayışlı olmak,
59-İnsanların gururunu kıracak şekilde eleştiriler yapmamak,
60-İnsanların konuşurken sözünü kesmemek,
61-Teşekkür etmek, rica etmek.



           AHİLİĞİN TEMEL İLKELER:

    Bireyi, fetâlıktan şeyhliğe ve yamaklıktan ustalığa giden yolda olgunlaştırmaya çalışan Ahi kurumunun meslekî ahlâk ve görgü kurallarının temel ilkeleri şunlardır(1):

1– İyi huylu ve güzel ahlâklı olmak,
2– İşinde ve hayatında, kin, çekememezlik ve dedikodudan kaçınmak,
3– Ahdinde, sözünde ve sevgisinde vefalı olmak,
4– Gözü, gönlü ve kalbi tok olmak,
5– Şefkatli, merhametli, adaletli, faziletli, iffetli ve dürüst olmak,
6– Cömertlik, ikram ve kerem sahibi olmak,
7– Küçüklere sevgi, büyüklere karşı edepli ve saygılı olmak,
8– Alçakgönüllü olmak, büyüklük ve gururdan kaçınmak,
9– Ayıp ve kusurlarını örtmek, gizlemek ve affetmek,
10– Hataları yüze vurmamak,
11– Dost ve arkadaşlara tatlı sözlü, samimi, güler yüzle ve güvenilir olmak,
12– Gelmeyene gitmek, dost ve akrabayı ziyaret etmek,
13– Herkese iyilik yapmak, iyiliklerini istemek,
14– Yapılan iyilik ve yardımı başa kakmamak,
15– Hakka, hukuka, hak ölçüsüne riayet etmek,
16– İnsanların işlerini içten, gönülden ve güler yüzle yapmak,
17– Daima iyi komşulukta bulunmak, komşuna sabretmek,
18– Yaradan dan dolayı yaratıkları hoş görmek,
19– Hata ve kusurları daima kendi nefsinde aramak,
20– İyilerle dost olup, kötülerden uzak durmak,
21– Fakirlerle dostluktan, oturup kalkmaktan şeref duymak,
22– Zenginlere, zenginliğinden dolayı itibardan kaçınmak,
23– Allah için sevmek, Allah için nefret etmek,
24– Hak için hakkı söylemek ve hakkı söylemekten korkmamak,
25– Emri altındakileri ve hizmetindekileri korumak ve gözetmek,
26– Açıkta ve gizlide Allah’ın emir ve yasaklarına uymak,
27– Kötü söz ve hareketlerden sakınmak,
28– İçi, dışı, özü, sözü bir olmak,
29– Hakkı korumak, hakka riayetle haksızlığı önlemek,
30– Kötülük ve kendini bilmezliğe iyilikle karşılık vermek,
31– Belâ ve kötülüklere sabır ve tahammüllü olmak,
32– Müslümanlara lütufkâr ve hoş sözlü olmak,
33– Düşmana düşmanın silahıyla karşılık vermek,
34– İnanç ve ibadetlerinde samimi olmak,
35– Fani dünyaya ait şeylerle öğünmemek, böbürlenmemek,
36– Yapılan iyilik ve hayırı, hakkın hoşnutluğu gözetmek,
37– Âlimlerle dost olup dostlara danışmak,
38– Her zaman her yerde yalnız Allah’a güvenmek
39– Örf, adet ve törelere uymak,
40– Sır tutmak, sırları açığa vurmamak,
41– Aza kanaat, çoğa şükür ederek dağıtmak,
42– Feragat ve fedakarlığı daima kendi nefsinden yapmak

        AHÎLİĞİN GÖRGÜ KURALLARI

      1. Yemekte edepler 12 tanedir:

– Sağ dizin yukarıya dikilmesi,
– Sol ayağın aşağıda durması,
– Lokmanın çiğnenmesi,
– Lokmanın küçük olması,
– Yemeği dökmemesi,
– Ağzında lokma varken konuşmaması,
– Başkasının lokmasını gözetmeme,
– Ekmeği ısırıp bırakmama,
– Ekmeği yemeğin suyuna batırmamak,
– Sümkürmemek,
– Ağzını şapırdatmamak,
– Yemekten sonra ellerini yıkamak ve silmek.

      2. Su içmekle ilgili edepler 3 tanedir:

– Bardağı (tası) iki eli ile tutmak,
– Dinlene dinlene içmek ve bitirmek,
– Dökmemek.

      3. Söz söylemekteki edepler 4 tanedir:

– Sert konuşmamak (ağızdan bir şey sıçramaması için)
– Konuşurken sağa sola bakmamak,
– Sen, ben değil de siz, biz olarak hitap etmek,
– El kol hareketleri ile bir şeyi ifade etmemek.

     4. Elbise giymekte dört edep vardır:

– Sağdan başlamak,
– Sarığı oturarak sarmak,
– Yürüyerek bir şey giymemek, dururken giymek.

     5. Evden çıkmaktaki edepler:

– Çıkarken sol ayakla çıkmak,
– Neşeli çıkmak,
– Endişeli çıkmamak,
– Çıkarken yukarıya bakmamak.

     6. Yürümekteki edepler:

– Sert yürümemek,
– Çukurlara basmamak,
– Yanlara bakarak yürüme (dikkatli olma),
– Taştan taşa seğirtme,
– Yol ortasında yürümemek,
– Kimsenin ardınca bakmamak,
– Büyüğünün önünde yürümemek,
– Birisiyle giderken bir işle meşgul olup, onu bekletmemek.

     7. Mahallede:

– İşi olmadıkça mahallede gezmemek,
– Karşıdan gelene yakın olma,
– Açık kapı ve pencerelerden bakmamak,
– Çocuklara uymamak,

     8. Pazarda:

– Omuzunu kimseye vurmamak,
– Uzaktakileri çağırmamak,
– Kahkaha ile gülmemek,
– Tükürmemek,
– Sümkürmemek,
– Bir şey yememek ve içmemek.

     9. Alış-verişte:

– Yumuşak söylemek,
– Az almak,
– Aldığı şeyi geri vermemek.

    10. Eve bir şey getirmede:

– Elbisesini taşıma vasıtası yapmama,
– Açıktan getirmeme,
– Eve varır varmaz yememe.

    11. Eve girerken:

– Haber verme,
– Sağ ayakla girmek,
– Selam vermek,
– Çevreye bakmamak,
– Besmele ile eve girmek.

    12. Oturmaktaki edepler:

– Sağ dizi dikmek ve sol ayağın yerde olması,
– Kendi yerini bilmek,
– Ayağı örtmek,
– Ev sahibi konuşmadan konuşmamak.

    13. Misafirlikte:

– Çağırmaya gelenin önünde yürümemek,
– Yiyecek ne var diye sormamak,
– Yemekten sonra çok oturmamak,
_ Gözünü haramdan sakınmak.

    14. Hasta Ziyareti:

– İkindiden sonra gitmek,
– Güler yüzlü olmak,
– Hastanın sağ yanına oturmak,
– Çok oturmamak,
– Fatiha okumak.

DİPNOT:
1) Çalışkan, Y., İkiz, M.L., Kültür, Sanat ve Medeniyetimizde Ahilik, Ankara 1993, s. 21-23.

      
Erdemliler Cemiyeti;

Hılfü'l-Fudûl ne demek | İslam ve İhsan

          

          Erdem Öğretisi; "Onüç Emir"e bağlı olmak:

 1-Yaradan’a, O’na  Şirk/ortak koşmayın,

 2-Atana, Ana-Babaya saygı gösterin, 

 3-Okuyun, Aydın olun, iyilik yapın,

 4-Kan dökmeyin, öldürmeyin,

 5-Zina, edepsizlik yapmayın,

 6-Hırsızlık, yolsuzluk yapmayın,

7-Yalan söylemeyin, iftira atmayın, yalancı şahitlik yapmayın.

 8-İçki içip Sarhoş gezmeyin,

 9-Faiz-Tefecilik yapmayın,

10-Kul hakkı, haram yemeyin,

11-Komşuna tamah etmeyin,

12-Erdemli, Adaletli, Temiz, Çalışkan olun,

13-Erdem Öğretisini öğrenin, ona ihanet etmeyin, günahtır/yasaktır.

Not: Suçlar ve Cezaları; cana can, mala mal, olarak uygulanır. Her suça eşit bir cezası vardır.

Erdemliler Cemiyetinde kişisel özellikler;

Erdemliler cemiyetin’de nefsin kötülükten ve günahlardan arındırılması esastır. Bunun yolu da dille, kalple, ruhla ve sırla yapılan zikirdir. Genellikle tasavvufta önem verilen;
1) Az yeme,
2) Az konuşma,
3) Az uyuma,
4) İnzivâya çekilme,
5) Zikir etmek,
6) Fikir(bilgi) edinmek,
7) Pir'e gönülden bağlı olma,  ilkelerine Er-Cem.’de hassasiyetle uyulur. 

Evrensel ahlak ilkeleri şu şekildedir:

1) Güzel söz söylemek.

2) Dürüst olmak.
3) Güvenilir olmak.
4) Sabırlı olmak.
5) Adaletli olmak.
6) Sözünde durmak.
7) Erdemli olmak.

Her dinde her kültürde geçerli 7 ortak ahlaki kural;

“Ahlaki açıdan iyi” sayılan 7 ortak davranış çıktı.

Buna göre dünya genelinde en yaygın ortak ahlaki kurallar;

1-Aileye destek çıkmak,

2-Dahil olunan gruba yardım etmek,

3-İyiliklere karşılık vermek,

4-Cesur ve alçakgönüllü olmak,  

5-Üstlere saygı göstermek,

6-Kaynakları adil dağıtmak ve

7-Başkalarının mahremiyetine saygı göstermek.

Şu esaslar evrensel ahlak kuralları olarak kabul edilmektedir;

1-Saygı: İnsanların kendisine ve diğerlerine saygı göstermesini, yani başkalarının fiziksel ve ruhsal sağlığını bozacak davranışlardan kaçınılmasını ifade etmektedir.

2-Güvenilirlik: Her bakımdan güvenilecek bir insan olmayı ve başkalarına da güvenmeyi anlatmaktadır.

3-Sorumluluk: İnsanın ailesine, çevresine, arkadaşlarına, işyerine, dinine karşı sorumluluklarını yerine getirmesini, topluma karşı genel olarak iyi olanı yapmasını dile getirmektedir.

4-Adil olmak: Başkalarına karşı adil olmayı ve herkese eşit şartlarda eşit muamele etmeyi ifade etmektedir.

5-Şefkatli olmak: Duyarlılığı ve nezaketi anlatır.

      Bütün büyük dinler incelendiğinde şu üç öğenin işlevinde var olduğu görülür:
1-Temel ahlak kuralları, 
2-Belli tapınma biçimleri, 
3-Metafizik nitelikte bir inançlar sistemi.

Ahi Ahläkı”nı meydana getiren Fütuvvet kaideleri;

   1-İyi huylu ve güzel ahläklı olmak,

   2-İşinde ve hayatında doğru, güvenilir olmak,

   3-Ahdinde, sözünde ve sevgisinde vefalı olmak,

   4-Sözünü bilmek, sözünde durmak,

   5-Hizmette ve vermede ayırım yapmamak,

   6-Yaptığı jyilikten karşılık beklememek,

   7-Güleryüzlü olmak,

   8-Tatlı dilli olmak,

   9- Hataları yüze vurmamak,

  10-Dostluğa önem vermek,

  11-Kötülük edenlere jyilikte bulunmak,

  12-Tevazu sahibi olmak,

  13-Hiç kimseyi azarlamamak,

  14-Ana’ya ve ataya hürmet etmek,

  15-Dedikoduyu terketmek,

  16-Komşularına iyilik etmek,

  17-İnsanların işlerini içten, gönülden ve güleryüzle yapmak,

  18-Başkasının malına hiyanet etmemek, 

  19-Sabır ehli olmak,

  20-Cömert, ikram ve kerem sahibi olmak, 

  21-Daima hakkı kullanmak,

  22-Öfkesine hakim olmak,

  23-Suçluya yumuşak davranmak,

  24-Sır saklamak,

  25-Gelmeyene gitmek, dost ve akrabayı ziyaret etmek,

  26-İçi, dışı, özü, sözü bir olmak,

  27-Kötü söz ve hareketlerden sakınmak,

  28-Maiyetinde ve hizmetindekileri korumak ve gözetmek.

 

AHİLİK KURALLARI;

1. Doğruluktan ayrılmamak.

2. Cömert olmak,

3. Alçak gönüllü olmak,

4. İyi huylarını geliştirmek,

5. Kendisini halka adamak,

6. Misafirlerini sevmek

7. İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek,

8. Kudreti varken suçluyu affetmek

9. Bir sanat veya iş sahibi olmak

10. Dindar olmak

11. Utanma duygusuna sahip olmak

12. Hile yapmamak

13. Yalan söylememek, kusur aramamak,

14. Dedikodu yapmamak,

15. İçki içmemek

16. Zina ve livata yapmamak,

17. Zenginlere karşı minnetsiz olmak

18. Kimseye karşı düşmanlık ve kin duymamak,

19. Büyüklere hürmetkar küçüklere şefkatli olmak,

20. Bel bağlamamak,

21. Nefis adı verilen düşmanla mücadele etmek.

Ahi şeyhlerinde bulunması gereken nitelikler, uyulması gereken koşullar da şunlardır:

1-Yaradan Hakk’a inanmak,

2-Halk içinde ölçülü, duyarlı olmak,

3-Benliğini öldürmek, bencillik etmemek,

4-Ululara hizmet ,eylemek,

5-Buyruğu altındakine yumuşak yürekle davranmak,

6-Dostlara öğüt vermek,

7-Dervişlere su vermek (sakilik etmek),

8-Bilginlere karşı alçakgönüllü olmak,

9-Düşmanlara hoş görünmek,

10-Bilgisizin karşısında susmak.

           Ahiyi Ahilikten Çıkarma Sebepleri:

1) Şarap içmek,

2) Zina yapmak,

3) Livata yapmak,

4) Dedikodu ve iftira etmek,

5) Münafıklık etmek

6) Gururlanıp kibirlenmek,

7) Sert ve merhametsiz olmak,

8) Hased etmek, kıskanmak,

9) Kin tutmak, affetmemek,

10) Sözünde durmamak,

11) Kadınlara şehvetle bakmak,

12) Yalan söylemek,

13) Hıyanet etmek,

14) Emanete riayet etmemek,

15) İnsanların ayıbını örtmeyip, açığa vurmak,

16) Cimrilik etmek,

17) Koğuculuk ve gıybet etmek,

18) Hırsızlık etmek.

 

Aslında Ahi olabilmenin 124 kuralı vardır.

    Ahiliğin açık ve kapalı olmak üzere 6 şartı vardır.

   Açık Olanlar :

  1 -Elini açık tut,

  2- Kapını açık tut,

  3- Sotranı açık tut

   Kapalı Olanlar :

  1-Dilini bağlı tut,

  2-Gözünü bağlı tut,

  3-Belini bağlı tut.

Açık Olanlar: Cömertlik, tevazu sahibi, konuksever ve sofrası açık olmak, yani aç geleni tok yollamaktır.

Kapalı olanlar; Dilini tutmalı, dedikodu yapmamalı, kötü söz söylememeli, kimsenin ayıbını görmemeli, kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin onuruna, namusuna göz dikmemelidir. Ancak bu şartları taşıyanlar Ahi olabilmekteydi.

 
             ERDEMLİLER CEMİYETİ DERGAHI:

      
Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde yaygınlaşan Dergahlar, Tekkeler; mescid, semahane, derviş ve misafir odaları, kütüphane, mutfak, kiler ve hayatını kaybetmiş olan dervişlerin, şeylerin, pirlerin türbelerinin bulunduğu bölümlerden oluşmaktaydı. Tekkeler, dervişlerin toplandığı, dini ve ahlaki açıdan eğitimin verildiği, kamil insan yetiştirme kurumlarıydı. Tekkeler aynı zamanda yolcuların yatılı kalabildikleri yemelerinin içmelerinin karşılıksız bir şekilde sağlandığı önemli bir mekandı. İslami terbiye yerleri olup, aynı zamanda psikolojik, pedagojik ve tıbbi sorunlara kadar geniş bir hizmet sahası olan ve devrin mektepleri, hastanesi, spor okulu, dinlenme kampı, güzel sanatlar akademisi, edebiyat ve fikir ocağı, moral kaynağıydılar. Sanatkar Ahi ocaklarıydı.
   Osmanlı Devletinin kurulmasında ve gelişmesinde Tekkelerin rolü oldukça büyüktü. Osman Gazi’nin çevresi  Hacı Bektaş-ı Velî¸ Ahi Evran¸ Şeyh Edebali¸ Şeyh Mahmud¸ Ahi Şemsüddin¸ Dursun Fakih¸ Kasım Karahisarî¸ Şeyh Muhlis Karamanî¸ Aşık Paşa ve Elvan Çelebi gibi evliyadan şahsiyetlerle dolup taşmıştı. 
      Anadolu'nun ve Anadolu’ya ait uzantıların yani Balkanlar’ın Türk vatanı hâline gelmesinde Türkistan'dan gelen Ahmet Yesevî dervişlerinin önemli bir payı olmuştur. Anadolu'ya gelen Ahmet Yesevî dervişleri, kimseye el açmayan, elinin emeği ile geçinen, toprağa, vatana, devlete ve dine bağlı, prensipli, disiplinli ve örnek insanlardı. Bunlar, iskân amacıyla gittiği yerlerdeki insanlara yaşama ümidi ve mücadele gücü verdiler.


 Düsturumuz;
1-Yaradan'ın Kulundanım,
2-Mehdi’nin Yolundayım.
3-Erdemliler Cemiyetindenim.
 
         Erdemliler Cemiyeti Silsilesi;

Ulu Yaradan;

.............
Hz.Adem,

…….........

Hz. İbrahim ,

..................
Hz.Muhammed,

Hz. Ali,
……...............
Seyyid Şeyh Muhammed ibni Hacı Şakirani Hz.
Torunu; MR. Orhan Boyraz
................                                                                          
     
3’ler Divanı
5'ler Divanı
7’ler Divanı
12’ler Divanı
18’ler Konseyi
24’ler Konseyi
31’ler Konseyi
40’lar Dostlar Meclisi
70’ler Meclisi
105'ler Meclisi
300’ler Meclisi,
700’ler Kurultayı,
1001’ler Kurultayı
2023’ler Kurultayı,

Bir kimsenin Müslüman olması için gerekli olan temel ortak payda, Tevhid, Ahret ve Nübüvvet inancıdır. Bu temel esaslara inanan bir kimse, kim olursa olsun, hangi mezhepten, hangi tarikattan, hangi cemaatten olursa olsun Müslümandır ve İslam dairesi içindedir.
     “Yolumuz barış, dostluk ve kardeşlik yoludur. İçinde kin, kibir, kıskançlık, ikicilik gibi huyu olanlar bu yola gelmesinler.”
      Erdem; Ahlakın övdüğü ve ahlaklı olmanın gerektirdiği doğruluk, yardımseverlik, yiğitlik, bilgelik, alçakgönüllülük, iyi yüreklilik, ölçülülük gibi niteliklerin ortak adı.
 
       Cemiyet/Cemaat, bir Müslümanın diğer bir müslümana salt Allah’ın rızasına uygun bir muhabbetle kendi yanında (cemaatinde) ona ‘yer açması’yla oluşur. Bu ‘yer açmanın’ nedeni Müslüman oluş, sonucu ise din ve dünya işlerinde yardımlaşma ve bu yardımlaşmada mutlaka ve mutlaka ‘Allah’ın rızasını arama’ olarak tahakkuk eder.
      Cemaatin  en  çok  kullanılan  anlamı,  belirli  bir  bölgede  ortak  bir  kültürü  paylaşan, aralarında akrabalık  ve  manevi  dayanışma gibi sıkı bağlar  bulunan bir  zümre dir. Başarılı  cemaatler, bireysel farkları azaltarak,  itaati, sadakati ve  sevgi bağını  teşvik eden topluluklar dır. Bağları muhafaza  etmek  için  bazı  risklere  ortak  göğüs  gerilir ken,  kolektif  yararlar  da,  birlikte paylaşılır (Blanchot,1997)
        Cemaat, bir güven ve dayanışma duygusudur. Ancak çoğu zaman cemaat öteki (yani düşman) üzerinden inşa edilir. Çünkü Sennett’in ifade ettiği şekilde ancak ortak bir düşmanınız varsa kardeşlik duygusunu hissedersiniz. Dolayısıyla cemaatler kendi içlerindeki dayanışmayı güçlen direbilmek için gerçek ve hayali düşmanlar yaratma arayışına girebilmektedirler.

     Cemiyetin kapısının makamları “Tövbe Etmek, bir mürşide talip olup ikrar vermek, temiz giyinmek ve manevi temizlik, iyilik yapmak ve iyilik yolunda savaşmak, Hakk yolunda hizmet etmeyi sevmek, haksızlıktan ve kul hakkından korkmak, ümitsizliğe düşmemek, ibret almak, nimet dağıtmak, cömert olmak,  özünü fakir görmek, turap olmak”tır.

          Cemiyetin Faydaları:

Cemiyet, ortak bir inancı, ortak bir amacı paylaşan insanların ortak amaçlarına doğru birlikte yürümek niyetiyle, ahenkli bir biçimde meydana getirdikleri toplum demektir. Cemiyet bir dayanışma ve yardımlaşmadır. Amacı toplumu iyileştirmede; iyiyi tavsiye edip, kötülükleri men etmektir. Cemaat, iyilik, takva ve kalbi olarak dayanışma ve yardımlaşma içinde olmaktır. 

          Cemaatte;
1. Ortak irade, amaç ve inanç vardır,
2. Zümrenin çıkarı başta gelir.
3. İnanç, aidiyet duygunuzu sağlar,
4. Din, zikir; ruhsal dengenizi sağlar.
5. Töre, adet, toplumsal gelenekler,
6. Doğal dayanışma, yardımlaşma,
7. Ortak mülkiyet, toplu üretim vardır.

            Ayrıca Cemaatlerde dört şart vardır:  
1.Şartlardan biri, dinî cemaatin, İslâmın tarif ettiği şekilde özgürlükçü olmasıdır. 
2.Şartların ikincisi, dinî cemaatin emniyet ve asayişi muhafaza etmesidir. Asayişi muhafaza etmenin adı bellidir: Menfi hareket etmemek, müsbet hareket etmek. (Jurnalci ve intikamcıdan emniyetçi yani asayişçi olamaz. Zira bizzat bunlar güvenlik kavramına zıttır.).
3.İttihat edilebilecek dinî cemaat mensubu olmak için, başka dinî cemaatleri sevme esası üzerine hareket etmek de bir şarttır. Hele başka dinî cemiyetlere kara çalmak ve leke sürmekle cemaat ya da “cemaat ehli” filan olunmaz. 
4.Bu bakımdan cemâat içerisinde çok güçlü bir “aidiyet duygusu” veya “Biz şuuru” yahut “cemâat ruhu” oluşur. Müşterek kültür ve din, cemâat içerisindeki bu şuuru canlı bir biçimde beslerler. Cemâat içerisinde yüzyüze, sıcak, duygusal ve samimi ilişkiler hâkimdir.
 
           Cemaat geleneğinde beş şey yoktur:
1. Adam devşirmek

2. Para devşirmek
3. Makam devşirmek”
4. Tarikatlar/cemaatler illegal/gizli yapılar olamaz.
5. Vatan savunmasına kayıtsız kalamaz.

          Erdemliler Cemiyeti; 
1-Bilimdir,
2-Fikirdir,
3-Hikmettir.,
4-Hakikattir.,
5-Zikirdir, 
6-Erdemli Yaşamaktır,
7-Ahlaki Kurallardır,
8-Gönüllere şifadır,
9-Ortaklara Hüda,
10-Ortaklara Rahmet ve Berekettir.
11-Cemaat, ortak kimlik,
12-Aidiyet, ahlak ve inançtır,
        Cemaat; belirli  çıkarların  ve  değerlerin  paylaşımı,  insanların  birbirine  özen göstermesi, ortak moral değerlerin mevcudiyeti, işbirliği, iletişim, süreklilik, istikrar, birbirine  bağlılık, karşılıklı sorumluluk, dayanışma  cemaatin en önemli unsurları arasındadır. Durkheim (2013) “Toplumu bir arada ne tutar sorusunu ortaya atıyor”, bunun cevabını da dayanışma kavramında buluyordu. Mardin  (1992),  “cemaate  güven”in  bütün  dinlerin  ortak  özelliği olduğunu  söyler.  Çünkü cemaat aidiyeti devreye girdiğinde, aile, meslek, ülke vb. diğer tüm aidiyetler ikinci plana düşebilmektedir.
         Nisbet’in (2013) aktardığı şu söz son  derece çarpıcıdır:  "Arkadaşlık, cennettir;  arkadaşsızlık cehennem. Dostluk, hayattır; dostsuzluk ölüm.”

            Cemaatle Tarikat arasında fark nedir?
Cemaatte silsile yoktur, kitap olabilir, vaiz olabilir, imam olabilir birinin etrafında toplanan insanların ilim öğrenme isteğidir. Tarikatta daha çok manevi terbiye önemlidir ilimden çok. Cemaatler daha çok akla hitap eder itikadı konuları işler, tarikatte kalp alemi, direk kalbe yöneliktir manevi eğitim, şeyhi vardır, silsilesi vardır. Tekkesi vardır. Ve kadim bir kültürü vardır. Cemaat daha genel geçerdir.
    Cemaat, müşterek kan, müşterek duygu, müşterek ihtiyaç (lisanda ve ev idaresinde) ve müşterek şekillenmelerdir.

           Erdemliler Cemiyeti (Yüksek Adalet Dergahı) Öğretileri;

 Erdem Öğretisi Prensipleri;

1- Tanrı birdir, bütün ilahi dinlerin temeli birdir, birbirinin devamıdır,

2
-İnsanlık alemi tek bir ailedir.  Tek Bir Devlet olmalıdır,

3-Irk, din, dil, cinsiyet gibi tüm önyargılar kaldırılmalıdır.

4-Din bilim ve akıl ile uyum içinde olmalıdır, 

5-Kadın ve erkek eşittir, birbirinin tamamlayıcısıdır, 

6-Evrensel barış, adalet, eşitlik ve özgürlük için çalışılmalıdır, 

7-Evrensel eğitim ve kültür hedeflenmelidir, 

8-Serbest düşünce ile gerçekler araştırılmalıdır, 

9-Aşırı zenginlik ve yoksulluk, açlık ve işsizlik kaldırılmalıdır. 

10-Uluslararası ortak bir dilin ve inancın gerekliliği,

11-Erdem Öğretisinde tek evlilik (monogami) esastır, kadınlar türban takmak zorunda değillerdir. 

12-Her toplumsal tabaka kendi inancını, kültürününü özgürce yaşamalıdır.

13-Dünya tek bir ülke ve insanlar onun vatandaşlarıdır. 

14-Dünya benim vatanım, insanlar benim yurttaşlarım, iyilik yapmak erdemimdir.

 
  Cemaat:                    Cemiyet:                   Erdemliler Cemiyeti:
 Ortak irade,                Ferd iradesi,                Ortak İrade, amaç,
 Üyeler ferd değildir,     Üyeler Ferdidir,            Üyeler, insan ferdidir.
 Cemaatın menfaatleri, Ferd menfaatleri,         Cemiyet menfaati,      
 İnanç, Din                  Doktrin, İdeoloji,          Dinsel ve Siyasal Doktrin.
 Örf ve âdetler,            Kamuoyu, Moda,          Gelenekler ve Kamuoyu,
Doğal dayanışma,   Sözleşmeli dayanışma,   Doğal dayanışma,yardımlaşma,
 Ortak mülkiyet,          Özel mülkiyet,              Ortak/Sınırlı özel mülkiyet.

 Cemaatçi kuramcı Charles Taylor, bir cemaatin, üyeleri onu “ortak çıkar” olarak değerlendirip vatanperver ya da sadık ilişkiler geliştirmezse asla hayatta kalamayacağını ifade etmiştir. Haklar sistemi onun varlığını garanti altına almaz: Haklar ve değerler, cemaatin devamlılığı garantilenmek isteniyorsa, üyeler tarafından desteklenmek zorundadır.

       Cemaat tipi toplumüyeleri birbirine duygusal bağlarla bağlı, toplumsal ilişkilerin yüz yüze olduğu, yüksek ölçüde bütünleşmiş herhangi bir toplum olarak tanımlanır. Bu tip toplumlarda bireysel otonomi oldukça azdır. Sosyal organizasyon bakımından cemaat, geleneksel aile tipi dinamiklerin görüldüğü büyük bir organizasyon gibidir. Herkes ailenin (cemaat tipi toplumun) bir parçasıdır ve ondan kopamaz. Bu ailede kişiler yan yana duran fiziksel varlıklar olmanın dışında, aynı duygu ve düşünce dünyasını paylaşan, aynı şeylerden zevk alan ve aynı şekilde yaşayan kişilerdir. Her ailenin lideri olduğu gibi cemaat tipi toplumun da bir lideri vardır ve o lider sadece bizim hak ve menfaatlerimizi korumakla mükellef değildir, aynı zamanda bizi eğitecek, besleyecek, bir ödevi yerine getirme diğimizde de bizi cezalandıracaktır. Cemaat tipi toplum yatay ilişkilerden (gönüllülük) çok dikey ilişkilere (emirler) dayanır. Weber cemaat tipi toplumlarda kapitalizmin mümkün olmadığını düşünür. İlkel toplumlar ve Aile Cemaat tipi toplumdur.

        Cemiyet tipi toplum ise cemaat tipi toplumun bir anti-tezidir. Cemiyet tipi toplumda ortak bir duygu ve düşünce tasavvuru, toplumun kolektif olarak benimsediği ortak bir değeri ve hayat algılayışı yoktur. Cemiyet tipi toplumu ayakta tutan olgu herkesin ortak çıkarına olmasıdır. Cemiyet tipi toplumda manevi bir birlik (aile algısı, ortak din, ortak vatan) olgusu bulunmamaktadır. Bu sebeple cemiyet tipi toplum temelde gönüllülük ve iş bölümüne dayanır. Liberal düşüncenin fikir babalarından Adam Smith’in de zihninde böyle bir toplum tasavvuru vardır, öyle ki ünlü eseri The Wealth of the Nations’da toplumun organizasyonunu şöyle izah eder:

      Erdemliler Cemiyetinde sadece hısımlık değil; komşuluk, ekonomik ortaklık ve dostluk bağlılığı da mevcuttur. Fakat, ağır basan manevi kardeşlik özelliğidir.
         Çeşitli cemaat tanımları: «Cemaat yerlere göre hacmi değişik, belirli bir coğrafi bölgede oturan ve aynı kültüre bağlı, aralarında akrabalık, manevî dayanışma gibi sıkı bağlar bulunan bir cinsten bir zümredir». «Düşüncede, duyguda, uğraşıda ortaklık gösteren belli bir coğrafi bölgede yaşayan, aralarında akrabalık bağları bulunan insanların oluşturdukları gruptur.
Bu bağlamda bir tanımlama yapmak gerekirse öz halinde şunlar söylenebilir: Cemaat, aynı inanç, duygu, düşünce, öğreti ve ideoloji etrafında bir araya gelen insanların oluşturduğu, zor dağılan topluluktur.

       Tonnies’in geliştirdiği Gemeinschaft biriminin prototipi Comte da olduğu gibi “aile”dir. Bu cemaatin üç temel direği –kan, yer (toprak), akrabalık, komşuluk ve dostluk ailede mevcuttur. Ancak ilk temel sütun ailedeki kurucu unsurdur. Bu bağlamda Gemeinschaft mükemmel bir dostluk, ortak bir işe ya da faaliyete ve inanca dayanan ruh ve zihin olarak yorumlanır. Gemeinschaft sosyolojisinin M. / Anemon Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2019 7(5) 287-297 tezahürleri arasında loncalar, sanat ve zanaat arkadaşlıkları, kiliseler ve kutsal tarikatlar yer alır. Bütün alt organizasyonlarında aile fikri çok belirgindir. Bütün önemli sosyologlar cemaat tipi toplumu benimsemişlerdir.
     Emile Durkheim (1858-1917) sosyolojisinde cemaat fikri içerik, tipolojik ve metodolojik olarak sahnelenmektedir. Yani Durkheim sosyolojisinde cemaat; ahlak, dayanışma, kollektif bilinç, hukuk, sözleşme, din, erdem ve hatta insan ilişkileri bütünüdür.

           Erdemliler Cemiyetinde;
1-Aidiyet duygusu, ortak irade,
2-Paylaşılan etik ve erdem değerleri,
3-Toplumsal örgütlenme ve Doktrin, 
4-Dayanışma ve birbirine bağlılık sistemini’
5-Akılcılık, Bilimsellik ve Mantık,
6-Sevgi, Saygı, Hoşgörü ve manevi kardeşlik,
7-Eğitim, dostluk ve yardımlaşma,
8-İş, Aş ve Eş bulmak, Gelenekler,
9-İletişim, kültür ve haberleşme,
10-Psikolojik, pedagojik  ve moral değerler.
11-Vatana bağlılık, iyiliği emreden, kötülüğü men eden,
12-Erdemli ve Sağlıklı bir Nesil.
13-Tanrıya/Yaradana bağlılıktır.

          Erdemliler Cemiyetinin  Esasları;
1-Allah/Yaradan yolunda çalışmak, 
2-Zorluklar karşısında istikrar, 
3-Varlığından soyunma, açıklık,
4-Tüm canlılara saygı, sevgi, 
5-Halka hizmet, hakka hizmettir. 
6-Erdem, Ahlak merkezli bir tasavvuf yolu, 
7-Nefs terbiyesi, erdemli kişilik,
8-Bir müddet insanlardan uzak ibadet, 
9-Meslek sahibi olmak esastır.
10-Tevhid(Varlığın Birliği) inancına uymak.

         RİTÜELLERİ:
Halka şeklinde sağa ve sola yürüyerek yaptıkları ibadete Devran denir. İbadette musiki ön plandadır. Zikir, Tevhid çekilmesiyle başlar.
Her yıl Muharrem ayının 10. gününü Hz. Hüseyin ve ailesinin katledilmesi nedeniyle 3 gün yas günü ilan edilir. İbadet edilir, lokma dağıtılır.

          MEKÂNLARI :
Dergâhta toplanıyorlar. Değişik illerde Dergahlar açılır. Dergahta İbadet yaparlar. Toplumsal sorunlar görüşülür, düğün, taziye ve toplantılar yapılır. 

          GİYİM KUŞAM :
Pir/Şeyhleri siyah cübbe ve Bordo takke takar. Yeni dervişlere Beyaz  taç giydirilir. 

          ER-CEM; MAKAM DERECELERİ :

“Erdemliler Cemiyetinde Makamlar;
1-Can(Talib),
2-Ortak/Mürid,
3-Çırak,
4-Kalfa ,
5-Usta,
6-Devriş,
7-Rehber/Halife,
8-Dede/Şeyh,
9-Pir(Mürşit),
10-MR. Lider(Başhan); dereceleri vardır.  

       Ayrıca; Görevlerde;
1-MR Lider:  Bordo Başlık
2-Dini  Lider: Yeşil Başlık
3-Siyasi  Lider: Mavi Başlık,
4-Maddi  Lider: Sarı Başlık
5-Askeri  Lider: Kırmızı-Siyah Başlık temsil eder.

          BEŞ KAPI ŞUNLARDIR:
1-Şeriat Kapısı: Kısasa kısas, Senin ki senin  benim ki benim.
2-Tarikat Kapısı: Benim ki sana Senin ki bana,
3-Hakikat Kapısı: Senin ki de yok benim ki de yok.
4-Marifet Kapısı: Yardan başka her şey ortak, Yeteneğe göre iş çalışmaya göre hak,
5-Erdem Kapısı: Her şey Yaradan’ın; Yeteneğe göre iş herkese ihtiyacına göre hak. 

          DERGAH GÖREVLİLERİ:
1-Hizmet dervişleri ise Dergahtaki çeşitli işlerin yürütül mesiyle görevliydiler. Şeyhle birlikte 12 kişiden oluşur. Bunlar; 

(1-Şeyh/Pir, 2-Nakib/Vekil., 3-Aşçı, 4-Zikirbaşı, 5-Dede, 6-Rehber, 7-Gözcü, 8-Türbedar, 9-Kapıcı, 10-Asâdar, 11-Saki, 12-Temizlikçi) meydana gelir.
Hizmet karlar, hiyerarşik bir sıralama ile görevlerini yürütürler. Ancak bugün Ortak olan Dervişler de hizmet görevini yapmak tadırlar.

          ADAB ve ERKAN:
1-Adabı: Cemiyette diz üstü oturmak, sır saklamak, şeyh huzurunda az konuş mak, şeyhi nazardan çıkarmamak, şeyh ne verirse kabul etmek, cemiyete kimseye hor bakmamak, Toplumsal hizmetlerde bulunmaktır.
2-Hükümleri(Dostluk, Cömertlik, Yakınlık, Sabır, Kader , Düşünmek),
3-Yapısı (Tövbe, Teslim, Yasaklar, Kanaat, Yaradandan korkmak),
4-Dostları (İhsan, Zikir, Terk, Korku, Ümit)
5-Edeble varış, Lütufla dönüş, denilen beş bölüme ayrılır.

Erdem Öğretisinde; 3 Sünnet, 7 Farz Erkanı;  

        3  SÜNNET;
1-Allah’ın birliğine inanmak,
2-Kalbinde kötülük olmamalı, kötülük etmemek,
3-Cemiyetin emirlerini yerine getirmek,

        7 FARZ;
1-Zahit/Ortak İnanca bağlı kalmalı,
2-Müsahib ve Hoca hakkına saygılı olmalı,
3-Hak yoluna da evli olmak, yalan söylemeye,
4-Ortaklar Sırdar, sırdaş olmalı
5-Musahip hakkını cem meclisine götürmeli,
6-Halifeden Kuşak kuşana, halifeden el alıp, tövbe eyleye
7-Halifeden taç giymiş olmalı,

Günümüz şartlarında Alevi anne-babadan doğmuş olmak yetmiyor.
1– Yola girmek,
2– İkrar vermek,
3– Müsahib edinmek  gerekli oluyor. 
Alevi anne-babadan doğan bir kişi bir rehber/pir/dede eşliğinde İkrar Cem’inde ikrar vererek yola girmeli ve talip olmalı. İkrar verip yola giren Alevi, bütün yaşamı boyunca Alevi inanışının disiplinine uyarak yaşantısını sürdürmeli. Yola kabul edilen kişi Erdem yolu içinde inanışın aslına ulaşmak için beş kapıdan (dereceden) geçmeli.
Hz. Muhammed (S.A.V.), her önemli toplantı için 7 ulema çağırmıştır.

   Erdemliler Cemiyetinde Canların/Ortakların uygulaması gereken on maddeyi görelim:
1-) Mürşidine (Pire, Şeyhine) tam teslim olmak, inanmak,
2-) Zeki ve idrak kabiliyeti yüksek olmak.
3-) Şeyhinin hizmetinde hareketli ve atılgan olmak.
4-) Sözünde sadık, cömert ve güvenilir olmak.
5-) Pir-Cemaat-Dergah hiyerarşisine uymak,
6-) Mürşidin (şeyhin) ve tarikatın sırlarını gizli tutmak.
7-) Pir ve Erdemliler Cemiyeti yolunda mücadele etmek,
8-) Gelirinin ve zamanının %10 nu Dergaha-Cemiyete harcamak,
9-) Her toplumsal düzeye uygun grup yapılanmasına girmek,
10-)Dergahta öğretilen Akıl, Bilimi esas alan Erdem öğretisine uymak,

         5 Kapı 40 Makam:
1– Şeriat Kapısı,
2– Tarikat Kapısı,
3– Marifet Kapısı,
4– Hakikat Kapısı’
5 -Erdem Kapısıdır. 

    Erdemliler Cematinin 5 Kapı ve 40 Makam Öğretisi; 
Beş Kapı Kırk Makam düstüru ile (ilkeleşen) insanı “İnsan-ı Kamil” (olgun insan) olmaya taşıyan ilkeleri MR Lider tespit etmiştir. Bu ilkeler aşama aşama olup insanı olgunluğa götürür. “Can, Tanrı’ya/Yaradana dost olur.

     Her Kapının sekiz(8) Makamı vardır: Birbirinin devamıdır.

1-İnanç Kapısı:
- İlim öğrenmek, inanmak.
- İş ve meslek sahibi olmak,
- İman edip İbadet etmek,
- Haramdan uzaklaşmak, Helal kazanmak,
- Evlenmek ve Ailesine faydalı olmak,
- Çevreye zarar vermemek, cemaate uymak,
- Liderin emirlerine uymak,
- Temiz olmak, pis işlerden kaçınmak,

2-Tarikat/Yol Kapısı:
-Mürşide ikrar verip talib olmak,
-Eline, beline, diline sahip olmak,
-İyilik/Hak yolunda mücadele etmek,
-Müsahip  olmak, Haksızlıktan korkmak, 
-Ümitsizliğe düşmemek, yaradılanı sevmek,
-İbret almak, nefis mücadelesi yapmak,
-Hizmet etmek, nimet dağıtmak, kul hakkı yememek,
-Özünü fakir görmek, nefsine uymamak, vefalı olmak, 

3-Yetenek Kapısı:
-Tanrısal sırra erişmek, Edepli olmak, 

-Bencillik, kinden uzak olmak, faydalı olmak,
-İsraf ve müsriflikten kaçınmak,
-Sabır ve kanaat etmek,
-Hayâ etmek, utanmak,
-Cömertlik etmek, 
-Hoşgörülü olmak, vefalı olmak,
-Özünü/kendini bilmek.

4-Gerçek Kapısı:
-Sade yaşamak, alçakgönüllü  olmak,
-Kimsenin ayıbını görmemek,
-Yapabileceğin hiçbir iyiliği esirgememek,
-Yaradan’ın her yarattığını sevmek,
-Tüm insanları bir görmek, 72 milleti ayıplamamak,
-Manayı bilmek, sırrı öğrenmek, birliğe yönelmek,
-Münacattır. (Tanrıya ulaşma , O’na sığınmadır.) 
-Müşahade, Tanrısal sırları öğrenmek, mutlak gerçeğe erişmek, 

5-Erdem Kapısı:
-Doğruluk, Dürüstlük,
-Vatan sevgisi olmak,
-Edebli olmak,
-Sır saklamak, 
-Sadık olmak,
-Akıllı hareket etmek, 
-Vefakar olmak,
-Erdemliğe, Olgunluğa ermek ve Lider’e uymak,

           
 Erdem Öğretisine göre; Suç olan ve Suç olmayan davranışlar;

       İlahiyatçı Yazar İhsan Eliaçık; “İslamın 5 şartı, imanın 6 şartı yok, uydurmadır. Heyezandır. Kuranda; İçki içmenin, Namaz kılmamanın, Başörtüsü takmamanın, Hac’a gitmemenin, Oruç tutmamanın cezası yoktur. Bunlar şahsi ve gönül işidir. İsteyen yapar, isteyen yapmaz” dedi.

1-İçki İçmek; Erdem öğretisinde içki içmek yasak değil, sarhoş olmak ve gezmek yasatır, günahtır cezası vardır. Sarhoşken işlediği bütün suçlar, sarhoş değilmiş gibi ceza alır.

2-Faiz Almak; Faiz, kira gibi işlem görür. Enflasyon kadar, paranın değerini korumak için alınan faiz günah değil, yasakta değildir. Faiz, yıllık en fazla enflasyon artı %12 alınır, fazlası haramdır. 

3-Baş örtüsü; Baş örtüsü, köylerdeki bayanlar gibi başı örtmek yeterlidir, günah ve suç da değildir. Sıkma baş örtmek islami değildir. İzar, Siyah peçe giymek Yahudi geleneğidir,

4-Adam öldürmek; Sebepsiz yere adam öldürmek, ölüm ile cezalandırılır.

5-Hırsızlık yapmak; Hırsızlık yapan iki misliyle cezalandırılır, hapisle de cezalandırılır.

6-Yalan söylemek; Yalanın neden olduğu işlere karşılık cezası vardır. Yalan söylemek suçtur

7-Zina etmek; Karşılıklı rıza ve bekar veya dulsa cezası yoktur. Aleni ve zorla tezavüz suçu cezalandırılır. 

8-Zekat vermek; Durumu iyi olan herkes 1/40 oranında gelirinden zekat vermezse suçtur.

9-Cennete girmek; Salih amel işleyen erdemli kişiler, iyi, doğru ve güzel işler yapan herkes cennete girer. Tersini yapanlar, kötü insanlar da Ceheneme giderler.

10-Hac'a gitmek: Hac'a gitmemenin bir cezası yoktur, günah değildir.

             Tekke Eğitiminde Bazı Özellikler:
1-Eğitim zorunlu değildir.
2-Belli bir yaş sınır yoktur.
3-Bir Mürşit gereklidir.
4-Mürşidi aramak gerekir,
5-Eğitim birebirdir,
6-Mürşidler arasında mürid alışverişi vardır.
7-Teslimiyetçi bir eğitimdir.
8-Eğitimin süresi belli değildir.
9-Eğitim yatılıdır/gündüzlüdür,
10-Eğitim masraflarını genellikle vakıflar karşılar,
11-Eğitim için, Özel bir mekan gereklidir,
12-Türkçe, İngilizce, Arapça ve Farsça öğretilir,
13-Bazı klasikler topluca okunur.
14-Günlük Dualar ve Kuran okunur,
15-Güzel sanat eğitimi de verilir.
16-Eğitimi bitiren herkes mürşid olmaz,
17-Birden çok Tarikatten el alınabilir.
18-Hayat boyu eğitim vardır.

               ERDEMLİLER CEMAATİNİN TEMEL İLKELERİ;

1. RİTÜELLER;

Dini törenler ve eylemler, ortak fikirleri, değerleri ve davranış şekillerini pekiştirmektedir. Birlikte ibadet etmekle insanlar bir teslimiyet ve aitlik hissine (Durkheim’in deyimiyle “kollektif vicdan”a) sahip olurlar ve bireyler, ortak değerler vasıtasıyla bir grup içinde bütünleşirler. Sonuçta mevcut toplumsal ve ahlaki düzenin kutsal olmasından dolayı sosyal dayanışma pekiştirilmiş, sapkın davranışlar engellenmiş ve sosyal değişim sınırlandırılmış olur.

Erdemliler Cemaatinin devamlılığı ve önemi örgütsel yapısında ve teorik öğretisinde yatar. MR.Orhan BOYRAZ ;kendi cemaatini birbirini tamamlayan Dört sütuna dayandırır: Erdem, Rabıta, Zikir ve Pir. Bunlar: Kur’an ve sünnete intiba, gizli zikir ve oniki ilkesidir.

2. BİAT;

Cemaata giriş isteğe bağlıdır ama uyulması mecburi bütün mükellefiyetlerin kabul edildiğine dair bir yeminin icrası gerekmektedir.

Ortak olmak isteyen kişinin yapacağı ilk iş bir Şeyhin önünde biat etmektir. Biat her ne kadar Ortağın Şeyhe biatı olarak gerçekleşse de, mutasavvıflar; “ Bu merhale Yaradana ve MR adınadır” demektedirler.

3. ZİKİR;

Cemaatlarda zikir en temel etkinliktir. Zikir, Yaradan’ın adlarını ve sıfatlarını belli bir ahenk içerisinde tekrarlayarak anmak ya da hatırlamak üzere gerçekleştirilen bir ritüeldir. Zikir yapma biçimleri, kural ve düzenlemeleri her Cemaatta birbirinden farklı ve kendine özgüdür. Erdemliler Cemaatinde zikir son derece önemli bir ibadet şeklidir. Cemaate göre Allah insanı toprak, hava, ateş ve su unsurundan yaratmıştır. Bu dört unsurun çok net olmasa da eski Türk inancındaki totemik

4. VİRD;

Vird; Allah'ı anmak üzere söylenilmesi ve yapılması tavsiye edilen, sözlü ve ameli eylemleri kapsayan davranışların bir çeşididir.

5. RABITA;

Lügatte iki şeyi birbirine bağlayan ip, alaka, bağ, münasebet, ilgi ve sevgi ile mensubiyet gibi anlamlara gelen rabıta, tasavvuf terimi olarak kamil bir mürşidin hem yüzünü hem de ahlak ve davranışlarını düşünmektir.

6. HATME;

Hatme, topluca  yapılan zikrin adıdır. Geleneksel anlayışa göre, akşam namazını müteakip yapılır olmasına rağmen günümüz şartlarına uygun olarak, mesai bitimi göz önüne alınarak yatsı namazını müteakip yapılır. Ortaklar, bir halka oluşturacak biçimde otururlar. Yada ayakta sola dönerek yapılır.

7. RİYAZET;

Riyazet terbiye gayesiyle yapılan az yemek, az konuşmak ve az uyumak gibi uygulamalara riyazet adı verilir. Halvetin en önemli şartlarından biri az yemek ve az uyumak olduğu için, halveti kabul edilen riyazeti kabul etmiş, halveti kabul etmeyenler riyazeti de kabul etmemişlerdir.

8. DUA;

Dinde duanın yeri önemlidir. Peygamberlerden ve evliyadan dua istenir. Bunlar bir insana dua edecek olurlarsa büyük bir ihtimalle Allah katında duaları makbul olur, duaları kolay kolay geri çevrilmeyen hak dostlarına “duası makbul veli” denir.

9. HALVET;

 Günahtan korunmak ve daha iyi ibadet etmek için ıssız yerlerde yaşamayı tercih etmek anlamında bir tasavvuf terimi. Şeyh'in ekibi ve öğrencinin karanlık ve dar bir odada zaman geçirmesine ve ibadet, dua, dinleme, zikir ve fikirlerle sohbet etmektir. Halvet, bedenen toplum içinde iken kalben halvette ve Allah ile birlikte olmayı ifade etmektedir.

10. SOHBET;

Erdemliler cemaati özellikle musiki ve sema gibi sanatsal icraları da olan ağırbaşlı bir tarikattır. Cemaat eğitiminin temeli, diğer tarikatlarda musiki eşliğinde yapılan ve kitleleri cezbeden zikirdir. İkinci dikkate değer özellik Ortak  ile Mürşid arasında son derece ruhani düzeyde gerçekleşen samimi söyleşi yani sohbettir.

Sohbet genel anlamda insanlarla bir arada bulunmayı, özel anlamda ise dini tasavvufi konuların konuşulmasını ifade eden bir terimdir.

11.KERAMET; Allah'ın veli kullarına, ermişlere verdiği olağanüstü kuvvet ...  Sözlükte "iyi, ahlâklı ve cömert olmak" anlamına gelen Kerâmet, kerem gibi masdar olup "iyilik, cömertlik" mânasında isimdir. 

12. ERDEMLİ  OLMAK; Antik Yunan'da, erdemli bir insanın 12 temel özelliği olduğuna inanılırmış. Bu temel özelliklerin on biri şunlarmış; Azim, Nezaket, Cömertlik, Doğruluk, İhtişam, Saygı, Adalet, Sağduyu, Zekâ, Cesaret ve Cazibe.

Erdem; yiğitlik, doğruluk, dürüstlük, bilgi sahibi olmak, güvenilir olmak, kararlılık, cesaret, ölçülü ve dengeli olmak, kendini bilmek gibi toplum tarafından kabul edilen doğru, güzel, iyi davranış kalıplarının benimsenmesi ve ona uygun davranılmasıdır.


          Bazı Toplumsal Ahlak Kuralları;
1-Kimseyi dolandırmayın,
2-Laf götürüp getirmeyin,
3-Başkasını küçük görmeyin,
4-Kimseye yalan söylemeyin,
5-Yemekte düzene ve kurallara uyun,
6-Kulak misafiri olmayın, söz götürmeyin,
7-Otobüste büyüklere, hasta ve hamilelere yer verin,
8-Konuşurken kimsenin sözünü kesmeyin,
9-Misafirlikte kurallara uyun, gözünüzü sakının,
10-Aliş-verişte sıraya uyun, kimseyi kandırmayın,
11-Devlet malına kendi maliniz gibi koruyun, 
12-Çevreyi, yeri ve suyu kirletmeyin,
13-Çalışkan ve temiz olun, görevinizi tam yapın,
14-Çocuklara ve kadınlara saygılı olun,
14-Hayvanlara eziyet etmeyin, öldürmeyin,
15-İsraf, yolsuzluk ve cimrilik etmeyin,
16-Her yerde yapıcı, iyi niyetli ve saygılı olun,
17-Mutlaka bir işiniz, mesleğiniz olsun, boş gezmeyin,
18-Ailenizi, Memleketinizi ve Ülkenizi sevin, koruyun,
19-Başkasının hakkını yemeyin, adaletli olun.
20-Ezilene, yoksula, kimsesize, yolcuya ve işsize destek olsun.
 
          Oğul'a Öğütler;
1-Ey oğul, sakın ha ölümü unutma,

2-Gaflate dalma, uyanık ol,
3-Kalbini ve dilini doğru tut,
4-İşini yarına bırakma hemen yap,
5-Allahın emir ve yasaklarına uy,
6-Doğru,dürüst ol, kırıcı olma,
7-Alçak gönüllü ol, sade yaşa,
8-Büyük söz söyleme, sakin ol,
9-Bu dünya için kendini ateşe atma,
10-Başkasının malını bedelsiz alma,
11-Kimseye zulüm etme,
12-Daima iyilik yap, kötülükten uzak dur,
13-Kötüyle arkadaşlık yapma,
14-İkiyüzlü adama sırrını açma,
15-Dedikoducuları çevrene yaklaştırma,
16-Her sözü dinle, ama hepsine inanma,
17-Gönül sırrını kimseye açıklama,
18-Başkalarını kıskanma,
19-Çok yemek yeme, az ve öz ye,
20-Fazla Rakı içme, zina etme,
21-Malınla, paranla hayır et,
22-Cömert ol, yedir, içir, giydir,
23-Fazla gururlu, kibirli olma,
24-Hırslı kişilere iş verme,
25-Nankörlere dikkat et,

26-Yok yere kan dökme,
27-İnsanlara kaba söz söyleme,
28-Dünya malına fazla önem verme,
29-Kadere razı ol, sakın kötü söz söyleme,
30-Kin güdüp zulüm etme,
31-Adaletten ayrılma, her zaman adil ol,
32-Her zaman tedbirli ol, ihmal etme,
33-Yalnız Allaha kul ol, ibadet et,
34-Sabırlı ol, dişini sık, sabret,
35-İyilere sabırlı ol, kötülere yüz verme,
36-Aslını unutma, dikkat et buna,
37-Ömrünü sağlık, esenlik içinde geçir,
38-Çocuklarını bilgili ve erdemli yetiştir,
39-İşinde ve sözünde dürüstlükten sapma,

40-Gece geç yat, sabah erken kalk,
41-Hükümdara, devlete hürmet et,
42-Daima iyilik yap, kötülükten kaç,
43-Sözünü gözet, güvenliğin olsun,
44-Kendini gözet esenliğin olsun.

               İbadet, Zikir ve Dua(salat);

İbadetler;

Uygulama itibarıyla ibadetler dört kısma ayrılır:


a)  İman, ihlas, niyet, tefekkür, marifet, sabır, takva gibi kalbî ibadetler.

b) Namaz, oruç, dil ile zikir ve dua, ana-babaya iyilik, insanlara iyi muamele ve sıla-i rahim gibi beden ile yapılan ibadetler.
c) Zekât, sadaka, yakınlara ve fakirlere yardım, Allah yolunda infak gibi mal ve servetle yapılan ibadetler.
d) Hacca gitmek, cihat etmek gibi hem mal hem de beden ile yapılan ibadetler.

İbadet Sayılan Davranışlar Hangileridir?

1. Selam vermek ve almak
2. Beytülmal-ı korumak (Devlet malını, topluma ait olan her şeyi)
3. Bir canlıya zarar veren herhangi bir şeyi ortadan kaldırmak
4. Allah'ı anmak tesbih etmek
5. Küçüklere merhametli davranmak
6. İnsanlara gülümsemek
7. Abdest almak
8. Ağaç veya bitki dikmek
9. Canlılara İyi davranmak

“Ama siz dua edeceğiniz zaman iç odanıza çekilip kapıyı örtün ve gizlide olan Baba’nıza dua edin. Gizlilik içinde yapılanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir.” (Matta 6:6)

Ör. Allah için camii içerisinde ya da evde namaz kılmak nasıl ibadet olarak değerlendiriliyorsa, herhangi birisine iyilik yapmak, güler yüz göstermek, muhtaç birine yardım etmek de aynı zamanda ibadet olarak adlandırılmaktadır.



      İbadet olan namaz, dua(salat) ile ifade edilir. Peygamber efendimiz Hz. Muhammed; mekkede günde üç defa sabah, akşam ve yatsı zamanında iki rekat namaz kılardı. Namaz ayakta, oturarak ve yatarken de kılınabilir. Kuranda namaz vaktinde, bu zamanlarda salat(yardımlaşma yapmak) için bir araya gelip kendi ihtiyaçlarından fazlasını getirip fakirlerle paylaşırlardı. Buna tespih etmek de denir.  
       Dileklerini ona dua yoluyla aracısız olarak iletir. Bunlar çaresizliğin yanında bazen bir teşekkür, bazen bir sevinç, bazen de içten bir memnuniyeti ifade eden cümleler olabilir. 

        İbadet Nedir? İbadet yüce Allah'a karşı gösterilecek saygı, tazim ve hürmet demektir. Dua aynı zamanda zikir ve ibadettir. Böylece duada biri zikir ve saygı, diğeri de dilek olmak üzere iki unsur hep yan yana bulunur. Bu sebeple Hz. Peygamber (s.a.s.), “Dua, ibadetin özüdür.” (Tirmizî, Deavât, 2) buyurmuştur. Aynı sebeple en önemli ibadet olan namaz, dua (salât) kelimesiyle ifade edilmiştir (En'âm, 6/52; Kehf ... 

      Peygamber efendimiz; (asm): "Duâ, rahmet kapılarının anahtarı, mü'minin silâhı, dinin direğidir. Duâ, ibadettir, ibâdetin özüdür. Yalvarış, Korku, İstek ve Sığınmadır; (Sünen-i Tirmizi) buyurmaktadır. 

       Peygamber efendimiz; faiz yiyenleri, hırsızlık yapanları, malının zekatını vermeyenleri, haksız yere adam öldürenleri, içkili gezenleri, zina edenleri, rüşvet verip alanları, faiz yiyenleri, yalan söyleyenleri, İnsanları aldatanları, dolandırıcıları.... lanetlemiştir. 

              Türkçe Namaz Duaları: 

1-Sabah Namazı Duası: Güneşin doğuşunda yapılır. Dua, Hz. İbrahim'in dini Saabilikte Güneşe dönerek yapılırdı. “Yaradana; Selam sana Doğan Güneş, Sabahımız hayırlı olsun, Gönlümüz sevinçle dolsun, Sağlığımız tam olsun, Neşemiz bol olsun, Kazancımız bereketli olsun, Sıkıntılarımız yok olsun, Acılarımız mutluluğa dönüşsün. Yaradan, günü müzün başını sağlıklı, ortasını bereketli, sonunu da kurtuluşa, mutluluğa kavuştursun. D&Gnş’e saygı; Şeytana, Zalime lanet olsun, Gerçeğe Amin.” diye  dua edilir.

2-Öğle Namazı Duası: Öğle vakti okunur. İsteyen okur. ”Yaradana; benim için, affetmediğin günah, gidermediğin keder, iyileştirmediğin hastalık, örtmediğin kusur, çoğaltma dığın rızık, güvene çevirdiğin korku ve uzaklaştırmadığın fenalık bırakma. Senin rızana ve benim de maslahatıma (faydalı olanı elde edip, zararlı olanı defetme) uygun olan her ihtiyacımı yerine getir, Duâmı kabul eyle, D&Gnş'e saygı, Şeytana, Zalimlere lanet olsun. Gerçeğe Amin.” diye dua edilir.

3-Akşam Namazı Duası: Güneş batışında okunur. “Yaradana; Bütün Övgü, yücelik, bilgelik, şükran, saygı, güç, kudret sonsuzlara dek Yaradanın olsun. Bizi iyilerle karşılaştır, kötülerden koru, adaletinden, bütün insanlar faydalansın. D&Gnş, ismin ve şöhretin daima muzaffer olsun; senin iradende herkese ve herşeye Barış ve Mutluluk gelsin. Bize bu dünyada ve ahirette iyilikler ve güzellikler ver. Bizi Cennetinle ödüllendir. D&Gnş'e saygı, Şeytana ve Zalimlere lanet olsun. Gerçeğe Amin” diyerek dua edilir.

4-Yatsı Namaz Duası: 
“Yaradana; Bu gece sabah olmadan, zorlukla rımız kolaylığa, darlıklarımız bolluğa, karanlıklarımız aydın lığa, yokluklarımız varlığa, korkularımız güvenliğe, dualarımız kabule, günahlarımız affa, hastalıklarımız şifaya, borçlarımız ödenmeye, yokuşlarımız düzlüğe, girişimlerimiz başarıya ulaşsın. Şeytana ve zalimlere lanet olsun. Gerçeğe Amin.” Yatsı namazı, aynı zamanda bir günün hesabının yapıldığı bir ibadettir.

5-Cemiyet Töreni; Cemiyet ortakları, her Perşembe akşamı iki-üç saat, Cemiyet merkezinde bir araya gelerek, sorunları konuşarak çözmek, ve ibadet etmek için töreni düzenlenir. Burada Cem törenine benzer şekilde, sohbet, sorunları çözmek, ibadet ve lokma dağıtılır. 

6-ZİKİR; Biri sesli, diğeri sessiz zikir… Zikir haftada bir gece(Perşembe akşamı) Cem töreni gibi Zikirde edilir. Zikirde her cümle en az 7-40 defa tekrarlanır. Kollarla halka yaparak aşağıdaki cümlelerle zikir edilir.

1-Allah/Yaradan'a ortak/şirk koşma.
2-İyilik yap iyilik bul, 
3-Ne ararsan kendinde ara,
4-Ne ekersen onu biçersin,
5-Ne mutlu Erdemli yaşayana,
6-En hakiki mürşit ilimdir. 
7-Zikir ruhsal bedensel sağlıktır,
8-Sağlıklı, erdemli, insanca yaşa,

9-Çalışın, üretin, ortakça paylaşın.
10-İhtiyacından fazlasını  paylaşın,
11-Düşün, iste gerçek olsun,

12-Ne yersen, ne düşünürsen o olursun,
13-Düşün, iste, dua et, gerçek olsun.

7-RABITA: 
Râbıta–Meditasyon ve Budizm Usulü Yoga:
Meditasyon sözcüğü ise Avrupa kaynaklıdır ve “bilinçli düşünme” anlamına gelmektedir.  Yoga’ya gelince bu terim, Budizm’le ilgili kaynaklarda «Allah’la birleşme amacına yönelik bir zihinsel eğitim» olarak tanımlanmıştır. Bu üç terim arasındaki ilgiler araştırıldığında rabıtanın yoga’dan ilham alınarak düzenlenmiş bir meditasyon biçimi olduğu anlaşılmaktadır.

Sabah Duası; " Yaradan için, İyiliğe niyet edin, Sıkıntıya sabredin, Aza kanaat edin, Hatanızı kabuk edin, Varken tasarruf edin, Nefsinize inat edin, Ama Allahtan başka kimseye kulluk etmeyin Gerçeğe Amin."

Cuma Duası; "Yaradana, derdi olana derman, hasta olana şifa, sıkıntısı olana ferahlık, duası olanı kabul, tövbesi olanı affet, borcu olanı ödeme kolaylığı, düşkünü kaldır, hayrı olanı kabul, sevdiği varsa kavuşması, herkesin duasını kabul eyle rabbim. Gerçeğe Amin."

Peygamber Duası; "Allahım, kabır ehlini sevindir. Bütün fakirleri zenginleştir, bütün açları doyur, Allahım bütün çıplakları giyindir, sıkıntısı olanların sıkıntısını gider, bütün garipleri vatanlarına geri döndür, bütün esileri esareten kurtar, müslümanların işleri ıslah eyle, bütün hastalara şifa ver, bizim kötü halimizi iyileştir, borcumuzu eda et, fakirlik ve ihtiyacımızı gider, muhakkak senin her şeye gücün yeter. Gerçeğe Amin."


Hayır Duası:" Rab'bim, Eşin hayırlısını, İşin hayırlısını, Evladın hayırlısını, Ömrün hayırlısını ve Ölümün de hayırlısını ver. bizi hastalık, kaza ve belalardan koru. Gerçeğe Amin."

Nasihat Duası; " Yaradana, mutlu olmak için, kimseden birşey bekleme, hayat kısa, hayatı sev, gülümse mutlu ol, kendin için yaşa, konuşmadan önce dinle, yazmadan önce düşün, harcamadan önce kazan, dua etmeden önce inan, vazgeçmeden önce dene, nefret etmeden önce sev, ölmeden önce yaşa. Gerçeğe Amin."

Günün Duası: "Yaradana, Günaydın, evinizde huzur, sofranızda bereket, kalbinizde sevgi eksik olmasın, gününüz aydın, işleriniz yolunda, rızkınız bol ve bereketli, ömrünüz uzun ve mesut olsun, herşey gönlünüzce olsun. Gerçeğe Amin."

Gece Duası: "Yaradana, evi sokak olana, karnı aç olana, kimsesiz olana, yetim olana, işi zor olana, geçim sıkıntısı olana, mutsuz olana, huzursuz olana, sağlıksız olana, yatakta hasta olana, içi acı olana, eli darda olana, yolda susuz kalana, sen yardım et allahım, Bizi kula kulluk ettirme. Gerçeğe amin."

Bir Tibet Atasözü, "Sağlıklı ve uzun yaşamak için, yarısını yiyin, iki kat yürüyün, üç kat gülün ve sınırsız sevin."

Aristo, Nikomakhos’a Etik eserinde, " bilgelik, erdem, adalet, cömertlik ve dostluktan" söz ederken bu konudaki yorumlarının bilgi kaynağı neydi?

Konfüçyüs, " En büyük erdem, insanın vicdanını dinlemesi ve iyilik yapmak için çaba harcamasıdır."
 
 "Zalimin hakkından Deliler gelir. ", " Mutlu insanın çok şeye ihtiyacı yoktur."                                                                                                                                                  

             Râbıtanın şartları ondur:

1.İnâbeli olmak: Pir'ine bağlanmak ve Ortak sıfatını kazanmak. Erdemliler Cemiyeti örgütlenmeye çok önem verir.
2.Aptesli olmak: Bu şart râbıtaya, İslâm’a ait bir uygulama süsü vermek için öngörülmüştür. Çünkü ileride de görüleceği üzere râbıtanın kaynağı İslâm değildir.
3.Kapıyı kitlemek: İslâm’da ibadetin gizli yapılmaması gerekir. Özellikle eğitici etki yapacağından farzların açık şekilde yapılması zorunludur. Çünkü İslâm bir cami ve mezarlık dini değildir. Sosyal ve toplumsal disiplinlere sahip bir yaşam ve yönetim biçimidir.
4.Ortamı karartmak: Gerek rabıta sırasında, gerekse Hatm-i Khuwajegân ve tevccüh ayinleri sırasında ışıkların söndürülmesi olayı da yine yukarıdaki noktayı hatırlatmaktadır.
5.Ters teverruk oturuşu ile oturmak.: Bu oturuş şekli, Buduzm’in teorisyenlerin den Rahip Patanjali’nin Sutra lar adlı kitabında yoga için ön gördüğü oturuş biçimlerinden adapte edilmiştir. Bağdaş kurarak oturmak gibi,
6.Gözleri yummak: Gözleri yummak da yine Budizm’in yogasından alınmıştır. Amaç Pir'in silueti üzerinde zihni yoğunlaştırmaktır. 
7.Nefesi kontrol altına almak.Bu kural da yine yogadan alınmıştır. Bundan maksat, konsantrasyonu sağlamaktır.
8.Sabit ve hareketsiz durmakAynı şekilde bu kural da yine yogadan alınmadır. Konsantrasyonu kolaylaştırmak içindir.
9.Mürşidin şeklini zihinde canlandırmak.: Bu da yogadan alınmıştır. Şartlı refleks eğitimine yönelik bir uygulamadır.
10.Mürşidin rûhâniyetinden yardım dilemekBu ise tarikatın politeist felsefesinden kaynaklanan bir fantezidir. Rabıtayı tamamlayıcı bir özellik taşır.

(Ferit AYDIN, Tarikatta RâbıtaNakşibendîlik s. 26-31 Süleyma niye Vakfı yayın İst-2000).
Kaynağı: Nakşibendi râbıtası, tarikatın bütün temel ilkeleri gibi Hint kaynaklıdır ve Budizm’den alınmadır.

     

Hz.Mehdi(a.s.); Mehdi Çağı Altınçağdır.
Mehdi zuhur ettiği zaman, bulunduğu yerden tüm dünyaya(İnternet, TV ve Radyo ile) seslenir. Onlar onu duyar hatta görürler. İnsanlar, Mehdiye yalvaracaklar, kurtuluş için ona sığınacaklar. Mehdi’ye biat edildikten sonra zuhur edecektir.

Hz. Mehdi’nin çıkışını gökyüzünden bir sesin (internet, radyo, televizyon kanalıyla) haber vermesi… ve bu durum bir münadinin semadan seslenerek “ey insanlar, Emir’iniz artık Mehdi’dir.” demesine kadar devam edecektir.(el-kavlu’l muhtasar fi alamatil mehdiyy-il muntazar, sf. 24)

Mehdi geldiğinde silahlanmaya para ayrılmayacak, elektrik, yiyecek, su ücretsiz olacak, her şeyde bolluk olacak, fakir kimse kalmayacaktır. Her yerde sevgi, barış, adalet ve her yerde güvenli bir ortam hakim olacaktır. Savaşlar son bulacaktır. Ömürler uzun olacak, hastalıklara çare bulunacaktır.

Mehdi’nin yapacağı önemli işler; İmamet, Hilafet ve Saltanat  kuracaktır.

1-Mehdi Din ikame edecektir. Dünyada Dini hüküm sürecektir.

2-Sünneti Seniye’yi ihya edecektir. Erdemli hayat yaşanacaktır.

3-Bidatları da yok edecektir. İstanbul Şehrini fethedecektir.

4-Dayanışmacı bir Erdemliler Cemaati kuracaktır,

5-İhlaslı, Sebatlı ve Sadık  güçlü bir Mehdi Ordusu kuracaktır.

6-Bir kısım imamlar Mehdiye karşı geleceklerdir.

7-İnanç ve görüş birliği ile insanları birleştirip yönetecektir.

8-Adalet ve barışı tesis edecektir. Zulmü bitirecektir.

9-Bolluk ve bereket olacaktır. Yoksulluk bitecektir.

10-Mezhepleri birleştirip kaldıracaktır. Tek din kalacaktır.

11-Aileler Güçlendirilecektir. Herkes dengi ile evlenecektir.

12-Mal Ortaklığı kurulacaktır. Haksız kazanca, mala el konulacaktır.

13-Mehdi, 40 yıl hükmedecektir. 9 yılı zirve de olacaktır.

14-Herkes malının Zekatını her yıl devlete verecektir.

15-Mehdi’nin bayrağında ‘Biat Allah içindir’ yazılıdır.” (İmam-ı Suyûtî)

16-Mehdi, ordusuyla Dünya hakimiyetini sağlayacak, adaletli bir yönetim kuracaktır.

17-“Âhir zamanda bir Mehdi gelecek, malı taksim edecek, saymayacaktır.”  (Müslim: 2914)

18-“Mehdi bu ümmettendir ve Hazret-i İsa’ya imam olacaktır.” (İmam-ı Suyûtî)

Hz. Mehdi devrinde yaşanacak güzel hayat: Altınçağ;

Altınçağ, Peygamber Efendimiz (sav)’in müjdelediği gibi cennetin dünyadaki bir müjdesi, Allah’ın müminlere bir lütfudur. Bolluğuyla, bereketiyle, insanlara sağlayacağı her türlü konforuyla ve huzur dolu ortamıyla her Müslümanın ulaşmak isteyeceği bu dönem, iman eden insanlar için dünya hayatında çok üstün bir mükafattır.

Erkek olsun, kadın olsun, bir mümin olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz. (Nahl Suresi, 97)

Altınçağ'da Yeryüzü Adaletle Dolup Taşacaktır 

Zulüm ve İşkenceye Dayalı Uygulamalar Son Bulacaktır

Sosyal Adalet En Güzel Şekilde Uygulanacaktır

İnsanlar oldukça hayırlı, yaşantıları gayet rahat olacaktır.  

İnsanlar Arasında Barış ve Huzur Hakim Olacaktır 

Tüm Düşmanlıklar Sona Erecektir

Tüm Yeryüzü Emin ve Güvenli Bir Hale Gelecektir

Tüm Toplumlara Güzel Ahlak Hakim Olacaktır

Altınçağ'da Fikir Hürriyetine Dayalı Bir Ortam Olacaktır

Tüm Dinler Barış ve Hoşgörü İçerisinde Olacaktır

Altınçağ'da Benzersiz Bir Bolluk ve Bereket Yaşanacaktır

İnsanlara malı ve eşyayı dağıtırken, saymadan bol bol verecektir.

Tarımda Büyük Gelişmeler Kaydedilecektir

Ümmet nimetlenecek, hayvanlar bol bol yiyip içecek, arz nebatını çıkaracak... 

Yeraltı Zenginlikleri Ortaya Çıkarılacaktır

Bilim ve Teknolojide Büyük Gelişmeler Kaydedilecektir 

Tıpta ve İnsan Sağlığında Olağanüstü Gelişmeler Olacaktır

Onun zamanında... ömürler uzayacak ve emanet zayi olmayacaktır...

Tüm Dünyaya Üstün Bir Sanat ve Estetik Anlayışı Hakim Olacaktır

Mehdi tıpkı Zülkarneyn ve Süleyman gibi dünyaya hükmedecektir.

Hz. Mehdi, gerçek islam  ahlakını ortaya çıkaracaktır

Mehdi, Peygamber (sav)'in yolunda gidecek, uyuyan kişiyi uyandırmayacak, kan da akıtmayacaktır.

Hilafet ,yeryüzünün en hayırlısı olan Mehdi'ye  evinde otururken gelecektir.

Mehdi, Peygamberimiz (sav)'in sancağı, gömleği, kılıcı, işaretleri, nuru ve güzel ifadesiyle yatsı vaktinde çıkar.

Hz. Mehdi,Tabut-u Sekine’yi Antakya mağarasından çıkaracaktır.

Ümmetim  arasında  Mehdi  çıkacak. Allah  onu  insanları  zengin  kılmak  için gönderecektir

 Yeryüzü  emniyetle  dolacak  ve adalet olacak hatta  birkaç  kadın,  yanlarında  hiç  erkek olmaksızın, rahatlıkla, hacca gidecektir.

Hz. Mehdi, Seyyid olacak, Peygamber soyundan olacak, 40 yaşında (1965-66 doğumlu olacak) zuhur edecektir.

Hz. Mehdi üç görevi birlikte yapacak; İmamet, Hilafet/Siyaset  ve Saltanattır.

 Altınçağ’da İnsanlar Arasında Sevgi, Kardeşlik ve Muhabbet Olacak.

Altınçağ'da Tüm İnsanlar Hz. Mehdi'nin Yönetiminden Razı Olacaklardır.

 

Hz. Mehdi'nin (a.f) Kuracağı Devletin Özellikleri ;

ı. Barış ve adaletin sağlanması ve zulmün ortadan kaldınlınası.

2. Herkesin refah ve huzur içinde olması.

 3. Herkes, Hz. Mehdi'nin (a.f) kuracağı devletten razı olacaktır.

 4. Her yönden emniyetli bir ortam olması.

 5. İnsanlarda ihtiyaçsızlık hissinin olması: bereket ve bolluk olacak,

6. İslam dini diğer bütün dinlere üstün gelecektir. Mezhepleri birleştirecektir.

7. Hz. Mehdi'nin (a.f) kuracağı devlet tüm dünyayı kapsayacaktır:  Söylenınediği bir yer dünyada kalmayacaktır."

Ahmed  b. İshak diyor ki: İmam Ebu Muhammed Hasan Askeri'nin (a.s) şöyle dediğini duydum: "Hamd olsun Allah'a ki canımı almadan halifem olan vaat edilmiş Mehdi'yi bana gösterdi. O edep, ahlak ve davranışta Peygamber' e (s.a.a) en çok benzeyendir. Allah onu bir süre gaybette tutacak, sonra zuhur edecek ve dünyayı adaletle dolduracaktır."

          Sosyal Hayatın İnşaası Süreci:

İnsanları yakınlaştırmak ve birbirine sevdirmek için selâmı her yerde yaymak. (Bunun için örgütlenebilirsiniz. Bu çalışmayla sadece Allah Resulünün önemli bir sünnetini ve tavsiyesini yerine getirmiş olmakla kalmaz, aynı zamanda erdemli bir toplumun temeline harç koymuş olursunuz)

*İnsanlarla hasbihal etmek, başkalarına nezaketle davranmak, sorulan bir şeye tatlı dille cevap vermek, yol tarif etmek de sosyal inşanın birer parçasıdır, küçük görülmemelidir..

*Kapı açma, kapıdan geçme ve asansör kullanma adabı geliştirmek, buralarda insanlara öncelik tanımak, toplu taşıma araçlarında yer vermek.

*Yapılmakta olan bir işte, taşınan bir eşyada yardımcı olmayı teklif etmek (özellikle yaşlılara)

*Tevazuyu yaymak, kibri kınayıcı yol ve yöntemler bulmak. Teşekkürü, özür dilemeyi ve “affedersiniz” demeyi yaymak için çalışmak.

*Yayalara saygılı olmak, empati yapmak, ışıklarda ve yaya geçitlerinde durup, tebessüm ederek yol vermek.

*Şehir merkezine veya semtlere gidişlerde insanları arabamıza almak, yolda kalmışlara, arabası bozulanlara yardım teklif etmek (Bunun için arabamızda mutlaka çekme halatı bulundurmak)

*Otobüs, şehirlerarası veya yeraltı trenlerinde bileti veya parası olmayanlara yardımcı olmak.  (Birini tanıyorum, şehir içi toplu taşıma araçları için yanında sürekli fazladan bilet bulundurur ve kendisi bindikten sonra gözü kapıda olurdu ki, biletsiz birine yardımcı olsun)

*Doğruluğu yaymak, yalan söylemeyi kınayıcı, telin edici, ayıplayıcı, toplumdan kovucu her türlü iş ve çalışmaları yapmak, sanatları bu amaçla kullanmak.

*Ticaret ahlakını geliştirmek. Ölçülerde ve tartıda doğruluk; yazılı ve akitli toplum için çalışmak.

*Müşteri, alıcı, tüketici hakları için çalışmak, insanların hakkına saygılı olmayı yaymak, haksızlığa uğrayanların haklarını almalarına yardımcı olmak.

*Adaletin ama genellikle de adaletin birer unsuru olan alt alanlarda veya sahalarda tecellisi için çalışmak: Mesela bankalar veya endüstriyel gücün haksızlıklarından insanları korumak, medya ve kamu gücünden kaynaklanabilecek haksızlıklara karşı tedbirler geliştirmek.

*Toprağı, suları, havayı, çevreyi, tohumları, tahılları, güneş ışığını, hayvanları ve bitkileri vs korumak için çalışmak.

*İnsanın ruh ve beden sağlığıyla ilgili her seviyede çalışmak: Yiyecek, içecekler, ilaçlar, zararlılar (temizlik maddeleri, hormonlar, tarım ilaçları, genetik, elektronik vs), tıbbi ve aromatik bitkiler, sağlık hizmetleri ve etiği, genetik ve nükleer tıp alanlarında insanların faydasına olabilecek her türlü çalışmaları yapmak.

*Bilimleri, sanatları, güzellik duygusu ve estetik zevkleri sevdirmek, yaymak ve icra etmek için çalışmak.

*Halkın emr-i maruf, nehy-i münker yapmasına imkân ve kolaylık sağlayan her türlü çalımalar yapmak. İyiliği yamanın, kötülüğü önlemek için yol, yordam, teknik ve teknolojiler geliştirmek. Bunların önündeki engelleri kaldırmak.

*Komşuluk hukukunu en ince ayrıntılarına kadar araştırmak ve geliştirmek için çalışmak. (Yakınımızdaki taşınmalarda yardım teklif etmek. Her vesile ile komşuları sormak. Site-apartman hayatında toplantılar düzenlemek, düğün ve davetlere katılmak, iftar vermek. Taziyeler katılmak, evlere yemek götürmek, hastaları sormak ve yardım teklif etmek)

*Aynı şekilde, yeni alanlarda, mesela bilgi sahasında en azından şunlar için çalışmak:

*Bilgi mülkiyetini ve bilgi ile mahremiyeti gözetmek. Bilgi üretme marifetini (yeteneğini) geliştirmek. Bilgiyi gizlememek, başkalarına yaymak, insanların faydası için kullanmak, zarar verenleri kınamanın adabını, dilini geliştirmek. Başkalarına ait bilginin kullanılmasında hak ve emanete göre davranmak.

*Yerel düzeyde meşru, temiz, sağlıklı, helal alışveriş şekilleri ve yardımlaşma, dayanışma modelleri, borç ve ödünç alma-verme yolları geliştirmek, bunları yerel pazarlara dönüştürmek için çalışmak.

*İnsanın imtihanının büyük kısmı yine insan iledir. Erdemli toplum, bireylerin, sosyal kümelerin, en sonunda da toplumun bu imtihanı kazandıkları toplumdur. Sağlıklı toplum da ancak bu yolla inşa edilebilir. Bu toplumda sosyal hayatı düzenleyen manevi oluşumlarda vardır. Bunlara Cemaat ve tarikatler denir. Bunların bazıları da sapık işlerde yaparlar.

*Yaşadığımız dünyayı sosyal, siyasi, ekonomik, psikolojik ve ahlâki yönden inşa edebilmek için insani yaratıcılık şarttır. Bunun için evvel emirde çevresini, muhitini inşa edecek insanın kendisinin yetişmesi gerekiyor. Kurtarıcılık, Prometecilik yoktur.  Sosyal hayatın inşaası için sosyal, siyasal ve ekonomik tesisler, teşkilatlar kurmak gerekir. 
*Devlet ayrı şeydir, siyasi iktidar ayrı şeydir. Devlet erdemli insanlara teslim edilmedikçe ve siyasi otorite erdemli insanlardan oluşmadıkça toplumsal erdemlilikten çok uzaklara düşeriz ki bu da bu onurlu milletin sonu olur. İnsanı yaşat ki Devlet yaşasın.

             İSLAM DİNİ ve MEZHEPLER, TARİKATLER:

              Mezhepler;
1-Sünni ve, 2-Şii mezhepler olarak iki bölüme ayrılır.

1-Sünni mezhepler: Hanefi, Maliki, Şafi, Hambeli, Selefi

2-Şii mezhepler: Alevi, Caferi, İsmailiye ve Şia bir çok küçük gruplar,

Selefilerde: İman,inanç, kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve organlarla amel etmektir. Selefiler, Hz. Muhammed, Kuran, Hadisler ve Sahabelere inanıyor, yaptıklarını yapıyorlar. 


             Tarikatlar:
Mezhepler, İslam hukuku, İslam inançları ve ibadet bilimleri ile meşgul olurlar. Tarikatlar ise tasavvuf, fikir ve maneviyat ile meşgul olurlar. Tarikatlardan başlıcaları: Kadiri, Nakşibendi, Şazeli, Rufai, Cerrahi, Bektaşi,  Mevlevidir. Bunların dışında daha bir çok küçük tarikat sözkonusudur.
  • Türkiye'de Nakşilik ve Kadirilik en önemli tarikatlardır. Bu tarikatlar ayrıca alt dallara ayrılır. 

  • Tarikat  Hiyerarşisi Piramidi:

  • 1-PİR

    2-ŞEYH

    3-HALİFE

    4-MÜRİD

    5-TALİB

           Bunlara göre; 12 temel tarikat ve kurucuları ise şunlardır: 

1.Kadiriyye Tarikatı, Abdül Kadir Geylâni (H.470-561/M.1078- 1166) 

2.Yeseviyye Tarikatı, Ahmet Yesevi ( 562 H./ 1166 M.) 

3.Rifaiyye Tarikatı, Ahmet er–Rifaî (H 512-578/ 1036 M) 

4.Kubreviyye Tarikatı, Necmûddin el Kübra (H.540- 618/M.1145-1226) 

5.Medyeniyye Tarikatı, Ebu’l Medyen b. Huseyn (H.527-594/ M.1126-1197) 

6.Desükiyye Tarikatı, İbrahim ed Desûki (H.676/M.1288.) 

7.Bedeviyye Tarikatı, Şeyh Ahmet Bedevi (H.596-675/M.1200- 1276) 

8.Şazeliyye Tarikatı, Ebul Hasan Takuyiddin Ali b.Abdullah eş Şazeli(H.656/M.1258) 

9.Ekberiyye Tarikatı, Muhyiddin İbnül Arabi (H.560- 638/M.1165-1240 

10.Mevleviyye Tarikatı, Mevlânâ Celalûddinî Rumi (H.604- 672/ M.1207-1273) 

11.Sa’diyye Tarikatı, Sa’duddin Muhammed el Cebbârî (H.792/M. 1387) 

12.Nakşibendiyye, Muhammed Bahauddin Nakşibendi (H.718–792/M.1318–1389)

       EY OĞUL;

Ey oğul, artık Bey’sin!
Bundan sonra  öfke bize, uysallık sana.
Güceniklik bize, gönül almak sana.
Suçlamak bize, katlanmak sana.
Acizlik bize, hoşgörmek sana.
Anlaşmazlıklar bize, adalet sana.
Haksızlık bize, bağışlamak sana...

Ey oğul, sabretmesini bil,
vaktinden önce çiçek açmaz.
Şunu da unutma; insanı yaşat ki devlet yaşasın.

Ey oğul, işin ağır, işin çetin, gücün kula bağlı.
Allah yardımcın olsun...
Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın!
Ama; bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmezsen
Sabah rüzgarında savrulur gidersin.
Öfken ve nefsin bir olup aklını yener.
Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın!
Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi değildir.
Bütün bilinmeyenler, feth edilmeyenler, görünmeyenler,
Ancak sen faziletli ve ahlaklı olursan gün ışığına çıkacaktır.

Ey oğul! Ananı , atanı say!

Bereket büyüklerle beraberdir.
İnancını kaybedersen , yeşilken çöllere dönersin.
Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma!
Gördüğünü görme! Bildiğini bilme!
Sevildiğin yere sık gidip gelme!

 Ey oğul! Üç kişiye acı:
Cahil arasındaki alime ,
Zenginken fakir düşene ve
Hatırlı iken itibarını kaybedene.

Ey oğul! Unutma ki,
yüksekte yer tutanlar,
aşağıdakiler kadar emniyette değildir.
Haklıysan mücadeleden korkma!...

Atın iyisine doru, Yiğidin iyisine deli derler.

                                AHİ SEYHİ EDEBALİ


     Bir tarikat/ Cemaat nasıl kurulur; 

Erdemli insalardan bir cemiyet oluşturmak, bir toplumu ıslah etmektir.

1-Pir, Cübbe, Sarık, Sakal, Baston, Tespih  ile imaj oluşturacak,

2-Mehdi İnancı; Mehdi bizim cemaatten çıkacak, denir.

3-Seyyid olduğunu söyle, MR, olduğunu ima et,

4-Vaazlarında Abdulkadir Geylani sohbetlerini oku, Kuran oku, Dini Kitaplar okut.

5-Eski Tarikat Pirlerini övün ki, sizi de müritleriniz/ortaklarınız övsün,

6-Tarikatte Pir e bağlı ilk 12 kişilik halkayı kurdun mu gerisi gelir. Onlar sizin kerametlerinizi anlatır. Pir + 12 Şeyh + 1 milyon ortak /mürit. lazım.

7-Ben Mehdi Resul um, beni Yaradan gönderdi dersin. Soyağacını gösterirsin

8-Geriye; Finansman, Dil, Hitabet, Lojistik, Konaklama(Dergah), İmaj, Güvenlik, Sosyal Medya desteği, Soy Ağacı Şeması, Devlet desteği oldu mu, 1 milyon mürit/ortak bulursun.

9-Erdemliler Cemiyeti Dergahı /Vakfını kur, öğrenci okut, mürit/ortak bul…

10-Erdemli bir toplum kurmak hedefin olsun, adaletli ve yardımsever ol

11-Geleneksel cemaatte insanlar; ekonomik, sosyal, siyasal, inanış, kültürel, estetik, eğitim ve meslek olarak birbirinin  benzeridir. Benzerlik cemaatin tipik karakteridir.

12-İnsanları birbirine bağlayan şey; akrabalık, komşuluk, fikir, duygu, din ve mezhep aidiyeti gibi duygudaşlıktır. Cemaatte, Ben yoktur, biz vardır.

          Nasıl Şeyh Olunur?

      Bunların bir rehber ve cemaat önderleri şeklinde belirmeleri başka birinden aldıkları icazete ve hilafete değil, tamamıyla kendi dindarlıklarına, takvalarına, ihlâslarına, hayırseverliklerine ilimlerine, şahsî erdem ve yeteneklerine dayanıyordu. “Allah katında en değerli olanınız takvaca en önde olanınızdır.” mealindeki âyet ve benzeri diğer ayetler cemaat içinde böyle bir önderin ortaya çıkmasına yol açıyordu. Siyasi alanda halifelerde aranan nitelik, ehliyet ve erdem anlayışı şüphesiz ki dindar cemaatlere yansıyordu. 
 
     Yaşlı, ihtiyar, pir, bey, önder, kabile reisi. Tasavvufta, kendisine bağlanan insanları (mürid) tarikat kuralları içinde eğiten mutasavvıf. Ata, mürşid, mukaddem gibi adlarla da anılan şeyh, bir tarikatın kurucusu (pir) olabileceği gibi, ölümünden sonra onun yerine geçen halifelerinden biri de olabilir. Tasavvuf anlayışına göre şeyhin hem vuslata ulaşmış bir veli, hem de eğiticilik, yol göstericilik niteliklerine sahip bir mürşid olması gerekir.

        İmam Rabbani diyor ki:
“Bu yolda şeyhlik – müritlik külah / hırka ve şecere / silsile ile değil, yolu öğretmek ve öğrenmekle olur. Oysa hırka ve silsile meşayıhın çoğu nezdinde uyulması gereken bir kural haline gelmiştir.
      Şeyh / rehber başka, evliya başkadır. Her mürşid evliyadandır ama her evliya mürşid değildir.

         NASIL ŞEYH OLUNUR? | İsmail Hakkı Altuntaş
Kaynak: https://ismailhakkialtuntas.blogspot.com/2020/03/nasil-seyh-olunur.html

  CEMAATE GİRMEK İÇİN 13 ŞARTI YERİNE GETİRMEK GEREKİYOR:

1-Tövbe: : İşlediği bir günahtan ya da suçtan pişmanlık duyarak bir daha yapmamaya karar verme.

2-Zühd :Çilecilik, bazı rahatlıklardan ve lükslerden yoksun bir hayat yaşamak, kulun Allah katında mevki ve makam sahibi olması demektir.

3-Tevekkül ::Allah'ın verdiği kadere razı olmak anlamına gelir. .

4-Kanaat : Elindekiyle yetinme durumu, yeter bulma, kanıklık.

5-Uzlet : Toplum yaşamından kaçarak tek başına yaşama,

6-Zikir : Tanrı’yı her an hatırda tutarak tapınma. Anma.

7-Teveccüh, : Bir yana doğru yönelme, yüzünü bir yana doğru dönme, çevirme.

8-Sabır : Olacak ya da gelecek bir şeyi telaş göstermeden bekleme.

9-Murakabe : (Gizemcilikte) Tanrı’ya bağlanarak çile doldurma.

10-Rıza:  Olur bildirme, razı olma, isteme, istek.

11-Riyazet; Perhiz.Nefsin ve bedenin arzularını en aza indirerek ibadetle ilgilenmek,

12-Halvet: Birbiriyle gizlice görüşebilmek için, içeriye başka kimsenin alınmadığı bir odaya kapanmak. İnziva.(7-40 gün)

13-Seyri Sülük: Kişinin dervişliğe başlayarak tasavvufi kalbi ve manevi yolculuk.(40.kdm)

...........şartlarını yerine getirmesi gerekiyor.

      Zühd(Çilecilik) Döneminde: 

1-Maddeye karşı tavır,
2-Ayet ve hadislere bağlılık, 
3-Kanaat sahibi olmak,
4-İbadetle meşkul olmak,
5-Az yemek, az uyumak,
6-Az mala sahip olmak,
7-Evlenmemektir.

Bir Mürid/Ortak, Yolunu Şu Esaslar Üzerine bina etmelidir:

1-Perhhiz ve nefis terbiyesi; Bunlar Az yemek, uyumak, giyinmek ve ölçüşü şehvet,
2-Lokman, hırkan ve meskenin helal olmalıdır,

3-İyiliği yayıp, kötülükle mücadele etmelidir,
4-Zikir etmeli, ibadet etmeli, takva ve riyazet,
5-Erdemli bir hayat sürmeli, iyi bir yurttaş olarak yaşamalıdır,
6-Eline, beline ve diline sahip olmalıdır,
7-Kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapmamalıdır.

      Türkiyede Cemaatlere Üye olanların sayısı:

Türkiyede  bir cemaate üye olduğunu söyleyenler :% 6.2 dir. Türkiyede Cemaatlere karşı olanların oranı: %16.8 dir. 

Üye Olunan Cemaat mensupları, ilk sıraları hangi cemaatler alıyor?

Fethullah Gülen Cemaati %61.8
Süleymancılar %16.3
Menzil Cemaati %16.3
Nakşıbendi Cemaati %15.2
İsmailağa Cemaati %7.3
Aziz Mahmut Hüdai Cemaati %6.7
Yahyalı Cemaati %3.4
Alvarlı Efe Cemaati %3.4
İskender Paşa Cemaati %3.4
Kırkıncı Hoca Cemaati %2.8
Işıkçılar Cemaati %2.2
Cerrahi Cemaati %1.7
Tebliğ Cemaati %1.7
Haydar Baş Cemaati %1.1
Kıbrısi Cemaati %0.6
Yavuz Selim Cemaati %0.6
Yeni Asyacılar %0.6
Hakikatçiler Cemaati %0.6
Hayrat Cemaati %0.6
Erenköy Cemaati%0.6
Diğer %3.9

     Erdem Öğretisi; hem İslam’ı ve hem de daha önce gelmiş olan dinleri kabul eder, fakat Erdem Öğretisi, tüm bu inançları birleştirerek dünyaya yeni bir soluk getirdiğini söyleyerek, diğer dinlerden de kopmamaktadır. İnsanlığa erdemli olmayı ve yaşamayı öğütler, Geçmişte ve günümüzde ki öğreti ve kültürlerden yararlanmayı öğütler.

         1-YESEVİLİK Nedir?

Yesevilik, Hoca Ahmet Yesevi’nin (1093-1166) görüş ve düşünceleri çerçevesinde oluşmuş tasavvufi bir akımdır. Ahmet Yesevi, Batı Türkistan’da bulunan Yesi şehrinin Sayram kasabasında dünyaya gelmiştir.
Önemli bir mutasavvıf olan Arslan Baba’dan ders aldıktan sonra ilim öğrenmek için Buhara’ya gitmiş ve Yusuf Hemedani’den ilim tahsil etmiştir. Hocası Arslan Baba’nın vefatından sonra Yesi’ye dönen Ahmet Yesevi pek çok öğrenci yetiştirmiştir.

Yesevilik’te yer alan temel ilkeler;

  • Kur'an ve sünnete uygun yaşamak
  • Züht ve takvaya önem vermek
  • Devamlı abdestli gezmek
  • Dünya malına ve zevklerine önem vermemek
  • Allah'ı (c.c.) çokça zikretmek
Yesevilikte; İslam Dinini bilip yaşamak da din (şeriat), tarikat ve hakikat üçlemesindeki gerçek marifet ve rızaya ulaşmaya vesile olmaktadır. Çünkü din (şeriat); zahiren uzuvlarla, tarikat; kalp ile hakikat ise; sır (kalbin içindeki cevher, gönül) ile amel etmektir.
Yeseviyye, Allah inancı, Peygamber sevgisi ve İslâm kardeşliği ölçeğinde toplumda merhamet, sevgi, yardımlaşma ve ahlakı yaygınlaştırmayı hedef edinmiştir.
Yesevîlik, adını Nakşibend'îyye tarikâtı şeyhi Hâce Yûsuf el-Hemedânî'nin müritlerinden Hoca Ahmed Yesevî'den alan, İslâm'da kadın-erkek denkliğini yaşatan, Anadolu Alevîliği üzerinde bir hayli tesirleri olan, Bektâşî Tarikâtı'nın da beslendiği tasavvufî yol ve Türk tarikatı.

             TARİKATIN ÖNEMLİ HÜKÜMLERİ;

1-Marifetullah(Allah’ı bilmek, tanımak)

2-Maddi ve manevi cömertlik

3-Gerçek doğruluk(sıdk)

4-Allah sevgisinde kaybolmak

5-Rızık konusunda tevekkül

6-Derin tefekkür

ŞEYH OLMANIN ŞARTLARI;

Yeseviyye tarikatında şeyhte şu vasıflar aranır:

1-İslami ilimlere derinliğine vukufiyet, ilmen yakin, aynel yakin,ve hakkal yakine ulaşma

2-Yumuşak huyluluk,

3-Güzel bir sabır,

4-Allah’ın rızasını kazanma gayreti,

5-Gerçek ihlas,

6-Allah’ a yakınlaşma arzusu.(kurbiyyet)

YESEVİYYE TARİKATININ ÖNEM VERDİĞİ BAZI HUSUSLAR;

1-Kemal sahibi olmayı arzulama, Allah’ a ulaşma isteği, Şevk,

2-Korku ile ümit arasında olmak,

3-Zikre sarılmak,

4-Cemaatle namaza devam etmek,

5-Seherlerde uyanık olmak,

6-Devamlı abdestli bulunmak,

7-Her an Allah’ın huzurunda olduğunu düşünmek,

8-Allah’ı zikretmek,

9-Salih kimselere itaat etmek,

10-Misafir gözetmek,

11-Ahmed Yesevi’ye ve bağlı bulunduğu şeyhe dua etmek,

12-Kendisini herkesten aşağı görmek.

TARİKATIN ADABI:

1- Mürid, hiçbir zaman kimseyi şeyhinden üstün görmemeli ve ona mutlak teslim olmalı.

2- Mürid, zeki ve anlayış sahibi olmalı, şeyhinin rümuz ve işaretlerini açıklamaya lüzum görülmeden anlayabilmelidir.

3- Mürid, şeyhinin söz ve fiillerine razı olmalı ve ona itaat etmelidir

4- Şeyhinin bütün hizmetlerinde aktif olmalıdır.

5- Sözünde doğru, vaadinde sağlam olmalıdır.

6- Vefalı olmalıdır.

7- Bütün mal ve mülkünü şeyhinin emrine hazır tutmalıdır.

YESEVİYYE TARİKATINDA HALVET,RİYAZET, ZİKİR;

Bu tarikatta iki türlü halvet vardır. Biri şeriat halveti, diğeri tarikat halveti. Şeriat halveti olmadan tarikat halvetine girilmez.

Şeriat halveti, bütün ayıp sayılan ve çirkin sözlerden, başka noksanlık ve günahlardan tamamıyla tövbe etme esasına dayanır.

Halvetin süresi kırk gündür. Halvet için bir gün önceden oruca başlanır. Halvete giren mürid, gece gündüz zikir, evrad, tevbe, istiğfar, namaz ve Kur’an ile meşgul olur.

Ahmed Yesevi ‘ye göre gerçek sufi olabilmek için riyazet ve mücahede şarttır. Kişinin sufilik yolunda aşırı yeme içmeden, nefsinin gayri meşru isteklerinden uzaklaşması gerekir. Riyazet, şeyhin izni ve yönlendirmesi ile yapılır.

Bu tarikatta zikir, cehri yani sesli olarak icra edilir. Zikir esnasında dervişin boğazından bıçkı sesine benzer bir ses çıtığından, Yeseviyye zikrine “zikr-i erre” veya “zikr,i minşari” denilmektedir.

Yesevîlik’te toplu ve sesli olarak icra edilen zikre “zikr-i erre” adı verilir. 

Yesevîyye tarikatında; edep, saygı, disiplin ve teslimiyet en önemli hususlardır. Her müridin uyması gereken bu prensipler on madde olarak belirlenmiştir. Bunları şöyle özetleyebiliriz.
1- Hiç kimseyi şeyhinden efdal bilmemek ve ona mutlak surette teslimiyet göstermek.
2. Mürid, zeki ve idrâk sahibi olmalıdır ki, şeyhin rumûz ve işâretlerini hemen anlayabilsin.
3. Mürid, şeyhinin söz ve fiillerine râzı olmalı ve ona itâat etmelidir.
4. Şeyhin her türlü söz ve fiillerine râzı olup itaat etmelidir.
5. Mürid, sözünde doğru, vadinde sağlam ve şüpheden uzak olmalıdır.
6. Vefâ ve biat ahdinde güvenilir olmalıdır.
7. Gerektiğinde bütün mal ve mülkünü şeyhinin emrine âmâde kılabilmelidir.
8. Şeyhin sırlarını tutarak, ketum davranmalı, herkese sır söylemekten kaçınmalıdır.
9. Şeyhinin emir, teklif, Va’z ve nasihatlarını göz önünde tutup, yanlış yola sapmamalıdır.
10. Allah’a ulaşmak için şeyhinin yolunda malını, canını ve başını vermeye hazır olmalıdır. Onun dostuyla dost, düşmanıyla düşman olmalıdır.
Ayrıca Marifetullah, mutlak cömertlik, gerçek doğruluk, fena fillah, tam bir tevekkül ve derinliğine tefekkür gibi durumlar, Yesevîyye tarikatının önemli hükümleri olarak kabul edilmişlerdir. Bu tarikatta şeyh makamında oturacak kişilerde, İslâmî ilimleri derinliğine vakıf, hîlm, sabır, Hakk’ın rızasını kazanma gayreti, gerçek ihlas ve Allah’a kurbiyyet (yaklaşma arzusu) gibi özellikleri taşımanın gayreti içinde olmalıdır. Bunlar aynı zamanda şeyhliğin rükünleri olarak kabul edilmişlerdir (10).

           2-Bektaşilik Nedir?

Hacı Bektaş Veli;(1209,1281-1271,1338) adına kurulan, Hz.Ali ve on iki imam sevgisine dayanan, olgunluk, eşitlik, özgürlük vb. ilkelerce belirgin tarikat. Babailer ayaklanması bastırıldık tan sonra türkmenler, Baba İshak'ın halifesi olan Hacı Bektaş Veli'nin çevresinde toplandılar. Hz.Muhammet'i Mürşit, Hz.Ali'yi Rehber, Hacı Bektaş Veli'yi de Pir tanıdılar. Bektaşi geleneğine göre Hacı Bektaş Orhan Gazi zamanında Yeniçeri ocağına dua etmiş, yeni çerilerce Pir tanınmıştır. bu inanış dolayısıyla yeniçeri askerine Taife-i Bektaşiyan Yeniçeri ağasına da Ağa-yı Bektaşiyan denir. Bektaşiler, eline, beline, diline, aşına, işine, eşine bağlı kalmak zorundadır. Hiçbir milleti ve insanı ayıplamayınız. Evrensel düşüncesi  ve akıl ve bilim düşüncesi hakimdir.
        Bektaşilikte Dört Kapı’nın dört ayrı simgesi vardır. Şeriat Kapısı’na Beloğlu, Tarikat Kapısı’na Yol-oğlu, Hakikat Kapısı’na İloğlu, Marifet Kapısı’na da Atam Gök-Anam Yer adı verilir. Erdem Kapısının Erdem oğlu olur.

     Şeriat Kapısı’nda İslam dininin temel ilkeleri, Alevilik’in genel koşulları, ‘Allah-Muhammed-Ali’ üçlüsünün gizemi, anlamı öğretilir. Bu kapı bir yasa niteliğindedir, genel düzeni sağlama nın yollarım bildirir. 

       Tarikat Kapısı’nda Bektaşilik’e girme yolları, bir ‘mürşide bağlanma’ kuralı öğrenilir. Mürşid, tarikat düzininde yol gösterici, kılavuz kişi anlamındadır. Tarikatta uygulanan yöntemi, törenleri, davranış biçimlerini, Yol-oğlu olmanın erdemlerini açıklar.

      Hakikat Kapısı’nda insanın, Tanrı’nın, evrenin, bütün varlık alanın önemi, değeri, gizemleri, anlamı bellenir, açıklanır, benimsenir.. Gerçek evrenine ulaşmanın, kendini, başkasını tanımanın, birliğin gizemine varılır. Burada, tarikata giren kişi her türlü bireyselliğin üstüne yükselir, evrenin bütünü içinde bir varlık bir toplum varlığı durumuna gelir.
        Marifet Kapısı en yüksek aşamadır, burada bütün varlık gizem lerinin bilgisi edinilir. Bu kapıda üç aşama vardır, Bunlar;  bu aşamalardan birincisinin anlamı görerek bilmek, İkincisinin bilgi edinerek bilmek, üçüncüsü de gerçeğe ulaşarak bilmektir.
     Bektaşilik’te on iki aşamayı gösteren ‘on iki post’ vardır. Bunlar, Balım Sultan düzenlenmesinden sonra kurumlaşmıştır. 
       
         BEKTÂŞİLİK:
1-Oniki esas tarikattan biri, Hiyerarşi: Dede, Can, Muhib, Aşık,
2-Yesevî ocağından feyz aldığı görülüyor,
3-Batıni, Hurufi, Şiî, Kalenderi gruplar Hacı Bektaş’ın arkasına saklanmış
4-Dört kapı, kırk makam,
5-Gönül çok önemli,
6-İnsan alemin özü, Kendini bilen hakkı bilir,
7-Tarikat kapısı herkese açık, Dergah-Tekke,
8-Medresenin katı tutumuna tepkili, hoşgörülü
9-Balım Sultan ikinci pir,
10-Allah kendi nurundan bir nur yaratmış Nur -Muhammedi, aynı nur Ali de de vardır,
11-5 kişi pencei âli âb: Muhammed, Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin,(EhliBeyt),
12-Tevella, Teberra,
13-On iki imam.

1-Baba-Horasan Postu (Hacı Bektaş Veli Makamı) 
2-Aşçı Seyyid Ali Sultan Postu 
3-Ekmekçi Balum Sultan Postu 
4-Nakıb-Kaygusuz Sultan Postu 
5-Atacı-Kanber Ali Sultan Postu 
6-Meydancı-Sarı İsmail Sultan Postu 
7-Türbeci-Kara Donlu Can Baba Sultan Postu 
8-Kilerci-Hacım Sultan Postu 
9-Kahveci-Şeyh Şazeli Postu 
10-Kurbancı-İbrahim Postu (İbrahim Peygamber) 
11-Ayakçı-Abdal Musa Postu 
12-Mihmancı-Hızır Postu…

       3-Mevlevilik Nedir?

Mevlana Celalettin Rumi’nin(1207-1273) oğlu Sultan Velet tarafından, Mevlana’nın ölümünden sonra, XIII. yüzyılda Konya’da kurulan, temeli Mevlana’nın sevgi ve hoşgörü görüşlerine dayanan Sünni bir tarikat. Evreni Tanrı’nın bir belirişi sayan, varlıkbirliği ilkesini benimseyen, insanı evrenin özü olarak gören, müzikli, rakslı törenlerle Tanrı’ya ulaşmayı amaçlayan Mevlevilik, bugüne değin gelmiş bir tarikattır.

Not: Bu tarikate önceleri aşık olmayanları almıyorlarmış, git aşık olda gel diyorlarmış.

       Mevleviliğin temel ilkeleri, genellikle on üç konuda toplanır:
1. İnsanlığa hizmet etmek;
2. Başkalarına her zaman iyi, doğru ve güzel davranışın örneği olmak;
3. Mesnevi okumak ve mutasavvıf olmak;
4. Aklı iyi kullanmak, hikmet sahibi olmak;
5. Dindar olmak;
6. İçini her zaman temiz tutmak;
7. Mevlânâ'yı pir tanımak;
8. Mevlânâ'nın yolundan ayrılmamak;
9.Allah’tan, Hz. Muhammed'den sonra Mevlânâ'ya bağlan mak, ona gönülden inanmak;
10. Bilimle uğraşmak, bilgi sahibi olmak.
11.Alçakgönüllü, sabırlı, güler yüzlü, hoşgörülü ve nazik olmak;
12. Maddi ve manevi bakımdan temiz olmak.
13-Binbir gün süren bu halveti (çile) tamamlayan kişiye derviş adı verilir. Taç ve hırka giydirme de küçük bir törenle yapılır.

    Mevlana'nın 7 Öğüdü Nedir?
1-Sevgide güneş gibi ol,
2-Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol,
3-Hataları örtmede gece gibi ol,
4-Tevazuda toprak gibi ol,
5-Öfkede ölü gibi ol,
6-Hoşgörürlükte deniz gibi ol,
7-Ya olduğun gibi görün, Ya göründüğün gibi ol.

          4-Kadirilik Nedir?
Kadirilik; Edep, İlim, Aşk yoludur. Abdülkādir-i Geylânî’ye (1077-1166) nisbet edilen İslâm dünyasının ilk ve en yaygın tarikatı. Kadiriliğe göre, tasavvufun sekiz özelliği olduğunu belirterek bunları; 1-Cömertlik, 2-Rızâ, 3-Sabır, 4-İşaret, 5-Gurbet, 6-Yünlü giymek, 7-Seyahat ve 8-Fakr(İhtiyaç duyma mak) olarak sıralar ve bunların her birinin bir peygambere ait özellik olduğunu belirtir.
Abdülkādir vasiyetinde oğluna dinin emir ve yasaklarına titizlikle uymasını, takvâ sahibi olmasını öğütledikten sonra tarikatının Kitap ve Sünnet üzere bina edildiğini; 1-Gönül huzuru, 2-Cömertlik, 3-Bol sadaka verme, 4-Her türlü zorluğa katlanma, 5-İhvanın sıkıntılarına yardımcı olmanın tarikatın esasları olduğunu söyler. 

        Kadiri tarikatına girmek isteyen kişinin öncelikle 10 şartı yerine getirmesi gerekiyor. 1-Tövbe, 2-Zühd, 3-Tevekkül, 4-Kanaat, 5-Uzlet, 6-Zikir, 7-Teveccüh, 8-Sabır, 9-Murakabe ve 10-Rıza" şartlarını yerine getirmesi gerekiyor. Halvet ise, Kadiriler'de Ramazan ayının son 10 günü ve ayrıca 40 gün yapılır. Halvet'te olan kişi, günlerini oruçlu olarak geçirir. Ayrıca halvete giren kişi mümkün olduğunca az uyumalı, her geçen gün yemeği azaltmalı, sonunda su ile idare edecek seviyeye indirmeli ve kesinlikle lüzumsuz kelâm el etme melidir.
        Kadiriler, Tanrı adlarını anmayı benimseyen bir tarikattır. Kadirîlik sesli (cehri, açık) zikir usulünü benimsemiş olan bir tarikattır. Kitap ve Sünnet üzere bina edilen bu tarikatta gönül huzuru, cömertlik, bol sadaka verme, her türlü zorluğa katlanma, ihvanın sıkıntılarına yardımcı olma tarikatın esasları olarak kabul edilir.  Sehâ, rızâ, sabır, işaret, gurbet, yünlü giymek, seyahat ve fakr’ın her birinin bir peygambere ait bir özellik olduğuna inanırlar ve bunların tarikatlarının sekiz özelliği olarak kabul ederler.

         Kādiriyye’nin beş temel kuralı ise şunlardır: 
1-Himmeti yüceltmek, 
2-Haramdan sakınmak, 
3-Hizmeti güzelleştirmek, 
4-Azmi arttırmak ve 
5-Nimete saygı göstermek. 
Seyr-i sülükleriTanrı’nın yedi isminin anılması ile başlar. Bu isimler, nefsin her aşamasında belli sayıda / belli kere zikredilir. “Tarikat  mensupları her gün 100 adım atar ve her adımda Hz. Peygamber’i zikreder.
     Himettini yükseltenin derecesi yükselir. Haramdan sakınanı Allâh  korur.   Hizmeti güzelleştirenin keramet sahibi olması gerekir. Azmini artıranın   hidayeti sürekli olur. Nimete saygı gösteren ona şükreder, şükredenin de   nimeti artar.
  
  Abdulkadir Geylani; nefislerini olgunlaştırmak isteyenlerin uyması gereken 10 kuralı şöyle açıklar
  • Yalandan kaçınmak.
  • Sözünde durmamaktan kaçınmak,
  • Kendine zulmedilse de insanlara beddua etmekten sakınmak,
  • Ehl-i den bir kimseyi şirk, küfür ve nifak ile asla suçlamamak,
  • Kalpten veya dıştan günah işlememek, haramdan korunmak ve bütün uzuvları günahtan alıkoymak,
  • Az ve çok kendine lazım olan yiyeceği insanlara yüklemekten kaçınmak,
  • İnsanlara tamah etmeyip, insanların elinde bulunan şeyin onlarda olmasını istememek,
  • Alçak gönüllü olmak,
  • İster doğru ister yalan, ister kasten ister yanlışlıkla Allâh ü Teala'ya and vermemek.
       Kadirilikte Zikir, bayram ve kandil   haftalarında yapılır. Daha sonra bütün yarenler elele tutuşup halka   halinde döner. Ruh birliği ve dayanışmayı simgeler bu. Usul kırk dakika   bir saat sürebilir, sonra dua edilip, çay içilir. İşi olan gider,   kalanlar sohbet eder.

          5-Nakşibendilik Nedir?

  1318-1389 yılları arasında Türkistan’da yaşayan Muhammed Bahaüddin tarafından kuruldu. Nakşibend, Farsça ‘nakış yapan’ anlamına geliyor. Tarikatın bu adı, ‘Kalbi işlediği, kalbin üzerine süsler yaptığı için’ aldığı ve böylelikle kurucusunun isminin sonuna da Nakşibend kelimesinin eklendiği biliniyor.
        Bahaettin Nakşibent'in (1318-1389 Buhara) kurduğu tarikat. Temel ilkelerini Yesevîlik'ten ve daha çok Hacegânilik 'ten alan, şeriata ve Sünnî inançlara sımsıkı bağlı olan Nakşibendîlik, bir yandan Sünnî ülkelerde büyük ilgi görmüş, öbür yandan da Türkistan'ın Sünnîleşmesinde etkili olmuştur. Tarikatların büyük bir çoğunluğu Şiî eğilimli ve Ali yanlısı olduğu hâlde, Nakşibendîlik Ebubekir'i pir tanır. Bu yönüyle Şiîlik'ten uzak kalarak Sünnî hükümdarların desteğini sağlamış, din adamları arasında da ilgi görmüştür. Tarikatın en belirgin niteliği, gizli zikirdir. Tarikata giren kişi, şeyhinden aldığı zikri (Tanrı adını anma biçimi) içinden ya da diliyle sürekli tekrarlar. Bu Tarikat kökenlerini, ilk halife Hz. Ebubekir ve bu yolla da Hz. Muhammed'e dayatır.

           Yesevi Türkistan’da;
Horasan tasavvufunun önemli temsilcilerindenolan Yusuf Hamadân 1140 yılında vefat ettiğinde, arkasında iki mürid bıraktı: Bunlardan biri Hoca Ahmed Yesevi, diğeri ise Abdülhalik Gücdivani… Bu iki müridi birbirinden ayıran en önemli özellik ise zikirdeki farklılıkları. Yüksek sesli zikir yapan Hoca Ahmed Yesev Türkistan’da hizmet vermeye devam ederken, Hanefi mezhebinde sesli zikirin mekruh sayılmasından dolayı sessiz zikiri uygun gören Abdülhalik Gücdivani ise Özbekistan sınırları içerisinde ekolünü yaydı. Hoca Ahmet Yesevi’nin takipçileri tarikata “Yesevilik” derken, Abdülhalik Gücdivani’nin tarikatına ise “Hacegan” ismi verildi. Yesevilik özellikle Türkler arasında yaygınlaşır ken, Hacegan ve onun devamı Nakşibendilik ise hem Türkler hem de Tacikler arasında yayıldı.

             Nakşibendilik , Türk siyasi hayatının en etkin tarikatı.
Türkistan çıkışlı olan Nakşilik,Türkiye’de özellikle 1980 sonrası “meşruiyet” kazandı ve yakın dönemde Türk siyasi hayatını derinden etkileyen tarikat oldu Cumhuriyet’in ilk yıllarında Menemen isyanı ile yeni yönetimle çatışan Nakşilik, süreç içinde MSP, RP, ANAP ve AKP ile siyaseti yönlendirmeye çalıştı.
      Tarikat, dini anlama ve yaşama yollarıdır. İnsanı terbiye için kurulmuşlardır. Bütün manevi terbiye yollarına tasavuf denir. Doğunun felsefesidir. 

              Râbıta–Meditasyon ve Budizm Usulü Yoga:
Meditasyon sözcüğü ise Avrupa kaynaklıdır ve “bilinçli düşünme” anlamına gelmektedir.  Yoga’ya gelince bu terim, Budizm’le ilgili kaynaklarda «Allah’la birleşme amacına yönelik bir zihinsel eğitim» olarak tanımlanmıştır. Bu üç terim arasındaki ilgiler araştırıldığında rabıtanın yoga’dan ilham alınarak düzenlenmiş bir meditasyon biçimi olduğu anlaşılmaktadır.

             Râbıtanın şartları ondur:
1. İnâbeli olmak: Nakşibendî şeyhine bağlanmak ve mürit sıfatını kazanmak. Nakşibendî Tarikatı, örgütlenmeye en çok önem veren bir mistik akımdır.
2. Aptesli olmak: Bu şart râbıtaya, İslâm’a ait bir uygulama süsü vermek için öngörülmüştür. Çünkü ileride de görüleceği üzere râbıtanın kaynağı İslâm değildir.
3. Kapıyı kitlemek: İslâm’da ibadetin gizli yapılmaması gerekir. Özellikle eğitici etki yapacağından farzların açık şekilde yapılması zorunludur. Çünkü İslâm bir cami ve mezarlık dini değildir. Sosyal ve toplumsal disiplinlere sahip bir yaşam ve yönetim biçimidir.
4. Ortamı karartmak: Gerek rabıta sırasında, gerekse Hatm-i Khuwajegân ve tevccüh ayinleri sırasında ışıkların söndürülmesi olayı da yine yukarıdaki noktayı hatırlatmaktadır.
5. Ters teverruk oturuşu ile oturmak.: Bu oturuş şekli, Buduzm’in teorisyenlerin den Rahip Patanjali’nin Sutra lar adlı kitabında yoga için ön gördüğü oturuş biçimlerinden adapte edilmiştir.
6. Gözleri yummak: Gözleri yummak da yine Budizm’in yogasından alınmıştır. Amaç şeyhin silueti üzerinde zihni yoğunlaştırmaktır. 
7. Nefesi kontrol altına almak.: Bu kural da yine yogadan alınmıştır. Bundan maksat, konsantrasyonu sağlamaktır.
8. Sabit ve hareketsiz durmak: Aynı şekilde bu kural da yine yogadan alınmadır. Konsantrasyonu kolaylaştırmak içindir.
9. Mürşidin şeklini zihinde canlandırmak.Bu da yogadan alın mıştır. Şartlı refleks eğitimine yönelik bir uygulamadır.
10. Mürşidin rûhâniyetinden yardım dilemek: Bu ise tarikatın politeist felsefesinden kaynaklanan bir fantezidir. Rabıtayı tamamlayıcı bir özellik taşır.
(Ferit AYDIN, Tarikatta Râbıta Nakşibendîlik s. 26-31 Süleyma niye Vakfı yayın İst-2000).
Kaynağı: Nakşibendi râbıtası, tarikatın bütün temel ilkeleri gibi Hint kaynaklıdır ve Budizm’den alınmadır.

          6-Cerrahilik Nedir?

Kurucu Şeyh Nureddin Mehmed Cerrahi (1678-1721)’de Cerrahpaşa’ da yaşamıştır. Bu tarikatın Bektaşilikten etkilen diği söylenebilir; çünkü Şeyh Nurettin Cerrahi’nin icazet aldığı Ramazaniye tarikatı şeyhi Ali Köstendili, ruhani eğitimini H. Bektaş Veli aracılığıyla gerçekleştirmiştir. Aslında Nureddin Cerrahi’nin kendini tarikat kurucusu olarak gördüğünü belirten bir belge yoktur; hakkında bilinen şey tekke kurmuş ve öğrenciler yetiştirmiş olduğudur. Ölümünden sonra, mürid lerinin başka tekkelere gitmesini önlemek isteyen taraftar larınca ona tarikat kurucusu kimliği atfedilmiş olduğu düşünülmektedir.
         Tarikat içinde sosyo-ekonomik düzeye paralel olarak belirgin bir hiyerarşik yapı mevcuttur:

1–İç elit: Efendi-üyeler ilişkisini düzenleyen, maddi ve idari işler yapan, yemek, zikr organizasyonlarını yapan grup, saygın yaşlılar ve yüksek sosyo ekonomik statülüler.
2–Dervişler: Bey’at eden ve ilerleyen grup. Etkin değillerdir, sosyal güvenlik servislerinden yarar lanırlar.
3–Diğerleri: Bey’at eden, ilerlemeyen ya da bey’at etmeyip, zikre, dinsel toplantı ve yemeklere devam eden grup.

          Şeyhin Otoritesinin Kaynağı:

a) Silsile: Kan bağı: (peygamber sülalesi veya kurucu evliya ile) ya da ruhani silsile (öğretmen – öğrenci ilişkisi)
b) Baraka: Kurucu şeyhten geçtiğine inanılan kutsal güç.
c) Keramet: Evliyaların yarattıkları mucize.

       Türkiye kadar yaygın. Günümüzde postnişinliğini bir hukukçu ve müzik otoritesi olan Ömer Tuğrul İnançer’in yaptığı bu tarikat sanat, estetik, serbest görüş ve hoşgörülü İstanbul tekke geleneğinin yaşatıldığı başlıca ocaklardan biri. Perşembe ve cumartesi akşamları ihvanın zikir ve sohbet için toplanma geleneği sürüyor. Tekkeye bir perşembe akşamı misafir oluyoruz. Erkekler alt katta, hanımlarsa üst katta yer alıyorlar. Akşam namazından önce bahçede dervişlerin kurduğu halkalardan birine katılıyoruz.     Başka misafirlerle biz geride bir köşeye kurulup Cerrahilerin dualar ve zikirlerden oluşan ayinini izliyoruz. Bu ayin bitince lokma yemeye geçiyoruz.
     Halvetilerde Yatsı vakti girince herkes namazını kılıyor. Ardından zikir törenine geçiliyor. Zikirlerinde bazen Nakşiler gibi gizli, bazen de Kadiriler gibi “cehri”, yani açık zikir yapıyorlar.  
   
           Adap ve Ahlâkın nitelikleri:
 
Aşağıda "Adab" ve "Ahlâkın" nitelikleri sıralanmış tır. "Adab" kesbidir, (sonradan) çalış makla elde edilir.  "Ahlak" önderdir, ona uyulur.
           Adap:
• Ben'cilliği ezip küçültmek, tasavvufun adabındandır. 
• Dünyadan sıyrılmak, nefsi isteklerden alıkoymak,
• Öğüt veren bir büyükten edep öğrenmek, gösterdiği yolda gitmek, 
• Vakitleri uygun ibadetle geçirmek, 
• Alimlerin içtihad ve ihtilafından ruhsatlar aramaya kalkma mak, 
• Eline geçen rızkın helâl olmasına özen göstermek, 
• Fikriyatı kendi düşüncelerine zıt kimselere dahil olmaktan kaçınmak, 
• Çarşı pazarlara fazla girmemek, 
• Arkadaşlarını şefkatle eğitmek,
• Dilenmeyi sevmemek, 
• Dil ile kimseye eziyet etmemek,
• Mal yığmaktan vazgeçmek, 
• Gerekli olduğu ölçüde ilim öğrenmek, 
           Ahlâk:
• Güzel huy, cömertlik ve tevazu,
• Başa gelenleri rıza ile karşılamak, kabullenmek,
•İyi hali ile meşhur olmaya çalışmamak (riyadan kaçmak),
• İbadeti temiz niyetle yapmak,
• Yaratılan hiçbir şeye ihtiyaç duymamak, yalnız Allah’a muhtaç olmak,
• İyiliğe yönlendirme hususunda sağlam yürekli olmak, 
• Şefkat ve merhamet sahibi olmak, tevazuyu sevmek, 
• Kendi kusurunu bilmek, 
•Mert ve kanaatkâr olup, ahireti düşünerek hareket etmek, 
•Vakar sahibi, (ağırbaşlı) dıştan güleç, içten ebediyyet endişesi taşımak. 

            Mürit'te hasıl olan özellikler;
• Tevekkül=Kendine ait vazifeyi yaptıktan sonra, neticelerini Allah'dan beklemek, Allah'tan gelene razı olmak. (Etraflıca Bilgi aşağıda!)
• Tefviz= (Tevekkül gibi) işleri Allah’a havale etmek.
• Teslimiyet=Kendini Allah'ın takdirine terketme, emri altına girme, selâmetle dua etme, belâ ve afetten korunur olma. 
• İhlas= İçten gelen sevgi ile doğruluk. Yapılan ibadet ve işlerde hiç bir karşılık ve menfaati, hakiki ve esas gaye etmeyerek, yalnız ve yalnız Allah rızasını esas maksat ve gaye edinmek. İnsanlara karşı riyakârlıktan, gösterişten uzak olmak. 
• Yakin= Şüphesiz, sağlam ve kat'i olarak bilmek.
• Sıdk= Doğru söz, hakikata muvafık olan, olgun, yetkin, eksiksiz, ağırbaşlı.
• Marifet= Manevi bilgi, Allah’ı bilme, ustalık, hüner, uzmanlık, bilim.
• Şevk= İstek, heves, sevinç, neşe.
• Üns= Alışkanlık, alışma.
• Cem= Toplama, bir araya getirme.
• Fer=Parlaklık, aydınlık, güç, takat, gözdeki canlılık.
• Beka= Devamlılık, evvelki hâl üzere kalma, daim ve sabit olma. 
• Fena= Beka'nın zıddı'dır, yokluk, yok olma, geçici dünya, geçip gitme. 
• Kabz= Tutmak, ele almak, kavramak.
• Bast= Genişlemek, açmak, yaymak, el uzatmak, özür kabul etmek.
• Kabz ve bast= Tutulma ve açılma anlamına gelen; "havf ve reca" nın üstünde, "heybet ve üns"ün altında yer alan iki manevi hal. 
• Müşahede= Manâları görme, Hakk’ı görme. 
• İlme’l-Yakin= İlim ile bir şeyi bilmek ve tanımak.
• Ayne’l-Yakin= Gözle görerek bilme anlamında bilginin ikinci mertebesi.
 Hakka’l-Yakin:  Bilginin hakikatine ermesidir. Bilgi ve marifet mertebelerinin en yükseği olan bu mertebenin de mertebeleri var.

               7-Bahailik Nedir?

Bahai Dini: 1800'lerde İran'da Mehdi inancının uzantısı olarak doğan Babiliğin Bağımsız Dine dönüşmüş biçimi. Tüm dünyada inananları olan evrensel bir dindir. Bahai Tarihi, 1844'te Bab'ın (Seyyid Ali Muhammed) yeni bir çağın gelmekte olduğunu ve yeni bir Peygamber'in geleceğini ilan etmesiyle başlar. Bahailiğin kurucusu ve peygamberi, lakabı           Bahaullah olan Mirza Hüseyin Ali'dir. 21 Nisan 1863'te yeni dini ve yeni prensipleri Bağdat'ta sürgünde iken ilan etti. 

          Bahailik Prensipleri/Öğretileri;
1-İnsanlık alemi tek bir ailedir. Dünya onların vatanıdır. 
2-Irk, din, dil, cinsiyet gibi tüm önyargılar kaldırılmalıdır, 
3-Tüm dinlerin temeli birdir(şimdilik son din İslam ya da Bahailik değildir, gelecekte de dinler gelecektir) 
4-Din, bilim ve akıl ile uyum içinde olmalıdır,
5-Kadın ve erkek eşittir, ayrımcılık yapılmamalıdır,
6-Genel Dünya barış için çalışılmalıdır,
7-Evrensel genel eğitim hedeflenmelidir,
8-Serbest düşünce ile gerçek araştırılmalıdır 
9-Aşırı zenginlik ve aşırı yoksulluk kaldırılmalıdır. 
10-Bahai Dininde tek evlilik (monogami) esastır, 
11-Dünya tek bir ülke ve insanlar onun vatandaşlarıdır. 
12-Kadınlar türban takmak zorunda değillerdir. 
....gibi öğretiler Bahai dinin temel öğretileri arasında sayılmaktadır. 

      Tüm dünya ülkelerinde değişik ırksal ve dinsel kökenden gelme (İslam, Hıristiyan, Yahudi, Zerdüştî, Hindu, Budist vs) Bahailer vardır. Bahai Dinine göre tüm dinlerin kaynağı ve amacı ortaktır ve birbirine aykırı değildirler. Düşmanlık aracı haline gelmeleri tarihte insanların dinleri güç elde etme amaçlarına alet etmelerinden kaynaklanmıştır. Buna göre Bahailikte "eğer din sevgi ve birliğe değil, düşmanlık ve ayrılığa neden oluyorsa dinsizlik daha iyidir". Daha önceki dinlerde olduğu gibi bundan sonra da insanlara ahlaki ve ruhani eğitim sağlamak amacıyla başka peygamberler geleceğine inanılır. 

          Kutsal Kitaplar: 
Temel yasaları ve dinin şer'i hükümlerini içeren Kutsal kitap olan Kitab-ı Akdes (En Kutsal Kitap), İkan Kitabı [Kitab-ı İkan- Tevrat, İncil ve Kur'an'daki bazı ayetlerin açıklamasını ve bazı ilahiyat konularını içeren bir kitap. İkan, Arapça'da kesin bilgi demektir(ikan, yakîn, yakînen vb.)], Saklı Sözler (Kelimat-ı Meknune), Kurdun Oğlu Risalesi gibi kitaplardır. Bahailer, tüm dinlerin Kutsal Kitaplarının (Tevrat, İncil, Kur'an, Baghavad Gita ve diğerleri) tek bir sistemin parçaları ve insanlığın ortak dinsel mirası olduğuna, kutsallıklarını yitirmediğine inanırlar. 

       Kitab-ı Akdes, Bahailik'in en önemli kutsal kitabı. Dinin kurucusu Bahaullah tarafından kaleme alınmıştır. Arapça el-Kitab el-Akdes adıyla, Arapça yazılmıştır. Yine de çoğunlukla Farsça ismi olan Kitab-ı Akdes kullanılır. Bazen sadece "Akdes" olarak da anılır. Akdes kelimesinin anlamı "en kutsal, en mübarek"tir. 

       Her ne kadar kitabın bir kısmının daha erkenden yazılmış olduğuna dair bazı deliller olsa da, genel kanı kitabın 1873 yılı civarında tamamlanmış olduğudur 

    Kitab-ı İkan, yani İkan kitabı Bahai inancının kutsal kitaplarındandır. 

           İbadetleri: 
Başlangıçta islam dininin bir mezhebini andıran Bahailik zamanla bağımsız bir din halini almıştır. Bahailik 'te Yahudilik ve Hıristiyanlıktan alınan esaslarda vardır. Bahailik, Allah ' a, kitaplarına, peygamberlerine, kıyamete ve Baha'ya imanı emreder. Bahailik için insan yaşamının amacı Tanrıyı tanımak O 'na tapmak ve sürekli ilerleyen uygarlığı desteklemektir. Bahailik alemin birliğini sağlama ve dünya barışının temelleri oluşturma gayreti içerisindedir.

İbadet: Bahâîlikte Dua, Namaz ve Oruç gibi yasalar vardır. Namaz, bireysel yapılan bir tapınmadır ve toplu namaz yoktur. 2-21 Mart tarihleri arasında Kutsal Sayı- 19'dan oluşan bir 19 Bahâî ayı süresince oruç tutulur. Dua, Namaz, Oruç bireyin kendi sorumluğundadır; temel amacı yaşamı konusunda onu meditasyona yöneltmek, karakterini düzeltmesinde yol göstermektir.

       Bahailikte üç Prensip şunlardır:
      Bahailik öğretilerinin en başında ;
Üç ana prensip; Bahai öğretileri ve itikadı için bir temel oluşturur:
Tanrı birliği yani tüm yaratılışın kaynağı olan tek bir Tanrı vardır,
Din birliği
yani tüm büyük dinler aynı ruhani kaynağa sahiptirler, aynı Tanrı'dan gelirler,  
İnsanlığın birliği esası vardır yani bütün insanlar eşit yaratılmıştır,

Bahailik 'te namaz ve oruç gibi ilahi yasaların yanında insansı yasalarda bulunmaktadır. Bahailik aile kurumuna önem verir ve tek eşli evliliği emreder ve kendilerince zorunlu durumlar dışında birden fazla kadınla evlenemezler. Cenaze namazı dışında toplu namaz kılmazlar. Alkol kullanımı kesinlikle yasaktır. Bahailer herhangi bir siyasi ve politik düşünceyi savunmaz veya tavır almazlar. Yaşadıkları toplumun siyasi ve geleneksel kurallarını yorumlamaksızın kabul ederler. 

Bahailer 21 mart günü başlayan her biri 19 gün süren 19 aydan oluşan Bahai Takvimini kullanırlar. Bahai Takvimine göre Bahailerin 9 kutsal günleri vardır ve son ay oruç tutarlar.. Günde üç vakit özel namaz kılarlar. Namaz kılarken islam'dan ayrılan önceleri mezhep sonra ayrı bir din hüviyetine dönüşen inanç sistemi olmalarına karşın Kabe 'yi kıble olarak kabul etmezler. Bahaullah 'ın oturduğu evin bulunduğu yeri kıble sayarlar. 

            Bahai Tapınakları :

Chicago,Wilmette'deki Bahai MabediBahai Tapınakları, her dinden kimsenin sessiz olmak koşuluyla bildikleri şekilde ibadet edebilecekleri mekanlardır. Şimdiye dek her kıtada bir tane olacak şekilde 7 adet tapınak inşa edilmiştir. Bu tapınakların ortak özeliği, bir kubbeleri ve 9 girişleri olmasıdır (dünyada 9 dinin varolduğuna dair Bahai inancını yansıtır). 
           Bahaullah şöyle demektedir: ‘Dünya tek bir ülke ve insanlar onun vatandaşlarıdır."
Bu aktivitelere katılmak için Bahai olma zorunluluğu yoktur. Daha iyi bir dünya kurmak için hep beraber çalışabiliriz. İlgilendiğiniz herhangi bir aktivite olursa bizimle irtibata geçebilirsiniz. 
      Bahailerin tapınaklarında; hastane, okul, hotel gibi başka bir çok birimi içeren bir kompleks idi. Her inanç sahibi kendi inancında sessizce bu tapınakta ibadetini yapabiliyor du.          

        8-HALVETİYYE Nedir?
Ömer el-Halvetî’ye (ö. 800/1397-98) nisbet edilen İslâm dünyasının en yaygın tarikatı.

Müellif: SÜLEYMAN ULUDAĞ /İslam Ansiklopedisi.

Hazar denizinin güneybatısında bulunan Geylân bölgesindeki Lâhîcân’da doğup büyüyen Ömer el-Halvetî, İbrâhim Zâhid-i Geylânî’nin halifesi olarak Hârizm’de irşad faaliyetinde bulunan amcası Ahî Muhammed Halvetî’ye (ö. 780/1378-79) intisap etmiş, onun ölümünden sonra da irşad makamına geçmiştir. Ömer el-Halvetî, daha sonra Karakoyunlu hâkimiyetinde bulunan Tebriz’e giderek irşad faaliyetini burada sürdürmüştür. Tarikat silsilesi, Ahî Muhammed vasıtasıyla İbrâhim Zâhid-i Geylânî’ye nisbet edilen, ancak kurumlaşmış bir tarikat halini almayan Zâhidiyye silsilesiyle birleşir. Silsile, İbrâhim Zâhid-i Geylânî’nin halifesi Sadreddin Erdebîlî’de Safeviyye, Ömer el-Halvetî’de Halvetiyye tarikatına dönüşmüştür. Safeviyye’den Bayramiyye, Bayramiyye’den Celvetiyye tarikatı doğmuş, kendisinden birçok şubenin meydana çıktığı Halvetiyye ise İslâm dünyasının en yaygın tarikatı olmuştur. 

Halvetiyye’de seyrüsülûk yedi isimle (lâ ilâhe illallah, Allah, hû, hak, hay, kayyûm, kahhâr) yapılır. Harîrîzâde tarikatın esasını kelime-i tevhid zikri, açık ve gizli yedi isimle meşgul olma, vekāyi‘ ilmiyle kalbi tasfiye ve tabirle te’vil şeklinde özetler (Tibyân, I, 343). Yedi isimle sülûk Ömer el-Halvetî’den önce İbrâhim Zâhid-i Geylânî tarafından uygulanmıştır. Halvetiyye şubelerinin kurucuları olan şeyhler kendi ictihadlarına göre esmâ sayısını azaltıp çoğaltmışlardır. 

Yedi isme karşılık nefsin emmâre, levvâme, mülhime, mutmainne, râziye, marziyye ve kâmile olmak üzere yedi sıfatı vardır. Sıfatlarla sülûkün türleri, âlemler, haller, mahaller, vâridler, şühûdlar, isimler ve nurlar arasında belli bir ilişki vardır. Sûfîlere göre Allah ile kulu arasında bazısı zulmetten, bazısı nurdan yetmiş bin perde vardır. Yedi makamdan her birine on bin perde düşer. Müridin bir üst makama geçebilmesi için on bin perdeyi aşması gerekir.

Halvetiyye tarikatında müridin her gün tek başına okuduğu zikirler, dualar ve virdler vardır. Bunlar haftanın günlerine göre değişir. Yahyâ-yı Şirvânî’nin Virdü’s-settâr’ının okunmasına önem verilir. Ayrıca haftanın belli günlerinde tekkelerde cehrî olarak topluca icra edilen zikre “darb-ı esmâ, devran, hadrâ” gibi isimler verilir. Devranda ilâhiler okunur. Oturarak bir halka oluşturan müridler zikre ayakta devam eder, daha sonra da devrana başlarlar (bk. DEVRAN). Zikir yapılırken mûsikiye önem verilir ve başta ney, kudüm ve def olmak üzere çeşitli mûsiki aletleri kullanılır. Bundan dolayı kendilerine karşı çıkan bazı âlimlerin itirazlarını reddetmek için Halvetîler devranı savunan eserler yazmışlardır.

Halvetiyye’de nefsin kötülükten ve günahlardan arındırılması esastır. Bunun yolu da dille, kalple, ruhla ve sırla yapılan zikirdir. Genellikle tasavvufta önem verilen az yeme, az konuşma, az uyuma, inzivâ, zikir, fikir, şeyhe gönülden bağlı olma ilkelerine Halvetîlik’te hassasiyetle uyulur. Müşâhede mertebesine ulaşmak için mücâhede şarttır.

Halvetiyye’nin birçok kolu Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin vahdet-i vücûd görüşünden etkilenmiş, bu etki Ahmediyye kolunun Mısriyye şubesinin kurucusu Niyâzî-i Mısrî’de en ileri dereceye ulaşmıştır. Bu etkiyi yaygınlaştıran Niyâzî-i Mısrî Halvetiyye dışında diğer bazı tarikatları da etkilemiştir.

Halvetî tekkeleri 1925’te Türkiye’de tekkelerin kapatılmasıyla faaliyetlerine resmen son vermişlerse de bazan gizli, bazan açıktan zikir ve âyinlerini icra etmeye devam etmişlerdir. Bu tarikatın birçok kolu bugün Türkiye, Suriye, Mısır, Balkanlar ve Kuzey Afrika ülkelerinde faaliyetlerini sürdürmektedir.

       9-Melamilik Nedir?

Melamîlik (Melamî’yye / Melamet’îyye) (ملامتيه) ya da Melamîler 8. yüz yılda Saman îler devrinde Horasan, İran’ında faaliyet gösteren bir sufi topluluktur. Melamet keli mesi, "kınanmışlık; itab ve serzenişlik; rezillik ve rüsvaylık" anlamlarına gelmektedir.

Tanımı ve kimliği; Maddeler: Kur'anŞeriatTarikatHakikat ve Marifetullah

Melâmîlik, bir mezhep veya tarikât değildir. Melamî,’ Arapça "sövme", "yerme" anlamına gelen "levm etmek" fiilinden türetilmiştir. Melamîlik, bugünkü modern tarzda tüm dünyada yaşanan dini anlayışı asırlar öncesinde savunan düşünce akımıdır, aynı zamanda bir duruş, felsefe ve anlayıştır.

Melamîlik günümüzdeki lâik anlayışta olan dini tavrı bünyesinde bulundurmak taydı. Melamîlik dini ritüelleri veya kendine özgü ibadet biçimleri barındırmaz. Modern dünyanın özgür inançsal tavrını sergiler.

Melamilik çoğu zaman bir tarikât kimliği gibi değerlendirilmesine karşın "Melâmîler" tarihte ve özellikle Osmanlı'nın son dönemlerinde hurafeci, durağan tarikât ve din anlayışına karşı mücadele içinde olmuşlardır. Meşhur mutasavvıf Niyâzî-î Mısrî, Osmanlı tarihindeki Kadızade ekolüyle açıktan mücadele edip görüşlerine karşı çıktığı için Limni adasına sürgün edilmiş ve orada vefât etmiştir.

Tasavvuf ve Melamîlik:

Tasavvufuİslâm'ın "bâtınî (iç)" kısmı ve derinliği olarak kabul ederler. Dinin "zâhirî(dış) emir ve yasaklarını "eksiksiz" ve "fazlasız" (ifrat/ tefrit) dosdoğru yerine getirmekle birlikte "kâmil" insan olmak için her zaman ve her yerde Allah'ı zikretmek ve özellikle Allah'ın varlığı ve birliği ile ilgili itikâdî konularda derin bilgi sahibi olmak gerektiğine inanırlar. Onlara göre bu bilgi Kur'an'da Ledün olarak anılır ve "Müteşâbih" (teşbihli) âyetlerin tevîlinin, kitabın aslı olan "muhkem" sınırları içinde yapılması gerektiğini savunurlar.

Melâmîlere göre tasavvuf, bu açıdan İslâm tarihinin sonraki yüzyıllarında ortaya çıkmış bir felsefî ekol değil, İslâm'ın özünde keşfedilmeyi bekleyen "gizli bir hazine"dir.

Melâmîlik, kurucusu bilinen tarikat ve cemaatlerden farklı olarak belli bir kişinin kurduğu ve o kişinin adıyla anılan bir grup değildir; ancak yaratılış amacının zirvesi kabul ettikleri kulluğun ne olduğunu anlama ve böylece kâmil insan olma arayışıdır.

Tasavvuf derslerini aldıkları öğretmenlerine "mürşîd" derler. Mürşîdlerinden keramet veya doğaüstü güçlere sahip olmasını beklemezler. Onlara göre "mürşîd" sadece kapıyı gösterir, geri kalan sorumluluk öğrenciye (mürîd) aittir. Allah'ın her kişiye yakın olduğunu ve kişiyle Allah arasına mürşîd de dahil kimsenin giremeyeceğini savunmuşlardır. Mürşid ne kadar bilgin ve erdemli olursa olsun, o da diğer insanlar gibi kuldur ve kula ait niteliklerle anılması gerekir. Mürşidlerinden ders ve sohbet şeklinde tahsil ettikleri ilim ve tavsiye lerinin ötesinde bir beklentiye sahip olmadan; hidâyet, şefaathimmettövbe gibi isteklerin yalnız Allah'a arz edilmesi gerektiğini savunurlar. Bu ilmin öğretmenleri de öğrencilerinden asla maddi bir karşılık talep etmemişlerdir. İlm-i Tevhid (Tevhid ilmi) olarak anılan bu derslerin neticesinde "Fenafillah(Allah'ta yok olmak) ve "Bekâbillah(Allah'la var olmak) mertebelerine ermeyi amaçlarlar.

Melamîlere göre, "ilm-î tevhîd" veya "ilm-î ledün", ilk insan Adem aleyhisselâmdan son Allah dostuna (Hatem'ul Evliya) kadar taşınacak en yüce emanettir. Bu yüzden bu ilmi talep edenlere karşı çok seçici davranırlar. Sayılarının artmasını değil, emaneti taşıyabile cek nitelikli insana ulaşmayı hedeflerler.

Gizlilikleri:

Her kesim insanın aralarında yer aldığı melâmîler, halkın arasında kendilerini gizlemeyi tercih ederler. Öyle ki, onlara çok yakın olanlar bile belki onların melâmî olduklarını bilmiyor olabilirler. Bu kimliklerini, sadece kendilerine mânen yakın gördükleri insanlara uygun gördükleri zamanda âşikâr ederler.

Unutulmaması gerekir ki, modern dönemden önce sûfiler toplumda saygın bir yere sahip kişiler kabul edilir ve sûfi görünüm ve tavırlı kişilere halk ve yönetimin ileri gelenleri hürmet gösterirlerdi. İşte bu koşullar altında Melamîler kendileriyle Allah arasındaki ihlâsı (samimîyet) kaybetmemek, ve şöhret gibi tasavvuf yolundaki sâlikîn (tasavvuf literatüründe mânevî yolda olan) önüne çıkabilecek bir engeli bertaraf etmek için kılık, kıyafet ve hatta belirli bir toplantı mekanı (dergah, tekke) ve topluluğu gibi dönemin tarikâtlarının alâmetlerini göstermemeye çalışmışlar, halk içerisinde kendilerini gizlemiş, hallerini sadece kendileri gibi olanlarla paylaşmışlardır.

Zikir ve Toplantıları:

Melâmîler, zikir ve sohbet toplantıları için özel bir yer ve zaman aramazlar. Onlar için Allah, "mevcudiyeti" ile her yeri kuşatmış olduğu için her yerde ve her zamanda Allah'ı zikrederler ve birbirleriyle her fırsatta Allah sohbeti ederler.

Zikir de namaz kılmak, oruç tutmak vb. emirler gibi Allah'ın bir emridir. Bu açıdan Melâmîler, diğer tüm güzel isimleri (esmâ'ül hüsnâ) kendinde topladığı inancıyla Allah'ı "Allah" ismiyle zikrederler. Zikir, bir anlamda alınan her nefes için Allah'a teşekkür etmektir. (Siz beni zikredin, ben de sizi zikredeyim. Şükredin, nankörlerden olmayın... Bakara/152) Bu açıdan nefes alınan her anda sürekli Allah'ı zikretmeyi (anmayı/hatırla mayı) hedeflerler. 

Abdülbaki Gölpınarlı'nın büyük eseri "Melâmîlik ve Melâmîler" kitabında bu anlayış "toplum daki yansımaları" açısından 3 devir halinde incelenmesine karşın, melâmîler zaman içinde farklı isimlerde ortaya çıkan melâmîleri bir zincirin halkaları ya da sönen bir mumun ardından sönenin ateşiyle yakılan yeni mum olarak kabul etmiş ve bu itibarla ilk mum ve son mumdaki ateşin ya da savunulan değerlerin aynı olduğuna inanmışlardır.

Tarikât ve Melâmîlik:

Melâmîlik çok detaya inmeden aşağıdaki başlıklar altında tarikâtlerden farklıdır:

  1. Melâmîlik, belli bir isimden bağımsız olarak Kur'an merkezli bir İslâmi tasavvuf anlayışını ifade eder. Tarikatler ise NakşibendiKadiriRufai gibi belli bir şahsın önderliğindeki ekolü ifade eder;
  2. Melâmîlikte tüm mânevî bağlar (zikir ve müşahede) doğrudan Allah ile kurulur; Birçok tarikatte ise bu manevi bağlar dolaylı yoldan Rabıta denilen ve sırasıyla ŞeyhPir, Müceddid, Peygamber gibi aktarmalardan geçerek kurulmaya çalışılır;
  3. Melâmîler için Şeyh, sadece manevi rehber veya öğretmen demektir. Şeyhin görevi, doğru kişiye doğru bilgiyi vermek, öğrencinin görevi ise bu bilgi ışığında Allah'a daha yakın olmaya gayret etmektir;
  4. Zikir, Melâmîlerde her zaman ve her yerde yapılması gereken açık bir Kur'an emridir. Tarikatlerde ise belli zamanlarda, belli mekanlarda, hatta belli kıyafetler içinde yapılmaktadır. Melâmîler Allah'ı Allah ismiyle ve her zaman zikrederken tarikat ler Esma'ul husna'dan seçtiklerini belli bir sayıda tekrar ederek söylerler;
  5. Melâmîler sadece Allah'ı anmak ve onun varlığını daha yakından tanımak amacıyla toplanır ve sohbet ederler;
  6. Melâmîler dini duyguların her türlü istismarına karşıdır. Üyelerinden finansal destek ve para yardımı talebinde bulunan cemaatlere karşı hiçbir peygamberin görevini yaparken ümmetinden ücret talep etmediğini hatırlatıp; bunlara, "Sizden herhangi bir ücret istemeyenlere uyun. Onlardır doğruyu ve güzeli bulanlar." (Yasin: 21) ayetini okurlar ve onları kınarlar.

Kur'an Melâmîliği: 

Halk arasında sövme, yerme, kınama diye bilinse de aslı böyle değildir. Melamilik aramak, sorgulamak, anlamaya çalışmak demektir. Kişi doğduğunda kendini anlamak için gözlemlemeye, sormaya başlar. Bu sorgulama kendini ve görünen varlığın hakikatini anlamak içindir. Melamiliğin kökeni Adem Peygamber’den başlar. Adem hakikatleri arayan ilk insandır. Onlar bir arayışta olmadılar. İnsan suresi ilk ayette bunu anlatır. Melami meşrebinde olan bir kimse hep bir arayıştadır, duyduklarını sorgular, Onların aslını öğrenmeye, anlamaya çalışır. Bu yolun yolcusu atalarından gelen inançları sorgular, bundan dolayı halk bu yoldaki insanları kınadı, kerih gördü, inançsız dedi. Halbuki inanç bildikten sonra oluşan bir değerdir. Bilmediği şeye inanmayı reddeden bu yolun yolcuları halk tarafından hep kınanmışlardır.

Meşrebi:

Melami meşrebinde olan her kişi varlığın var oluşunu anlamaya çalışır. Anlamaya çalışmak insanın kendinden başlar. İnsan önce kendini sorular; "Ben kimim, ben neyim, ben nasıl oldum, ben ben miyim?" gibi sorularla kendini anlamaya çalışır. Hakikatlere ulaşan kişi tüm varlığın var edicisini anlar. Yunus misali yaradılanı yaradandan ötürü sever.

Her yolun bir ahkamı olduğu gibi, Melamilik yolunun Ahkamı, erkanı şöyledir:

  1. Evvela kötü düşüncelerde olmayacaksın.
  2. Hadesten necasetten kendini paklayacaksın.
  3. Daima pak gezeceksin.
  4. Daima hakkın huzurundaymış gibi hareket edeceksin.
  5. Yalan söylemeyeceksin.
  6. Haram yemeyeceksin.
  7. Zem, haset, fesat, gurur, kibir, inat ve buna benzer fena halleri terk edeceksin.
  8. Kimse hakkında fena söz söylemeyeceksin.
  9. Kalbinde dahi kimse için kötü düşünmeyeceksin.
  10. Kendi kulluğunla meşgul olacaksın.
  11. Kimsenin ibadetine, inancına karışmayacaksın.
  12. Kimsenin inancını hor görmeyeceksin.
  13. Özetle anlatılan bu ahkama uyacaksın.

Melamilik yolunun özel dersleri vardır. Bu dersler kişinin kendindeki değerleri anlamak için sunulan bilgilerdir. Kişi bu bilgilerle kendine arif olmaya çalışır

         10- Anadolu Aleviliği Nedir?

Alevilik kesinlikle bir mezhep veya tarikat değildir, ancak Mevlevilik, Kadirîlik, Kalenderîlik ve Bektaşilik gibi tarikatların hepsi birer Alevi tarikatlarıdır. ... Alevi Müslümanlarda Hüseyin'in soyundan gelen Alevilere Hüseyni veya Seyyid, Hasan'ın soyundan gelen Alevilere ise Hasani veya Şerif denir. Alevilik, İslam'dan önce de vardı, yaşanıyordu...

Temel inanç: Alevilik, Hâkk-Muhammed-Ali üçlemesiyle Ehl-i Beyt ve On İki İmamları önemseyen Câferiyye Şiiliği ile ortak noktalara sahip olan bir yoldur. Alevilik’te incelenmesi gereken asıl inanç Vahdet-i Vücud veya Varlık birliği’dir.

         Dört kapı kırk makam inancı

Dört Kapı Kırk Makam şeklindeki kâmil insan olma ilkelerini Hacı Bektaş-ı Velî’nin tespit ettiğine inanılır. Hacı Bektaş, "Kul Tanrı’ya kırk makâmda erer, ulaşır, dost olur" demiştir.Aleviler kendi içlerinde bir çeşit hiyerarşi oluşturmuştur. Örneğin yol’a gönül vermiş olana tâlip denir. Kişi, yolun kurallarını yerine getirip bilgi düzeyini arttırdıkça yükselir. Alevilikte yol denen deyimin temelini Dört Kapı Kırk Makam anlayışı oluşturmaktadır.

       Dört Kapı ve Mertebeleri şunlardır:

Her kapının on makâmı vardır.

Şeriat Kapısı’nın makamları:

  1. İman etmek,
  2. İlim öğrenmek,
  3. İbadet etmek,
  4. Haramdan uzaklaşmak,
  5. Ailesine faydalı olmak,
  6. Çevreye zarar vermemek,
  7. Peygamberin emirlerine uymak,
  8. Şefkâtli olmak,
  9. Temiz olmak ve
  10. Yaramaz işlerden sakınmak.

Tarikat Kapısı’nın makamları:

  1. Tövbe etmek,
  2. Mürşidin öğütlerine uymak,
  3. Temiz giyinmek,
  4. İyilik yolunda savaşmak,
  5. Hizmet etmeyi sevmek,
  6. Haksızlıktan korkmak,
  7. Ümitsizliğe düşmemek,
  8. İbret almak,
  9. Nîmet dağıtmak,
  10. Özünü fakir görmek

Marifet Kapısı’nın makamları:

  1. Edepli olmak,
  2. Bencillik, kin ve garezden uzak olmak,
  3. Perhizkârlık,
  4. Sabır ve kanaât,
  5. Hâya,
  6. Cömertlik,
  7. İlim,
  8. Hoşgörü,
  9. Özünü bilmek,
  10. Ariflik.

Hakikat Kapısı’nın makamları:

  1. Alçakgönüllü olmak,
  2. Kimsenin ayıbını görmemek,
  3. Yapabileceğin hiçbir iyiliği esirgememek,
  4. Allah’ın her yarattığını sevmek,
  5. Tüm insanları bir görmek,
  6. Birliğe yönelmek ve yöneltmek,
  7. Gerçeği gizlememek,
  8. Manayı bilmek,
  9. Tanrısal sırrı öğrenmek,
  10. Tanrısal varlığa ulaşmak.


      Aleviler, Muhammed’in son peygamber olduğuna, Ali bin Ebu Talib'in ise veliliğine (ya da imamlığına) inanırlar. Aleviler, ibadetlerini cemevinde yaparlar.Günlük ibadetleri Sabah, Akşam ve Gece Gülbeng'idir. Kadir Gecesi’yle bağlantılı olarak üç gün ve Muharrem ayında ise on iki gün oruç tutarlar. Muharrem’den sonra da üç gün Hızır Orucu tutarlar. Muharrem orucundan evvel üç gün Masum-u Paklar orucunu tutarlar.

                 İnançsal Açıdan Alevilik:

Alevilik kelime olarak Ali yandaşı, Ali’ye bağlı, Ali’yi diğer üç halifeden üstün tutan bütün tarikatların ve mezheplerin genel adı olarak tarif edilmisse de, Anadolu da Bektaşilik, Babailik, Kızılbaşlık, Hurufilik, Tahtacilar vb. gibi tarikat ve gurupların da son iki yüzyıldır bu isim altında kategorize edildiği bilinmektedir.

Anadolu Aleviliğinde olup ta başka Müslüman topluluklarda olmayan inanç ve ritüellere bir göz atacak olursak, dede(pir) cem, dem, saz, semah, müsahip, kirve, vb. sembol ve törenlerin yani sıra (Enel Hak), Hakkın (tanrının) insanda tecellisi, Vahdet-i Vücut (varlığın birliği) kadın erkek eşitliği ve daha başka özgün inanç biçimleri.

Cem ayinine gelince; Alevi inancını diger inançlardan ayıran en orijinal dinsel törendir bu ayin. Söyle ki; Bu tören adeta bütün Alevi felsefesini minyatür olarak yansıtmaktadır. Kısaca göz atacak olursak, on iki hizmet olarak icra edilen çeşitli ritüeller, cemde uygulanan ancak hayatın her alanında örnek olması öğütlenen ritüellerdir. Her canın ceme gelirken içinin ve dışının temiz olması, herkesin ceme gelirken lokma getirmesi, cem başlamadan dede dahil bütün canların birbirinden razı ve barışık olması, varsa dargın olanların barıştırılması, meydanın sembolik olarak süpürülmesi, üç tane mum yakılması, semah dönülmesi vs … Bütün bunlar müzik(saz) eşliğinde yapılır. Cemin sonunda getirilen lokmalar eşitçe dağıtılıp herkes hakkına razı olduktan sonra dedenin izni ile yenilir. İçinde müzik, semah (dinsel motifli dans), ateşi kutsama, suyu kutsama, kadın erkek bir arada bulunma, suçluların yargılanıp küslerin barışması, isteyen ve durumu uygun olan iki ailenin müsahip, kardeş (yol kardeşi) olması, lokmaların eşit paylaşılması gibi unsurları barındıran cem adeta İslam coğrafyasından Hindistan ve Çine kadar uzanan bütün inançların bir karışım ve sentezidir.
         Oysa Anadolu Aleviliğinde olup ta başka Müslüman topluluklarda olmayan inanç ve ritüellere bir göz atacak olursak, dede(pir) cem, dem, saz, semah, müsahip, kirve, vb. sembol ve törenlerin yani sıra (Enel Hak), Hakkın (tanrının) insanda tecellisi, Vahdet-i Vücut (varlığın birliği) kadın erkek eşitliği ve daha başka özgün inanç biçimleri. Bunları bu yazı kapsamında biraz detaylandıralım. Bütün baskılara rağmen bu inancın bu güne kadar taşınabilmesinde en önemli misyon dedelere aittir. Dedeler orta Asya’daki toplulukların eski inanci Şamanizm’deki dini önderler olan kamların (kaman-şaman) Anadolu’daki devamıdır adeta. Ancak özellikle Doğu Anadolu bölgesindeki ocaklara bağlı dedeler kendilerinin ehlibeyt, yani peygamber soyundan geldiklerini iddia etmektedirler. Emeviler döneminde ehlibeyte yapılan baskılar sonucu bu soydan gelen bazı insanların İran ve Anadolu’ya göç ettikleri bazı tarihi kaynaklarda belirtilmektedir. Ancak dedelerin hepsinin peygamberin soyundan yani Arap kökenli olduklarını iddia etmek çok zorlama bir teori olur. 
          Cem ayinine gelince Alevi inancını diger inançlardan ayıran en orijinal dinsel törendir bu ayin. Söyle ki; Bu tören adeta bütün Alevi felsefesini minyatür olarak yansıtmaktadır. Kısaca göz atacak olursak, on iki hizmet olarak icra edilen çeşitli ritüeller, cemde uygulanan ancak hayatın her alanında örnek olması öğütlenen ritüellerdir. Her canın ceme gelirken içinin ve dışının temiz olması, herkesin ceme gelirken lokma getirmesi, cem başlamadan dede dahil bütün canların birbirinden razı ve barışık olması, varsa dargın olanların barıştırılması, meydanın sembolik olarak süpürülmesi, üç tane mum yakılması, semah dönülmesi vs … Bütün bunlar müzik(saz) eşliğinde yapılır. Cemin sonunda getirilen lokmalar eşitçe dağıtılıp herkes hakkına razı olduktan sonra dedenin izni ile yenilir. İçinde müzik, semah (dinsel motifli dans), ateşi kutsama, suyu kutsama, kadın erkek bir arada bulunma, suçluların yargılanıp küslerin barışması, isteyen ve durumu uygun olan iki ailenin müsahip, kardeş (yol kardeşi) olması, lokmaların eşit paylaşılması gibi unsurları barındıran cem adeta İslam coğrafyasından Hindistan ve Çine kadar uzanan bütün inançların bir karışım ve sentezidir.

              Siyasal Açıdan Alevilik;

         Hayatın her alanında yapılan her türlü eylemin içerisinde bir siyaset vardır, Alevilik gibi toplumsal bir olgunun siyasetten soyutlanarak açıklanması mümkün değildir, Şahi merdan Hz Ali’nin, ‘Eğer bir yerde bir kişi açlıktan ölüyorsa bundan haberdar olan herkes onun ölümünden sorumludur’ sözü bir siyasettir. Yine Şah İmam Hüseyin’in, zalim İslam (emevi) hükümdari Yezide karşı Kerbela’da direnirken söylediği: ‘Ben zalimlerle birlikte varlık içerisinde yaşamaktansa zalime karşı durarak ölmeyi onur sayarım’‘ sözü, bir siyaset değil de nedir? Pir Sultan Abdal’in Osmanlıya karşı yoksul halkı örgütlerken,

Şalvarı saltak Osmanlı
Eğeri kaltak Osmanlı;
Ekerken yok biçerken yok
Harmanda ortak Osmanlı.

        Atatürk’le gelen bütün insani erdemliliğine ve aydınlanma çalışmalarına taassuptan kurtulamamış ve aydınlanmadan nasibini alamamış ve hala Ebu Suud (beklide zamane Ebu Suudlarının) fetvasının takipçisi ve kendisini egemen zanneden yobazların Alevilere yönelik açık katliamlarıdır. 2 Temmuz 1993 Sivas Madımak katliamı, sadece kültürel bir etkinlik yapmaya çalışan Alevilere karşı, bu Emevi devlet geleneğinin tüm kurumları ile nasil bir refleks içerisinde oldugunu göstermesi bakımından çok çarpıcıdır. Felsefesinde zalime karşı mazlumun yanında olmayı; haksızlığa karşı başkaldırmayı ve insanı merkezine alan hümanist bir duruşu bulunduran Alevi inancı, egemenler ve onların uzantıları tarafından sadece bir boyutu ile ele alınıp adeta içi boşaltılmak istenmektedir. Sistemin savunucuları Alevilerin örgütlenip gelişmesinden, hayata, siyasete, müdahale edip hak talep etmesinden rahatsız olmaktadırlar. Onun içinde var olan Alevi örgütleri mesnetsiz suçlamalarla, özellikle Alevi toplumu nezdinde teşhir edilip küçük düşürülmek istenmektedir. Çünkü Alevi kitlenin bu kurumlara teveccüh edip yönelmesi ve bu Alevi kurumlarının daha da güçlenmesi köhnemiş sisteme karşı tehlike oluşturmaktadır. Alevilerin isteği daha demokratik, tam anlamı ile laik, bütün inançlara eşitçe yaklaşan hakça bir düzen olmuştur. Tabi ki bu istekler bu güne kadar bu çarpık sistemden nemalanmış kesimleri rahatsız ediyor. Onların direnci ile karsılaşılıyor. Bu durumda bizim Aleviler olarak yapmamız gereken inadına örgütlenmek, siyaset yapmak, toplumun diğer demokratik, özgürlükçü, emekten, insan haklarindan yana kesimleri ile ittifaklar kurup yaşadığımız ülkenin ve toplumun demokratikleşmesine katkı sağlamaktir.

             Toplumsal ve Örgütsel Açıdan Alevilik:

Alevi toplumu inanç ve felsefesindeki yüceliğe rağmen günümüzde diğer inançlarla aynı oranda saygınlığa sahip değildir. Bu tespit belki bize acı gelebilir. Ancak kendi gerçeğimizi ve sorunumuzu doğru tespit ve teşhis etmeden doğru yöntemler ve çözümler geliştiremeyiz. Diğer inanç gruplarının ibadet mekanları, inanç önderleri, eğitim kurumları, Alevi inancınınki ile karşılaştırılamayacak ölçüde olanaklara sahiptirler. Türkiye’de yaşayan Hiristiyanların ve Musevilerin sayıları Alevilere göre çok çok az olmasına rağmen eğitim kurumları, ibadet mekanları, gazeteleri, hepsinden önemlisi hukuksal statüleri vardıir.(Tabi ki olmalıdır da.) Özellikle batı ve orta Anadolu’dakilerin bir bölümünün asimile olduğunu kabul etsek bile sayıları yirmi milyon civarında olduğu tahmin edilen Alevilerin ibadet mekanları (cem evi) inanç önderleri ve diğer imkan(sızlık)ları tam anlamı ile acınacak bir durumdur. Yapılan bir araştırmaya göre Alevi dedelerinin eğitim ortalaması ilkokul üçtür. Sırf bu durum bile dedelerimizin toplum nezdindeki saygınlıklarının erozyona uğramasına neden olmaktadir. Tekke ve zaviyeler yasası ile eğitim kurumları (dergahlar)kapatılıp yasaklanan inanç önderleri üfürükçü, büyücü, vs ile aynı seviyede görülen ve sistem tarafından tehlikeli görülüp sürekli baskı altında tutulan Alevilik, son seksen yılda kendisini hiç yenileyip, geliştirip, üretememiştir. Bu duruma hiç bir Alevi seyirci kalamaz kalmamalıdır.

        Huzurlu Bir Yaşam İçin;

1-Müteşekkir ol,
2-Nazik ol,
3-Güçlü ol,
4-Sev ve Sevil,
5-Onurlu ol,
6-Saygılı ol,
7-Pes etme,
8-Korkma,
9-Mutlu ol,
10-Sağlıklı ol,
11-Sadık ol,
12-Kendine güven,
13-Kibre Kapılma,

         Yaradan'ın Yolu:
1-Sevgi yolu,
2-Hak yolu,
3-İlim yolu,
4-Akıl yolu,
5-İman yolu,
6-Ümit yolu,
7-Sabır yolu,
8-İnanç yolu,
9-İslam yolu,
10-Ahlak yolu,
11-Erdem yolu,
12-Huzur yolu,
13-İbadet yolu,
14-Ahiret yolu,
15-Kuran yolu,
16-İmtihan yolu,
17-Rahmet yolu,
18-Kulluk yolu,
19-Hidayet yolu,
20-Hakikat yolu,
21-İnsanlık yolu,
22-Kurtuluş yolu,
23-Mutluluk yolu,
24-Kardeşlik yolu,
25-Doğruluk yolu,
26-Teslimiyet yolu,
27-Marifet yolu,
28-Mehdi yolu, 
29-Yaradan yolu ve
30-Sonsuz cennet yoludur.
 

İŞTE TASSAVUFUN 40 MERTEBESİ.(SEYRİ SÜLÜK);


1. DERECE: Tevbe

2. DERECE: Muhasebe

3. DERECE: Tefekkür

4. DERECE: Halvet

5. DERECE: Uzlet

6.DERECE: Riyazet

7. DERECE: Recâ (ümit)

8. DERECE: Takva

9. DERECE: İbadet

10. DERECE: Hürriyet

11. DERECE: İhlâs

12. DERECE: Tasavvuf

13. DERECE: Ahlâk,

14. DERECE: Tevazu

15. DERECE: Fütüvvet (Ahilikte, Eli açıklık, mertlik, alçakgönüllülük, yiğitlik, başkalarını sevmek, dünya malına önem vermemek, hoşgörü vb.)

16. DERECE: Sıdk (Sadâkat)

17. DERECE: Hâyâ

18. DERECE: Şükür

19. DERECE: Sabır

20. DERECE: Rıza

21. DERECE Kast (Niyet)

22. DERECE: Azim

23. DERECE: İrade ve mürid

24. DERECE: Edeb

25. DERECE: Kalbî zikir

26. DERECE: İhsan

27. DERECE: İlim

28. DERECE: Hikmet

29. DERECE: Basiret

30. DERECE:Feraset

31. DERECE: Himmet

32. DERECE: Muhabbet

33. DERECE Aşk

34. DERECE: Sır

35. DERECE: Vakit

36. DERECE: Hayat

37. DERECE: Marifet

38. DERECE: Beka

39. DERECE: Cem

40. DERECE: Tevhid.              

           
      Alevî-Kızılbâş topluluklarında “yol”, “sürek”, “görgü” ve bunların gösterdiği hiyerarşi şifahi bir kültüre dayanır. Alevî toplumunun hiyerarşisi içerisinde dört (manevî) mertebe bulunmaktadır:
A. Pir(Mürşîd)
B. Şeyh(Dedelik)
C. Halife/Rehber,
D. Mürid/Ortak,
E. Talip/Yamak
     Taliplerin biri birilerine, rehberlerine ve mürşîdlerine karşı davranışları önemlidir. Buyruklarʼda ele alınma esaslarına göre bu edepleri şöyle açıklayabiliriz
1. Talip edep beklemeli.
2. İnançsızlardan uzak dura,
3. Mahremini bilmeli.
 4. Bütün kötü fiillerini terk etmeli.
5. Evliyayı hazır ve nazır bilmeli.
6. Hakkʼa ve halka yaramaz iş etmemeli.
7. Her zaman şeyhinin korkusu üzerinde olmalı, “ister gizli isterse açık ne yaparsam şeyhim görür.” diye düşünmelidir. Çünkü evliya, talibin gönlüne gözüne günde yetmiş kere nazar eder. 
         Şeriat kapısındaki insanın henüz can gözü-kalp gözü açılmamıştır; Hünkar Bektaşi Veli bir sözünde ‘ilimle gidilmeyen yolun sonu karanlıktır’ der. Başka bir sözünde şöyle der. ‘Mürşit ilimdir’. Fakat bu ilim okuyarak elde edilmez. İçsel ve ruhi yaşantı vasıtasıyla elde edilen bilgidir.
        Tarikat piri tarikata bağlanmak isteyen talibi sözlü olarak uyarır. ‘Gelme gelme, gelirsen dönme, gelenin malı dönenin canı. Bu yol ateşten gömlek, demirden leblebidir; bu yola girmeye karar vermeden önce bir daha düşün‘ diye talibi uyarır..
Aşık/Can, Cemiyete girmek isteyen kişidir, tecrübelerden geçer, gerçekliği anlaşılır, iki yol kefili canın gerçekliğine şehadet eder. Bunun üzerine Cemiyete alınır. Tarikata girmiş olan kişiye Ortak/Mürid denir. Ortaklardan derviş olmak isteyen, devrişliğe ikrar verir; kendisine Erdem  tacı tekbir edilerek giydirilir; Tekkede bir hizmete memur olur. Ehliyeti olan dervişe, halife tarafından icazet verilirse tacının üstüne sarık sarabilir; babalık makamını’ ihraz eder; ortak ve derviş yetiştirebilir; fakat bir dervişe babalık veremez.
       Babalık vermek salahiyeti, Pir’e aittir ve Pir, Bektaşilerin en büyüğüdür. Pirler, taçlarımın üstüne Siyah sarık sararlar; babalar, Peygamber soyundansa yeşil, değilse beyaz sarık sararlar; dervişler sarık saramazlar. Ortak, şarap/arakıyye teklif edilir. Bektaşi olacak kişi, bir kurban kestirir; o geceki masrafı görür;
      Cemiyette kadınlara da hilâfet verilir. Tarikatın ilk döneminde yazılı icâzetnâme verilmezken sonraki dönemlerde, bir dergâhın şeyhliğine tayin edilmek için gerekli olduğundan, halifeye taç ve hırka giydirilirken icâzetnâme de verilmeye başlanmış, bu icâzetnâmenin aday esmâyı tamamladığında mühürlenmesi âdet olmuştur. İcâzetnâmeye sahip olan halife taç ve hırka giydirmeye ve esmâyı tekmil ettirmeye yetkilidir. Erdem Cemiyetinde kadınlar tekkede diz altı etek, uzun kollu giysiler giyip, başlarını örterler; günlük hayatta örtünür ya da örtünmezler. Kısaca bu konuda esnek ve uyuma dönük bir tutum vardır.
          Cemiyette halvet(Tevhidhanede) esasen 3-40 gün arasın dadır.  Sâlik beşinci esmâ olan “hay” zikrine başlarken halvete girer. Halvete akşam namazından sonra şeyhin de katıldığı özel törenle başlanır. Sâlik halvethâneden ancak farzları cemaatle kılmak için namaz vakitlerinde ve iftardan sonra kısa bir süre çıkabilir. Halvet süresince dervişe günde bir defa arpa veya çavdar ekmeği, pirinç, un veya mercimek çorbası, yedi adedi geçmemek şartıyla zeytin, hurma veya incir verilir. Halvet süresi tamamlanınca şeyh halvethânenin kapısına gelerek “yâ hû” diye seslenir; sâlik de “eyvallah” diyerek kapıyı açar ve şeyhin elini öper. Yatsı namazından sonra tarikat âyini icra edilir ve sâlike törenle yeşil tarikat tacı giydirilir. Ancak son dönemlerde halifeye sarı taç giydirilmeye başlanmıştır. Halifenin yaşı kırkın üzerinde ise ayrıca kendisine yine özel bir törenle asâ “tekbir edilir

      Dergâh, “Divan” adı verilen dört ayrı kurul tarafından yönetilir. Postnişin (Şeyh), Nakib/Baş.Yrd. ve Aşçıdan oluşan ve “üçler Divanı” denilen kurul mânevî işlerden, bunlara zâkirbaşı, imam, meydancı ve türbedarın katılmasıyla oluşan “Yediler Divanı” adlı kurul idarî işlerden sorumludur. Hizmetnişinlerin oluşturduğu ve ihvanla ilgili meselelerin görüşüldüğü kurula “On dörtler Divanı”, hizmetnişinlerin ihvan arasından seçtiği yirmi altı dervişin katılmasıyla meydana gelen kurula da “Kırklar Dost Meclisi” adı verilir. Postnişin bu dört Divanın da başkanıdır. Postnişin bulunmadığı takdirde hizmetkarlar sırayla başkanlık yaparlar. Divanlar özel meydan gülbangiyle açılır. Cemiyet Şeyhliğinin boşalması halinde posta oturacak yeni şeyh için “Makama(Taht) Çıkma Merasimi” denilen bir tören yapılır. Makam Postu Kahverengi-Beyaz' dir.
         Yeni bir tekke açılacağı zaman âsitâne postnişini tarafından tayin edilen şeyhe kırmızı bir post, bir kandil ve MR. Orhanlı adı yazılı bir levha hediye edilir ve tören yapılır. MR.Orhanlı: Tacının rengi Bordo, dur. 
         Cemiyetti Ayinler,  perşembe akşamları yapılmaktadır.  Cem Ayini ve Devrân Ayini. Vakit namazı kılındıktan sonra zikir halkası teşkil edilir. Kelime-i tevhid önce mâhur makamında üç defa gayet ağır, daha sonra hızlanır ayin. Ayakta halka halinde dönerek yapılırsa, buna “Devrân(Semah)” adı verilir.
  
      Aşık, tarikata girmek isteyen kişidir tecrübelerden geçer, gerçekliği anlaşılır, iki yol kefili, aşıkın gerçekliğine şehadet eder. Bunun üzerine tarikata alınır. Tarikata girmiş olan kişiye Mürid/Ortak denir. Ortaklardan derviş olmak isteyen, devrişliğe ikrar verir; kendisine Erdem  tacı tekbir edilerek giydirilir; tekkede bir hizmete memur olur. Ehliyeti olan dervişe, halife tarafından icazet verilirse tacının üstüne sarık sarabilir; babalık makamını’ ihraz eder; ortak ve derviş yetiştirebilir; fakat bir dervişe babalık veremez.
       Babalık vermek salahiyeti, Pir’e aittir ve Pir, Bektaşilerin en büyüğüdür. Pirler, taçlarımın üstüne Siyah sarık sararlar; babalar, Peygamber soyundansa yeşil, değilse beyaz sarık sararlar; dervişler sarık saramazlar. Ortak, arakıyye/Şarap teklif edilir. Bektaşi olacak kişi, bir kurban kestirir; o geceki masrafı görür; akşam, güneş battıktan sonra “meydan” denen büyücek bir odaya alınır; aşık postu denen ve kapı yanında bulunan posta oturtulur. Herkes, kıdem sırasıyla, yaşa göre değil de, tarikata giriş tarihine göre, meydana girer. 
       Baba, on iki imama salavatı ihtiva eden ve ‘salavatname’ denen Arapça virdi okur; sonra aşıkı huzuruna çağırır; bu yolun güçlüğünü söyler; demirden leblebi, demirden yay, ateşten gömlek olduğunu bildirir; talip her şeye razı olduğunu söyleyince, kimi rehber istediğini sorar. Aşık, rehberlik hizmetini gören kişinin adını söyler; baba, git, rehberine niyaz et der. Aşık, gidip rehberlik edecek kişinin dizini öper; o da aşıka, gidip yerine oturmasını söyler. Sonra babanın emriyle çerağcı, üç basamaktan ibaret bir kürsünün üstünde duran mumları, terceman denen manzum ve mensur sözleri okuyup uyandırır, yani yakar. Sonra rehber, aşıkı alıp dışarı çıkarır;
     O’na göre Allah, “Beni anın ki Ben de sizi anayım.” (Bakara, 2/152) âyetiyle kendi zikrini, kulun zikriyle irtibatlandırmış, kendisini zikredeni, zikredeceğini bildirmiştir. Çünkü zikir, zikri doğurmaktadır. Gerçek bir zikir ise, insanın nefsine ve kalbine gaflet gelmeden, derin tefekkürle yapılan ve her hâl üzere faydalı bir zikirdir. Bu zikirle zâkirin kalbi nurlanır ve ona uyanıklık verir. Zâkir biraz derinleştiği zaman, bu zikri yapa yapa kendini düzeltir ve “zikr-i hafi”ye ulaşır. Kalbin kendi kendine zikretmesi olan “zikr-i hafi”ye, “zikr-i sırrî” (çok gizli zikir) de denir. Zikirden asıl maksat, bunun elde edilmesidir.
       “Şeyh” ile bağlısı olan “mürit” arasındaki ilişki de modern dünyada uzaktan bakıldığında -Mürşit, manevi bir silsile ile Peygamber Efendimiz sav’e bağlı, O’nun ahlakı ile ahlaklanmış, ilim sahibi olan birisidir. Farz ve sünnet ibadetlerini yerine getiren birisi nafilelerle meşgul olmak, ahlakını daha da güzelleştirmek, mahlûkata şefkatle muamele etmek ve bunları kendinde gerçekleştirmek ve geliştirmek istiyorsa bir mürşid o kişiye “seyr ü sülük” denen manevi terbiye yoluyla yol gösterebilir. 
     Tarikata intisap etmek isteyen kişi bir Cemiyetin dervişi vasıtasıyla durumu sertarik veya aşçıya söyler, o da şeyhe bildirir. Biat sırasında şeyh efendi tevhidhânede derviş adayına tarikatla ilgili tavsiyelerde bulunduktan sonra biat gülbangi çekilir. Erdem Cemiyeti'nin tertip ettiği “dua kebîr” okunur; ardından cemaatle sabah namazı kılınır ve zikir halkası teşkil edilir. Sonraki dönemlerde biat merasimi herhangi bir vakitte yapılmaya başlanmıştır.
       Dervişler el ele tutuşup “ism-i hû”yu zikrederek sola doğru devrana başlarlar. Zâkirbaşı zikrin ritmine uygun bir beste ile ilâhi okumaya başlar. Postnişin, MR. Lider Erdem Dergahı türbesine yönelip niyaz ederek bir kere döndükten sonra sertarikin halka içine girmesini işaret eder. Zikre diğer Cemiyet şeyhleri katılıyorsa onlar da halkanın içine girerek postnişinle beraber dönerler. Bu dönüş sırasında makam postu ve türbe yönüne geldiklerinde bir kere daha dönerler. Cemiyet zikir halkasının içine “kutubhâne”, makam postu ve türbe yönünde gelindiğinde yapılan dönüşe “tavaf” adı verilir. İlk perdenin kaldırılmasından sonra sol eller yanda bulunanın ensesine, sağ eller beline konulur. “Kol atmak” denilen bu hareketi yaptırmak meydancının görevidir. Her perde kalkışında devranın hızı arttırılır. Devranda kol atılınca zâkirbaşı ile zâkiran devrandan çıkar, zâkirbaşı makamı olan direğin önünde ilâhiler okurlar. 

       Erdemliler Cemiyeti Öğretisi; Yaradan, Muhammed, Ali kutsallığını kalbinde taşıyan, Hz.Ali’nin adaletinden ayrılmayan temelinde insan sevgisi bulunan her dine , mezhebe, ser inanca saygı duyan ve hoşgörü ile bakan, dil, din, ırk, renk , farkı gözetmeyen eline diline sahip olma ilkelerini şart koşan, gelmek isteyen, inançlı insanları çatısı altına alarak manevi susuzluklarını gideren, insanları yaşadıkları toplumda kendi istekleriyle kendi kendilerini yargılamalarını sağlayan, laik, demokrat, eşitlikçi, katılımcı, paylaşımcı düşünceyi savunan, zalime ve zulme karşı gelen, mazlumun yanında olan, şeriatın bağnaz kuralllarına bağlı olmayan, ve onu reddeder.
         İslam dinini kendine göre ve mezhepler üstünde inancı yorumlayan, aslı doğruluk, kemali dostluk, cevheri, merhamet, görüşü eşitlik, hazinesi bilgi, meyvesı sevgi hamuru ile yoğrulmuş, insanı Kamil ve erdemli insan yaratmayı ön gören, korkuyu aşıp sevgi ile tanrıya yönelen, Hak Dostu ile insanın özünde tanrıyı gören, yaradan ile yaradılan ikiliğinden Varlık Birliğine varan, edep ve ahlaklığı yaşamın temeline oturtan, insanı yücelten, hamurunda hem ilahiliğin hemde irfaniliğin mayası bulunan; kişinin ahlaklı ve karakterli yaşam ilkelerini belirleyen, Hz. Muhammed ve Hz. Ali’den gelen neslin imametini teberra ve tebelle ilkesi ile sahiplenen, dini biçim ve şekil olarak değil, gerçek anlamıyla algılayan, dini bağımsız bir irade gücü ve batını özelliği ile evrimleştiren akıl ve iman bütünlüğünde birleştiren ve tüm bunları Kırklar Dost Meclisi ile yürüten bir inanç sistemidir. Erdem Öğretisi; bütün dinler için bir üst kavramı, diğer mezhepler ise alt kavramları oluşturur.
       Dergahta müritler, doğayla iç içe, oldukça basit bir hayat yaşarlar ve tüm amaçları Peygamber'in (sav) cemaatine yakın olmaktır. Bu öğreti ve gelenek 1400 yıldır devam etmektedir.
         Dergah herkese açıktır; Mevlana Celaleddin Rumi’nin söylediği gibi ‘Gel, ne olursan ol gel.. Bizim dergahımız umutsuzluk dergahı değildir.’ Şeyhimiz Sahibul Sayf şöyle söylüyor; ‘Gelene hoş geldin, gidene güle güle…’ Dergaha gelmekte, dergahta kalmakta ve dergahtan gitmekte, herhangi bir zorunluluk yoktur.
Dergahta müritler, doğayla iç içe, oldukça basit bir hayat yaşarlar ve tüm amaçları Peygamber'in (sav) cemaatine yakın olmaktır. Bu öğreti ve gelenek 1400 yıldır devam etmektedir.
         Dergah herkese açıktır; Mevlana Celaleddin Rumi’nin söylediği gibi ‘Gel, ne olursan ol gel.. Bizim dergahımız umutsuzluk dergahı değildir.’ Şeyhimiz MR.Lider şöyle söylüyor; ‘Gelene hoş geldin, gidene güle güle…’ Dergaha gelmekte, dergahta kalmakta ve dergahtan gitmekte, herhangi bir zorunluluk yoktur.
          Zikir sonrasında çay ve tatlı servisi olur, bu sırada Şeyh sohbet vermeye devam eder. Osmanlı enstrümanlarıyla ilahiler çalınır, bazen şiirler okunur, bazıları sema döner.  Dergâhta eğlence de son derece önemlidir. Şeyh genellikle bizimle şakalaşır ve beraberce güleriz; Şeyh bazen kendi farkındalığımızı kazanmamız için bize özellikle espirili bir şekilde takılır.​
       Yıl içindeki önemli gün ve geceler, Bayramlar ve Mevlitler de dergâhta kutlanır. Dünyanın her yerindeki müritler, dergâha düzenli olarak ziyarete gelirler. Dergâhta yaşamayan yerli müritler de hafta sonları ziyarete gelir. Tüm amaç, Şeyh ve diğer müritlerle beraber olmak ve kendini dünya hayatından uzaklaştırmaktır. Şeyhin görev ve sorumlulukları hayal bile edilemez; ruhsal, psikolojik veya duygusal hastalığı olanları iyileştirir; ona yardımcı olması için diğer müritleri de eğitir ve bizleri Ahir Zaman’ın gerçekleşmek üzere olan olaylarına hazırlar.
          Edep Ya Hu! Edepli olmak, her yerde önemlidir. “Edep Ya Hu” sözü; bize, en iyi, en düzgün şekilde davranışlara sahip olmamız ve bunu göstermemiz gerektiğini hatırlatıyor. Edepli olmak, kişinin imanının mükemmelliğini gösterir; edep, akıllı olmayı, sabırlı olmayı, uyanık olmayı ve alçak gönüllü olmayı gerektirir. Edep aslında, Peygamberlik özelliğinin en önemli ayrıntısıdır. Kendinden önce başkalarını düşünmek; sahip olduğun her şeyi, bir parça ekmek bile olsa, başkalarıyla paylaşmak edepten gelir. 


          ERDEMLİLER CEMİYETİ DERGAHI Aşağıdaki Şekilde yapılacaktır.

  
Bir Sümer Zigguratı.


          Zigguratta(Tanrı Evi); büyüklük ve özellikle yükseklik amaçlanmıştır. Kat sayısı değişkendir; genellikle üç ya da dört, bazen yedidir. Katlar ve rampalar, ağaçlar ve bodur bitkilerle yeşillendirilmiştir. Yapının planı genellikle 38x52 m. boyutlarında bir dikdörtgen ya da karedir. Ölçüleri en alt platformda yaklaşık 60x40 m. kadardı. Yüksekliği ise 18-30 m arasında değişir. Zigguratlar eklemelerle büyü tülüp yükseltilmiş, her yeni hükümdar kendi katını eklemiştir. Ziggurat Planı; Ziggurat ilk kez pişmiş tuğla kullanımının yaygınlaştığı Yeni Sümer döneminde ortaya çıkmıştır. Urnamu döneminden (M.Ö. 2112-2095)
      Örneğin;7 katlı olan zigguratların, katlarının her biri güneş tayfındaki 7 renkten birinin rengini taşıdığına; 1. katı taşı, 2. katı ateşi, 3. katı bitkiyi, 4. katı hayvanı, 5. katı insanoğlunu, 6. katı güneşi ve gökyüzünü, 7. katı ise melekleri sembolize ettiğine inanılır. Tapınağın renginin indigo (mora yakın) olduğu ve en üst katlarda da bu rengin kullanıldığı düşünülür. Tapınağın üst katlarına giden 3 merdivenin ikisi zigguratın yarısına kadar ulaşır.  

     Herodot’a göre, her zigguratın tepesi bir türbe idi. Son kattaki türbeye tek merdivenden ulaşılırdı. Tapınak çevresinde kurulan ve etrafı bir surla çevrilen bu kent devletleri bağımsız birer siyasi birimdi. Bu kentlerin başında Ensi denilen rahip-kral bulunuyordu. Ensi hem devletin hem de din adamlarının başıydı. Her devletin kendine özgü bir tanrısı vardı ve o tanrı her şeyin sahibiydi. Daha sonra “tapınak sosyalizmi” veya “teokratik devlet sosyalizmi” adıyla tanımlanacak olan bir toplumsal üretim ve mülkiyet biçiminin oluştuğu ilk dönem Sümer kültüründe din adamları toplumun gözünde çok saygın bir konumdaydı. Bu düzende üretim araçlarının din adam larınca ortak yönetildiği kamusal mülkiyet düzeni ve özel mülkiyet düzeni hakimdir. İlk yazı, kanunlar, uygarlık ve siyasi teşkilat Sümerlilerle başlamıştır.

          ERDEM DERGAHI BÖLÜMLERİ;

Dergah;
beş-yedi katlı, 38x17-52x16(Yükseklik) boyutlarında olacaktır.


1.Kat:Giriş: Yaşam Alanı(Aş evi, Salon, Mutfak, Depolar)
2.Kat:Okul-İbadethane Mekanı ve Tapınak-Kütüphane
3.Kat:Misafirhane Mekanı ve Erkekler-Bayanlar Dairesi
4.Kat:Kutsal Mekan: Türbe(Cennet oda) ve Tevhidhane, 
5.Kat: Rasathane ve Tanrı Tapınağı bulunur.


Dergah Bölümleri;
1-Mescid,
2-Tevhithane,
3-Dershane
4-Haremlik,
5-Selamlık,
6-Kiler, Mutfak
7-Yemekhane,
8-Derviş hücreleri,
9-Türbe ve Hazire
10-Semahane,
11-İbadet ve Sohbethane,
12-Halvethane,
13-Misafirhane,
14-Kütüphane,
15-Sanathane,
16-Sporhane,
17-Sağlıkhane,
18-Kahvehane,
19-Yatakhaneler.
20-Eğitimhane.

        Erdem Dergahı'nın Beş Kapısı, Kırk Makamı olacaktır. Her katta Seyir-Dinlenme terasları olacaktır. 
         Nûreddin Cerrâhî Tekkesi de; Örnek alınarak;Dergâhı Karagümrük'te bulunan tarikatın dünyada 30 bin üyesi bulunuyor. Dergahta toplantılar öncesi halka yemek veriliyor. 
         Derviş hücreleri, mutfak-Kiler ve diğer bölümlerin de kuzeyde şadırvan avlusu çevresinde sıralanır. Girişte sağdaki köşede ilk tevhidhânenin post makamı bulunmak tadır. Tevhidhâne-türbe aslında 18,5 × 14 × 16 m. boyut larında yamuk planlı bir alana yayılmıştır. Buna sonradan eklenen “küçük türbe” 6,5 × 5,25 m., “cennet oda” 3 × 3 m. boyutlarındadır. Kadınlar mahfiline harem bahçesin den merdivenli bir geçitle ulaşılır. Pîr Nûreddin Cerrâhî’nin sandu kası kıymetli pûşîdeler ve şallarla donatılmış, yaldızlı demir parmaklıklarla kuşatılmıştır. Helâlar ve abdest teknesi, batısında meydan odası, kahve ocağı ve bunların arkasında mutfak, doğusunda “mihman odası” olarak kullanılan iki adet derviş hücresi, üst kat sofasının batısında şeyh odası ile küçük oda tabir edilen diğer bir mekân, doğusunda sertarik odası ile zâkirbaşı odası, kuzeyinde merdivenin arkasında bir helâ-abdestlik birimi vardı.
    Harem dairesi;
11 × 8 metrelik bir alanı kaplar. Haremin baş odası halinde düzenlenmiştir. Dergahta; Hamam, Çamaşırhane, Semahane, Mescit, Muhabbet Divanı,  Enderun Eğitim ve Araştırma Bölümü olacaktır.
Çevresinde ana bahçe, depolar ve yaşam yerleri bulunur ve etrafına da şehir kurulur. Sümer Zigguratı gibi olacaktır.

         Erdemliler Cemiyeti’nin on temel kuralı vardır:
1-Himmeti yüceltmek(Yardım),
2-Haramdan sakınmak,
3-Hizmeti güzelleştirmek,
4-Azmi arttırmak(mücadele),
5-Nimete saygı göstermek,
6-Ortaklara destek olmak,
7-Gönül huzuru içinde olmak,
8-Cömertlik etmek,
9-Bol sadaka vermek,
10-Her türlü zorlukla mücadele etmek.
Himmetini yükseltenin derecesi yükselir. Haramlardan sakınanı Allah korur. Hizmeti güzelleştirenin keramet sahibi olması icap eder. Azmini arttıranın hidayeti sürekli olur. Nimete saygı gösteren ona şükreder, şükredenin de nimeti artar.

          Erdemliler Cemiyetinin Ahlaki ve Erdemli İlkeleri:
 
Bizim yolumuzda; Nefislerini olgunlaştırmak isteyenlerin uyması gereken 30 kuralı şöyle açıklar:
1-Yalandan kaçınmak.
2-Sözünde durmak,
3-İnsanlara zulüm etmemek,
4-Yaradan şirk koşmamak,
5-Eline, beline, diline, sahip olmak
6-Helal kazanmak, haramdan uzak durmak,
7-Cömertlik etmek,
8-Alçak gönüllü olmak,
9-Allah adına yemin etmemek,
10-Çalışmak, emek harcamak,
11-Günah işlememek,
12-İnsanların sahip olduğu şeylere tamah etmemek,
13-Başkalarına yük olmamak,
14-Güzel, ahlaklı, dürüst, olgun ve erdemli olmak.
15-Her hal ve hareket erdeme uygun olacak,
16-Hayrı yaymaya, yapmaya önem vermek,
17-Sıkıntıyı defetmeye,
18-Eziyete katlanmaya,
19-İhvanların hatalarını görmemeye,
20-Ortak  bir sene sonra taç giye
21-Söz ve amel birbirine uyacak,
22-İhlas üzerine olunacak,
23-Allah’a karşı fakirliğini bilmek.
24-Alah’a kulluk ve ibadet için seyahat etmek,
25-Allah’tan ve onun takdirine razı olmak,
26-Sabırlı olmak, 
27-İşaret diliyle konuşmak,
28-Asıl gurbetin Allah’tan uzak kalındığında başladığını bilmek,
29-Sade giyinmek,
30-Yaradana Zikir etmek.
 
       Daha sonra bütün yarenler elele tutuşup halka   halinde döner. Ruh birliği ve dayanışmayı simgeler bu. Usul kırk dakika   bir saat sürebilir, sonra dua edilip, çay içilir. İşi olan gider,   kalanlar sohbet eder. 

           Erdemliler Cemiyeti’nin
Temeli;
1.Tevbedir.(Günahtan dönme)

2.Teslimiyettir.(Kendini verme)
3.Kanaattir.(İnanmak, yetinmek)
4.İrâdettir.(Gönül isteği)
5.Riyâzattır.(Nefsi mücadele)
6.İnzivadır(Yalnız kalmak)
Adabı:
1.Marifettir.(Ustalık, Beceri)

2.Sahâvettir.(Cömertlik)
3.Yakîndir.(Doğru bilgi)
4.Sadakattir.(Bağlılık)
5.Tevekküldür.(Tanrıdan bekleme)
6.Tefekkürdür.(Düşünmek)
Erkanı:
1.İlimdir.(Bilim, ibadet etmek)

2.Hilimdir.(Yumuşaklık)
3.Sabırdır.(Sabretmek)
4.Rızadır.(Hoşnut olmak)
5.İhlâstır.(Temiz kalpli olmak)
6.Ahlaktır.(Görgü, iyi niyet)
Buyruğu:
1.Hayırdır.(Hayırlı işler yapmak)

2.İhsandır.(Bağışlama, İyi davranma )
3.Fenâdır.(Hakka ulaşma, birleşme)
4.Terkdir.(Dünya malı bırakma)
5.Havfdır.(Günahtan korkmak)
6.Şevkdir.(Neşe, İstek, Memnuniyet )

  Biri sesli, diğeri sessiz zikir… Zikirde her cümle en az 7-40 defa tekrarlanır.
1-Allah/Yaradan ortak/şirk koşma.
2-İyilik yap iyilik bul, 
3-Ne ararsan kendinde ara,
4-Ne ekersen onu biçersin,
5-Ne mutlu Erdemli yaşayana,
6-En hakiki mürşit ilimdir. 
7-Zikir ruhsal bedensel sağlıktır,
8-Sağlıklı, erdemli, insanca yaşa,

9-Çalışın, üretin, ortakça paylaşın.
10-İhtiyacından fazlasını  paylaşın,
11-Düşün, iste gerçek olsun,

12-Ne yerse, ne düşünürsen o olursun,
13-Düşün, iste, dua et, gerçek olsun.

           Erdemli Gençlik bir ideal olmalıdır!

Erdemli Gençlik Yetiştirmek;
1-Yalan söylememek,
2-Dürüst olmak,
3-Namuslu olmak,
4-Çalmamak, dolandırmamak,
5-Anne-babaya iyilik yapmak,
6-Vatanına-Devletine sahip çıkmak,
7-Küçükleri sevmek, büyükleri saymak,
8-Hoşgörülü ve saygılı olmak,
9-Çalışkan ve temiz olmak,
10-Aydın ve üretken olmak,
11-Başkasının hakkını saygılı olmak,
12-Merhamet etmek ve Affetmek.

    Bilgili, Çalışkan, Üretken ve Erdemli Gençlik Yetiştirilmelidir; 
        Geleceğin erdemli ve güçlü Türkiye`sini inşa edebilmek için okullarımızda edep, görgü, dürüstlük, hoşgörü, barış, sabır, kanaat, şükür, fedakârlık, yardımseverlik, şefkat, nezaket, dostluk, vefa, güven, alçakgönüllülük, şeref, cesaret, bağışlama, adalet, hakkaniyet, empati, sevgi ve saygı gibi evrensel ahlakî değerlere dayalı; bilinçli bir okuma ve düşünmeyle “ahlak-dil-tarih şuuru”nu önceleyen bir “milî eğitim anlayışı”nı hâkim kılmak zorundayız. 

         Hür, güçlü, sağlıklı, medenî, adaletli, erdemli, çalışkan, kültürlü, bilinçli ve şahsiyetli bir millet olabilmek için millî ve evrensel ahlak değerlerine bağlı bir “millî eğitim davası”; bu ülkenin en önemli meselesi olmalıdır. Çocuklarımızın şahsiyetli, sorumlu, ahlaklı, kültürlü, cesur, çalışkan, üretken ve sosyal olmaları için yalnızca “akıllı tahta”lara değil; akıllı ve bilgece hazırlanmış müfredatlarla “bilge insanlar”ın “gönül aynaları”na ve “aydınlık ufukları”na ihtiyaç vardır. 
          Millî Eğitimin genel amaçları arasında yer alan “beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişilik ve karaktere” sahip kişiler yetiştirmek için ülkemizin birçok yerinde uygulanmaya başlanılan “Etik Değerler Eğitimi Projesi önemli bir projedir. Bütün Türkiye de Eğitim Okullarında uygulanmalıdır.

        Sokrates göre Erdem; Cesaret, Ölçülülük, Adalet, Doğruluk, Dindarlık, Bilgelik ve Cömertlik, denen bu yedi şey v.b. gibi kavramların tanımlanması üzerinde duruyor. Erdemin par­çaları olan bu kavramlardan her biri Platon’un Sokratik dialoglarına konu olmuşlardır. Sokrates ise başlangıçta erdemin öğretilemeyeceğini iddia ettiği halde, şimdi doğruluğun, ölçünün, cesaretin hep birer bilim olduğunu ispata çalışmakla ilk iddiası­nın karşıtına varmış, erdemin bilim olduğunu, bilim olunca da öğretilebilir bir şey olması gerektiğini ortaya çıkarmıştır. İşte dü­şüncelerinin böyle altüst olması yüzünden Sokrates meseleyi ye­niden gözden geçirmenin gerekli olduğunu söyler.

           Oysa Sokrates’e göre, bütün insanlar, ister kıral olsun, ister kadın veya erkek ol­sun, kim olursa olsun, kim erdemli ve doğru ise o mutludur, eğri ve kötü ise değildir. Doğru olmayan mutlu olamaz.  Bilge olmak, doğru ve erdemli olmak, bilgisizliğin işe karışmasına engel olur, bilimin gösterdiği yolda yürümekse insanı iyi ve mutlu kılar. Ancak kendi kendisi ile uyum halinde bu­lunan kimsenin mutlu olabileceğini söyleyen Sokrates, bu uyumu, bu düzeni kendi hayatında da göstermişti.

         Erdemliler Cemiyeti, Yönetim Konseyi; Lider ve 12 Yönetim Konseyi Üyesi;  

1-Erdemliler Cemiyeti Lideri, 2-İdari ve Mali İşler3-Toplumsal İşler, 4-Erdem Öğretisi, 5-Cemiyet oluşturma, 6-Sağlıklı toplum  7-Yerel Yönetim,  8-Eğitim ve Kültür, 9-Medya-Tanıtım, 10-Ulaşım-Haberleşme, 11-Bilim ve Teknoloji, 12-Aile ve Sosyal Yrd. 13-İMC ve ortak çalışma.

     Daha iyi bir yaşam için 36 hayat sırrı;

1.Her gün yeni bir şey hatırlayın.

2.
Mal varlığınıza olan bağlılığınızı azaltmaya çalışın.

3.Dünya ile ilgili sonsuz bir merak sahibi olun.

4.Fit kalın. Sağlıklı beslenin ve yaşayın,

5.Sadece şimdiki ana odaklanmayı öğrenin.

6.Daha fazla gülümseyin.

7.Hayatı çok fazla ciddiye almayın.

8.Kitap okuyun, yazın, egzersiz yapın,

9.Güneşi hissedin. Gezi yapın,

10. Başkalarına yardım edin,

11. Her zaman dürüst olun,

12. Hedeflerinizin ve hayallerinizin farkına varın,

13. Seyahat edin, ziyaret edin,

14. Başkalarının dediklerinden etkilenmeyin,

15. Affedici olun, kimseyi kırmayın,

16. Her gün meditasyon yapın,

17. Rahatlayın, kendinizi ödüllendirin,

18. İnsanlarda iyi bir “ilk izlenim” bırakın,

19. Başkalarına kendini özel hissettirin,

20. Hayatı dolu yaşayın, Zihninizi boşaltacak bir yaşam felsefeniz, dilek ve duanız olsun.

21. Herkes kendi hayatının, kaderinin mimarıdır,

22. Düzenli uyuyun, az ve öz yiyin,

23. Düzenli spor yapın,

24. İşyeriniz ve okulunuz evinize yakın olsun,

25. Mutlu olduğunuz kişilerle zaman geçirin,

26. Üretici olun, bir kitap yazın,

27. Güveneceğiniz dostlar edinin,

28. Kaliteli ve sağlıklı gıdalar tüketin,

29. Görevleri zamanında tamamlayın,

30. Hayatta bir hedefiniz olsun,

31. Planlı ve düzenli olun ve yaşayın,

32. Doğadan farklı yerleri gezin,

33. Güzel giyinin, kendinizi geliştirin,

34. Borçlanmayın, tasarruflu olun,

35. Suya ve toprağa temas edin,

36. İyi eşiniz, işiniz, eviniz ve yeterli paranız olsun.

                              Başarının yolları;

           Adalet, güler yüz ve tatlı dil;
1-
Adaletle hareket etmeli. Adalet sınırı aşılınca kalb kırılır. Adalet, halkın dirliği ve düzeni; idarecilerinse, süsü ve güzelliğidir.
2-
Başarılı olmak için dört şart var: İman, adalet, doğruluk, fedakârlık.
3-
Merhametli olmalı, affetmesini bilmeli. Allah, başkasına acımayana merhamet etmez, affetmeyeni affetmez, başkasının özrünü kabul etmeyenin özrünü kabul etmez. Allahü teâlânın bize nasıl muamele etmesini istiyorsak, biz de Onun kullarına öyle muamele edelim. Eğer biz Onun kullarına iyilik yaparsak, Allah’tan iyilik buluruz, eğer biz Onun kullarını kırar dökersek, Allah da bizi kırar döker. Affedersek, biz de Onu affedici buluruz. Ubeydullah-ı Ahrar hazretleri, (Allahın rızasına giden yolların en kestirmesi insanları sevindirmektir) buyuruyor.
4-
Herkes bizi, Allah’ı sevdiğimiz kadar sever. Allah’tan korktuğumuz kadar, bizden korkar. Allah’a itaat ettiğimiz kadar, bize itaat eder. Allaha hizmet ettiğimiz kadar, bize hizmet ederler. Her işimiz, Onun için olsun. Yoksa hiçbir işimizin faydası olmaz.
5-
Başkasını düzeltmek isteyen, önce kendini düzeltmeli. Kendi nefsini terbiye edemeyen, başkasınınkini hiç terbiye edemez.
6-
Yumuşak ve mülayim olan kazanır. Sertliğin hiçbir yerde ve hiçbir kimseye karşı faydası yoktur.
7-
Başarılı olmak iki şeye bağlıdır: Doğruluk, sevgiyle yaklaşıp herkesle barışık olmak.
8-
Her iki taraf dinlenilmeden, karar verilmemelidir.
9-
Hem kendisine yapılana, hem de kendisinin yapmak istediklerinde sabırlı olmalı.
10
 Kızmamalı, öfke insanın aklını örter. Kötülükler her zaman öfkeden doğar. Soğukkanlı ve cesur olmalı.
11-
Sözünü dinletmek isteyen, önce kendisi söz dinlemesini bilmeli.
12-
Herkese iyi davranmalı, saygılı, edepli olmalıdır.
13-
Başarının sırrı, güler yüz, tatlı dil ve güzel siyasettir. Güzel siyaset, herkesin memnun olmasıdır. Güler yüzlü olmayanın, insanların itimadını, sevgisini kazanması zordur. Cömert olmayan, vermekten hoşlanmayan, insanların sevgisini kazanamaz. Sırf Allah rızasını gözetmeyenin, yaptığı hizmetlerde insanlardan takdir veya maddi bir karşılık bekleyenin ihlâsı zedelenir. Allahü teâlâ da ihlâssız kimseyi muvaffak etmez.

             Kalb kırmamak, günah işlememek;
1-
Hiç kimseye şüpheyle yaklaşmamalı. İnsanlara nasıl yaklaşırsak, onlar da bize öyle yaklaşır.
2-
Hiç kimseyi incitmemeli. Küfürden sonra en büyük günah kalb kırmaktır. Kâfirin dahi kalbini kırmamalı. İnsanların kalıbıyla yani görünüşüyle değil, kalbiyle meşgul olmalı. Onların kalıbıyla değil, kalbiyle iş görmeli. Muhatabınız kalıp değil, kalb olsun. Müslüman kardeşinin kalbini kıran, Kâbe’yi yıkmaktan daha büyük günaha girer. Müslümanın kalbi, nazargâh-ı ilâhidir, çok dikkat etmelidir.
3-
Kimseyle tartışmamalı. Münakaşaya girişmek, fayda kapılarını kapatır. Münakaşa dostun dostluğunu giderir, düşmanın düşmanlığını artırır.
4-
Maiyetiyle yani emri altındakilerle laubali olmamalı, ciddi ve mert olmalı.
5-
Kendisini üstün görmemeli, kibirden, büyüklenmekten sakınmalı.
6-
Kısa ve net konuşmalı, işi sürüncemeye bırakmamalı. Hayırlı söz, kısa ve yol gösterici olandır.
7-
İşine hâkim olmalı, kâr ve zararın nereden geldiğini bilmeli.
8-
Kendisine düşünecek zaman ayırmalı.
9-
Hissî davranmamalı ve sabit fikirli olmamalı.
10-
Verdiği işin neticesini istemeli ve almalı.
11-
Özür dileyenin özrünü kabul etmeli.
12-
Kendisini diliyle ve haliyle sevdirmesini bilmeli. Maiyetimiz bizi sevmiyorsa noksanlık bizdedir.

13-Sorulan her suale, kendisinin ve karşısındakinin ahiretini düşünerek cevap vermeli.
14-
Her şeyi vaat etmemeli, vaat ettiğini de mutlaka yerine getirmeli.
15-
Su-i zan etmemeli, geniş ihtimalle düşünmeli; fakat insanın her an hata yapabileceğini de unutmamalı. Bunun için de, denetimi ihmal etmemelidir.
16-
Hüsn-i zan etmeli; ama şeytan ve nefsi unutmamalı.
17
 Hıyanete meydan vermemeli, haini affetmemeli.
18-
Başarıları Allahü teâlâdan, başarısızlıkları günahlarından bilmeli.
19-
Her sıkıntının, her başarısızlığın, her derdin ilacı, doğru kılınan namaz ve istiğfardır. Allahü teâlâ günah işleyen bir kulunu başarılı kılmaz.
20-
Allahü teâlâ günah işlemeyenlerden ve günah işlenmeyen yerlerden razıdır. Kendimiz günahtan sakındığımız gibi, arkadaşlarımızı da günahtan korumaya çalışmalıyız.

              Liderlik, iyi ve kötü yönetici;
1-
Liderlik vermek sanatıdır, almak değil. Başarının sırrı vermektir.
2-
Yönetici, dengeyi iyi koruyandır. Alah her şeyi hesap ve denge üzerine yaratmıştır.
3-
İş liderdedir. Öndeki iyi olursa, netice iyi olur. Öndeki kötü olursa netice bozuk olur.
4-
Lider, kendini aradan çeken kimsedir. Bardaktan kendi benliğini çıkartıp onun yerine temsil ettiği kimseleri koyan kimsedir. Bardakta kendisi bulunduğu müddetçe oraya başka bir şey giremez. Kendini aradan çekmedikçe, ben ben dedikçe lider olunmaz.
5-
Ateş düştüğü yeri yakar. Yürek yanacak, acı çekecek. Acı çekmiyor, yürek yanmıyorsa, memur zihniyetiyle lider olunmaz. Mevki, mal sevdasıyla lider olunmaz. Ne ki dinimizce “güzeldir”, onu örnek almak lazımdır. Bir işin delisi olmadıkça, o işin velisi olunmaz.
6-
İnsanlara rehberlik eden, yol gösteren kimsede şu hasletler bulunmazsa, o rehberlik edemez. Kusurları örtücü ve bağışlayıcı olması, şefkatli ve yumuşak olması, doğru sözlü ve iyilik yapıcı olması, iyiliği emredip kötülüklerden men edici olması, misafirperver ve geceleri insanlar uyurken ibadet edici olması, bilgili ve cesur olması gerekir.
7-
İdareci yükünü dağıtmalı, emri altındakilere durumlarına göre uygun görevler vermeli. Tek kişide bütün yük toplanmamalı. Tek kişide bütün iş, yük toplanırsa, altından kalkılamaz, işler tıkanır.
8-
Her işi ben yapacağım diyen idareci, kötü bir yöneticidir. İşi ehline verdikten sonra, artık yöneticinin işi olmaz. İşi olmaz demek, iş yapmaz, işleri takip etmez demek değildir. O, teferruatla uğraşmaz, her şeye karışıp bunaltmaz, işe yön verir, bu yönde gidilmesini ister,

9-Çok çalışmamız, maiyetimizi başarılı kılmaz. Çok fazla müdahale başarıyı önler.
10-
Kabiliyetli, iyi yönetici, şahsa göre uygun iş verebilendir. Yoksa ondan iş isteyen değil. Bir şeyin tamamını elde edemezsek, tamamını terk etmeyelim. Bir insandan tamamen istifade edemiyorsak, onu sokağa atmayalım. İstifade edebileceğimiz yerde, istifade edebileceğimiz miktarda, istifade edebildiğimiz kadar ondan istifade edelim, her insan ayrı seviyede, ayrı kemaldedir.
11-
Aciz insan kibirli olur. Maiyetine kibirli davranan zayıf insandır, boş insandır.
12-
İyi bir yönetici olmamız, maiyetimizin bizi sevmesiyle belli olur.
13-
Hasislik noksanlıktır. Cimriler noksandır. Yanında insan yetiştirmeyen hasistir. Bahçıvan bir gül için bin diken yetiştirir. Bir kişi deyip geçmemeli. İyiliğin de, kötülüğün de azını küçümsememeli. Tarihe bakınca, bir devleti batıranın da, kurtaranın da birer kişidir.

             Emire itaat ve hedef birliği;
1-
İnsan çalıştırmanın temel şartı, heves kırmamaktır.
2-
İdareci olan kimsenin odasına kapı çalınmadan girilebilmeli. Maiyetindekiler, yanına gelmekten çekinmemeli. Eleman, ceketini nefretinden değil, muhabbetinden iliklemeli. Bir Müslüman, bir Müslümanın yanına, herhangi bir iş için, rahat gidemiyorsa, çekinerek gidiyorsa, o kendisinden çekinilen Müslümanın son nefesinden korkulur.
3-
Bir ekipteki eleman herhangi bir kusur işlerse, bu kusur ve kusurun günahı, ekip başına aittir ve o da sorumludur. Baş olmak, ahirette pişmanlıktır.
4-
Bütün idareciler bir eli boynunda bağlı olarak hesap gününe geleceklerdir. Hesap temiz çıkarsa çözülüp Cennete, kötü çıkarsa, diğer eli de bağlanıp Cehenneme götürülecektir.
5-
Emire itaat etmeli, karışmamalı, iki üç başlılık olmaz. Çatal kazık yere batmaz. Ne kadar çok çatal olursa yere batması o kadar zor olur. Müslümanlar bir vücut gibidir. Bu vücudun da bir başı var. İki başlı olsa olmaz. Zaten iki başlı bir yaratık görünce herkes korkar bir tarafa kaçar.
6-
Bir toplumda herkes üzerine düşen vazifeyi yapmalı. Bir vücudun işe yaraması organların sıhhatli çalışmasına bağlıdır. Saatin dişlilerinden birinde arıza varsa saat çalışmaz, doğru göstermez.
7-
Müslüman dinine uydukça başarılı olur. Bu başarı onun değil sistemin başarısıdır. Sıkıntısının sebebiyse sisteme yani dinimize uymamaktan, nefsimize uymaktan kaynaklanmaktadır. Biz dinimize ne kadar uyabilirsek, o kadar rahat eder ve başarılı oluruz. Allahü teâlâ, (Allah’a, Peygambere ve sizden olan amire itaat edin) buyuruyor. Kim kendi aklına göre hareket ederse helak olur. Dinin emirlerine uymak birinci şarttır. Büyük engel insanın kendisidir. Nefsimize uymak en büyük engeldir.
8-
Bütün iş birlik beraberliktedir. Bu temin edilirse kimse bize zarar veremez.
9-
Vekil asıl gibidir. Vekili üzmek aslı üzmek gibidir. Vekile itiraz asla itirazdır.
10-
Emre itaat esastır. Bir vücutta bir ağız bulunur.
11-
Emir kim olursa olsun, itaat edilir. Emire itaat etmek, Peygamber efendimizin emridir. Burnu kesik Habeşli bir köle de olsa, fâsık veya facir de olsa, emire itaat vacibdir. Bunun şakası olmaz.
12-
Bu din, kişinin kendisine itaatini kaldıran, sormayı, sorduğuna itaati emreden bir dindir.
13
-Emirin haberi olmadan yapılan iş, girdi ve çıktı meşru değildir.
14-
Hedef birliği çok önemli. Herkesin çektiği, hedefsizlikten, belirsizliktendir. Hedef birliği sevgiyi artırır. Hedefi olmayan gemiye, rüzgârın faydası olmaz.
15-
Bir yumruk gibi olmalı. El açık olursa parmaklar zarar görür. Yumruk haline gelirse zarar görmez.

               İstişare, akıl ve başarının engeli;
1-
Herkes bir sürünün çobanı gibidir. Çoban sürüsünden sorumlu olduğu gibi, her Müslüman da, bir kişi olsa bile maiyetinden sorumludur.
2-
Emir oturursa, emri altındakiler yatar. Herkes başa bakar. Osmanlı padişahları ordunun başındayken, zaferden zafere koştular. Son dönemlerde saraydan idare başlayınca, olanlar oldu.
3-
Âmir, vazife verdiği arkadaşa tam güvenmeli. Onun kendisinden daha kabiliyetli, ihlâslı olduğuna inanmalı. Bu zor iştir, ancak çok güzeldir. İşte mümin, böyle olur.
4-
Disiplinli bölük, disiplinsiz ordudan iyidir. Namazını kılan, emîrine de itaat eden topluluk, zafere kavuşur.
5-
Başarının sırrı sormaktır.
6-
Her şey söz dinleyene verilir, her şey, bu (her şey)in içinde vardır.
7-
İşi bilen değil, peki diyen kıymetlidir. Söz dinlemeyen kabiliyetli olsa da başarılı olamaz.
8-
İşlerinin doğru gitmesini isteyen, kendi başına hareket etmemeli. Akıllılarla istişare etmeli.
9-
Kim kendi aklına göre karar verip de, iş yaparsa pişman olur.
10-
İnsanın nefsi, (Ben haklıyım, ben biliyorum, kimseye ihtiyacım yok) der. Hâlbuki Allahâ Resulüne, (Bir iş yapacağın zaman arkadaşlarınla istişare et!) buyuruyor.
11-
Mümin istişarede menfaati gözetmez. O soran Allah rızası için sorar, cevap veren de Allah rızası için cevap verirse, zahirde yanlış bile olsa, Allahü teâlâ onu hayra tebdil eder, doğrultur.
12
-Aklını bırak kurtul, tâbi ol, saadet bul!
13-
Akıllı insan aklını kullanır. Daha akıllı olan, başkalarının da aklını kullanır.
14-
Başarı nedir? Başarı, öldükten sonra ahirette işe yarar şeydir. Ahirette işe yaramıyorsa, o başarı değildir. Başarının manisi insanın kendisidir, yani aklına nefsine uymasıdır.
15-
Yaşça ve ilimce daha aşağı olanın nasihatini kabullenmek, yüksek dereceli olmaya işarettir.
16
-Hakkı, doğruyu kim söylerse söylesin kabul etmeli. Söyleyene değil, söylenen söze bakmalı.
17-
Allah için istişare edince, Allahü teâlâ en iyisini karşınıza çıkarır. İstişare etmek, sormak nefsi kırar. Sormamak nefsi azdırır. Hiç kimse ilminin çokluğuyla iftihar etmemeli; çünkü ondan daha çok bilen vardır. Şeytan meleklerin hocasıydı. İlmi onu kurtarmadı.
18-
Başkalarının acılarından ve geçmiş felaketlerinden ders almalı. Böyle insanların nasihat ve tavsiyelerine kulak vermeli. Yapacağımız işi, daha önce bunu denemiş, tecrübeli kimselere danışmalıyız. Çünkü onlar, kendilerine pahalıya mal olmuş doğru görüş ve bilgileri sana bedava verirler. İllâ bizim de başımıza gelmesini beklememiz doğru olmaz. Bize de çok pahalıya mal olur.

             Dürüstlük, tasarruf ve çok çalışmak;
1-Âmir öyle olmalı ki, maiyetindeki herkes, (Âmir beni herkesten daha çok seviyor) diyebilmeli.
2
-Cehennemlik görmek isteyen, kendi oturduğu halde, başkasını ayakta tutan kimseye baksın!
3-
İşi ehline vermek lazımdır. Ehline vermeyen mesul olur.
4-
İyi sebebe yapışan iyi netice alır. Çalışırken netice alamazsak, suçu kendimizde aramalıyız.
5-
Başarmak için inanmak lazımdır.
6-
Ticaret hayatında rakiplerimizi, dünya hayatında düşmanlarımızı hafife almamalı.
7-
Dört şeyi küçük olsa da küçük görmemeli, 1- Hastalık, 2- Yangın, 3- Düşman, 4- Zarar.
8-
Tedbir almamak kibirdendir.
9-
Zararın neresinden dönülürse kârdır.
10- 
Önümüze engel çıkarsa, bunu aşmaya uğraşmayalım, yanından dolaşalım.
11-
Boş oturanları Allahü teâlâ sevmez. Bir kimse boş oturursa ona şeytan musallat olur.
12-
Çalışmak ibadettir. Çalışkan Müslüman, Allahın dostudur.
13-
Borçları ödemek, ırzını namusunu korumak ve ölünce geride kalanlara miras bırakmak için mal kazanmayan kimse hayırsızdır. Yani kendine ve topluma zararlıdır.
14-
Paranın gittiği yerden, geldiği yer belli olur. Helal kazananın parası, helal yere gider. Haram kazananın parası harama gider. Bunlar birbirine gitmez.
15-
Ticarette üç şart vardır: Kalite, fiyat, tatlı dille güler yüz.
16-
İbadet için abdest şarttır, ticarette de doğruluk şarttır.
17-
Düşünmekle ibadet olmaz, oturmakla ticaret olmaz. Kovandan çıkmayan arı, bal yapamaz.
18-
Ticaret, kaidesine göre yapılırsa güzeldir. Ticaretin kaidesi de, dürüstlüktür, aldatmamak ve aldanmamaktır. Açıkçası kul hakkından korkmaktır, kul hakkını korumaktır.
19-
Acele etmemeli. Acele eden, ya hata yapar veya hatalı duruma yakın olur. Ağır ve temkinli hareket eden, o işte ya isabet kaydeder veya isabet etmeye yaklaşır. Acele şeytandandır. Ağır ve temkinli hareket Rahman’dandır.
20-
Genelde aceleye sebep, dünyalık toplama hırsıdır. Kanaat sahibi olmalı. Kanaat bitmeyen bir hazinedir. Tasarruf ve kanaat edelim; zira bunlar, boyun eğme zilletinden daha kolay ve hayırlıdır.
21-
Tevekkül etmek, Allahü teâlâya güvenmek; istişare edip, doğru sebeplere yapıştıktan sonra, boş durmak, yan gelip yatmak değildir. Allahü teâlâya yalvarmak demektir.

     OZAN'LARDAN DEYİŞLER:

Dört kapıyı kırk makamı yol eyler
On yedi erkânı küllü hal eyler
Üç sünneti yedi farzı dal eyler
Muhabbet bahrinde ummanı söyler
                Malatyalı Sadık Baba

Hakikat bir gizli sırdır
Açabilirsen gel beri
Küfr içinde iman vardır
Seçebilirsen gel beri. 
          Şah İsmail Hatayı

Erlik dişilik sorulmaz muhabbetin dilinde
Hakk’ın yarattığı her şey bakın yerli yerinde
Bizim nazarımızda kadın-erkek farkı yoktur
Noksanlık ve çirkinlik senin görüşlerinde…”
                                Hacı Bektaşi Veli
 
Hararet nardadır saçta değildir,
Akıl baştadır taçta değildir,
Her ne arar isen kendinde ara,
Kudüs‘te, Mekke’de, Hacc’da değil.
                       Hünkar Bektaşi Veli
 
Eğer ilerlemek istiyorsan herkesin önüne atılma,
Merhem ve mum gibi ol, diken olma,
Hiç kimseden sana kötülük gelmesin istersen,
Kötü sözlü, kötü düşünceli ve kötü huylu olma!
                                   Hoca Ahmet Yesevî
 
Muhammed dinidir bizim dinimiz,
Tarikat altından geçer yolumuz,
Hem Cibril-i Eminʼdir rehberimiz,
Biz müʼminiz mürşîdimiz Aliʼdir.
                    Pîr Sultan Abdâl
 Gelin tanış olalım,
 İşi kolay kılalım,
 Sevelim sevilelim,
 Bu dünya kimseye kalmaz"
                      Yunus Emre

Yakışırken giyin,
Öğütürken yiyin,
Ayaktayken gezin,
Zaman varken dost olun.
                   Halk Ozanı 

       Mevlana'dan Sözler;
İyiyi ara, güzeli ara, doğruyu ara ama kusur arama,
Mutluluğu sende bulan senindir, ötesi misafirdir.
Doğruysan zarar gördüm deme, bilki iyiler mutlaka kazanır.
Mum olmak kolay değildir, Işık saçmak için önce yanmak gerek.
Kaliteli insan işiyle, boş insan kişiyle uğraşır.
Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar dosttur. İnsan dostunun huyunu alır.
Sana güvenen insana yalan söyleme, sana yalan söyleyen insana asla güvenme.
Sabır sıkıntının anahtarıdır, Dert etme dua et.
                                                               
           Mevlana'nın yedi öğüdü;

1-
Cömertlik ve yardım etme konusunda akarsu gibi ol,

2-Şefkat ve merhamette güneş gibi ol,
3-Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol,
4-Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol,
5-Tevazu ve alçakgönüllükte toprak gibi ol,
6-Hoşgörülülükte deniz gibi ol,
7-Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol,

      Kısa Mevlana sözleri;

Çoban uyudu mu kurt emin olur.

Yürek yanmadıkça, göz yaşarmaz.

 Dert daima insana yol gösterir.

 Testide ne varsa dışına o sızar.

Sual de bilgiden doğar, cevap da.

İki kişinin bildiği sır değildir.

Kötülerin övülmesi arşı titretir.


Anlamak bilmek; bilmek affetmektir.

Ayıpsız dost arayan, dostsuz kalır.

Gerçek aşkta ne vefa vardır ne cefa.

Bu dünya tuzaktır, tanesi de arzular.

Savaşsız, sabırsız yenme olur mu hiç?

Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.

Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakilerin anlayabileceği kadardır.

Müzik Allah’ın dilidir.

Ne olursan ol, yine gel. Mevlana.


        BAK OĞUL!
Eline, Beline, Diline Hakim ol,

Aşına , İşine, Eşine sahip çık,
Elin açık, Gönlün açık, Sofran açık olsun,
Ayıpları ört, Sırları tut, Öfkeni de yut...

Bunlar «her» dînin temel esaslarındandır. Ve her din erdemli bir hayat yaşamayı telkin eder. Dînin böyle bir gücü varken ondan faydalanmak gerekmez mi?
İçinizde "İylik yap iyilik bul" filmini izleyen var mı bilmiyorum ama orda küçükte olsa bir örneği vardı.  Küçük çocuk bir sistem oluşturmuştu. Kendisi 3 kişiye birer iyilik yapıyor ve bu üç kişi başka üç kişiye.. olay bu şekilde gidiyor.

Hayatta İlerlemenin 20 Yolu:

 

1-Erken kalk,

2-Hergün kitap oku,

3-Sağlıklı beslen,

4-Kendini sev,

5-Daha az yargıla,

6-Kendin ol,

7-Hedefler koy,

8-Gününü planla,

9-Pozitif ol,

10-Amaç edin,

11-İlham kaynağı bul,

12-Başkalarına yardım et,

13-Çevre edin,

14-Paranı kontrol et,

15-Markanı oluştur,

16-Yetenekler edin,

17-Erdemli yaşa,

18-Yatırım yap,

19-Günlük tut,

20-Büyük düşün.


           Kemal Atatürk’ün liderlik özellikleri;

1-VATANSEVERLİK: Atatürk’ün liderlik özelliklerinin başında vatanseverlik gelmektedir. Atatürk, vatanı için hiç bir fedakarlıktan vazgeçmemiştir. Vatanını korumak için Mustafa Kemal Atatürk, her şeyi yapmıştır.

2-İDEALİSTLİK: Mustafa Kemal’in hayattaki en büyük ideali, milletini ve vatanı çağdaş uygarlık seviyesine çıkarmak olmuştur ve bunun için her türlü fedakarlığı ve çalışmayı yapmıştır.

3-HAKİKAT ARAMA GÜCÜ: Mustafa Kemal Atatürk, hakikati aramayı kendine bir yöntem edinmiştir. Akıl ve mantığın her şeyi halledebileceğine inanıyordu.

4- YÖNETİCİLİK: Mustafa Kemal Atatürk, bir yöneticide olması gereken tüm özelliklere sahipti, kibar, dürüst, hoşgörülü bir yöneticiydi.

5-İLERİ GÖRÜŞLÜLÜK: Mustafa Kemal Atatürk, tüm olayların sonucu tahmin ediyordu ve biliyordu bu nedenle her durumda adımlarını ileri görüşlülüğünü kullanarak atmıştır ve hiç yanılmamıştır.

6-SABIR VE DİSİPLİNLİLİK: Mustafa Kemal Atatürk, ortaya atılan her konuda öne sabırla düşünür ve disiplinli bir şekilde üzerinde çalışırdı ve herhangi bir durumun sonucunu sabırla karşılardı.

7-AÇIK SÖZLÜLÜK: Mustafa Kemal Atatürk, her durumda her koşulda doğru söyler ve açık sözlü olurdu. Bu özellikte onun liderlik özelliklerinden biridir.

8-Kararlılık: Aldığı kararlara sonun kadar sadık kalmasıdır.

9-KENDİNE GÜVEN:

10-ZEKASI.

11-ÇOK YÖNLÜLÜK

12-İYİ KALPLİLİĞİ

13-ÇALIŞKANLIĞI,

14-DEVRİMCİLİĞİ

 

Adnan Nur Baykal, ’Kemal Atatürk’ün Liderlik Sırları’adlı kitabında, bu özellikleri şöyle sıralamıştır;


1- Açık Olma 
2- Adam Yetiştirme 
3- Bilgi ve Tecrübe Sahibi olma 
4- Bilgi Toplama Yeteneği 
5- Bilgilendirme Alışkanlığı 
6- Kendini Bilme 
7- Cesur Olma 
8- Çevre Bilincine Sahip Olma 
9- Dayanıklı Olma 
10- Karşısındakini Dinleme Alışkanlığı 
11- Emrivakiye İzin Vermeme 
12- Esnek Olabilme 
13- Espri Sahibi Olabilme 
14- Soyut Düşünebilme Yeteneği 
15- Fedakar Olma 
16- Gerçekçi Olma 
17- Göreve Talip Olma 
18- Güvenilir Olma 
19- Kendine Güvenme 
20- Hazırlıklı Olma 
21- Hedefe Yönelik Kararlı Olma 
22- Hesap Adamı 
23- İkna Etme Yeteneği 
24- İnsiyatif Kullanma 
25- İnsaf Sarrafı Olma 
26- İnsana Değer Verme 
27- Yaptığı İşe İnanma 
28- Kamuoyu Oluşturma Yeteneği 
29- Çabuk Karar Verebilme Yeteneği 
30- Karar Verme Yeteneği 
31- Konuşma ve Yazma Yeteneği 
32- Liyakat Aşığı Olma 
33- Mükemmeliyetçi Olma 
34- Müsamahalı Olma 
35- Müteşebbis Olma 
36- Mütevazi Olma 
37- Öğrenme Azmine Sahip Olma 
38- Öncü Olma 
39- Örgütleme Yeteneği
40- Prensip Sahibi Olma 
41- Problem Çözücü Olma 
42- Programlı Olma 
43- Sıradışı Olma 
44- Sorumluluk Alma Alışkanlığı 
45- Strateji Bilincine Sahip Olma 
46- Olacakları Tahmin Edebilme 
47- Vizyon Sahibi Olma 
48- Yönetme Yeteneği 
49- Zaman Mevhumuna Sahip Olma 
50- Zamanlama Yeteneği. 

 

İyi Bir Liderde Olması Gereken 10 Özellik

İş dünyasında liderlik, sektörel başarıdan çok daha fazlasını ifade eder. İş yerindeki motivasyonun en kilit noktasında yer alan liderler, yapılan işin niteliğini belirleyecek güce sahiptir. Bu gücü yönetme becerisi de iyi liderliğin göstergesidir. Peki başarılı ve iyi bir lider nasıl olur? İşte iyi bir liderde olması gereken 10 özellik:

1-Yüksek Empati Yeteneği

Gerçek bir lider iş yerindeki düşük performansın nedenlerini her yönüyle ele almaya meyillidir. Çalışanların kurulu bir makine olmadığını bilir ve yeteneklerini, becerilerini değerlendirirken çalışanların kişisel problemleri ve olası kurumsal hataların çalışan üzerindeki etkisi unsurlarını da mutlaka göz önünde bulundurur. Onları anlamayı öncelik haline getirir. 

2-Dürüstlük ve Adalet

Hemen her çalışan, liderinden dürüst ve adil bir yaklaşım bekler. Şeffaf bir çalışma ortamında yürütülen iş, yalnızca işe odaklanılmasını sağladığı için verimliliği de artırır. Yaptığı işin değeri ölçüsünde karşılık göreceğini düşünen çalışanın, işe ve iş yerine olan aidiyet hissini güçlendiren bu tavır, iyi bir liderde bulunması gereken en önemli özelliklerden biridir.

3-Yeniliğe Açıklık

Günümüzün büyük bir hızla değişen dünyasında pazarın durağan kalacağını düşünmek hata olur. Yeni akımlar, değişen yönelimler, dönüşen beklentiler... Arz talep dengesinin korelasyonunu zamanında ve doğru şekilde yakalayabilen lider, ekibiyle beraber sektöründe parlayacak işlere imza atacaktır. 

4-Takım Arkadaşlığı

Görev paylaşımını doğru ve etkin yapabilmek, yapılan her işe kıymet gösterdiğini belli etmek işin bütün aşamasındaki verimi olumlu yönde etkiler. İş yerindeki herkesi bu takım oyununun önemli oyuncuları gibi hissettirebilen liderler başarıyı garantileyen kişilere de dönüşürler aynı zamanda. 

5-Basitleştirme Yeteneği

Neredeyse her işin zorlu, karmaşık ve anlaşılması güç gözüken yanları vardır. Bu tedirgin edici tablo ürkek bir çalışma ortamının da habercisi olabilir. Ve herkes de bilir ki hata yapmaktan korkan biri daima daha çok hata yapar. İşte buna mahal vermemek liderin elindedir. Karmaşık taleplerin, beklentilerin aslında çözülebilir olduğunu gösteren lider, işi basitleştirerek zorlukların üstesinden kolaylıkla gelmenin formülünü öğrenmiş demektir. 

6-İlham Vermek

Atatürk, “Lider dediğin önde yürüyen değil, yol gösteren olmalıdır.” der. Liderlikle ilgili sarf edilmiş en doğru sözlerden biridir kesinlikle. İş odaklı çalışma ortamları kimi zaman yaratıcı düşünme yeteneği yorabilir ya da daha kötüsü köreltebilir. Liderler işte bu noktada olaya müdahil olmalıdır. Çalışanına ilham vermek, hayal gücünü canlandırması için ona yardımcı olmak gerçek bir liderin en kritik işlerinden biridir. 

7-Anlayış Göstermek

Hata yapılmayan yer yoktur. Bazen işi öğrenmeye hevesli stajyerler, bazen yeni başlayanlar hatta kıdemliler bile zaman zaman hata yapabilirler. İyi liderler hatalar ile beceri ve yeteneği ayırt etmeyi bilir. Potansiyelin daima farkındadır. Hatta hataları olumlu sonuçlara dönüştürmek bile kimi zaman yetenekli liderlerin elindedir. 

8-Çatışmaları Yönetebilmek

Kalabalık iş ortamları beraberinde bazı sorunları da getirir. Tartışmalar, kavgalar zaman zaman rastlanılan durumlardır ve bu oldukça da doğaldır. Lidere düşen görev bu tartışmaların iş ortamının gerginleştirmesini önlemek ve uzamamasını, çabucak düzeltilmesini sağlamaktır. Çalışanlar arasında ayrım yapmadan veya taraf olmadan krizlerin üstesinden gelmeyi bilmelidir.

9-Gelişime Açık Olmak

Liderlik varılacak nihai hedef değildir. Aslında çok uzun bir sürecin başlangıcıdır. Bir takımın liderliğini üstlenen kişi, her zamankinden çok daha fazla kendini geliştirmeye özen göstermelidir. Çünkü artık taşıdığı, tek bir kişinin değil, grubunun sorumluluğudur. İhtiyaçları, eksiklikleri fark edebilmeli ve bunu önce kendisinde telafi edebilecek beceriye sahip olmalıdır.

10-Başkalarını eğitebilmelidir

Kendi gelişimini tamamlayan, belirli alanlarda profesyonelleşen liderler birikimini kendisine saklamamalıdır. Bildiği, öğrendiği, her şeyi çalışanlarına da öğretebilmelidir. İyi bir lider en az kendisi kadar iyi olan takım arkadaşları ister ve buna göre çaba gösterir.

KİŞİSEL FİNANS ÖNERİSİ:

Fakirliğin Nedenleri;
1-Faiz almak, vermek,
2-Zekat, sadaka vermemek,
3-Zina etmek, 
4-Haksız kazanç,
5-İbadet vermek,

6-Şükürsüzlük,
7-Hırs, inat etmek,
8-Günah işlemek,
9-Akrabayı gözetmemek,
10-Yalan söylemek.

Kişisel Finans Önerisi;
1-Birikime hemen başla, 

2-Lüks harcama yapma,
3-Borçlarını bitir, yatırım yap,
4-BES Sistemine gir, aylık %10 yatır,
5-Piyasaları takip et, enflasyondan korun,
6-Ek gelir elde et, gelirini arttır,
7-Acil durum fonu ayır,(6 aylık giderin kadar),
8-Aylık satışlarını, giderlerini yaz,
9-Gelirinden birikim için %10'a kadar ayır,
10-Kredi kartlarını az kullan,
11-Gelirinin faizini harca,
12-Aylık, yıllık bütçeni yap izle.

Bu önerim  var size;
Hakan Turgut 'un  Parasal Zeka  isimli kitabını ve Robert Kyosaki nin Zengin Baba Yoksul Baba kitabıı okuyun kitabını okuyun. bu kitaplarla;

1-Finansal planlama yapabilir,
2-Borçlarınızdan kurtulabilir,
3-Daha fazla para kazanabilir,
4-Kredi kartlarınızla dost olun,
5-istediğiniz ev ve arabayı satın alabilir,
6-Kendinizi ve olabilir risklere karşı gelebilir,
7-Kendi geleceğinizi tasarlayabilir,
8-Kârlı yatırımlar yapabilir,
9-Yüksek bir yaşam standardında emekli olabilir,
10-Zenginliğinizi sonraki nesillere aktarabilirsiniz.

Kişisel Finansın 7 yolu:

1-Finansal plan yapmak,

2-Tasarruf, yatırım yapmak, 

3-Ortalamanın altında yaşayın,

4-Kredilerden kurtulun,

5-Kazanmak için çalışın,

6–Kendi porföyünüzü kurun,

7–Profesyonel tavsiyeler alın.

 İstatistiklere göre % 95' i hiçbir zaman ayarlanamıyor.

         Zengin Olmanın Yolları Nelerdir?

1-Aktif olması ve her şeyden önce hazır olun. ''Gezen Kurt Aç Kalmaz'' 

2-İyi bir Network, Doğru Zaman, Doğru Yer, Yüksek Özveri, Cesaret Sahibi Olun,

3-Yaşam boyu kendi sisteminizi kurun yoksa ömür boyu alarm kurar,

4-Başarınızın % 80'i, masa başı çalışmanızın % 20'sine bağlı.

5-Fark yaratmak, ayağa kalk yarat!

6-Paranızı Yatırımla Değerlendirin. Riski Dağıtın

7-Zaten yaşanmış olanın orada olun. Onlar gibi…

8-Gayrimenkul her zaman iyi bir yatırımdır.

9-Ekonomi analizlerini ve Trendleri takip edin.

10-Geleceğe Odaklanın, Planlı hareket edin,

11-Devamlı zaman zaman Tasarruf yapmak

12-Globalleşin, İhracat, ithalat, üretim yapın,

13-Kendi geliştirin yatırımı sadece bilgi ürünlerine değer vermezsiniz, itibar ve değerlendirirsiniz.

14-Sonuçları düzenli takip edin,

15-Zengin insanlardan birini modelleyin

16-Zengin İnsanların Yüksek Farkındalıkları vardır;

- Geleceğe Odaklıdırlar.

- Entelektüel bilgi birikimleri yüksektir.

- Bilişsel Zekaları (IQ) ve Duygusal Zekaları (EQ) gelişmiştir.

- Bedensel Zekaları (PQ), Kültürel Zekaları (CQ) gelişmiştir.

- Spiritüel Zekaları (SQ) ve Adaptif Zekaları (AQ) diğer insanlara göre daha fazla gelişmiştir.

- Kalıcılık, sürdürülebilirlik konusunda deneyimli ve başarılıdırlar.

- Hayata pozitif açıdan bakar ve pozitif içselli kelimeler ile iletişim kurarlar.

- Avantajlara ve oluşabilecek fırsatlara odaklıdırlar.

- İçsel doğal motivasyonları son derece yüksektir.

- Eğitime son derece önem gösterirler.

-Başarılı insanları ya modeller, ya da onlarla ortaklık kurabilecek zeminler oluştururlar.



    Fakirliğin Nedenleri;
1-Faiz almak, vermek,
2-Zekat, sadaka vermemek,
3-Zina etmek, 
4-Haksız kazanç,
5-İbadet etmemek,
6-Şükürsüzlük,
7-Hırs, inat etmek,
8-Günah işlemek,
9-Akrabayı gözetmemek,
10-Yalan söylemek.

Kişisel Finans Önerisi;
1-Birikime hemen başla, 
2-Lüks harcama yapma,
3-Borçlarını bitir, yatırım yap,
4-BES Sistemine gir, aylık %10 yatır,
5-Piyasaları takip et, enflasyondan korun,
6-Ek gelir elde et, gelirini arttır,
7-Acil durum fonu ayır,(6 aylık gider kadar),
8-Aylık bilanço yap, giderlerini yaz,
9-Gelirinden birikime %10 ayır kalanı harca,
10-Kredi kartlarını az kullan,
11-Gelirinin faizini harca,
12-Aylık,yıllık bütçeni yap izle.

Bu konuda kitap önerim size;
Hakan Turgut'un Parasal Zeka isimli kitabını mutlaka okuyun derim. Bu kitapla;


1-Finansal planlama yapabilir,
2-Borçlarınızdan kurtulabilir,
3-Daha fazla para kazanabilir,
4-Kredi kartlarınızla dost olabilir,
5-İstediğiniz ev ve arabayı satın alabilir,
6-Kendinizi ve ailenizi finansal risklere karşı koruyabilir,
7-Kendi işinizi kurabilir,
8-Kârlı yatırımlar yapabilir,
9-Yüksek bir yaşam standardında emekli olabilir,
10-Zenginliğinizi sizden sonraki nesillere aktarabilirsiniz.

Yatırım Yöntemleri;
1-Altın, Döviz,   % 20
2-Hisse Senedi, % 20
3-Devlet Tahvili, %25
4-Repo Fonu,  % 10
5-Kıymetli Madenler, %10
6-Borsa Yatırım Fonu, % 20
7-Gayrimenkul,  % 25
8-Ticari Mal, % 20
9-Kripto(Dijital) para, % 5
10-Faiz(Enflasyon+%12),
11-BES: Bireysel Emeklilik sistemi:%30
12-Yatırımınızı çeşitlendirin, 4-6 alanda değerlendirin,
13-Acil durumlar için bir miktar para Repoda tutun.

"Rabbimiz, bize bu dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru."                                                                                                             Bakara 201.
Not: Kişisel finans  bilgilerim bir yatırım tavsiyesi değildir. Sizlerin kendi araştırmanızı yapmanız ve danışmanlık almanız  daha iyi olur.    Saygılarımla...  

“Sade bir yaşantıyı benimse. Az ile yetinmeyi öğren. İsraftan kaçın. Tutumlu ol, Şükür ehli, dürüst ve çalışkan ol. Sev, sevil ve daima sev. Her varlığın sevilecek en az bir yönü olduğunu bil. Her zaman Erdemli yaşa...”

Erdemliler Dergahına Bağış ve Destek için; 

Hesap Numaralarımız:

Ziraat Bankası:
Hesap Sahibi: 
Orhan BOYRAZ
Ziraatbank, Adıyaman merkez şubesi:
İban No: TR 71 0001 0001 8436 2319 3850 03

Finansbank:
Hesap Sahibi: Orhan Boyraz; 
Finansbank-Enpara.com; Adıyaman Şubesi;
İban No: TR39 0011 1000 0000 0049 5153 96


İLETİŞİM:
Website: http://www.orhanli-devleti.com
E-Mail: orhanboyraz02@hotmail.com
Tel: (0541) 866 02 02

                                                                            Orhan BOYRAZ
                                                                             Jeofizik Mühendisi
                                                                              Kamu Yönetimi
  
1886 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Takvim
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar38.218838.3719
Euro43.382843.5566
Hava Durumu
Saat
Site Haritası
GÜZEL SÖZLER












Rozetler & Taşlar
   
 ADD PUL/ARMA:







OĞUZ KAĞAN MÜHRÜ:







 Değerli Taş Rozetler;


           
           M.Turkuaz

            
               Zümrüt

             
               S. Sitrin

             
                Y. Florit

              
               Akumarin

             
              Amazonit

             
              Ateş Opal

              
               Aventurin

              
                  Ay Taşı

              
               Benitoyit

              
               D. Kuvars

              
                 P.Florit

              
                 Galenit

              
                Hematit

             
                Jasper

              
                  Kalsit

              
             Labradonit

              
              Lal Garnet
         (Güç &Enerji)

             
           Lapis Lazuli

            
          Rutil Kuvars

             
                 Sedef
   (Bereket, Enerji)

            
               Selenit

            
              Selestit

            
            Septeryan
(Ejderha Yumurtası)

             
                K.Sitrin

             
                 Sodalit

              
                Turmalin

              
              Yeşim taşı

              
               Yıldız Taşı

              
                Zümrüt


    

    

    



    



















































































































Ademin Yıldızı


Afrika yıldızı


Asya Yıldızı


      Altın


Anti Madde


Bahai Zümrütü


    Beril


Cahiyo Yakutu


Dağların Işığı


En Pahalı Elmas


Grantdiyorit


Grisononun Ruhu


Guinness Zümrütü


Hindistan Yıldızı


Işık DAĞI


    Jadeite


Kalifornuyum


Kırmızı Elmas


Letseng Elması


  Maria Safiri


Mavi Garnet


Moğol Zümrütü


Musgravite

Orlov Elması


Painite Borat


    Platin


Plütonyum


Serendibite


Siyah Opal


  Taaffeite


Tiffany Elması


Umut Elması


Yeşim taşı