Sen; Sosyetenin cici kızı
Diskoların masa süsü
Davetlerin masal prensesi
Özel okulların sondan birincisi
Villaların tek varisi
Sen anasının kuzususun
Ben;
Elleri nasırlı
Gözleri kanlı
Yüreği yaralı
Ceketi yamalı
Lastik ayakkabılı
Irgat Memo’ nun altıncı çocuğuyum
Sen;
Masanda karides, havyar beğenmezsin
Ben;
Soframda kuru soğana şükrederim
Ayrı dünyaların insanlarıyız seninle
Evet bu doğru
Ama;
Benim aşktan anlamadığımı
Benim sevmeyi bilmediğimi söyleyemezsin
Sen kendine bak kızım!
Senin anladığın
Tele’ vole aşkları
İnan olsa dükkan senin
İşte o da bende yok
Ben Anadolu’ yum kızım!
Ben Ağrı’yım!
Ben Erciyes’im!
Benim yüreğimde
Volkanlar patlar
Benim yüreğimden
Fırat kadar
Benim yüreğimden
Dicle kadar
Sevgiler akar
Benim yüreğimdeki deli dalgalar
Senin o kocaman dünyanı yıkar
Senin içini sızlatanlar
Tolga’nın mercedesi
Emel’in süs köpeği
Okan’ın katı
Tanju’nun yatı
Ve…
Bir sonraki yılın kürk modası
Banim içimi sızlatanlar
Ekmek bulamayan aç insanlar
Sokakların kirlettiği sokak çocukları
Zilan bacıma biçilen başlık parası
Törelerin kestiği bıçak yarası
Emekli Ahmet beyin ödeyemediği ev kirası
Dul Fatma teyzenin geçim sıkıntısı
Genç kızlarımızın düşürüldüğü fuhuş bataklığı
Memed’ ime sıkılan hain kurşunlar
Ve… şehit analarımızın gözyaşları
Bak bu doğru
Ben anlamam poptan, cazdan
Rumbadan, valsdan
Benim;
Türkülerim var
Edirne’den Kars’tan
Hoyratlarım var
Ağıtlarım var
Urfa’dan
Halaylarım var Diyarbakır’dan
Barlarım var Erzurum’dan
Kemençelerim Rize’den
Cüralarım Denizli’den
Bozlaklarım Kırşehir’den
Kaşık oyunlarım Silifke’den
Ben bir garip Orhan Veli’yim
Gözleri kapalı, İstanbul’u düşünürüm
Ben Cahit Sıtkı’yım
Yolun yarısını iyi bilirim
Ben Yunus’um
Yaratılanı hoş görürüm
Ben Mevlana’yım
Olduğum gibi görünürüm
Ben Koca Veysel’im
Kara toprağa yarim derim
Ve…
Onun bağrına
Şerefimle, gururumla gömülürüm
Beni sen anlayamazsın
Ben!
Anadolu’yum…
Ben Anadolu’yum…
Yagmur Yagar / Musa Eroğlu
Yağmur yağar benim garip başıma
Göz koydular ekmeğime aşıma
Yağmur yağar benim garip başıma
Göz koydular ekmeğime aşıma
Doyamadan dolu dolu yaşıma
Bir yalana gitti ömrüm ağlarım
Bir yalana gitti ömrüm ağlarım
Dostlar vurdu bu bağrıma hançeri
Neler gördüm neler çektim neleri
Dostlar vurdu bu sineme hançeri
Neler gördüm neler çektim neleri
Kimse bilmez bağrımdaki dertleri
Kimse bilmez bağrımdaki dertleri
Bir yalana gitti ömrüm ağlarım
Bir yalana gitti ömrüm ağlarım
HANI YAĞMA/ Tevfik FİKRET
İşte bu sofra efendiler
Bu sofra kan ağlayan
Can çekişen halkımızın sofrası
Nesi var nesi yoksa hepsi bu
Bekler sizi bu sofra efendiler
Nasılda durur nasılda titrer karşınızda
Aman canım utanacak ne var efendiler
Yiyin yutun hapur hupur şapur şupur
Yiyin efendiler yiyin
Bu iştah açan sofra sizin
Vallahi yiyin doyuncaya kadar yiyin
Patlayıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin
Bütün bu nazlı beylerindir ne varsa ortalıkta
Hasef nesef şeref şatafat oyun düğün konak saray
Hepsi sizihn efendiler konak saray gelin alay
Hepsi sizin hepsi hazır hepsi kolay
Yiyin efendiler yiyin bu hanı iştiha sizin
Duyuncaya tıksırıncaya çatlayıncaya kadar yiyin
Nasılsa bu fukara halk verir nesi var nesi yoksa
Verir malını canını ümidini tüm güzelliğini
Servetini istikbalini sağlığını rahatını
İçinde kaynayan mahşeri
Verir bu memleket verir hiç tasalanmayın
Hiç düşünmeyin harammıdır yoksa helal mi
Yiyin efendiler yiyin ama biraz çabuk yiyin
Bu harmanın gelir sonu kapıştırın giderayak
Yarın bi bakarsınız sönmüş bu gün çıtırdayan ocak
Bu gün mideniz hazırken bu gün çorbalar sıcak
Atıştırın tıkıştırın kapış kapış kucak kucak
Götürün efendiler götürün bu yağma sizin
Bu ihanet sizin bu hıyanet sizin
Gün sizin efendiler şölenler törenler sizin
Gelin görün ki ne yapsanız ne etseniz de
Çare yok efendiler sizde gelip geçersiniz
Gelmiş ve geçmiş efendileriniz gibi
Çün bu memleket bizim efendiler bizim
Söylemek zorunda kaldığım için özür dilerim
Siz yine de yiyin efendiler yiyin
Bu iştah açan sofra sizin yiyin yiyin
Düzenleyen : İbrahim SADRİ
Yarsız çekilmiyor dünyanın kahrı
Senden başkasına güvenmem gayrı
Çabuk tut elini sen öldür bari
Yad eller girmesin kanıma benim
Gel yaklaş yanıma gel otur yarim
Tatlı sohbetimiz kalmasın yarım
Yanağın gıdadır dudağın serum
Öptükçe can katar canıma benim
Sevdaya giden yol en güzel yoldur
İster kadehime zehirler doldur
Ben sana kıyamam sen beni öldür
Kötülük yakışmaz şanıma benim
Sen beni düşürdün sonsuz firkate
Bu muhabbet dönüşmesin hasrete
Yoksa darıldınmı Garip Fikret'e
Neden gelmez oldun yanıma benim…
Bak şu bebelerin güzelliğine, kaşı destan, gözü destan , elleri kan içinde
Kör olasın demiyorum, kör olma da gör beni.
Damda birlikte yatmışız ,öküzü hoşça tutmuşuz ,koyun değil şu dağlarda
san kendimizi gütmüşüz
Hor baktık mı karıncaya, kırdık mı kanadını serçenin,
vurduk mu karacanın yavrulusunu, ya nasıl kıyarız insana.
Sen olmasan öldürmek ne, çürümek ne zindanlarda , özlem ne ayrılık ne
yokluk ne yoksulluk ne, ilenmek ne dilenmek ne, işsiz güçsüz dolanmak ne
Gün gün ile barışmalı, kardeş kardeş duruşmalı, koklaşmalı söyleşmeli
korka korka yaşamak ne,
Kahrolasın demiyorum, kahrolma da, gör beni.
Kanadık toprak olduk, çekildik bayrak olduk, döküldük yaprak olduk
geldik bugüne,
Ekmeği bol eyledik, acıyı bal eyledik, sıratı yol eyledik , geldik bugüne.
Ekilir ekin geliriz, ezilir un geliriz, bir gider bin geliriz
beni vurmak kurtuluş mu?
Kör olsanı demiyorum, kör olma dai gör beni.
Çerkez Gelini
Yazgımın peşinden geldim köyüne,
Dostlarım dediler buyur düğüne.
Düğünde bir güzel gözleri yıldız,
Bakamadım çerkes kızın yüzüne.
Etki alanına girdim gireli,
Ben bende değilim seni göreli.
Sordum dostlarıma maral nereli,
Dediler bu köyün çerkes güzeli.
Gülüşün güneşten sıcak geliyor,
Bakışın ok olmuş yürek deliyor.
Tutuldum kız sana alem biliyor,
Bilmezden gelirsin çerkes güzeli.
Coşuyor yüreğim,kaynıyor kanım,
Karşına diz çökmek istiyor canım.
Seni kaşen görmek diler sol yanım,
Perilere kardeş çerkes güzeli.
Çalsın mızıkalar süzül oyuna,
Bakan gözler kurban olsun boyuna,
Güzelliğin haktan miras soyuna,
Huriler sultanı çerkes güzeli.
Başla selam verdim,selamı aldı,
Mızıkalar birden şeyh şamil çaldı.
Gayrı benimde bir kaşenim vardı,
Yarınıma yoldaş çerkes güzeli.
Vurun gençler vurun tahta kırılsın,
Toplansın çerkesler düğün kurulsun.
İlan ediyoruz şimdi duyulsun,
Gönlümün sultanı çerkes güzeli.
Al kısrak doru tay girsin yarışa,
Altın saplı kılınç konsun varışa.
Naralar atılsın dağlar yıkılsın,
Kazazka oynuyor çerkes güzeli.
Bir yanımda kaf dağı,öbür yanımda sen,
Biri özgürlüğüm,diğeri sevdam.
Avucunda dağlar,rüzğarım ol sen,
Eselim dağlara çerkes güzeli.
İshak Özlü
Gurbet diyarından selam olsun anama,
Tasa etmesin gayrı,
Güller açmasa da, güneş doğmasa da,
Baş koymuşuz biz bu sevdaya dönmeyiz.
Hasretle yollarımı bekleme anne,
Kapı eşiklerinde ağlama anne.
Güller açmasa da, güneş doğmasa da,
Baş koymuşuz biz bu sevdaya dönmeyiz.
Artık dönüş yoktur, gemileri yaktık,
Bu canı Allah’a sattık.
Güller açmasa da, güneş doğmasa da,
Baş koymuşuz biz bu sevdaya dönmeyiz.
Hasretle yollarımı bekleme anne,
Kapı eşiklerinde ağlama anne,
Güller açmasa da, güneş doğmasa da,
Baş koymuşuz biz bu sevdaya dönmeyiz.
BEN ANADOLUYUM!
Bir yanımdan şafak sökerken bir baştan bir başa
Her gün selam veriyor güneş, kurda-kuşa.
Dört mevsim bir yaşarım, yok cihanda böyle eş,
Akşam sefasından, ufuklardan batıyor güneş.
İşte ben Anadoluyum, yiğidim çatıktır kaşım,
Bir babanın öz oğluyum, yedi kardaşım.
Yedi oğlum var biri Aras’tır, bir ucunda Serhat,
Bir kızım var Dicle’dir, bir oğlum var Fırat,
İki ikizim var Seyhan-Ceyhan kıskançlık verirler ya da,
Her nesneye can verilir, yeşil Çukurova’da.
Bir oğlum var, uzun boyludur rengi Kızıl ya,
Bir kızım vardır, kaşları hilaldir adı Sakarya.
İşte benim ben, ben Anadoluyum.
Ben Türküm, Kürdüm, Zazayım, Lazım, Çerkezim, Dadaşım!
Dedik ya… Bir babanın öz oğluyum, yedi kardaşım,
Ben Karadeniz’de Lazım Hazar Denizi’nde Abazım,
Bir elimde kemençe, bir elimde sazım.
İşte benim ben, ben Anadoluyum!
Ağrı Dağı’nda güvercinim.
Bitlis’te Ahlat, Van’da Gevaşım!
Ben Bingöl dağların da çobanım, Muş ile kardaşım.
Hakkari’de Ahmed-i Hani Feqiye Teyrana kuşum
Ben Cizre yollarında Mem-u Zin ile yoldaşım
Batman’da petrol, Diyarbakır ovasında pamuk,
Melikahmet dükkanın da kumaşım.
Siirt’te Koçero, Mardin’de Süryani, Antep’te Şahin,
Urfa’da Halil-ul Rahman sofrasında aşım.
Ben Erzincan’da Terzi Baba Elazığ’da Gagoşum.
Ben Munzur’da alevi, Sivas’ta kızıl başım.
İşte benim ben, ben Anadoluyum!
Ben Hatay’da Arabım,
Habib-i Neccar’a yandaşım,
Ben Malatya, Adıyaman, ben Maraşım,
Ben Kayseri, Kırşehir, Kırıkkale, eğilmez başım.
Ben Yozgat, Tokat, Ankara vatan duvarında taşım.
Adana, Antalya, İzmir, Bursa’dan hoşum
Sakarya, İzmit, İstanbul aşkıylan sarhoşum,
Ege’de Efe Trakya’da Roman
Marmara’da Mamoşum,
Ben “Yurtta sulh Cihan’da barışım”
Ben Kuran-ı Kerim in ışığında çağdaşım
Ben Anadolu erenleri Mevlan’a, Yunus, Hacı Bektaşım!
Ey sevgili kendine gel…Sen; Bensin…Ben; Sizim.
Çanakkale’de yatan binlerce kefensizim.
Beni benden ayırmak ne mümkün,
Aynı bedenim, aynı kemiğim, aynı tırnağım, aynı dişim.
Ben anayım, ben babayım, ben dayı, yeğenim, ben eşim.
Ya Rabbi! Sana arzu-yu niyazım var; “ ayırma beni Hak’tan.”
Ya Rab! koru beni düşmanlardan, dış mihraklardan.
Otuz beş yıldır … “Ne baharım var ne yazım, mevsimde kışım.”
Ben üzgünüm, ben kırgınım, ben ağlayan gözlerde yaşım.
Ben GÜRHAN’ım, garip OZAN’ım, bu topraklarda vatandaşım.
OZAN HACI GÜRHAN
Baba Nasihati
Bir nasihatim var sana tutarsan,
Her yüze gülene aldırma oğul,
Bir bardak su verir başına kalkar,
Namert sofrasına oturma oğlu!...
Haramdan uzak ol, söyleme yalan,
Görmedim bunlarla bahtiyar olan,
Aç olsan da tok gibi davran,
Yokluğunu kimseye bildirme oğul!...
Üç beş kuruş paran olsun bir yerde,
Muhtaç olup boyun eğme namerde,
Seni mahcup eder gördüğü yerde,
Kapıyı borçluya çaldırma oğul!...
İnsana mahsustur şeref, haysiyet,
Dostluğu yaralar bozuksa niyet,
Mevla’nın emrine eyle riayet,
Mizanda haksızlık olmaz be oğul!...
Gidenlerden ibret alınmaz ise,
Öbür yana azık salınmaz ise,
İnsan sağken, kadri bilinmez ise,
Pişmanlık hatayı silmez be oğul!...
Gençlikte duygular sel gibi çağlar,
Gönül, umudunu yükseğe bağlar,
Dengine düşmeyen ömrünce ağlar,
Her güzel yerini bulmaz be oğul!...
Anonim