Burada herkes Twitter gibi düşüncelerini yayınlayabilir.
İlköğretim Okullarında Kişisel Gelişim Dersi verilmeli; Bu ders kapsamında; 1-Erdem ve Değerler, 2-Ahlaki ve Toplumsal Değerler, 3-Kişisel Gelişim Bilgisi, 4-Kişisel Finans Bilgisi, 5-Ev Ekonomisi, 6-Karakter Eğitimi, 7-Toplumsal Uyum konuları işlenebilir.
ODEK; Devletin Kuruluşu: 26 Ağustos 2016, Kurucusu: Kağan Orhan BOYRAZ,
Bu devletin yönetim sistemini Anayasal Demokratik Monarşi olarak belirlenmiş, Orhanlı (Güneş=Adalet) Türk Devleti, Demokratik Kağanlıkla(Hem Demokrasi hemde Kağanlık var) yönetilmektedir.
(Dünya Liderliğimin Başlangıç Tarihi: 1987,...Orhanlı Türk Devleti Demokratik Kağanlığı İlk Kuruluş Tarihi: 26.08.2016)
Orhanlı Türk Devleti Kağanlığı;
1-En üstte Evrensel Erdem Öğretisi:
2-50 Erdem ve Evrensel Değer. Öğreti kardeşliği olacak,
3-Ulusal Demokratik Anayasa,
4-Devlet Başkanı/Kağan,
5-Yüce Devlet Meclisi(Senato),
6-Ulusal Devlet Ordusu,
7-Demokratik Halk Kongresi,
8-Kağanlık Hükümeti,
9-Yüce Adalet Mahkemesi.
10.Tek Merkez Bankası,
11-Ulusal Kağanlık, 24 Yerel Bölgeli Demokratik Devlet+...
12-Tek Resmi Dil ve Seçmeli Çok Anadilli Eğitim,
“Sade bir yaşantıyı benimse. Az ile yetinmeyi öğren. İsraftan kaçın. Şükür ehli, dürüst ve çalışkan ol. Sev, sevil ve daima sev. Her varlığın sevilecek en az bir yönü olduğunu bil. Her zaman erdemli yaşa…” O.B.
1-Devlet Başkanı/Kağan Orhan (Platon; Ya Krallar, Filozof olmalı ya da Filozoflar Kral olmalı demiştir) ve 7 Danışmanı olacaktır.
2-Kağanlık Divanları; a) Küçük Divan: 3 kişi(Üst Yönetim Komitesi), b) Büyük Divan: 7 kişi(Kağan Danışmanları) ,
3-Kağanlık Devlet Güvenlik Konseyi : 13 Üye
4-Kağanlık Hükümeti/Bakanlar Kurulu : 18 Bakan
5-Kağanlık Devlet Meclisi(Senato) :313 Asaletli ve Elit Üyeler
6-KağanlıkUlusal Halk Kongresi : 400 M.V.
7-KağanlıkBüyükHalk Kurultayı : 1001 Delege,
8-DünyaHalkları Kongresi : 2023 Delege,
Orhanlı Türk Devleti/Demokratik Kağanlığı Yöneti minde;
1-Kutsal, Bilge Kağan, Yetkiyi, Yaradan(Gök Tanrı), Devletten ve Demokratik Örgütlü Güçlerden almıştır. Kağan, suçlanamaz, yargılanamaz, hür, bağımsız, devredilmez değiştirilemez kalıtımsal soya bağlı meşru demokratik bir Kağanlıktır. Kağan'a bağlı 7 Halk ve 7 Devlet olmak üzere toplam 14 Ordusu vardır. Ancak hiç kimse anayasadan alınmayan bir devlet yetkisi kullanamaz. Kağan ve herkes yasalara uymak durumundadır. Bu sistemde hem Kağanlık, hemde Demokrasi var. Kağan değiştirilemez, demokraside siyasi partiler yer alır. Siyasi partiler görev yaparlar. Halk tarafından gerektiğinde iktidar değiştirilir.
Türklerin Gök-Tanrısı Tengridir, Türk toplumunda kimin Kağan olacağını o seçer. seçtiği Kağana Kudret ve Güç verir. Yarı Tengri(Yaradan) Kağan, yaratan, yaşatan, koruyan, kurtaran ve yok edebilen ebedi, kutsal, yüce bir varlıktır.
Türkler İslam dışında, Budizm, Maniheizm, Zerdüstlük, Musevilik, Hıristiyanlık gibi bir çok dine girmiş olsalar da, çoğunluk Gök-Tanrı inancını ve ona bağlı esasları korumuş, devam ettirmişlerdir. Bugün için Türk dünyasının büyük çoğunluğu İslam dinini kabul etmiştir. Buna rağmen başlangıçtaki Türk inançları da İslamiyet içinde hayatiyetini ve tesirini devam ettirmiştir.
2-Devletin Başkanı/Kağan; Yasama, Yürütme ve Yargıya Hakim, Başkomutan ve Dini Liderdir. Kağan olmadığı zaman Baş Prens ve Ana Hatun ülkeyi birlikte yönetirler.
3-Ülke yönetiminde sorumluluk, Kağanlık Bakanlar kurulundadır. Kurul, ayda bir gün Cuma günü toplanır. Kurulda 18 Bakan vardır. Kağan/Başbakan yönetiminde toplanır. Başbakan Kağan adına görev yapar, yönetimden sorumludur.
4-Bu Kağanlıkta, Devletin Resmi dili, Bayrağı, Marşı ve Kağanlık Yönetimi değiştirilemez, teklif dahi edilemez.
5-Devlet, Laik, Üniter, Çok Kültürlü, ve Çok uluslu 24 Demokratik Bölgeli, Sosyal ve Adil bir Kağanlıktır.
6-Kağanlık, Üniter olup, Bölge-İl-İlçe-Belde ve Köylere ayrıla rak yönetilir. Bölgelere Vali ataması yapılır, Her Bölgenin Meclisi ve Yönetim Kurulu vardır.
7-Kağan, Ülkeyi, Devlet Sekreteri olan Danışmanlarıyla yönetir. Vatandaşları doğuştan gelen haklarını yani Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik ve Vatandaşlık haklarını kulanmakta serbesttir.
Devlet Egemenliği ve Anayasa: Tüm ülkelerin ana yasaları vardır. Çok ilginç bir şey olmadığı için pek detaya girmeyeceğim. Herhangi bir ülkenin kurulması için mutlaka kurallara ihtiyaç vardır. Bu Orhanlı Türk Devleti, Demokratik Kağanlıkla(ODEK) yönetilir. Devletin Anayasası ve Yasaları oluşturulacaktır. Devletin, www.orhanli-devleti.com İnternet websitesinde açıklanacakatır. Bu devlet, Üniter devlet olup, Bölgesel yönetimlerden oluşur. Yerel Yöneticileri: Vali, Kayma kamlar ve Yerel Belediye Başkanlarından oluşur.
BA/Orhanlı Türk Devletinin;
1-Yönetim şekli, sembolik İskandinav tipi demokratik Kağan lık ve Yönetim, İngiltere, Norveç, Japonya tipi Demokratik Monarşi/ Kağanlıktır. (Devletin Ordusu ve Bürokrasisi olacak tır)
2-Ekonomi; Norveç tarzı, Sosyal Devlet; Kemalist Karma Ekonomik Sistem hakim olacaktır.
4-Sosyal sınıfların olmadığı üretim araçlarının halkın kontro lünde olduğu ve gelir dağılımın eşit olduğu bir yönetim tarzı, İskandinav ülkelerinin sosyal demokrat devlet yönetim siste mi uygun görülmüştür. 5-Orhanlı Türk Devleti kurucularına Soyluluk ve Elit Ünvanları verilecek ve ömür boyu ailesinden bir kişi Kağanlık Devlet Meclisinde(Senato) görev yapma ayrıcalığına kavuşacaktır.
6-Eğer başarılı bir devletin kurulması isteniyorsa, güçlü bir sermayeye muhtaçtır. Eğer 21. y.y.da bir ülke kuruyorsanız, büyük ihtimalle John Locke’un ilkelerine göre kuruyorsunuz
7-John Locke diyor ki; ”Tabiatta herkes hayata, sağlığa, özgürlük ve mülkiyete sahiptir.’’ Locke’a göre, natural bir çevrede eğer devlet yoksa bu haklar yoktur çünkü bu hak ların teminatını verecek olan daha yüksekte bir güç yoktur.
8-Platon’a göre; “İdeal devlet; işçiler, bekçiler ve yöneticiler olmak üzere üç sosyal sınıftan oluşur. İşçiler, çalışarak üretim de bulunurlar ve devletin maddi ihtiyaçlarını karşılarlar. Bekçiler, içte ve dışta devletin varlığını korurlar. Yöneticiler de kanunları yapar ve devleti yönetirler. Devleti meydana getiren yurttaşlar erdemli olmalıdırlar. İşçilerin erdemi "Çalışkanlık”, bekçilerin "Cesaret", yöneticilerin ise "Bilgelik"tir. "Ölçülülük" ve "Adalet" ise sosyal erdemler olup her insanda bulunması gerekir. Yönetici ve Askerlerin Çocuklarını, 4 yaşından itibaren devlet yetiştirmeli ve özel mülkiyet sınırlı yurtluklar şeklinde olmalıdır.”der.
Yukarıdaki görevlere Talip olanlar, Kendine güvenenler, Yeteneğim var diyenlerle görüşelim...
1933 yılında Amerikan Devletleri arasında imzalanmış olan Montevideo Sözleşmesi, Jellinek doktriniyle uyumlu bir devlet tanımına yaslanır. “Devletlerin Hak ve Yükümlülük lerine İlişkin Montevideo Sözleşmesi”nin 1. maddesi devlet için şöyle bir tanım getirir: Bir uluslararası hukuk kişisi olarak devlet, (1)Daimi bir nüfus; (2)Belirli bir toprak parçası; (3)Hükümet; Yönetim (4)Diğer devletlerle ilişki geliştirme kapasitesi niteliklerine sahip olmalıdır. Montevideo Sözleşmesinin 3. maddesi devletlerin tanınma sıyla ilgilidir. Buna göre; “devletlerin siyasal varlığı diğer devletlerin tanınmasına bağlı değildir. Bir devlet tanınmadan önce de varlığını ve bağımsızlığını koruma, kendi yargısını yapılandırma, yönetim örgütlemesini oluşturma ve ulusal çıkarlarını koruma hakkına sahiptir. Uluslararası hukuka göre devletin yukarıda belirtilen haklarını kullanması diğer devletlerin onayına bağlı değildir.” der. Avustralya'nın Kırsal kesiminde yer alan Atlantium ülkesi toprağa bağlı değil; yani isteyen herkes vatandaş olabilir. İnternet sitesinde şöyle deniyor: “İnsanların geleneksel ulusal sınırlardan ziyade ortak amaçlar ve ilgi alanları doğrultusunda birleştiği bir çağda Atlantium kişilerin milliyet lerinin tesadüfi olarak doğum yerlerine göre belirlenmesi gibi ayrımcılık içeren bir tarihsel uygulamaya alternatif teşkil ediyor.” Dijital vatanadaşlık gelecekte var olacaktır.
E-Devlet: Kamu kurumlarının vatandaşlara, iş dünyasına ve diğer kamu kurumlarına elektronik ortamda hizmet vermesi ve bilgi aktarmasıdır. E-Devletle Ödemeler, bilgi aktarımları ve elektronik belgelerle işlemler yapabilirsiniz. Devlet hizmetlerinin sanal ortama taşınmasıyla beraber, elektronik uygulamalar ortaya çıkmıştır. Türkiye ’de devlet hizmetlerinin, elektronik ortamda ‘’e-Devlet’’ olarak ifade bulmuştur. E-devletin gelişmesiyle birlikte ve vatandaşlar tarafından iyi tepkiler alması sonucunda diğer elektronik uygulamalar gün yüzüne çıkmıştır. Bu uygulamalar:
Moğolcada Han kelimesi Gök anlamını da içerir. Türkler de Ege /Eğe sözcüğü de Kağan anlamında kullanılır. Tigin/ Tekin ise Prens, Şehzade demektir. Bazen Beg/Beğ/Bey sözcüğü de Han anlamındadır. Türkler, 3. yy.dan beri Türkler Kağan, Han, Bey, Paşa, Şah, Sultan, İmp. unvanını kullanmak tadır. Han, bağımsız yönetici anlamındadır. Hanın dişili ise Hanımdır. Türklerde Hakanlık(Kağanlık) sembolü Kadeh-Çanak(Ayag), Kemer(Kur)dir. Kime verilirse O Hakan olurdu. Bana da amcam bir Hac Kadehi vermişti. Evdeydi. Önemini şimdi öğrendim gidip bulayım.
Türklerde Demokratik Kağanlık; Bu Yönetim Sisteminde, Hem Kağanlık hemde Demokrasi vardır. İngiltere, Norveç, Danimarka, Japonyadaki gibi.. Kağan, tarafsız, birleştirici, uzlaştırıcı ve siyaset üstüdür. Max Weber’e göre, irsî monarşi devletin en yüksek makamı için rekabeti safdışı bırakır. Kurulmuş bütün Türk Devletleri Monarşi ile yönetilmiştir. Kağanlıkta, Üçlü Yönetim Erki vardır; Yasama(Toy-Kurultay), Yürütme(Kağan) ve Yargı (Yargu) vardı. Yasama, Meclis, Kurultay ve Kağan arasında paylaşılmıştır.
Egemenlik, Kağanlık ve Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan alma yan bir Devlet yetkisi kullanamaz.” amir hükmüne sahip. 7, 8 ve 9. maddeler ise, egemenliğin kullanılacağı anayasal kurum ları belirler:“
Yasama yetkisi; Türk Milleti adına Ulusal Meclisi’nindir. Bu yetki devredilemez.
Yürütme yetkisi; Kağan ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir. Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.” Egemenliğin, birbiriyle hiyerarşik bağı olmayan bu üç kuruma dağıtılması kuvvetler ayrılığıdır. Kuvvetler ayrılığı, demokratik ülkelerde gerekli olan anayasal bir düşüncedir.
Avrupa veya Osmanlı gibi değildi. İngiltere’nin halihazır durum içerisindeki yönetiminde Kral ve Kraliçe semboliktir. Esas yetkiler Başbakandadır. Japonya da Kral değil İmparator vardır o da semboliktir. Japonya'nın Siyasi yönetim şekli Anayasal Monarşi’dir. İkinci Dünya Savaşının akabinde 1947 yılında kabul edilen Anayasa çoğulcu parlamenter bir sistem getirmiştir. Anayasa uyarınca, İmparator’un görev ve yetki leri tamamen törensel nitelikte olup, yönetim erkinin başı Başbakan’dır. Türklerde devlet yönetimi monarşidir. Ancak kadınlarda yönetimde söz sahibi, anlaşmalara birlikte imza koyarlardı.
Eski Türkler Nasıl Yönetilirdi?
Başkanlık Sisteminin tartışıldığı şu günlerde “tarihten gelen kurtarıcı kement” yine imdadımıza yetişti. Kut anlayışından ikili teşkilata, cihan hâkimiyeti mefkûresinden Toy’a eski Türklerin idarî kodları bugünün yönetim sistemi ihtiyacı için ne söylüyor, inceliyoruz.
Başkanlık sistemi tartışmaları güncel rüzgârların etkisiyle alevlene dursun, biz yüzümüzü tarihe, eski Türklere dönüyoruz. İşte 10 maddede Başkanlık Sisteminin eski Türk lerdeki izdüşümleri.
1.Karizmatik Lider / Tek Başkan: Kağan;
Ergenekon efsanesini işitmeyen yoktur. Demirdağı eriten Türk kavminin son unsurlarının bir kurdun rehberliğinde tarih sahnesine yeniden çıkış hikâyesi… Fakat hakiki tarihte de manzara pek değişmiyor. Türkler, her dönemde etrafında birleşecekleri bir lider bulduklarında tarihin seyrini değiştir mek üzere gayret sarf etmişlerdir. Asya Hun Devleti’nin kurucusu Teoman bu liderlere ilk örnek. Akabinde adını tarih sayfalarına yazdıran Mete Han sahneye çıkacak ve M.Ö. 209’da Hun tahtına oturacaktı. Halktan aldığı destekle kısa sürede Çin’le giriştiği savaşlardan galip çıkacak, ülkeyi vergiye bağlayacaktı. Askerî düzende çığır açan 10’lu sistemle günümüze ulaşan bir yeniliğe de imza atmıştı.
Türkler arasından ne zaman karizmatik bir lider zuhur etse, dünya tarihine etki edecek bir figür de ortaya süre içinde devasa Çin ülkesini vergiye bağlayacak kadar kuvvetlenirler. Türk toplumunun başarıya kavuştuğu devirleri listeleyecek olsak, izdüşümünde ‘Karizmatik’ bir lider ve ona canıyla kanıyla bağlanan halk çıkar karşımıza. Diğer milletlerin tarihinde sistemler ve hanedanlar ön plana çıkarken, Türk tarihinde liderlik vasfı kritik önem taşır. Nitekim Selçuklularda da köklü başarılar Alparslan, Melikşah, Kılıçarslan gibi şahsiyetler tarafından kazanılmıştır. Osmanlı sultanlarından ilk akla gelenler Fatih, Yavuz Selim, Kanuni ve II. Abdülhamid olacaktır. Bunun sebebi, zihnimize kazınan ‘kudretli’ devlet reisi idrakidir.
2.Devlet ve Kut: Kut, Bu Makamı bana Tanrı verdi demektir: Türkler devlete ‘il’ (kelime anlamı: barış) derlerdi. Savaşçı diye tanımlanan bir topluluğun devleti barış anlamına gelen bir kelimeyle karşılaması tezat gibi görünse de ‘adalet’ üzere yaşamayı prensip edindiklerinden, sosyal huzur devletin bekası için en önemli şarttı. Devletin Türklerin zihnine ‘baba’ figürüyle kazındığını düşünürsek millete düşen görev hayırlı bir evlat gibi babaya sadakattir. O sebepledir ki Türk töresin de en ağır cezalar devlete isyan edenlere uygulanırdı.
3.Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi: Karizmatik bir lider etrafın da kenetlenen Türkler, semadan aldıkları enginlik tahay yülüyle cihanda hâkimiyet kurmak için adımlar atmışlardır. Evrensel hâkimiyet telakkisi olarak tarif edilen bu sistemde göğün tekliğinden hareketle yeryüzünde de tek hükümdarın olması gerektiğine inanılır. "Dünya Sulh istiyorsa, Türke Biat etmek zorundadır.." Oğuz Kağan
4.Devlet Meclisi: Toy: Eski Türk devletlerinde Metehan devrinden itibaren (MÖ 209-174) devlet işlerinin görüşüldüğü üç farklı toplantı kayıtlarda zikredilir. İlki dinî hüviyette olup sarayda yapılıyordu. Karakum’da yapılan ikinci toplantı ilkba harın gelişiyle gerçekleştirilir; ekonomik meseleler hal yoluna konulmaya çalışılırdı. Üçüncü ve son toplantıysa atların güç topladığı sonbahar mevsimine denk getirilirdi.
5.Hükümdarın Alametleri: Türk devletlerinde hükümdarlar için 5. yüzyılın ortalarına kadar tanhu, Kağan, Kan-Han, Yab gu, İl-teber, İdi-kut tabirleri kullanılmakla beraber en yaygını ‘Kağan’dır. Hâkimiyeti temsil eden alametlere de Türk kültü ründe önem verilmiştir. Özellikle davul ve sorguç uzun yıllar Orta Asya’da kurulan devletlerin bağımsızlığının alamet-i farikası sayılmıştır. Orta Asya’da dönemin en değerli süs eşya sını, at kuyruğunu sorguçlarında kullanmışlardı. İslamiyetin kabulüyle adına hutbe okutulması, para bastırılmasıda hüküm darlık alametlerinden sayılmıştır.
6.İkili Teşkilat Tek Hâkimiyet: Eski Türk devletleri genel likle ülkeyi iki bölüm halinde yönetmişlerdir. Misâl Bulgarlar ve Macarlarda büyük-küçük, Oğuzlar ve Karluklarda iç-dış, Asya Hunları ve Göktürklerde, Kuzey-Güney, Tabgaçlarda Doğu-Batı şeklinde bir idarî teşkilatlanma görülür. Bu bölün- mede devamlı surette bir taraf diğerinin hâkimiyetini tanımak mecburiyetindeydi. Bu idarî yapılanmanın akabinde hanedana mensup kişiler iki yakanın da yönetiminde yer alırlardı.
7.Türk Hukuku: Töre: Türklerin sosyal hayatında en belirle yici etken töredir. Başta devlet başkanlığı olmak üzere halkın uyması gereken kuralların tamamına Töre denirdi. Hukukî bağlayıcılık bakımından oldukça sert kurallar içerdiğini bilsek de ne yazık ki o dönemde verilen cezaların mahiyeti hakkında bilgilerimiz kısıtlı. Şurası kesin ki devlete karşı işlenen suçlar da kesinlikle taviz verilmezdi.
Töre; Adam öldürmek, barış zamanı kılıç çekmek, zinada bulunmak, hayvan kaçırmak, soygunculuk ve hırsızlık yapmak gibi fiiller kesinlikle yasak idi. Vatana ihanet eden, askerlikten kaçanlar, Bu suçları işleyenler idam edilir, malları devlet hazinesine alınır ve aile fertlerinin hürriyetleri kısıtla nırdı. Irza tecavüz de ağır suçlardan sayılırdı. Bu da bazen idamı gerektirirdi. Mal hırsızlığında on katını ödeme ve Hafif suçlar ise, 10 günü aşmamak üzere hapisle veya bedel ödetmekle cezalandırılırdı. Türklerde siyâsi ve sosyal yaşamı düzenleyen hukuk kurallarına “Töre” adı veriliyordu. Töre yazılı olma yan hukuk kurallarıdır. Törenin dayandığı temel ilkeler adalet, eşitlik, iyilik ve insanlık gibi değerlerdir. Hükümdar dahil herkesin töreye uyma zorunluluğu Türklerde “Kanun üstünlüğü” ilkesinin varlığına işarettir. Töre kelimesi, Orhun Kitabeleri ’nde tam on bir kez geçmektedir. Töre Türklerde vazge çilmez kurallar olduğundan törede bir değişiklik yapılacaksa ancak “kurultay” tarafından yapılırdı. Kurultay’da ise törede değişik lik teklifini ancak hakan yapabilirdi.
Uygurların zamanına göre, çok ileri ve medeni bir toplum olduklarını gösteren bu belgeler, mal edinme, satış protokolü, malı ve eşyayı kiraya verme, parayı faize verme, ortaklık kurma, evlâtlık verme, iş sözleşmesi, köle satışı, vakıfnâme, vasiyetnâme, ipotek senedi gibi son derece çeşitli hukukî konuları kapsamaktaydı. Üstelik bu belgeler, tarafların hak ve hukukunu en iyi şekilde koruyabilecek bir hukuk anlayışı ile yazılmıştır ki, hiç kimse mağdur olmamaktaydı.
Özellikle Bilge Kağan (716-734), hem Türk devletinin hem de töresinin ölmezliğine inanmaktaydı. O bu inancını ve düşüncesini, “Üstte gök basmasa, altta yer delinme se(yani kıyamet kopmazsa),Türk milleti, devletini töreni kim bozabilir?” şeklinde ifade ile ortaya koymuştur.
8.Veliaht: Aslolan Liyakat: Nasıl ki tasavvufta post hak edenin ve ehli olanınsa, devlet mekanizmasında da durum aynıdır. Aslolan liyakattir. Veliaht tayin edilen hükümdar çocukları Kağan’ın katılmadığı savaşlarda orduyu komuta ederlerdi. Ölen hükümdardan sonra tahta kimin geçeceği kurala bağlanmadığından taht mücadelesine başlayan veliaht ların devleti güçten düşürdüğü, iç savaşların yaşandığı dönemler olmuştur.
9.Diplomasi: Bozkırda Siyaset Yapmak: Orta Asya gibi ticarî yolların kavşağındaki bir bölgede hâkimiyetinizi muha faza etmek istiyorsanız askerî gücünüz kadar diplomatik kabiliyetleriniz de yüksek olmalı. Bunun şuuruyla Asya Hunlarından itibaren kurulan Türk devletlerinde yabancı dillere hâkim çok kalabalık bir diplomasi heyeti istihdam edilirdi. Elçilik heyetleri yeni hanın tahta çıkışını dost ve müttefik devletlere bildirmek için ziyaretlere giderlerdi.
10.Ordu: Paralı Değil, Gönüllü Asker: Türk töresinin şiar edinilen kavramıdır “ordu-millet”. Paralı askerlik diye bir şey bilmezler. Savaş sırasında herkes hazır askerdir (Bizans’ın bir dönem Türklerin askerî gücünden yararlanmak için onları paralı asker olarak istihdam ettiği tarihî bir hakikattir). Mete Han’ın buluşu olan 10’lu sistemin iki önemli vasfı vardı. İlki sosyal tabakalaşmanın önünü kesmekti. Hangi aileden ya da sosyal sınıftan geliyorsanız gelin 10’lu sistem bunların hiçbi rine bakmaksızın oluşturulurdu. En zengin ile en fakirin aynı sistemde birlikte hareket etmesi istenirdi. İkinci olarak, her kesin ‘asker’ olduğu şuuru toplumun bilinçaltına işleniyor,
Sonuç olarak karizmatik bir lider ve ona inanan ordu-millet ile bozkırda kurulan Türk devletleri devirlerinin en kudretli askerî güçlerinden biri olarak karşımıza çıkar. Türk tarihinin her sayfası ordu-millet-kağan anlayışının neleri başardığının misalleriyle doludur.
-Türklerde bugünkü anlamda devlet, “il” (el) kelimesi ile ifade edilmiştir. İl kelimesi barış anlamına da gelmektedir. Türk devletlerinde kağan yönetme yetkisini Gök Tanrı’dan alır. (Karizmatik İktidar: Kaynağını Tanrıdan alan iktidar lara verilen isimdir.) Kağan, Türk Cihan Hakimiyeti ülküsüyle görev yapardı. Devlet belirli kurallara göre idare edilmiştir. Yeni kurulan devlette ya da iktidar değişikliğinde kağanın yaptığı ilk icraat töreyi tespit etmektir. Töreye uymayan kağanlar, Tanrı ve halk nezdinde itibarını kaybederek iktidar dan uzaklaştırılmıştır
Türklerde devlet, “Bağımsızlık, Lider, Halk, Ülke ve Teşkilat” olmak üzere birbirini tamamlayan beş Unsurdan meydana gelmiştir.
6-Ülke sınırlarını korumak ve yeni yerler fethetmek,
7-Yüksek mahkemeye başkanlık etmek,
8-Savaşa ve barışa karar vermek,
9-Hükümdarın görevleri incelendiğinde Türklerde “sosyal devlet” anlayışının geçerli olduğu anlaşılmaktadır.
10-Türk Devletlerinde hükümdarlık ilahi kaynaklı idi. Türk kağanı hükümdarlık yetkisini Gök Tanrıdan alırdı. Kut adı verilen bu yetkinin kan yoluyla babadan oğula geçtiğine inanılırdı. Töreye göre hükümdar kurultayda seçilirdi. Kut anlayışının bir sonucu olarak, eski Türk Devletle rinde ülke hanedanın ortak malı sayılmıştır. Bu anlayış hanedan içerisinde taht kavgalarını yaşanmasına sebep olmuştur
Kurultay (Toy) nedir? -İlk Türk Devletlerinde devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı meclise kurultay (toy, kengeş) adı verilmiştir.
Kurultaya hakan, hatun, vezirler, Boy beyleri, komutanlar, ileri gelenler, idari görevliler katılmıştır.
Devletten devlete farklılık göstermekle birlikte kurultayın aldığı kararlar bağlayıcı nitelikteydi. Kağan kurultayın karar larını dikkate almak zorundaydı. Alınan karara uymazsa ortaya çıkan sonuçlardan sorumlu tutulurdu. Kurultay, hüküm darın uygulamalarını kabul etmeyebilirdi. Örneğin Kök Türk Devletinde Bilge Kağan’ın (716-734) şehirlerin surlarla çevrilmesi ve Budizm’in kabul edilmesi istekleri kurultay tarafından reddedilmiştir.
Kurultayın Görev ve Yetkileri
1-Hakanın seçiminde etkili olmak,
2-Devlet politikasını belirlemek,
3-İnsan ve hayvan sayımını yapmak,
4-Yargı işlerini yürütmek,
5-Töreleri düzenlemek,
6-Ordu ile ilgili raporları analiz etmek,
Türkler kurmuş oldukları devletleri iki teşkilat anlayışına göre yönetmişlerdir.
Uyarı: İkili teşkilatlanma ve devletin boylardan teşekkül etmesi ilk Türk Devletlerinde federal yapının olduğunu göste rir.
Hatun: İlk Türk devletlerinde kağanın eşine hatun (katun) denilmiştir.
-Hatunlar kurultaya katılırlar.
-Yabancı elçileri kabul ederler.
-Kağanın yanında savaşa katılırlar.
-Sarayları ve askerleri bulunur.
-Kağan öldüğünde çocukları küçük yaştaysa onlar adına ülke yi yönetir.
-Bu durum Türklerde kadına önem verildiğinin göstergesidir.
Tigin: İslamiyet öncesi hükümdarın çocuklarına verilen unvandır. Tiginler yönetim tecrübesi kazanmak için devletin önemli bölgelerine gönderilirdi.
Tigin adı verilen hükümdar çocuklarının tahta geçişin de;
1-Veraset anlayışı, 2-Kurultayın kararı, 3-Beylerin ortak kararı etkili olmuştur.
Türk Devletlerinin yıkılışlarında etkili olan faktör ler nelerdir?
İkili teşkilatın bölünmeye yol açması.
Dış güçlerin özellikle Çin’in entrikaları.
Kut yetkisinin olumsuz sonuçları.
Boyların kendi siyasi teşekkülünü oluşturmak istemesi.
Mete büyüyünce, babası ile arası açılmıştır. Bunun için iki rivayet vardır: Birincisine göre Oğuz(Mete), atalarının inan cına ters düşünceleri benimsemiştir. Eski Türk inancında var olan Ongunlara ve kutsal sayılan nesnelere karşı çıkmıştır. Bu da tüm budun (ulus) tarafından kötü karşılanmıştır. Babası, Oğuz ile evlenmesini istediği gelinlerini yanına çağırır ve onlara, neden onlarla değil de kendi seçtiği kişiyle evlendiğini sorar. Kızlar ise, Oğuz‘un farklı bir dini benimsediğini ve evlenmek için kendilerinin de o dini benimsemesini şart koştu ğunu söylerler. Yalnızca son kız bu dileği kabul ettiği için, onunla evlendiğini belirtirler. Bunun üzerine Teoman, kutsal değerlere ihanet eden oğlunun öldürülmesi gerektiğini söyler ve ordusuyla birlikte harekete geçer. Oğuz’un karısı hemen bir kadınla Mete’ye haber gönderir. Mete Han, babasının kendisini ortadan kaldır mayı düşün düğünü öğrenince Türk eline bir elçi gönderip “Babamdan yana olanlar orada kalsın, benden yana olanlar ise benimle gelsin.” demiştir. Mete’nin din değiştirdiğini düşünen Türk budunu, çoğunlukla Teoman ’ın (Kara Han’ın) yanında kalmış, bir kısım ise Mete’nin yanına gitmiştir. Bunun üzerine iki taraf da hazırlıklara başlamış ve Mete’nin ordusu ile Mete’nin babası olan Kara Han’ın ordusu vuruşmaya başlamıştır. Bu vuruşmada Kara Han ölmüş ve Mete M.Ö. 209′da tüm Türk iline Kağanlığını duyurmuştur. İkinci rivayete göre ise Teoman, tahtını küçük oğluna bırakmak istediği için, Mete’yi ortadan kaldırmayı düşünmektedir.
Mete’nin çerilerini (askerlerini) eğitmesinde çokça işe yaramıştır. Çerilerini çok disiplinli olarak yetiştirmek iste yen Mete Han, buyruklarını yerine getirmeyen çerilerinin başını kesmiştir. Çerilere, nereye ok atarsa bütün erlerin ora ya ok yağdırmasını emretmiştir. Dağın eteğindeki bir taşa ok atan Mete’nin tüm askerleri, taşı ok yağmuruna tutmuşlardır. Daha sonra okunu, üzerindeki atın gövdesine doğru atan Mete’nin çerilerinin bir kısmı, Mete’nin atına ok atmaktan çekinince, ok atmayanların başını kesmiştir. Hatta bir gün Mete, sevgilisine ok atmış, bunun üzerine Hatun’a ok atmaya cesaret edemeyenlerin yine başını kestirmiştir.
Büyük Hun İmparatorluğu, Teoman‘dan sonra en parlak devrini Oğuz Kağan (Mete Han) zamanında yaşamıştır. Mete Han, kağanlığı elde ettikten sonra dört yöne akınlar düzen lemiştir. Bugünkü İran, Suriye, Moğolistan, Hindistan, Çin ve Rusya topraklarında egemenlik kurmuştur. Batıda Japon Denizi’ne; güneyde Hint Okyanusu’na; kuzeyde Sibirya Ovası’na ve doğuda Anadolu’ya kadar uzanan geniş bir coğraf yada kurduğu büyük imparatorlukta, acunun en köklü ve güçlü uluslarına baş eğdirmiştir. Mete Han’dan önce Çin, kendisini yenilmez güç olarak görüyordu. Fakat Oğuz Han, Çin’e yaptığı seferler sonucunda Çin’in tamamını egemenliği altına almıştır. Hatta Hun akınlarından korkan Çinlilerin, Çin Seddi‘ni yaptıkları meşhurdur. Bu başarılarla bir cihan impara torluğu kuran Mete, Türk tarihinin en büyük komutanların dan ve kağanlarından biri olmayı başarmıştır.
Oğuz Kağan’ın büyük bir komutan ve lider olmasının yanında, Tanrı’nın elçisi olduğu da söylenir. Oğuzname’nin (Oğuz Destanı‘nın) birçok bölümünde, Oğuz Kağan‘ın mucize lerle dolu yaşamında Tanrısal bir gücü olduğuna da dikkat çekilir. Ayrıca Eski Türkçenin Orhun Yazıtları‘ndan sonra yazı lan bazı kaynaklarda, “peygamber” anlamına gelen“yalavaç” sözcüğü bulunmaktadır. Bu bilgilere dayanarak, Oğuz Kağan’ ın Gök Tanrı dinini sistemleştiren bir yalavaç (peygamber) Zülkarneyn olduğu söylenebilir.
Mete’nin tahta geçtiği tarih olan M.Ö. 209, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın kuruluş tarihi olarak kabul edilmek tedir. Bunda, Mete’nin onluk sistemle ilk büyük sistemli Türk kara ordusunu kurmuş olması etkili olmuştur.
Türk Soyu: Nuh peygamberin Türk soyundan olduğu ve Nuh’ un oğlu Yafes’in Türk adlı oğlunun, Türklerin atası olabileceği düşünülmektedir. Fakat bu bilgi, Tevrat kaynaklı olup, kesin değildir.
Türklerin Anayurdu: Türkler M.Ö. 2000 yılından daha eski çağlarda, Orta Asya’da Sayan-Altay dağlarının kuzeybatı bölgesinde, Yenisey ırmağı boylarında yaşıyorlardı. M.Ö. 1500′lerde oturdukları geniş bölge Sayan dağlarından Altaylar’a ve Tanrı dağlarına kadar iniyor, batıda Urallar’a kadar uzanıyor, güneyde Balkaş gölünü, güneybatıda Aral gölünü, Hazar denizini ve kuzeydoğu bozkırlarını içine alıyordu. M.Ö. 1100 yıllarından itibaren Türkler ilk yurtlarını boşaltarak Altaylar’a inmiş, Türkistan’a (Doğu ve Batı Türkistan) yerleşmişlerdi.
Türk Vizyonu: Gökteki güneş, Türk yurdunun bayrağı olsun!
Orhanlı Türk Devleti'nin İlkeleri; 1-Devletin Dini Adalettir, Erdemdir, 2-Mezhebi Özgürlüktür, 3-Meşrebi Eşitiktir, 4-Tarikati Medeniyettir, 5-Halkı, ulusu İnsanlıktır. 6-İdeolojisi Kemalizmdir, 7-Yönetim Sistemi: Demokratik Kemalist Kağanlıktır. Sümer Yönetimi; Teokratik Devlet Sosyalizmi;
Devlet Güvenlik Konseyi(13 Kişi): 1-Kağan/Başbakan, 2-Milli Eğitim Bakanı, 3-Milli Savunma Bakanı, 4-Ekonomi ve Kalkınma Bakanı, 5-Devlet Güvenlik Bakanı, 6-İçişleri Bakanı, 7-Dışişleri Bakanı, 8-Adalet Bakanı, 9-Genelkurmay Başkanı 10-Hava Kuvvetleri Komutanı, 11-Deniz kuvvetleri komutanı 12-Kara Kuvvetleri Komutanı, 13-Jandarma Genel komutanı
Kağanlık Bakanlar Kurulu (18 kişi):
Her bakanlıkta üç-dört Daire Başkanlığı olacak. Her Bakanın bir yardımcısı, bir danışmanı, bir şoförü, bir koruması ve bir makam arabası olacaktır.
Kağan/Başkan-Başbakan;
1-Milli Eğitim Bakanlığı; 1-Bilim ve Kültür, 2-Halk Eğitimi, 3-Eğitim ve Öğretim,
2-Milli Savunma Bakanlığı: 1-Kara Kuvvetleri, 2-Hava Kuvvetleri, 3-Deniz Kuvvetleri,
3-Ekonomi ve Kalkınma Bakanlığı: 1-Sanayi, 2- Ticaret, 3-Teknoloji,
4-Maliye ve Hazine Bakanlığı: 1-Bütçe-Denklik, 2-Gelirler, 3-Banka lar-İşletmeler,
5-Sağlık ve Aile Bakanlığı: 1-Aile-Çocuk, 2-Sosyal Yardım lar, 3-Sağlık Tesisleri.
10-Devlet Güvenlik Bakanlığı: 1-Teşkilât Düzeni, 2- Kamu Düzeni, 3-İstihbarat Teşkilatları, 4 Başkanlık olacak.
11-Bayındırlık ve Çevre Bakanlığı: 1-Tesisler, 2-İmar ve Şehircilik, 3-Çevre koruma,
12-Ahlak ve Erdem Bakanlığı: 1-Ahlak&Erdem Öğretimi, 2-İbadethaneler, 3-Dini Ritüeller
13-Enerji ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı: 1-Arama, 2- Üretim, 3- Dağıtım-Pazarlama
14-Sanayi ve Ticaret Bakanlığı: 1-Devlet İdeolojisi, 2-Yönetim sistemi, 3-Devlet idaresi,
15-Tarım ve Orman Bakanlığı: 1-Tarım işleri, 2-Orman İşleri, 3-Su kullanım İşleri.
16-Gençlik ve Spor Bakanlığı: 1-Gençlik işleri, 2-Spor işleri, 3-Gençliğin eğitimi,
17-Ulaşım ve Haberleşme Bakanlığı: 1-Teşkilat, 2-İletişim, 3-Ulaşım-Yollar.
18-Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı; 1-Teşkilat, 2-Çalışma Hayatı, 3-Sosyal Güvenlik.
DEVLET İÇİN GEREKENLER;
Bunlar ve diğer görüşler temelde iki gruba ayrılabilir: 1- Devleti toplumsal eşitsizlik olgusuna dayandıran, 2- Devleti toplum sözleşmesi olayına dayandıran.
Bir miktar insan, belli bir toprak parçası ve belli yönetim biçimi özetiyle tanımlar oluşturulabilir. Yalnız bu özelliklerden ziyade “sınıf üstünlüğü örgütü” olarak tanımlayan Engels’te devletten bir kesimin diğerleri üzerindeki üstünlüğünü koruma aracı olarak bahsedilir.
J.M.Claessen ve Peter Skalnik’ e göre: 1-Tabakalaşmaya yeterli sayıda nüfus, 2-Yurttaşlık(Vatandaşlık), 3-Merkezi egemen güç hükümet, 4-Bağımsızlığını koruma gücü, 5-Verimlilik ve sürdürülebilirlik, 6-Toplumsal tabakalaşma 7-Yöneticilerin meşruiyetini dayandırdıkları ortak ideoloji erken devlet olmanın yeter özellikleridir.
Devlet idaresi şekilleri;
1-Monarşi: Siyasi otoritenin bir tek kişi ve onun temsilcileri tarafından kullanıldığı rejim.
2-Aristokrasi: İktidarın asiller veya zenginler gibi belli bir sınıfın eline geçmesi.
3-Oligarşi: İktidarın az sayıdaki bir azınlık tarafın keyfi idare şekli.
4-Demokrasi: Hakimiyetin halktan kaynaklandığı idare biçimi.
5-Teokrasi: Semavi dinlerden birinin hükümlerine dayalı olarak idare edilen devlet şekli. Not-1: Sümerlerde Teokratik Devlet Sosyalizmi vardı. Not-2: T.C. Devletinde, Kemalist Devlet Sosyalizmi vardır.
Devletin Görevleri;
1.Devletin, Eğitim, Sağlık, Adalet ve Güvenlik temel fonksiyonlarıdır. İnsanlar, haklarını isteyebilmek onlara saygılı davranılmasını beklemek ve onları koruyabilmek için, onların ne olduğunu ve nasıl kullanılabileceğini bilmelidirler.
2.Yasama Görevi:Meclis, yasa çıkarmakla görevlidir. Yasaların çıkması sonucu, insan hakları eğitimi ve insan haklarının korunması ile ilgili organ ve görevlilerin görevleri belirlenir.
3.Yürütme Görevi: ürütme yetkisini cumhurbaşkanı, hükümet ve onların yetki verdiği yönetici ve memurlar kullanır. Devletin yürütme organı, hakların çiğnenmesini engeller. Kaynakwh webhatti.com:
4.Yargı Görevi: Devlet, yargı görevini, mahkemeler eliyle kullanır. Haksızlığa uğrayanlar mahkeme yoluyla kendilerini savunup haklarını arayabilirler. Yargıcın verdiği kararlar, değişikliğe uğramadan uygulanmak zorundadır.
5. Devletin Kişi Özgürlüklerine İlişkin Görevleri: Devletin vatandaşa karşı öncelikli görevlerinden birisi; kişinin bedensel ve ruhsal varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaktır. Devletin kuruluş amacı da, vatandaşlarının mutluluğu için çalışmaktır. Herkesin, kendini koruyan devlete saygılı, kendini barındıran topluma uyma ve onu geliştirme görevi vardır.
Sosyal Devlet Nedir ? Sosyal devlet, hukuk devletinin ileri aşamasıdır. Ancak, Anayasanın 2. maddesindeki sıralama izlendiği için, önce sosyal devlet kavramı incelenecektir. Çok kısa tanımıyla sosyal devlet, toplumdaki güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği, yani sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlettir.
Sanal(Dijital) Devlet; Yeni bir devlet kurmak için fiziki bir alan olması da gerekmiyor. E-Devlet şeklindede devlet kurulabilir. 21.yy da dünyada yeni bir Dijital çağ başladığı için herşey Dijital (Sanal) ortamda olacaktır. Devletler, Paralar, alış-veriş, iletişim, her şey sanal ortamda da olacaktır. Dünyada inanılmaz bir boyutta dijitalleşme yaşanıyor. Bu dijitalleşme kaçınılmaz olarak devletleri de dönüştürüyor. Öyle ki yakın bir gelecekte devlet kurumları da tamamen sanallaşacak. Bitcoin kavramı ile hayatımıza giren Blockchain teknolojisi ile sıra numarası alarak kapısında saatlerce beklediğimiz tapu dairesi ya da noter olmayacak. Blockchain ile bütün bankacılık işlemleri, tapu devirleri, ödeme sistemleri, değerli taşlar, telif hakları ve diğer hakların korunması, e-devlet çalışmaları, yerel ve genel seçimler, sağlık hizmetleri, e-ticaret, dijital sözleşmeler ve daha birçok alan tamamen internete taşınacak. Bu alanda ilk adım ise Dubai’den geldi. 2020 yılına kadar yüzde 100 sanal bir devlet yapısına kavuşma hedefiyle yola çıkan BAE, Smart Dubai projesi için yıl sonuna kadar 300 milyon dolar yatırım yapmayı planlıyor. İlk sanal belediye de Global Blockchain Konseyi adı altında Dubai’de kuruldu. 42 hükûmet kuruluşu ve özel şirket temsilcilerinden oluşan Konsey, Dubai’nin dönüşümünden sorumlu olacak. Dubai’nin yanı sıra IBM, Microsoft ve büyük bankalar da daha hızlı işlem içi blok zincirleri üzerinde çalışıyor. Proje ile Dubai hükûmetinin şu anda her yıl 100 milyondan fazla belgeyi oluşturduğunu tahmin ettiği vize başvuruları, fatura ödemeleri ve lisans yenilemeleri gibi dokümanlar, dijital olarak işlem görecek. Strateji uyarınca, uluslararası gezginler, önceden onaylanmış pasaport ve güvenlik izni ve vizeleri ile ülkeye daha hızlı giriş yapabilecek. Blockchain teknolojisinin kullanımının, 114 milyon ton CO₂ emisyonu tasarrufuna katkıda bulunabileceği ve belge işleme süresinde 25,1 milyon saatlik verimlilik sağlanacağı tahmin ediliyor. Blockchain teknolojisi ile gayrimenkul, finans ve bankacılık, sağlık, ulaşım, şehir planlaması, akıllı enerji, dijital ticaret ve turizm yeniden şekillenecek.
Blockchain teknolojisi ile işlemler aracı kuruma ihtiyaç olmadan gerçekleştirilebilecek. Bu da bir çok işletmenin iflası anlamına geliyor.
NASIL ÇALIŞACAK? Blockchain teknolojisi ile şirketlerin iş yapış şeklide değişecek. Şirketler sanal ortamda kendileri kurallar koyup sanal ortamda işlem yapabilecek. Ağda yapılacak tüm işlemler fikir birliği ile gerçekleştirecek. Dijital hesap defteri üzerinde yapılan son işlemler, sonradan üzerinde oynanılma ması için değiştirilemez olup bilginin aslının açık olmasını sağlanacak. Böylelikle Blockchain sistemi, taraflar arasındaki anlaşmazlığı düşürerek işletmelerin daha verimli ve az masraflı olmasını sağlayacak.
BLOCKCHAIN NEDİR? Teknik olarak "Blockchain", internette açık kaynak kodlarıyla oluşturulan şifreli ve birbirine bağlı bloklara verilen ad. Yani bir anlamda dijital kayıt defteri. Bu teknolojide eski işlemler sonsuza dek korunur ve yeni hareketler defterine geri döndürülemez olarak eklenir. Şebekeyi kullanan herkes defteri kontrol edebilir ve aynı işlem geçmişini görebilir. Bu sebeple sistemde hile yapılması veya veri yapılarının değiştirilmesi, hem kriptolanmış ana blokun, hem de üretimi sürekli devam eden blokların aşılabilmesi mümkün değil. Blockchain sistemi üzerinden gerçekleştirilecek işlemler için hiçbir aracı kişi ve kuruma ihtiyaç duyulmuyor. Bu yönüyle hız ve erişilebilirlik açısından büyük fayda sağlayan sistem, maksimum güven ve gizlilik avantajı sağlıyor.
ODEK; Dünya'nın internet tabanlı egemen ilk Mikro E-Devlet ülkesidir.
Resmi Temsilci/Görevli Ataması;
ODEK, Hükümeti, Sizi ……..'ya ODEK'ın resmi Temsilcisi olarak atanmanızı bildirmekten memnuniyet duyuyor.
Yazan: Jeof. Müh. Orhan BOYRAZ Siyaset ve Kamu Yönetimi