ERDEMLİLER CEMİYETİ DERGÂHI(OCAĞI):
Hz. Muhammed; "Din Nasihattir." Hadis.
Hacı Bektaş-ı Veli; "Yolumuz; ilim, irfan ve insanlık sevgisi üzerine kurulmuştur"
Sag-ba adlı bir Sümer tabletinde: “Tanrı tektir ve değiştirilemez, Tanrı ve insan birbirinden ayrılamaz” yazmaktadır.
Bizim Dergâh; Erdemliler Dergâhıdır. Dergâh, burada faaliyetlerini sürdürmektedir. İleride "Erdem Kitap-Kafe" olaraktan faaliyetlerini sürdürecektir. Devletler ve Toplumlar erdemli insanların desteğiyle ayakta dururlar. Erdemliler Dergâhı, iyi, doğru ve faydalı işler yapar... Dergâhın prensipleri; "insanı sev, mazlumu koru, yoksulu doyur, öğrenciyi okut," özenle korunarak devam etmektedir... Erdemliler dergâhı, erdemli toplum ve erdemli insan olmanın çağdaş yoludur...
Erdem Öğretisi Bayrağı Tüm İlahi Dinlerin Kaynağı Birdir. Erdem öğretisine göre tüm ilahi dinlerin temeli birdir. Öğretilerinin çoğu birbirinin devamıdır. Çünkü bunlar çağın ihtiyaçlarına ve koşullarına göre yenilenen ve zaman zaman tekrarlanan ve sonsuza kadar geçerli olacak ilahi yasalardır. Dikkatli bir şekilde incelenecek olursa farklı dini sistemlerin aralarındaki ortak noktaların, farklılıklardan çok daha fazla olduğu görülecektir. Ortadoğu dinleri; ibadet ve inanca, Uzakdoğu dinleri de erdem ve ahlaka daha fazla önem vermiştir. Her Peygamber, kendi kitabı ve kuralları üzerine gelir. Erdem Öğretisi, bir erdemli toplum yaratmak için, topluma iyi, doğru, güzel davranışlar kazandırmak için, bir yardımlaşma ve kültür dergâhı, çağdaş uygarlık yoludur. Erdem öğretilerine göre; insanın amacı dua, tefekkür ve insanlığa hizmet yoluyla Yaradan'ı tanımayı ve sevmeyi öğrenmektir. Dostlar! Ortaklar! Erdemliler Birlik Dergâhı kuruldu; birbirinize yabancı gözüyle bakmayınız. Tüm insanlık, tek bir Çınar ağacı, tüm ulusların ve toplumların bu ağacın dalları ve her bireyin bu dallardaki yapraklar veya meyveler olduğudur. Eğer adalet, barış ve refah istiyorsak; her türlü önyargının terk edilmesini, ırk, din, sınıf, renk, milliyet, cinsiyet, siyasi görüş ve maddi medeniyet farklılıklarını bir tarafa atmamız gerekir. Erdemliler Cemiyetinde; Erdem Öğretisiyle; 1-Yeni bir Neslin, 2-Yeni bir Toplumun, 3-Yeni bir Yaşam biçiminin, 4-Yeni bir Felsefenin ve 5-Yeni bir Uygarlığın kurulması, yaşatılması amaçlanmaktadır.
Erdem Öğretisi; Şu 10 Şeyi Teminat altına alır: 1-Adil bir Düzeni, 2- İnsanca bir yaşamı, 3- Sosyal barış ortamını, 4- Erdem Öğretisini, 5- Erdemliler Cemiyetini, 6- Can güvenliğini, 7- Mal güvenliğini, 8- Neslin güvenliğini, 9- Akıl güvenliğini, 10-Toplumun güvenliğini sağlar.
İSLAMDA YÖNETİM VE ADALET:
1-Tevhid: Allah ismini yüceltme ve yayma seferberliğidir 2-Emanet: Yönetim sadece yönetenlere emanet edilmemiş; Yönetenlerin ‚denetlenmesi ‛ de kamuya emanet edilmiştir 3-Adalet: Hukuk devletinin temelidir. "Allah, insanlar arasında hüküm verdiğiniz zaman, adaletle hükmetmenizi emreder." (Nisâ, 58) ) ayeti ile toplumsal meselelerde adalet temel esas olarak belirlenmişti 4-Liyakat: Devlet Başkanı Müslüman, hür, akıllı, ergin, erkek ve ehliyetli, ilim sahibi ve kabiliyetli bir kimse olacaktır 5-Şura: Kur’an’da müminlerin hemen her işinin müşavere ile olduğu açık olarak belirtilmektedir. Devlet başkanı idari kararları şûra ile alı 6-Meşruiyet: Yöneticinin meşruiyetini kaybetmemesi için, İstişare yapması, liyakat, ehliyet sahibi ve adil olması gerekir. Yönetim ve Adalet İslam, getirdiği sosyal, ahlakî özellikleri olan adaletli bir yönetimi savunur 7-Adil Yönetici: Yönetimindekileri adalet sınırları içinde sevk ve idare eden, hak ve ödevlerini insaf ölçülerine uygun bir tarzda tatbik eden, kısacası; adalet sıfatı ile nitelenmeyi hak eden kimsedir. Âdil yönetici nazarında, bütün vatandaşlar; renk, soy-sop, dil, memleket ve ülke farkı olmaksızın, hukuk bakımından birbirine eşittir İslamda Yöneticinin seçimi istişare ile yapılmalıdır; 1-Liyakat ve ehliyet sahibi olana yöneticilik verilmelidir 2-Yönetici aldığı görevin emanet olduğunu bilmelidir 3-Emanete ihanet etmemeyi kendine şiar edinmelidir 4-Güvenilir olan yönetici, toplumu adaletle yönetmelidir 5-Kanun karşısında bütün fertlerin eşitliğini sağlanmalıdır 6-Emanet ve adalet esaslarını yerine getiren liyakatli olmalıdır 7-Meşruiyet kazanmış olan ‚ulu’l-emre‛ uymak zorunludur Adil bir yönetim, herhangi bir fert ve zümre diğer fertlere yahut zümreye imtiyazlı davranamaz; bütün fertler eşittir. Aksi takdirde yönetim meşruiyetini kaybetmiş olur Farabiye göre, Yöneticide bulunması lazım gelen Vasıflar: a)-Bedeni vasıflar: Yöneticinin bedeni uzuvlarının beklenen icraatı görecek şekilde tam olmasıdır b)-Akılla ilgili üç vasıf: İyi anlama; güzel hıfzetme ve üstün zekaya sahip bulunmalıdı c)-Konuşmayla ilgili vasıf: Yönetici, meramını en etkili şekilde muhatabına aktarabilmesidir d)-Öğrenme vasfı: Yöneticinin öğrenme konusunda hevesli ve öğrenmeyi seven bir nitelikte olmasıdı e)-Ahlakla ilgili olan nitelikler ise altı tanedir 1- Yöneticinin yeme-içme ve cinsellikte aşırıya kaçmaması, mala yani (boş )söz ve işlerden uzak durmasıdır 2-Dürüstlüğü sevmesi, yalandan nefret etmesidir. 3-Asil ve asaleti tercih etmesidir 4-Para-pula karşı zaaflarla malul olmamasıdır 5- Adaleti sevmesi, zulümden nefret etmesi, başkasının hakkını teslim eden bir erdemliliğe sahip olmasıdır 6-Gerekli işlerde kararlı, cesur olması, çekingen ve pısırık olmamasıdır Ona göre, bu durumdaki liderin başka vasıfları daha olmalıdır a)-Lider hakim yani düşünce derinliğine sahip bir kapasitede olmalıdır b)- Geçmiş yönetimin koyduğu yasaları bilmeli ve aynen uygulamalıdır c)- Aklı evvel olup seri bir intikal kabiliyetine sahip bulunmalıdır d)-İnsanları dış saldırılardan korumak için savaş tekniklerini bilmelidir Farabi’nin en fazla önemsediği nitelik ‘hikmet’ niteliğidir. Ona göre yönetici bu sıfatlardan hepsini elde edebilir. Fakat hikmet vasfından mahrum olursa devlet yöneticisiz kalmaya mahkûmdur. Devlet Başkanının Bazı Görevleri : *Devletin başı olduğu için millet ve devlet işinden birinci derecede sorumludur *Devlet ve millet menfaatine olan şeyleri kabine ve sivil toplum kuruluşları ile istişare eder *Hiçbir ahvalde hukuku çiğneyemez *Hiçbir mazeret, halkına zulüm ve işkence yapmasına kapı açmaz *Hukuk ve insanlık umdeleri karşısında tebaadan farklı ve imtiyazlı değildir. Yani yargılanabilir *Allah’a karşı yerine getirmesi gereken inanç ve kulluk vazifelerinde eksiği yok, fazlası vardır *İslam’ı korumakla yükümlüdür. *Toplumda emniyet ve asayişi sağlamak zorundadır *Devletin gelirlerini legal olarak toplayarak adil ve düzenli bir şekilde harcar *Maaşları adilane dağıtma *Amme hizmetlerinin düzgün yapılmasını sağlamak. *Ezan, Cuma ve Bayram namazları ile Oruç ve Hac ibadetlerinin ifasını sağlamak *Kamu düzenini sağlamak *Etrafına etten duvar örerek ulaşılmaz olmamalıdır *Devletin mal ve itibarını korumak. Neticede: Mazlumun ahı indirir şahı Devletin Bazı Görevleri 1)- İslami esasların ikamesi, Erdem öğretisi'nin ikamet edilmesi 2)- Emri bil-maruf ve nehyi anil-münkerde fiili müdahale yapmak 3)- Din Eğitimi ve öğretimi yaptırmak 4)- Müslümanlar arasındaki tefrikayı, fitneyi, rüşveti, karaborsayı önlemek 5)- İnsanlar için zaruri olan ihtiyaçları karşılamak 6)- Bütün semavi dinlerin gönderilme gayesi olan mal, can, namus, zürriyet, aklı korumak için tedbir almak ve fikir, din ve vicdan hürriyetini sağlamak 7)- Zulümden kaçınıp ne pahasına olursa olsun adaleti tesis etmek 8)- Teb’ası arasında fırsat eşitliğini sağlamak 9)- Zekat ve vergileri zulmetmeden toplamak)- Evlenemeyecek olanları evermek 11)-Sağlık, eğitim ve imar işlerini düzenli ve adilane bir şekilde yapmak 12)-Sağlığa zararlı olan yiyecek, içeceklerin imalat ve satışını behemahal önlemek 13)-Vel-Hasıl: Günümüzün anlayışı ile söylersek tam bir sosyal devlet olmalıdır. Ceberut değil, şefkat ve merhametli; vatandaşı ezen ve üzen değil, adil ve düzen sahibi bir devlet olmalıdır Hz. Muhammed'in Veda Hutbesi Veda Hutbesi, Hz. Muhammed'in vefat etmeden önce Mina ve Arafat'ta yaptığı son hutbelere verilen isimdir. Peygamber efendimizin yaptığı 4 ayrı hutbeninoluşur. Veda Hutbesi Ne Zaman Okundu? Veda Hutbesi; Hz. Muhammed'in son haccı sırasında 6 Mart 632 tarihinde yaklaşık 120 bin Müslümana karşı okunmuştur. Veda Hutbesinin Maddeleri ve Öğütleri 1- Bütün Müslümanlar kardeştir: Veda hutbesinin ilk ve en önemli maddelerinden biri tüm Müslümanların kardeş. Kardeşlerin birbirlerini gözetip korumakla mükellef olduğunu söyleyen peygamber efendimiz, tüm müminlerin barış içinde yaşaması gerektiğini öğütlemiştir. 2- Riba ayağımın altındadır: Ribanın günümüzdeki karşılığı faiz ve tefeciliktir. İslam, her türlü faizi tefecilik ile eş değer tutmuş ve en büyük günahlardan biri saymıştır. Emek verilmeden elde edilen kazanç haramdır ve başkalarının hakkına girmek demektir 3- Tüm insanlar eşittir: Hz. Muhammed, bütün insanların Hz. Adem'den geldiğini ve Hz. Adem'in de topraktan yaratıldığını vurgulamıştır. Bir milletin bir millete, bir kabilenin diğerine üstünlüğü yoktur. Üstünlük Kuran'ı Kerim'de Allah'ın da bildirdiği üzere, sadece takva iledir. Bunun dışında ırka ve mezhebe dayalı herhangi bir üstünlük söz konusu edilemez. 4- Zina haramdır: Zina, hem aile hem de toplum yapısına zarar veren en büyük günahlardan biridir. 5- Kan davaları kaldırılmıştır: Hz. Muhammed peygamberliği boyunca insanların arasında yaşanan anlaşmazlıklarda adaletle hükmetti. Bir cahiliye dönemi adeti olan kan davalarını kaldıran peygamber efendimiz, her türlü anlaşmazlığın adilane bir şekilde çözüme kavuşturulmasını öğütledi.- Müslümanların can ve mal güvenliği koruma altındadır: İslam'ın hüküm sürdüğü topraklarda kimse kimsenin canına kast edemez. Helal yolla kazanılan mallar da koruma altına alınmıştır. 7-Veda Hutbesinin Önemi Veda Hutbesi, Hz. Muhammed'in tün insanlığa verdiği evrensel mesajlarla doludur. Her maddesi günümüzde geçerliliğini korumaktadır. İnsanın temel hak ve özgürlüklerini içeren bu hutbe, tüm İslam alemi için son derece önemlidir Veda Hutbesi'nin Maddeleri; “Ey inananlar, sözümü iyi dinleyin. Vallahi bilmiyorum, belki de bu seneden sonra burada sizinle bir daha buluşamayabilirim.” 1-Orada bulunanların sözlerini orada bulunmayanlara aktarması ve gerekçesi, müslümanların kalplerine kin ve kıskançlığı sokmayacak üç şey: Allah’a ihlasla ibadet, yöneticilere nasihatte bulunmak, inanç ve ibadette İslâm cemaatine tabi olmak. 3-Tebliğ ettiğine şahit tutma ve insanların Rablerine kavuştuklarında sorguya çekilecekleri, 4-Emanetlerin sahiplerine iadesi, Emânetler yerlerine verilmelidir. Emânete hıyanet edilmemelidir. Ashabım! Kimin yanında bir emanet varsa, bu emaneti sahibine versin. Size hediye verene hediye ile karşılık verin. Kefil borçlu gibidir. Borcun ödenmesi gerekir 5-Kabe muhafızlığı (sidâne) ve hacılara su sağlamak işi (sikâye) dışındaki câhiliye adetlerini ayaklarının altına aldığı ve hükümsüz olduğu 6-Faizin kaldırılması, sadece ana paranın (sermayenin) alınacağı, borçludan fazla veya eksik para alınmaması, Allah’ın faizi haram kıldığı ve ilk kaldırılan faizin de amcası Abbas b. Abdülmuttalib’ in faizi olduğ 7-Kan davalarına son verildiği ve kaldırılan ilk kan davasının İbn Rebi‘a b. Haris b. Abdülmuttalib ’in kan davası olduğu 8-Taammüden (kasten) adam öldürmenin cezasının kısas (idam) olduğu, sopa ve taşla işlenen cinayetin de taammüden öldürmeye benzediği, cezasının yüz deve olduğu, daha fazla diyet istemenin câhiliye insanı davranışı sayılacağı, 9-Zamanın Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı gündeki haline, eskiye döndüğü, Allah’ın ayların sayısını 12 olarak takdir ettiği, Ey İnsanlar! Zaman, Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı gündeki düzenli sistemine girerek seyrediyor. Ayların sayısı, on ikidir. Dört tanesi, savaşın haram olduğu aylardır. Bunlardan üçü birbiri peşinden gelir. Biri tektir. Bunlar Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Cumade 'lahire ile Şaban arasındaki Mudar kabilesinin adını koyduğu ay Recep't 10-Erkeklerle kadınların birbiri üzerinde hakkı olduğu Ey insanlar! "Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah'ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah'ın emri ile helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız kadınlarında sizin üzerinizde hakkı vardır. Hanımlarınız, sizlerin izni ve bilgisi olmadıkça, evinizin mali imkanlarını cömertçe harcamasınlar. Sözlerimi iyice anlayarak hatırınızda tutu 11-Tebliğe şahit tutma, Allah'ım, Sen de şahit ol Ey İnsanlar! Allah'a sığının, emirlerine yapışın, azabından korunun. İnsanların mallarını eksik teslim etmeyin, değerlerini düşürmeyin, bedellerini eksik ödemeyin, mallarını kötülemeyin, haksız rekabet yapmayın, aldatarak, hile yaparak, fırsat kollayarak, gasp ederek insanların haklarını zayi etmeyin, zayiine sebep olmayın. Ülkede, yeryüzün de bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmakta ve küfürde ileri gitmeyin. 12-Kendisinden sonra küfre dönüp birbirlerinin boynunu vurmamala Ey Müminler! benden sonra küfre dönmeyin, birbirinin boynunu vuran kafirler haline gelmeyin. Size, sımsıkı sarıldığınız sürece asla hak yoldan uzaklaşmayacağınız apaçık dinî, ilmî, idari, siyasi kuralları içeren Allah'ın kitabı Kur'ân'ı ve Rasûlü'nün sünnetini bıraktım. Bunlarla amel ediniz, davranışlarınıza Kur'ân ve sünneti yansıtınız. Bir de soyumdan yakınlarımı, Ehl-i beytimi bıraktım. İyice tebliğ edebildim mi? Allah'ım, Sen şahit ol. 13-Sımsıkı sarıldıklarında asla sapıtılmayacak apaçık öyle bir şey bırakmıştır ki bunlar Allah’ın Kitabı, Ehl-i Beyti ve Peygamberin sünnetidir. Müslümanın kim olduğunu size anlatayım mı? Müslüman insanların, dilinden ve elinden zarar görmediği kişidir. Müminin kim olduğunu size anlatayım mı? İnsanların mallarına ve canlarına zararı dokunmuyacağından emin olduğu kişidir. Muhacirin kim olduğunu size anlatayım mı? Kötülükleri ve günah işlemeyi terk eden kişidir. Mücahidin kim olduğunu size söyleyeyim mi? Allah'a itaat yolunda nefsiyle mücadele eden kişidir. 14-Müslümanın müslümanın kardeşi olduğu, onu aldatmaya cağı, hıyanet etmeyeceği, gıybet de etmeyeceği, müslümanın kanının (canının) müslümana haram olduğu, kimseye müslüman kardeşinin malının gönül rızasıyla olmadıkça helal olmayacağı, 15-Ey İnsanlar! İnsanların Rablerinin de, babalarının da bir olduğu, İslâm dininde eşit oldukları, hepsinin Âdem soyundan, Âdem’inse topraktan olduğu, Allah katında en şerefli olan insanın O’ndan en çok sakınan olduğu, Arabın Arap olmayana üstünlüğü nün ancak takva ile olabileceği, Allah'ın kitabı ile idare ederse onu dinleyiniz ve itaat ediniz. "Suçlu kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba oğlunun suçu üzerine oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz. "Dikkat ediniz! Şu dört şeyi kesinlikle yapmayacak sınız: Ey İnsanlar! Allah, her hak sahibinin hakkını, her varisin, mirastaki payını belirlemiştir. Varise vasiyet yapılamaz. Vasiyet terekenin üçte birini de geçemez. Çocuk meşru eşe aittir. Zina edenin hak sahipliği söz konusu değildir. Hamisi nin, amirinin, ortağının, işvereninin, efendisinin sağladığı imkanlara nankörce davranan, Allah'ın Muhammed'e indirdiği Kur'ân'ı inkar ediyor demektir. Babasın dan başkasına mensubiyet öne süren veya efendisinden başkasını veli edinen, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların lanetine uğrasın. 18-Kendinden önce gelip geçen peygamber kardeşlerinin ardından ümmetlerinin içine düştüğü dini, dünyevi yanlış ve sapmaları tespit etmiş olan Hz. Muhammed, ashabının şahsında ümmetine, hattâ bütün insanlığa hitap ederek uyarılarda bulunmuştur. 19-Benim dışımda benden sonra peygamber görevlendirilmeyecektir. Sizin dışınızda ümmet de olmayacaktır. Rabbinizi ilah tanıyın, candan Müslümanlar olarak Rabbinize teslim olun, saygıyla Rabbinize kulluk ve ibadet edin. Rabbinizin şeriatine boyun eğin, adabına, erkanına riayet ederek beş vakit namazı aksatmadan aşikare kılın. Vicdanı, serveti, sosyal bünyeyi arındıran, berekete vesile olan zekatı verin. Ramazan orucunu tutun. Yöneticilerinize itaat edin ki Rabbinizin cennetine girersiniz. Bunun üzerine Resul''i Ekrem Efendimiz şehadet parmağını kaldırdı sonrada cemaatin üzerine çevirip indirdi ve şöyle buyurdu; Erdemliler Dergâhı Nedir? Dergâha kimler gider? Dergâh, İslam âlimlerinin büyükleri tarafından öğrencilere, tasavvuf yani İslam ahlakı ve diğer dini ilimlerin ve zamanın fen ilimlerinin okutulduğu yerlerdir... Dergâh ta ne yapılır? Bu dergâh, tekke ve zaviyelerde sadece dini eğitim verilmez, ahlaki telkin, esnaflık kuralları, milli duygular öğretilir, musiki ve güzel sanatlar eğitimi verilir, ziraat usulleri ve bitki türleri hakkında tatbiki bilgilerle ortaklar eğitilirdi. Dergâha gitmek ne demek? Rüyada Dergâha Gittiğini Görmek Kişinin iyi ve temiz niyetli olduğuna rivayet eder. Rüyayı gören kişinin dürüst biri olduğunu ve helal yollardan para kazanmaya çalıştığını ifade etmektedir. Rüyada dergâh görmek, rüya sahibinin haram paraya göz dikmeyeceğine, hayatı boyunca helal lokma yiyeceği demektir. Dergâhlar neden var? Dergâh ve cem evleri ise dinin içinde belli bir grubun dinin genel kurallarına ilaveten kendilerini, hayatı ve dünyayı anlamak için çıktıkları yolculukta mensubu bulundukları tarikata has merasim ve nafile ibadetlerin yapıldığı özel mekânlardır. Dergâha nasıl girilir? Sağ ayağınızın başparmağını sol ayağınızın başparmağı üstüne koyun, yâni sağ ayağınızdaki iskarpinin ucunu sol ayağınızdaki iskarpinin ucuna hafifçe dokundurun, sağ elinizi, parmaklarınız açık olarak kalbinizin üstüne koyun, başınız fazlaca eğilmek şartıyla belinizden itibaren vücudunuzu biraz öne eğin, tamam. Hepinizin malumudur ki dergâhlar da veya bazı camilere girerken kapılarında “EDEP YA HU” yazar. Edepli ol, terbiyeli ol, Hu olan Allah seni görüyor. “Allah Hu”, “Rahman Hu”, hangi esmayı söylersen söyle, sonunda hu “O” manası vardır. Seni görüyor, edepli ol! Yürürken edepli ol! Yemek yerken edepli ol! Su içerken edepli ol! Evde edepli ol! Tuvalette edepli ol! Banyoda edepli ol! Otururken edepli ol! Alışverişte edepli ol. Burnunu silerken edepli ol vs. Talip, dergâha gelmeden önce hazırlıklara başlaması gerekir. Dergâha gelmeden mümkünse gusül abdesti almalı, çevremizdeki insanları rahatsız etmeyecek şekilde güzel kokular sürüp, temiz, uzun kollu, bol kıyafetler giyip gelmelidir. Bayanlar da yine aynı şekilde dergâh içinde tesettüre riayet edecek kıyafetlerle bulunmalıdır. Dergâh bir Askeri birlik gibidir. Herkesin bir rütbesi ve görevleri vardır. Dergâha gelirken davet edeceği bir arkadaşı, dostu, komşusu varsa davet etmeli onunla birlikte gelmelidir. Davetten kastımız Davet etmek istediğimiz kişiye “bugün ders var, sohbet var ben gideceğim inşallah, müsaitsen senide götürebilirim” diyerek anımsatmak kâfidir. Erdem Öğretisi mesleki grup sohbet toplantılarının amacı, evlerde ve işyerlerinde yapılan bu toplantılarda; meslek sohbet grupları(Çember); haftada bir kez, genellikle çember üyelerinden birinin evinde bir araya gelinip birkaç saat boyunca çeşitli kitapların ve burada yer alan Erdem Öğretisinin okunduğu , incelendiği gruplardır. On beş yaşını geçmiş herkes, Erdemliler toplumundan olsun ya da olmasın, bu çemberlere davetlidir. Sanal Cemaatlerin, aynı ağda buluşmasını sağlayan unsur spor, marka, teknoloji, sanat gibi paylaşılan konular olabileceği gibi; inanç, etnisite, kültür gibi ortak değerler de olabilir. Yaşamınızda en önemli şey nedir? Sorusuna kimisi özgürlüğü, kimisi vatanı, kimisi anne ve babası, kimisi eşi ve çocukları, kimisi mesleği, kimisi sağlığı, kimisi evi, kimisi maddi varlığı, kimisi arabası, kimisi telefonu vb. gibi farklı cevaplar verir. Kimilerine göre en önemli şey yaşarken sevdiklerinin kıymetini bilmek, kimilerine göre kalp kırmamak, içsel güzellik, inanç, sağlam karakter, helal kazanç, saygı, sevgi ve özgüvendir. Kimilerine göre de bunların hepsidir. İnsan neye değer veriyorsa, yaşamının anlamı da onda gizlidir. Hayatta en önemli şey, mutlaka kişiden kişiye farklılık gösterecektir ama insan en çok neyin eksikliğini hissediyorsa hayatında en önemli şey de o olacaktır. Gurbette olan bir kişi için vatanı, hapiste olan bir kişi için özgürlük, savaşta olan bir toplum için barış, fakir bir insan için zenginlik, bekar bir insan için aile, yetimler için anne-baba, çocuğu olmayan biri için çocuklar, işsiz bir insan için iş vb. gibi… Bilge Platon: "Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın. Yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır. Hayatta önemli olan en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır" Hayattaki En Önemli 12 Şey; 1. Sağlık; 4. Amaç; 5. Özgürlük; Sadece kendi hatalarını yapmakta özgür olduğunda, bunun ne anlama geldiğini öğrenebilirsin. Seçimlerinizi profesyonel ya da kişisel düzeyde keşfetme ve kendi seçimlerinizi yapma, kendinize karar verme ve sizi nereye götürdüğünü görme özgürlüğüne ihtiyacınız var. 6. Barış; Barış, insan ilişkilerini ve stresli durumları etkin bir şekilde yönetmenin yanı sıra duygularınızı dengelemek için bir yol bulmak anlamına gelir. Bu, kendinize olan güveninizi geliştirmenize ve kendinize hitap etmenize yardımcı olacak, böylece iç huzuru sağlayabilecek ve hayata karşı olumlu bir tutum benimseyeceksiniz. 7. Kişisel Gelişim; Hayat bir hediyedir ve bundan en iyi şekilde yararlanmak sizin sorumlulu ğunuzdadır. Hayatın sizi geçmesini istemiyorsanız, bilgi ve becerilerinizi geliştirmek için yatırım yapmaya başlamanız gerekir. Yeteneklerinizi sürekli öğrenme yoluyla keşfedin ve geliştirin; yaşamın var olmaktan çok daha fazlasını olduğunu göreceksiniz. 9. Yiyecek, su, uyku ve oksijen; Bu dört besin, su, uyku ve oksijen elementinin hayatta kalabilmeniz için hayati önem taşıdığını daima hatırlamanız gerekir. Yiyecekleri atlarsanız, yeterince su içmiyorsanız veya yeterince uyumuyorsanız, kendinizi tehlikeye atmış olursunuz ve bu tür eylemler sağlığınıza ciddi şekilde zarar verebilir. Yaşamınızda dengeyi korumaya çalışın ve vücudunuzu bu temel unsurlarla donatın. 10. İnanç; Bir şeye inanmak, sevgi ve iç huzuru bulmak kadar önemlidir. Zaman zor olduğunda sık sık, yaşamınız için bir rehber görevi görecek daha yüksek bir gücün yardımını istersiniz. İnanç, kendinizden daha iyi ve daha büyük bir şeyin umudunun ifadesi olarak kabul edildiğinden önemlidir. 11. Zaman; Her gün herkes için 24 saattir. Bununla birlikte, bazı insanlar sürekli acele eder ve zamanın yetersizliğinden şikâyet ederler. Elbette, hepimizin sorumlulukları ve yükümlülükleri var, ancak genellikle onları şekillendiren aldığımız kararlardır. Zamanın, asla geri alınmayan ve sonu olan bir kaynak olduğunu unutmayın. Kaybedilen zamanı kurtaramazsınız, ancak elinizde kalan zaman konusunda daha seçici olabilirsiniz. Zamanınızı kontrol altına alın ve hayatınızdan gerçekten verimli bir şekilde faydalanmak için daha az şeye “evet” deyin. Boş zamanlarınızı, hayatınıza daha fazla anlam ve neşe katan etkinliklere ve insanlara adayın. 12. Sevgi; Sevmek ve sevilmek; her şeyin ilacıdır. Yapmayı sevdiğiniz şeyleri, birlikte büyüdüğünüz hikâyeleri ve dünyada sevginin hala var olduğunu hatırlatan yabancılarla aranızda gerçekleşen nazik etkileşimleri içine alır. Sevgi hayatınıza yeni bir anlam ve amaç verebilir. İlişkilerinizin temelini sadece bu oluşturur. Onları, gerçekten hak ettikleri sevgi ve dikkatle beslemeniz gerekir. İnsanı mutlu eden 7 anahtar; Son elli yılda mutlulukla ilgili çalışmalardan yola çıkan Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu insan mutluluğunu belirleyen 7 temel faktörü şöyle sıralıyor: 1-Sağlıklı bir yuva, İyi bir Aile, 2- Geçimini sağlayacak güvenilir bir gelir, 3- İçine sinen, anlamlı bulduğu bir iş, 4- Kendine yakın hissettiği dostlar, 5- Sağlık ve egzersiz yapmak, 6- Kendini özgür hissetme, 7- Kendine yol gösterecek manevi değerler.
Erdemli İnsanların 10 Özelliği; 2) Empati(duygudaşlık) kurmayı bilirler 3) Farklı görüşlere saygılıdırlar 5) Argo ve küfür kelimeleri kullanmazlar 8) Başkasını küçük ve hor görmezler Erdemli davranışlara 18 tane örnek:
İnsanları Mutlu Eden 41 Şey Nedir? 1-Gülümseyebilmek, Kahkaha Atabilmek 2-Yemek Yemek 3-Kitap Okumak 4-Tatile Çıkmak 5-Banyo Yapmak 6-Okula/ İşe Gitmek 7-Âşık Olmak 8-Müzik Dinlemek 9-Alışveriş Yapmak 10-Son Model Bir Eşyaya Sahip Olmak 11-Bir İnsana Yardım Etmek 12-Bir Şeyleri Başarmak 13-Çok Sevdiğiniz Birinden Mesaj Almak 14-Bir Yerlerde Unuttuğunuz Paranızı Bulmak 15-Pazar Kahvaltısı Yapmak 16-Pazar Günü Geç Saatlere Kadar Uyumak 17-Dua etmek, 18-Eski Fotoğraflara Bakmak 19-Koleksiyona Sahip Olmak 20-El Ele Tutuşmak 21-Sarılmak 22-İyi Bir Eşe Sahip Olmak 23-Denize/ Havuza Girmek 24-Güldüren Bir Arkadaşa Sahip Olmak 25-Sıcak Bir Kahve İçmek 26-Canlı Müzik Yapılan Bir Mekâna Gitmek 27-Yurtdışına Çıkmak 28-Tek Başına Tatil Yapmak 29-Yeni Bir Arkadaş Edinmek 30-Sevgilinin/ Eşin Sürpriz Yapması 31-Evlenme Teklifi Almak 32-Balayına Çıkmak 33-Çocuk Sahibi Olacağını Öğrenmek 34-Yılbaşı Partisine Katılmak 35-Bir İşe Sahip Olmak 36-Pozitif Olmak 37-Okuldan Mezun Olmak 38-Yeni Bir Şehirde Yaşamak 39-Yeni Bir Kitap Satın Almak 40-Umutlu Olmak, 41-Hayal Kurmak. Erdem Nedir? Erdemli İnsan Nasıl Olunur? Erdem, ahlakın övüldüğü ve ahlaklı olmanın getirdiği doğruluk, yardımseverlik, yiğitlik, bilgelik, ölçülülük gibi davranışların ortak adıdır. Felsefi anlamda erdem, insanın ahlaksal olarak iyiye yönelmesi anlamına gelir. Erdemli insan, doğru olan şeyi yapan, yanlış olan şeyi ise yapmayandır. Bir diğer anlamı ile erdemli olmak, faziletli olmaktır. Başlıca 18 Erdem; Yiğitlik, Doğruluk, Dürüstlük, Bilgi sahibi olmak, Güvenilir olmak, Kararlılık, Ölçülü ve dengeli olmak, Kendini bilmek, Azim, Nezaket, Cömertlik, İhtişam, Saygı, Adalet, Sağduyu, Zekâ, Cesaret ve Cazibe, İnanç, Umut ve Sevgi. Erdemli İnsan Ne Demek? Erdemli insan, iyiye ve güzele yönelen, kötü olan ve çirkin olandan sakınan kimsedir. Doğruluk, cesaretlilik, güvenirlik gibi özelliklere sahip olmanın yanında ölçülü, samimi, tevazu sahibi olan insan erdemli insandır. Erdemli bir birey olmak için yanlışa düşmekten kaçınmak ve her daim olayları aklın ve vicdanın süzgecinden geçirerek doğruya ulaşmak gerekir.
Erdem örnekleri, bireylerin kötü ve olumsuz olan konulardan uzak durarak iyiye yönelmek ile ilgilidir. Erdemli insanlar, doğru ve iyi olan şeylere yönelip kötü olandan uzak durmalıdır. Erdemli Bir İnsan Nasıl Olur?
Erdemli insan, güvenilir, dürüst ve tevazu sahibi birisi olmalıdır. Yanlıştan ve kötüden uzak durmak, erdemli bir insan için son derece önemlidir. İyi Bir İnsan Hangi Erdemlere Sahiptir? Azim, nezaket, cömertlik, doğruluk, saygı, adalet, ihtişam, sağduyu, saygı, zekâ, cesaret ve yüce gönüllülüğe sahiptir. Bu erdemlere sahip bir insan iyi bir insandır. Aristoteles’e göre en yüce erdem yüce gönüllülüktür ve tüm erdemlerin içinde en iyisidir. En Önemli Erdem Nedir? En önemli erdem iyiye ve doğruya yönelmektir. Aristoteles’e göre en önemli erdem ise yüce gönüllülüktür. Bunun yanında, ölçülü bir yaşam sürmek de önemli bir erdemdir. Erdemli Yaşam Ne Demek? Erdemli yaşam, insanın aklı ile doğru yolu bulmasına dayanan bir yaşamdır. Bir insanın dürüst, güvenilir, hak yemeyen, cömert, cesaretli, yüce gönüllü bir yaşam sürmesi erdemli bir yaşamın tanımıdır. Erdemli yaşam sürmek için kimseye iftira atmamak, riyaya başvurmamak ve yalan söylememek gerekir çünkü bu tip davranışlar erdemsizlik göstergeleridir. Aristoteles’e Göre Erdemli Olmak Neye Bağlıdır? Aristoteles’e göre erdemli olmak, ölçülü bir yaşam sürmeye ve insanın aklı sayesinde erdemli davranışlarda gerçekleştirmesine bağlıdır. Aristoteles, yaşamın erdemli yaşanabilmesi için bireylerin ölçülü olmasını ve orta yolu bulmasını önerir. Bu kapsamda, erdemli bir insan doğru, güvenilir, dürüst, hak yemeyen, adaletli, yüce gönüllü olmalı ve yaşamında bu nitelikleri benimsemelidir. Her Şeyi Elde Etmek İçin Gerekli Olan Erdem Nedir? Her şeyi elde etmek için gerekli olan erdem,cömertlik, sadakat ve nezakettir. Bir insanın bu niteliklere sahip olması hayatta istediklerini başarmasına yardımcı olur. Bu nedenle erdemli bir insan sadakat ve nezaket sahibi birisi olmalıdır. Erdemli olmak için kötülükten, riyadan ve yalandan uzak durmak gerekir çünkü bu durumlar erdemsizliktir. Erdem Kelimesinin Kökeni; Eski Türkçe’de er, erkek sözünden +dam sonekiyle türemiştir. Yiğitlik, şan, bilgelik, yetenek, beceri gibi anlamları vardır. Erdemli insanlar çevrelerine karşı iyi ve mutlu bir yaklaşım gösterirler. Olumsuzluk ve kötülükten uzak durarak çevrelerine iyilik yapmayı hedefler. Bu nedenle erdemli olmak için kötülükten, riyadan ve yalandan uzak durmak gerekir.
Erdemli İnsanların Özellikleri:
1-Erdemlilerin Rehberleri Erdem Öğretisidir.
2-Güvenilir olmak, dürüst olmak, güzel ahlaklı olmak, alçak gönüllü olmak gibi davranışlar erdemli davranışlardandır.
3-Antik Yunan'da, erdemli bir insanın 12 temel özelliği; Azim, Nezaket, Adalet, Cömertlik, Doğruluk, İhtişam, Saygı, Adalet, Sağduyu, Zekâ, Cesaret ve Cazibe.
4-Sorgulamaktan vazgeçmezler,
5-Cesur olurlar,
6-Adaletli davranır,
7-Herkese karşı dürüst ve şeffaf olur,
8-Kazandığı paranın hakkını verir.
9-Yardıma ihtiyaç duyanlara yardım etmeye çalışır,
10-Doğaya ve diğer canlılara karşı duyarlı olur,
11-Hiçbir şeyi israf etmez, hiç kimseye haksızlık etmez,
12-Hayatı mutlu yaşamayı ve hayatın anlamını erdemlilikte bulurlar.
13-Duyuları ile algılayamadıkları gerçeklere inanırlar,
14-İnandıkları inancın gereklerini yerine getirirler,
15-Kazandıklarının ihtiyaçtan fazlasını ihtiyaç sahipleri ile paylaşırlar,
16-Öteki dünyanın varlığından asla kuşku duymazlar,
17-Sözleştiklerinde sözlerinde dururlar,
18-Zorluğa, sıkıntıya ve zulme karşı direnirler,
19-En hayırlı işin erdemlilik olduğunu bilirler,
20-Sevdikleri şeylerden ekonomik yardım olarak veririler,
21-Bollukta ve darlıkta yardım için para harcarlar,
22-Akrabalarına ve ihtiyaç sahiplerine haklarını verirler ve boş yere ve fütursuzca saçıp savurmazlar,
23-Cimri davranmazlar, tümüyle de elindekileri sıfırlamazlar, ihtiyacı kadarını ellerinde tutarlar ve üzülmeyecek cömertlikte bulunurlar,
24-Rızık endişesi duymazlar. Fakirlik korkusu yaşamazlar. Bundan dolayı çocuklarını öldürmez
25-Öksüzlerin malına haksız yere dokunmazlar. Onların yararlarına olan girişimde bulunurlar,
26-Anlayış sahibidirler, Öfkelerini kontrol ederler ,
27-İnsanların kusurlarını görmezlikten gelirler,
28-Adaleti gözetir ve tanıklık ederler. Birine veya bir topluluğa olan kinleri onları adaletli davranmaktan alıkoymaz.,
29-Doğru bildikleri ve yaptıklarından dolayı kınayanların kınamasından korkmaz ve çekinmezler.
30-Başlarına gelene sabır ederler. Kendi yaşamsal kazançlarını (rızık)başkaları ile paylaşırlar,
31-Gerçeği ortaya koyarlar ve doğruya doğru derler. Kendi doğru bildiklerini değil yalnızca gerçeği bilir ve bu doğru yoldan sapmazlar.
32-Mazlum olduğunu düşünülen kişi ya da kişilerin haklarını hiçbir çıkar gözetmeksizin savunmak.
33-Her zaman hak ve haklının, mazlumun yanında olurlar. 2.Yaradana güven, 5. İbadet etmek, 9. Bilgelerin Peşinden Gitmek, 10. Kalıcı Bir Barış olsun, 11. Silahlara Veda Edilmelidir 14. Ahlaksız Bir Toplum Yaşayamaz 15. Adaletli olun, 16. Terörizme Karşı En İyi İlaç: “Öğreti” 17. Kutadgu Bilig okuyun, 19. Evrensel Ahlak Öğretisi Rehberinizdir 20. Evrensel Düşünmek Faydalıdır 22. Siyanür Sigara ve Çok Yemek Aynı Şeydir 23. Sevgi Verdikçe ve Bölüştükçe Artar 24. Meritokrasi yönetimine uyun, 25. Allah' tan Ümit Kesmeyiniz 27. Ayasofya Barış Kalesi Olsun 41. Akıllı hareket et, 43. Gece Namazı kıl 45. En Büyük Aşk ona, 46. Yoksulluğa Karşı En İyi İlaç: "Öğreti" 47.Zengin ve akıllı olun, 48.Sade yaşayın, tutumlu olun. 49.Erdemli yaşayın, 50.Kurtuluş Erdem Öğretisinde. ŞEYH EDEBALİ HAZRETLERİNİN OSMAN BEY’E ÖĞÜTLERİ:
Şeyh Edebali( 1206-1326) yılında Bilecik'de 120 yaşında vefat etti. Türbesi Osman Gazi tarafından yaptırılmıştır. Ahi Şeyhidir. Ebul Vefa Tarikatine bağlıdır.
“Ey Oğul!
Artık Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana... Suçlamak bize; katlanmak sana... Âcizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana... Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adâlet sana... Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana…”
“Ey Oğul!
Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana... Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana...”
“Ey Oğul!
Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı... Allah Teâlâ yardımcın olsun. Beyliğini mübârek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin.”
“Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve duâlarla bize vaad edilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz.”
“Oğul!
Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelâmlısın... Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen, sabah rüzgârlarında savrulur gidersin!
“Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlûb eder. Bunun için dâimâ sabırlı, sebatkâr ve irâdene sahip olasın!..”
“Sabır çok önemlidir. Bir bey, sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir.”
“Milletin, kendi irfânı içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır.”
“Oğul!
İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezânında ölürler.”
“Dün ya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethe dilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazîlet ve adâletinle gün ışığına çıkacaktır.”
“Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir.”
“Bu dün ya da inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin.”
“Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin, deme! Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve îtibârın zedelenir...”
“Şu üç kişiye; yani câhiller arasındaki âlime, zenginken fakir düşene ve hatırlı iken îtibârını kaybedene acı!..”
“Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.”
“Haklı olduğun mücâdeleden korkma! Bilesin ki, atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervâsız, kahraman, gözüpek) derler.”
“En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir.”
“Ülke, idâre edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke sadece idâre edene âittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idâresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştürdüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar, yaşatamadılar...” (Bu düstur Osmanlı’yı altı asır yaşatmıştır.)
“İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkamaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca lâflamaya başlar, lâf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflâh etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir...”
“Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur.”
“Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı... Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli.”
“Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinâyettir. Bey, memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz.”
“Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü, zaman yok, süre az!..”
“Yalnızlık, korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da... Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin.”
“Sevgi dâvânın esâsı olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!..”
“Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın!..” "İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN” Şeyh Edebli Hz. Ertuğrul Gazi'nin, "cihan devleti"ni kuran Osman bey oğluna "hocasına saygı duymasını öğütleyen" vasiyeti şöyle:
"Bak oğul. Beni kır, Şeyh Edebali'yi kırma. O, bizim boyumuzun ışığıdır. Terazisi dirhem şaşmaz. Bana karşı gel, ona gelme... Bana karşı gelirsen üzülür, incinirim; ona karşı gelirsen gözlerim sana bakmaz. Baksa da görmez olur. Sözümüz Edebali için değil, senceğiz içindir. Bu dediklerimi vasiyetim say."
ERDEMLİLER CEMİYETİ DERGÂHI Termal Tatil Köyü Projesi; Ben Jeofizik Mühendisi Orhan Boyraz, düzenin ve insanların bozulduğu bu dünyada; Erdemli kalan insanlarla erdemli bir toplum oluşturmak için bir proje yapmayı uygun gördüm. Bu Proje ile insanlığı örnek çağdaş bir toplum olmayı göstereceğiz. Projem, Bir Tatil Köyü tarzında, her şeyin organik yetiştirileceği, dünyanın her tarafından tatil için insanların geleceği, köy yaşantısını yaşayarak öğreneceği bir projedir. Bu Proje ile öğrencilere burs verilecek, uluslararası öğrenci değişimine açık, sosyal sorumluluk projeleri olacaktır. İnsanlar; Dergâh Coin(DGC) 'i Kripto parası alarak burada tatil yapabilecekler. Bu Erdemliler Cemiyeti Dergâhı Tatil Köyü Projesinde yapılacaklar; 1-Bu Tatil Köyünde Organik Tarım ve Hayvancılık uygulaması yapılacak, sosyal, kültürel ve ekonomik faaliyetler yapılacaktır. 2-Yoksul ve çalışkan öğrencilere burs ve harçlık verilecek, şehirlerde yurtlar yapılacak, 3-Uluslararası öğrenci değişimi yapılacak, burada öğrenciler tatil yapacaklar, 4-Bu Tatil köyünde İnsanlar, Dergâh coin Kripto parayla Termal Devre mülkler satın alarak tatil yapabilecekler ve erdemli toplumun çağdaş bir ferdi olacaklar. 5-Bu Tatil Köyünde insanlar, köy hayatını hobi bahçelerinde yaşayarak öğrenecek, 6-Başlıca büyük dinleri temsilen bir Erdemliler Cemiyeti Dergâhı İbadet Yeri yapılacak, burada bütün insanlar özgürce ibadetlerini de yapabilecekler, 7-Sosyal sorumluluk projeleri yapılacak, yoksul insanlara yardımlar yapılacak, 8-Tatil Köyde üretilen organik ürünler ihtiyaç sahiplerine dağıtılacak, köyde tüketilecek, 9-Böylece Erdemli ve Çağdaş bir Örnek Toplum oluşturmaya çalışılacaktır. 10-Proje maliyeti yaklaşık olarak 10 milyar TL kadar olacaktır. Not: Dergâh coin(DGC), token çıkarttık, 1 katrilyon adet kripto para çıkarttık. 02.09.202 Orhan BOYRAZ(Jeof. Müh. Kamu Yön. Uzm.) Erdem Vakfı Başkanı İbn-İ Haldun'a göre Toplumların Çöküş alametleri;
1-Dürüstlük, doğruluk, 2-Alçak gönüllü olmak, 3-İyilik ve olumlu yaklaşım, 4-Aidiyet duygusu, 5-Çalışkanlık, 6-Tutku, bağlılık, 7-Odaklanma ve Adanmışlık, 8-Sebat, Azim, Sabır, 9-İnanç ve Değerler, 10-Matematik Bilgisi, 11-Teknoloji kullanımı, 12-İnovatif düşünebilme, 13-Sürekli gelişim & Mesleki Eğitim Sertifikasyon, 14-Doğru hedef koyma, 15-Arkada iz bırakmak. 16-Erdemli olmak, Peygamberler Allahlın seçkin kullarıdır ve özellikleri şunlardır; 1-Sıddık: Doğru olmak, sır saklamak, sözünde durmak, 2-Emanet: Güvenilir olmak, emanete sadık kalmak, 3-Fetanet: Akıllı ve Zeki Olmak, 4-İsmet: Günah İşlemekten Korunmuş Olmak, 5-Tebliğ(Vahiy): Allah’tan (c.c.) Aldığı Mesajları, İnsanlara Bildirmek, 6-Mucize: Hiç kimsenin yapamayacağı işler yapabilmek, 7-Sadakat: Yalan söylemezler. Davasına sadık olmak. Peygamber Efendimizin Özellikleri; 1-Doğrulukta önderdi, 11 Güler yüzlü idi. 12- Her konuda güvenilir idi. 13- İnsanların arasını ıslah eder, bozgunculuğu asla sevmezdi. 14- Küçüklere sevgi, büyüklere saygı gösterirdi. 15- Merhametli idi. 16- Her zaman ve her yerde doğrudan ve doğruluktan yana idi. 17- Komşuluk haklarına son derece önem verirdi. 18- Hataları affederdi. 19- Tevazu sahibiydi. 20-Eşlerine karşı son derece sevgi ve nezaketle davranırdı. 22- İnsanlara güzel söz söyler, güler yüz gösterirdi. 23- Kendisini evlerine davet edenleri kırmazdı 24- Ağzından çirkin söz çıkmazdı. 25-İnsanlara danışır, düşüncelerine saygı duyardı. 26-Emaneti sahibine teslim ederdi. 27-Çok Sabırlıydı 28- Kötü söz söylemezdi, Hz. Muhammed;" Din nasihattir." der. Din, insanlara iyiliği, doğruluğu ve güzel ahlakı anlatmaktır. Benim, özgeçmişim Site menüsünde (Orhan BOYRAZ kimdir?) yazılıdır. Dedemizin beratında Seyyit olduğumuz, ve soyumuzun silsile ile Hz. Âdeme kadar isimlerle gittiği yazılıdır. Ayrıca bu dünyada yaşadıklarımdan cenneti ve cehennemi yaşadığım oldu. İslam’ın 13 Şartı: Kuran Bize Neyi Anlatıyor? (40 Farz); 1-Şirk koşmayın, 2-Öldürmeyin, 3-Çalmayın, 4-Yalan söylemeyin. 5-İftira atmayın. 6-Gıybet etmeyin. 7-Adaletsizlik etmeyin. 8-Rüşvet alıp-vermeyin. 9-Adam kayırmayın. 10-Kibirlenmeyin. 11-İyiliği başa kalkmayın. 12-Gösteriş yapmayın. 13-Kin tutmayın. 14-Yetime-Öksüze zulüm etmeyin. 15-Kötü söz konuşmayın. 16-Haset etmeyin. 17-Emanete hıyanet etmeyin. 18-Cimri de savurgan da olmayın. 19-Yalan yere şahitlik yapmayın. 20-Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. 21-Ölçüde tartıda hile yapmayın. 22-Doğmamış çocuğu öldürmeyin. 23-Zina yapmayın. 24-İçki içmeyin. 25-Kumar oynamayın. 26-Büyü, Fal, Sihir yapmayın. 27-Faiz almayın, vermeyin. 28-Ana-Babaya kötü davranmayın. 29-Köle-Cariye yapmayın. 30-Zorla din dayatmayın. 31-Kul hakkını yemeyin. 32-Komşunun hakkını verin. 33-Zekâtını, fitreni, sadakanı verin. 34-Allahtan başka kimseye kulluk etmeyin. 35-Kur’anı okuyun, öğrenin ve öğretin. 36-Temiz olun, ibadet edin, ahlaklı olun. 37-İyilik edin, kötülüklerden uzak olun. 38-Riyakâr, fesat olmayın. 39-İşçini hakkını hemen verin. 40-Boş durmayın, çalışın. Peygamberimiz Efendimiz (sav); “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır.” [1] buyurmaktadır. İş yapana yardım etmek, çevreye ve topluma karşı duyarlı olmak, insanlara güzel sözle hitap etmek, küskünleri barıştırmak, iyiliği emredip, kötülükten sakındırmak, stres ve bunalımda olan birisini dinlemek, sıkıntısına merhem olmaya çalışmak, hakkı ve sabrı tavsiye etmek, sadece insanlara değil, bitkilere ve hayvanlara da şefkat ve merhametle muamele etmek, insanlığa maddî-manevî her yönden faydalı olmaya çalışmak gibi güzel örnekler, sâlih ve kâmil bir Müslüman olmanın gerekliliğidir. İnsanlara faydalı olan kişinin yüreğinde hissettiği huzur ise, tarif edilemez ölçüdedir.
İslam da bir grup vardır, öyle kimselerdir ki onlar; kendilerine yeryüzünde iktidar verdiğimiz takdirde, namazı kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emrederler, kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar.” (Hac sûresi, 41) Müslüman bir yönetimin görevlerinin başında iyiliği emir, kötülükten men etmek gelir. Bunun anlamı, yeryüzünde iyilikleri yaymak, kötülüklere ise engel olmaktır. Bunun için gerekli bütün müesseseleri kurmak yönetimin başta gelen görevidir. "İçinizden hayra, iyiliğe çağıran, iyiliği emreden, kötülükten sakındıran bir topluluk çıksın, işte onlar gerçek kurtuluşa erenlerdir. " Kuran-ı Kerim. İbni Haldun' un Asabiyet Teorisi Nedir? En yoğun grup içi dayanışması olan, başka deyişle asabiyye bağı en güçlü olan grup diğerlerine üstün olur ve hükümranlığı eline geçirir. İbn-i Haldun'a göre asabiyye bağı bir grup içindeki yardımlaşma ve şeref duygusundan gelen ve dış düşmanlarla uğraşma gücü veren bir bağdır. İslam Dininde Yapılması Yasak Olan Şeyler: 1) Allah’ın birliği inancına aykırı olarak ona ortak tanımak. 2) Ana ve babaya itaatsizlik etmek, karşı gelmek. 3) Haksız yere insan öldürmek. 4) Başkasının malına ve namusuna tecavüz etmek, zina yapmak. 5) Sarhoşluk veren her çeşit alkollü içki, afyon, esrar ve eroin gibi uyuşturucu maddeleri kullanmak. 6) Kumar oynamak, tefecilik ve faizcilik yapmak. 7) Hırsızlık, dolandırıcılık, alış-verişte hile yapmak. 8) Ölü hayvan, domuz eti ve yenmesi helâl olmayan hayvanların etlerini yemek. 9) Yalan söylemek, yalan yere yemin etmek, başkalarının aleyhinde konuşmak, iftira etmek, yalan şahitliği yapmak, başkaları ile alay etmek, kötü lakap takmak, verdiği sözde durmamak. 10) Haset etmek (başkalarının iyiliğini kıskanmak), kin gütmek, dargın durmak. 11) Askerlikten kaçmak, vatana hıyanet etmek. 12) İnsanlar arasında bölücülük yapmak, söz götürüp getirerek insanları birbirine düşürmek. 13) İkiyüzlü olmak, kendini büyük görüp başkalarını hiçe saymak. 14) İyice bilmediği bir şey hakkında hüküm vermek. 15) Kötü insanlarla arkadaşlık etmek. 16) Büyü yapmak, büyücülerin söylediklerine inanmak. 17) Malını, parasını israf etmek veya büsbütün cimri olmak. 18) Başkasının evine tecavüz etmek, izinsiz olarak birinin evine, odasına girmek. 19) İbadetlerini veya yaptığı iyilikleri Allah için değil de gösteriş için yapmak. 20) Başkalarının ayıp ve eksiklerini araştırmak. 21) Haksızlığa ve kötülüğe yardım etmek. 22) Kendisine teslim edilen emanetleri korumamak, hıyanet etmek.
Diğer Büyük Günahlar Nelerdir? İslam'da Helal Kılınan Şeyler Nelerdir? İslam’a Göre İnsanı Helak Eden 76 Büyük Günah Şöyle: 1. Büyük Günahların En Büyüğü: Allah’a Ortak Koşmak (Şirk)
Hristiyan Öğretiye Göre; 7 Kutsal Erdem;
Hristiyanlıkta kutsal erdemler, günahların tersidir. Her bir günahın karşısı olarak bir erdem vardır. Bunlar sırasıyla şöyledir; 1-İffet,
Hz. Musa’nın 10 Emiri;
1-Tanrın Yahve'den başka ilah(lar)ın olmayacak. 2-Tanrın Yahve'nin ismini boş yere anmayacaksın. 3- Kendine yaşayan put(lar) yapmayacaksın. ve onlara ibadet etmeyeceksin. 4-Haftanın altı günü üretecek ve 7. Günü ibadet edeceksin. O gün Sebt'tir. 5-Annene ve babana hürmet edeceksin. 6-Öldürmeyeceksin. 7-Zina etmeyeceksin. 8-Çalmayacaksın. 9-Komşu(ları)na karşı yalan yere şahitlik yapmayacaksın. 10-Komşu(ları)nın, yakın(lar)ının mülklerine tamah etmeyeceksin.
1. Bilgelik
2. Zeka
3. Öğüt
4. Güç
5. Bilim
6. Dindarlık
7. Tanrı korkusu.
Kutsal Ruh'un on iki meyvesi şunlardır:
1. Sevgi
2. Neşe
3. Barış
4. Sabır
5. İnayet
6. İyilik
7. Bağlılık
8. Hoşgörü
9. İnanç
10. Alçakgönüllülük
11. Saflık
12. İffet
Yedi maddi hayır işi şunlardır:
1. Aç olanları doyurmak
2. Susuz olanlara su vermek
3. Çıplak olanları giydirmek
4. Düşkünleri konuklamak
5. Hastaları ziyaret etmek
6. Mahpusları ve esirleri ziyaret etmek
7. Ölüleri gömmek
Yedi manevi hayır işi şunlardır:
1. Cahillere bilgi vermek
2. Kuşkuda olanlara öğüt vermek
3. Günahkarları Tanrı'ya döndürmek
4. Kederli olanları teselli etmek
5. Haksızlıkları sabırla karşılamak
6. Kinci kişileri affetmek
7. Hayatta ve ölmüş olanlar için dua etmek.
Sekiz mutluluk şunlardır:
1. Ne mutlu ruhça fakir olanlara; çünkü göklerin ülkesi onlarındır.
2. Ne mutlu alçakgönüllü olanlara; çünkü yeryüzü onlara miras kalacaktır.
3. Ne mutlu kederli olanlara; çünkü onlar teselli edilecektir.
4. Ne mutlu doğruluğa acıkanlara ve susayanlara; çünkü onlar duyurulacaktır.
5. Ne mutlu merhametli olanlara; çünkü onlar merhamet göreceklerdir.
6. Ne mutlu kalbi temiz olanlara; çünkü onlar Allah'ı göreceklerdir.
7. Ne mutlu barışı sağlayanlara; çünkü onlara Allah'ın oğulları denecektir.
8. Ne mutlu doğruluk uğruna eziyet çekenlere; çünkü göklerin ülkesi onlarındır .
En üstün olan üç hayırlı iş nelerdir?
En üstün olan üç hayırlı iş şunlardır: dua, oruç ve yardımseverlik.
İnsanlığın Ortak Evrensel Değerleri Nelerdir? İmam-I Gazali’den Altın Öğütler… Birçok Dünya Diline Çevrilen, Unesco Tarafından da Yayınlanan Ey Oğul, Batıda Ve Doğuda Okuma Rekoru Kıran Bir Eserdir. Ey Oğul! 1-Allah’tan Kork, 2-Babana İtaat Et, 3-Boş Sözden Uzak Dur, 4-Ağırbaşlı Ol, 5-Herkese Hoşnut Davran, 6-Ortayolu Tut, 7-Yürüyüşüne Dikkat Et, 8-Şu Kadından Uzak Dur: Huysuz Ve Karaktersiz Kadından Sakın, 9-Toplantılarda söz alarak konuş, kimseyle tartışma, 11-Devlet başkanıyla konuşurken efendi ve yumuşak davran, 13-Soysuz Adamlarla Tartışma, 14-Az Kelimeyle Çok Şey Anlat, 15-Evlenmek İstediğin Kızı İyi Seç, 16-Dostunu İyi Seç, 17-İnsanları İyi Tanı, 18-Fitneden Sakın, 19-Fazla Konuşma, 20-Kendinden Fazla Söz Etme, 21-Kişiliğini Koru, 22-Kimseyle Tartışma, 23-Aç Gözlü Ve Savurgan Olma, 24-Nimetlere Şükret, 25-Fakirlere İhsan Et, 26-Sadakayı Gizli Ver, 27-Tamahkâr Olma, 28-Salih İnsanların Sohbetinde Bulun, 29-Dargınları Barıştır, 30-Merhametli Ol, 31-Anne-Babanın Rızasını Al, 32-Yakın Akrabalarına İyilikte Bulun, 33-Âmâ Akrabana İyilik Et, 34-Hocana Hürmet Et, 35-Kardeşinin Ayıbını Gizle 36-Hayırlı İşlerde Devamlı Ol, 37-Anne-Babana Karşı Gelme, 38-Anne-Babanı Gücendirme, 39-İzzet-İ Nefsini Koru, 40-Kimseyi İncitme, 41-Kendini Herkesten Aşağı Gör, 42-Mü’min Kardeşini Sevindir, 43-Mü’min Kardeşinin İhtiyacını Gör, 44-Küçük Ve Büyük Kardeşine Güzelce Davran, 45-Çocuklarını İyi Yetiştir, 46-Misafire İkram Et, 47-Yiyip İçerken Dikkat Edilmeli, 48-Arkadaşlık Hukukuna Riayet Et, 49-Hasta Ziyaretine Git, 50-Cenazeye Katıl. İ. Gazali’den Yönetimde Adaletin Esasları: 1. Liderlik ve idarenin önemi, 2. Âlimlerle birlikte hareket etmek, 3. İdarecinin adaleti, 4. İdarecinin öfkelenmemesi, 5. İdarecinin merhameti, 6. Halkın ihtiyaçlarıyla ilgilenmek, 7. İsraftan sakınmak, 8. Şefkat ve lütufla davranmak, 9. Övgülere aldanmamak, 10. Allah rızası için iş yapmak. İmam Gazali'nin Sözleri; 1- 'Helal yemek lazımdır. İslâm’a uygun kazanmak lazımdır. Çünkü din, hakikat ancak helâl yemekle meydana gelir.' 2- 'Fikrî tartışmada kendini haklı çıkarmak için inat gösterme.' 3- 'Dargın ve küskün olanları barıştır ki yarın kıyamet gününde sevinenlerden olasın.' 4- 'Çok işte çırak olacağına, bir işte usta ol.' 5- 'Oturduğun bir yerde, bulunduğun bir toplulukta dişlerini kürdan ve benzeri şeylerle temizlemeye kalkışma.' 6- 'Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen cevizin hepsini kabuk zanneder.' 7- 'Cahillerle tartışmaya girmeyin; ben hiç yenemedim.' 8- 'Kişinin en fazla temizlemesi gerekli şey dilidir...' 9- 'Birtakım arzularının yerine gelmesi için küçülme.' 10- ' Uzun mesafelere ulaşmak, yakın mesafeleri aşmakla mümkündür. ' 11- 'Uğradığın bir toplantıda yer alanların üzerine dikilip durma.' 12- 'İnsanlara ve özellikle dünya ehline halinden şikâyet etme. Sonra Allah seni onlara bırakır, perişan olursun.' 13- 'Bazen iki kişi arasında öyle bir sevgi oluşur ki bunun sebebi ne güzellik ne de başka bir dünyevi faydadır; tamamen ruhları arasındaki uyumdur.' 14- 'Devrin hükümdarı sana yakınlık gösterirse, onunla mızrak ucunda bulunduğunu hesapla.' 15- 'Dünyayı tanıyan dünyaya düşman olur.' 16- 'Sakın hükümdarla yakını arasına girme. Ancak iyilik ve hayırlı işlerde gir. Çünkü hükümdarla yakınları arasına giren kişinin düşüşü çok ani ve süratli olur.' 17- 'Dükkânları sohbet yeri olarak seçme.' 18- 'Her şeyin bir direği vardır. Dinin direği de fıkıh ilmidir.' 1-Sevgi, 2-Sorumluluk, 3-Saygı, 4-Hoşgörü, 6-Özgüven, 7-Empati, 9-Cesaret, 11-Nazik olmak, 12-Dostluk, 13-Yardımlaşma, dayanışma, 14-Temizlik, 15-Doğruluk, dürüstlük, 16-Aile birliğine önem verme, 17-Bağımsız ve özgür düşünebilme, 18-İyimserlik, 19-Estetik duyguların geliştirilmesi, 20-Misafirperverlik, 21-Vatanseverlik, 22-İyilik yapmak, 23-Çalışkanlık, 24-Paylaşımcı olmak, 25-Şefkat, 27-Selamlaşma, 28-Alçakgönüllülük, 29-Kültürel mirasa sahip çıkma, 30-Fedakârlık. Evrensel Değerler ve Değerlerle İlişkili Tutum ve Davranışlar; 1-Adalet: Adil olma, eşit davranma, paylaşma, 2-Dostluk: Diğerkâmlık, güven duyma, sadık olma, vefalı olma, yardımlaşma, 3-Dürüstlük: Açık ve anlaşılır olma, doğru sözlü olma, etik davranma, güvenilir olma, sözünde durma, 4-Öz Denetim: Davranışlarını kontrol etme, davranışlarının sorumluluğunu alabilme, öz güven sahibi olma, 5-Sabır: Azimli olma, tahammül etme, 6-Saygı: Alçakgönüllü olma, başkalarına kendine davranılmasını istediği şekilde davranma, diğer insanların kişiliklerine değer verme, 7-Sevgi: Aile birliğine önem verme, fedakârlık yapma, 8-Sorumluluk: Kendine, çevresine, vatanına, ailesine karşı sorumlu olma, 9-Vatanseverlik: Çalışkan olma, dayanışma, kurallara ve kanunlara uyma, tarihsel ve doğal mirasa duyarlı olma, toplumu önemseme, 10-Yardımseverlik: Cömert olma, fedakâr olma, iş birliği yapma, merhametli olma, misafirperver olma, paylaşma. Erdem Yolunun Ahkâmı, Erkânı şöyledir: Hz. Ali Sözleri | Adalet-Devlet ve Sabır ile İlgili Sözler;
Hz. Muhammed'in damadı, İslam Devleti'nin son halifesi olan Hz. Ali'ye ait en güzel sözleri, unutulmaz Hz. Ali sözlerini sizler için bir araya getirdik.
Hz. Ali adalet ve sabır sözleriyle karşınızdayız. Haksızılık, doğruluk ve dürüstlük ile ilgili manalı sözleri sizler için listeledik. Hz. Ali'nin kelamları, sözleri ve değerli vaazlarını bu yazımızda bulabilirisiniz.
İşte Hz. Ali'nin en güzel sözleri;
Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum.
Ey insan; senin için dün geçmiştir. Bir daha geri gelmez. Yarın ise kesin değildir. O halde dem bu demdir… İçinde bulunduğun anı iyi değerlendir.
"Dil pek keskin bir kılıçtır. Kan akıtmadan can yakar."
Güzel bir karakter, güzel bir yüzden daha uzun ömürlüdür.
"Sözlerinin amellerinden sayıldığını bilen kimse, az konuşur ve ancak kendisini ilgilendiren şeyleri söyler."
Ahlakın ahlaksızların elinde oyuncak olduğu bir toplumdan hayır bekleme.
"Sana kızdığı halde, bir kötülükte bulunmayan insanı kendine arkadaş edin. Çünkü öfke insanın ahlakını ortaya çıkarır."
Gönülleriniz bir olmadıktan sonra sayıca çok olmanın bir anlamı yoktur.
Ahlakını güzelleştir ki, Allah hesabını hafifletsin.- Hz Ali
Ayıbın en büyüğü, sende olan bir ayıpla başkasını kınamandır.
"Sakın insanın iyisi ile kötüsünü bir tutma. Çünkü bu eşitlik, iyileri iyilikten soğutur."
Sırrını iki kimseden başkası bilmesi. Sen ve Rabbin
"Dünyada iki kişinin rızasını almakta hırslı ol. Annen ve Babanın."
Sıkıntı ve musibitlere karşı iki şey ile Rabbine sığın; Sabır ve Namaz.
"Senden vazgeçene rağbet etme."
"İnsanlara faydası olmayanları, ölülerden sayın gitsin."
Şu iki insanı asla unutmayın. İhtiyaç anında yanınızda olanı, zor zamanda yalnız bırakanı.
Fakirin ihtiyacı zenginin israfı kadardır.
Fazla yemek ve yemek üstüne yemekten kaçının. Zira fazla yiyen kimse fazla hasta olur.
Fırsat karınca yürüyüşü ile gelir, yıldırım hızı ile gider
Kendisini beğenen ve kendisinden razı olan bir kimsenin kusur ve zaaf noktaları aşikar olur.
İki yüzlü çıkarcı insanlardan uzak durmak çok zordur. Onlar yapmacık sevgilerini gösterip içlerinde kötülüğü saklarlar. Onları hoşnut tuttuğun sürece sana sevgi duyarlar ve sen bir şeyler verdikçe mutlu olurlar.
Düşünme ve sevinme! Zamanın sana ne sakladığı bilinmez.
Her sırtını sıvazlayanı dost sanma, belki bıçaklayacak “Yer” arıyordur.
Kendisine edep yüklenen kimsenin kötülükleri azalır.
Fasık ve günahkar kimselerle arkadaş olmaktan kaçın çünkü kötülük kötülüğe kavuşur.
Sabır iki kısımdır; belaya sabır iyi ve güzeldir. Bundan daha güzeli, haramlara karşı sabırdır.
Sırlarını ona buna açıyorsan başına gelecek zilletlere razı ol.
Kendisini beğenen ve kendisinden razı olan kimse birçok üzüntü ve acı çeker.
Halka karşı daima içinizde sevgi ve nezaket besleyin. Onlara bir canavar gibi davranmayın ve onları azarlamayın.
Mürüvvet; insanın, kendisini lekeleyecek şeylerden kaçınması ve güzellik kazandıracak şeylere yaklaşmasıdır. Fazilet, gücü yettiğinde affetmektir.
Kendini tanımayan kimse kurtuluş yolundan uzaklaşarak cehalet ve sapıklık yoluna giriverir.
Yapman gereken hayırlı, yararlı işleri yarına bırakma. Bakarsın yarın olur da, sen olmazsın.
Sabır iki türlüdür: istemediğin, hoşlanmadığın şeye sabretmek ve sevdiğin, istediğin şeye sabretmek.
Mal, harcandığı kadar sahibine ikramda bulunur. Kişinin yaptığı cimrilik kadar ona ihanet eder.
Söz sizin ağzınızda olduğu sürece, söz sizin esiriniz, söz ağzınızdan çıktıktan sonra siz sözünüzün esiri olursunuz.
İyi niyetlilik gönle ferahlık, bedene esenliktir.
Sana niçin yaptığını sorduklarında utanacağın ve yalanlamaya kalkacağın işleri yapmaktan çekin.
Hiç kimsenin hatasını yüzüne vurmayınız. O hatayı işleyene hatasını, başka birini misal göstererek anlatınız.
Kendi çocuğunu edeplendirdiğin şeyle yetimi de edeplendir ve çocuğunun eğitimi için yararlandığın yerden yetim için de yararlan.
Yanlışını gününde görüp nefsine sitem edersen yanlışın faydaya dönüşür. Dünde kalan yaşam geçmişle yok olur gider.
Yalancıların başlıca sıfatları şunlardır: önce sana diller döker, birçok şeyler vaat eder, sonra senden vazgeçer, daha sonra da arkandan senin aleyhine birçok şey söyler.
Zamanının bir kısmı maziye karıştı. Geride kalan günlerinin sayısı da belli değil, fırsat varken çalış.
Memurlarınızın hareketlerini kontrol ediniz ve bunun için güvendiğiniz samimi kişileri kullanınız. Mektuplar ve müracaatlara bizzat kendiniz cevap veriniz.
Amel eden cahil kişi, yoldan başka yerde yürüyen gibidir. Bu yürüyüşü ona, ihtiyacından uzaklaşmaktan başka bir şey kazandırmaz.
İlim hiçbir servet ile satın alınmaz. Onun içindir ki, bir cahil ne derecede zengin olursa olsun, en fakir bir âlim ile mukayese olunmaz.
Öfke kötü bir arkadaştır. Kusur ve çirkinlikleri açığa çıkarır, insanı kötülüğe yakınlaştırıp iyilikten uzaklaştırır.
Zalime gelip çatan adalet günü, mazlumun uğradığı cevir ve cefa mihnetinden çetindir. Şiddet son dereceyi buldu mu ferahlık gelir çatar. Bela halkaları tam daraldı mı genişlik yüz gösterir.
Yoksula yardımı dilenmeden yap. Sen onu el açmak zorunda bırakırsan, verdiğin sadaka ile onun sadakadan daha değerli olan haysiyetini satmaktan kurtarırsın.
Yaptığı günah bir işle öğünmek, o günahı yapmaktan daha kötüdür.
Akıllı; şehvetten uzaklaşan, ahireti dünya ile değişmeyendir. Akıllı, yalnız ihtiyacı kadar ve delille konuşur, sadece ahiretinin ıslahı için çalışır.
Kendisini beğenen ve kendisinden razı olan kimse birçok üzüntü ve acı çeker.
Yüzünüze karşı yapılan şişirme övgüleri dinlemekten kendinizi koruyunuz çünkü onlar kalpleri kirletip ortalığa pis bir koku yayarlar.
Zaman bana karşı maske takındı, beni tanımazlıktan geldi, bilmedi ki ben güne saygılıyım ve talihsizliklerin en korkulusunu bile kolay şeymiş gibi karşılarım.
Hızlı yükselenlere imreniliyor. Oysa en hızlı yükselenler toz, duman, saman ve tüydür.
Takva, dini ıslah, nefsi muhafaza eder ve mürüvveti süsler.
Kendini cömertliğe alıştır ve her ahlakın en iyisini seç çünkü iyilik alışkanlık haline gelir.
Sabır iki kısımdır: sevmediğin şeye sabretmek ve sevdiğin şeye sabretmek.
Söz dilinin sustuğu ve amel dilinin söylediği nasihat hiçbir kulak tarafından kovulmaz ve onun faydası ile hiçbir fayda bir olmaz.
Yumuşak ahlak soyluluk ve büyüklüktendir. Yumuşak huyluluğun bitmez tükenmez kaynağı ol. Kimseye asla eziyet etme, yaptığın şeyin sonuçlarını görür ve duyarsın.
Susmak, sana ağırbaşlı bir elbise giydirir ve sonunda özür dileme zorundan korur.
İlim, insanı Allah’ın emrettiği şeylere götürür, züht ise o şeylere erişilmesini kolaylaştırır.
Yoksula yardımı dilenmeden yap. Sen onu el açmak zorunda bırakırsan, verdiğin sadaka ile, onun sadakadan daha değerli olan haysiyetini satmaktan kurtarırsın.
Kıskançlık insanın kalbi ve sinirleri üzerinde kötü etkiler bırakır ve insanı hasta eder.
Şerefine düşkün olan kötü cevap almaktan kendini sakınır. İnsanların davranışlarını düşünerek ve gözeterek onlarla uyum içinde yaşayan kendi kişiliğini de korur.
Yüzünüze karşı yapılan şişirme övgüleri dinlemekten kendinizi koruyunuz çünkü onlar kalpleri kirletip ortalığa pis bir koku yayarlar.
Yumuşak ahlak soyluluk ve büyüklüktendir. Yumuşak huyluluğun bitmez tükenmez kaynağı ol. Kimseye asla eziyet etme, yaptığın şeyin sonuçlarını görür ve duyarsın.
Kim bir işte halka öncü olursa, başkasını terbiyeye kalkmadan kendisini terbiye etmeli. Bu terbiye de diliyle öğüt vermeden önce, huyuyla öğüt vermek suretiyle olmalı. Nefsine muallim olup kendini terbiye eden kişi, insanlara muallimlik edip onları terbiye edenden daha fazla ululanmaya değer.
Söz dilinin sustuğu ve amel dilinin söylediği nasihat hiçbir kulak tarafından kovulmaz ve onun faydası ile hiçbir fayda bir olmaz.
Söz sizin ağzınızda olduğu sürece, söz sizin esiriniz, söz ağzınızdan çıktıktan sonra siz sözünüzün esiri olursunuz.
Yaşamın tecrübeleri doğru karar verebilmeyi öğretti, öyle ki artık beni bitirmeye, yok etmeye gelen şeyleri ben bitirip yok ettim.
Yeni ilmi şeyleri öğrenmekle, kalbinizin yorgunluğunu ve rahatsızlığını giderin çünkü kalpleriniz de vücudunuz gibi yorulur.
Sözünde duramayacağın bir yerde söz verme ve kefaletine vefa edemeyeceğin yerde kefil olma.
Şahsınıza fenalık eden bir düşmanı affediniz. Lakin vatanınıza ve milletinize fenalık eden bir kimseyi asla affetmeyiniz.
İlim meclisi cennet bahçesidir.
Allah seni hür yarattı, tamah seni kul etmesin.
Söyleyene bakma, söylenene bak.
Hırs ve tamah, yorgunluk ve meşakkatin anahtarıdır.
Susmak, sana ağırbaşlı bir elbise giydirir ve sonunda özür dileme zorundan korur.
Sükut yalan söylemekten ve başkalarını çekiştirmekten herhalde evladır.
Şehvet bir kapıdan girer, akıl öbür kapıdan çıkar.
Fikir çatışmalarından hakikat çıkar.
Kötülükten çekinmek, iyi bir iş yapmaktan yeğdir.
Şer'den çekinen kişi, hayır yapana benzer; suçtan sakınan kişi, iyilikte bulunana döner.
Zayıfları ziyaret etmek alçak gönüllülüktendir.
Susmak ağırbaşlılığı artırır.
İyilikle emretmek, insanların en faziletli amelleridir.
Şeref ve namus, en büyük hazinedir. Onlara malik olanlar, hayatlarını daima memnun ve mesut geçirirler.
Söz ilaçtır; azı yaşatır, çoğu öldürür.
Şeref ve soyluluk, yüksek özellik ve niteliklerden gelir, ataların çürümüş kemiklerinden değil.
Şükür nimetlerin süsüdür.
Kıskançlık vücudu kemirir.
Şerefli ve önemli bir mevkiiniz olması için bilime sarılınız.
Kıskançlık ruhun hapsidir.
Sözün gümüş olsa da, ey nefs sükut (suskunluk) altındır.
Sözün güzelliği, kısalığındadır.
Kıskançlık insanın dünyasını karartır
Şiddetli istek mutluluğun en büyük düşmanıdır.
Yapman gereken hayırlı, yararlı işleri yarına bırakma. Bakarsın yarın olur da, sen olmazsın.
Yaptığın iyilikleri ve sana anlatılanları gizle.
Fırsat yaz bulutu gibi gelip geçer, elinize geçtiğinde faydalanmasını bilin.
Fikir çatışmalarından hakikat çıkar.
Fikir sahibi her şeyden ibret alır.
Yeni mal mülk edinmeden önce yığdıklarınızı kullanınız.
Yoksullar bazen çok müşkül durumlarda kalırlar. Söyledikleri sözler ne kadar doğru olursa olsun, onları dinleyenler sözlerine kulak asmazlar.
Kıskanç kimse daima hasta olur.
Zamanın icaplarına uymayanlar, sürüden ayrılmış koyunlar gibi geri kalırlar.
Yoksullarla otur, şükrünü artırırsın.
Kendini bilmeyen başkasını nasıl bilir?
Kınama ve azarlamada aşırı gitmek inada neden olur.
Kıskanç insan hiçbir zaman rahat ve huzur yüzü görmez.
Kıskançlık hastalıkların en kötüsüdür.
Ölümü unutmak, kalbi paslandırır.
Faziletlerin başı ilimdir.
Fazilet sahibinin kıymetini, ancak fazilet sahibi bilir.
Kıskançlık ateşin odunu yediği gibi iyilikleri yer.
Yoksulluğunu gizle, yoksa itibarın sıfıra iner.
Zaman ibret aynasıdır.
Zaman uzasa, sonu gecikse bile sabreden mutlaka zafere ulaşır.
Yola düşmeden arkadaşı, eve girmeden de komşuyu sor.
Yumuşak konuş, sevilirsin.
Yüce kişinin aç kalınca, aşağılık kişinin karnı doyunca saldırısından korkun.
Yükseklik taslamak alçaltır, alçak gönüllülük yükseltir.
Zenginlik gurbette bir vatan, fakirlik vatanda bir gurbet gibidir.
Zaman kendine uymazsa, kendini zamana uyduranlar en akıllı kimselerdir.
Hz. Ali Hakkında Kısaca Bilgi (Hz. Ali Kıssası)
Ali bin Ebu Talip, İslam Devleti’nin (656-661) yılları arasındaki halifesidir. İslam peygamberi Hz. Muhammed’in hem damadı hem de amcası Ebu Talib’in oğlu olan Hz. Ali, Hz. Muhammed’in İslam’a davetini kabul eden ilk erkektir. Sunni İslam’a göre Hz. Ali, dört halifenin sonuncusu, Şii İslam’a göre ise İmamların ilki Hz. Muhammed’in hak varisidir. Şii ve Sunni İslam arasındaki farklılaşmanın ana nedeni Hz. Muhammed’in gerçek varisinin kim olduğu konusundaki farklılıktır.
Hz Ali, Hz. Muhammed’e vahiy geldiğinde, onun İslam’a davetini kabul eden ilk erkektir. Hayatını İslam’a adayan Hz. Ali, Hz. Muhammed’in kızı Fatıma ile evlenerek, peygamber efendimizin damadı olmuştur.
Hz. Ali’nin kişisel özellikleri; İslam dünyasının her yerinde imanı, adaletli ülke yönetimi, savaşçılığı, cesaretli ve ilmi ile anılır.
Hacı Bektaş Veli Kimdir? Gerçek ismi, Seyyid Muhammed bin İbrahim Ata olan Hacı Bektaş-ı Veli Horasan'ın Nişabûr şehrinde doğmuştur. Moğol istilasının ardından Anadolu'ya gelerek bugünkü Nevşehir'in Hacıbektaş olarak anılan bölgesine yerleşen Hacı Bektaş Veli, Burada kurduğu dergah ile Anadolu Aleviliğinin ve Bektaşiliğin gelişimine önemli katkı sağlamıştır. 1271 yılında vefat eden Hacı Bektaş’ın ebedi istirahatgahı halen Nevşehir ilinin Hacıbektaş ilçesinde bulunmaktadır. Bektaşilik: Hacı Bektaş-ı Veli'nin Makalat adlı Arapça bir eseri vardır. 1271 senesinde vefat eden Hacı Bektaş-ı Veli'nin derslerini ve sohbetlerini takip ederek onun tarikatına bağlananlara, tasavvuftaki usûle uyularak "Bektaşi" denildi. Hacı Bektaş Veli’nin 13.yüzyılda temellerini attığı ve günümüzde de geçerliliğini koruyan düşüncelerinin ışığını, şiirleri ve özdeyişlerinde, hakkında anlatılan söylencelerin satır aralarında bulabiliriz. Hacı Bektaş Veli’nin sevgi, eşitlik, tanrı, din, paylaşım, hoşgörü, bilim, eğitim gibi kavramlarda da günümüze taşınan görüşleri tüm dünyada aydın ve sağduyulu toplumlarca kabul görmüş ve Alevi toplumu tarafından yüzyıllardan günümüze taşınmıştır. Barışın simgesi olan bir güvercin donuyla Anadolu’ya geldiği söylencesi oldukça anlamlıdır. Hacı Bektaş Veli’nin, savaş yerine barışı; düşmanlık yerine dostluğu; kin yerine sevgiyi ve hoşgörüyü benimseyen, hümanist bir anlayışa sahip olduğunu bilinmektedir. Kadıncık Ana ile birlikte Alevi–Bektaşi kültürünü tüm Anadolu’ya yayarken felsefi düşüncesini kültürün temellerinden biri yapan “, “Yetmişiki milleti bir nazarda gör” sözleri ile toplumların eşit hak ve özgürlüklere sahip olduğunu ifade etmiştir. Alevi – Bektaşi felsefesi “Eline, beline, diline sahip ol”, “Yetmişiki milleti bir nazarda gör” anlayışı ile yoğurulur. Hacı Bektaş Veli Sözleri: Hacı Beştaş Veli’ye duyulan ilgi, saygı ve sevgi, Alevi Bektaşi öğretisinin temelini oluşturan İnsan-Tanrı-Doğa sevgisine dayanan hümanist yaşam felsefesi ve öğretisinden kaynaklanmaktadır. O’nun anlayışında dinin kaynağı Hak korkusuna değil, Hak sevgisine dayanır. Şimdi gelin hep beraber hoşgörü insanı Hacı Bektaş Veli sözlerine yakından bakalım.
*Bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır, *Okunacak en büyük kitap insandır” , *Yolumuz, ilim, irfan ve insanlık sevgisi üzerine kurulmuştur” öğretisinin temel ilkelerini oluşturan bu dizeleriyle, yüz yıllar geçse de felsefesinin derinliği ve gerçekliği ile günümüz toplumlarına da ışık tutmaktadır. “Hararet nardadır, sac’da değildir, Keramet baştadır, tac’da değildir, Her ne arar isen, kendinde ara, Kudüs’te, Mekke’de, Hac’da değildir” Hacı Beştaş Veli Tasavvufu;
Hacı Bektaş Veli, her şeyi insanda arayan; Hakk’ı kendi özünde, kendi özünü Hakk’ta bulan anlayışıyla, barışı, sevgiyi ve bilimi kendisine rehber kılmıştır. Hacı Bektaş Veli’ye duyulan ilgi, saygı ve sevgi, Alevi-Bektaşi öğretisinin temelini oluşturan İnsan-Tanrı-Doğa sevgisine dayanan hümanist yaşam felsefesi ve öğretisinden kaynaklanmaktadır. O’nun anlayışında dinin kaynağı Hak korkusuna değil, Hak sevgisine dayanır.
"Kadınları okutunuz" sözü ile Hacı Bektaş Veli, akla, mantığa ve sevgi temeline dayandıran; kadın ve erkek eşitliğini savunan ve döneminde Hatun Ana (Kadıncık Ana) önderliğinde kurulan Anadolu Bacıları teşkilatına büyük destek veren bir düşünce adamı ve düşünürdür. Hoca Ahmed Yesevi Kimdir?;
Türkistan´da yetişen büyük velilerdendir. Adı Ahmed bin İbrahim bin İlyas Yesevi olup, Piri Sultan, Hoca Ahmet, Kul Hace Ahmed diye de tanınır. (Doğumu / Sayram, Kazakistan, 1093- Ölümü / Türkistan, Kazakistan, 1166) Yetiştirdiği talebelerinin her birini bir memlekete göndermek suretiyle İslamiyet’in doğru olarak öğretilip yayılmasını sağladı. Onun bu şekilde gönderdiği talebelerinden bir kısmı da Anadolu’ya geldiler. Bu vesileyle onun yolu Anadolu’da yayılıp tanındı. Yesevi dergahı, fakirler, yoksullar, yetim ve çaresizler için bir sığınak yeriydi. Bu yazımızda Tarihte bilinen ilk büyük Türk Mutasavvıfı ve Türk Milletine manevi ışık olmuş Hoca Ahmed Yesevi ‘den sizler için güzel sözler derledik, Sosyal medyada sevdiklerinizle paylaşarak iyi vakitler geçirmenizi dileriz.
Hoca Ahmet Yesevi’den Öğütler;
✿ “Nerede görsen gönlü kırık, merhemi ol sen,
✿ Öyle mazlum yolda kalsa, hem dem ol sen.”
✿ “Garip, fakir, yetimleri her kim sorar,
✿ Razı olur o kuldan perverdigahar (Allah)”
✿ “Akıllı isen, gariplerin gönlünü al…”
✿ “Garip, fakir, yetimleri Resul sordu…”
✿ “Sen-ben tapan insanlardan geçtim işte.”
✿ “Kur’an okuyup amel kılmaz sahte alim…”
✿ “Sünnet imiş, kâfir de olsa incitme sen;
✿ Hûda bizardır katı yürekli gönül incitenden..”
✿ “Ahir zaman ümmetleri süsler evlerini; nefislerine kapılıp bozar huylarım; şan ve şehvetler ile dik tutarlar boylarını…”
✿ “Ahir zaman ümmetleri, dünya fani bilmezler; gidenleri görerek ondan ibret almazlar…”
✿ “İmam yitirip, ölmem diye gülüşen; ölmem deyip dünyada Mevlâ’m ile vuruşan; gafillik ile her an ömrünü boşa geçiren…”
✿ “Nefs yoluna giren kişi rüsva olur; yolda azıp gezen tozan şaşkın olur; yatsa kalksa, şeytan ile yoldaş olur. Nefsi tep sen, nefsi tep sen, ey bedkirdâr.
✿ “Tatlı tatlı yiyenler; türlü türlü giyenler; altın tahta oturanlar, toprak altında kalmışlar…”
✿ “Zalim olup zulmedeni, yetim gönlünü inciteni mahşerde kara yüzlü, kolunu arkada gördüm.”
✿ “Herkese ferman olmuştur ölümün şerbetini içmek; kaçıp kurtulamazsın, ondan ne kadar sakınsan.”
✿ “Gerçek âlim yastığını taştan kıldı; bildiği şeyleri âleme söyledi.”
✿ Gönlü kırık, zavallı ve garib birini görürsen, yarasına merhem ol. Onun yoldaşı ve yardımcısı olmaktan çekinme.
✿ Şeriat, tarikat ve hakikatten nasıp almak isteyen, büyük velilerin makamına ulaşmak, cehennemden kurtulup cennete kavuşmak isteyen kişi ilim tahsil etmelidir.
Başına sarık sarar,
Kendine mürit arar,
İlmi yok neye yarar,
Ahir zaman şeyhleri.
Yol boyunca kül olmadan,
Yâr nezdinde kul olunmaz.
Zâlim eğer cefa eylese ‘Allah’ de,
Elini açıp dua eyleyip sabreyle…
Nerde görsen gönlü kırık, merhem ol sen,
Öyle mazlum yolda kalsa, yoldaşı ol sen.
Ahir zaman şeyhi düzeltir dış görünüşünü
Zühd ve takva kılmayıp bozar iç âlemini
Keramet der gaflet uykusunda gördüklerini
Riya ile halka kendini satar dostlar!
Aslım toprak, neslim toprak, her şeyden aciz,
Basıp geçsen kirli cismin kılacağı ar,
Kim ar etse şeytan kavmi havası var,
İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed.
Ey Dostlar! Câhillerle dostluk kurmaktan sakınınız.
Yoklar doymadığında, varlar ağlamıyorsa dünya tez yıkılır.
Gerçek âlim yastığını taştan kıldı; bildiği şeyleri âleme söyledi.
Bismillah diye başlayarak hikmet söyleyip: İsteyenlere inci ve cevher saçtım işte. Ahir zaman ümmetleri, dünya fani bilmezler; gidenleri görerek ondan ibret almazlar…
Zalim olup zulmedeni, yetim gönlünü inciteni mahşerde
Hoca Ahmet Yesevi Sözleri kara yüzlü, kolunu arkada gördüm.
Kâfir bile olsa, hiç kimsenin kalbini kırma. Kalp kırmak, Allahü teâlâyı incitmek demektir.
Tatlı tatlı yiyenler; türlü türlü giyenler; altın tahta oturanlar, toprak altında kalmışlar…
Herkese ferman olmuştur ölümün şerbetini içmek; kaçıp kurtulamazsın, ondan ne kadar sakınsan.
Nefse uymak yolunda bulunan kimse rüsvâ olmuştur. Artık, yatıp kalkarken onun yoldaşı şeytandır.
Gönlü kırık, zavallı ve garip birini görürsen, yarasına merhem ol. Onun yoldaşı ve yardımcısı olmaktan çekinme.
İmam yitirip, ölmem diye gülüşen; ölmem deyip dünyada Mevlâ’m ile vuruşan; gafillik ile her an ömrünü boşa geçiren…
Ahir zaman ümmetleri süsler evlerini; nefislerine kapılıp bozar huylarım; şan ve şehvetler ile dik tutarlar boylarını…
Malının çokluğu dillere destan olan Kârûn bile, malının hayrını, faydasını göremedi.
Nihâyet toprak altında yok olup gitti. Gönlünde Allahü teâlânın aşkını taşıyanlar, dünyâ ile tamâmen alâkalarını kesmişlerdir.
Halk içinde Hak ile olurlar. Bir an Allahü teâlâyı unutmazlar.
Nefs yoluna giren kişi rüsva olur; yolda azıp gezen tozan şaşkın olur; yatsa kalksa, şeytan ile yoldaş olur. Nefsi tep sen, nefsi tep sen, ey bedkirdâr.
Gariblere merhamet etmek, Resûlullah’ın sallallahü aleyhi ve sellem sünnetidir.
Nerede bir garib görsen, ona olan merhametinden dolayı gözyaşların akmalıdır.
Şeriat, tarikat ve hakikatten nasıp almak isteyen, büyük velilerin makamına ulaşmak, cehennemden kurtulup cennete kavuşmak isteyen kişi ilim tahsil etmelidir.
Akıllı ve uyanık kimse isen, dünyâya gönül bağlama.
Şeytan seni kandırıp, dünyâya meylettirirse, seni emri altına almış demektir.
Bundan sonra felâketlerden felâketlere sürüklenirsin de hiç haberin olmaz.
Günahlar sebebiyle, paslanan gönüllerin kurtuluşu Allahü teâlâya çok tövbe, istigfâr etmek, her zaman Allahü teâlâyı düşünmek, O’nun râzı olduğu, beğendiği işleri yapmak ve hiçbir zaman O’ndan gâfil olmamakla mümkündür.
Ey dostlar! Bir kimse, Allahü teâlânın aşkı ile yanıp yakılarak, bu denizde çok usta bir dalgıç olmadıkça, bundan çok daha derin olan vahdâniyet denizine giremez. Ona girmek için çok usta ve dikkatli bir dalgıç olmak gerekir.
Himmet, yardım kuşağını sıkı sıkıya beline sarmayan insan, dünyâya meyl ve muhabbetten kurtulamaz.
Allah yolunda göz yaşları dökerek ağlamadıkça, Allahü teâlâya âit ince sırlara kavuşamaz ve bu yolda ilerlemesi mümkün değildir. Mevlana Celaleddin Rumi'nin Hayatı ve Özlü Sözleri –
Mevlana'nın Öğütleri…
13.yüzyılda yaşamış ve dönemine damga vuran Mevlana Celaleddin Rumi’nin söylediği sözler nesillerdir aktarılmıştır. Mevlana denilince akla ilk gelen kavramlardan biri hoşgörü ve barıştır. İşte Mevlana Celaleddin Rumi’nin bu içten, anlamlı ve düşündürücü sözlerini sizler için derledik. İşte en güzel Mevlana sözleri..
Hz. Mevlana sözleri akıllarda yer etmiş ve günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır. Söylemiş olduğu sözler ve öğütler yüzyıllar boyunca ders niteliğinde kullanılmıştır. En büyük alimlerden biri olan Mevlana'nın özlü sözleri çok sevilir ve sıkça araştırılır. Mevlana Celaleddin-i Rumi, 13. yüzyılda yaşamış şair, fâkih, âlim, ilahiyatçı ve Sufi mutasavvıftır. Kaynaklara göre 30 Eylül 1207 yılında doğmuştur. 17 Aralık 1273 yılında ise vefat etmiştir.
EN GÜZEL MEVLANA SÖZLERİ-MEVLANA'NIN ÖĞÜTLERİ…
Gerek yok her sözü laf ile beyana. Bir bakış bin söz eder, bakıştan anlayana.
Kalbimi ve ruhumu vermemin bir yararı yok, sen zaten bunlara sahipsin. O yüzden sana bir ayna getirdim. Kendine bak beni hatırla.
Güzelliğin bir damlası olan Leyla için uykuyu haram etmek çok değilse, güzelliğin kaynağı Mevla için bir ömrü feda etmek az bile.
Başta dönüp koşan nice bilgiler, nice hünerler vardır ki, insan onunla baş olmak isterse, baş elden gider. Başının gitmesini istemiyorsan ayak ol.
Kalbin bir gün seni sevgiliye götürecek. Ruhun bir gün seni sevgiliye taşıyacak. Sakın acında kaybolma. Bil ki çektiğin acı bir gün dermanın olacak.
Nefsin ejderhadır. Öldü sanma, uykuya dalar o. Dertten eline fırsat düşmediği için uyur. Derdin bitince çıkar hemen. Hüner; dertsizken de nefsi uykuda tutmadadır.
Her zorluğun sonunda doğan bir ışık vardır. Eğer elleriniz diken yaralarıyla kan revan içinde kaldıysa güle dokunmanıza çok az kalmış demektir.
Yaşadığın dünyaya bak; yüce tanrı, hangi eserini sevginin kucağında büyütmemiş? Neden okşamak ve kucaklamakla gidilecek yere, tekme ve tokatla erişmeyi tercih edesin?
Küle döndüysen, yeniden güle dönmeyi bekle. Ve geçmişte kaç kere küle dönüştüğünü değil, kaç kere yeniden küllerin arasından doğrulup yeni bir gül olduğunu hatırla.
Sarılmayı bilir misin? Sahiplenmeyi, sahiplendiğinde sadık kalmayı? Sen bilir misin aşık olmayı? Bölünebilir misin ikilere, üçlere, gerekirse binlere? Yapabilir misin?
Gerçekten sevebilir misin? Sevmenin demesi olmaz. Unutma; ya çok seversin bir kere, ya da hiç sevmezsin.
Ey sevgili; heyben acıyla dolar da nefes alamazsan gel. Huzur bulacağın kıyılarım senindir. Umutların solar kurur da su bulamazsan beraber sulayalım, gözyaşlarım senindir.
Kanadın kırılır da maviye uçamazsan, ne güne duruyor al, kanatlarım senindir. Çaresiz çilelere bir umut bulamazsan, kendime ettiğim dualarım senindir.
Gönül, gönül verilerek alınır.
Gönül, ebedi olmayan mülkü, bir rüya bil!
Kusur arıyorsan, tüm aynalar senin.
Kaderde sevmek var ama kavuşmak yok ise şayet, olsun! Vuslata aşık gönül susmaya da razı.
Ne zaman gökyüzüne bir nefes, bir dua gönderdin de ardınca ona benzer iyilik görmedin?
Köpeklerin kardeşliği, aralarına kemik atana kadardır.
Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.
Kalp denizdir, dil de kıyı. Deniz de ne varsa kıyıya o vurur.
Fakat harap olmaktan niye gamlanayım? Harabenin altında padişah hazinesi var.
Aşk; sandığın kadar değil, yandığın kadardır...
Harfler yetmedi anlaşılmama, bari hâlden anla.
Doğruların yemin etmeye ihtiyacı yoktur.
Ahlak örtüsü olmayanı, başörtüsü dindar yapmaz.
Kimde bir güzellik varsa bilsin ki ödünçtür.
Dua kapı çalmaktır. Gerisine karışmak haddi aşmaktır.
Bilmez misin ki cevap vermemek de cevaptır.
Kitaplardan önce, kendimizi okumaya çalışalım.
Kanat vardır doğanı padişaha götürür; kanat vardır kuzgunu leşe götürür.
Ey dost! Derdin ne olursa olsun umudun her zaman Allah olsun.
Bazen halimize melekler imrenir. Bazen de halimizden şeytan bile tiksinir.
Susmak, mana eksikliğinden değil. Belki mana derinliğindendir.
Kır oğul zinciri; hür gez, hür konuş, yok mu altından gümüşten bir kurtuluş?
Yapraksız kaldın diye gövdeni kestirme. Zira bu işin baharı var.
Kim demiş gül yaşar dikenin himayesinde? Dikenin itibarı gül himayesinde!
İnsan her şeyi göremez; sevdiğin şeyler, seni kör ve sağır eder.
Bir gönülde aşk ve sevgi ateşi yoksa o kişi karanlıklarda, Allah nurundan habersizdir.
İsyanlardayım dedi. Hayır, imtihanlardaydı. Fark etseydi, kurtulacaktı.
Öyle bir yar sev ki evladım; elinde su tasıyla, iftarı bekleyen oruçlu gibi beklesin seni.
Toprak gibi sessiz olduğum an bil ki; şimşek gibi gökte gürlüyor feryadım.
Tut ki Ali’den sana miras kaldı Zülfikar. Sende Ali’nin yüreği yoksa Zülfikar neye yarar?
Kalbi ve sözü bir olmayan kimsenin yüz dili bile olsa, o yine dilsiz sayılır.
Dilini terbiye etmeden önce yüreğini terbiye et; çünkü söz yürekten gelir, dilden çıkar.
Ben hiç dilek tutmadım, hep dua ettim. Ömrün ömrüme nasip olsun diye!
Kapı açılır, sen yeter ki vurmayı bil! Ne zaman? Bilemem! Yeter ki o kapıda durmayı bil!
Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakilerin anlayabileceği kadardır.
Birini tanımadıysan kimin ve neyin peşinde olduğuna bak! Anlarsın…
Cahille girme münakaşaya. Ya sinirini zıplatır tavana! Ya da yazık olur adabına.
Kim, ne olursa olsun, sevgili bizim olsun tek, canı, canımız olsun.
Kötülük yaptın mı kork! Çünkü o bir tohumdur. Allah yeşertir, karşına çıkarır.
Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.
Gülü gülene ver. Kalbini sevene ver. Sevmek güzel şeydir. Kıymet bilene ver.
Can’ı Canan’a teslime hazır değilsen ‘ben Aşk’ım’ deme kimseye.
İmtihan içinde imtihan vardır. Derlen toparlan da ufak bir imtihana satma kendini.
Şikayetçi, kötü huyludur. İyi huylu şikayet etmez, tahammül eder.
Gözyaşının bile görevi varmış. Ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış.
Üç sözden fazla değil, tüm ömrüm şu üç söz; hamdım, piştim, yandım.
Cahil kişi gülün güzelliğini görmez, gider dikenine takılır.
Bozuk olunca maya, ne ar tanır ne de hayâ!
Gerçek aşkı bilen kalp bir damla suya bile hürmetle bakar.
Bazı insanlar bize armağandır, bazıları ise ders.
Çektirilen acı havada asılı kalmaz, çektirenin başına düşer.
Sabır önceleri zehirdir. Huy edinirsen bal olur!
Bir kimsede kibir varsa, söz söylediği zaman soğan gibi kokar.
Gönül sevgiyi bulmuşsa kuru dal bile çiçek açar.
Sen Allah’a güven. Hiç beklemediğin anda çiçek açar umutlar.
Kalbinizle yaptığınız her şey size geri dönecektir.
Bir muammadır aşk. Kiminin vicdanına atılan taş, kiminin de gözünden akıtılan yaştır aşk.
Gel de birbirimizin kadrini bilelim. Çünkü ansızın ayrılacağız birbirimizden.
Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın.
Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur.
Bir yandan korkun bir yandan umudun varsa iki kanatlı olursun. Tek kanatla uçulmaz zaten.
Muhabbet ve merhamet, insanlığın; hiddet ve şehvet de hayvanların sıfatlarıdır.
Ey Müslüman, edep nedir diye sorarsan bil ki edep, her edepsizin edepsizliğine katlanmaktır.
Akıl bir kuzu, nefis bir kurt, iman ise çobandır. İman kuvvetli olmazsa, nefis aklı yer.
Aşkın hikâyesini, durmaksızın feryâd eden bülbüle değil. Sessiz sedasız can veren pervanelere sor.
Sus gönlüm! Bütün bu susmalarına karşılık her şeyin hayırlısının olacağına inanarak sus.
Seni bağrıma değil, bağrımı ve başımı ayağının altına bastım. Gözüm toprak olacak, ama gönlüm daima aşk kokacak.
Her yerde olmak gibi bir duan varsa, gönüllere gir; çünkü sevenler, sevdiklerini gönüllerinde taşırlar.
Ay doğmuyorsa yüzüne, güneş vurmuyorsa pencerene, kabahati ne güneşte ne de ay da ara! Gözlerindeki perdeyi arala!
Ey sevgili. Biz seninle bir salkımın iki aşık üzümüyken, başka şişelerde şarap olmuşuz, başka hayallerde harap olmuşuz.
İyiyim desem yalan olur, kötüyüm desem inancıma dokunur. En iyisi şükre vurayım dilimi, belki o zaman kalbim kurtulur.
Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra.
Şarap küpü nereye konursa konsun şaraptır. Gül mezbelelikte bitmekle kötü olmaz, şarap altın tasa konmakla helal olmaz.
Merhamette güneş gibi ol; cömertlikte akarsu gibi ol; tevazuda toprak gibi ol; ayıpları, kusurları örtmekte gece gibi ol.
Misafirsin bu hanede ey gönül, umduğunla değil bulduğunla gül, hane sahibi ne derse o olur, ne kimseye sitem eyle, ne üzül.
Aşk nasip işidir hesap işi değil! Aşk adayıştır arayış değil! Sen adanmışsan ve yanmışsan bu uğurda aşk seni bulmaya gelir. Aradığın seni arayandır.
Nefsin, üzüm ve hurma gibi tatlı şeylerin sarhoşu oldukça, ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?
Yılan sokması seni sadece canından eder. Ama kötü dost hem candan, hem de imandan eder!
Aklım her gün tövbe eder. Nefsim her an tövbemi bozar. Arada kalmış bîçareyim. İyi ki senin kapın var.
Dediler ki: gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Dedim ki: gönle giren gözden ırak olsa ne olur.
Beni çok özle, bir daha bu kadar sevmeyecekler seni. Aşksız olma ki ölü olmayasın. Aşkta öl ki diri kalasın.
Nasibinde varsa alırsın karıncadan bile ders. Nasibinde yoksa bütün cihan önüne serilse sana ters.
Yürürken başımın yerde olması sizi rahatsız etmesin. Benim tek derdim; yere düşen edebinize takılmamak.
Sen çiçek olup etrafa gülücükler saçmaya söz ver. Toprak olup seni başının üstünde taşıyan bulunur.
Ey sahura kalkan, sahur yemeği yiyen kişi! Az konuş, hatta sus! Sus da orucu anlayanlar, oruçtan söz etsinler.
Kimle gezdiğinize, kimle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin. Çünkü bülbül güle, karga çöplüğe götürür.
MEVLANA’NIN 7 ÖĞÜDÜ
1. Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.
2. Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
3. Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
4. Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
5. Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.
6. Hoşgörülükte deniz gibi ol.
7. Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.
KONFÜÇYÜS KİMDİR? Konfüçyüs eski bir Çinli öğretmen, politikacı ve filozoftur. Felsefesi kişisel ve devlet ahlakı, sosyal ilişkilerin doğruluğu, adalet ve samimiyet üzerine odaklanmıştır. Konfüçyüs'ün hayatına dair merak edilenleri haberimizde bulabilirsiniz. M.Ö. 28 Eylül 551 tarihinde, Kuzey Çin’in şuaınki Shandong eyalet tinin Lu şehrinde dünyaya geldiği sanılmaktadır. Kaynaklarda soyu ve gençliği ile ilgili çeşitli rivayetler ve anlatımlar bulunmaktadır. Bir rivayete göre fakir fakat saygın bir aristokrat aileden gelmektedir. Babasını henüz üç yaşında iken kaybetti. Bilge bir aileye mensup olan annesinden yazı yazmayı öğrendi ve on üç yaşına geldiğinde dedesinin yanına gönderildi. Altı sene süreyle dedesinden özel eğitim alarak "altı marifet" (sanat-hüner) diye adlandırılan, töre (tarihî gelenek ve görenekler), müzik, ok ve yay kullanma, araba sürme, yazı yazma ve hesap yapmayı öğrendi. Altıncı yılın sonunda dedesini, MÖ 529 senesinde de annesini kaybeden Konfüçyüs, yaşadığı beyliğin kuralları gereği üç yıl annesinin yasını tuttu. MÖ 532–502 yılları arasında belli aralıklarla Lu derebeyliğinde çeşitli vazifelerde bulundu. Başlangıçta küçük memuriyetlere atandı. 19 yaşındayken, Song beyliği seyahati sırasında tanıştığı Jī Guān Shì ile evlendi ve bir sene sonra baba oldu. Sonraları iki kız çocuğu olmuş, birisi çok küçükken hayatını kaybetmiştir. Doğu uygarlığının en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilen Konfüçyüs, Çin geleneklerini bir araya getirerek yeni kuşaklara aktarmak için kendine özgü yöntemleriyle öğretimi halka yaymış ve öğretmenliği bir uğraş haline getirmiştir. Konfüçyüs, öğrencileri ile birlikte geçmiş Çin filozof ve bilginlerinin yazılarını bir araya getirmeye çalışmış; onların çabası sonucu “Beş Klasik (Wou King)” ve “Dört Kitap (Se Chou)” adı verilen koleksiyon ortaya çıkmıştır. Konfüçyüs öğretisinin ilgi alanı, sadece insan ve insan-toplum ilişkilerini kapsar. Bu sistemin temelinde, insanın yaratılıştan iyi olduğuna itimat yatar, aynı zamanda Konfüçyüs'ün öğretisi bir din değil, eski Wu-dinine dayanan etik felsefedir. Öğretisinde kesin bir hiyerarşi söz konusudur. Evliliği ve Çocukları; 19 yaşında iken Song beyliği seyahati sırasında tanıştığı Jı Guan Shı ile evlendi, bir yıl sonra bir oğlu dünyaya geldi. Daha sonra iki kız çocuğu olmuş, birisi çok küçükken hayatını kaybetmiştir. MÖ 484'te eşini kaybeden Konfüçyüs, peşine oğlunu da kaybedince büyük üzüntü yaşamıştır. Ölümü; Konfüçyüs, M.Ö. 479’da ağır bir hastalığa yakalanıp hayatını kaybetti. Sa Shui Nehri kıyısına defnedilmiş ve mezarı halen ziyaretçilere açıktır.
1-Ağırbaşlılık, 2-Cömertlik, 3-Samimiyet, 4-Doğruluk, 5-Nezaket, 6-İnsan sevgisi, 7-Fedakârlık, 8-Yardımseverlik, 9-Hoşgörü, 10-Anaya ve babaya saygı, 11-İbadet ve Tören, 12-Adalet, Güven, 13- Alçak gönüllülük, 14-Yöneten: Yer ve Göğü izlemeli, 15-Vatandaş: Yönetene uymalı, 16-Genç: Yaşlıya uymalı, 17-Kadın: Kocasına uymalı, 18-Çocuklar: Ana-babaya uymalı, 19-Memurlar, Amire uymalı, 20-Erdemli Yaşamak. 21-İyilikseverlik, 22-Göreve sadakat, 23-Doğru İnançla yaşamak 24-Güvenilirlik, “Kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkalarına yapma.” Konfüçyüs’ün temel prensibidir. Çin’deki “İlk Tapınak” olarak bilinen Konfüçyüs Tapınağı, Konfüçyüs konutu ve Konfüçyüs’ün, ailesinin ve soyluların mezarının olduğu yerdir. Konfüçyüs Tapınağı Çin’deki en önemli ve en büyük Konfüçyüs’ü anma yeridir. Günümüzde bu yerler UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirasları Listesi’ne alınmıştır. Konfüçyanizm'de ayrı bir rahipler sınıfı olmadığı için ayinler genellikle devletin yetkili memurlarınca yönetilir. Dünyanın üstün idarecisi Gök tanrı için yapılan törenleri hemen ekseriyetle imparator yönetir. Konfüçyanizm’in Beş Erdemi: 1-Ciddiyet: Saygı görmek için gereklidir. 2-Cömertlik: Her şeyi elde etmek için gereklidir. 3-Samimiyet: Herkesin güvenini kazanmak için gereklidir. 4-Çalışkanlık: Başarılı olmak için gereklidir. 5-Nezaket: Başkalarını hizmetinde kullanmak için gereklidir. 1-“Ağırbaşlı isen saygısızlık görmezsin. Konfüçyüs hayatını şöyle özetlemiştir: "-15 yaşında iken kendimi öğrenmeye verdim. -30 yaşında irademe sahip olabildim. -40 yaşında şüphelerden uzaklaştım. -50 yaşında Gök'ün emrini öğrendim. -60 yaşında seziş yoluyla her şeyi kavradım. -70 yaşında doğru olan şeylere zarar vermeden kalbimin isteklerini yerine getirebildim" (Konuşmalar, s. 23-24). Konfüçyüs’ün Öğretisi Şu 10 ilkeye dayanır. 1-Adalet 2-İnsancıllık 3-Merhamet 9-Kadın, Kocasına itaat etmeli, Konfüçyüs’ün Gayesi; ideal insanlardan meydana gelen ideal bir toplum oluşturmaktı. Ona göre ideal insan akıllı, cesur, kibar, nazik ve törelere bağlı; hırslı olmayan mütevazı bir kimse, yani Chün-tzu’dur. Erdemli davranışlar nelerdir? 1-Yalan söylememek, 2-Yalan yere yemin etmemek, 3-Dedikodu yapmamak, 4-İftira etmemeyi içeren “doğru söz prensibi” 5- Doğru iş prensibi, 6-İçkili gezmemek, 7- Canlı öldürmemek 8-Tefecilik yapmamak, 9- Hırsızlık yapmamak, 10-Zina etmemek, Erdemli bir insan şöyle olur; 1-İyiye ve güzele yönelerek olur. 2-Kötü davranıştan sakınarak olur. 3-Doğru, güvenilir ve cesaretli olarak olur. 4-Yalan söylemeyerek olur. 5-Duyarlı, ölçülü, samimi ve iyi yürekli olarak olur. 6-Başkalarına iftira atmayarak olur. 7-Tevazu sahibi olarak olur. 8-Erdemli insan, güvenilir, dürüst ve tevazu sahibi birisi olmalıdır.
Platon veya Eflatun ( Platon; MÖ 428/427 veya 424/423 – 348/347), Antik Yunan filozofu ve bilgesi. Dünyada üniversite düzeyindeki ilk kurumlardan biri olan (ve bu kurumlara günümüzdeki adını veren) Akademi'nin kurucusu olan ve düşünce tarihinde bir dönüm noktası teşkil eden Platon, felsefe ve bilim tarihindeki pek çok tartışmanın temellerini atmış, Hristiyanlık ve İslam gibi pek çok dini de derinden etkilemiştir. Hocası Sokrates ve öğrencisi Aristoteles ile birlikte felsefe tarihinin en etkili ismidir ve iddialarının büyük bir kısmı bugün hâlâ önemini korumakta, tartışılmakta ve çoğu düşünceye katkıda bulunmaktadır. İngiliz matematikçi ve filozof Alfred North Whitehead "Avrupa felsefe geleneğiyle ilgili yapılabilecek en güvenilir genel nitelendirme Platon'a ait bir dizi dipnottan oluştuğudur" demiştir. Platon, iyi bir güreşçi olduğu için bu omzu geniş anlamında Platon isim verilmiştir. Platon’ a göre; İyi İnsanın Özellikleri; Platona göre ahlak, ‘iyi ideasına’ ulaşmakla mümkündür. Mutluluğun kaynağı, en iyi olandır. En iyiye ulaşmanın yolu ise erdemlerden; doğruluktan ve adaletten geçer.
1-Doğruluk, 2-Doğru sözlülük, 3-Sözünde durmak, 4- İtaat etmek, 5-iyilik etmek, 6-Hayır etmek, 7-Hürmetkâr davranmak, 8-Yeminine bağlı kalmak, 9-Sadık olmak, 10-İnsanlara ihsanda bulunmak, 11-Hayırlı iş yapmak, 12-Anaya-babaya itaat etmek, 13-İnsan sevgisi 15-Yoksula yardım etmek, 16-Adalet olmak, 17-Dürüstlük, 18-Merhamet etmek, 19-Sabırlı olmak, 20-Bilge olmak, 21-Cesaretli olmak, 22-Ölçülü olmak, 24-Hedefimiz; Erdemli ve Bilge bir Gençlik ve Toplum yetiştirmektir. Şu 5 şeyde acele etmek sünnettir; ERDEMLİLER CEMİYETİ VAKFI: Bu Dergâhın bir vakfı da olacaktır. Hz. Muhammed’in Gençliği ve Erdemliler Cemiyeti (Hilful Fudul=Erdemliler Birliği Sözleşmesi): Erdemliler Cemiyeti, ilk olarak M.Ö.2000 yıllarında Hz. İbrahim ve oğlu İsmail tarafından Kebeyi korumak ve İlahi dine hizmet etmek amacıyla kurulmuştur. Hz. İbrahim zamanında kurulan, zalimlere karşı mazlumu koruyan, Kebeyi koruyan, Tek Tanrıyı savunan Dostlar, kardeşler topluluğudur. Toplumda Öğretisi olan dinî, ahlâkî, felsefî, siyasî hedefleri olan ve bu hedeflerini gerçekleştirebilmek için de kardeşlik, dostluk, yardımlaşma ve dayanışmayı ilke edinen bir grubun adıdır. Erdemliler Cemiyeti, sadece tarihsel bir kurum değil, aynı zamanda, farklı dünya görüşlerine sahip olsalar da, temel ahlâkî ilkelerde anlaşan insanların zulmü engellemek için uzlaşmalarının bir toplumsal zorunluluk olduğunun ifadesi olarak değerlendirilmektedir.
Erdemliler Cemiyetinin Görevleri; 6-Can, Mal, Irz, İnanç güvenliğini ve güçsüzleri korumak, 7-Toplumda Adaleti sağlamaktır. Erdemliler Cemiyeti Yemini; 1-Zulme karşı mücadele etmek, güçsüzleri korumak, 2-Mazlumun hakkını, can, mal, ırzını korumak, 3-Tam eşitlik olana kadar tek vücut mücadele etmek. Bu Vakfın görüşlerini kabul ediyorsanız, bu konuda toplum için herkes elinden geleni yaparsa toplum kendiliğinden düzelir.
Erdemliler Cemiyetinin Özellikleri; Not: Bu Erdemliler Cemiyeti Vakfının bir Başkanı, Yönetim kurulu, Denetim kurulu ve Genel kurulu vardır. İnsanların hak ve sorumlulukları; Bir İnsan önce Kendini ıslah edecek, sonra Nefsini ıslah edecek, daha sonra Neslini ıslah edecek, en sonra da bulunduğu Toplumun ıslah edilmesine katkıda bulunacaktır. Ancak bu şekilde adil, erdemli bir toplum ve uygarlık kurulabilir. Önce herkesi kötü alışkanlıklarını bırakıp, nefsine hâkim olacak, iyi bir eğitim alacak, sağlıklı bir vücuda sahip olacak, 21-31 yaşında evlenecek, kendine iş ve meslek edinecek, ailesine, topluma ve ülkesine karşı görevini yerine getirecek, kimsenin hakkını yemeyecek, kimseye zulüm yapmayacak, devletine bağlı iyi bir vatandaş olarak yaşayacaktır. Ancak bu şekilde sağlıklı ve erdemli bir nesil yetişecektir. Temel değerlerimizin küçük bir listesini aşağıda verelim: 1-Ulvi (entelektüel) merakı (ve hayreti) olmak; Burada şunu bilhassa not etmek gerekiyor. İnsanın değerlerinin olması insani bir düzen inşa etmek için yeterli değildir. Bu değerleri yaşamasını, nasıl hayata geçireceğini ve ondan yararlanmayı da bilmesi gerekir. Zira tohum, ambarda beklemekle yahut ortalığa saçılıp savrulmakla ekilmiş olmaz, Erdemli bir toplum inşa edilmesi, toplumun öz değerleri ve benliğiyle, sürekli ve dengeli gelişmesini sağlayacak -bu yazımızın ana konusu olan- bazı temel dinamikleri aşağıda gruplayarak veriyoruz: 1-Okumak, ilim aramak, araştırma yapmak, eğitimi geliştirmek ve yaymak, Erdemli insanın özellikleri; 1-Başkasını küçük ve hor görmez, 10-Dürüst davranır, Gandi’ye göre dünyanın 7 hatası; 1-Ahlaksız Ticaret, Doğruluk, doğru sözlülük, sıdk, itaat, iyilik, hayır, Allah’a yaklaştıran hayırlı amel, itaat etmek, lütufkâr davranmak, itaat etmek, boyun eğmek, hürmetkâr davranmak, yeminine bağlı kalmak, sadık, temize çıkarmak, insanlara ihsanda bulunmak, ikram, her hayırlı iş, anaya-babaya itaat etmek gibi anlamlara gelir. Erdemli kentin halkını anlatan Farabi, bunları şu şekilde sınıflandırmaktadır ;(Farabi, 872- 950/951,): 4-Askerler: Bunlar; savaşçılar, koruyucular ve onlardan sayılanlardır, ERDEM KAVRAMI: İşte sözlükte yer alan erdemler; Erdem; yiğitlik, doğruluk, dürüstlük, bilgi sahibi olmak, güvenilir olmak, kararlılık, cesaret, ölçülü ve dengeli olmak, kendini bilmek gibi toplum tarafından kabul edilen doğru, güzel, iyi davranış kalıplarının benimsenmesi ve ona uygun davranılmasıdır. Erdemlilik, aptallık da değildir Antik Yunan'da, erdemli bir insanın 12 temel özelliği olduğuna inanılırmış. Bu temel özelliklerin on biri şunlarmış; Azim, Nezaket, Cömertlik, Doğruluk, İhtişam, Saygı, Adalet, Sağduyu, Zekâ, Cesaret ve Cazibe...
Erdemli bir insan nasıl olunur? 1-Sorgulamaktan vazgeçmeyin. … 2-Cesur olun. … 3-Adaletli davranın. … 4-Herkese karşı dürüst ve şeffaf olun. … 5-Kazandığınız paranın hakkını verin. … 6-Yardıma ihtiyaç duyanlara yardım etmeye çalışın. … 7-Doğaya ve diğer canlılara karşı duyarlı olun. … 8-Hiçbir şeyi israf etmeyin. Erdemli davranışlara 8 tane örnek:
Erdem; yiğitlik, doğruluk, dürüstlük, bilgi sahibi olmak, güvenilir olmak, kararlılık, cesaret, ölçülü ve dengeli olmak, kendini bilmek gibi toplum tarafından kabul edilen doğru, güzel, iyi davranış kalıplarının benimsenmesi ve ona uygun davranılmasıdır. "İnsanın kendisini ıslah etmesi erdemle, başkalarını ıslah etmesi bilgi ile olur. " Konfüçyüs "Ölçülü olmak en büyük erdemdir. Bilgelik doğaya kulak vererek hakikati söylemek ve doğru olanı› yapmaktır." Heraklit,
Daha erdemli bir birey olmak için yapılması gereken 10 şey ; Konfüçyüs’ün 5 temel ilişki modellemesi şöyledir: 1-Hükümdar–Tebaa ilişkisi: Yöneticiler yardımsever, tebaa ise saygılı ve sadık olmalıdır. 2-Baba – Oğul ilişkisi: Ebeveyn sevgi dolu, evlat ise itaatkâr olmalıdır. 3-Koca – Eş: Kocalar adil ve iyi, eşler anlayışlı olmalıdır. 4-Ağabey – Kardeş: Büyük kardeş nazik ve küçük kardeş saygılı olmalıdır. 5-Arkadaş–Arkadaş: Yaşça büyük arkadaş düşünceli, genç olan hürmetli olmalıdır. 6-Amir- Memur; Memur amire itaat etmeli, Amir, memuru korumalıdır. BUDA ve İlham Verecek 25 Sözü; Buda, İ.Ö. 563 yılında doğmuş ve İ.Ö. 483 yılında seksen yaşında ölmüştür. Asıl adı Siddhartha Sakyamuni Gotama Buda’dır. Siddhartha “amacına ulaşmış kimse” demektir. Budizm kendisiyle başlamış olmasına rağmen, bazı kaynaklara göre dünyaya gelen yedinci Buda’dır ve Budist literatürüne göre ise 25. Buda’dır. Siddhartha Gautama ve Shakyamuni adlarıyla da bilinen Buddha, Budizm ile ilgili öğretileri olan Antik Çağ Hint bilgesidir. Öğretileri bugün yüz milyonlarca insan tarafından çalışılan Buddha’nın, milattan önce 6. ve 4. yüzyıllar arasında yaşadığına inanılıyor. Buda’nın Üç Hazinesi(Cevheri): 1- Buda ya (Aydınlanmış ) sığınırım, 2- Dharma Buda Öğretisine sığınırım, 3- Sangha Buda Dini Rahipler Cemaatine sığınırım. Dört Yüce Gerçek ve Sekiz Aşamalı Asil Yol: 1. gerçek, Dukkha: acı, hayatın ve varoluşun bir parçasıdır. 2. gerçek, Samudaya: acıların kaynağı arzu ve isteklerdir. 3. gerçek, Nirodha: istek ve arzular bırakılırsa acılar sona erdirilebilir. 4. gerçek, Magga: acıların sona erdirilmesinin yolu Sekiz Aşamalı Asil Yol'dan geçer. Doğru kavrama, doğru düşünce, doğru söz, doğru eylem, namuslu kazanç, doğru çaba, uyanıklık ve doğru konsantrasyon. Buda’nın kabul ettiği 10 büyük buyruk; 1. Öldürmemek, 2. Çalmamak, 3. Cinsel ilişkilerle meşgul olmamak, 4. Yalan söylememek, 5. İçki içmemek, 6. Budistlerin geçmiş kabahatlerinden söz etmemek, 7. Kendini övmemek veya başkalarını kötülememek, 8. Budizm uğruna çaba sarf etmekten geri durmamak, 9. Öfkeye meydan vermemek, 10.Budizm’in üç hazinesinin aleyhinde konuşmamaktır.
Budizm’in 12 Uygulaması: 1. Sadaka vermek. 2. Emirlere riayet etmek. 3. Sabırlı olmak; 4. Çalışkanlık, 5.Meditasyon(Tefekkür) zihni bir noktada yoğunlaştırmak, 6. Hikmet, bilgelik, 7-Ahlak ve Erdem 8- Sayısız canlıyı kurtarmak. 9. Sayısız dünyevî arzuyu kökünden söküp atmak. 10.Buda Öğretisini başarıyla yürütmek. 11-Nihaî aydınlanmayı elde etmek, 12- Evrensel yemine de uymak gerekir. 1. “Kendiniz dışında kimse sizi kurtaramaz. Kimse ama kimse bunu yapamaz. Bu yolu kendiniz yürümelisiniz.” 2-“Geçmişte kilitli kalmayın, geleceği hayal etmeyin. Şu ana odaklanın.” 3-“Her başlangıcın bir sonu vardır.” 4-“Huzur içten gelir. Onu dışarıda aramayın.” 5-”3 şey uzun süre saklı kalmaz: Güneş, ay ve gerçek.” 6-“Verin, sizde az bile olsa.” 7-“Her sabah yeniden doğuyoruz. En önemli şey bugün ne yaptığımız.” 8-“Yolun kendisi bir yere varmaktan daha güzeldir.” 9-“Canlılara zarar verene asil denmez. Canlılara zarar vermeyerek asil olunur.” 10-Mutluluğun yolu yoktur; mutluluk bir yoldur. 11.“Bilge bir şekilde yaşayan birini ölüm bile korkutmaz.” 12-.“Saflılık ve kirlilik kişinin kendi elindedir, kimse bir başkasını arındıramaz.” 13.-“Öfkeniz yüzünden cezalandırılmayacaksınız, öfkeniz tarafından cezalan dırılacaksınız.” 14.-“Nasıl mum ateş olmadan yanmazsa, insan da ruhu olmadan yaşayamaz.” 15.-“Nasıl büyük okyanusların bir tadı varsa, tuz tadı, bu öğretinin de bir tadı vardır: Özgür kalmanın tadı.” 16.-“Sığınağı kendinizde arayın, bir başkasında değil.” 17.-“Evrendeki diğer herkes kadar sen de kendi sevgini ve şefkatini hak ediyorsun.” 18.-”Acı çekmenin çatısı bağlılıktır.” 19.-“Hiçbir şey tek başına var olamaz. Her şey bir başkası ile ilişkilidir.” 20-“Ne düşündüğümüz ne olduğumuzdur.” 21-“Bakış açılarına ve algılara takılıp kalanlar dünyayı insanları inciterek gezerler.” 22-“Kalbinizi iyi şeyler yapmaya adayın. Bunu defalarca tekrar edin, mutlulukla dolacaksınız.” 23-“Ayak, ayak olduğunu yeri hissettiğinde anlar.” 24-“Nasıl sert bir kaya rüzgârla yerinden oynamaz ise bilge insanlar da övme ve yermeden etkilenmez.” 25-“Yılan nasıl deri değiştiriyorsa biz de geçmişimizi tekrar tekrar değiştirmeliyiz.” Sizi kendinizden başka hiç kimse kurtaramaz. Kendi kendinize ışık olun. Sonu mutluluğa varan bir yol yoktur. Yol, mutluluğun kendisidir. Huzuru içinizde arayın. Mutluluk paylaşıldıkça çoğalır. Sevgi her şeyin ilacıdır. Maneviyat bir lüks değil, ihtiyaçtır. Bu dünyayı yaratan, zihninizdir. Ne düşündüğümüz, ne olduğumuzdur. Her başlangıcın bir sonu vardır. Kelimeler hem silah hem de merhemdir. Buddha denizinin kıyıları yoktur. Şüphe ayrıştırır, güven birleştirir. Sağlıklı yaşamın sırrı, anı yaşamakta gizlidir. Seyahat etmek ulaşmaktan daha iyidir. Ayak, ayak olduğunu yeri hissettiğinde anlar. İnsan hayatı aslında acılardan ibarettir. Yolun kendisi bir yere varmaktan daha güzeldir. Kıskanmak yerine takdir etmeyi öğrenin. 3 şey uzun süre saklı kalmaz: Güneş, ay ve gerçek. Çevrenizdekilere karşı yardımsever olun. Övmek veya yermek bilge kişinin dengesini bozamaz. Huzur içten gelir. Onu dışarıda aramayın. İçine dönebilen herkes görünmeyeni görmeye başlar. Akışına bırak, istediğin her şey sana gelir. Bize düşüncelerimiz şekil verir; düşündüğümüz şey oluruz. Mutluluğun yolu yoktur; mutluluk bir yoldur. Vejetaryen olmak, Nirvana’ya ulaşan bir yolda bir adımdır. Bırakmayı öğren. Mutluluğun anahtarı budur. Önce kendi gideceğin yolu öğren, sonra öğretmeye kalk. Ölüm, bilginin son bulması, isteğin bitmesidir. Her şeyi bilmek, bilgeliktir; kendini bilmek ise aydınlanma. Sizden inanmanız beklenen şeyleri sorgulayın. Hiçbir şey tek başına var olamaz. Her şey bir başkası ile ilişkilidir. Hınca hınçla cevap verilirse, hınç ortadan kalkar mı? Her sabah yeniden doğuyoruz. En önemli şey bugün ne yaptığımız. Bilge bir şekilde yaşayan birini ölüm bile korkutmaz. Zihninizin kontrolünü sağlayamazsanız o sizi kontrol etmeye başlar. Kendine bir ışık ol, kendini gerçeğin içine doğru tut. Geçmişte kilitli kalmayın, geleceği hayal etmeyin. Şu ana odaklanın. Hayatınızdaki kimseyi kendinizden daha çok sevmeyin. Sağlık en büyük armağan, bağlılık en iyi ilişki, kanaatkârlık en büyük servettir. Sizi siz yapan söyledikleriniz değil, uygulamaya geçirebildiklerinizdir. Öfkeniz yüzünden cezalandırılmayacaksınız, öfkeniz tarafından cezalandırılacaksınız. Öfkeye tutunmak, zehri kendin içip ötekinin ölmesini beklemek gibidir. Kimse ‘nasıl olsa bana zararı dokunmaz’ diyerek küçücük de olsa kötülük düşünmesin. Sizi kendinizden başka hiç kimse kurtaramaz. Kendi kendinize ışık olun. Aklınla ve sağlıklı zihninle uzlaşmıyorsa hiçbir şeye inanma, onu ben demiş olsam bile. Nasıl mum ateş olmadan yanmazsa, insan da ruhu olmadan yaşayamaz. Bizi kendimizden başka kimse kurtarmaz. Kurtaramaz. Yolumuzda kendimiz yürümeliyiz. Öfken için cezalandırılmayacaksın, öfken tarafından cezalandırılacaksın. Kalbinizi iyi şeyler yapmaya adayın. Bunu defalarca tekrar edin, mutlulukla dolacaksınız. Varlığın öteki kıyısına vardığında önce, sonra ve ortada olandan vazgeç. Nedensellik, etkileşim, koşullar ve ayırt edici algılama. Dört büyük element bunlardandır. Saflık ve kirlilik kişinin kendi elindedir, kimse bir başkasını arındıramaz. Nefret hiçbir zaman nefretle yok edilemez. Nefret sevgiyle yok edilir bu ölümsüz kanundur. Bir derdin varsa, derman bulmaya çalış; bulamıyorsan da, onu dert etme. Bu dünyayı bir hava kabarcığı, bir serap gibi düşün. Dünyayı böyle gören kişiyi ölüm görmez. Canlılara zarar verene asil denmez. Canlılara zarar vermeyerek asil olunur. Ne düşünüyorsak, oyuz. Hepimiz düşüncelerimizden doğarız. Düşüncelerimizle dünyayı kurarız. Evrendeki diğer herkes kadar sen de kendi sevgini ve şefkatini hak ediyorsun. Damı basit yapılmış bir eve yağmur dolması gibi, derin düşünmeyen beyine de tutku öyle dolar. Bakış açılarına ve algılara takılıp kalanlar dünyayı insanları inciterek gezerler. Öfkeye sarılmak birine atmak için kavradığınız sıcak bir kömür parçası gibidir yanan aslında sizsinizdir. Nasıl sert bir kaya rüzgârla yerinden oynamaz ise bilge insanlar da övme ve yermeden etkilenmez. Ne ateş, ne su, ne de rüzgâr iyi edimlerin kutsallığını zedeleyemez ve bu kutsal şeyler tüm dünyayı aydınlatır. Bütün biçimler gerçek dışıdır, bunu idrak edebilen kişi acılara tepki vermez; işte bu saflık yoludur. Geçmişte kim olduğunu bilmek istiyorsan, şu an kim olduğuna bak. Kim olacağını bilmek istiyorsan, ne yaptığına bak. Nasıl büyük okyanusların bir tadı varsa, tuz tadı, bu öğretinin de bir tadı vardır: Özgür kalmanın tadı. Nasıl ki okçu okların düz olmasına özen gösterir usta da dağınık düşüncelerini öyle toparlayıp yönlendirir. Ne anne ne baba ne de herhangi bir akraba insana iyi yönetilen bir akıldan daha fazla yararlı olabilir. Varoluşun sırrı korkusuz olmaktır. Ne olacağınızdan korkmayın, kimseye güvenmeyin. Tüm yardımı reddettiğiniz an özgürsünüz Kendiniz dışında kimse sizi kurtaramaz. Kimse ama kimse bunu yapamaz. Bu yolu kendiniz yürümelisiniz. Bizden nefret edenlerden nefret etmeden yaşayalım. Gelin, bizden nefret edenler arasında nefretten kurtulmuş olarak yaşayalım. Sağlık en büyük hediyedir doyumluluk en büyük zenginlik güven en iyi akrabalıktır. Nirvana ise en büyük mutluluk. Bir kişinin kendi kendini yenerek kazandığı zafer, bir başkasının savaşta bin kişiyi bin kez yenerek kazandığı zaferden daha iyidir. Derin düşünen bilge kişinin tek bir günlük yaşamı bilgisiz ve kontrolsüz kişinin bütün bir yaşamından daha değerlidir. Uykuda yaşayan insanı uyandırmak için belirli şartların yerine getirilmesi gerekir. Belirli şartlar sağlanamazsa farkındalık oluşmaz. Nedensellikler zerreler en küçük şeyler madde fiziksellikler hepsi gerçekte zihinde oluşan zihnin oluşturduğu şeylerdir. Gökten altın yağsa insanın arzuları doyurulamaz. İsteğin küçük bir zevk verdiğini ve aslında acıya neden olduğunu bilen kişi, bilge kişidir. İnsanlar arasında nehri geçip karşı kıyıya ulaşan azdır. Büyük bir çoğunluk nehrin kıyısında bir aşağı bir yukarı doğru koşup durur. Başkalarının kusurları kolayca görülür ama kendi kusurumuz görülmez; kişi komşusunun kusurlarını ayıklar bulur, kendi kusurlarını ise kumarda hile ile zar saklar gibi saklar. Ancak bizzat hissettiğiniz denediğiniz ve doğru olarak kabul ettiğiniz kendinizin ve başkalarının hayrına olan şeylere inanın ve tutumunuzu onlara uydurun. Olan her şey zihnin sonucudur zihin üstüne temellenir zihinden oluşur. Eğer bir insan arı bir zihinle konuşur ya da edimde bulunursa, onu asla terk etmeyen bir gölge gibi bunu mutluluk izler. İnsan isimlere, formlara ve maddesel dünyaya bağlanır ve onların zihnin bir yanılsaması olduğunu, zihinde oluştuğunu unutur ve hata yapar böylece zihnin özgürlüğü engellenmiş olur. Aile, zihinlerin bir araya geldiği bir yerdir. Eğer zihinler birbirlerini severlerse ev bir çiçek bahçesi kadar güzel olur. Konfüçyüs Sözleri; En Düşündürücü ve Güzel Felsefi Sözler; "İnsanlar sahip olduklarını küçümser, sahip olamadıklarını önemser." Tüm cevapları bildiğini zanneden insana tüm sorular sorulmamıştır. "İyi insan, güzel söz söyleyen değil, söylediğini yapan ve yapabileceklerini söyleyen adamdır." Eğitimli insanlar yapabileceklerinden fazlasını söylemeye utanırlar. "Bilgi insanı şüpheden, iyilik acı çekmekten, kararlı olmak korkudan kurtarır." Devlet düzen içinde yönetildiğinde ancak dünyada barış tesis edilebilir. "Marifet hiç düşmemek değil, her düştüğünde kalkabilmektir." Güzel yeteneklerin dahi olsa, kibirli ve cimriysen, diğer özelliklerine göz atmaya bile değmez. "Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil." Küçükler ot gibidir, büyükler ise rüzgâr: Rüzgâr ne yöne eserse, otlar o yöne eğilir. Cahillik aklın gecesidir, ama aysız ve yıldızsız bir gece. "Karanlığa söveceğine, bir mum yak." Duyduğumu unuturum, gördüğümü hatırlarım, yaptığımı anlarım. "Öğretmek iki kere öğrenmek demektir." Derin olan kuyu değil, kısa olan iptir. "Susmak, insanı ele vermeyen sadık bir arkadaştır." Düşünmeden öğrenmek yitirilmiş bir emektir. "Sevdiğin işi meslek edinirsen, hayatında bir gün dahi çalışmış olmazsın." Hayatta üç şeyi iyi düşün. Kırmadan önce bir kalbi, çarpmadan önce bir kapıyı ve bitirmeden önce son sözünü. Herkesle arkadaşlık yapın ama sadece erdemli kişilerle dost olun. Bir milleti tutsak etmek isterseniz, onun müziğini çürütün. Aşk, dört bir nala giden at gibidir. Ne dizginden anlar, ne söz dinler. Erdemli kişi, ne kadar zor olursa olsun, hizmeti öne koyar, ondan ne fayda temin edileceği ise daha sonra düşünülecek bir meseledir. Kamil insan; kişisel olarak ciddi, büyüklere hizmet ederken saygıyı elden bırakmayan, halka karşı çok nazik olan ve onları yönetirken de adaletli davranan kişidir. Evinizin eşiğini temizlemeden komşunuzun damındaki karlardan şikâyet etmeyiniz. Bilen kişiyle dost ol, çünkü seni aydınlatır. Bilgisiz kişiyle dost ol, çünkü sen onu aydınlatırsın. Bilmediğini bilmeyenlerden hemen uzaklaş, çünkü onlar aptaldır, seni de aptallaştırır. Eğitimli insanlar başkalarında iyi olanı beslerler, kötü olanı değil. Küçük insanlar ise tersini yaparlar. İnsanlar sahip olduklarını küçümser, sahip olamadıklarını önemser. Tüm cevapları bildiğini zanneden insana tüm sorular sorulmamıştır. İyi insan, güzel söz söyleyen değil, söylediğini yapan ve yapabileceklerini söyleyen adamdır. Zıt karakterde birini gördüğümüzde içimize dönüp kendimizi incelemeliyiz. Az konuşmaktan pek az, çok konuşmaktan sık sık pişman olunur. Başağın iyi yetişmesine engel, zararlı otlar değil, çiftçinin ihmalidir. Eğer insan kendini yönetmeyi biliyorsa, devleti yönetmekte de hiç bir güçlükle karşılaşmaz demektir. Eş seçmek, kitap seçmeye benzer; iyi tasarlanmış bir kapak ve cilt ilginizi çekebilir ama içeriği sağlam olmadıkça, sonunu getirmek zordur. Elde edilecek bir çıkarı olduğu halde adaleti düşünen, tehlike karşısında hayatını hiçe sayan ve eski taahhütlerini unutmayan insan mükemmel bir insandır. Uzağı düşünmeyen adam, acıyı yanı başında bulur. Eğitimli insanlar yolunda, benim muktedir olamadığım üç şey vardır: insanca olanlar kaygılanmaz; bilenlerin aklı karışmaz; cesurlar korkmaz. Kendisinden çok, başkalarından az isteyen bir insan kendini kötülüklerden uzak tutar. Eğitimli insanlar yolunda, benim muktedir olamadığım üç şey vardır: insanca olanlar kaygılanmaz; bilenlerin aklı karışmaz; cesurlar korkmaz. Onlara başkanlık ederken saygınlığı eksik etme ki ciddi olsunlar. Babaca ve şefkatli ol ki, sadık olsunlar. İyiyi teşvik et, acemiye öğret ki hevesli olsunlar. İnsanlar beni tanımıyor diye üzülmeyeceğim; insanları tanımıyorum diye üzüleceğim. Akıllı insanlar kendilerini heyecana kaptırmazlar, faziletli olanlar kuşku içinde olmazlar; cesur olanlar hiçbir şeyden korkmazlar. Değerli bir insan gördüğümüz zaman onun gibi olmayı düşünmeliyiz. Değersiz bir kimseye rastladığımız zaman geri dönmeli ve kendimizi incelemeliyiz. İdeal insan, insanın içindeki iyilik ve adalet kaynaklarını ihya eder, ondaki uyumu yakalamayı amaçlar. Mutluluğu bulmak için değil, paylaşmak için evlenilir. Bir şeyler almak için değil, vermek için sevilir. Adalet kutup yıldızı gibi yerinde durur ve geri kalan her şey onun etrafında döner. Üç çeşit dost yararlı, üç çeşidi ise zararlıdır. Dostlar dürüst, içten ya da bilgili oldukları zaman yararlıdırlar. Sahteci, yaltaklanmacı ya da fırsatçı olduklarında ise, zararlıdırlar. Eğitimli insanlar öncelikle adalete değer verir. Eğitimli insanlar adalet olmadan cesaret sahibi olunca asi olurlar. Küçük insanlar adalet olmadan cesaret sahibi olunca haydut olurlar. Nasıl ki elmas yontulmadan mükemmelleşmezse, insan da acı çekmeden olgunlaşamaz. Sadakat ve bağlılığı en öne yerleştir; kendin kadar iyi olmayanlarla ilişki kurma ve hata yaptığında değiştirmekten çekinme. Bir öğrenci dostluğu sordu. Konfüçyüs dedi ki: Doğruyu konuş ve onları iyi yollara yönelt. Eğer uymazlarsa o zaman dur ve kendini onlar için alçaltma. Hata yapmak bir şey değildir, hata yaptığını unutmak kötüdür. Devlet düzen içinde yönetildiğinde ancak dünyada barış tesis edilebilir. Onlara başkanlık ederken saygınlığı eksik etme ki ciddi olsunlar. Babaca ve şefkatli ol ki, sadık olsunlar. İyiyi teşvik et, acemiye öğret ki hevesli olsunlar. Elde edilecek bir çıkarı olduğu halde adaleti düşünen, tehlike karşısında hayatını hiçe sayan ve eski taahhütlerini unutmayan insan mükemmel bir insandır. Bilgi insanı şüpheden, iyilik acı çekmekten, kararlı olmak korkudan kurtarır. Üç çeşit dost yararlı, üç çeşidi ise zararlıdır. Dostlar dürüst, içten ya da bilgili oldukları zaman yararlıdırlar. Sahteci, yaltaklanmacı ya da fırsatçı olduklarında ise, zararlıdırlar. Eğitimli insanlar yapabileceklerinden fazlasını söylemeye utanırlar. Dinsel erdem, insanlığı sevmekle olanaklıdır. Bu sevgi hissi, aileden toplumdan hükümete dek karşılıklı olarak uzamalıdır. Dürüstlere değer ver onları çarpıkların üzerinde tut, böylelikle çarpıkların düzelmesini sağlayabilirsin. Erdemli olanların söyleyecek sözleri vardır, ama söyleyecek sözleri olanların tümünde erdem yoktur. İnsancıl olanlar cesaretlidir, ama cesaretli olanların tümü insancıl değildir. Marifet hiç düşmemek değil, her düştüğünde kalkabilmektir. Güzel yeteneklerin dahi olsa, kibirli ve cimriysen, diğer özelliklerine göz atmaya bile değmez. Eylemlerinde tutarlı olmayanlarla dostluk edersen, ya çok sınırsız yada çok kısıtlı olursun. Çok sınırsız olanlar çok saldırgandır, çok kısıtlı olanlar çok edilgindir. Etraflıca çalış, doğru bir şekilde araştır, dikkatlice düşün, düşündüklerini gözden geçir, ciddi ve samimi bir şekilde uygula. Akıllı insanlar kendilerini heyecana kaptırmazlar, faziletli olanlar kuşku içinde olmazlar; cesur olanlar hiçbir şeyden korkmazlar. Dürüstlere değer ver onları çarpıkların üzerinde tut, böylelikle çarpıkların düzelmesini sağlayabilirsin. Eğer halk yasalarla yönetilir ve cezalarla yola getirilmek istenirse, onlar kendilerini cezalardan kurtarmaya çalışacak ve bundan hiç utanç duymayacaktır. Eğer onlar erdemle yönetilir ve eğitimle yola getirilmek istenirse, utanç duyacaklar ve böylece iyi olmaya çalışacaktır. Özlü sözleriyle hafızalardan silinmeyen, Çin'deki resmi bir inancın kurucusu olan Konfüçyüs'e ait en güzel sözleri derledik. Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil. Küçükler ot gibidir, büyükler ise rüzgâr: Rüzgâr ne yöne eserse, otlar o yöne eğilir. Cahillik aklın gecesidir, ama aysız ve yıldızsız bir gece. Karanlığa söveceğine, bir mum yak. Duyduğumu unuturum, gördüğümü hatırlarım, yaptığımı anlarım. Öğretmek iki kere öğrenmek demektir. Derin olan kuyu değil, kısa olan iptir. Susmak, insanı ele vermeyen sadık bir arkadaştır. Düşünmeden öğrenmek yitirilmiş bir emektir. Güler yüzlü olmayan bir kişi, dükkân açmamalıdır. Örnek insanlar adaleti anlar. Adaleti anlamayan adaletsiz olur. Hata yapmak bir şey değildir, hata yaptığını unutmak kötüdür. Bir kişiye iyilik yapmak istiyorsan ona balık verme balık tutmayı öğret. Çizik bir elmas, çizik olmayan bir çakıl taşından iyidir. Okudum, unuttum, gördüm, hatırladım, yaptım, öğrendim. Gerçek iyilik, insanın yüreğinden fışkırır. Bütün insanlar iyi doğarlar. Alkışı en sessiz şekilde karşılayan, alkışı hak etmiş demektir. Hiç kimse başarı merdivenini elleri cebinde tırmanmamıştır. Kendimize yapılmasını istemediğimiz bir şeyi, başkasına yapmamalıyız. Uzağı düşünmeyen adam, acıyı yanı başında bulur.
SOKRATES KİMDİR? M.Ö. kendisi ve halkının ahlakça olgunlaşması için yaşamını adamış ünlü filozoftur. Bütün insanlık tarihinde saygın sofist olarak kabul edilmektedir. Matematik, geometri, astronomi ve politika bilgisi ile felsefe konularında eğitimler vermiştir. Sokrates'in Hayatı; Sokrates, Atina’nın hemen güneyindeki bir kasabada, MÖ 469 yılında dünyaya gelmişti. Babası Sophoniskos adlı bir taş ustası, annesi de Phainarete adlı bir ebeydi. Hayatının ilk dönemi hakkında pek fazla bir şey bilinmeyen Sokrates, antik kaynaklarda mizacı kötü biri diye anlatılan Ksantippe adlı bir kadınla evliydi. Onun bu evliliğinden üç erkek çocuğu oldu. Sokrates Nasıl Öldü? M.Ö. 399 yılında açılan dava ile Yunanistan’a yeni tanrılar getirmeye çalışmakla suçlanmıştır. Bu suçlamalar yüzünden ölüme mahkûm edilir. Zehir içerek ölmüştür. Sokrates'in Felsefesi; Sokrates ahlak felsefesini ciddi ve kapsamlı olarak ele alan ilk kişidir. Sokrates felsefesi bir ahlak, bir yaşama felsefesidir. Bu felsefe insanlara belli ahlak normları sunmaz, belli yaşama yolları göstermez; o hep eleştirerek, belli normlara, yaşama kalıplarına kapanıp kalmayı engelleyen aydınlanmacı tavırlı bir ahlak ve yaşama felsefesi sunar. Sokrates’in ahlak görüşü iki düşünceden ibarettir: 1- Erdem bir bilgidir. Sokrates, insanların yüzlerini ve fiziki yapılarını değiştiremeyeceklerini, fakat ruhlarını ve karakterlerini değiştirip geliştirebileceklerini belirtmiştir. Sokrates'in Sözleri; Kötü insanlar yemek ve içmek için yaşar. İyi insanlar yaşamak için yer ve içerler. Tok gözlülük doğal zenginliktir; lüks ise yapay yoksulluk. Sokrates'in En Güzel Ve Anlamlı Sözleri; 1- Aklınızda olanları, hayata geçirecek kadar yüreğiniz yoksa ömrünüz cesaretli insanların dedikodularını yapmakla geçer. 2- "Kimseye hiçbir şey öğretemem, sadece onların düşünmelerini sağlayabilirim." 3- Bir şey bilmediğim dışında başka bir şey bilmiyorum. 4- Ömrüne aşk katmazsan, onu dostlukla sula. 5- "Senin almaya cesaret edemediğin riskleri alanlar, senin yaşamak istediğin hayatı yaşarlar." 6- Sizin istediğiniz gibi konuşup yaşamaktansa, kendi istediğim gibi konuşup ölmeyi tercih ederim. 7- "Güçlü beyinler fikirleri tartışır vasat beyinler olayları tartışır, zayıf beyinler insanları..." 8- Eğitim kıvılcımla ateş yakmaktır. Boş bir kabı doldurma değildir. 9- Aklınızda olanları, hayata geçirecek kadar yüreğiniz yoksa ömrünüz cesaretli insanların dedikodularını yapmakla geçer. 10- "Kimseye hiçbir şey öğretemem, sadece onların düşünmelerini sağlayabilirim." 11-Erdem bilgidir, 12- Kimse bilerek kötülük yapmaz.
PLATON / EFLATUN KİMDİR? Platon (Eflatun) (D. M.Ö 427 – Ö. M.Ö. 347) Platon Arapçada P harfinin olmaması nedeniyle Eflatun olarak da anılır. Çok önemli Antik/ Klasik Yunan filozofudur. Düşünce adamı olan Platon aynı zamanda Matematik, Felsefi diyalogların yazarı ve Batı dünyasındaki ilk yükseköğretim kurumu olan Atina Akademisinin kurucusudur. Bu akademi günümüzde modern üniversitenin oluşumunun temeli olarak kabul edilir. Platon, akıl hocası Sokrat (Sokrates) ve öğrencisi Aristo ( Aristoteles) ile beraber, doğa felsefe, bilim ve Bayı felsefesinin temellerini atmıştır. Sokrates’in öğrencisi Platon, hocasının düşüncelerinden etkilenmiştir. Platon’un felsefesini beş önemli başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar, bilgi, idealar, ruhun ölümsüzlüğü, evrenin oluşumu ve devlettir. Platon, bütün hayatı boyunca hocası Sokrates’ten edindiği bilgiler doğrultusunda hareket etmiş, etik ağırlıklı görüşleri araştırarak geliştirmiştir. Platon’a göre felsefenin temel gayesi, insanın mutluluğu ve yetkin hayatın temelidir. Bu da ancak erdemli hareket edilerek elde edilebileceğini savunur. Antik Yunan'da, erdemli bir insanın 12 temel özelliği olduğuna inanılırmış. Bu temel özellikler şunlarmış; Azim, Nezaket, Cömertlik, Doğruluk, İhtişam, Saygı, Adalet, Yiğitlik, Sağduyu, Zekâ, Cesaret ve Cazibe. Platon Sözleri | Eflatun'dan Demokrasi ve Felsefe Sözleri; Kötülüğün yolu yakındır, kolay ulaşılır. İyiliğin önüne ise alın teri ve vicdanı koymuştur Tanrı Kimseyi başkalarının anlattığı hikâyelere göre yargılama… Konuşma, insanın aklını kullanma sanatıdır. Karanlıktan korkan bir çocuğu kolaylıkla affedebiliriz. Hayattaki gerçek trajedi yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır. Aşkın dokunuşu ile herkes şaire dönüşür. Terbiyenin gayesi, insanlarda bulunan kabiliyetleri geliştirmektir… Kötülüğün yolu yakındır, kolay ulaşılır. İyiliğin önüne ise alın teri ve vicdan koymuştur Tanrı. Bir insanın akıllı olmasına bir şey dediğimiz yok. Yeter ki; aklını başkalarına kabul ettirmeye çalışmasın. Gerçekten de bize verilmiş olan yüce unsur olan akıl kötüyü istemez ve mutlak iyidir. Devlet işleri içten gelen bir sevgi, edep ve kâmil akıl ile yürütülmezse onun sonu ÇÖKÜŞ ve YOK OLUŞTUR. İnsanın kendini fethetmesi zaferlerin en büyüğüdür. Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın, yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır. Dost hem iyi görünen hem de iyi olan insandır. Bilirken susmak bilmezken söylemek kadar çirkindir. Kimseyi başkalarının anlattığı hikâyelerle yargılama. Kanun sahibinin en önemli vazifesi; gayret gösterip edebi gerçekleştirmek ve yerleştirmektir… Âşık olmayı beceremeyen yağ çekmeyi öğrenmek zorundadır. Kötülüklerin ilki ve en büyüğü, haksızlıkların cezasız kalmasıdır. Makamını kaybedersen üzülme! Güneş de her sabah doğar ve akşam batar… Aşkın dokunuşu ile herkes şaire dönüşür. İnsana aklı kazandıracak olan şey yalnız ve yalnız edeptir… Bilge insanlar konuşurlar çünkü söyleyecek bir şeyleri vardır. Aptal insanlar konuşurlar çünkü bir şey söylemek zorundadırlar. İnsanlar mağaranın içinde yaşıyorlar. Filozoflar, peygamberler ise mağaranın dışını bilen ve insanlara bunu anlatmaya çalışan kişilerdir. Çoğu zaman insanlar sert tepki verirler. Konuşma insanın aklını kullanma sanatıdır. Aşk, çok zor bir şuur bozukluğudur… Hayatta göreceğiniz iş ne olursa olsun, erdem olmayınca, elde edeceğiniz her şeyin, yapacağınız her işin sonunda, utanç ve kötülük vardır… Sevginizi belli edin, dertlerinizi samimi olduklarınızla paylaşın ulu orta yerlerde değil. Gönül bağları kurun ki mutlu olmanız kuvvetlensin. Hak ve doğrulukla gaip olan şahıs faziletli şahıs, hak ve doğrulukla galip olan şehir de faziletli şehirdir. Zor duruma düşecek olsanız dahi dürüstlükten, hakikatten ve doğrudan vazgeçmeyin. Diğer türlüsü sizi daha zor durumda bırakacaktır. Âşık olmayı beceremeyen yağ çekmeyi öğrenmek zorundadır… Bilginin elde edilmesi, bizi iyiye ulaştıracaktır. İşlerin doğru düzgün yürümesi için şehrin halkına edepli bir başkan lazımdır… Hak ve doğrulukla galip olan şahıs faziletli şahıs, hak ve doğrulukla galip olan şehir de faziletli şehirdir. İyi bir karar bilgiye dayanır, rakamlara değil. Bütün sanatlar, kazanma ve meydana getirmeden başka bir şey değildir. Hekimlerin yaptığı en büyük hata ruhu düşünmeden yalnız bedeni tedaviye teşebbüs etmeleridir… Küçük şeylere gereğinden çok önem verenler, elinden büyük iş gelmeyenlerdir… Başlamak işin en önemli kısmıdır. Kötülüğün yolu yakındır kolay ulaşılır ona. İyiliğin önüne ise alın teri ve vicdanı koymuştur Tanrı. Müzik, sesin ruhun meziyetlerini eğitmek için hareket etmesidir. Kabilecilik ailecilik kanunsuzdur, fayda sağlamaz. Kötülüklerin ilki ve en büyüğü, haksızlıkların cezasız kalmasıdır. Mutluluk bilgi ile kazanılır. Öğretmenlik her şeyden evvel bir tanrı sanatıdır. Beden terbiyesi ruhu eğitmek içindir. Bedenlerin doğrulup düzelmesi ruhun doğrulup düzelmesini sağlar. Sadece ölüler savaşların sonunu görmüştür Hayatta göreceğiniz iş ne olursa olsun, erdem olmayınca, elde edeceğiniz her şeyin, yapacağınız her işin sonunda, utanç ve kötülük vardır. Küçük şeylere gereğinden çok önem verenler, elinden büyük iş gelmeyenlerdir. Bir hüküm, bütün insanların aynı şekilde sarılması gereken şey değildir. Mesela ihtiyarın raksı gibi. Oğullarım büyüdüğünde, dostlarım onları cezalandırmanızı istiyorum sizden; eğer servetini veya herhangi bir şeyi erdemden daha çok önemserlerse veya aslında hiçbir şey değilken bir şeymiş gibi davranırlarsa, hayatta göreceğiniz iş ne olursa olsun, erdem olmayınca elde edeceğiniz her şeyin, yapacağınız her işin sonunda utanç ve kötülük vardır. Sorgulanmayan bir hayat, yaşanmaya değmez. Boş bir kafa, şeytanın çalışma odasıdır. Beden ruhun mezarıdır... Doğru düşünce bilgidir. Felsefe, doğruyu bulma yolunda, düşünsel bir çalışmadır. Görünen değişiyor, görünmeyen değişmiyor. Bir zorba, ne zaman düşman ülkeyi işgalle veya anlaşmayla sustursa ve artık düşmandan korkacak bir şey kalmasa, tekrar bir başka savaşı başlatmalıdır ki insanlar bir lidere ihtiyaç duysun… Bir takım insanlar felsefeyi gereksiz görüyorlar. Fakat felsefe, İslam dinini ve düşünce dünyasını derinden etkilemiştir. Demokrasi despotluğa dönüşür. Bilinen bir şey hakkında araştırma yapmak gereksiz, bilinmeyen bir şey hakkında araştırma yapmak imkânsızdır. Düşünmek, ruhun kendi kendine konuşmasıdır. Adalet ile devlet özdeştir. Devlete yararı olan şey “adaletli”, zararı olan şeyse “adalete aykırıdır. Hiç bir şey tesadüfen gerçekleşmiyor, her şey bir plan dâhilindedir. Adaletli olmak, herkese eşit davranmak değildir, herkesin durumuna, konumuna göre davranmaktır. Yani ADALET= EŞİTLİK değildir! Bir hüküm, bütün insanların aynı şekilde sarılması gereken şey değildir. Mesela ihtiyarın raksı gibi… Gözlemle, dinle, sus, az yargıla, çok sor! Kuşkusuz, dedim, bilgi ruhun beşinidir. Ama bilgi satın almak, besin satın almaktan daha tehlikelidir. Küçük şeylere gereğinden çok önem verenler, elinden büyük iş gelmeyenlerdir. İnsanlar akılsızlıkları yüzünden ‘alınlarında yazılı olandan’ daha çok acı çekerler. Nefsinin öğretmeni, vicdanının öğrencisi ol. Şehir halkı ne kadar iyi olursa, idarecileride o kadar çok ilahi vasıfta olur. Yanlış olan her yerde daima aldanmada vardır. İnsanoğlu, bilgeliği sevenler siyasi gücü ellerine alana kadar veya siyasi gücü ellerinde tutanlar bilgeliği sevene kadar problemlerin bittiğini görmeyecek. (Sokrates haksız yere öldürüldükten sonra söylediği söz) Platon'un öğrencisi şeklinde tanınmış olan ünlü filozoflardan Aristoteles, milattan önce 384 tarihinde Selanik bölgesi içinde dünyaya gelmiştir ve yaşamını sürdürmüştür. Aristoteles, siyasetten başlayarak gökbilimine, bununla beraber zoolojiden felsefeye ve mantıktan biyolojiye kadar olan pek çok alan içerisinde önemli çalışmalara imza atmıştır. Aristoteles Yunan asıllı olan bir filozofudur. Felsefe ve mantık hakkında sık sık yazılar yazmıştır ve Platon’u da kendisine rehber olacak şekilde seçmiştir. Aristoteles sözleri; İyi rejimler arasında demokrasi en kötüsüdür, ancak kötülerin en iyisidir. Kimilerinin gerçekten özgür olabilmesi için ötekilerin köle olması gerekir. Kahraman, çevresine ölüm yaymaz, ama ölüme meydan okur. Yaratılış bakımından bütün kişiler öğrenmek isteği içindedirler. Kimse tesadüfle veya onun vasıtasıyla doğru ve akıllı olmaz. İnsan ve hayvan arasındaki tek fark düşünmektir Kişiler başaklara benzerler, içleri boşken başları havadadır, doldukça eğilirler. Sözün en güzeli, söyleyenin doğru olarak söylediği, dinleyenin de yararlandığı sözdür. Kanun düzendir, iyi kanun iyi düzendir. Cesaret kuvvetle birleşince birazcık artar. Hiçbir iyilik sahtelikle bir arada gitmez; doğru hiçbir zaman yanlışa yer vermez. Kendini olduğundan fazla göstermek de, çoğu kez gururdan değil budalalıktandır. Zayıflar her zaman adalet ve eşitlik isterler. Güçlülerse bunların hiçbirini takmaz. İyiliğe gücün yetmezse, kötülük etme. İnsanlar bir açıdan iyi pek çok açıdan kötüdür. Erdem ve kabiliyet yönünden üstün olan kimselerin arkasından gitmek ve onlara uymak doğrudur. Herkesin haksız olması, senin haklı olduğunu göstermez. Hukuk her şeyin üzerinde olmalıdır. Sabır acıdır, fakat meyvesi tatlıdır. En büyük suçlar, gerekli olanı değil de, fazla olanı elde etmek için işlenir. Herkes en fazla kendi çıkarını, en az başkalarının çıkarını düşünür. Çok süslenenlere bakın; hepsi de gizlenmek istiyordur. Okuyup yazanla okumayıp yazmayan arasındaki ayrılık, ölülerle diriler arasındaki ayrılık kadardır. Yanlış yoldan gitmenin birden çok yolu vardır. Ama doğruyu yapmanın tek bir yolu bulunur. Yanlış yapmak bu yüzden kolay, doğruyu bulmak ise bu yüzden zordur. Eğitim görmüş aklın işareti, herhangi bir düşünceye onu kabul etmeden önce açık olmasıdır. Akıllı insan düşündüğü her şeyi söylemez, fakat söylediği her şeyi düşünür. Eğitim görmüş aklın işareti, herhangi bir düşünceye onu kabul etmeden önce açık olmasıdır. Demokrasi despotizmin en ileri şeklidir. Yetinmesini bilenler mutludur. Boşuna kendinizi kandırmayın; sürekli yaptığınız şey neyse siz osunuz. Bilim, iyi zamanlarda servet, kötü zamanlarda bir sığınak ve iyi bir yol göstericidir. Eğitimin kökleri acı, meyveleri tatlıdır. Mutluluğun özü, bizdeki tam bilgi ve ruh doğruluğudur. İnsan politik bir hayvandır. Felsefe kişilerin yaşamı merak etmesinden doğar. Yaşamı en çok merak eden çocuklardır. Sevmek acı çekmektir, sevmemek ölmek. Sevmek zevktir ama yalnız sevilmenin hiçbir zevki yoktur. Tek mantık düşünebilmekse; evet, akıllıyız. Eğitimin kökleri acı, meyveleri tatlıdır. İnsanları iyi yapan yasalardır. Okuyup yazanla okumayıp yazmayan arasındaki ayrılık, ölülerle diriler arasındaki ayrılık kadardır. Sabır acıdır, fakat meyvesi tatlıdır. Ortak tehlikeler, birbirlerinin can düşmanı olanları bile birleştirir. İradene hâkim fakat vicdanına esir ol. Bilim, iyi zamanlarda servet, kötü zamanlarda bir sığınak ve iyi bir yol göstericidir. İlkeler ya da ilk nedenler bilimidir felsefe. İsteklerini tutsak al, vicdanına tutsak ol. İnsan, doğası gereği siyasi hayvandır. Utanç gençlerin süsü, yaşlıların yüz karasıdır. İyi iki anlama gelir: Birisi mutlak iyidir. Diğeri ise birisi için iyi olandır. Yalnızlık vahşi hayvanlara yâda Tanrıya mahsustur. Hiç kimse rastlantıyla ya da onun aracılığıyla doğru ve akıllı olmaz. Hiçbir dahi, biraz çılgınlık karışımından yoksun olamaz. Hayatı bir şölen sofrası gibi bırakmalı, ne susuz ne de sarhoş olarak. İlkeler ya da ilk nedenler bilimidir felsefe. Yetinmesini bilenler mutludur. Bütün; başı, ortası ve bir sonu olandır. Kişiler başaklara benzerler, içleri boşken başları havadadır, doldukça eğilirler.
Bilgi doğuştan akılda yoktur, ama akıl bilgiyi üretecek kapasitededir.
Erdemli insan özellikleri, kısaca şunlardır; 1-Adalet: Erdemli insan, hiçbir etki altında kalmadan adil olmak durumundadır. Verilen sözde durmak: Kişinin verdiği sözlerde durma konusunda gösterdiği hassasiyet, fazilet sahibi bir kişi olduğunun önemli işaretlerindendir. 2-Çevreye ve hayvanlara duyarlı olmak: Erdemli bir insanda bulunması gereken özelliklerden biri de, çevre ve diğer canlılara karşı duyarlı olması ve onlarında haklarını gözetmesidir. 3-Ölçülü davranmak: Aşırılık, erdemli insanların işi değildir. Erdemli insanlar, konu ne olursa olsun ölçülü davranmaya özen gösterirler. 4-Küçük ve büyüklere karşı saygı: Küçüklerin geleceğin büyükleri, büyüklerin ise büyük bir tecrübe eseri olduğunu bilerek davranır. 5-Yalan söylemez: Yalan, erdemli insanlarda bulunmayacak şeylerden biridir. Hayatının her alanında, konu ne olursa olsun doğruluktan yana olurlar. 6-Güvenilir ve dürüst olmak: Gerek ikili ilişkilerde ve gerekse de ticari hayatta mutlaka dürüst olurlar. 7-Yardımseverdirler: Erdemli bir insan, yardımsever kişiliği ile tanınır. Bu yardım sadece maddi değil, eylemsel açıdan da yapılan yardımları da kapsar. Erdemlerimiz;
Erdemlerimiz ve Filozoflardan Özlü Sözler; ”Faziletsiz, saadet olmaz.” (Aristoteles) ”Fazilet, iyiyi elde etme gücüdür.” (Eflatun) ”Fazilete giden kapıyı, açmak güçtür.” (Çin Atasözü) ”Fazilet, ruhun güzelliğidir.” (Sokrates) ”Onur, erdemin armağanıdır.” (Cicero) ”Erdemsiz bir yaşam, erken bir ölümdür.” (Goethe) ”Adalet erdemlerin kraliçesidir.” (Latin atasözleri) ”Her erdem, tecrübe anına kadar lekesizdir.” (Friedrich Schiller) ”Erdem; bilgi, çalışma, doğruluk ve sevgi ile güç kazanır.” (Murat Ertan) ”Erdemli insan, başkalarına saldırmak yerine, kendini güçlendirir.” (Lao Tzu) ”Fazilet, fenalığa karşı paratoner görevini yapar.” (Horace Mann) ”Faziletin mükâfatı, yine fazilettir.” (Ralph Waldo Emerson) ”Yaldızlı sözlerle erdem bağdaşmaz.” (Konfüçyüs) ”Kim erdemli ve doğru ise, o mutludur.” (Eflatun) ”Erdemi yaratan, kanaattir.” (Ernest Renan) ”Erdemin kendisi bile iftiradan kurtulmuş değildir.” (W.Shakespeare) ”Erdemin armağanı, onurdur.” (Cicero) ”Erdemli insan, tasaları silkip atandır.” (Konfüçyüs) ”Mutluluk erdemin ödülü değil erdemin kendisidir.” (Baruch Spinoza) ”Erdem, menfaatlerin çarpıştığı yerde, meydana çıkar.” (Marlo Morgan) ”Erdemle zorunluluk arasında, ince bir çizgi vardır.” (William Shakespeare) ”Güzellik kaybolur, fazilet devam eder.” (Goethe) ”Fazilet ehlinin faziletini gene fazilet ehli bilir.” (Hz. Muhammed) ”Erdemini yıkamadığın düşmanının, yenilgisinden emin olmamalısın.” (Cenap Şahabettin) ”Erdem, olduğu yerde kalmamalı, komşulara da tesir etmeli.” (Konfüçyüs) ”Yeryüzünde yegâne solmayan çiçek, fazilettir.” (William Cowper) ”Erdem, erdem içinde yer alır, akıllı olanlar bunu ararlar.” (Konfüçyüs) ”Fazilet ile mutluluk, anne ile kızı gibidir.” (Benjamin Franklin) ”İnsanın hakiki asaleti faziletten gelir, doğuştan değil.” (Epictetos) ”İnsan ancak, bir başkasına ait olan erdem için haset duyar.” (İbrahim En-Nahai) ”Erdemli olmak güzel şeydir, fakat erdemli olmayı başkalarına öğretmek daha da güzeldir.” (Mark Twain) ”Dünyada işlenen kötülüklerin hepsi de, erdemler adına işlenir.” (G.Bernard Shaw) ”Bilgisiz fazilet zayıf ve faydasızdır, faziletsiz bilgi ise tehlikeli ve dehşetlidir.” (Samuel Johnson) ”Faziletli olmak, keskin bir kılıca oturmak kadar güçtür.” (Bhartrihari) ”Erdem, insanın insanüstüne ulaşmak için harcadığı çabadır.” (Friedrich Nietzsche) ”Gelecek nesiller için plan yaparken erdemin kalıtsal olmadığını hatırlamamız gerekir.” (Thomas Paine) ”Fazilete yükselmek güç, rezalete alçalmak kolaydır.” (Hz. Ali) Erdemlerimiz ”Bir insanın erdemi, tehlikeli saatinde belli olur.” (Friedrich Schiller) ”Yalnız iki erdem var. Ah bunlar bir birleşse: İyilik hep büyük olsa, büyüklük de hep iyi…” (Friedrich Schiller) ”Erdem özgürlüğü gerektirir, bir yükü taşımak aktif bir güç gerektirdiği için.” (Voltaire) ”İnsanlığın kurtuluşunu sağlayacak en büyük erdem toleranstır.” (Hendrik Willem Van Loon) ”Hiçbir nefsin günahı yoktur ki, dış yüzünde erdem, iddialı erdem bulunmasın.” (William Shakespeare) ”Erdem, bir kötülüğü yapmamak değil, işlenmiş kötülükleri bağışlamaktır.” (Cicero) ”Herkesle arkadaşlık yapın, ama yalnız erdemlilerle dostluk kurun.” (Konfüçyüs) ”Gerçek fazilet nedir bilir misiniz kendini beğenmemek, yaptıklarını yeter bulmamaktır.” (T. Maccius Plautus) ”Çocuklarınıza fazileti öğretin, insanı ancak o bahtiyar eder, para değil.” (Ludwig van Beethoven) ”Erdem; toplum çıkarını, kişisel çıkarın üstünde tutmaktır.” (Charles de Montesquieu) ”Faziletli olmaya çalışırsan, çok defa mutlu da olursun.” (Benjamin Franklin) ”Yalnız erdemi bilmek yetmez, ona sahip olmak, onu yapmak da gerekir.” (Aristoteles) ”Çılgınlıklarımızın faturasını kendimiz öderiz. Erdemlerimiz için ücreti, başkaları ödesin.” (Goethe) ”Fazilet, ezilip berelendikçe kokusu daha güzelleşen şeylere benzer.” (Francis Bacon) ”İnsanlar her zaman her yerde acıkmışlardır; ama her zaman her yerde erdemli olamamışlardır.” (Sokrates) ”Erdemin ödülü olan hoşnutluk, erdemin yolundan gidilmedikçe kazanılamaz.” (Rene Descartes) ”Dostluğu hem doğuran, hem sürdüren fazilettir, fazilet olmadan dostluğun hiçbir türlüsü olmaz.” (M. T. Cicero) ”En büyük erdem; insanın vicdanını dinlemesi ve iyilik yapmak için çaba harcamasıdır.” (Konfüçyüs) ”Erdem kılığına girmemiş, ondan destek almamış kötülük var mı?” (Jean de La Bruyere) ”Erdem, insanın gücünü kendinden alması ve bu gücü kendi üzerinde de kullanabilmesidir.” (Alain) ”Kalbimiz, erdemimiz uğrunda kırıldığı zaman, erdemimiz ne kadar büyür.” (Friedrich Schiller) ”Kusurlardan uzaklaşmak erdemin; ahmaklığı başından def etmek ise bilgeliğin başlangıcıdır.” (Horatius) ”Erdemin en yüksek ispatı; sınırsız kudrete sahip olmak ve onu kötüye kullanmamaktır.” (Lord Mecualay) ”Erdem, iyi saydığımız şeyleri yapmakta gösterdiğimiz karar ve sabırdan ibarettir.” (Rene Descartes) ”Mutlu olduğunuz zaman, size bu mutluluğu veren faziletleri sonradan kaybetmeyiniz.” (Andre Maurois) ”Güzelliği sevdiği kadar, erdemi de seven bir insanı daha görmedim.” (Konfüçyüs) Değerler Eğitimi; ”Erdemli bir kız öpüşür ama âşık olmaz, dinler ama inanmaz ve terk edilmeden önce terk eder.” (Marilyn Monroe) ”Sadece düşmanını yenen değil, heveslerine hâkim olan da erdemini göstermiş olur.” (Demokritos) ”Erdem, kendi kendisiyle yetinir; ne kurallara başvurur, ne laflara, ne de gösterişlere.” (Tibullus) ”Faziletlerin üstünü, sana gelmeyene gitmen, vermeyene vermen ve kötülük edene iyilik etmendir.” (Hz. Muhammed) ”İlim ve fazilet şeref üstüne şereftir. Fazilet sahibi köle dahi olsa, onu hükümdarlar mertebesine yükseltir.” (Hz. Muhammed) ”Kendilerinden çok bahsedildiği halde, erdem ve para kadar; seyrek görülen daha iki şey yoktur.” (C.Colton) ”Erdemli olanların söyleyecek sözleri vardır ama söyleyecek sözleri olanların tümünde erdem yoktur.” (Konfüçyüs) ”Gerçek erdem, yalnızca aristokrat azınlık içindir! Herkes için geçerli bir ahlak, gülünç bir fikirdir.” (Friedrich Nietzsche) ”Evrende her şey insan için haz objesidir. Ancak erdemle gelen bilgi arttıkça haz da artar. Bu nedenle yönelim hazza değil bilgiye olmalıdır.” (Epikür) ”Erdem; uzaklarda ta uzaklardadır, ona götüren yol uzundur, diktir, çetindir, kan ter içinde kalmadan çıkılmaz o yokuş.” (Hesiodos) ”Erdem, yaşamaktan korkmakta değil, belalara karşı koyup diretmekte, yolundan dönmemektedir.” (L. Annaeus Seneca) ”Bilgelik bundan sonra ne yapılacağını, beceri bunun nasıl yapılacağını bilmektir, erdem ise bunu yapmaktır.” (David Star Jordan) ERDEMLİLER CEMİYETİ DERGÂHI(OCAĞI): Dergâhlar; Psikolojik, pedagojik ve tıbbî meselelere varıncaya kadar geniş bir hizmet sahası olan tekke, o devrin mektebidir, hastahanesidir, spor okuludur, dinlenme kampıdır, beldenin güzel sanatlar akademisidir, edebiyat ve fikir ocağıdır, moral kaynağıdır. Velhasıl tekke, insanların hayır ve faydasına olan şeydir. Tekkeler, insanlara sundukları hizmetlerin yanı sıra, dervişlerin devamlı olarak ikamet ettikleri ve tarikata intisap edenlerin, zikir ve merasimi toplu olarak yaptıkları yerlerdir. Bu sebeple tekkeler mimari yapı olarak şu kısımlardan oluşmaktaydılar: Semahane, tevhit hane, çilehane, türbe, derviş odaları, selâmlık, harem, mutfak ve kiler, kahve-çay ocağı vb. Örneğin Bektaşi tarikatının merkezi olan, Nevşehir’e bağlı Hacıbektaş ilçesindeki Hacı Bektaşi Velî Dergâhı üç avluya açılan bir yapılar topluluğu biçimindedir. Bu yapılar, Hacı Bektaş Veli Türbesi, Balım Sultan Türbesi, Aşevi, Kiler Evi, Mihman Evi, Çamaşırhane, Hamam, Meydan, Muhabbet divanı ve Mescittir. Eskiden var olduğu bilinen Erzak Evi ile Ekmek Evi yıkılmıştır. Mevlevi tarikatının merkezi olan Konya’daki Mevlana Dergâhı da Mevlana Türbesi, Semahane, Mescit, Mutfak, Derviş hücreleri ile Dede ve Çelebi dairelerinden oluşur. Tekkeler içinde tarikat büyüklerinin gömüldüğü türbeler, tekke bahçesinde de daha çok dervişlerin gömüldüğü, Hazire adı verilen küçük mezarlıklar bulunur. "Bilmeyen ne bilsin bizi, Bilenlere selam olsun." 1-Doğruluk, 2-Temizlik, 3-İyilik etmek, 4-Yardımseverlik, 5-Büyüklere saygı, 6 Kimseye Zarar vermemek, 7-Adam Öldürmemek, 8-Hırsızlık yapmamak, 9-Zina etmemek, 10-Yalan söylememek, 11-Faiz yememek, 12-Sarhoş gezmemek. Düsturumuz; 1-Yaradan'ın Kulundanım, 2-Mehdi’nin Yolundayım. 3-Erdemliler Cemiyetindenim Erdemliler Cemiyeti Silsilesi; Ulu Yaradan; Hz. Âdem, … Hz. Muhammed, … Seyyid Şeyh Muhammed ibn-i Hacı Şakirani Hz.leri Torunu; Seyyid Pir MR. Orhan Boyraz Sözlükte Pir; “ihtiyar, ak saçlı, tecrübeli kimse” anlamındaki Farsça Pîr kelimesi tasavvufta mürşit, velî ve şeyh ile eş anlamlı olarak kullanılmıştır. ................ 3’ler Divanı 7’ler Divanı 12’ler Divanı 18’ler Konseyi 24’ler Konseyi 31’ler Konseyi 40’lar Dostlar Meclisi 70’ler Meclisi 105'ler Meclisi 300’ler Meclisi, 700’ler Kurultayı, 1001’ler Kurultayı 2023’ler Kurultayı, Talip/Ortak, dergâha gelmeden önce hazırlıklara başlaması gerekir. Dergâha gelmeden mümkünse gusül abdesti almalı, çevremizdeki insanları rahatsız etmeyecek şekilde güzel kokular sürüp, temiz, uzun kollu, bol kıyafetler giyip gelmelidir. Bayanlar da yine ayni şekilde dergâh içinde tesettüre/edep ve adaba riayet edecek kıyafetlerle bulunmalıdır. Dergâha gelirken davet edeceği bir arkadaş, dostu, komşusu varsa davet etmeli onunla birlikte gelmelidir. Davetten kastimiz “hadi zikir var gidelim” demek değildir çünkü kişi reddederse Allah’ın davetini reddetmiş olur ki bu kişiyi Allah’ın rahmetinden mahrum eder. Davet etmek istediğimiz kişiye “bugün ders var, sohbet var ben gideceğim inşallah, müsaitsen senide götürebilirim” diyerek anımsatmak kâfidir. Dergâha diş kapısından girerken ayakkabısında toz toprak varsa temizlemeli tertipli bir biçimde ayakkabılığa ya da girişe koyarak, sağ ayağı ile içeri girmelidir. Talip/Ortak, dergâha girerken dergâh Selami verir. Dergâh Selami nasıl verilir? Takkesini ve haydarisini giyer, dergâhtan içeri girerken sağ ayak başparmağını sol ayak başparmağının üzerine getirir ve ayağını mühürler, sağ elini kalbinin üzerine, sol elini de sağ kolunun tam altına getirir. Başını sağ tarafa hafif eğerek boyun keser, hafif belinden ileri uzanarak dergâh selamını verir ve “HU’’ der. İçeride kimse olmasa dahi bu şekilde selam verir zira bu selam içerdeki kişilere değil, o makamadır. Zira orası Peygamber efendimizin Varis-i Nebisinin makamıdır. Onların manevi varlığına hürmeten dergâha bu şekilde girilir. Dergâhta oturma adabı üç türlüdür, değerli dostlar;
Dergâha girdikten sonra eğer namaz kılınacaksa saf düzeni eğer zikir ya da sohbet edilecekse halka düzeni alınır dağınık bir şekilde oturulmaz. İç halkada Eski dervişler, çavuşlar, dış halkalarda ise kadın ve çocuklar bulunmalıdır. İçeride bulunanlarla müsamaha etmek veya tokalaşmak için dolaşılmaz ya da yanlarına gidilmez. Namaz ya da sohbet başlamadıysa kimseyle boş muhabbet yapmadan sessiz bir şekilde yerimize geçip ayaklarımızı uzatmadan sünnet üzere edepli bir şekilde oturup teşbih çekerek namazın ya da sohbetin başlaması beklenilir. Çocuklu bayan dervişler çocukları ön halkalar da duramayacak yaştalarsa en arka halkaya geçerler. En ön halkaya çocuklar ve kadınlar alınmaz. Sohbet esnasında konuşulmaz, sohbet ederken selam verilmez. Sohbet esnasında bütün dervişlerin başka bir meşguliyetle uğraşmadan sohbete dikkatini vermesi gerekir ve sağa sola iltifat etmemelidir. Sohbet esnasında sohbeti yapana bakmalıdır. Sohbeti edene müdahale edilmez. Sözü bittikten sonra müsaade isteyerek soru sorulabilir. Dergâhta, iki kişi birbiriyle fısıltı şeklinde konuşur. Derviş, Üstadının sözlerini(nerede duyarsa duysun) pür dikkat dinleyerek sözlerdeki hikmetleri zihne yerleştirmelidir. Zira evliyan in peygamberlerin sözleri gibi kıymetli görülmektedir. Zikir, sohbet bitiminde, lokma, ikram varsa dağıtılır ve yenir. Dergâhta para toplanması uygun görülmez. Varsa sorunu olanlar Pire anlatır çözüm bulunur. Darılanlar barıştırılır. Cemde birlik içinde davranılır. İmece ile işler yapılır. İşsize, yoksula yardım edilir. Bu sebepten büyüklerimiz ihtiyaçları karşılamak adına para istemezler. İstememek bizim yârdim yapmayacağımız anlamına gelmez. Su unutulmamalıdır derviş yüksek sesle konuşmaz, karışmaz, kaytarmaz… Cem töreni, bittiğinde serbest olur, herkes dağılır, evine gider. Ortak/Talip, Şeyhinin bir Rehber olduğunun bilincinde hareket etmelidir. Tasavvuf yolu bir değişim yoludur. Cevheri mücevher yapma yoludur. Bu da Allah’ın emir ve yasaklarına uydukça, Rasulullah (sav) Hz.lerinin sünneti seniyesini ihya ettikçe, üstadına tabi oldukça, yolun edep ve adaplarına riayet ettikçe, aşk ile hareket etmekle olur. Dergâha kim olursan ol gel, Edebi, adabı bilelim ve uyalım ortak/canlar... ERDEMLİLER CEMİYETİNİN TEMEL İLKELERİ; 1. RİTÜELLER; Dini törenler ve eylemler, ortak fikirleri, değerleri ve davranış şekillerini pekiştirmektedir. Birlikte ibadet etmekle insanlar bir teslimiyet ve aitlik hissine (Durkheim’in deyimiyle “kolektif vicdana) sahip olurlar ve bireyler, ortak değerler vasıtasıyla bir grup içinde bütünleşirler. Sonuçta mevcut toplumsal ve ahlaki düzenin kutsal olmasından dolayı sosyal dayanışma pekiştirilmiş, sapkın davranışlar engellenmiş ve sosyal değişim sınırlandırılmış olur. Erdemliler Cemaatinin devamlılığı ve önemi örgütsel yapısında ve teorik öğretisinde yatar. MR. Orhan BOYRAZ; kendi cemaatini birbirini tamamlayan Dört sütuna dayandırır: Erdem, Rabıta, Zikir ve Pir. Bunlar: Kur’an ve sünnete intiba, Zikir ve on iki ilkesidir. 2. BİAT; Cemaat giriş isteğe bağlıdır ama uyulması mecburi bütün mükellefiyetlerin kabul edildiğine dair bir yeminin icrası gerekmektedir. Ortak olmak isteyen kişinin yapacağı ilk iş bir Şeyhin önünde biat etmektir. Biat her ne kadar Ortağın Şeyhe biati olarak gerçekleşse de, mutasavvıflar; “ Bu merhale Yaradan’a ve MR adınadır” demektedirler. 3. ZİKİR; Cemaatlerde zikir en temel etkinliktir. Zikir, Yaradan’ın adlarını ve sıfatlarını belli bir ahenk içerisinde tekrarlayarak anmak ya da hatırlamak üzere gerçekleştirilen bir ritüeldir. Zikir yapma biçimleri, kural ve düzenlemeleri her Cemaatta birbirinden farklı ve kendine özgüdür. Erdemliler Cemaatinde zikir son derece önemli bir ibadet şeklidir. Cemaate göre Allah insanı toprak, hava, ateş ve su unsurundan yaratmıştır. Bu dört unsurun çok net olmasa da eski Türk inancındaki totemik 4. VİRD; Vird; Allah'ı anmak üzere söylenilmesi ve yapılması tavsiye edilen, sözlü ve ameli eylemleri kapsayan davranışların bir çeşididir. 5. RABITA; Lügatte iki şeyi birbirine bağlayan ip, alaka, bağ, münasebet, ilgi ve sevgi ile mensubiyet gibi anlamlara gelen rabıta, tasavvuf terimi olarak kâmil bir mürşidin hem yüzünü hem de ahlak ve davranışlarını düşünmektir. 6. HATME; Hatme, topluca yapılan zikrin adıdır. Geleneksel anlayışa göre, akşam namazını müteakip yapılır olmasına rağmen günümüz şartlarına uygun olarak, mesai bitimi göz önüne alınarak yatsı namazını müteakip yapılır. Ortaklar, bir halka oluşturacak biçimde otururlar. Yâda ayakta sola dönerek yapılır. 7. RİYAZET; Riyazet terbiye gayesiyle yapılan az yemek, az konuşmak ve az uyumak gibi uygulamalara riyazet adı verilir. Halvetin en önemli şartlarından biri az yemek ve az uyumak olduğu için, halveti kabul edilen riyazeti kabul etmiş, halveti kabul etmeyenler riyazeti de kabul etmemişlerdir. 8. DUA; Dinde duanın yeri önemlidir. Peygamberlerden ve evliyadan dua istenir. Bunlar bir insana dua edecek olurlarsa büyük bir ihtimalle Allah katında duaları makbul olur, duaları kolay kolay geri çevrilmeyen hak dostlarına “duası makbul veli” denir. 9. HALVET; Günahtan korunmak ve daha iyi ibadet etmek için ıssız yerlerde yaşamayı tercih etmek anlamında bir tasavvuf terimi. Şeyh'in ekibi ve öğrencinin karanlık ve dar bir odada zaman geçirmesine ve ibadet, dua, dinleme, zikir ve fikirlerle sohbet etmektir. Halvet, bedenen toplum içinde iken kalben halvette ve Allah ile birlikte olmayı ifade etmektedir. 10. SOHBET; Erdemliler cemaati özellikle musiki ve sema gibi sanatsal icraları da olan ağırbaşlı bir tarikattır. Cemaat eğitiminin temeli, diğer tarikatlarda musiki eşliğinde yapılan ve kitleleri cezbeden zikirdir. İkinci dikkate değer özellik Ortak ile Mürşit arasında son derece ruhani düzeyde gerçekleşen samimi söyleşi yani sohbettir. Sohbet genel anlamda insanlarla bir arada bulunmayı, özel anlamda ise dini tasavvufi konuların konuşulmasını ifade eden bir terimdir. 11.KERAMET; Allah'ın veli kullarına, ermişlere verdiği olağanüstü kuvvet... Sözlükte "iyi, ahlâklı ve cömert olmak" anlamına gelen Keramet, kerem gibi masdar olup "iyilik, cömertlik" manasında isimdir. 12. ERDEM; Erdem; yiğitlik, doğruluk, dürüstlük, bilgi sahibi olmak, güvenilir olmak, kararlılık, cesaret, ölçülü ve dengeli olmak, kendini bilmek gibi toplum tarafından kabul edilen doğru, güzel, iyi davranış kalıplarının benimsenmesi ve ona uygun davranılmasıdır.
1-Yardımlaşma, 9-Adalet, Evrensel Ortak Yaşam İlkelerimiz; 1- Dört dinde ilk emir; Çalış, Yaşa, Sev, Oku, 2- Erdemli yaşa, çalış ve kul hakkı yeme, 3- Doğruluk ile hüküm vermek. 4- Adaletli ve demokratik yönetim, 5- Huzur, Barış ve Dayanışmak, 6- Özgürlük, Eşitlik ve Kardeşlik, 7- Eline, beline, diline sahip olmak, 8- Sen istemediğin şeyi başkasına da yapma. 9- Halka İyilikle hizmet etmek, 10- Eğitim ve Bilime önem vermek, 11- Güvenceli insanca yaşamak. 12- Demokratik toplumsal özyönetim. 13- İnsanlık için: İyi düşün, iyi söyle, iyi iş yap. Erdemlilik, kişinin özgürlüğünü adalet, doğruluk, dürüstlük, merhamet, sabır gibi iyi olan insani değerler doğrultusunda kullanmasını ifade ediyor. Hedefimiz; Görgü Kuralları Nelerdir? 1-Hoşgörülü ve iyimser olmak, 2-Olgun bir kişiliğe sahip olmak, eleştiriyi zamanında ve yerinde yapmak, 3-Giyime önem vermek, giysiyi mevki, yer ve zaman uygun giyinmek, 4-Başka kişileri rahatsız edici davranışlardan sakınmak, 5-İş yerinde selamlaşmak, personellerle iyi geçinmek, 6-Ziyaretin kısa ve zamanlı olmasına dikkat etmek, 7-Oturuş ve kalkışlarda hareketlere dikkat etmek, 8-Gerektiği zamanlarda özür dilemeyi bilmek, 9-Özel konuşma yapanların yanına gitmemek, 10-Uygun olmayan el ve sözlü sakalardan kaçınmak, 11-Kadın ve erkek kendisine uygun kıyafet seçmelidir, 12-Kıyafet seçiminde yaş, fiziki yapı ve mesleğe dikkat edilmelidir, 13-Giyilen elbise, kravat, ayakkabı, şapka gibi eşyalarla uyum içinde olmalıdır, 14-Sökük yırtık ütüsüz elbise boyasız ayakkabı giyilmemelidir, 15-Çalıştığı iş yerinde sade giyinmeye özen göstermelidir, 16-Önemli toplantılarda; toplantıya uygun kıyafetle gidilmelidir, 17-Misafir karşılama uygun kıyafet seçip giyinmelidir. 18-Otel, kamp, spor alanı ve tatil köyü vs. yerlerde uygun kıyafetler giyinmelidir, 19-Selamlaşma sırasında abartılmış konuşma ve davranışlardan kaçınmak gerekir. 20-Selamlaşma; baş eğilerek, el kaldırılarak şapka çıkartılarak olduğu gibi sözle de olur. Birisiyle sabah karşılaşıldığında günaydın akşam karşılaşıldığında iyi akşamlar denmelidir, Bayan elini uzatmadıkça erkeğin elini uzatması hoş karşılanmaz, 22-El sıkışmada üst makamda bulunanların veya yaşlıların önce el uzatmaları bunu gören alt makamlarda olan bayan veya bayların ellerini uzatarak tokalaşmaları genel görgü kurallarındandır, 23-Muhatabın düzeyine göre uygun hitaplar seçilmesi sert ifadelerden kaçınılması lazımdır, 24-Argo sözcüklerin kullanılmamalıdır, 25-Yeni tanışılan kişilere karşı mesafeli davranılmalıdır, 26-Yüksek sesle ve hızlı konuşma yolunun tercih edilmemesi gereklidir, 27-Muhatabın kültür seviyesine uygun bir dil kullanılmalıdır, 28-Davranışların söylenenleri doğrular nitelikte olması gerekir, 29-İncelenip kesin bilgi edinilmemiş konularda kessin söz söylemeden kaçınılması lazımdır, 30-Telefon edenin karşıdakine kendisini tanıtması gerekir, 31-Sekreter aracılığı ile yapılan telefon görüşmelerinde astın telefonunun üst makamda olana bağlanması, 32-Ölçülü ve nazik bir dil kullanılarak isteğin uygun bir ses tonu ile anlatılması, 33-Telefon konuşmalarında ahizenin alınması ve yerine yavaşça konulması, 34-Sabah saat 10.oo dan dan önce akşam saat 22.oo dan dan sonra ve yemek saatlerinde telefon etmemeye özen gösterilmesi, 35-Telefonda gizli konuların konuşulmaması, 36-Cep telefonlarının uygun olmayan yer ve zamanlarda kapalı tutulması gerekir. Yemekte Görgü Kuralları: 37-Ağızda yemek varken konulmaz, yemekten önce ve sonra elleri yıkamak, 38-Yemek çatal, bıçak ve kaşık kullanılarak yenir, 39-Kendi tabağımızdan yemek yemeliyiz, 40-Kendi bardağımızdan su içmeliyiz, 41-Yemeğe hep birlikte başlanmalıdır, 42-Yemek yerken peçete kullanılmalıdır, 43-Yemekte uzaktaki su, bardak, peçete vs. yanındakilerden istemek, 44-Ev sahibi yemekte en son kalkar, misafir kalkmadan kalkmaz, Toplumda Görgü kuralları: 45-Dış görünüşüne, temizliğe, kıyafetin düzgün olmasına özen göstermek, Âdâb-ı Muaşeret(Görgü Kuralları) Dersinden 22 Kural;
1.Emanet eşyalar fazla geciktirilmez. 2. Başkasının kusuru ile dalga geçilmez. 3. Ayakta bir şeyler yiyip içilmez. 4. Eller pantolon cebine sokulmaz. 5. Telefon eden kişi önce kendisini tanıtır. 6. Pazarlık yapılırken mal kötülenmez. 7. Kusurlar yüze karşı açık açık söylenmez. 8. Kalabalık yerlerde sakız çiğnenmez. 9. Sigara ile bir yere girilmez. 10. Alay ve kötüleme imâ ile bile yapılmaz. 11. Sokak ortasında durarak konuşulmaz. 12. Yerlere tükürülmez ve çevre kirletilmez. 13. Aksırırken, öksürürken el veya mendille ağız kapatılır. 14. Bencillik ancak çocuklarda ayıplanmaz. 15. Uzun zaman kalan misafire oda ayrılır. 16. Toplu yerlerde yüksek sesle konuşulmaz. 17. Başkasının yanında ayakları uzatarak oturulmaz. 18. Yemek davetinde yemekler geciktirilmez. 19. Sıra olan yerlerde sıraya geçilir. 20. Başkasının lafı kesilmez, devamlı da konuşulmaz. 21. Bir konuyu reddederken terbiyeli ve ciddi olunur. 22.Erkeği olmayan eve, erkeğin ziyareti hoş karşılanmaz.
ADAB-I MUAŞERET (EDEBLİ YAŞAMA-GÖRGÜ KURALLARI) :
Adab-ı Muaşeret: Topluluk içinde normal davranış şekilleri, insanların birbirleriyle geçinmeleri usulü, nezaket, terbiye ve görgü demektir.
1. Bir işe besmele ile başlama.
2. İnsanlarla iyi geçinmek (Müslüman diğer Müslümanların elinden, dilinden emin olan kişidir.)
3. Kötülüğe karşı iyilikle karşılık vermek, affetmek.
4. İnsanlar hakkında olumlu düşünmek ve arkalarından da olumlu düşünmek.
5. Büyüklere hürmet etmek, saygı göstermek. Büyüklerin yanında çok yüksek sesle konuşmamak, büyüklerimizi gördüğümüzde ellerini öpmek, büyüklerin önlerinden yürümemek.
6. Selamlaşmak, birbirimize güzel hitap etmek, güzel sözler söylemek.
7. Tanıdıklarımızla tokalaşıp hal hatır sormak.
8. Büyüklerimizi, komşu ve akrabalarımızı ziyaret etmek.
9. Eve girerken “Selamünaleyküm, Merhaba” demek.
10. Başka evlere girerken izin istemek, kapıyı üç kereden fazla çalmamak.
11. Başkalarının odasına girerken kapıyı çalıp izin istemek. İçeriye girince müsade almadan oturmamak.
12. Anne babanın odasına girerken kapıyı çalıp izin istemek.
13. Büyüklerin yanında konuşmalarına ve davranışlarına daha çok özen göstermek.
14. Büyükler konuşurken sözlerini kesmeyip saygıyla büyüklerini dinlemek
15. Düşünerek konuşmak, kırıcı söz söylememek
16. Konuşmaya başlamadan önce selamlaşmak.
17. Doğru sözlü ve güvenilir olmak.
18. Söz verdiğinde mutlaka yerine getirmek.
19. Laf taşımanın ve başkalarının arasını bozmanın yanlış olduğunu bilmek.
20. Komşuları, arkadaşları rahatsız edecek davranışlarda bulunmamak.
21. Evini ve çevresini temiz tutmak
22. İnsanlara nazik ve kibar davranmak.
23. Başkalarının ayıp ve kusurlarını araştırmamak.
24. Sır saklamayı bilmek.
25. Sofra hazırlanırken yardımcı olmak.
26. Yemekten önce ve sonra ellerini yıkamak.
27. Yemeğe başlamak için büyüklerin sofraya oturmasını beklemek.
28. Yemeğe başlamadan önce besmele çekmek ve verdiği nimetlerden dolayı Allah’a şükretmek.
29. Yemeği sağ eliyle yemek.
30. Sıcak yemeğin yenilecek soğukluğa gelmesini beklemek.
31. Yemek yerken mecbur kalınmadıkça konuşmamak, az konuşmak.
32. Başkalarını tiksindirecek davranışlarda bulunmamak.
33. Lokmayı yutup ikinci lokmaya öyle uzanmak.
34. Yemek seçmeden aldığı yemeği bitirmek.
35. Başkasının lokmasına ve yediğine bakmamak.
36. Toplu yemek yerken herkesin sofradan kalkmasını beklemek.
37. Yemek bitince “Elhamdülillah” demek.
38. Yemeği acıkınca ve oturarak yemek.
39. Yemeği yapana teşekkür etmek.
40. Suyu besmeleyle birlikte üç yudumda, oturarak ve bardağın içine nefes vermeden içmek.
41. Tuvalete girmeden euzü besmele çekmek ve ihtiyacını oturarak gidermek.
42. Tuvalette konuşmamak ve bir şeyler yemeden ihtiyacını gidermek. Çıkarken temizliğini yapmak, ellerini yıkamak.
43. Yatmadan önce elleri yıkamak, dişleri fırçalamak.
44. Kıyafetle değil pijamalarla yatmak.
45. Giysileri giymeye sağdan başlamak, sağ tarafa dönüp yatmak ve yatmadan önce dua etmek.
46. Topluluk içerisine giderken temiz ve düzgün kıyafetler giymek ve başkalarını rahatsız etmeyecek güzel kokular sürmek.
47. Camiye gidilecekse soğan, sarımsak gibi kötü kokulu yiyeceklerden uzak durmak.
48. Sıra varsa riayet etmek, öne geçmeye çalışmadan sırasını beklemek.
49. İki kişinin arasına oturmak gerekirse izin istemek.
50. Kendisinden büyük kişilerin yanında ayak ayak üstüne atmadan oturmak.
51. Sonradan gelene yer göstermek.
52. Anne, baba ve hocasına daha saygılı olmak.
53. Topluluk içerisinde olumsuz durumlar yaşansa bile suratını ekşitmeden güler yüzlü olmak.
54. Kalabalık içerisinde kendi aralarında fısıltıyla konuşmamak.
55. Kaş göz hareketi yapmamak
56. Esnerken eli ile ağzını kapatmak.
57. Öksürme ve geğirme gibi çevreyi rahatsız edici davranışlardan kaçınmak.
58. Komşulara ihtiyaçları olduğunda yardımcı olmak, zaman zaman ziyaretlerine gitmek, komşunun evini kendisinin bulunmadığı zamanlarda korumak.
59. Misafirleri güler yüz ve tatlı dille ağırlamak, onlara ikramda bulunmak, gidecekleri zaman uğurlamak.
60. Küskünlük, dargınlık yapmamak. Küskün olanların arasını bulmak.
61. İnsanların kusurlarını örtmeye çalışmak.
62. Dedikodu yapılan ortamlardan uzaklaşmak.
63. Büyüklere saygı ve hürmet, küçüklere şefkat ve merhametle davranmak.
64. Ayakça bir şeyler yenmez ve içilmez.
80. Bir kişiyi telefonla iki defadan fazla aramayın. Çağrınızı yanıtlamazlarsa, ilgilenmeleri gereken önemli bir şeyler olduğunu varsayın.
81. Ödünç aldığınız parayı, diğer kişi size ödünç verdiğini hatırlamadan önce iade edin. Bu sizin dürüstlüğünüzü ve karakterinizi gösterir. Aynı şey para haricindeki diğer şeyler için de geçerlidir.
82. Birisi size öğle / akşam yemeği ısmarlarken, asla menüdeki pahalı yemeği sipariş etmeyin. Mümkünse onların seçtikleri yiyecekleri, sizin için de sipariş etmelerini isteyin.
83. Hiç kimseye "Ah, yani henüz evli değil misin?", "Çocuğun yok mu", "Neden bir ev almadın?" veya "neden bir araba almıyorsunuz?" gibi garip sorular sormayın. Bunlar sizin sorununuz değildir.
84. Arkanızdan gelen kişi için daima kapıyı açın. Erkek ya da kız, yaşlı ya da genç olması fark etmez. Toplum içinde birine iyi davranmak sizi küçültmez.
85. Bir arkadaşınız sizin için bir ödeme yaptıysa, bir daha ki sefere siz ödeme yapın.
86. Farklı görüşlere saygı gösterin. Unutmayın, birinin 6 gördüğü, size 9 görünebilir. Ayrıca, ikinci görüş bir alternatif için iyidir.
87. İnsanların konuşmasını asla bölmeyin. Konuşmalarına izin verin. Dediklerinin hepsini duyun ve hepsini filtreleyin.
88. Konuşurken gereksiz konulara girmeyin. Asıl konuyu anlaşılır şekilde anlatmaya çalışın.
89. Birisiyle dalga geçer ve onlar bundan hoşlanmazsa, durun ve bir daha asla yapmayın. İnsanları daha fazlasını yapmaya teşvik edin ve ne kadar minnettar olduğunuzu gösterin.
90. Biri size yardım ederken "teşekkür ederim" deyin.
91. Arkadaşlarınızı kamuoyunda övün. Baş başayken eleştirin.
92. Birinin kilosu hakkında yorum yapmak için hiçbir zaman bir neden yoktur. "Harika görünüyorsun" demen yeterli. Kilo vermek hakkında konuşmak istiyorlarsa, zaten yapacaktır.
93. Biri size telefonunda bir fotoğraf gösterdiğinde sola veya sağa kaydırmayın. Sırada ne olduğunu asla bilemezsiniz.
94. Bir arkadaşınız size doktor randevusu olduğunu söylerse, bunun ne için olduğunu sormayın, "Umarım iyisindir" demeniz yeterlidir. Onları, size kişisel hastalıklarını söylemek zorunda kalma gibi rahatsız edici bir duruma sokmayın. Bilmenizi isterlerse, bunu zaten söylerler.
95. Temizlik görevlisine, CEO ile aynı saygıyı gösterin. Altınızdaki birine ne kadar kaba davrandığınızdan kimse etkilenmez, ama insanlar, onlara saygılı davranırsanız bunu fark edeceklerdir.
96. Bir kişi doğrudan sizinle konuşuyorsa, telefonunuza bakmak kabalıktır.
97. Sizden istenene kadar asla tavsiye vermeyin.
19. Kimseye gerek yokken yaşını ve maaşını sormayın.
98. Sizi doğrudan ilgilendirmeyen herhangi bir şey olmadıkça işinize odaklanın.
99. Sokakta biriyle konuşuyorsanız, güneş gözlüğünüzü çıkarın. Bu bir saygı göstergesidir. Göz teması konuşma kadar önemlidir.
100. Yoksulların ortasında, asla zenginliğinizden bahsetmeyin. Benzer şekilde, çocuğu olmayanların yanında çocuklarınız hakkında konuşmayın.
101. İyi bir mesajı okuduktan sonra, "Mesaj için teşekkürler" demeye çalışın. Takdir, sahip olmadıklarınızı elde etmenin en kolay yolu olmaya devam eder.
NEZAKET KURALLARI:
1.Tanışma & Tanıştırma: Ev sahibi, bir davet vereceği zaman kimi kime tanıştıracağını önceden düşünmelidir. Tanıştırılmak istenen kişiler için ne olursa olsun birbirlerinden izin alınması gerekir. Tanıştırmadan önce iki tarafın birbirini tanıyor olabileceğinden şüphe edilirse “Tanışıyor musunuz?” diye sorulabilinir. Ne Zaman Tanıştırılır? Tanıştırma eylemi tarafların ilk karşılaşma anında yapılmalıdır. Ortak taraf, kişilerin tanışma niyeti gösterip göstermediğini tartarak, duruma göre hareket eder. Kim Kime Tanıştırılır? -Yeni gelenler orada bulunanlara, -Erkekler kadınlara, ancak genç kız yaşlı erkeğe, -Astlar üstlere, -Küçükler büyüğe, -Gençler yaşlılara, tanıştırılır Statü farkının olduğu yerde kadın-erkek kuralı değil ast-üst kuralı geçerli olur. Sosyal ve resmi durumları eşit olan kişileri tanıştırırken herhangi birinin adını ilk önce söylemenin sakıncası yoktur. Yalnız, ev sahibi kişi iki kişiyi birbirine tanıştırırken kendi akrabasının adını ilk önce söylemelidir.
Nasıl Tanışılır? Oturan biri, kadın veya erkek kendisine bir kişi tanıştırılacağı zaman ayağa kalkmalıdır. Ayağa kalkmanın istisnaları başkalarının rahatsız olabileceği durumlardır. Örneğin tiyatroda, kalabalık bir sofrada kendisine bir kadın tanıtılan erkek, onu yerinden kalkmaksızın olduğu yerden selamlar. Bu davranış ayağa kalkarak başkalarını rahatsız etmemek düşüncesine dayanır. Aynı toplantıda, memurunun eşini gören amirin onunla tanışmak istemesi bir nezaket kuralıdır. Nasıl Tanıştırılır? Tanıştıran kişi daima ayakta kalmalıdır. Birisini bir topluluğa tanıtmak için adını yüksek sesle söylemek yeter. Aileden olanlar tanıştırılırken soyadları söylenmez. Tanıştırmada isimler çok açık, üzerine basarak ve anlaşılır, akılda kalır bir biçimde tane tane söylenmelidir. Tanıştırılan kişiyi daha iyi tanıtabilmek ve anlatabilmek için belirli bir özelliği varsa o da söylenir. Küçüğün adı önce söylenir.
El Uzatma / El Sıkma / El Öpme; Kadın her zaman elini erkekten önce uzatır. Fakat bir erkekle ilk kez tanıştırılan bir kadının elini uzatma zorunluluğu yoktur. Her yönden büyük olan ilk önce elini uzatır, uzatılan el sıkılır. Eli çok hafif sıkmak da, acıtacak kadar sıkmak kadar yanlıştır. Resmi ilişkilerde el ve yanak öpmek yoktur. Batıda eskiden adet olan, centilmen erkeklerin, tanışılan kadının elini öpmesi artık terkedilmiştir. Kendi evinde konuk kabul eden kişiler, misafirlerin tümünün ellerini sıkarlar. Kendini Tanıtmak; Bir yere girdiğinde kişi önce kendini tanıtmalıdır. Kişi amiri ile ilk defa karşılaştığında kendini tanıtmalıdır. Sonra yeni girilen işyerinde kişi kendini tanıtır. Bir kişinin kendini karşı cinse tanıştırmak için çabalaması doğru değildir. Bir kişi toplantıda yanyana düştüğü bir kişi ile karşı cinsten dahi olsa kendini kısaca tanıtarak birkaç söz edebilir. Ancak böyle bir durumda kadının kendini tanıştırması tercih edilmeyen bir durumdur. Ev sahibinin tanıştırma işini yapması en doğrusudur. Bir kişi, bir çifte kendini tanıtması gerekirse, önce kendi hemcinsine tanıtmalıdır. Resmi dairelere başvurulduğunda kişinin kendisini tanıtmasına gerek yoktur. Yüksek bir memurla tanışmak gerekirse o zaman kişi kendini tanıtabilir. Bir ticaret evi adına bir yere başvuran bir kimse ya da bir memur, kendi adını değil, temsil ettiği firmanın adını söylemelidir. Çünkü, onun amacı kendini değil, temsil ettiği kuruluşu tanıtmaktır.
|
Şeriat Kapısı’nın makamları:
|
Tarikat Kapısı’nın makamları:
|
Marifet Kapısı’nın makamları:
|
Hakikat Kapısı’nın makamları:
|
Aleviler, Muhammed’in son peygamber olduğuna, Ali bin Ebu Talib'in ise veliliğine (ya da imamlığına) inanırlar. Aleviler, ibadetlerini cemevinde yaparlar. Günlük ibadetleri Sabah, Akşam ve Gece Gülbeng'idir. Kadir Gecesi’yle bağlantılı olarak üç gün ve Muharrem ayında ise on iki gün oruç tutarlar. Muharrem’den sonra da üç gün Hızır Orucu tutarlar. Muharrem orucundan evvel üç gün Masum-u Paklar orucunu tutarlar.
İnançsal Açıdan Alevilik:
Alevilik kelime olarak Ali yandaşı, Ali’ye bağlı, Ali’yi diğer üç halifeden üstün tutan bütün tarikatların ve mezheplerin genel adı olarak tarif edilmişse de, Anadolu da Bektaşilik, Babailik, Kızılbaşlık, Hurufilik, Tahtacılar vb. gibi tarikat ve gurupların da son iki yüzyıldır bu isim altında kategorize edildiği bilinmektedir.
Anadolu Aleviliğinde olup ta başka Müslüman topluluklarda olmayan inanç ve ritüellere bir göz atacak olursak, dede(pir) cem, dem, saz, semah, musahip, kirve, vb. sembol ve törenlerin yani sıra (Enel Hak), Hakkın (tanrının) insanda tecellisi, Vahdet-i Vücut (varlığın birliği) kadın erkek eşitliği ve daha başka özgün inanç biçimleri.
Cem ayinine gelince; Alevi inancını diğer inançlardan ayıran en orijinal dinsel törendir bu ayin. Söyle ki; Bu tören adeta bütün Alevi felsefesini minyatür olarak yansıtmaktadır. Kısaca göz atacak olursak, on iki hizmet olarak icra edilen çeşitli ritüeller, cemde uygulanan ancak hayatın her alanında örnek olması öğütlenen ritüellerdir. Her canın ceme gelirken içinin ve dışının temiz olması, herkesin ceme gelirken lokma getirmesi, cem başlamadan dede dâhil bütün canların birbirinden razı ve barışık olması, varsa dargın olanların barıştırılması, meydanın sembolik olarak süpürülmesi, üç tane mum yakılması, semah dönülmesi vs. Bütün bunlar müzik(saz) eşliğinde yapılır. Cemin sonunda getirilen lokmalar eşitçe dağıtılıp herkes hakkına razı olduktan sonra dedenin izni ile yenilir. İçinde müzik, semah (dinsel motifli dans), ateşi kutsama, suyu kutsama, kadın erkek bir arada bulunma, suçluların yargılanıp küslerin barışması, isteyen ve durumu uygun olan iki ailenin musahip, kardeş (yol kardeşi) olması, lokmaların eşit paylaşılması gibi unsurları barındıran cem adeta İslam coğrafyasından Hindistan ve Çine kadar uzanan bütün inançların bir karışım ve sentezidir.
Oysa Anadolu Aleviliğinde olup ta başka Müslüman topluluklarda olmayan inanç ve ritüellere bir göz atacak olursak, dede(pir) cem, dem, saz, semah, musahip, kirve, vb. sembol ve törenlerin yani sıra (Enel Hak), Hakkın (tanrının) insanda tecellisi, Vahdet-i Vücut (varlığın birliği) kadın erkek eşitliği ve daha başka özgün inanç biçimleri. Bunları bu yazı kapsamında biraz detaylandıralım. Bütün baskılara rağmen bu inancın bu güne kadar taşınabilmesinde en önemli misyon dedelere aittir. Dedeler orta Asya’daki toplulukların eski inanci Şamanizm’deki dini önderler olan kamların (kaman-şaman) Anadolu’daki devamıdır adeta. Ancak özellikle Doğu Anadolu bölgesindeki ocaklara bağlı dedeler kendilerinin ehlibeyt, yani peygamber soyundan geldiklerini iddia etmektedirler. Emeviler döneminde ehlibeyte yapılan baskılar sonucu bu soydan gelen bazı insanların İran ve Anadolu’ya göç ettikleri bazı tarihi kaynaklarda belirtilmektedir. Ancak dedelerin hepsinin peygamberin soyundan yani Arap kökenli olduklarını iddia etmek çok zorlama bir teori olur.
Cem ayinine gelince Alevi inancını diğer inançlardan ayıran en orijinal dinsel törendir bu ayin. Söyle ki; Bu tören adeta bütün Alevi felsefesini minyatür olarak yansıtmaktadır. Kısaca göz atacak olursak, on iki hizmet olarak icra edilen çeşitli ritüeller, cemde uygulanan ancak hayatın her alanında örnek olması öğütlenen ritüellerdir. Her canın ceme gelirken içinin ve dışının temiz olması, herkesin ceme gelirken lokma getirmesi, cem başlamadan dede dâhil bütün canların birbirinden razı ve barışık olması, varsa dargın olanların barıştırılması, meydanın sembolik olarak süpürülmesi, üç tane mum yakılması, semah dönülmesi vs. Bütün bunlar müzik(saz) eşliğinde yapılır. Cemin sonunda getirilen lokmalar eşitçe dağıtılıp herkes hakkına razı olduktan sonra dedenin izni ile yenilir. İçinde müzik, semah (dinsel motifli dans), ateşi kutsama, suyu kutsama, kadın erkek bir arada bulunma, suçluların yargılanıp küslerin barışması, isteyen ve durumu uygun olan iki ailenin musahip, kardeş (yol kardeşi) olması, lokmaların eşit paylaşılması gibi unsurları barındıran cem adeta İslam coğrafyasından Hindistan ve Çine kadar uzanan bütün inançların bir karışım ve sentezidir.
Siyasal Açıdan Alevilik;
Hayatın her alanında yapılan her türlü eylemin içerisinde bir siyaset vardır, Alevilik gibi toplumsal bir olgunun siyasetten soyutlanarak açıklanması mümkün değildir, Şahı merdan Hz Ali’nin, ‘Eğer bir yerde bir kişi açlıktan ölüyorsa bundan haberdar olan herkes onun ölümünden sorumludur’ sözü bir siyasettir. Yine Şah İmam Hüseyin’in, zalim İslam (emevi) hükümdari Yezide karşı Kebeli’de direnirken söylediği: ‘Ben zalimlerle birlikte varlık içerisinde yaşamaktansa zalime karşı durarak ölmeyi onur sayarım’‘ sözü, bir siyaset değil de nedir? Pir Sultan Abdal’in Osmanlıya karşı yoksul halkı örgütlerken,
Şalvarı saltak Osmanlı
Eğeri kaltak Osmanlı;
Ekerken yok biçerken yok
Harmanda ortak Osmanlı.
Atatürk’le gelen bütün insani erdemliliğine ve aydınlanma çalışmalarına taassuptan kurtulamamış ve aydınlanmadan nasibini alamamış ve hala Ebu Suud (beklide zamane Ebu Suudlarının) fetvasının takipçisi ve kendisini egemen zanneden yobazların Alevilere yönelik açık katliamlarıdır. 2 Temmuz 1993 Sivas Madımak katliamı, sadece kültürel bir etkinlik yapmaya çalışan Alevilere karşı, bu Emevi devlet geleneğinin tüm kurumları ile nasil bir refleks içerisinde olduğunu göstermesi bakımından çok çarpıcıdır. Felsefesinde zalime karşı mazlumun yanında olmayı; haksızlığa karşı başkaldırmayı ve insanı merkezine alan hümanist bir duruşu bulunduran Alevi inancı, egemenler ve onların uzantıları tarafından sadece bir boyutu ile ele alınıp adeta içi boşaltılmak istenmektedir. Sistemin savunucuları Alevilerin örgütlenip gelişmesinden, hayata, siyasete, müdahale edip hak talep etmesinden rahatsız olmaktadırlar. Onun içinde var olan Alevi örgütleri mesnetsiz suçlamalarla, özellikle Alevi toplumu nezdinde teşhir edilip küçük düşürülmek istenmektedir. Çünkü Alevi kitlenin bu kurumlara teveccüh edip yönelmesi ve bu Alevi kurumlarının daha da güçlenmesi köhnemiş sisteme karşı tehlike oluşturmaktadır. Alevilerin isteği daha demokratik, tam anlamı ile laik, bütün inançlara eşitçe yaklaşan hakça bir düzen olmuştur. Tabi ki bu istekler bu güne kadar bu çarpık sistemden nemalanmış kesimleri rahatsız ediyor. Onların direnci ile karşılaşılıyor. Bu durumda bizim Aleviler olarak yapmamız gereken inadına örgütlenmek, siyaset yapmak, toplumun diğer demokratik, özgürlükçü, emekten, insan haklarından yana kesimleri ile ittifaklar kurup yaşadığımız ülkenin ve toplumun demokratikleşmesine katkı sağlamaktır.
Toplumsal ve Örgütsel Açıdan Alevilik:
Alevi toplumu inanç ve felsefesindeki yüceliğe rağmen günümüzde diğer inançlarla aynı oranda saygınlığa sahip değildir. Bu tespit belki bize acı gelebilir. Ancak kendi gerçeğimizi ve sorunumuzu doğru tespit ve teşhis etmeden doğru yöntemler ve çözümler geliştiremeyiz. Diğer inanç gruplarının ibadet mekânları, inanç önderleri, eğitim kurumları, Alevi inancınınki ile karşılaştırılamayacak ölçüde olanaklara sahiptirler. Türkiye’de yaşayan Hristiyanların ve Musevilerin sayıları Alevilere göre çok çok az olmasına rağmen eğitim kurumları, ibadet mekânları, gazeteleri, hepsinden önemlisi hukuksal statüleri vardır.(Tabi ki olmalıdır da.) Özellikle batı ve orta Anadolu’dakilerin bir bölümünün asimile olduğunu kabul etsek bile sayıları yirmi milyon civarında olduğu tahmin edilen Alevilerin ibadet mekânları (cem evi) inanç önderleri ve diğer imkân(sızlık)ları tam anlamı ile acınacak bir durumdur. Yapılan bir araştırmaya göre Alevi dedelerinin eğitim ortalaması ilkokul üçtür. Sırf bu durum bile dedelerimizin toplum nezdindeki saygınlıklarının erozyona uğramasına neden olmaktadır. Tekke ve zaviyeler yasası ile eğitim kurumları (dergâhlar)kapatılıp yasaklanan inanç önderleri üfürükçü, büyücü, vs. ile aynı seviyede görülen ve sistem tarafından tehlikeli görülüp sürekli baskı altında tutulan Alevilik, son seksen yılda kendisini hiç yenileyip, geliştirip, üretememiştir. Bu duruma hiç bir Alevi seyirci kalamaz kalmamalıdır.
11- Hindistan Kast Sistemi:
Hinduizm/Brahmanizm Nedir?
Hinduizm, M. Ö. 2500 yılında ortaya çıkmış olan bir inanç sistemi ve dindir. Gelişmesinde ve yayılmasında Zen Budizmi ve Taoculuk gibi akımlar da etkili olmuştur. Yaklaşık 1.25 milyar inananı olan, dünyada 3. büyük dindir.
Bhavat Gita adlı kitap, Hinduizm temel eserlerinden biridir. Kitabın kimin yazıldığı tarafından bilinmemekle birlikte, eserin içinde Hinduların ruhani selamete erişmek için adım adım izlemesi gereken yollar detaylı bir şekilde anlatılır. Hinduizmin en önemli destanları ise Ramayana ve Mahabharata'dır.
Hinduizm'de evrenin ebedi ve ezeli olduğuna inanılır. Bu nedenle insan sürekli başka başka formlarda tekrar doğacak ve Nirvana’ya ulaşana kadar bu süreç devam edecektir. Hinduizm’in baş tanrısı Brahmandır. Brahma—Yaratıcı; Vişnu—Koruyucu ve Şiva—Yok Edici olmak üzere üç farklı biçimde var olur.
Kutsal metinde geçen; "Kişinin durumu yaptıklarına ve davranışlarına göre belirlenir. İyilik yapan iyi, kötülük yapan kötü olur. Temiz davranış kişiyi temiz, kirli davranış kirli yapar." (Brihadaranyaka Upanişad, IV.4.5) şeklindeki ifadeler bu duruma işaret etmektedir.
Kast sistemi içerisinde bulunan kastlar en yukarıdan en aşağıya şöyle sıralanabilir: Kast sistemi, insanları ekonomik ve sosyal açıdan Mesleki olarak sınıflandırmak için kullanılan bir sistemdir.
Kast sisteminde sınıflandırma zenginlik ya da fakirlik durumuna göre yapılmaz. Ritüel saflık ve meslek durumları ölçütlerdir. Sınıflandırma Hinduizm inançların dan kaynaklanmaktadır.
Hinduizm’de hayatın gerçek gayesi, kişinin dini ve ahlaki kuralları yerine getirmesi, kendisine ve ailesine yetecek kadar mala sahip olması, cinsel arzularını meşru bir şekilde karşılaması ve bunları yaptıktan sonra samsara çarkından kurtulup mutlak kurtuluşa ulaşmasıdır.
Kast Sistemi, Safsoy anlamına gelir. Mesleki sınıflardır.
1-Brahmanlar (Rahipler, Bilgeler), 4 Kadınla evlenebilirler, % 20 Üst
2-Kshatriyaslar (Yöneticiler, Askerler, Soylular), 3 Kadın, % 20 Orta
3-Vaishyalar (Tüccar, Çiftçi ve Zanaatkârlar), 2 Kadın, % 50 Alt
4-Sudralar (İşçiler ve Hizmetkârlar), 1 Kadın. % 7 Taban
5-Paryalar(Kayıtsızlar, dokunulmazlar), Evlenemezler.% 3 En alt.
Kastlar arası evlilik yasaktır. Meslekler, babadan oğula geçer.
Buna göre, geleneksel bir Hindu'nun yaşamı, şu 4 temel üzerine kurulu olmalıdır:
Hinduizm(Budizm) inancına göre temel erdemler şu şekilde sıralanır:
1-Yalan söylememek, yalan yere yemin etmemek, dedikodu yapmamak, iftira etmemeyi içeren “doğru söz prensibi”
2-Hırsızlık yapmamak, içki içmemek, Zina etmemek, canlı öldürmemek, varlıklara zarar vermeme konularını kapsayan “doğru iş prensibi”
3-Geçimini sağlarken doğruluktan ayrılmamak, kendine yetecek kadar kazanç elde edip, başkalarının da kazanmasını istemeyi içeren “doğru geçim prensibi”
4-Ölçülü konuşmak, her aklına geleni söylememek, düşüncesini bir noktada toplayıp, kötü sözden ölçülü konuşmakla uzak durmak “doğru düşünme prensibi”
5-Evrenin ve varlıkların gerçek niteliklerini kavramak “doğru anlama prensibi”
6-Yapılan her davranış ve söylenen her sözün farkında olmak, iyi düşünüp doğru kararlar vermek “doğru yargı prensibi”
7-Zihni, arzu ve isteklerden, kötülük ve zulüm gibi düşüncelerden arındırmak “doğru düşünme prensibi”
8-Başarılamayacak ya da sonunda pişman olunacak işleri yapmaya kalkışmamak, niyetini temiz tutmak “doğru niyet prensibi”
Hinduizm felsefesinde erdemli olmanın pek çok kuralı var.
12. İNSANIN YARADILIŞI;
Yaradılış;
İlk insanın nereden geldiği sorusuna mitolojik ve dinsel öğretiler tek bir cevap verir: Cennetten...
Peki, bu cennet nasıl bir cennettir?
Kutsal kitapların hepsinde "ilk insan" dan dan bahsedilir. Üstü örtülü sembolik bilgilerle, bu sır insanlara anlatılmaya çalışılmıştır. Ancak açık bir bilgi verilmemiştir.
Gerek Hint kökenli belgelerde, gerekse İslam, Mısır ve Babil Ezoterizmi'nde ilk insandan yoğun olarak bahsedilmiştir. Bu konuyu uzun uzun anlatan kutsal kitaplardan biri de Tevrat'tır. Kutsal Kitaplar ‘da sözü edilen bu meseleyi tam olarak anlayabilmek için yine Ezoterizm'e müracaat edeceğiz...
Ezoterik bilgilere göre ki bunu kutsal kitaplar da teyid etmektedir, yeryüzünde birçok devirler geçmiştir. Bunların ilkine "Altın Çağ" adı verilmiştir. Buradaki altın sözcüğü bilinen anlamıyla altın madeninin bol bulunduğu bir devri değil, kalite olarak ileri bir seviyeye ait bir sürecin yaşanmış olduğunu gösterir. Son derece ileri seviyeli bir insanlığın devrini anlatmak için kullanılan bir semboldür. Değerli bir çağ anlamındadır.
Daha sonra sırasıyla: "Gümüş", "Bronz", "Kahramanlar", ve son olarak da bizim devremiz insanlığının içinde bulunduğu "Demir Çağı" gelmektedir. Dünya insanı olarak gelinen nokta neresidir diye soracak olursanız; Ezoterik bilgiler bu soruya cevap olarak, "Demir Çağı’nın sonlarına doğru gelindiğini söylemektedir. Yine aynı Ezoterik bilgilerde, "Demir Çağı’nın sonunda yaşanacak bir aydınlanmayla (Kıyamet) yeniden dünya üzerinde eskiden olduğu gibi altın bir devrin yaşanacağına işaret edilmektedir.
Yeryüzündeki ilk insanın, bir zamanlar iddia edildiği gibi tek hücreli canlılardan gelişe gelişe ortaya çıkmadığı artık bilimsel olarak anlaşılmış durumdadır. Ezoterik bilgiler bunun böyle olamayacağını zaten binlerce yıldır söylemekteydi. İnsan vücudu organik bir yapı olarak, özel bir tarzda meydana getirilmiştir. Yani yapılmıştır. Bir üretim mahsulüdür. İnsan organizması, bir dizi tesadüflerin sonucu değil, çok yüksek bir bilimin kendi potasında meydana getirdiği bir yapıdır.
Eski tarihi belgeler ve kutsal kitaplar değişik bir bakışla incelenecek olursa, insanın meydana getirilişinin iki safha olduğu görülecektir.
Birincisi: Galaktik İnsan
İkincisi: Yeryüzü İnsanı
Ezoterik bilgiler ışığında elde edilen bilgiler bundan sonrası için neler söylüyor? Şimdi bunları sırasıyla sizlere aktarmak istiyorum:
"Galaktik insan, bir zamanlar yeryüzünde
'Altın Çağı' meydana getirmiş olan varlıklara verilen bir isimdir. Bunun yeryüzündeki insan ile çok uzaktan bir akrabalığı vardır." Yeryüzü insanının ilki olarak, Kutsal Kitaplar bize "Adem “den bahsederler. Peki insanın meydana getirilişi yeryüzünde mi olmuştur? Yoksa başka bir mekânda meydana getirildikten sonra yeryüzüne mi getirilmiştir? Yavaş yavaş konuyu açmaya çalışalım. Bakalım nelerle karşılaşacağız?
Tevrat'ta iki farklı yaradılıştan söz edilir:
Birincisi: Elohimler'in yarattığı insan.
İkincisi: Yehova'nin yarattığı insan.
Burada sözü edilen yaradılış bir imalattır. Yani Kaadir-i Mutlak Yaradan'ın yaratma fiili değil, yüksek seviyeli varlıkların mevcut maddeleri kullanarak ortaya çıkarttıkları bir imalat söz konusudur. Bu iki durumu birbirinden ayırmak gerekir.
'Elohimler,' Galaktik Uygarlıklar'ın senyörleridir. 'Yahve' de bu senyörlere dâhil olan ve yeryüzündeki insanların gelişimiyle yakından ilgilenen vazifeli varlıklar grubunun başı ya da sözcüsü konumunda olan kozmik bir varlıktır. 'Elohimler'in meydana getirmiş olduğu insan tipi (Galaktik insan) ile 'Yehova'nin meydana getirmiş olduğu, bizim devremiz insanı olmak üzere iki ayrı 'Âdem' vardır. Biri bizim devremizin, diğeri eski devirlerin Âdem’idir.
Birinci Adam’la ikinci Âdem arasındaki farkları Kutsal Kitaplar ince nüans farklarıyla ifade etmişlerdir. Dikkatlice incelenecek olursa bunlar ayır edilebilir. Burada araştırmacıların dikkatinden kaçmaması gereken bir diğer husus da, İslam'ın Kutsal Kitabı Kur'an-ı Kerim'de, Galaktik Âdem’den değil, doğrudan doğruya bizim devremizin Âdem’inden bahsedilmiş olmasıdır. Fakat diğer Kutsal Kitaplar ayrıca yeryüzünde meydana gelmemiş olan, fakat bütün bir galaksi içerisinde kendisini temsil eden, gelişmiş bir Âdem’den bahsederler. Ancak Kur'an-ı Kerim'de de bizim neslimizden öncesine ait başka nesillerin yeryüzünde bir zamanlar yaşadığı birçok ayette açıkça belirtilmiştir. İşte onlardan sadece bir tanesi:
"Onlardan önce nice nesilleri yok ettiğimizi görmediler mi? Onları, sizi yerleştirmediğimiz bir şekilde yeryüzüne yerleştirmiş, gökten bol yağmur yağdırmış, altlarından ırmaklar akıtmıştık. Fakat onları günahlarından ötürü yok ettik ve ardından başka bir nesil yetiştirdik" (En'am Suresi: 6/6)
Görüldüğü gibi her ne kadar Galaktik Âdem’den bahsedilmese de, Kur'an'da bizim neslimizin haricinde de nesillerin yeryüzünde yaşadığı ve dolaylı olarak başka Âdemler ‘in de mevcut olduğu anlatılmaktadır.
Kaldığımız yerden devam edelim.
Altın Çağ'ın yaşandığı dönemlerde yeryüzünde Galaktik Irk'a mensup varlıklar bulunmaktaydı. Galaktik Irk'ın en son uzantıları olarak, Mu ve Atlantis Uygarlıklarını görmekteyiz. Kutsal Kitaplar'da sözü edilen büyük tufanla birlikte bu Galaktik Irk'm son temsilcileri de yeryüzünden silinmişler sadece çok küçük bir kısmı bizim kıtalarımıza göç ederek varlıklarını sürdürebilmişlerdir.
Ezoterizm'de bu varlıklara "Naakaller" adı verilir. Ezoterik kayıtlar Naakaller'in Tibet dolaylarında gizli bir yeraltı uygarlığı oluşturduğundan bahseder. Agarta adı verilen bu yeraltı uygarlığı günümüzde hala varlığını sürdürmektedir.
"Galaktik Irk"ın yeryüzünden kaybolmasından hemen önce, bizim devremizin başlangıcını teşkil edecek fizik bedenlere ihtiyaç vardı. Zaman bir hayli ilerlemiş ve insanlığın aşamalı aşağıya iniş sürecinin bir sonucu olarak,
"Demir Çağı"nın bedenleri imal edilmesi gerekiyordu. Bu tamamıyla bir laboratuvar çalışmasını gerektiren, genetik biliminde uzmanlaşmış Galaktik İnsanlar'ın yapabileceği bir işti.
Tevrat'ta anlatılanlardan; Yehova ve grubunun, muhtelif gezegenlerde, her devreden sonra ruhi varlıkların gelişim süreçlerini sürdürebilmeleri için doğacakları biyolojik bedenleri imal ettiklerini anlıyoruz.
İşte bu noktada Tevrat'ta Yehova olarak isimlendirilen "uzaylı" varlıklar devreye girmiş ve bizim devremize ait ilk bedenleri imal etmişlerdir.
Bu sır tüm dinlerde ve tüm mitolojilerde üstü örtülerek anlatılmıştır. Mitolojik anlatımlarda geçen ilahların bir kısmı, sözünü etmeye çalıştığımız Galaktik Irk'a mensup ileri seviyeli insanların sembolüdür. "Ruhsal İdare Mekanizması"na bağlı olarak çalışan bu uzaylıların, dünya üzerinde ne kadar önemli bir fonksiyon gördükleri, dinlerin ve mitolojilerin tam anlamıyla açıklığa kavuşmasından sonra çok daha iyi anlaşılacaktır. Ancak günümüze kadar gelebilen Ezoterik kayıtlarda bunlarla ilgili son derece önemli bilgiler mevcuttur. Ne yazık ki yurdumuzda bu konuyla ilgili fazla bir araştırma yapılamamış ve kamuoyu bu konuda yeterince bilgilendirilememiştir.
Dini Öğretiler'de Âdem’in meydana getirilişiyle ilgili bir başka ilginç ayrıntı daha verilir. İslam'ın Kitabı Kur'an-ı Kerim'de, Âdem’in balçıktan yaratıldığı söylenir. Buna benzer ifadeler diğer dinlerde de vardır. Örneğin İbraniler ‘in Kutsal Kitabı Tevrat'ta Âdem’in yerin tozundan yaratılmış olduğu anlatılır. Her iki ifade de birbiriyle aynıdır.
Balçıktan ya da yerin tozundan yaratılmak ne demektir? Burada kastedilmek istenen, doğrudan doğruya dünyasal bir molekül yapısıdır. Dünyaya ait moleküler yapının kullanılmış olmasıdır. Bu bizim devremizin âdem’idir. Diğer Âdem’in moleküler yapısı ise tamamen farklıydı. Dünya ya ait değil dünya dışına ait bir yapıdan oluşmuştu. Yani Elohimler’in dünyasından....
Böylelikle değişen yeryüzü şartlarına en uygun Âdem soyu meydana getirilmiş oluyordu... Demir Çağı’m çocuklarının, bedenlerinin ilk örnekleri artık hazırdı... Galaktik Uygarlığın temsilcileri ise, geçmişin anıları arasında eriyip gitti... Ama izlerini ve hatıralılarını dünyada bırakarak.
Kıyametin tarihi Büyük Ana Devre'de
Yazar Ergun Candan'a göre kıyametin hangi tarihlere denk geleceği biliniyor. "Ezoterik bilgilere göre 2000 yılıyla kıyamet süreci başlamıştır. Kıyamet tek bir günde meydana gelecek bir olgu değil, belirli bir süre yaşanacak bir zaman aralığıdır. Bilinmeyen az önce de söylemiş olduğumuz gibi kıyamette meydana gelmesi beklenen bir dizi fiziksel ve ruhsal olayların ortaya çıkış tarihleridir" diyen Candan kıyametin günümüzdeki depremler gibi gün ve saatini önceden haber vermenin mümkün olmadığını söylüyor. Candan, "Bunu için ezoterik kayıtlara göre çizilmiş dünyanın ruhsal ilerleyiş devresi olan Büyük Ana Devre analiz edilmelidir" diyor.
Dünya 5. Evrede
Büyük Ana Devre'nin ne kadar bir süreyi kapsadığı tam olarak bilinmiyor. Ancak Mu'nun sonlarıyla Atlantis'ten itibaren yedinci nesle kadar geçen sürenin 26 bin yıllık bir zaman aralığını kapsadığından bahseden ezoterik kayıtla var. Candan'a göre iniş ve çıkış süreci boyunca toplam 7 tali devre geçirecek olan dünya şu anda beşince devreyi bitirmek üzere. Bu devrenin bitişinin habercisi ise kıyamet olacak.
Büyük patlamanın 13.8 milyar yılı aşkın bir geçmişi var. Evren o tarihten bu yana genişliyor, ancak bilim adamları yaratılışın sıfır anı hakkında hiçbir şey söyleyemezler.
Evren Nedir?
Big Bang Teorisi, 20. yüzyılın en büyük bilimsel keşiflerinden biridir. Albert Einstein ve ondan sonraki birçok kozmologun çalışmalarından kaynaklanan, Evren anlayışımızı altüst etti ve bilimsel alanının ötesinde birçok felsefi ve hatta teolojik yorumu uyandırdı.
Yerçekimi, doğanın en bilinen gücüdür. Cisimlerin düşüşünden ve yıldızların hareketinden sorumlu olan bu, ilk kez 1687'de Isaac Newton tarafından ünlü evrensel çekim yasası ile denklem haline getirildi. Teorisinin başarısı, 20. yüzyılın başına kadar esasen tartışmasız kalması ve ister top güllelerinin yörüngesinin ister güneş gezegenlerinin yörüngesi olsun, birçok cismin hareketlerini büyük bir hassasiyetle tahmin etmeyi mümkün kılacak şekilde oldu.
Einstein'ın teorisinin yayınlanmasının ardından, birçok bilim insanı onu farklı fiziksel durumlara uygulamaya çalışıyor. Albert Einstein bu sonucu anladığında bunun imkansız olduğunu düşünür. Onun için Evren ancak durağan olabilir. Buna o kadar ikna olmuş ki, statik bir evrenle uyumlu bir teori elde etmek için denklemlerini yapay olarak değiştiriyor.
Amerikalı gökbilimci Edwin Hubble, 1929'da Evrenin gerçekten genişlediğini gösteriyor. Bunu yapmak için bizimkine en yakın galaksileri teleskopla gözlemliyor. Ancak hareketlerini doğrudan görselleştirmek imkansız olduğundan, Hubble çok özel bir ölçü kullanır.
Doppler etkisi, bir itfaiye motoru geçtiğinde tüm çocukların fark ettiği bu olgudur. Araba yaklaştığında, sirenin sesi bize daha tiz geliyor ve bizden uzaklaştığında daha ciddi geliyor. Işık bir dalga olduğu gibi, aynı ses gibi, benzer bir fenomene tabidir. Uzaklaşan bir galaksi bize daha kırmızı görünen bir ışık yayar, yaklaşan bir galaksi daha mavi görünen bir ışık yayar.
Evren Hakkında Bilinmesi Gerekenler Nelerdir?
Birincisi, ilk anlardaki ısı, yoğunluk, enerji koşullarının, zaman ve mekan kavramlarının sorgulanması gerektiği kadar olduğunu söylemekten ibarettir. Diğer bir deyişle, o an için zamanın ne anlama geldiğini gerçekten bilmiyoruz.
Evren var olan her şey, var olan her şey ve var olacak her şey olarak tanımlanabilir. Şu anki anlayışımıza göre, Evren uzay-zamandan, elektromanyetik radyasyon ve madde dahil olmak üzere enerji formlarından ve aralarındaki fiziksel yasalardan oluşur. Evren böylece tüm yaşamı, tüm tarihi kapsar ve bazı filozoflar ve bilim adamları onun matematik ve mantık gibi fikirleri bile kapsadığını öne sürerler. Ancak Evrenin temel sorularından biri kökenleriyle ilgilidir.
Evren Big Bang Sonrasında mı Oluştu?
Çoğu gökbilimci, Evren'in 13.8 milyar yıl önce meydana gelen dev bir patlama olan Big Bang adlı bir olay sırasında oluştuğuna inanıyor. Evrenin mekanı, zamanı, maddesi ve enerjisi Büyük Patlama sırasında yaratıldı. Bu dev patlama maddeyi her yöne fırlattı ve uzayın kendisinin genişlemesine neden oldu. Evren soğudukça, malzemeleri galaksileri, yıldızları ve gezegenleri oluşturmak için birleşti.
Büyük Patlama, Evren bir milyar trilyon saniyenin yalnızca yüzde biri olduğunda gerçekleşti. O noktada, içinde uzayın ışık hızından daha hızlı genişlediği, şişme denen inanılmaz bir genişleme dalgası yaşadı. Bu dönemde, Evren'in boyutu atom altından neredeyse anında bir golf topu boyutuna geçerek en az 90 kat ikiye katlandı.
Yaklaşık 13,8 milyar yıl önce, evrendeki tüm maddeler şiddetli bir patlamayla tek bir noktadan ortaya çıktı. Bu, inanılmaz derecede yüksek bir hız ve sıcaklıkta gelişti, her 10 ila 34 saniyede bir boyut olarak ikiye katlandı ve hızla genişlerken alan yarattı.
Başarılı Yönetici Olabilmenin Kuralları;
1-Ehliyet ve liyakat: Bilgi, tecrübe ve temsil kabiliyeti olmalıdır.
2-Adalet: Haklı olana hakkının verilmesi, insanların yönetime olan güvenini artırır.
3-İstişare: Fatihin başarısının arkasında Ak Şemsettin, Molla Gürani gibi bilge insanlar vardı.
Büyük İskender’in başarısının arkasında bir Eflatun, bir Aristo vardı.
4-Cesaret: Her türlü istişare ve çalışma yapıldıktan sonra alınan kararları cesurca uygulamak başarıyı artırır. Kararsızlık ve korkaklık kaybettirir.
5-Sabır: Öfkesine hakim olamayan yöneticiler telafisi zor zararlara neden olabilir.
6-Dürüst ve güvenilir olmalı: Yöneticinin sözleri ile davranışları aynı olmalı. Eğitim camiasında bir söz vardır: Yöneticinin özü sözü bir olmalı.
7-Affedici olmalı: Affedilen bir kişi görevine daha sıkı bağlanır.
8-Muktedir olmalı: Yönetici doğru olduğuna inanarak aldığı kararları, verdiği emirleri takip etmeli ve uygulamada ısrarcı olmalıdır.
9-Bilgili olmalı : .“Dünyanın düzelmesi için ya kralların filozof veya filozofların kral olması lazımdır.” (Eflatun)
10-Özgüven sahibi olmalı: Yönetici sadece kanun uygulayıcı değil, lider olmalıdır.
11-Kanun ve mevzuatı iyi bilmeli: Yöneticiler kanun ve yönetmelikler çerçevesinde kurumun misyon ve vizyonuna uygun çalışmak zorundadırlar. Yönetici mevzuat konusunda sıfır hata ile çalışılmalıdır. “Korkulu rüya görmektense uyanık kalmak daha iyidir.”
12-Ulaşılabilir olmalı: Yönetici halktan kopuk olmamalı. İhtiyaç sahibi olanlar kolayca yöneticiye ulaşıp sorunlarını paylaşabilmelidir.
13-İnsiyatif alabilmeli: Bazen her şey kanun ve yönetmeliklerle çözülmez. 14-Hesap verebilir olmalı: Yönetici yaptığı her şeyin hesabını sadece amirlerine değil, gerektiğinde ilgili kişilere de şeffaf bir şekilde verebilmelidir.
15-Alanında uzman olmalı: Alanı ile ilgili bilgi ve tecrübeye sahip olmalı. Mümkünse “aranan insan” olmalıdır.
16-Eleştirel düşünce yapısına sahip olmalı: Yönetici kendi fikirlerinin eleştirilmesini anlayışla karşılamalıdır.
17-Kendini ifade edebilmeli: Yöneticinin kendisin ifade edebilmesi, fikirlerini savunması başarısını artırır.
18-Vizyon sahibi olmalı: Kurumu daha ileri noktalara taşımak için kendisine belirlemiş olduğu hedefleri olmalı. Hedefler gerçekçi ve uygulanabilir olmalıdır.
19-Yeniliklere açık olmalı: Sürekli kendisini yenilemeli. Alanı ile ilgili yenilikleri takip etmeli.
20-Zamanı iyi kullanmalı: Yönetici zamanı iyi değerlendirmeli, yapması gereken işleri zamanında yapmalı, geçerli bir mazereti olmadıkça ertelememelidir. Zamanı planlamak ve hangi gün hangi işlerin yapılacağını planlamak ve takip etmek önemlidir.
21-Ekibini motive etmeli: Yönetici davranış ve yaptıkları ile samimi olduğuna ekibini inandırmalıdır. Ekibini çalışırsa başarabileceğine inandırmalı,
22-Kurum kültürü oluşturulmalı: Kurumda çalışanlar ben değil biz demeli. Kurumda her şey konuşulması gereken kişilerle konuşulmalı. Kurum çalışanları kurumu sahiplenmeli. Kendisini kurumun bir parçası olarak görmelidir.
23-Hedeflerini planlamalı: Planlı yaşamalıyız.
24-Hediye almamalı: “Bugün hediye alan yarın emir almaya başlar.”
25-Ekip arkadaşlarını iyi tanımalı: Yönetici ekip arkadaşlarının bilgisini, kişiliğini, zayıf ve güçlü yönlerini bilmelidir. Ekip arkadaşlarının yeteneğine göre görev verirse hem çalışan mutlu olur hem de başarılı olunur.
26-Amirlik taslamamalı: Yönetici gücünü makamından almamalı. Gücünü bilgisinden, becerisinden, kişiliğinden, kendine olan güveninden almalı.
27-İşini sevmeli: Yönetici yaptığı işi sevmeli. Kişi işini ne kadar severse o kadar başarılı olur. İşini sevmeyen bir yönetici başarılı olamaz.
28-Personeline güven duygusu vermeli: Yönetici kılık kıyafeti, yaşam tarzı tavır ve davranışları ile örnek olmalıdır. Zaman zaman çalışanlarla çaylı toplantılar yapmalı, onların güzel sözlerle onore etmelidir. Başarıdaki paylarının takdir edilmesi çalışanların motivasyonunu artırır.
29-Denetim ve rehberlik yapmalı: Yönetici çalışanlarına rehberlik etmeli, verdiği emirleri takip etmelidir. Yaptığı kontrol ve denetimlerde yapıcı tutum sergilemeli, hata gördüğünde düzeltip rehberlik etmeli, insanları hatalarından dolayı kırmamalıdır. Çalışma ortamında huzur sağlanmalıdır.
30-Vicdan ve merhamet sahibi olmalı: Yönetici katı, acımasız, sadist ruhlu olmamalıdır. Kendisini karşısındaki kişinin yerine koyabilmeli, empati yapabilmelidir.
31-Yöneticilikte başarılı olmuş insanların hayat hikayelerini okumalı: Başarılı yöneticilerin yaptığı çalışmalar, bıraktığı eserler ve başarılarındaki sırlar araştırılmalıdır.
32-Zaafiyeti olmamalı: Yönetici dünya malına veya nefsinin heva ve hevesine düşkün olmamalı. Harcamaları gelirinden fazla olmamalı. Kötü alışkanlığı ( kumar… ) olmamalıdır.
33-Erdemli Yaşamak: Doğru, dürüst yaşamaktir.
Huzurlu Bir Yaşam İçin;
1-Müteşekkir ol,
2-Nazik ol,
3-Güçlü ol,
4-Sev ve Sevil,
5-Onurlu ol,
6-Saygılı ol,
7-Pes etme,
8-Korkma,
9-Mutlu ol,
10-Sağlıklı ol,
11-Sadık ol,
12-Kendine güven,
13-Kibre Kapılma,
Yaradan'ın Yolu:
1-Sevgi yolu,
2-Hak yolu,
3-İlim yolu,
4-Akıl yolu,
5-İman yolu,
6-Ümit yolu,
7-Sabır yolu,
8-İnanç yolu,
9-İslam yolu,
10-Ahlak yolu,
11-Erdem yolu,
12-Huzur yolu,
13-İbadet yolu,
14-Ahiret yolu,
15-Kuran yolu,
16-İmtihan yolu,
17-Rahmet yolu,
18-Kulluk yolu,
19-Hidayet yolu,
20-Hakikat yolu,
21-İnsanlık yolu,
22-Kurtuluş yolu,
23-Mutluluk yolu,
24-Kardeşlik yolu,
25-Doğruluk yolu,
26-Teslimiyet yolu,
27-Marifet yolu,
28-Mehdi yolu,
29-Yaradan yolu ve
30-Sonsuz cennet yoludur.
İşte Tassavufun 40 Mertebesi.(Seyri Sülük);
1. DERECE: Tevbe
2. DERECE: Muhasebe
3. DERECE: Tefekkür
4. DERECE: Halvet
5. DERECE: Uzlet
6.DERECE: Riyazet
7. DERECE: Recâ (ümit)
8. DERECE: Takva
9. DERECE: İbadet
10. DERECE: Hürriyet
11. DERECE: İhlâs
12. DERECE: Tasavvuf
13. DERECE: Ahlâk,
14. DERECE: Tevazu
15. DERECE: Fütüvvet (Ahilikte, Eli açıklık, mertlik, alçakgönüllülük, yiğitlik, başkalarını sevmek, dünya malına önem vermemek, hoşgörü vb.)
16. DERECE: Sıdk (Sadâkat)
17. DERECE: Hâyâ
18. DERECE: Şükür
19. DERECE: Sabır
20. DERECE: Rıza
21. DERECE Kast (Niyet)
22. DERECE: Azim
23. DERECE: İrade ve mürit
24. DERECE: Edep
25. DERECE: Kalbî zikir
26. DERECE: İhsan
27. DERECE: İlim
28. DERECE: Hikmet
29. DERECE: Basiret
30. DERECE: Feraset
31. DERECE: Himmet
32. DERECE: Muhabbet
33. DERECE Aşk
34. DERECE: Sır
35. DERECE: Vakit
36. DERECE: Hayat
37. DERECE: Marifet
38. DERECE: Beka
39. DERECE: Cem
40. DERECE: Tevhit.
Alevî-Kızılbâş topluluklarında “yol”, “sürek”, “görgü” ve bunların gösterdiği hiyerarşi şifahi bir kültüre dayanır. Alevî toplumunun hiyerarşisi içerisinde dört (manevî) mertebe bulunmaktadır:
A. Pir(Mürşîd)
B. Şeyh(Dedelik)
C. Halife/Rehber,
D. Mürid/Ortak,
E. Talip/Yamak
Taliplerin biri birilerine, rehberlerine ve mürşîdlerine karşı davranışları önemlidir. Buyruklarʼda ele alınma esaslarına göre bu edepleri şöyle açıklayabiliriz
1. Talip edep beklemeli.
2. İnançsızlardan uzak dura,
3. Mahremini bilmeli.
4. Bütün kötü fiillerini terk etmeli.
5. Evliyayı hazır ve nazır bilmeli.
6. Hakkʼa ve halka yaramaz iş etmemeli.
7. Her zaman şeyhinin korkusu üzerinde olmalı, “ister gizli isterse açık ne yaparsam şeyhim görür.” diye düşünmelidir. Çünkü evliya, talibin gönlüne gözüne günde yetmiş kere nazar eder.
Şeriat kapısındaki insanın henüz can gözü-kalp gözü açılmamıştır; Hünkâr Bektaşi Veli bir sözünde ‘ilimle gidilmeyen yolun sonu karanlıktır’ der. Başka bir sözünde şöyle der. ‘Mürşit ilimdir’. Fakat bu ilim okuyarak elde edilmez. İçsel ve ruhi yaşantı vasıtasıyla elde edilen bilgidir.
Tarikat piri tarikata bağlanmak isteyen talibi sözlü olarak uyarır. ‘Gelme, gelirsen dönme, gelenin malı dönenin canı. Bu yol ateşten gömlek, demirden leblebidir; bu yola girmeye karar vermeden önce bir daha düşün‘ diye talibi uyarır.
Erdemliler Cemiyetinde;
Ortak/Can, Cemiyete girmek isteyen kişidir, tecrübelerden geçer, gerçekliği anlaşılır, iki yol kefili canın gerçekliğine şehadet eder. Bunun üzerine Cemiyete alınır. Tarikata girmiş olan kişiye Ortak/Mürit denir. Ortaklardan derviş olmak isteyen, dervişliğe ikrar verir; kendisine Erdem tacı tekbir edilerek giydirilir; Tekkede bir hizmete memur olur. Ehliyeti olan dervişe, halife tarafından icazet verilirse tacının üstüne sarık sarabilir; babalık makamını’ ihraz eder; ortak ve derviş yetiştirebilir; fakat bir dervişe babalık veremez.
Babalık vermek salahiyeti, Pir’e aittir ve Pir, Bektaşilerin en büyüğüdür. Pirler, taçlarımın üstüne Siyah sarık sararlar; babalar, Peygamber soyundansa yeşil, değilse beyaz sarık sararlar; dervişler sarık saramazlar. Ortak, şarap/arakıyye teklif edilir. Bektaşi olacak kişi, bir kurban kestirir; o geceki masrafı görür;
Cemiyette kadınlara da hilâfet verilir. Tarikatın ilk döneminde yazılı icâzetnâme verilmezken sonraki dönemlerde, bir dergâhın şeyhliğine tayin edilmek için gerekli olduğundan, halifeye taç ve hırka giydirilirken icâzetnâme de verilmeye başlanmış, bu icâzetnâmenin aday esmâyı tamamladığında mühürlenmesi âdet olmuştur. İcâzetnâmeye sahip olan halife taç ve hırka giydirmeye ve esmâyı tekmil ettirmeye yetkilidir. Erdem Cemiyetinde kadınlar tekkede diz altı etek, uzun kollu giysiler giyip, başlarını örterler; günlük hayatta örtünür ya da örtünmezler. Kısaca bu konuda esnek ve uyuma dönük bir tutum vardır.
Cemiyette halvet(Tevhidhanede) esasen 3-40 gün arasındadır. Sâlik beşinci esmâ olan “hay” zikrine başlarken halvete girer. Halvete akşam namazından sonra şeyhin de katıldığı özel törenle başlanır. Sâlik halvethâneden ancak farzları cemaatle kılmak için namaz vakitlerinde ve iftardan sonra kısa bir süre çıkabilir. Halvet süresince dervişe günde bir defa arpa veya çavdar ekmeği, pirinç, un veya mercimek çorbası, yedi adedi geçmemek şartıyla zeytin, hurma veya incir verilir. Halvet süresi tamamlanınca şeyh halvethânenin kapısına gelerek “yâ hû” diye seslenir; sâlik de “eyvallah” diyerek kapıyı açar ve şeyhin elini öper. Yatsı namazından sonra tarikat âyini icra edilir ve sâlike törenle yeşil tarikat tacı giydirilir. Ancak son dönemlerde halifeye sarı taç giydirilmeye başlanmıştır. Halifenin yaşı kırkın üzerinde ise ayrıca kendisine yine özel bir törenle asâ “tekbir edilir
Dergâh, “Divan” adı verilen dört ayrı kurul tarafından yönetilir. Postnişin (Şeyh), Nakib/Baş.Yrd. Ve Aşçıdan oluşan ve “üçler Divanı” denilen kurul mânevî işlerden, bunlara zâkirbaşı, imam, meydancı ve türbedarın katılmasıyla oluşan “Yediler Divanı” adlı kurul idarî işlerden sorumludur. Hizmetnişinlerin oluşturduğu ve ihvanla ilgili meselelerin görüşüldüğü kurula “On dörtler Divanı”, hizmetnişinlerin ihvan arasından seçtiği yirmi altı dervişin katılmasıyla meydana gelen kurula da “Kırklar Dost Meclisi” adı verilir. Postnişin bu dört Divanın da başkanıdır. Postnişin bulunmadığı takdirde hizmetkârlar sırayla başkanlık yaparlar. Divanlar özel meydan gülbangiyle açılır. Cemiyet Şeyhliğinin boşalması halinde posta oturacak yeni şeyh için “Makama(Taht) Çıkma Merasimi” denilen bir tören yapılır. Makam Postu Kahverengi-Beyaz' dir.
Yeni bir tekke açılacağı zaman âsitâne postnişini tarafından tayin edilen şeyhe kırmızı bir post, bir kandil ve MR. Orhanlı adı yazılı bir levha hediye edilir ve tören yapılır. MR. Orhanlı: Tacının rengi Bordo, dur.
Cemiyetti Ayinler, perşembe akşamları yapılmaktadır. Cem Ayini ve Devrân Ayini. Vakit namazı kılındıktan sonra zikir halkası teşkil edilir. Kelime-i tevhid önce mâhur makamında üç defa gayet ağır, daha sonra hızlanır ayin. Ayakta halka halinde dönerek yapılırsa, buna “Devrân(Semah)” adı verilir.
Âşık, tarikata girmek isteyen kişidir tecrübelerden geçer, gerçekliği anlaşılır, iki yol kefili, aşıkın gerçekliğine şehadet eder. Bunun üzerine tarikata alınır. Tarikata girmiş olan kişiye Mürit/Ortak denir. Ortaklardan derviş olmak isteyen, dervişliğe ikrar verir; kendisine Erdem tacı tekbir edilerek giydirilir; tekkede bir hizmete memur olur. Ehliyeti olan dervişe, halife tarafından icazet verilirse tacının üstüne sarık sarabilir; babalık makamını’ ihraz eder; ortak ve derviş yetiştirebilir; fakat bir dervişe babalık veremez.
Babalık vermek salahiyeti, Pir’e aittir ve Pir, Bektaşilerin en büyüğüdür. Pirler, taçlarımın üstüne Siyah sarık sararlar; babalar, Peygamber soyundansa yeşil, değilse beyaz sarık sararlar; dervişler sarık saramazlar. Ortak, arakıyye/Şarap teklif edilir. Bektaşi olacak kişi, bir kurban kestirir; o geceki masrafı görür; akşam, güneş battıktan sonra “meydan” denen büyücek bir odaya alınır; âşık postu denen ve kapı yanında bulunan posta oturtulur. Herkes, kıdem sırasıyla, yaşa göre değil de, tarikata giriş tarihine göre, meydana girer.
Baba, on iki imama salavatı ihtiva eden ve ‘salavatname’ denen Arapça virdi okur; sonra aşıkı huzuruna çağırır; bu yolun güçlüğünü söyler; demirden leblebi, demirden yay, ateşten gömlek olduğunu bildirir; talip her şeye razı olduğunu söyleyince, kimi rehber istediğini sorar. Âşık, rehberlik hizmetini gören kişinin adını söyler; baba, git, rehberine niyaz et der. Âşık, gidip rehberlik edecek kişinin dizini öper; o da âşık, gidip yerine oturmasını söyler. Sonra babanın emriyle çerağcı, üç basamaktan ibaret bir kürsünün üstünde duran mumları, terceman denen manzum ve mensur sözleri okuyup uyandırır, yani yakar. Sonra rehber, aşıkı alıp dışarı çıkarır;
O’na göre Allah, “Beni anın ki Ben de sizi anayım.” (Bakara, 2/152) âyetiyle kendi zikrini, kulun zikriyle irtibatlandırmış, kendisini zikredeni, zikredeceğini bildirmiştir. Çünkü zikir, zikri doğurmaktadır. Gerçek bir zikir ise, insanın nefsine ve kalbine gaflet gelmeden, derin tefekkürle yapılan ve her hâl üzere faydalı bir zikirdir. Bu zikirle zâkirin kalbi nurlanır ve ona uyanıklık verir. Zâkir biraz derinleştiği zaman, bu zikri yapa yapa kendini düzeltir ve “zikr-i hafi”ye ulaşır. Kalbin kendi kendine zikretmesi olan “zikr-i hafi”ye, “zikr-i sırrî” (çok gizli zikir) de denir. Zikirden asıl maksat, bunun elde edilmesidir.
“Şeyh” ile bağlısı olan “mürit” arasındaki ilişki de modern dünyada uzaktan bakıldığında -Mürşit, manevi bir silsile ile Peygamber Efendimiz sav’e bağlı, O’nun ahlakı ile ahlaklanmış, ilim sahibi olan birisidir. Farz ve sünnet ibadetlerini yerine getiren birisi nafilelerle meşgul olmak, ahlakını daha da güzelleştirmek, mahlûkata şefkatle muamele etmek ve bunları kendinde gerçekleştirmek ve geliştirmek istiyorsa bir mürşit o kişiye “seyr ü sülük” denen manevi terbiye yoluyla yol gösterebilir.
Tarikata intisap etmek isteyen kişi bir Cemiyetin dervişi vasıtasıyla durumu sertarik veya aşçıya söyler, o da şeyhe bildirir. Biat sırasında şeyh efendi tevhidhânede derviş adayına tarikatla ilgili tavsiyelerde bulunduktan sonra biat gülbangi çekilir. Erdem Cemiyeti'nin tertip ettiği “dua kebîr” okunur; ardından cemaatle sabah namazı kılınır ve zikir halkası teşkil edilir. Sonraki dönemlerde biat merasimi herhangi bir vakitte yapılmaya başlanmıştır.
Dervişler el ele tutuşup “ism-i hû”yu zikrederek sola doğru devrana başlarlar. Zâkirbaşı zikrin ritmine uygun bir beste ile ilâhi okumaya başlar. Postnişin, MR. Lider Erdem Dergâhı türbesine yönelip niyaz ederek bir kere döndükten sonra sertarikin halka içine girmesini işaret eder. Zikre diğer Cemiyet şeyhleri katılıyorsa onlar da halkanın içine girerek postnişinle beraber dönerler. Bu dönüş sırasında makam postu ve türbe yönüne geldiklerinde bir kere daha dönerler. Cemiyet zikir halkasının içine “kutubhâne”, makam postu ve türbe yönünde gelindiğinde yapılan dönüşe “tavaf” adı verilir. İlk perdenin kaldırılmasından sonra sol eller yanda bulunanın ensesine, sağ eller beline konulur. “Kol atmak” denilen bu hareketi yaptırmak meydancının görevidir. Her perde kalkışında devranın hızı arttırılır. Devranda kol atılınca zâkirbaşı ile zâkiran devrandan çıkar, zâkirbaşı makamı olan direğin önünde ilâhiler okurlar.
Erdemliler Cemiyeti Öğretisi; Yaradan, Muhammed, Ali kutsallığını kalbinde taşıyan, Hz. Ali’nin adaletinden ayrılmayan temelinde insan sevgisi bulunan her dine, mezhebe, ser inanca saygı duyan ve hoşgörü ile bakan, dil, din, ırk, renk, farkı gözetmeyen eline diline sahip olma ilkelerini şart koşan, gelmek isteyen, inançlı insanları çatısı altına alarak manevi susuzluklarını gideren, insanları yaşadıkları toplumda kendi istekleriyle kendi kendilerini yargılamalarını sağlayan, laik, demokrat, eşitlikçi, katılımcı, paylaşımcı düşünceyi savunan, zalime ve zulme karşı gelen, mazlumun yanında olan, şeriatın bağnaz kuralllarına bağlı olmayan, ve onu reddeder.
İslam dinini kendine göre ve mezhepler üstünde inancı yorumlayan, aslı doğruluk, kemali dostluk, cevheri, merhamet, görüşü eşitlik, hazinesi bilgi, meyvesı sevgi hamuru ile yoğrulmuş, insanı Kamil ve erdemli insan yaratmayı ön gören, korkuyu aşıp sevgi ile tanrıya yönelen, Hak Dostu ile insanın özünde tanrıyı gören, yaradan ile yaratılan ikiliğinden Varlık Birliğine varan, edep ve ahlaklığı yaşamın temeline oturtan, insanı yücelten, hamurunda hem ilahiliğin hemde irfaniliğin mayası bulunan; kişinin ahlaklı ve karakterli yaşam ilkelerini belirleyen, Hz. Muhammed ve Hz. Ali’den gelen neslin imametini teberra ve tebelle ilkesi ile sahiplenen, dini biçim ve şekil olarak değil, gerçek anlamıyla algılayan, dini bağımsız bir irade gücü ve batını özelliği ile evrimleştiren akıl ve iman bütünlüğünde birleştiren ve tüm bunları Kırklar Dost Meclisi ile yürüten bir inanç sistemidir. Erdem Öğretisi; bütün dinler için bir üst kavramı, diğer mezhepler ise alt kavramları oluşturur.
Dergâhta müritler, doğayla iç içe, oldukça basit bir hayat yaşarlar ve tüm amaçları Peygamber'in (sav) cemaatine yakın olmaktır. Bu öğreti ve gelenek 1400 yıldır devam etmektedir.
Dergâh herkese açıktır; Mevlana Celaleddin Rumi’nin söylediği gibi ‘Gel, ne olursan ol gel. Bizim dergâhımız umutsuzluk dergâhı değildir.’ Şeyhimiz Sahibul Sayf şöyle söylüyor; ‘Gelene hoş geldin, gidene güle güle…’ Dergâha gelmekte, dergâhta kalmakta ve dergâhtan gitmekte, herhangi bir zorunluluk yoktur.
Dergâhta müritler, doğayla iç içe, oldukça basit bir hayat yaşarlar ve tüm amaçları Peygamber'in (sav) cemaatine yakın olmaktır. Bu öğreti ve gelenek 1400 yıldır devam etmektedir.
Dergâh herkese açıktır; Mevlana Celaleddin Rumi’nin söylediği gibi ‘Gel, ne olursan ol gel. Bizim dergâhımız umutsuzluk dergâhı değildir.’ Şeyhimiz MR.Lider şöyle söylüyor; ‘Gelene hoş geldin, gidene güle güle…’ Dergâha gelmekte, dergâhta kalmakta ve dergâhtan gitmekte, herhangi bir zorunluluk yoktur.
Zikir sonrasında çay ve tatlı servisi olur, bu sırada Şeyh sohbet vermeye devam eder. Osmanlı enstrümanlarıyla ilahiler çalınır, bazen şiirler okunur, bazıları sema döner. Dergâhta eğlence de son derece önemlidir. Şeyh genellikle bizimle şakalaşır ve beraberce güleriz; Şeyh bazen kendi farkındalığımızı kazanmamız için bize özellikle espirili bir şekilde takılır.
Yıl içindeki önemli gün ve geceler, Bayramlar ve Mevlitler de dergâhta kutlanır. Dünyanın her yerindeki müritler, dergâha düzenli olarak ziyarete gelirler. Dergâhta yaşamayan yerli müritler de hafta sonları ziyarete gelir. Tüm amaç, Şeyh ve diğer müritlerle beraber olmak ve kendini dünya hayatından uzaklaştırmaktır. Şeyhin görev ve sorumlulukları hayal bile edilemez; ruhsal, psikolojik veya duygusal hastalığı olanları iyileştirir; ona yardımcı olması için diğer müritleri de eğitir ve bizleri Ahir Zaman’ın gerçekleşmek üzere olan olaylarına hazırlar.
Edep Ya Hu! Edepli olmak, her yerde önemlidir. “Edep Ya Hu” sözü; bize, en iyi, en düzgün şekilde davranışlara sahip olmamız ve bunu göstermemiz gerektiğini hatırlatıyor. Edepli olmak, kişinin imanının mükemmelliğini gösterir; edep, akıllı olmayı, sabırlı olmayı, uyanık olmayı ve alçak gönüllü olmayı gerektirir. Edep aslında, Peygamberlik özelliğinin en önemli ayrıntısıdır. Kendinden önce başkalarını düşünmek; sahip olduğun her şeyi, bir parça ekmek bile olsa, başkalarıyla paylaşmak edepten gelir.
ERDEMLİLER CEMİYETİ DERGÂHI Aşağıdaki Şekilde yapılacaktır.
Bir Sümer Zigguratı.
Zigguratta(Tanrı Evi); büyüklük ve özellikle yükseklik amaçlanmıştır. Kat sayısı değişkendir; genellikle üç ya da dört, bazen yedidir. Katlar ve rampalar, ağaçlar ve bodur bitkilerle yeşillendirilmiştir. Yapının planı genellikle 38x52 m. boyutlarında bir dikdörtgen ya da karedir. Ölçüleri en alt platformda yaklaşık 60x40 m. kadardı. Yüksekliği ise 18-30 m arasında değişir. Zigguratlar eklemelerle büyü tülüp yükseltilmiş, her yeni hükümdar kendi katını eklemiştir. Ziggurat Planı; Ziggurat ilk kez pişmiş tuğla kullanımının yaygınlaştığı Yeni Sümer döneminde ortaya çıkmıştır. Urnamu döneminden (M.Ö. 2112-2095)
Örneğin;7 katlı olan zigguratların, katlarının her biri güneş tayfındaki 7 renkten birinin rengini taşıdığına; 1. katı taşı, 2. katı ateşi, 3. katı bitkiyi, 4. katı hayvanı, 5. katı insanoğlunu, 6. katı güneşi ve gökyüzünü, 7. katı ise melekleri sembolize ettiğine inanılır. Tapınağın renginin indigo (mora yakın) olduğu ve en üst katlarda da bu rengin kullanıldığı düşünülür. Tapınağın üst katlarına giden 3 merdivenin ikisi zigguratın yarısına kadar ulaşır.
Herodot’a göre, her zigguratın tepesi bir türbe idi. Son kattaki türbeye tek merdivenden ulaşılırdı. Tapınak çevresinde kurulan ve etrafı bir surla çevrilen bu kent devletleri bağımsız birer siyasi birimdi. Bu kentlerin başında Ensi denilen rahip-kral bulunuyordu. Ensi hem devletin hem de din adamlarının başıydı. Her devletin kendine özgü bir tanrısı vardı ve o tanrı her şeyin sahibiydi. Daha sonra “tapınak sosyalizmi” veya “teokratik devlet sosyalizmi” adıyla tanımlanacak olan bir toplumsal üretim ve mülkiyet biçiminin oluştuğu ilk dönem Sümer kültüründe din adamları toplumun gözünde çok saygın bir konumdaydı. Bu düzende üretim araçlarının din adamlarınca ortak yönetildiği kamusal mülkiyet düzeni ve özel mülkiyet düzeni hakimdir. İlk yazı, kanunlar, uygarlık ve siyasi teşkilat Sümerlilerle başlamıştır.
Erdem Dergahı Bölümleri;
Dergâh; beş-yedi katlı, 38x17-52x16(Yükseklik) boyutlarında olacaktır.
1.Kat: Giriş: Yaşam Alanı(Aş evi, Salon, Mutfak, Depolar)
2.Kat: Okul-İbadethane Mekânı ve Tapınak-Kütüphane
3.Kat: Misafirhane Mekânı ve Erkekler-Bayanlar Dairesi
4.Kat: Kutsal Mekân: Türbe(Cennet oda) ve Tephirhane,
5.Kat: Rasathane ve Tanrı Tapınağı bulunur.
Dergâh Bölümleri;
1-Mescid,
2-Tevhithane,
3-Dershane
4-Haremlik,
5-Selamlık,
6-Kiler, Mutfak
7-Yemekhane,
8-Derviş hücreleri,
9-Türbe ve Hazire
10-Semahane,
11-İbadet ve Sohbet hane,
12-Halvethane,
13-Misafirhane,
14-Kütüphane,
15-Sanathane,
16-Sporhane,
17-Sağlıkhane,
18-Kahvehane,
19-Yatakhaneler.
20-Eğitimhane.
Erdem Dergâhının Beş Kapısı, Kırk Makamı olacaktır. Her katta Seyir-Dinlenme terasları olacaktır.
Nûreddin Cerrâhî Tekkesi de; Örnek alınarak; Dergâhı Karagümrük'te bulunan tarikatın dünyada 30 bin üyesi bulunuyor. Dergâhta toplantılar öncesi halka yemek veriliyor.
Derviş hücreleri, mutfak-Kiler ve diğer bölümlerin de kuzeyde şadırvan avlusu çevresinde sıralanır. Girişte sağdaki köşede ilk tephirhanenin post makamı bulunmaktadır. Tevhidhâne-türbe aslında 18,5 × 14 × 16 m. boyut larında yamuk planlı bir alana yayılmıştır. Buna sonradan eklenen “küçük türbe” 6,5 × 5,25 m. “cennet oda” 3 × 3 m. boyutlarındadır. Kadınlar mahfiline harem bahçesin den merdivenli bir geçitle ulaşılır. Pîr Nûreddin Cerrâhî’nin sandukası kıymetli pûşîdeler ve şallarla donatılmış, yaldızlı demir parmaklıklarla kuşatılmıştır. Helâlar ve abdest teknesi, batısında meydan odası, kahve ocağı ve bunların arkasında mutfak, doğusunda “mihman odası” olarak kullanılan iki adet derviş hücresi, üst kat sofasının batısında şeyh odası ile küçük oda tabir edilen diğer bir mekân, doğusunda sertarik odası ile zâkirbaşı odası, kuzeyinde merdivenin arkasında bir helâ-abdestlik birimi vardı.
Harem dairesi; 11 × 8 metrelik bir alanı kaplar. Haremin baş odası halinde düzenlenmiştir. Dergâhta; Hamam, Çamaşırhane, Semahane, Mescit, Muhabbet Divanı, Enderun Eğitim ve Araştırma Bölümü olacaktır.
Çevresinde ana bahçe, depolar ve yaşam yerleri bulunur ve etrafına da şehir kurulur. Sümer Zigguratı gibi olacaktır.
Erdemliler Cemiyeti’nin on temel kuralı vardır:
1-Himmeti yüceltmek(Yardım),
2-Haramdan sakınmak,
3-Hizmeti güzelleştirmek,
4-Azmi arttırmak(mücadele),
5-Nimete saygı göstermek,
6-Ortaklara destek olmak,
7-Gönül huzuru içinde olmak,
8-Cömertlik etmek,
9-Bol sadaka vermek,
10-Her türlü zorlukla mücadele etmek.
Himmetini yükseltenin derecesi yükselir. Haramlardan sakınanı Allah korur. Hizmeti güzelleştirenin keramet sahibi olması icap eder. Azmini arttıranın hidayeti sürekli olur. Nimete saygı gösteren ona şükreder, şükredenin de nimeti artar.
Erdemliler Cemiyetinin Ahlaki ve Erdemli İlkeleri:
Bizim yolumuzda; Nefislerini olgunlaştırmak isteyenlerin uyması gereken 30 kuralı şöyle açıklar:
1-Yalandan kaçınmak.
2-Sözünde durmak,
3-İnsanlara zulüm etmemek,
4-Yaradan şirk koşmamak,
5-Eline, beline, diline, sahip olmak
6-Helal kazanmak, haramdan uzak durmak,
7-Cömertlik etmek,
8-Alçak gönüllü olmak,
9-Allah adına yemin etmemek,
10-Çalışmak, emek harcamak,
11-Günah işlememek,
12-İnsanların sahip olduğu şeylere tamah etmemek,
13-Başkalarına yük olmamak,
14-Güzel, ahlaklı, dürüst, olgun ve erdemli olmak.
15-Her hal ve hareket erdeme uygun olacak,
16-Hayrı yaymaya, yapmaya önem vermek,
17-Sıkıntıyı defetmeye,
18-Eziyete katlanmaya,
19-İhvanların hatalarını görmemeye,
20-Ortak bir sene sonra taç giye
21-Söz ve amel birbirine uyacak,
22-İhlas üzerine olunacak,
23-Allah’a karşı fakirliğini bilmek.
24-Alah’a kulluk ve ibadet için seyahat etmek,
25-Allah’tan ve onun takdirine razı olmak,
26-Sabırlı olmak,
27-İşaret diliyle konuşmak,
28-Asıl gurbetin Allah’tan uzak kalındığında başladığını bilmek,
29-Sade giyinmek,
30-Yaradana Zikir etmek.
Daha sonra bütün yarenler Elele tutuşup halka halinde döner. Ruh birliği ve dayanışmayı simgeler bu. Usul kırk dakika bir saat sürebilir, sonra dua edilip, çay içilir. İşi olan gider, kalanlar sohbet eder.
Erdemliler Cemiyeti’nin
Temeli;
1.Tevbedir.(Günahtan dönme)
2.Teslimiyettir.(Kendini verme)
3.Kanaattir.(İnanmak, yetinmek)
4.İrâdettir.(Gönül isteği)
5.Riyâzattır.(Nefsi mücadele)
6.İnzivadır(Yalnız kalmak)
Adabı:
1.Marifettir.(Ustalık, Beceri)
2.Sahâvettir.(Cömertlik)
3.Yakîndir.(Doğru bilgi)
4.Sadakattir.(Bağlılık)
5.Tevekküldür.(Tanrıdan bekleme)
6.Tefekkürdür.(Düşünmek)
Erkânı:
1.İlimdir.(Bilim, ibadet etmek)
2.Hilimdir.(Yumuşaklık)
3.Sabırdır.(Sabretmek)
4.Rızadır.(Hoşnut olmak)
5.İhlâstır.(Temiz kalpli olmak)
6.Ahlaktır.(Görgü, iyi niyet)
Buyruğu:
1.Hayırdır.(Hayırlı işler yapmak)
2.İhsandır.(Bağışlama, İyi davranma )
3.Fenâdır.(Hakka ulaşma, birleşme)
4.Terkdir.(Dünya malı bırakma)
5.Havfdır.(Günahtan korkmak)
6.Şevkdir.(Neşe, İstek, Memnuniyet )
Biri sesli, diğeri sessiz zikir… Zikirde her cümle en az 7-40 defa tekrarlanır.
1-Allah/Yaradan ortak/şirk koşma.
2-İyilik yap iyilik bul,
3-Ne ararsan kendinde ara,
4-Ne ekersen onu biçersin,
5-Ne mutlu Erdemli yaşayana,
6-En hakiki mürşit ilimdir.
7-Zikir ruhsal bedensel sağlıktır,
8-Sağlıklı, erdemli, insanca yaşa,
9-Çalışın, üretin, ortakça paylaşın.
10-İhtiyacından fazlasını paylaşın,
11-Düşün, iste gerçek olsun,
12-Ne yerse, ne düşünürsen o olursun,
13-Düşün, iste, dua et, gerçek olsun.
Erdemli Gençlik bir ideal olmalıdır!
Erdemli Gençlik Yetiştirmek;
1-Yalan söylememek,
2-Dürüst olmak,
3-Namuslu olmak,
4-Çalmamak, dolandırmamak,
5-Anne-babaya iyilik yapmak,
6-Vatanına-Devletine sahip çıkmak,
7-Küçükleri sevmek, büyükleri saymak,
8-Hoşgörülü ve saygılı olmak,
9-Çalışkan ve temiz olmak,
10-Aydın ve üretken olmak,
11-Başkasının hakkını saygılı olmak,
12-Merhamet etmek ve Affetmek.
Bilgili, Çalışkan, Üretken ve Erdemli Gençlik Yetiştirilmelidir;
Geleceğin erdemli ve güçlü Türkiye`sini inşa edebilmek için okullarımızda edep, görgü, dürüstlük, hoşgörü, barış, sabır, kanaat, şükür, fedakârlık, yardımseverlik, şefkat, nezaket, dostluk, vefa, güven, alçakgönüllülük, şeref, cesaret, bağışlama, adalet, hakkaniyet, empati, sevgi ve saygı gibi evrensel ahlaki değerlere dayalı; bilinçli bir okuma ve düşünmeyle “ahlak-dil-tarih şuuru”nu önceleyen bir “milî eğitim anlayışı”nı hâkim kılmak zorundayız.
Hür, güçlü, sağlıklı, medenî, adaletli, erdemli, çalışkan, kültürlü, bilinçli ve şahsiyetli bir millet olabilmek için millî ve evrensel ahlak değerlerine bağlı bir “millî eğitim davası”; bu ülkenin en önemli meselesi olmalıdır. Çocuklarımızın şahsiyetli, sorumlu, ahlaklı, kültürlü, cesur, çalışkan, üretken ve sosyal olmaları için yalnızca “akıllı tahta”lara değil; akıllı ve bilgece hazırlanmış müfredatlarla “bilge insanlar”ın “gönül aynaları”na ve “aydınlık ufukları”na ihtiyaç vardır.
Millî Eğitimin genel amaçları arasında yer alan “beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişilik ve karaktere” sahip kişiler yetiştirmek için ülkemizin birçok yerinde uygulanmaya başlanılan “Etik Değerler Eğitimi Projesi önemli bir projedir. Bütün Türkiye de Eğitim Okullarında uygulanmalıdır.
Sokrates göre Erdem; Cesaret, Ölçülülük, Adalet, Doğruluk, Dindarlık, Bilgelik ve Cömertlik, denen bu yedi şey vb. gibi kavramların tanımlanması üzerinde duruyor. Erdemin parçaları olan bu kavramlardan her biri Platon’un Sokratik dialoglarına konu olmuşlardır. Sokrates ise başlangıçta erdemin öğretilemeyeceğini iddia ettiği halde, şimdi doğruluğun, ölçünün, cesaretin hep birer bilim olduğunu ispata çalışmakla ilk iddiasının karşıtına varmış, erdemin bilim olduğunu, bilim olunca da öğretilebilir bir şey olması gerektiğini ortaya çıkarmıştır. İşte düşüncelerinin böyle altüst olması yüzünden Sokrates meseleyi yeniden gözden geçirmenin gerekli olduğunu söyler.
Oysa Sokrates’e göre, bütün insanlar, ister kıral olsun, ister kadın veya erkek olsun, kim olursa olsun, kim erdemli ve doğru ise o mutludur, eğri ve kötü ise değildir. Doğru olmayan mutlu olamaz. Bilge olmak, doğru ve erdemli olmak, bilgisizliğin işe karışmasına engel olur, bilimin gösterdiği yolda yürümekse insanı iyi ve mutlu kılar. Ancak kendi kendisi ile uyum halinde bulunan kimsenin mutlu olabileceğini söyleyen Sokrates, bu uyumu, bu düzeni kendi hayatında da göstermişti.
Erdemliler Cemiyeti Yüksek Adalet Konseyi; Lider ve 6 Konseyi Üyesi;
1-Erdemliler Cemiyeti Lideri,
2-İdari ve Mali İşler üyesi,
3-Erdem Öğretisi ve Rehber üyesi,
4-Aile ve Sosyal Yardımlaşma üyesi,
5-Medya ve Tanıtım işleri üyesi,
6-Erdemli Toplum işleri üyesi,
7-Eğitim ve Ortak çalışmalar üyesi.
Not: İlk üç Konsey üyesi atamayla, diğer üç üyede seçimle konseye gelir. Lideri de Konsey ittifakla seçer.
Ünlü Filozofların Umut, Aşk, Hayat Ve Başarı Üzerine Sözleri;
1-Bir kimsenin düşüncesini açıklayamaması köleliktir. (Euripides)
2-Korku ahlakın anasıdır. (Friedrich Wilhelm Nietzsche)
3-Ben bilmediğimi bildiğim için, öteki insanlardan akıllıyım. (Sokrates)
4-Yaşamak solumak değil, çalışmaktır. (Jean Jacques Rousseau)
5-Adaletin olmadığı yerde ahlaktan bahsedilemez. (Montaigne)
6-Geç kalan adalet adaletsizliktir. (Walter Savage Landor)
7-İyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır. (Victor Hugo)
8-Kendini bilmek, tüm bilgeliğin başlangıcıdır. (Aristoteles)
9-Sorgulanmayan yaşam yaşanmaya değer değildir. (Sokrates)
10-Uzun bir yolculuk tek bir adımla başlar. (Konfüçyüs)
11-Dünyada görmeyi istediğiniz değişimin kendisi olunuz. (Mahatma Gandh)
12-Doğruyu söylersen, hiçbir şeyi hatırlamak zorunda kalmazsın. (Mark Twain)
13-İyi veya kötü insan diye bir şey yoktur. İnsanlar iyi veya kötü olmayı düşünceleriyle belirlerler. (William Shakespeare)
14-Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anlayabileceği kadardır. (Mevlana)
15-Büyük fikirleri düşünenler büyük hatalar yaparlar. (Martin Heidegger)
16-Adaletin hedef ve gayesi eşitliği sağlamaktır. (İhering)
17-Gençliğinde bilgi ağacı dikmeyen, yaşlılığında rahatlayacağı bir gölge bulamaz. (Seneca)
18-Sevginin kurduğu devleti adalet devam ettirir. (Farabi)
19-Güçlü beyinler fikirleri tartışır, vasat beyinler olayları tartışır, zayıf beyinler insanları. (Sokrates)
20-Bilgi sermayemdir, bilim silahımdır, sabır giysimdir, yetinmek en üstün kazancımdır. (Seneca)
21-Zor olduğundan cesaret edemiyor değiliz, tersine cesaret edemediğimiz için zordur. (Seneca)
22-Eldeki para hürriyetin aletidir. Fakat peşi kovalanan para, tam tersine kölelik aletidir. (Jean Jacques Rousseau)
23-Mutluluk sorunsuz bir yaşam değil, onlarla başa çıkabilme yeteneği demektir. (James Robert Brown)
24-Bir yargıç: iyi niyetle dinlemeli, akıllıca karşılık vermeli, sağlıklı düşünmeli, tarafsızca karar vermelidir. (Sokrates)
25-İnsanın ruhu kandil, bilim onun aydınlığı ve Tanrısal bilgelik de kandilin yağı gibidir. Bu yanar ve ışık saçarsa o zaman sana “diri” denilir. (İbn-i Sina)
26-Bilenler konuşmazlar. Konuşanlar bilmezler. (Lao Tsu)
27-İki şey sonsuzdur: evren ve insan aptallığı; ve evrenden emin değilim. (Albert Einstein)
28-Hayat gerçekten basit, ama biz bunu karmaşık hale getirmek için ısrar ediyoruz. (Konfüçyüs)
29-Hayatında olup biten şeylerin, dilediğin şekilde olmasını isteme: nasıl oluyorlarsa, öyle olmalarını iste. Böylece her zaman mutlu olursun. (Epiktetos)
30-Okudum, unuttum, gördüm, hatırladım, yaptım, öğrendim. (Konfüçyüs)
31-Acınmaktansa kıskanılmak daha iyidir. (Heredot)
32-İnsanlığa olan inancını yitirmemelisin. İnsanlık bir okyanustur. Bazı damlalar kirli diye okyanus kirlenir mi hiç. (Mahatma Gandhi)
33-İnsanlar parlayanı karartmaktan, yükseleni yere serip toza bulamaktan hoşlanırlar. (Friedrich Schiller)
34-Mutluluk doğru ve güzel düşüncelerle düşünebilmeyi bilmektir. (Aristoteles)
35-düşünüyorum, öyleyse varım. (Rene Descartes)
36-Bütün haksızlıkların anası yoksulluk, babası adaletsizliktir.(Orhan Boyraz)
Daha iyi bir yaşam için 36 hayat sırrı;
1.Her gün yeni bir şey hatırlayın.
2.Mal varlığınıza olan bağlılığınızı azaltmaya çalışın.
3.Dünya ile ilgili sonsuz bir merak sahibi olun.
4.Fit kalın. Sağlıklı beslenin ve yaşayın,
5.Sadece şimdiki ana odaklanmayı öğrenin.
6.Daha fazla gülümseyin.
7.Hayatı çok fazla ciddiye almayın.
8.Kitap okuyun, yazın, egzersiz yapın,
9.Güneşi hissedin. Gezi yapın,
10. Başkalarına yardım edin,
11. Her zaman dürüst olun,
12. Hedeflerinizin ve hayallerinizin farkına varın,
13. Seyahat edin, ziyaret edin,
14. Başkalarının dediklerinden etkilenmeyin,
15. Affedici olun, kimseyi kırmayın,
16. Her gün meditasyon yapın,
17. Rahatlayın, kendinizi ödüllendirin,
18. İnsanlarda iyi bir “ilk izlenim” bırakın,
19. Başkalarına kendini özel hissettirin,
20. Hayatı dolu yaşayın, Zihninizi boşaltacak bir yaşam felsefeniz, dilek ve duanız olsun.
21. Herkes kendi hayatının, kaderinin mimarıdır,
22. Düzenli uyuyun, az ve öz yiyin,
23. Düzenli spor yapın,
24. İşyeriniz ve okulunuz evinize yakın olsun,
25. Mutlu olduğunuz kişilerle zaman geçirin,
26. Üretici olun, bir kitap yazın,
27. Güveneceğiniz dostlar edinin,
28. Kaliteli ve sağlıklı gıdalar tüketin,
29. Görevleri zamanında tamamlayın,
30. Hayatta bir hedefiniz olsun,
31. Planlı ve düzenli olun ve yaşayın,
32. Doğadan farklı yerleri gezin,
33. Güzel giyinin, kendinizi geliştirin,
34. Borçlanmayın, tasarruflu olun,
35. Suya ve toprağa temas edin,
36. İyi eşiniz, işiniz, eviniz ve yeterli paranız olsun.
Başarının Yolları;
A. Adalet, güler yüz ve tatlı dil;
1-Adaletle hareket etmeli. Adalet sınırı aşılınca kalb kırılır. Adalet, halkın dirliği ve düzeni; idarecilerinse, süsü ve güzelliğidir.
2-Başarılı olmak için dört şart var: İman, adalet, doğruluk, fedakârlık.
3-Merhametli olmalı, affetmesini bilmeli. Yaradan, başkasına acımayana merhamet etmez, affetmeyeni affetmez, başkasının özrünü kabul etmeyenin özrünü kabul etmez. Yaradan’ın bize nasıl muamele etmesini istiyorsak, biz de Onun kullarına öyle muamele edelim. Eğer biz Onun kullarına iyilik yaparsak, Allahtan iyilik buluruz, eğer biz Onun kullarını kırar dökersek, Yaradan da bizi kırar döker. Affedersek, biz de Onu affedici buluruz. Ubeydullah-ı Ahrar hazretleri, (Allahlın rızasına giden yolların en kestirmesi insanları sevindirmektir) buyuruyor.
4-Herkes bizi, Allah’ı sevdiğimiz kadar sever. Allah’tan korktuğumuz kadar, bizden korkar. Yaradan’a itaat ettiğimiz kadar, bize itaat eder. Yaradan’a hizmet ettiğimiz kadar, bize hizmet ederler. Her işimiz, Onun için olsun. Yoksa hiçbir işimizin faydası olmaz.
5-Başkasını düzeltmek isteyen, önce kendini düzeltmeli. Kendi nefsini terbiye edemeyen, başkasınınkini hiç terbiye edemez.
6-Yumuşak ve mülayim olan kazanır. Sertliğin hiçbir yerde ve hiçbir kimseye karşı faydası yoktur.
7-Başarılı olmak iki şeye bağlıdır: Doğruluk, sevgiyle yaklaşıp herkesle barışık olmak.
8-Her iki taraf dinlenilmeden, karar verilmemelidir.
9-Hem kendisine yapılana, hem de kendisinin yapmak istediklerinde sabırlı olmalı.
10-Kızmamalı, öfke insanın aklını örter. Kötülükler her zaman öfkeden doğar. Soğukkanlı ve cesur olmalı.
11-Sözünü dinletmek isteyen, önce kendisi söz dinlemesini bilmeli.
12-Herkese iyi davranmalı, saygılı, edepli olmalıdır.
13-Başarının sırrı, güler yüz, tatlı dil ve güzel siyasettir. Güzel siyaset, herkesin memnun olmasıdır. Güler yüzlü olmayanın, insanların itimadını, sevgisini kazanması zordur. Cömert olmayan, vermekten hoşlanmayan, insanların sevgisini kazanamaz. Sırf Allah rızasını gözetmeyenin, yaptığı hizmetlerde insanlardan takdir veya maddi bir karşılık bekleyenin ihlâsı zedelenir. Yaradan da ihlâssız kimseyi muvaffak etmez.
B. Kalb kırmamak, günah işlememek;
1-Hiç kimseye şüpheyle yaklaşmamalı. İnsanlara nasıl yaklaşırsak, onlar da bize öyle yaklaşır.
2-Hiç kimseyi incitmemeli. Küfürden sonra en büyük günah kalb kırmaktır. Kâfirin dahi kalbini kırmamalı. İnsanların kalıbıyla yani görünüşüyle değil, kalbiyle meşgul olmalı. Onların kalıbıyla değil, kalbiyle iş görmeli. Muhatabınız kalıp değil, kalb olsun. Müslüman kardeşinin kalbini kıran, Kâbe’yi yıkmaktan daha büyük günaha girer. Müslümanın kalbi, nazargâh-ı ilâhidir, çok dikkat etmelidir.
3-Kimseyle tartışmamalı. Münakaşaya girişmek, fayda kapılarını kapatır. Münakaşa dostun dostluğunu giderir, düşmanın düşmanlığını artırır.
4-Maiyetiyle yani emri altındakilerle laubali olmamalı, ciddi ve mert olmalı.
5-Kendisini üstün görmemeli, kibirden, büyüklenmekten sakınmalı.
6-Kısa ve net konuşmalı, işi sürüncemeye bırakmamalı. Hayırlı söz, kısa ve yol gösterici olandır.
7-İşine hâkim olmalı, kâr ve zararın nereden geldiğini bilmeli.
8-Kendisine düşünecek zaman ayırmalı.
9-Hissî davranmamalı ve sabit fikirli olmamalı.
10-Verdiği işin neticesini istemeli ve almalı.
11-Özür dileyenin özrünü kabul etmeli.
12-Kendisini diliyle ve haliyle sevdirmesini bilmeli. Maiyetimiz bizi sevmiyorsa noksanlık bizdedir.
13-Sorulan her soruya, kendisinin ve karşısındakinin ahiretini düşünerek cevap vermeli.
14-Her şeyi vaat etmemeli, vaat ettiğini de mutlaka yerine getirmeli.
15-Su-i zan etmemeli, geniş ihtimalle düşünmeli; fakat insanın her an hata yapabileceğini de unutmamalı. Bunun için de, denetimi ihmal etmemelidir.
16-Hüsn-i zan etmeli; ama şeytan ve nefsi unutmamalı.
17-Hıyanete meydan vermemeli, haini affetmemeli.
18-Başarıları Yaratandan, başarısızlıkları günahlarından bilmeli.
19-Her sıkıntının, her başarısızlığın, her derdin ilacı, doğru kılınan namaz ve istiğfardır. Yaradan günah işleyen bir kulunu başarılı kılmaz.
20-Allah günah işlemeyenlerden ve günah işlenmeyen yerlerden razıdır. Kendimiz günahtan sakındığımız gibi, arkadaşlarımızı da günahtan korumaya çalışmalıyız.
C. Liderlik, iyi ve kötü yönetici;
1-Liderlik vermek sanatıdır, almak değil. Başarının sırrı vermektir.
2-Yönetici, dengeyi iyi koruyandır. Allah her şeyi hesap ve denge üzerine yaratmıştır.
3-İş liderdedir. Öndeki iyi olursa, netice iyi olur. Öndeki kötü olursa netice bozuk olur.
4-Lider, kendini aradan çeken kimsedir. Bardaktan kendi benliğini çıkartıp onun yerine temsil ettiği kimseleri koyan kimsedir. Bardakta kendisi bulunduğu müddetçe oraya başka bir şey giremez. Kendini aradan çekmedikçe, ben ben dedikçe lider olunmaz.
5-Ateş düştüğü yeri yakar. Yürek yanacak, acı çekecek. Acı çekmiyor, yürek yanmıyorsa, memur zihniyetiyle lider olunmaz. Mevki, mal sevdasıyla lider olunmaz. Ne ki dinimizce “güzeldir”, onu örnek almak lazımdır. Bir işin delisi olmadıkça, o işin velisi olunmaz.
6-İnsanlara rehberlik eden, yol gösteren kimsede şu hasletler bulunmazsa, o rehberlik edemez. Kusurları örtücü ve bağışlayıcı olması, şefkatli ve yumuşak olması, doğru sözlü ve iyilik yapıcı olması, iyiliği emredip kötülüklerden men edici olması, misafirperver ve geceleri insanlar uyurken ibadet edici olması, bilgili ve cesur olması gerekir.
7-İdareci yükünü dağıtmalı, emri altındakilere durumlarına göre uygun görevler vermeli. Tek kişide bütün yük toplanmamalı. Tek kişide bütün iş, yük toplanırsa, altından kalkılamaz, işler tıkanır.
8-Her işi ben yapacağım diyen idareci, kötü bir yöneticidir. İşi ehline verdikten sonra, artık yöneticinin işi olmaz. İşi olmaz demek, iş yapmaz, işleri takip etmez demek değildir. O, teferruatla uğraşmaz, her şeye karışıp bunaltmaz, işe yön verir, bu yönde gidilmesini ister,
9-Çok çalışmamız, maiyetimizi başarılı kılmaz. Çok fazla müdahale başarıyı önler.
10-Kabiliyetli, iyi yönetici, şahsa göre uygun iş verebilendir. Yoksa ondan iş isteyen değil. Bir şeyin tamamını elde edemezsek, tamamını terk etmeyelim. Bir insandan tamamen istifade edemiyorsak, onu sokağa atmayalım. İstifade edebileceğimiz yerde, istifade edebileceğimiz miktarda, istifade edebildiğimiz kadar ondan istifade edelim, her insan ayrı seviyede, ayrı kemaldedir.
11-Aciz insan kibirli olur. Maiyetine kibirli davranan zayıf insandır, boş insandır.
12-İyi bir yönetici olmamız, maiyetimizin bizi sevmesiyle belli olur.
13-Hasislik noksanlıktır. Cimriler noksandır. Yanında insan yetiştirmeyen hasistir. Bahçıvan bir gül için bin diken yetiştirir. Bir kişi deyip geçmemeli. İyiliğin de, kötülüğün de azını küçümsememeli. Tarihe bakınca, bir devleti batıranın da, kurtaranın da birer kişidir.
D. Emire itaat ve hedef birliği;
1-İnsan çalıştırmanın temel şartı, heves kırmamaktır.
2-İdareci olan kimsenin odasına kapı çalınmadan girilebilmeli. Maiyetindekiler, yanına gelmekten çekinmemeli. Eleman, ceketini nefretinden değil, muhabbetin den iliklemeli. Bir Müslüman, bir Müslümanın yanına, herhangi bir iş için, rahat gidemiyorsa, çekinerek gidiyorsa, o kendisinden çekinilen Müslümanın son nefesinden korkulur.
3-Bir ekipteki eleman herhangi bir kusur işlerse, bu kusur ve kusurun günahı, ekip başına aittir ve o da sorumludur. Baş olmak, ahirette pişmanlıktır.
4-Bütün idareciler bir eli boynunda bağlı olarak hesap gününe geleceklerdir. Hesap temiz çıkarsa çözülüp Cennete, kötü çıkarsa, diğer eli de bağlanıp Cehenneme götürülecektir.
5-Emire itaat etmeli, karışmamalı, iki üç başlılık olmaz. Çatal kazık yere batmaz. Ne kadar çok çatal olursa yere batması o kadar zor olur. Müslümanlar bir vücut gibidir. Bu vücudun da bir başı var. İki başlı olsa olmaz. Zaten iki başlı bir yaratık görünce herkes korkar bir tarafa kaçar.
6-Bir toplumda herkes üzerine düşen vazifeyi yapmalı. Bir vücudun işe yaraması organların sıhhatli çalışmasına bağlıdır. Saatin dişlilerinden birinde arıza varsa saat çalışmaz, doğru göstermez.
7-Müslüman dinine uydukça başarılı olur. Bu başarı onun değil sistemin başarısıdır. Sıkıntısının sebebiyse sisteme yani dinimize uymamaktan, nefsimize uymaktan kaynaklanmaktadır. Biz dinimize ne kadar uyabilirsek, o kadar rahat eder ve başarılı oluruz. Yaradan, Allah’a, Peygambere ve sizden olan amire itaat edin buyuruyor. Kim kendi aklına göre hareket ederse helak olur. Dinin emirlerine uymak birinci şarttır. Büyük engel insanın kendisidir. Nefsimize uymak en büyük engeldir.
8-Bütün iş birlik beraberliktedir. Bu temin edilirse kimse bize zarar veremez.
9-Vekil asıl gibidir. Vekili üzmek aslı üzmek gibidir. Vekile itiraz asla itirazdır.
10-Emre itaat esastır. Bir vücutta bir ağız bulunur.
11-Emir kim olursa olsun, itaat edilir. Emire itaat etmek, Peygamber efendimizin emridir. Burnu kesik Habeşli bir köle de olsa, fâsık veya facir de olsa, emire itaat vacibdir. Bunun şakası olmaz.
12-Bu din, kişinin kendisine itaatini kaldıran, sormayı, sorduğuna itaati emreden bir dindir.
13-Emirin haberi olmadan yapılan iş, girdi ve çıktı meşru değildir.
14-Hedef birliği çok önemli. Herkesin çektiği, hedefsizlikten, belirsizliktendir. Hedef birliği sevgiyi artırır. Hedefi olmayan gemiye, rüzgârın faydası olmaz.
15-Bir yumruk gibi olmalı. El açık olursa parmaklar zarar görür. Yumruk haline gelirse zarar görmez.
E. İstişare, akıl ve başarının engeli;
1-Herkes bir sürünün çobanı gibidir. Çoban sürüsünden sorumlu olduğu gibi, her Müslüman da, bir kişi olsa bile maiyetinden sorumludur.
2-Emir, oturursa, emri altındakiler yatar. Herkes başa bakar. Osmanlı padişahları ordunun başındayken, zaferden zafere koştular. Son dönemlerde saraydan idare başlayınca, olanlar oldu.
3-Âmir, vazife verdiği arkadaşa tam güvenmeli. Onun kendisinden daha kabiliyetli, ihlâslı olduğuna inanmalı. Bu zor iştir, ancak çok güzeldir. İşte mümin, böyle olur.
4-Disiplinli bölük, disiplinsiz ordudan iyidir. Namazını kılan, emîrine de itaat eden topluluk, zafere kavuşur.
5-Başarının sırrı sormaktır.
6-Her şey söz dinleyene verilir, her şey, bu (her şey)in içinde vardır.
7-İşi bilen değil, peki diyen kıymetlidir. Söz dinlemeyen kabiliyetli olsa da başarılı olamaz.
8-İşlerinin doğru gitmesini isteyen, kendi başına hareket etmemeli. Akıllılarla istişare etmeli.
9-Kim kendi aklına göre karar verip de, iş yaparsa pişman olur.
10-İnsanın nefsi, (Ben haklıyım, ben biliyorum, kimseye ihtiyacım yok) der. Hâlbuki Allah Resulüne, (Bir iş yapacağın zaman arkadaşlarınla istişare et!) buyuruyor.
11-Mümin istişarede menfaati gözetmez. O soran Allah rızası için sorar, cevap veren de Allah rızası için cevap verirse, zahirde yanlış bile olsa, Allah onu hayra tebdil eder, doğrultur.
12-Aklını bırak kurtul, tâbi ol, saadet bul!
13-Akıllı insan aklını kullanır. Daha akıllı olan, başkalarının da aklını kullanır.
14-Başarı nedir? Başarı, öldükten sonra ahirette işe yarar şeydir. Ahirette işe yaramıyorsa, o başarı değildir. Başarının manisi insanın kendisidir, yani aklına nefsine uymasıdır.
15-Yaşça ve ilimce daha aşağı olanın nasihatini kabullenmek, yüksek dereceli olmaya işarettir.
16-Hakkı, doğruyu kim söylerse söylesin kabul etmeli. Söyleyene değil, söylenen söze bakmalı.
17-Allah için istişare edince, Allah en iyisini karşınıza çıkarır. İstişare etmek, sormak nefsi kırar. Sormamak nefsi azdırır. Hiç kimse ilminin çokluğuyla iftihar etmemeli; çünkü ondan daha çok bilen vardır. Şeytan meleklerin hocasıydı. İlmi onu kurtarmadı.
18-Başkalarının acılarından ve geçmiş felaketlerinden ders almalı. Böyle insanların nasihat ve tavsiyelerine kulak vermeli. Yapacağımız işi, daha önce bunu denemiş, tecrübeli kimselere danışmalıyız. Çünkü onlar, kendilerine pahalıya mal olmuş doğru görüş ve bilgileri sana bedava verirler. İllâ bizim de başımıza gelmesini beklememiz doğru olmaz. Bize de çok pahalıya mal olur.
F. Dürüstlük, tasarruf ve çok çalışmak;
1-Âmir öyle olmalı ki, maiyetindeki herkes, (Âmir beni herkesten daha çok seviyor) diyebilmeli.
2-Cehennemlik isteyen, kendi halinde, başkasını ayakta tutan baksın!
3-İşi ehline vermek lazımdır. Ehline veren mesul olur.
4-İyi sebebe yapılabilen sonucu iyi alır.
5-Başarmak için inanmak gerekirdir.
6-Ticarette yenileceklerimizi, dünya çapında düşmanlarımız almamalılar.
7-Dört şey küçük olsa da büyüktür, 1- Hastalık, 2- Yangın, 3- Düşman, 4- Zarar.
8-Tedbir almamak kibirdendir.
9-Zararın neresinden dönülürse kârdır.
10-Önden çıkarak, bunu yapmayı alışkanlık edinme uğraşmayalım, yanından dolaşalım.
11-Boş oturanları Allah sevmez. Bir kimseden boş zamansa ona şeytan musallat olur.
12-Çalışmak ibadettir. Çalışkan Müslüman, Allahlın dostudur.
13-Borçlarını ödemeyen, ölünce kalanlarına miras bırakmayan kimse doğru olmayan kimsedir.
14-Paranın web sitesinden, nereden belli olur. Helal kazananın parası, helal yere gider. Haram kazananın parası harama gider. Bunlar birbirine gitmez.
15-Ticarette üç şart vardır: Kalite, fiyat, tatlı dille, güler yüz.
16-İbadet için abdest, ticarette de cihazlar.
17-Düşünmekle ibadet olmaz, oturmakla ticaret olmaz.
18-Ticaret, kaidesine göre yapılırsa güzeldir. Ticaretin kaidesi de, dürüstlüktür, aldatmak ve aldanma. Kültür hakkında korkmaktır, kul hakkı korumaktır.
19-Acele etmemeli. Acele eden, ya hata yapar veya durum yakın olur. Ağır ve temkinli hareket eden, o işte ya hedef veya isabet etmeye yaklaşmak. Acele şeytandandır. Ağır ve temkinli hareket Rahman'dandır.
20-ilk işe sebep, dünyalık toplama hırsıdır. Kanaat sahibi olmalı. Kanaat bitmeyen bir hazinedir.
21-Tevekkül etmek, Allaha nazar; İstişare edip, gerçeklerden basite yaptıktan sonra, boş bitmeden, yandan gelmek etmez. Allaha yalvarmak demektir.
OZAN'LARDAN DEYİŞLER:
Dörtum kırk makamı yol eyler
On yedi erkânı küllü hal eyler
Üç sünneti yedi farzı dal eyler
Muhabbet bahrinde bahrinde söyler
Malatyalı Sadık Baba
Hakikat bir sırdır
Açabilirsen gel beri
Küfr içinde iman vardır
Seçebilirsen gel beri.
Şah İsmail Hatayı
Erlik dişilik sorulmaz muhabbetin dilinde,
Hakk'ın içinde her şey bakımından yerli yerinde,
Bizim nazarımızda kadın-erkek farkı yoktur
Noksanlık ve çirkinlik sizin görüşlerinizde…”
Hacı Bektaşi Veli
Hararet nardadır saçta değil,
Akıl baştadır taçta değil,
Ne ara isen kendinde ara,
Kudüs'te, Mekke'de, Hacc'da değil.
Hünkar Bektaşi Veli
Eğer düşünülecek olursa, atılmadan,
Merhem ve mum gibi ol, diken olma,
Hiç kimseden sana bitmesin,
Kötü söz, kötü düşünceli ve kötü bilgili olma!
Hoca Ahmet Yesevî
Muhammed dinidir bizim dinimiz,
Tarikat altından geçer yolumuz,
Hem Cibril-i Eminʼdir rehberimiz,
Biz müʼminiz mürşîdimiz Aliʼdir.
Pir Sultan Abdal
"Yakışırken giyin,
Öğütürken yiyin,
Ayaktayken gezin,
Zaman varken dost olun." Halk Ozanı
Mevlana'dan Sözler;
İyiyi ara, güzeli ara, doğruyu ara ama kusur arama ,
Mutluluğu gönder bulan sizindir, ötesi misafirdir.
Doğruysan iyi durumdayken deme,
Mum olmak kolay, Işık saçmak için önce yanmak gerek .
İnsan dostunun huyunu alır.
Sana güvenen insanlara yalan söyleme, sana yalan söyleyene asla güvenme,
Dert etme dua et. Yeri geldiğinde halka faydalı ol...
Mevlana'nın yedi öğüdü;
1- Cömertlik ve yardım etme konusunda akarsu gibi ol,
2- Şefkat ve merhamette güneş gibi ol,
3 -Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol,
4- Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol,
5- Tevazu ve alçak gönüllükte toprak gibi ol,
6 -Hoşgörülülükte deniz gibi ol,
7 -Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol,
Kısa Mevlana Sözleri;
Çoban uyudu mu kurt emin olur.
Yürek yanmadıkça, göz yaşarmaz.
Dert herkese yol gösterir.
Testide ne varsa o sızar.
Sual de bilgiden doğar, cevap da.
Kötülerin övülmesi arşı titretir.
İlim ilim bilmek; ilim kendini bilmektir.
Hatasız dost arayanlar, dostsuz kalır.
Gerçek aşkta ne vefa vardır ne cefa.
Bu dünya tuzaktır, bunlardan de arzular.
Savaşsız, sabırsız yenmek olur mu hiç?
Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.
Ne kadar bilirsen bil, yükün karşındakilerin anlayabileceği kadardır.
Müzik Allah'ın dilidir.
Ne olursan ol, yine gel.
Mevlana
BAK OĞUL!
Eline, Beline, Diline Hâkim ol,
Aşına , İşine, Eşine sahip çık,
Elin açık, Gönlün açık, Sofran açık olsun,
Ayıpları ört, Sırları tut, Öfkeni de yut...
Bunlar «her» dinin temellerindendir. Ve onun din erdemli bir yaşamayı telkin eder. Dînin böyle bir gücü varken faydalanmak zor mu?
İçinizde "İyilik yap iyilik bul" filmini izleyen var mı bilmiyorum ama küçükte olsa bir örneği vardı. Küçük çocuk bir sistem oluşturmuştu. 3 kişiyle birer iyilik yapıyor ve bu üç kişi için. Olay bu şekilde gidiyor.
Evleneceğiniz Kadının 10 Özelliği:
1-Soy, 2-Mal, 3-Güzellik, 4-Dindarlık, 5-İşi/Mesleği, 6-Güvenilir, 7-Sevgi/Saygı, 8-Ortak fikirde olması, 9-Sadakatli olması, 10-Dürüst olması gerekir. Bu 10 maddeyi 100 üzerinden değerlendirin, puan 70 üzeri ise evlenin derim. Yinele eskilerin deyimiyle; Zenginlik; Kader, Peder ve Kayın Perderdedir.
M.Kemal Atatürk’ün liderlik özellikleri;
1-VATANSEVERLİK: Atatürk’ün liderlik özelliklerinin başında vatanseverlik gelmektedir. Atatürk, vatanı için hiç bir fedakarlıktan vazgeçmemiştir. Vatanını korumak için Mustafa Kemal Atatürk, her şeyi yapmıştır.
2-İDEALİSTLİK: Mustafa Kemal’in hayattaki en büyük ideali, milletini ve vatanı çağdaş uygarlık seviyesine çıkarmak olmuştur ve bunun için her türlü fedakarlığı ve çalışmayı yapmıştır.
3-HAKİKAT ARAMA GÜCÜ: Mustafa Kemal Atatürk, hakikati aramayı kendine bir yöntem edinmiştir. Akıl ve mantığın her şeyi halledebileceğine inanıyordu.
4- YÖNETİCİLİK: Mustafa Kemal Atatürk, bir yöneticide olması gereken tüm özelliklere sahipti, kibar, dürüst, hoşgörülü bir yöneticiydi.
5-İLERİ GÖRÜŞLÜLÜK: Mustafa Kemal Atatürk, tüm olayların sonucu tahmin ediyordu ve biliyordu bu nedenle her durumda adımlarını ileri görüşlülüğünü kullanarak atmıştır ve hiç yanılmamıştır.
6-SABIR VE DİSİPLİNLİLİK: Mustafa Kemal Atatürk, ortaya atılan her konuda öne sabırla düşünür ve disiplinli bir şekilde üzerinde çalışırdı ve herhangi bir durumun sonucunu sabırla karşılardı.
7-AÇIK SÖZLÜLÜK: Mustafa Kemal Atatürk, her durumda her koşulda doğru söyler ve açık sözlü olurdu. Bu özellikte onun liderlik özelliklerinden biridir.
8-KARARLILIK: Aldığı kararlara sonun kadar sadık kalmasıdır.
9-KENDİNE GÜVEN:
10-ZEKASI.
11-ÇOK YÖNLÜLÜK
12-İYİ KALPLİLİĞİ
13-ÇALIŞKANLIĞI,
14-DEVRİMCİLİĞİ
Adnan Nur Baykal, ’M.Kemal Atatürk’ün Liderlik Sırları’adlı kitabında, bu özellikleri şöyle sıralamıştır
1- Açık Olma
2- Adam Yetiştirme
3- Bilgi ve Tecrübe Sahibi olma
4- Bilgi Toplama Yeteneği
5- Bilgilendirme Alışkanlığı
6- Kendini Bilme
7- Cesur Olma
8- Çevre Bilincine Sahip Olma
9- Dayanıklı Olma
10- Karşısındakini Dinleme Alışkanlığı
11- Emrivakiye İzin Vermeme
12- Esnek Olabilme
13- Espri Sahibi Olabilme
14- Soyut Düşünebilme Yeteneği
15- Fedakar Olma
16- Gerçekçi Olma
17- Göreve Talip Olma
18- Güvenilir Olma
19- Kendine Güvenme
20- Hazırlıklı Olma
21- Hedefe Yönelik Kararlı Olma
22- Hesap Adamı
23- İkna Etme Yeteneği
24- İnsiyatif Kullanma
25- İnsaf Sarrafı Olma
26- İnsana Değer Verme
27- Yaptığı İşe İnanma
28- Kamuoyu Oluşturma Yeteneği
29- Çabuk Karar Verebilme Yeteneği
30- Karar Verme Yeteneği
31- Konuşma ve Yazma Yeteneği
32- Liyakat Aşığı Olma
33- Mükemmeliyetçi Olma
34- Müsamahalı Olma
35- Müteşebbis Olma
36- Mütevazi Olma
37- Öğrenme Azmine Sahip Olma
38- Öncü Olma
39- Örgütleme Yeteneği
40- Prensip Sahibi Olma
41- Problem Çözücü Olma
42- Programlı Olma
43- Sıradışı Olma
44- Sorumluluk Alma Alışkanlığı
45- Strateji Bilincine Sahip Olma
46- Olacakları Tahmin Edebilme
47- Vizyon Sahibi Olma
48- Yönetme Yeteneği
49- Zaman Mevhumuna Sahip Olma
50- Zamanlama Yeteneği.
İyi Bir Liderde Olması Gereken 10 Özellik;
İş dünyasında liderlik, sektörel başarıdan çok daha fazlasını ifade eder. İş yerindeki motivasyonun en kilit noktasında yer alan liderler, yapılan işin niteliğini belirleyecek güce sahiptir. Bu gücü yönetme becerisi de iyi liderliğin göstergesidir. Peki başarılı ve iyi bir lider nasıl olur?
İşte iyi bir liderde olması gereken 10 özellik:
1-Yüksek Empati Yeteneği
Gerçek bir lider iş yerindeki düşük performansın nedenlerini her yönüyle ele almaya meyillidir. Çalışanların kurulu bir makine olmadığını bilir ve yeteneklerini, becerilerini değerlendirirken çalışanların kişisel problemleri ve olası kurumsal hataların çalışan üzerindeki etkisi unsurlarını da mutlaka göz önünde bulundurur. Onları anlamayı öncelik haline getirir.
2-Dürüstlük ve Adalet
Hemen her çalışan, liderinden dürüst ve adil bir yaklaşım bekler. Şeffaf bir çalışma ortamında yürütülen iş, yalnızca işe odaklanılmasını sağladığı için verimliliği de artırır. Yaptığı işin değeri ölçüsünde karşılık göreceğini düşünen çalışanın, işe ve iş yerine olan aidiyet hissini güçlendiren bu tavır, iyi bir liderde bulunması gereken en önemli özelliklerden biridir.
3-Yeniliğe Açıklık
Günümüzün büyük bir hızla değişen dünyasında pazarın durağan kalacağını düşünmek hata olur. Yeni akımlar, değişen yönelimler, dönüşen beklentiler... Arz talep dengesinin korelasyonunu zamanında ve doğru şekilde yakalayabilen lider, ekibiyle beraber sektöründe parlayacak işlere imza atacaktır.
4-Takım Arkadaşlığı
Görev paylaşımını doğru ve etkin yapabilmek, yapılan her işe kıymet gösterdiğini belli etmek işin bütün aşamasındaki verimi olumlu yönde etkiler. İş yerindeki herkesi bu takım oyununun önemli oyuncuları gibi hissettirebilen liderler başarıyı garantileyen kişilere de dönüşürler aynı zamanda.
5-Basitleştirme Yeteneği
Neredeyse her işin zorlu, karmaşık ve anlaşılması güç gözüken yanları vardır. Bu tedirgin edici tablo ürkek bir çalışma ortamının da habercisi olabilir. Ve herkes de bilir ki hata yapmaktan korkan biri daima daha çok hata yapar. İşte buna mahal vermemek liderin elindedir. Karmaşık taleplerin, beklentilerin aslında çözülebilir olduğunu gösteren lider, işi basitleştirerek zorlukların üstesinden kolaylıkla gelmenin formülünü öğrenmiş demektir.
6-İlham Vermek
Atatürk, “Lider dediğin önde yürüyen değil, yol gösteren olmalıdır.” der. Liderlikle ilgili sarf edilmiş en doğru sözlerden biridir kesinlikle. İş odaklı çalışma ortamları kimi zaman yaratıcı düşünme yeteneği yorabilir ya da daha kötüsü köreltebilir. Liderler işte bu noktada olaya müdahil olmalıdır. Çalışanına ilham vermek, hayal gücünü canlandırması için ona yardımcı olmak gerçek bir liderin en kritik işlerinden biridir.
7-Anlayış Göstermek
Hata yapılmayan yer yoktur. Bazen işi öğrenmeye hevesli stajyerler, bazen yeni başlayanlar hatta kıdemliler bile zaman zaman hata yapabilirler. İyi liderler hatalar ile beceri ve yeteneği ayırt etmeyi bilir. Potansiyelin daima farkındadır. Hatta hataları olumlu sonuçlara dönüştürmek bile kimi zaman yetenekli liderlerin elindedir.
8-Çatışmaları Yönetebilmek
Kalabalık iş ortamları beraberinde bazı sorunları da getirir. Tartışmalar, kavgalar zaman zaman rastlanılan durumlardır ve bu oldukça da doğaldır. Lidere düşen görev bu tartışmaların iş ortamının gerginleştirmesini önlemek ve uzamamasını, çabucak düzeltilmesini sağlamaktır. Çalışanlar arasında ayrım yapmadan veya taraf olmadan krizlerin üstesinden gelmeyi bilmelidir.
9-Gelişime Açık Olmak
Liderlik varılacak nihai hedef değildir. Aslında çok uzun bir sürecin başlangıcıdır. Bir takımın liderliğini üstlenen kişi, her zamankinden çok daha fazla kendini geliştirmeye özen göstermelidir. Çünkü artık taşıdığı, tek bir kişinin değil, grubunun sorumluluğudur. İhtiyaçları, eksiklikleri fark edebilmeli ve bunu önce kendisinde telafi edebilecek beceriye sahip olmalıdır.
10-Başkalarını eğitebilmelidir
Kendi gelişimini tamamlayan, belirli alanlarda profesyonelleşen liderler birikimini kendisine saklamamalıdır. Bildiği, öğrendiği, her şeyi çalışanlarına da öğretebilmelidir. İyi bir lider en az kendisi kadar iyi olan takım arkadaşları ister ve buna göre çaba gösterir.
Hayatta İlerlemenin 20 Yolu:
1-Erken kalk,
2-Hergün kitap oku,
3-Sağlıklı beslen,
4-Kendini sev,
5-Daha az yargıla,
6-Kendin ol,
7-Hedefler koy,
8-Gününü planla,
9-Pozitif ol,
10-Amaç edin,
11-İlham kaynağı bul,
12-Başkalarına yardım et,
13-Çevre edin,
14-Paranı kontrol et,
15-Markanı oluştur,
16-Yetenekler edin,
17-Erdemli yaşa,
18-Yatırım yap,
19-Günlük tut,
20-Büyük düşün.
KİŞİSEL FİNANS BİLGİSİ:
Fakirliğin Nedenleri;
1-Faiz almak, vermek,
2-Zekât, sadaka vermemek,
3-İsraf etmek,,
4-Haksız kazanç,
5-Tasarf etmemek,
6-Şükürsüzlük,
7-Hırs, inat etmek,
8-Günah işlemek,
9-Akrabayı gözetmemek,
10-Yalan söylemek.
Kişisel Finans Bilgisi;
1-Birikime hemen başla,
2-Lüks harcama yapma,
3-Borçlarını bitir, yatırım yap,
4-BES Sistemine gir, aylık %10 yatır,
5-Piyasaları takip et, enflasyondan korun,
6-Ek gelir elde et, gelirini arttır,
7-Acil durum fonu ayır,(6 aylık giderin kadar),
8-Aylık satışlarını, giderlerini yaz,
9-Gelirinden birikim için %10'a kadar ayır,
10-Kredi kartlarını az kullan,
11-Gelirinin faizini harca,
12-Aylık, yıllık bütçeni yap izle.
Bu önerim var size;
Hakan Turgut 'un Parasal Zekâ isimli kitabını ve Robert Kyosaki nin Zengin Baba Yoksul Baba kitabı okuyun kitabını okuyun. Bu kitaplarla;
1-Finansal planlama yapabilir,
2-Borçlarınızdan kurtulabilir,
3-Daha fazla para kazanabilir,
4-Kredi kartlarınızla dost olun,
5-istediğiniz ev ve arabayı satın alabilir,
6-Kendinizi ve olabilir risklere karşı gelebilir,
7-Kendi geleceğinizi tasarlayabilir,
8-Kârlı yatırımlar yapabilir,
9-Yüksek bir yaşam standardında emekli olabilir,
10-Zenginliğinizi sonraki nesillere aktarabilirsiniz.
Kişisel Finansın 7 yolu:
1-Finansal plan yapmak,
2-Tasarruf, yatırım yapmak,
3-Ortalamanın altında yaşayın,
4-Kredilerden kurtulun,
5-Kazanmak için çalışın,
6–Kendi porföyünüzü kurun,
7–Profesyonel tavsiyeler alın.
İstatistiklere göre % 95' i hiçbir zaman ayarlanamıyor.
Zengin Olmanın Yolları Nelerdir?
1-Aktif olması ve her şeyden önce hazır olun. ''Gezen Kurt Aç Kalmaz''
2-İyi bir Network, Doğru Zaman, Doğru Yer, Yüksek Özveri,
3-Yaşam boyu kendi sisteminizi kurun yoksa ömür boyu alarm kurar,
4-Başarınızın % 80'i, masa başı çalışmanızın % 20'sine bağlı.
5-Fark yaratmak, ayağa kalk yarat! Cesaret Sahibi Olun
6-Paranızı Yatırımla Değerlendirin. Riski Dağıtın
7-Zaten yaşanmış olanın orada olun. Onlar gibi…
8-Gayrimenkul her zaman iyi bir yatırımdır.
9-Ekonomi analizlerini ve Trendleri takip edin.
10-Geleceğe Odaklanın, Planlı hareket edin,
11-Devamlı zaman zaman Tasarruf yapmak
12-Globalleşin, İhracat, ithalat, üretim yapın,
13-Kendini geliştirin yatırımı sadece bilgi ürünlerine değer vermezsiniz, itibar ve değerlendirirsiniz.
14-Sonuçları düzenli takip edin,
15-Zengin insanlardan birini modelleyin
16-Zengin İnsanların Yüksek Farkındalıkları vardır;
- Geleceğe Odaklıdırlar.
- Entelektüel bilgi birikimleri yüksektir.
- Bilişsel Zekâları (IQ) ve Duygusal Zekâları (EQ) gelişmiştir.
- Bedensel Zekâları (PQ), Kültürel Zekâları (CQ) gelişmiştir.
- Spiritüel Zekâları (SQ) ve Adaptif Zekâları (AQ) diğer insanlara göre daha fazla gelişmiştir.
- Kalıcılık, sürdürülebilirlik konusunda deneyimli ve başarılıdırlar.
- Hayata pozitif açıdan bakar ve pozitif içselli kelimeler ile iletişim kurarlar.
- Avantajlara ve oluşabilecek fırsatlara odaklıdırlar.
- İçsel doğal motivasyonları son derece yüksektir.
- Eğitime son derece önem gösterirler.
-Başarılı insanları ya modeller, ya da onlarla ortaklık kurabilecek zeminler oluştururlar.
Hayatta Zengin ve Başarılı Olmak İçin Kurallar;
1- Kural-1: Sevdiğin işi yap, sevdiğin kişi ile evlen,
2- Tasarruf yap, önce gelirinin %20 sini ayır, sonra harca,
3- Bir Acil durum fonu oluştur (6 aylık geçim için)
4- Borçlardan kurtul, Kredi kartı az kullan,
5- Yatırım yap, Borsa, Gyo, Arsa, Kripto para, altın vs,
6- Çevreni nitelikli insanlarla oluştur, network oluştur,
7- Hayat Sigortası ve BES yaptır, Aylık 1000 TL kadar,
8- Asla para kaybetme ve bunu unutma,
9- Gereksiz harcama yapma, sade ve erdemli yaşa,
10-Kariyerini doğru seç, kendine yatırım yap,
11-Hedeflerine, amaçlarına odaklan, para sonra gelir,
12-Bilmediğiniz şeye yatırım yapmayın,
-Ne yaparsan yap itibarını kaybetme,
14-Ucuz insanları hayatından çıkart,
15-Birşeyi alırken ucuza al, satarken kar et,
16-Asla ihtiyacın olmayan şeyleri satın alma,
17-Anlamadığın bir işe asla girme, yapma,
18-Emekliliğin için, finansal özgürlüğünü kazan.
19-Bir hayat planın, bir bütçe planın olsun.
20-Bir vasiyet planın olsun, noterde onaylat.
Sıfırdan Kendi İşinizi Nasıl Kurarsınız?
3-Rakipleriniz hakkında bilgi toplayın,
6-Yatırımcı sunum dosyası hazırlayın,
8-Sermaye ve nakit akışını güvence altına alın,
11-Profesyonel bir web sitesi açın,
12-Markalaşma çalışması yapın,
13-İşinizi tanıtın.
Örnek Aylık Aile Bütçesi:
Gelirler:
a) Maaş:
b) Ek Gelir:
c) Tasarruf ve Yatırım:
Giderler;
1-Mutfak Gıda Gideri-
2-Sigortalar:
3-Faturalar:
4-Aidatlar:
5-Kredi Taksitleri:
6-Eğitim:
7-Sağlık:
8-Market:
9-Dışarıda Yeme-İçme:
10-Tatil:
11-Kişisel Bakım:
12-Çocuk Bakımı:
13-Ulaşım masrafları:
Yatırım Portföyü;
1-Altın, Döviz, % 20
2-BES Emeklilik % 10
3-Devlet Tahvili, % 15
4-Borsa ve Yatırım Fonu, % 20
5-Gayrimenkul, % 25
6-Kripto(Dijital) para, % 10
7-Gelirin en az Enflasyon+%12 olmalı,
8-Yatırımınızı çeşitlendirin, 4-6 alanda değerlendirin,
9-Acil durum için bir miktar para Repoda tutun.
"Rabbimiz, bize bu dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru." Bakara 201.
Not: Kişisel finans bilgilerim bir yatırım tavsiyesi değildir. Sizlerin kendi araştırmanızı yapmanız ve danışmanlık almanız daha iyi olur. Saygılarımla...
“Sade bir yaşantıyı benimse. Az ile yetinmeyi öğren. İsraftan kaçın. Tutumlu ol, Şükür ehli, dürüst ve çalışkan ol. Sev, sevil ve daima sev. Her varlığın sevilecek en az bir yönü olduğunu bil. Her zaman Erdemli yaşa...”
Erdemliler Dergâhına Bağış ve Destek için;
Hesap Numaralarımız:
Ziraat Bankası:
Hesap Sahibi: Orhan BOYRAZ
Ziraat bank, Adıyaman merkez şubesi:
İban No: TR 71 0001 0001 8436 2319 3850 03
Finansbank:
Hesap Sahibi: Orhan Boyraz;
Finansbank-Enpara.com; Adıyaman Şubesi;
İban No: TR39 0011 1000 0000 0049 5153 96
İLETİŞİM:
Web site: http://www.orhanli-devleti.com
E-Posta: orhanboyraz02@hotmail.com
Tel: (0541) 866 02 02
Orhan BOYRAZ
Jeofizik Mühendisi
Siyaset Bil. ve Kamu Yönetimi