• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/
  • https://twitter.com/
    • BATI ANTARTİKA ORHANLI TÜRK DEVLETİ Resmi Websitesidir. Hoşgeldiniz.
    • Orhanlı Türk Devleti kuruluyor.
    • Adil Dünya Devleti kuruluyor.
    • Erdemliler Cemiyeti kuruluyor
ORHAN AVM; DOĞAL ÜRÜNLER
OrhanAVM:www.ortakmarkets.com.tr
DOĞALİFE:KOZMETİK ÜRÜNLER
www.dogallife.odek.com.tr
ODEK; Orhanlı Türk Devleti
ODEK;Orhanlı Demokratik Kağanlığı www.odek.com.tr
Üyelik Girişi
Köşe Yazıları
Adıyaman Termal Su
MİKRO BLOK/HABER:
   HABER VE DÜŞÜNCE:

Burada herkes Twitter gibi düşüncelerini yayınlayabilir.

 İlköğretim Okullarında Kişisel Gelişim Dersi verilmeli; Bu ders kapsamında; 
1-Erdem ve Değerler,
2-Ahlaki ve Toplumsal Değerler,
3-Kişisel Gelişim Bilgisi,
4-Kişisel Finans Bilgisi,
5-Ev Ekonomisi,
6-Karakter Eğitimi,
7-Toplumsal Uyum konuları işlenebilir.
Çocuklara Nasihat;
ODEK, ÜRÜNLERİMİZ

 ODEK PULU:




   
ODEK ARMASI:



 ROZETLER:
 




  



  










     Pirit


    Elmas


 Turmalin


     Safir


    Yakut


   Turkuaz


  Zümrüt


    Akik


Aquamerina


    Laltaşı


 Yılan Taşı


Krizoprase


   Azurit


Güneş Taşı


  Aytaşı


    Oniks


Obsidyen


Labradorit


    Sitrin


  Kehribar


  Hematit


   Olivin


  Hematit



Mavi Kuvars


 Oltu taşı


Mavi Opal


Pembe taş


Sarı kuvars


   Sedef


   Apatit




G.Labradorit


Kaplangözü


  K.Gözü


   Krizolit


  Kan taşı


 Lüle taşı


    Akik2


Akumarin


  Ametist


Benitonit


   Yakut2


 Zümrüt2


  Kuvars2


   Elmas-2

  Dumanlı
   Kuvars


  Baltaşı


İskender taşı


    Florit


Labradonit


İskender-2


    Jadeit


 Kalsedon


  Kantaşı


Kaplan Gözü


Kaplan Gözü


  Kehribar


Kımızı zümrüt


Lapis Lazuli


  Malakit


Mavi Akik


Mavi Kuvars




Oltu taşı


Beyaz Opal


  M. Opal


   Painite


Pmb. Yıldız Elmas


     Pirit


     Safir


  Tanzanit
























































   Zirkon


  B.Elmas


Blue Granat


    Yakut


    Elmas


   Zümrüt


    Jadeit


  K. Elmas


   Amber



 
   L.Elması


    M.Safir


   Mercan


     Yıldız




Serendibit


    Yakut


























Dünyanın En Değerli Taşları:


   Aleksandirit


     Asya Yıldızı


En büyük Zümrüt


      Ametist


       Elmas


      İnci taşı


      Peridot


     Yakut


    Mavi Opal


        Safir


Kehribar Tespih


Karınca Fosilli Kehribar


Kehribar 200.000 TL


Pırlanta Tespih


22 Ayar Altın Tespih


















ODEK Haber

Büyük Selçuklu Devleti(1037-1157)

Büyük Selçuklu Devleti 1037 yılında Devlet haline gelerek bağımsızlığını ilan etmiş, Bağdat kentini başkent yaparak önce Mezopotamya, sonrasında Anadolu ve İç Asya boylarına kadar sınırlarını genişleterek dönemin en büyük Türk Devleti haline gelmişti

Büyük Selçuklu Devleti Haritası

BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ TARİH:

Selçuklu hanedanına ismini veren Selçuk Bey’in mensubu olduğu Kınık boyu, Oğuz boylarından biriydi. Kınıklar, 10. asırda öbür Oğuz boylarıyla beraber Orta Asya’da yaşıyorlardı. Selçuk Bey’in liderliğinde , 10. asrın 2. yarısında göç ederek Cend bölgesine yerleştiler ve İslam dinini benimsediler. Bu göçebe toplum, Karahanlılara ve Samanilere savaşlarda asker vererek karşılığında otlaklar elde ettiler. Selçuk Bey’in 1009’da ölümünden ardından hepten güneye indiler. Selçuk Bey’in erkek çocuğu Arslan Bey’in idaresinde, Karahanlıları ve Gaznelileri endişelendirecek kadar güçlendiler. Arslan Bey’in Gaznelilerce gözaltına alınması ve 1032’de vefatının ardından, Selçuk Bey’in torunları Tuğrul Bey ve Davet Bey bağımsızlıklarını ele geçirmeye giriştiler. 1035’te büyük bir Gazneli silahlı gücünü mağlup ederek Horasan içlerine ilerlediler. 1037’de de, bugünkü Türkmenistan’da bulunan Merv kentini ele geçirdiler. 1038’de Gaznelileri 2. defa yendiler ve Nişabur şehrine girerek bağımsızlıklarını ilan ettiler. Tuğrul Bey sultan sanıyla hükümdar ilan edildi ve Büyük Selçuklu Devleti de böylelikle kuruldu.

Dandanakan Savaşı ve sonrası
Gazneli Sultanı I. Mesud, Büyük Selçuklu Devleti’ni ortadan kaldırmak için kuvvetli bir orduyla Selçuklu topraklarına girdi. Gazneli ve Büyük Selçuklu orduları, Merv yakınlarında Dandanakan’da karşılaştılar. Mayıs 1040’ta yapılan Dandanakan Savaşı’nda, Büyük Selçuklular Gazneli silahlı gücünü hezimete uğrattı. Bu savaşın akabinde Büyük Selçuklu Devleti’nin Harezm ve Horasan’da varlığı keinleşti. Tuğrul Bey, bu savaştan sonra tüm İran’ı kontrolü altına aldı. Büyük Selçuklu hudutları , batıda Bizans, güneybatıda Büveyhiler, kuzeybatıda Gürcistan topraklarına dayandı. 1048’de Erzurum yakınındaki Pasinler Ovası’nda birleşik Bizans-Gürcü silahlı gücünü yenen Büyük Selçuklular, Doğu Anadolu içlerine akınlar tertip etmeye başladılar. İslam dünyasının dinî önderi konumundaki Abbasiler, bu dönemde Bağdat’ı elinde tutan Büveyhoğullarının baskısı altındaydı. Tuğrul Bey, Halifenin daveti üzerine 1055’te Bağdat’a girdi ve Büveyhileri halifeliğin merkezinden çıkardı. Bu vakanın sonrasında Büyük Selçukluların İslam dünyasındaki haysiyeti arttı.

Alp Arslan ve Melikşah dönemleri
Tuğrul Bey’in 1063’te ölünce yerine yeğeni Alp Arslan tahta geçti. Alp Arslan Büyük Selçuklu topraklarını hepten genişletti. 1071’de Malazgirt Savaşı’nda Bizans İmparatoru Romen Diyojen’i mağlup ederek esir aldı. Malazgirt zaferinin asıl önemi, Anadolu’yu Türklere açmış olmasından gelir. Anadolu içlerine akınların sürdüren Büyük Selçuklu komutanları yepyeni topraklar ele geçirdiler ve müstakil devletler kurdular. Alp Arslan 1072’de ölünce yerine Melikşah geçti. 1072-1092 aralarında karar devam eden Melikşah devri, Büyük Selçuklu Devleti’nin en parlak devridir. Suriye, Filistin, Hicaz, Yemen ve Arabistan Yarımadası’nın doğu kıyıları bu dönemde Büyük Selçuklu topraklarına katıldı. Doğuda Karahanlılar ve Gaznelilerden yepyeni topraklar elde edildi .

Gerileme ve dağılma
Melikşah’ınn ardından sırasıyla gelen Mahmud (1092-1094), Berkyaruk (1094-1105), II. Melikşah (1105-1105) ve Muhammed Tapar (1105-1118) dönemlerinde Büyük Selçuklu Devleti gücünü merkezi denetimini gittikçe yitirdi. Hanedan mensupları yönettikleri bölgelerde müstakil davranmaya başladılar. Daha öncesinde bağımsızlıklarını ilan etmiş durumda olan Suriye Selçuklularıyla Kirman Selçukluları’na Irak Selçukluları da katıldı. Büyük Selçuklu topraklarına göçen yepyeni Oğuz boyları da iç düzeni büyük ölçüde sarstılar. 1118’de tahta çıkan Sencer’in memleket topraklarını tekrar birleştirme gayreti de başarılı olamadı. Nitekim Sencer, ayaklanan göçebe Oğuzlara 1153’te esir düştü. İki sene sonra kurtulduysa da ülkede iktidarını tekrar sağlayamadan 1157’de vefat etti. Büyük Selçuklu Devleti böylelikle sona erdi. Devletin gerilemesinin diğer sebebleri haçlı seferleri, fatımilerin çalışması, Hasan Sabbah’ın batınilik propogandaları ve oğuz boylarının ayaklanmaları olmuştur. Ayrıca Abbasi halifeleri Selçuklu egemenliğinden kurutulmak için bir takım çalışmalar yürütmüştür.

Büyük Selçuklular (1040-1157)
Selçuk Bey tarafından kendisine bağlı Kınık boyu bir araya getirilerek Cend şehrinde devletin temelleri atılmıştır. Selçuklular, Çağrı ve Tuğrul Beyler döneminde yurt bulmak amacıyla 1015 yılından itibaren Anadolu’ya akınlar düzenlemişlerdir.
Selçuklular, Yurt arayışları sonucunda Gaznelilerle sorun yaşadı. 1040 yılında Dandanakan Savaşı’nda iki ülke karşı karşıya geldi. Zafer kazanan Selçuklular bu savaştan sonra Büyük Selçuklular resmen kurulmuşlardır.
Tuğrul Bey, 1055 Bağdat Seferiyle Abbasi Halifesini dış tehlikelere karşı korumuş halife de ona “Doğunun ve Batının Hükümdarı” unvanını vermiştir.
Tuğrul ve Çağrı Beylerden sonra devlerin başına Çağrı Bey’in oğlu Alparslan geçti. Onun dönemindeki en önemli olay Türk tarihinin en önemli savaşlarından biri olan Malazgirt Savaşı’dır.

Malazgirt Savaşı (1071):
Nedeni: Selçukluların yaptığı akınlar üzerine Anadolu üzerinde hâkimiyetini kaybetmeye başlayan Bizans, Türkleri buradan çıkarmak istiyordu. Bu amaçla imparator Romen Diyojen kalabalık bir ordu ile harekete geçti.
Gelişme: Büyük Selçuklu Devleti hükümdarı Alp Arslan Anadolu’daki Türklerin güvenliğini sağlamak, burayı kalıcı bir Türk yurdu yapmak için ordusunu topladı. Anadolu’nun doğusuna ilerleyen Bizans ordusu ile Selçuklu ordusu Malazgirt Ovasında (günümüzde Muş sınırları içerisinde) karşılaştı. Bizans ordusu sayıca Selçuklu ordusundan çok daha fazlaydı. İçinde Balkanlarda yaşayan Uz, Peçenek gibi Türk boylarından askerler de bulunuyordu. Türk boylarından askerlerin de savaş içinde saf değiştirmesiyle [Bu durum savaşlarda milli duyguların önemli rol oynadığını gösterir.] Selçuklu ordusu Bizans ordusunu yenilgiye uğrattı (1071). Bizans imparatoru esir alındı.
Sonuçlar:

ANADOLU’NUN KAPISI TÜRKLERE AÇILDI.
  • Anadolu’da İlk Türk Devletleri kuruldu.
  • Türkiye Tarihi başladı.
  • Bizans’ın Anadolu’yu savunma gücü kırılmıştır.
  • Anadolu Türk yurdu olmaya başladı
  • Alparslan’dan sonra başa geçen (1072) Melikşah döneminde devlet en gelişmiş zamanını yaşamıştır. Bu dönemde Gazneliler ve Karahanlılarla mücadele edildi. Anadolu’nun fethine devam edildi. İim adamları desteklendi. Medreseler açıldı. Bir rasathane kurdu. Gökyüzü ve gök cisimleri izlendi. Bu çalışmalar sonucunda Celali Takvimi hazırlandı.
  • Büyük Selçuklular Karahitaylılar döneminde ile yapılan Katvan Savaşı’nda yıkılma sürecine girdi (1141). Son sultan Sencer’in 1157 yılında ölmesi ile devlet tamamen yıkılmıştır.
  • Selçuklular döneminde Selçuklu sultan ve devlet adamlarının da desteğiyle değerli edebiyatçı ve şairler yetişmiştir. Sadi, Ömer Hayyam bunlardan bazılarıdır.
NİZAMÜLMÜLK
Selçuklu Devleti’nin önemli şahıslarından birisidir. Selçukluların en ünlü veziridir. Hem Alparslan hem de Melikşah döneminde görev yapmıştır. Dönemin üniversiteleri sayılan Nizamiye Medreseleri’ni kurmuştur. Devlet işlerinin nasıl olması gerektiği konusunda hükümdarlara fikir vermek için SİYASETNAME adlı ünlü eserini yazmıştır.

Büyük Selçuklu Devleti
Büyük Selçuklu Devleti 1037 yılında Devlet haline gelerek bağımsızlığını ilan etmiş, Bağdat kentini başkent yaparak önce Mezopotamya, sonrasında Anadolu ve İç Asya boylarına kadar sınırlarını genişleterek dönemin en büyük Türk Devleti haline gelmiştir.
Büyük Selçuklu Devleti, 1037 yılında Devlet haline gelerek bağımsızlığını ilan etmiş, Bağdat kentini başkent yaparak önce Mezopotamya, sonrasında Anadolu ve İç Asya boylarına kadar sınırlarını genişleterek dönemin en büyük Türk Devleti haline gelmiştir. Büyük Selçuklu Devleti, 1092 yılında iç karışıklıklar neticesinde bölünerek 4 parçaya ayrılmış, daha sonrasında ise beyliklere bölünerek Osmanlı İmparatorluğunu tarih sahnesine çıkartan süreci meydana getirmiştir.

Büyük Selçuklu Devletinin Kuruluşu
Büyük Selçuklu Devleti, Kınık Boyunun mensubu ve lideri Selçuk bey tarafından 1020’li yılında temelleri atılmış, yeğenleri Tuğrul ve Çağrı beyler tarafından bağımsız bir devlet haline getirilmiştir. Büyük Selçuklu Devletinin kurucusu ve ilk başbuğu olan Selçuk Bey, Kınık boyuna mensup bir komutandı ve bağımsız bir Türk Devleti olan Oğuz Yabguluğu’nun Subaşısı (Ordu Komutanı) idi.

Selçuk Bey’in tabi olduğu Kınık boyu, Göktürkler döneminde İç Asya’da kurulan Türk Birliği içerisinde yer almış, Göktürk Birliğinin yıkılmasından sonra ise batıya doğru girişilen göç hareketlerine katılarak Güney Hazar bölgesine yerleşmiş ve bu bölgeyi kendilerine yurt edinmişlerdi. Kınık Boyu, tek başına bir devlet kurabilecek adar kalabalık ve güçlü durumda değillerdi. Bu haseple kendileri gibi Türk Boylarından biri olan Oğuzların (Uzlar) tabiiyeti altına girdiler ve 860-1068 yılları arasında Güney Hazar Bölgesinde yaşamış olan Oğuzların bünyesinde varlıklarını idame ettirdiler. 

Subaşı Selçuk Bey, yüksek askeri vasıfları ile genç yaşta Oğuz ordusunda yüksek mertebelere erişerek ordunun başkomutanı olmuştu. Ancak Selçuk Bey’in esas gayesi Oğuz Yabgu’sunun makamı yani büyük kağanlıktı. Oğuzlar, 900’lü yıllardan itibaren kendisini çevreleyen tehditlerle mücadele etmekteydi. Batısında Hazarlar, doğusunda Peçenekler ve arkalarından gelen Kıpçaklar Oğuzların güney hazar bölgesindeki hâkimiyetini tehdit ediyorlardı. 950’li yıllara gelindiğinde artan dış tehditler ve Oğuz hanının yaşının ilerlemesi, yerine geçecek veliahdının ise yeterli vasıflara sahip olamaması Selçuk Bey’in Oğuz Yabguluğunun tahtını ele geçirmesine müsait bir zemin hazırlamıştı. Her ne kadar Oğuz ordusunun emir komutası kendisine bağlı olsa da saltanatı ele geçirmek politik ve idari stratejiler gerektirmekteydi. Başarılı bir asker olan Selçuk Bey, politik tecrübelerinin eksikliğinden ötürü bu girişiminde muvaffak olamadı. Bu başarısız girişimin ardından, lideri olduğu ve bağlı bulunduğu Kınık Boyu ile birlikte başkent Yeni Kent’ten uzaklaşarak başka bir Oğuz şehri olan Cend şehrine göç ettiler. Bu göç aynı zamanda Oğuz Yabguluğunun Kınık Boyuna uyguladığı bir sürgün olmuştu. 

Selçuk Bey, sürgün edildiği Cend şehrinde hakimiyetini genişletmiş ve Şehrin hakimi durumuna gelmişti. Üstelik Kınık boyu ve Selçuk Bey, burada Müslüman olarak ve İslamiyet’i seçmişti. Yalnızca bir yıl sonra Cend Şehrinin hâkimi durumuna gelen Selçuk Bey, vergi tahsil etmek için gelen Oğuz elçilerini kovarak vergi vermeyeceğini ve gayrimüslim bir toplum oldukları için kendileriyle Cihat edeceklerini ilan etti. Bu aynı zamanda bir bağımsızlık ilanıydı. Zira Oğuz Yabguluğuna bağlı olan Cend Şehrinin vergi vermemesi, Yabguluğa bağımlılığı reddetmek anlamına geliyordu (960). 

Cend Şehrinin jeopolitik durumu oldukça karışıktı. Bölgenin hakimi olan Sasaniler ve İç Asya’daki en büyük güç haline gelen Karahanlılar birbirleri ile mücadele içerisindeydiler. Selçuk Bey’de bu mücadelelere müdahil olarak her iki tarafa da asker gönderip karşılığında geniş bozkırlar ve yaşam alanları elde ediyordu. Zira Selçuk Bey’in İslamiyet’e geçmesi de bu dönemde gerçekleşmiş, Müslüman olan Sasaniler ve Karahanlılar ile münasebetleri vesilesiyle İslam dini ile tanışıp gönüllü olarak İslamiyet’i seçmişti. 

Selçuk Bey’in Sasani-Karahanlı mücadelesinde elde ettiği bozkırlar, Karahanlıların 999 yılında Sasanileri tam olarak yıkmasıyla Selçuk Bey ve Kınık Boyu’nun resmi hakimiyet alanı haline geldi. Sasaniler’den boşalan bölgeyi Karahanlılardan önce sahiplenen Selçuk Bey, tebaası ile birlikte Horasan’a yerleşip bu bölgeyi yurt edindiler. Selçuk Bey ve Kınık boyu, artık müstakil bir güç ve hakimiyet alanları kesinleşmiş bir beylik olarak anılıyordu.

BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ (1040-1157)
Kurulduğu Yer: Horasan.
Kurucusu: Tuğrul Bey.
* Selçuklular, Oğuzların Üçok kolunun Kınık boyundandır. 
* Büyük Selçuklu Devleti’ne, bu boydan olan Selçuk Bey adını verdi. 
* Selçuk Bey, Oğuzlar Devleti’nde subaşı iken, Oğuz Devleti’nin hükümdarı ile arasında çıkan anlaşmazlık yüzünden kendisine bağlı ordularla güneye inerek Seyhun ırmağı yakınlarındaki Cent şehrine yerleşti (930-935).

Hükümdarları: 
Selçuk Bey
Arslan Yabgu
Tuğrul ve Çağrı Beyler
Alp Arslan 
Melikşah
Sultan Sencer 

Selçuk Bey:
* Cent şehrinde İslamiyet’i kabul etti. 
* Bir çok Türk boyunu yönetimi altına aldı. 
* Samanoğulları ile Karahanlılar arasındaki savaşta, daha güçsüz olan Samanoğullarına yardım etti. Karşılığında toprak aldı. 

Arslan Yabgu: 
* Selçuk Bey’in ölümünden sonra yerine oğlu Arslan Yabgu geçti. 
* Selçukluların güçlenmesini istemeyen Gazneli Mahmut, Arslan Yabgu’yu tutuklattı. 

Tuğrul ve Çağrı Beyler:
* Tuğrul ve Çağrı beyler, iki kardeş olarak toprakları parçalamadan aralarında iş bölümü yaparak ülkeyi idare ettiler. 
* Gaznelilerle başarılı savaşlar yaptılar. 
* Horasan’ın önemli şehirlerinden biri olan Nişabur’u aldılar (1038).

Dandanakan Savaşı (1040):
Selçuklular ile Gazneliler arasında yapıldı. 

Sebepleri: 
* Gazneliler’in Selçukluları Horasan’dan çıkarmak istemeleri.
* Selçukluların kendilerine yurt arayışı içinde olmaları.

Sonuçları:
  • Gazneliler yenilgiye uğratıldı ve yıkılma sürecine girdi.
  • Selçuklular büyük bir zafer kazandı. Horasan ve İran toprakları Selçukluların eline geçti.
  • Büyük Selçuklu Devleti kuruldu (1040).
  • Tuğrul Bey sultan ilan edildi. Devleti Çağrı Bey ile birlikte yönetti.
  • Rey şehri alınarak başkent yapıldı.
  • Selçukluların İslam dünyasındaki otoritesi arttı.
*Abbasi halifesinin, Şii Büveyhoğullarının baskılarına karşı Selçuklulardan yardım istemesi üzerine Tuğrul Bey, Bağdat Seferine çıkarak 1055 Abbasileri Şii Büveyhoğullarının baskısından kurtardı. Böylece Türk-İslam dünyasının koruyuculuğu Selçukluların eline geçti. Bu olaydan sonra İslam Dünyasının dini lideri Abbasiler, siyasi lideri de Selçuklular oldu. 
*Bizans üzerine sefere çıkılarak Doğu Anadolu’da başarılı savaşlar yapıldı. Bir çok şehir alındı (Erzurum, Kemah, Malatya, Sivas).

Pasinler Savaşı (1048):
* Selçuklular ile Bizanslılar arasında yapılı.
* Gürcüler Bizanslılara yardım etti. 

Sebepleri:
  • Dandanakan Savaşı’ndan sonra Selçuklular’ın batı yönünde ilerlemeleri.
  • Bizanslıların, Türklerin Anadolu’ya girmelerini engellemek istemeleri.
Not: Pasinler (Hasankale) Savaşı, Selçuklular ile Bizanslılar arasında yapılan ilk savaştır. 

Sonuçları:
  • Bizanslılar yenildi ve Selçukluları Resmen tanıdı.
  • Doğu Anadolu, Selçukluların denetimine girmeye başladı. Van’dan Trabzon’a kadar olan topraklar Selçuklular’ın eline geçti.
  • Gürcü Kralı Liparit, Selçuklulara esir düştü.
Alp Arslan (1063-1072):
* Önce iç işlerini düzeltti. Çıkan ayaklanmaları bastırdı. 
* Bizans İmparatorluğuna savaş açıldı. Gürcistan, Ani Kalesi ve Kars alındı. 
* Alp Arslan, komutanlarını Anadolu’nun fethi ile görevlendirdi. Türk akıncıları Akdeniz kıyılarına kadar ilerlediler. 

Malazgirt Savaşı (26 Ağustos 1071):
Selçuklular ile Bizanslılar arasında yapıldı. 

Sebebi: 
Bizans’ın, Anadolu’ya yapılan Türk akınlarını önlemek, Doğu Anadolu’da gittikçe güçlenen Selçuklu egemenliğine karşı koymak istemesidir. 

Gelişmesi:
  • Savaş, Malazgirt ile Ahlat arasındaki Malazgirt ovasında başladı.
  • Selçuklu kuvvetleri üçe bölündü.
  • Alp Arslan sahte geri çekilme planı uygulayarak Bizans ordusunu merkezden ayırdı.
  • Bu sırada Bizans ordusunda bulunan Peçenek ve Uzlar, Selçuklu tarafına geçtiler. Pusuya yatan Türk askerlerinin seri hücumu ile Bizans ordusu büyük bir yenilgiye uğradı.
  • Ancak savaşın kazanılmasında ordunun manevi gücünün yüksek olması, iyi teşkilatlanması ve Alp Arslan gibi yetenekli, güçlü bir hükümdar tarafından yönetilmesinin de büyük katkısı vardır.
Sonuçlar:
  • Türkler büyük bir zafer kazandı.
  • Bizans İmparatoru Romen Diyojen esir düştü.
  • Yapılan Antlaşma Sonunda;
    • Doğu Anadolu’da ki bazı şehirler Türklere bırakıldı.
    • Bizanslılar her yıl vergi verecekti.
    • Alp Arslan, esir alınan askerleri serbest bıraktı.
Not: Malazgirt zaferi ile Anadolu’nun kapısı Türklere açıldı. Türkler Anadolu’ya yerleşmeye başladı. 
* Alp Arslan, Batı Karahanlılar üzerine çıkacağı bir sefer sırasında öldürüldü. 

Melikşah (1072-1092):
  • Ege Denizine ve boğazlara kadar bütün Anadolu alındı.
  • Suriye, Filistin ve Arabistan alındı.
  • Devletin sınırları; doğuda Tanrı dağları ve Seyhun ırmağından batıda Akdeniz kıyılarına, kuzeyde Kafkas dağlarından güneyde Basra körfezine kadar genişletildi.
  • Vezir Nizamülmülk’ün koduğu kanun ve metotlarla devlet işleri çok düzenli olarak yürütüldü.
  • Güçlü bir ordu ile, çıkan ayaklanmalar hemen bastırıldı.
  • Başkent, Rey’den İsfahan’a taşındı.
  • Selçukluların en parlak dönemidir.
  • Melikşah’ın ölümünden sonra oğulları arsında taht kavgaları başladı ve ülkede ayaklanmalar çıktı.
Sultan Sencer (1118-1157):
Merv şehri başkent yapıldı.
Gaznelilerden Gazne şehri, Karahanlılardan Maveraünnehir alındı.
Karahitaylılarla yapılan Katvan Savaşı’nda Selçuklular yenilgiye uğradı (1141). Maveraünnehir elden çıktı.
Bundan sonra ayaklanan Oğuzlar üzerine gidildi. Fakat Sultan Sencer esir düştü. Bir süre sonra 1157’de öldü.
Sultan Sencer’in ölümüyle Büyük Selçuklu Devleti yıkıldı (1157).

Büyük Selçuklu Devleti’nin Yıkılma Sebepleri:
Ülkenin hanedan üyeleri arasında paylaştırılması ve taht kavgaları,
Atabeylerin, merkezi otoritenin zayıflamasıyla bağımsızlıklarını ilan etmeleri,
Haçlı Seferlerinin meydana getirdiği sarsıntılar,
Türkmenlerin küstürülmesi,
Abbasilerin, eski güçlerine kovuşmak için Selçuklular aleyhine çalışmalarıdır.
Katvan Savaşı’nın yıkıcı etkisi,
Batınilerin çalışmalarıdır.

Büyük Selçuklu Devleti’nin Yıkılmasından Sonra Kurulan Devletler
  1. Suriye Selçukluları
  2. Horasan Selçukluları
  3. Kirman Selçukluları
  4. Irak Selçukluları
  5. Anadolu Selçukluları
Büyük Selçuklu Devleti Genel Özellikleri:
Büyük Selçuklu Devleti hakkında özellikler aşağıda maddeler halinde verilmiştir. Karahanlılarla birlikte başlayan Türk-İslam kültür birleşimi yoğunlaşarak devam etti.  Bugün Türk vatanı olan Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı ve Anadolu'nun Türkleşmesine zemin hazırlandı.
  • İslam dünyasının liderliği bu dönemde Türklere geçti.
  • İslam dünyası üzerindeki Bizans baskısı kaldırıldı.
  • Bağdat'ta ve ülkenin değişik yerlerinde açılan Nizamiye medreseleri dünya bilim ve kültür tarihine önemli katkılar sağladı.
Büyük Selçuklu Devleti hakkındaki temel bilgileri burada sonlandırı yoruz. Aşağıda Türk-İslam devletleri ile ilgili bilgiler verilecektir. Aşağıda Büyük Selçuklu Devleti hakkında verilen videomuzu da izlemenizi öneririz
Türk-İslam Devletlerinde Kültür ve Uygarlık Devlet Yönetimi
Türkler Müslüman olduktan sonra birçok özelliklerini değiştirdikleri halde devlet yönetimi ile ilgili anlayışlarını devam ettirmişlerdir. Eskiden olduğu gibi devlet toprakları hanedanın ortak malı sayılmıştır. 
Hükümdara Karahanlılarda Han, Gazne ve Selçuklularda Sultan unvanı verilmiştir. Hükümdarlık yetkisinin Tanrı tarafından verildiğine inanılmıştır (Kut). Yönetim hükümdarın mutlak idaresinde toplanmıştır. 
Hanedanın bütün erkek üyelerinin hükümdar olma hakkı vardı. Kimin hükümdar olacağı konusunda kesin bir kural olmadığından taht kavgaları eksik olmazdı.
Hükümdarlık Alametleri Bir kişinin hükümdar olduğunu gösteren işaretlerdir. Bunlar;
  • Hutbe okutulması
  • Para bastırılması
  • Halifeden menşur alınarak hükümdarlığın onaylanması
  • Sancak, taht ve tuğ bulundurulması
  • Hilat giyme ve kılıç kuşanma törenlerinin yapılması
  • Nevbet (Davul) çalınması
  • Hükümdarın başında şemsiye (Gebe) tutulması
Devlet yönetiminde Kurultay'ın yerini Divan almıştır. Divanda sultanın yardımcıları, vezirler bulunurdu. Divan Devletin en önemli yönetim organıydı. 
Önemli devlet işleri burada görüşülürdü. Divan gördüğü işlere göre değişik isimler alırdı. Bunlar Tuğra Divanı; iç ve dış yazışmalar, istifa Divanı; mali işler, Arz Divanı; ordunun ihtiyaçları, İşraf Divanı yönetimle ilgili işlere bakardı.
Hükümdar çocukları küçük yaşlarda tecrübe kazanmaları amacıyla illere yönetici olarak gönderilmişlerdir. Bunların yanına Atabey denilen bir öğretmen görevlendirilmiştir.

Ülke Yönetimi: Ülke eyaletlere ayrılarak yönetilmiştir. Bazı eyaletlere hanedan mensupları yönetici olarak atanırken bazı eyaletlere Şıhne, Amid unvanlı valiler atanmıştır. Her eyaletin merkezde olduğu gibi bir yönetim divanı vardı. Bu divanlarda eyaletlerle ilgili konular görüşülür ve karara bağlanırdı. Eyaletlerde davalara Kadılar bakar, ekonomik işleri Muhtesipler kontrol ederdi.
Ordu: İlk Müslüman Türk devletlerinde ordu Merkez (Hassa) ve Eyalet askerleri olmak üzere oluşmaya başlamıştır. Karahanlılarda ordunun temelini Karluk ve Çiğil Türkleri oluşturmaktaydı.

Karahanlı ordusu;
Saray muhafızları
Hassa ordusu
Valilerin ve meliklerin yönetimindeki eyalet askerlerinden meydana gelmekteydi.
Gaznelilerde ordu;
Gulam askerleri
Eyalet askerleri
Ücretli askerler
Gönüllü askerlerden oluşmuştur.
Büyük Selçuklu ordusu şu bölümlerden oluşmuştur
Guleman-ı Saray: Çoğunluğu Türklerden olmak üzere çeşitli kavimlerden seçilerek yetiştirilen özel askerlerdi. Bunlar sürekli asker olup üç ayda bir maaş alırlardı. Barış zamanlarında devlet merkezinde bulunurlardı.
Tımarlı Sipahiler: Eyaletlerde ikta sahiplerince yetiştirilen atlı askerlerdir. Bunlar barış zamanlarında iktalarında otururlar, savaş zamanlarında ikta sahibi komutasında orduya katılırlardı. Masrafları ikta sahibince karşılanırdı.
Yardımcı Kuvvetler: Bağlı beylik ve devletlerden gelen askerlerle, gönüllülerden ve Türkmenlerden oluşan birliklerdir.

Yazı, Dil ve Edebiyat
İlk Türk-İslam devletleri, Orta Asya Türk kültürü ile İslam kültürünü kaynaştıran bir yapı meydana getirmişlerdir. 
Karahanlılarla başlayan bu süreç Selçuklularla tamamlanmıştır Karahanlılarda resmi dil, edebiyat dili ve bilim dili Türkçeydi. Alfabe olarak Uygur alfabesini kullanıyorlardı. Gaznelilerde ise medreselerde ve resmi yazışmalarda Arapça kullanılmıştır. Edebiyat dili ise Farsçadır.
Bu durum Türkçenin gelişimini yavaşlatmıştır.
İlk önemli Türk-İslam edebiyatının örnekleri Karahanlılar döneminde yazıldı.
Kaşgarlı Mahmut, Divan-ı Lügat'it Türk
Yusuf Has Hacip, Kutadgu Bilig (Saadet veren bilgi
Hoca Ahmet Yesevi, Divan-ı Hikmet adlı eserler önemlidir.

İLK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET
Devlet idaresi (Hakimiyet Anlayışı)
Devlet kurma ve yönetme hususunda büyük tecrübeye sahip olan Türkler, çeşitli ülkelerde farklı isimlerde çok sayıda devletler kurmuşlardır.
Eski Türk devletlerindeki hakimiyet anlayışı, İslamiyetten sonraki dönemde de devam etmiştir. Bu anlayışa göre; Hükümdara yeryüzünü yönetme hakkının (kut anlayışı) Tanrı tarafından verildiğine inanılıyordu. Bu yetki, hükümdar ailesinin erkek çocuklarına da intikal ediyordu. Bu durum, zaman zaman taht mücadelelerine yol açıyor, bilgili ve dirayetli olanlara iktidar yolu açıldığı gibi, çoğu zaman daha güçlünün hükümdar olması sebebiyle olumlu sonuçlar veriyordu. Ancak, ülkenin parçalanmasına da yol açabiliyordu.

Hükümdar
Hükümdarların bilgili, faziletli, cesaretli ve adaletli olması gerekiyordu. Hükümdar töreyi korur, halkı mutlu eder, ülke sınırlarını genişletirdi. 
İlk Müslüman Türk devletleri (Karahanlılar hariç), anavatan Orta Asya’nın dışında (Afganistan. Kuzey Hindistan, İran, Irak, Suriye, Mısır gibi) yeni coğrafyalara yayılmış, farklı milletler ve kültürlerle temasa geçmişti. Bu sebeple yerli kültürlerden de etkilenilmiştir. Ancak, bu geniş coğrafyayı birleştiren tek ortak nokta vardı ki o da "İslamiyet" idi.
Türk - İslam sentezinin geçiş dönemini Karahanlılar oluşturmuştur. İslamiyet kabul edilmesine rağmen, Karahanlılar Devleti'nin halkının tamamına yakını Türk olması ve kurulduğu toprakların eski Türk yurdunun bir parçası olması sebebiyle, sosyal ve kültürel olarak Türk milli kimliği korunmuştur.
Gazneliler ise, komşuları Samanoğullarının temsil ettiği İran- İslam geleneğinden etkilenmişlerdir. Selçuklular da Türk devlet geleneğinin temel özelliklerine bağlı kalarak İran ve Abbasi devlet yapısından faydalanmışlardır.

Hükümdarlık Ünvanları
Karahanlılarda hükümdarlar daha çok "han" "hakan" "ilig" gibi Türkçe unvanlar kullanmışlardır. Bütün Karahanlı ülkesini yöneten hükümdar "Arslan Han" (doğuda oturur), ülkenin batı kanadını yöneten ve Büyük Hanın yüksek hakimiyetini tanıyan hükümdar ise "Buğra Han" ünvanıyla anılırdı. Gaznelilerde "Sultan" ünvanı kullanılmıştır.
Selçuklularda, ilk zamanlarda Oğuzlarda olduğu gibi “yabgu" ünvanı kullanılırken, Tuğrul Beyle birlikte "sultan" ünvanı kullanılmıştır. Bu ünvan da Abbasi Halifesi tarafından verilmiştir. Selçuklularda hanedan üyeleri "melik" ünvanını kullanmışlardır.

Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey'e Abbasi halifesi tarafından Doğunun ve Batının hakimi ünvanı verilmiştir. Diğer Selçuklu Sultanları da Sultan-ı Azam (büyük sultan) ünvanıyla anılmışlardır. Ayrıca hükümdarlar çeşitli lakaplar kullanmışlardır.
Selçuklu Devleti, hakim zümreyi Türklerin oluşturduğu farklı etnik unsurlardan meydana gelen bir imparatorluktu. Sarayda ve orduda Türkçe konuşulmakla beraber devletin resmi dili Farsça idi.
Hükümdar çeşitli meselelerde müşavere (İstişare) meclisleri kurar, ilgili konular münakaşa edilirdi. Nihai kararı verme selahiyeti ve alınan kararları uygulama veya uygulamama yetkisi hükümdara aitti.
Hükümdarın belli esaslar halinde yayınladığı fermanlar ve hatta ağzından çıkan sözler "kanun” sayılırdı. Kanunlara devlet teşkilatı mensupları dahil herkes itaatle mükellefti Hükümdarlar çoğu zaman hayatta iken yerlerine geçecek veliaht tayin ederlerdi Ancak, Sultanın ölümünden sonra hanedana mensup olan erkek üyeler saltanatta hak iddia ederek mücadeleye girişirlerdi.

Mesela; Alp Arslan ölmeden önce yerine oğlu Melikşah'ı veliaht tayin etmişti. Onun ölümü üzerine amcası Kavurd Melikşah'a karşı isyan etmişti.
Cülus = (tahta oturma) Hükümdar ölünce, yerine geçen sultana devlet büyükleri, emirler (melik) biat ederlerdi (bağlılık sözü verirler).
Hükümdarın tahta oturma merasimi (cülus töreni) sona erdikten sonra halifeye elçiler ve hediyeler gönderilerek hükümdarlığının tasdik edilmesi istenirdi. Halife menşur verdiği hükümdara hil'at (elbise), asa, alem (bayrak) ve çetr gibi hükümdarlık sembolleri gönderirdi. Menşur alan hükümdarın İslam dünyasında itibarı artardı.

Hükümdarlık Sembolleri
Hükümdarı hükümdar yapan unsurlar maddi ve manevi unsurlar olmak üzere İki esas altında toplanabilir.
Manevi unsurlar; Ünvanlar, lakaplar, hutbe
Maddi unsurlar; Sikke, tuğra, çetr, nevbet, hil’at, sancak, tuğ, otağ, taht, taç idi.
Halifeler müstesna, hükümdarlar hiç bir kimseyi (hanedan üyesi de olsa) saltanatlarına ortak tanımamışlar, hiç kimse de bastırdığı paralarda kendi adını herhangi bir ünvanla anmaya cesaret edememişlerdir.
Ünvanlar ve lakaplar, Selçuklu sultanlarına Bağdat'daki Abbasi Halifesi tarafından merasimle tevcih edilirdi (verilirdi.)

Hutbe: Sultanın, hakim olduğu ülkelerdeki camilerde, Cuma namazları esnasında adının, Unvanlarının ve lakaplarının zikredilmesidir Buna "hutbe" hutbeyi okuyan din adamına da "hatip” denir.

Sikke (Para): Tahta çıkan hükümdarın ilk işlerinden biri de üzerinde kendi adının, ünvanın ve lakabının bulunduğu altın ve gümüşten sikke (para) ler bastırmaktır.
Altın paralara "dinar" deniyordu. Bir dinar günümüzde yaklaşık bir "reşat" altına denk geliyordu.

Taht: Maddi unsurların başında gelen taht, hakimiyet sembollerinden, altın ve gümüşten mücevherlerle süslenmiş olup insan boyunu aşan bir yükseklikte bulunur. Sultan merasimlerde, toplantılarda, kabullerde tahtına otururdu.

Nevbet (mehter = bando): Hükümdarlık sarayının kapısında veya çadırının önünde, ekseri namaz vakitlerinde çalan bir nevi devlet orkestrasının konser vermesidir.
Hükümdar seferde iken de devlet orkestrası yanında olur ve askeri coştururdu.

Çetr: Hükümdarın başının üstünde tutulan hükümdarlık şemsiyesi idi At-lastan veya altın sırmalı kadifeden yapılırdı.

Hil’at: İpek, gümüş, altın işlemeli süslü elbise, cübbe, feraciye, sarık vs. içine alırdı.

Sancak (Bayrak = Alem): Maddi hakimiyet alametlerindendir. Selçuklu bayrağının rengi kırmızı iken, Halifenin bayrağının rengi siyahtı. Hükümdar sancağı, bir şehir fethedilince kalesine dikilir, bu, o kentin düştüğüne işaret sayılırdı.

Tuğra: Hükümdarın imzası olup divandan yazılan ferman, hüküm, menşur, mektup vs. belgelerin üzerine basılırdı.

MERKEZ TEŞKİLATI
Merkez yönetimi iki önemli teşkilata sahipti.
1. Doğrudan hükümdara bağlı ve ona karşı sorumlu olan Saray teşkilatı
2. Başında büyük vezirin bulunduğu Hükümet (Divan-ı saltanat)

1. SARAY TEŞKİLATI
Selçuklu sultanları başkentte veya çeşitli vesilelerle seçtikleri yerlere dergâh adı verilen saraylar yaptırırlardı. Hükümdarlar kimi zaman da Otağ'da (çadır) ikamet ederdi. Hükümdar sarayda ailesiyle birlikte yaşardı. Sarayda, çeşitli hizmetler yürüten çok sayıda Türk asıllı gulam (kölemen = memluk) bulunurdu. Sarayın görevlileri arasında en yüksek mertebe Hacip-i Kebir (Büyük hacip) likti.

Büyük Hacip ve Hacipler: Devlet teşkilatında vezirden sonra gelen en büyük makam sahibi büyük hacip olup, karşılama merasimlerinde vezirle birlikte bulunurdu. "Büyük hacip, "emirlik” rütbesine sahip olup, askeri sınıfa dahildi. Gulam sistemine göre yetişmiş Türk komutanıydı.
Sarayın her türlü işlerinden büyük hacip sorumu olup, mahiyetinde çeşitli derecelerde hacipler ve buyrukçular (memurlar) vardı. Merasimlerde, resmi kabullerde, devlet erkanının ve saray teşkilatı mensuplarının hükümdar huzurunda derece ve rütbelerine göre nasıl ve nerede duracaklarını tayin ve kontrol ederdi. Karahanlılarda bu görevliye "tayangu" (ulu hacip) deniyordu.

2.HÜKÜMET TEŞKİLATI
Devletin icra (yürütme) vasıtasıdır. Merkez teşkilatı (büyük divan) ve eyalet teşkilatı olarak iki kısımdır.
1. Merkez Teşkilatı
Bütün imparatorluğu idare eden organdır. Bugünkü bakanlıkların karşılığı olarak divanlar meydana gelirdi. Her divanın başında "sahibi divan" adıyla bir bakan bulunurdu. Bakanların hepsi bir araya geldiklerinde, Büyük Divanı (Bakanlar Kurulu) teşkil ederlerdi. Büyük Divanın başı bugünkü başbakanlık vazifesini gören vezirdi.
Büyük Divan şu divanlardan meydana geliyordu
Divan-ı Tuğra (inşa), Divan-ı istifa, Divan-ı İşraf, Divan-ı Arz,
1. Tuğrai (inşa Divanı): Başında bulunan devlet adamına Tuğral veya Tuğrakeş (Tuğra çeken) veya Münşi denirdi. İki daireye ayrılıyordu.
a) Tuğral Dairesi: Hükümdarın menşur, tevki, ferman, misal adlarıyla çıkardığı emirnamelere onun işareti olan tuğrasını koyardı.
b) İnşa Dairesi: Görevi devletin iç ve dış muharebatını (haberleşme) idare etmek, bu husustaki vesikaları hazırlamaktı. Vezirin Sultana refakat edemediği hallerde, vekili olarak hükümdarın yanında bulunurdu.
2. İstifa Divanı: Başında bulunan devlet adamına Müstsvfi veya Sahibi Divan-ı İstifa denirdi. Bugünkü Maliye Bakanlığına denk gelirdi. En geniş teşkilata sahip bakanlıktı. Her vilayette Müstevfi, amid, amil vs. adlar altında mümessilleri (temsilci) vardı.
Görevleri: Devletin bütün gelirlerini giderlerini tutmak, devletin yıllık bütçesini tanzim etmekti. Hâzineden maaş alanların maaş ve ödeneklerinin ödeme muamelelerini yapardı.
3. İşraf Divanı: Başında bulunan devlet adamına Sahibi Divan-ı İşraf veya Müşrif denirdi. Devletin mali ve idari işlerini teftiş ve kontrol eden, bir nevi genel teftiş bakanlığı idi. Görünüşe göre asıl teftiş ettiği divan İstifa divanı idi. Müşrifin her vilayette naibi (vekili) vardı.
4. Arz Divanı: Divan-ı Arz: Başında bulunan devlet adamına "Arız" veya Arzu'l Ceyş denirdi. Bugünkü Milli Savunma Bakanlığının görevini yürütürdü. Ordunun maaş ve levazımatı (iaşesi) ile meşgul olur, maaş dağıtımı sırasında ve savaşa katılmadan önce ordu "arız" önünden geçit resmi ve atından silahlarına kadar genel bir kontrole tabi tutulurdu. Standartlara uymayan askerin kaydı silinirdi.
Bu büyük divanlar haricinde de divanlar vardı. Mezalim Divanı, Müsadere Divanı, Terekat Divanı, Kadılık Divanı vs.

EYALETLERİN YÖNETİMİ
Eyalet teşkilatında İranlılarla beraber Türkler de vazife alıyorlardı. Eyaletlerdeki başlıca memurlar; amid. şıhne, amil, nazır, muhtesip, reis, kadı, hatip, müftü idi.
1. Amidlik: Bir nevi vali sayılırdı. Devletin şu veya bu sebeplerle düzenin bozulup karışıklık içine düştüğü zamanlarda, sıradan kişiler amidlik elde edebilirlerdi. Askeri teşkilatta amirlik ne ise, mülki teşkilatta da amidlik idi. Bundan sonra hükümdarlık ve vezirlik gelirdi. Hükümdarın işraf meclislerine kabul edilen devlet erkanının son halkası idiler. Vezir gibi, askeri meclislerle de meşgul olurlardı. İmar faaliyetlerinde bulunmak da vazifelerindendi.
Amid: Vilayetlerin vergisini toplayan yetkilidir.
2. Şahnelik: Bir eyaletin sivil valiliği demek olan amidlik, Alp Arslan'ın saltanatının sonlarına doğru önemini kaybetmiş yerine eyaletlerin bir nevi askeri valiliği demek olan Şahnelik (şıhne) almıştır. Amid, Şahne'nin emrinde sadece mali meselelerde (özellikle ikta) meşgul olan bir yüksek eyalet memuru durumuna düşerken, şahne, eyaletin en yüksek mümessili haline gelmiştir.
3.  Amililik: Kalem ehlinden, yani İranlı biri tayin edilirdi. Üç anlamı vardır. Sivil vali, memur, vergi tahsildarı, bazen vasal hükümdarlar da amil sayılıyordu.
4. Muhtesiplik (hisse): Vazifeleri terazileri, fiyatları kontrol etmek, alışverişin doğru yapılıp yapılmadığına bakmak, şehir dışından getirilip pazarlarda satılan malları kontrol etmek, satışlar esnasında hile yapılmamasını temin etmekti.
5. Kadılık: Şer'i hukukun takipçisi olan kadılar, her şehirde "yargı (kaza)” yetkisine sahipti. Tayinleri ve azilleri hükümdar tarafından yapılırdı.
6. Hatiplik: Cuma namazlarında matbu hükümdarın adını zikreder, dindar ve Kuran'ı iyi bilen kimseler arasından seçilirdi.
Vilayetlere ulak denilen görevlilerin yürüttüğü güçlü bir de posta teşkilatı vardı.

ORDU
Türkler, devlet kurma ve idarede olduğu gibi, ordu teşkili, tanzimi, sevk ve idaresinde de tarihin derinliklerinden gelen tecrübeye sahipti.
Orduda cesaret, disiplin ve mahrumiyete tahammül temel vasıflardı.
Karahanlılarda ordunun çekirdeği Karluk, Yağma ve Çiğil Türklerinden meydana geliyordu.
Saray muhafızları ve hassa ordusu (doğrudan hükümdara bağlı askerler), şehzadelerin ve valilerin idaresindeki eyalet askerleri ordunun başlıca bölümleriydi.
Gaznelilerde ordu gulam askerleri, eyalet askerleri, ücretli askerler ve gönüllülerden oluşuyordu.

Gulam sistemi; Savaş esirleri arasından seçilenlerle, küçük yaşta toplanan erkek çocuklarının yetiştirildiği merkezlere "gulamhane" denirdi. En önemli gulam yetiştirme merkezi saraydı. Burada askeri eğitim yanında, protokol kaideleri ve yönetim ilkeleri de öğretilirdi.
Sultanın özel muhafız birliği olan hassa ordusu da, gulaman-ı saray ve hükümdarla birlikte savaşa katılan hassa ordusu da gulamlar arasından seçilerek oluşturulurdu.
Eyalet askerleri ise, İktalarda yetişmiş askerlerle, şehzade ve meliklerin kuvvetlerinden teşkil olurdu.
Ücretli askerler Oğuz. Karluk ve Yağma Türklerinden seçilirdi.
Gaznelilerde ordunun çoğunluğu atlı askerlerden meydana gelirdi. Ordu da filler de bulunurdu.

Ayrıca doğrudan hükümdara bağlı, merkezde bulunan hasta ordusu ve hanedan üyesi valilerin orduları da vardı.
Selçuklular, Türk-İslam devletlerinin en büyüklerindendir. Oğuzların Üçoklar kolunun, Kınık boyuna mensupturlar. 10. yüzyılın sonu ile 11. yüzyılın başlarında İslamı kabul ettiler. Selçuklular; Çin'den, Batı Anadolu dahil bütün Ortadoğu ülkeleri, Akdeniz sahilleri, Kuzeybatı Afrika, Hicaz ve Yemen'den Rusya içlerine kadar yayılan hakimiyetin, muazzam bir kültür ve medeniyetin temsilcisidir.
 
739 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Takvim
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar38.339638.4932
Euro43.500443.6748
Hava Durumu
Saat
Site Haritası
GÜZEL SÖZLER












Rozetler & Taşlar
   
 ADD PUL/ARMA:







OĞUZ KAĞAN MÜHRÜ:







 Değerli Taş Rozetler;


           
           M.Turkuaz

            
               Zümrüt

             
               S. Sitrin

             
                Y. Florit

              
               Akumarin

             
              Amazonit

             
              Ateş Opal

              
               Aventurin

              
                  Ay Taşı

              
               Benitoyit

              
               D. Kuvars

              
                 P.Florit

              
                 Galenit

              
                Hematit

             
                Jasper

              
                  Kalsit

              
             Labradonit

              
              Lal Garnet
         (Güç &Enerji)

             
           Lapis Lazuli

            
          Rutil Kuvars

             
                 Sedef
   (Bereket, Enerji)

            
               Selenit

            
              Selestit

            
            Septeryan
(Ejderha Yumurtası)

             
                K.Sitrin

             
                 Sodalit

              
                Turmalin

              
              Yeşim taşı

              
               Yıldız Taşı

              
                Zümrüt


    

    

    



    



















































































































Ademin Yıldızı


Afrika yıldızı


Asya Yıldızı


      Altın


Anti Madde


Bahai Zümrütü


    Beril


Cahiyo Yakutu


Dağların Işığı


En Pahalı Elmas


Grantdiyorit


Grisononun Ruhu


Guinness Zümrütü


Hindistan Yıldızı


Işık DAĞI


    Jadeite


Kalifornuyum


Kırmızı Elmas


Letseng Elması


  Maria Safiri


Mavi Garnet


Moğol Zümrütü


Musgravite

Orlov Elması


Painite Borat


    Platin


Plütonyum


Serendibite


Siyah Opal


  Taaffeite


Tiffany Elması


Umut Elması


Yeşim taşı