DEVLET YÖNETİMİ
Osmanlı Devleti'nde devlet yönetimi ikiye ayrılır. Merkezi Yönetim ve Taşra Yönetimi.
A. MERKEZİ YÖNETİM
• Osmanlı Devleti merkeziyetçi ve mutlak otoriteye dayalı bir yönetim anlayışı ile yönetiliyordu. Devletin başında Osmanlı hanedanından
gelen Padişah bulunuyordu.
• Egemenlik Allah adına Padişaha aitti. Bu nedenle bütün yetkiler Padişahta toplanmıştır. Padişahlar, Bey, Gazi, Hünkar, Hüdavendigar ve Sultan gibi unvanlar kullanmışlardır.
• Padişahlar, hükümdarlık alameti olarak kendi adlarına hutbe okutup, para bastırmışlardır.
• Padişah adayı şehzadeler, yetişmeleri için sancaklara gönderilirlerdi. Buna "Sancağa Çıkma" denilirdi. Devlet yönetiminde tecrübe kazanmaları için gittikleri sancaklarda yanlarına "Lala" adı verilen tecrübeli devlet adamları verilirdi.
• I. Ahmet 1603 yılında bu uygulamayı kaldırarak "Kafes Usulü"nü getirdi. Bu tarihten itibaren şehzadeler sarayda yetiştirilmeye başlanıldı.
• I. Ahmet devrine kadar Osmanlı Devleti'nde padişah öldüğü zaman yerine kimin geçeceği belirlenmemişti. Her şehzadenin padişah olma hakkı bulunduğundan bu durum şehzadeler arasında taht kavgalarının çıkmasına neden olmuştur.
• I. Ahmet 1603'te Ekber ve Erşed (büyük ve akıllı) olanın tahta geçmesi kuralını getirdi. Böylece taht kavgaları ve kardeş katliamı önlendi.
• Yavuz Sultan Selim'in Mısır Seferi (1517) ile Osmanlı padişahları aynı zamanda halife oldular.
• Padişahın yetkileri ilk kez ayanlar karşısında Sened-i İttifak ile kısıtlandı. Tanzimat Fermanı ile Osmanlı Devleti'nde hukuk devleti anlayışı yerleşmeye başladı.
• 1876 Kanun-u Esasi ile padişahın yetkileri ilk kez anayasa ile sınırlandı.
Divan-ı Hümayun:
• Divan, devlet işlerinin görüşülerek karara bağlandığı en yüksek kuruldu. Divan teşkilatı Orhan Bey zamanında kurulmuştur. II. Mahmut yaptığı ıslahatlar sırasında Divanı kaldırarak yerine Bakanlar Kurulu'nu kurmuştur.
• Divan, Padişah için Danışma Meclisi niteliğindedir. Divanın iki özelliği vardır, hem Yönetim kurumudur hem de en Yüksek mahkemedir.
Divan üyeleri ve görevleri şunlardır;
1. Padişah : Padişahlar Fatih'e kadar (1475) divanın başkanı idiler. Fatih'ten sonra padişahlar divan toplantılarına katılmadılar.
2. Vezir-i Azam (sadrazam): Padişahın mutlak vekili olup günümüzde- ki Başbakan' in konumundadır. Padişah mührünü taşır, padişah adına tayin ve terfiler yapar ve devlet işlerini yürütürdü. Sadrazamlar padişah yerine sefere çıktıkları zaman "Serdar-ı Ekrem"(Büyük Asker) unvanı alırlardı.
3. Vezirler: Günümüzde Devlet Bakanları konumunda olan vezirler daha çok askeri ve siyasi işlerden sorumlu idiler. Tecrübeli birer devlet adamı olup vezir-i azamın yardımcısı idiler. Osmanlı Devleti büyüdükçe sayıları artmıştır.
4. Kazaskerler: Anadolu ve Rumeli Kazaskeri olmak üzere sayıları ikidir. Adalet, eğitim, kültür ve diyanet işlerine bakarlardı. Divandaki büyük davalara bakan kazaskerler ayrıca kadı ve müderrislerin (profesör) tayin ve terfilerine bakarlardı. Günümüzdeki hem Milli Eğitim hem Adalet Bakanı konumunday- dılar.
5. Defterdarlar: Günümüzdeki Maliye Bakanı' nın konumunda olan defterdarlar, devletin bütün mali işlerinden sorumludur. Anadolu ve Rumeli defterdarları olmak üzere sayıları ikidir.
6. Nişancı: Protokol, yazı ve tapu işlerinde sorumlu idi. Padişah adına yazılan ferman, berat ve diğer belgelere padişahın tuğrasını (imzasını) çekerdi. Osmanlı kanunlarını çok iyi bilen nişancılar gerektiği zaman Divana bilgi verirlerdi.
7. Müftü (Şeyhülislam), Bu görevlilerden başka 16. yüzyıldan itibaren divan üyeleri arasında din işlerinden sorumlu,
8. Kaptan-ı Derya, donanmadan sorumlu ,
9. Reis'ül Küttap ve dış işlerinden sorumlu da katılmıştır.
B-TAŞRA YÖNETİM:
Osmanlı Devleti'nde, fetihlerle toprakların genişlemesi üzerine ülke yönetimini kolaylaştırmak için ülke eyaletlere, eyaletler sancaklara, sancaklar kazalara ve kazalar da köylere ayrılmıştır.
Eyaletler
Eyaletler idari bakımdan kendi içinde üçe ayrılıyordu.
1. Merkeze Bağlı Eyaletler
Merkeze bağlı eyaletler Anadolu ve Rumeli Beylerbeyliği olmak üzere ikiye ayrılıyordu. Merkeze bağlı eyaletleri Beylerbeyi yönetiyordu. Bu eyaletlerin halkı daha çok Müslüman Türklerden oluşuyordu.
2. Özel Yönetimi Olan Eyaletler
Trablusgarp, Cezayir, Tunus, Mısır, Basra, Bağdat, Habeş, Yemen gibi eyaletlerdir. Bu eyaletlerden yıllık belirli bir vergi alınmaktadır. Dirlik Sistemi uygulanmamaktadır. Bu eyaletlerin vergi gelirleri açık artırma yoluyla Mültezim adı verilen şahıslar tarafından toplanırdı (iltizam usûlü).
3. İmtiyazlı Eyaletler (Bağlı Beylikler)
İç işlerinde serbest, dış işlerinde Osmanlı Devleti'ne bağlı Eflak, Boğdan, Kırım ve Erdel gibi eyaletlerdir. Bu eyaletler Osmanlı Devleti'ne vergi öderler, gerektiğinde orduya asker gönderirlerdi.
IV. ORDU VE DONANMA:
Osmanlı ordusu kara ve deniz kuvvetleri olmak üzere ikiye ayrılırdı. Kara ordusu; Kapıkulu askerleri, Eyalet askerleri ve yardımcı kuvvetler olmak üzere üçe ayrılırdı,
A.KAPIKULU(MERKEZ ORDUSU) ASKERLERİ:
I. Murat zamanında savaş esiri çocukların asker olarak yetiştirilmesi amacıyla kuruldu. Kapıkulu ordusu piyadeler ve süvariler olmak üzere ikiye ayrılıyordu.
1. Kapıkulu Piyadeleri
a) Acemi Ocağı : Devşirilen çocukların getirildiği ilk ocaktır. Burada ilk askeri eğitim verilirdi. Acemi Ocağında eğitimlerini tamamlayan devşirmelerin bir kısmı enderuna gönderilirken bir kısmı da diğer Kapıkulu Ocaklarına gönderilirlerdi.
b) Yeniçeri Ocağı : I. Murat zamanında kurulmuştur. Osmanlı ordusunun yaya (Piyade) askerleridir. Komutanlarına Yeniçeri Ağası denilirdi. Yeniçeriler savaş zamanında padişahın yanında yer alırlardı. Barış zamanında ise Divanın koruyuculuğunu ve İstanbul'un güvenliğini sağlarlardı.
c) Cebeci Ocağı : Yeniçerilerin silahlarını yapan, tamir eden ve saklayan ocaktı.
d) Topçu Ocağı : Orduya ait topların yapımı, bakımı ve savaşlarda kullanılması ile görevli ocaktı.
e) Top Arabacılar Ocağı : Topların sefer sırasında taşınmasıyla görevli idi.
f) Lağımcı Ocağı: Kale kuşatmalarında tünel kazarak surların altına patlayıcılar koyan ve patlatan ocaktır.
g) Humbaracı Ocağı : Dinamit, bomba, havan topu yapan ve kullanan ocaktır.
h) Tulumbacı Ocağı: Lale Devri'nde açılan itfaiye ocağıdır.
ı) Doğancı ve Turnacı Ocağı : Haberleşme ve avlanmada kullanılan kuşları eğitmekle görevli ocaktır.
İ)Saka Ocağı: Ordunun su ihtiyacını karşılayan ocaktır.
2.Kapıkulu Süvarileri:
Saray etrafında bulunan atlı askerlerdir. Savaşta hükümdarın sağında ve solunda yer alarak padişahı, ordunun ağırlıklarını ve hazineyi korurlardı.
B. EYALET ASKERLERİ
1. Tımarlı Sipahiler
Dirlik arazi sahipleri (has, zeamet ve tımar) tarafından yetiştirilen askerlerdir. Tamamı atlı askerlerdir. Bunlar maaş almazlar, geçimlerini dirliklerden sağlarlardı. Osmanlı ordusunun asıl gücünü oluştururlardı. II. Mahmut zamanında tımarlara son verilince Tımarlı Sipahiler de ortadan kalktı.
2. Akıncılar
Osmanlı Devleti'nin Hıristiyan ülkelerle olan sınırlardaki eyaletlerde bulunurlardı. Düşman ülkelerine akınlar yaparak askeri hedefleri tahrip ederler, düşman kuvvetleri hakkında bilgi toplarlardı.
C. YARDIMCI KUVVETLER
1. Azaplar
Orduya sefer sırasında yol açarlar ve köprü kurarlardı.
2. Yaya ve Müsellemler
Orhan Bey zamanında kurulan ilk daimi ordudur. Kapıkulu ordusu kurulunca geri hizmetlere verildi.
3. Gönüllüler
Eli silah tutan Müslüman ve Hıristiyanların kendi istekleri ile savaşa katılmaları ile oluşan birliklerdi.
4. Derbentçiler
Önemli yollar üzerindeki geçitleri koruyan askerlerdir.
5. Bağlı beyliklerin ve özel yönetimli eyaletlerin gönderdikleri ordular
D. DONANMA
• Orhan Bey döneminde ele geçirilen Karesioğulları Beyliği'ne ait donanma Osmanlı donanmasının temelini oluşturur.
• Kuruluş Dönemi'nde istenen güce ulaşamayan Osmanlı donanması, Fatih zamanında Venedik ve Cenevizlilerle mücadele edecek bir güce ulaşmıştır. Yükselme Dönemi'nde Karadeniz ve Akdeniz Osmanlı hakimiyetine alınmıştır.
• Kanuni'den sonra donanmaya verilen önem azaldığı için Osmanlı donanması giderek gücünü yitirdi. Buna rağmen Sultan Abdülaziz'in gayretleri ile (1861-1876) Osmanlı donanması dünyanın üçüncü büyük donanması haline gelmiştir.
Donanmanın başkomutanına Kaptan-ı Derya veya Kaptan denilirdi.
Donanma Komutanına Reis, Deniz Askerlerine Levent adı verilirdi.