TÜRKİYENİN YER ALTI ZENGİNLİKLERİ ve JEOFİZİK
Jeofizik Nedir? Jeofizik, yeryuvarının ve diğer gezegenlerin fiziksel yapısını, yerin davranışını, depremleri inceleyen, yeraltı kaynaklarını (su, petrol, doğalgaz, maden yatakları, jeotermal alanlar), arkeolojik ve kültürel kalıntıları arayan, mühendislik yapıları ile kentsel yer seçimini belirleyen, fizik yasaları uyarınca matematiği ve jeolojiyi kullanarak yeraltının anlaşılmasını sağlayan, görüntüleyerek araştıran ve yeryuvarının dinamik davranışlarını belirleyen bilim dalıdır.
Jeofizik Bilimi, yeryuvarını oluşturan kayaçların ve yer malzemelerinin farklı fiziksel değiştirgenlere bağlı olarak geliştirilmiş çeşitli yöntemleri içinde barındırır:
* Sismoloji | * Elektrik yöntemler |
* Sismik | * Elektromanyetik yöntemler |
* Gravite | * Radyometrik yöntemler |
* Manyetik | * Jeotermik yöntemler |
Jeofiziğin Uygulama Alanları
* Yerin iç yapısının araştırılması
* Yerkabuğunun araştırılması
* Jeolojik haritalama
* Havza araştırmaları
* Hidrokarbon araştırmaları (kömür, petrol, doğalgaz)
* Jeotermal alanların araştırılması
* Maden yataklarının araştırılması
* Yeraltı suyu arama araştırmaları
* Yeraltı suyu kirliliğinin araştırılması
* Su yataklarına deniz suyu girişiminin haritalanması
* Karstik boşlukların araştırılması
* Mühendislik yapıları yer, temel, zemin araştırmaları
* Mühendislik yapıları yapı, donatı araştırmaları
* Arkeolojik ve kültürel yapıların araştırılması
* Kentsel dönüşüm yer seçimi araştırmaları
* Katı atık alanlarının ve yeraltı suyuna etkilerinin araştırılması
Jeofizik Mühendisliği, yeryuvarının ve diğer gezegenlerin fiziksel yapısını, yerin davranışını, depremleri inceleyen, yeraltı kaynaklarını (su, petrol, doğalgaz, maden yatakları, jeotermal alanlar), arkeolojik ve kültürel kalıntıları arayan, mühendislik yapıları ile kentsel yer seçimini belirleyen, fizik yasaları uyarınca matematiği ve jeolojiyi kullanarak yeraltının anlaşılmasını sağlayan, görüntüleyerek araştıran ve yeryuvarının dinamik davranışlarını belirleyen bir mühendislik dalıdır.
Jeofizik bilim dalında kullanılan başlıca yöntemler nelerdir?
Bu bölümde yer alan açıklamalar, "Sheriff, R.E. (2002). Encyclopedic Dictionary of Applied Geophysics, 4th Edition, Geophysical References, Vol.13, Society of Exploration Geophysicists" kitabındandır.
1-Gravite (Yerçekimi): Değişik yoğunluklu kayaçların yerçekimi üzerindeki etkisinin incelenmesi. Gravite alanının ilgilenilen sahada çeşitli yerlerde ölçülmesidir. Aramalardaki amaç yoğunluk dağılımlarının, dolayısıyla da kayaç türleri ile ilişkilerinin bulunmasıdır. Bazen, sarkaç gibi bir aygıtla tüm gravite alanı, bazen torsiyon terazisi ile gravite alanının türevleri ve genellikle de bir gravimetre ile gravite alanının iki nokta arasındaki farkı ölçülür. Gravite verileri genellikle Bouguer ya da serbest hava anomali haritaları şeklinde gösterilirler.
2-Manyetik: Yer içindeki kütlelerin mıknatıslanma özelliklerinden kaynak lanan manyetik alanın incelenmesi.Manyetik etüt, manyetik alanın veya bileşenlerinin (düşey gibi) ilgi duyulan yerdeki bir seri noktada ölçülmesidir. Genellikle amaç manyetik maddelerin toplandığı yerlerin bulunması veya tabanın derinliğinin saptanmasıdır. Olağan alandaki farklar, farklı duyarlıklı (suseptibiliteli) maddelerin dağılımındaki ve artık mıknatıslanmadaki değişikliklere bağlanabilir.
3-Sismoloji: Sismik dalgaların araştırıldığı, özellikle deprem çalışmaları veya petrol, doğal gaz, mineraller, mühendislik bilgisi vb. için sismik araştırmalar ile ilişkili olan jeofiziğin bir dalıdır.Sismoloji: yer sarsıntıları ve depremlerin oluş mekanizmasının ve sonuçlarının incelenmesi,
4-Sismik(titreşim): yapay ve doğal kaynaklardan üretilmiş sismik dalgaların yerin içindeki tabakalardan yayılmasının incelenmesi. Sismik: Sismik dalgaların incelenmesi ile jeolojik yapıların haritalandırılması için gerçekleştirilen, özellikle yapay kaynaklardan sismik dalgaların oluşturulması ve dalgaların akustik empedans kontrastından yansıması veya yüksek hız üyelerinden kırılmasıyla elde edilen varış zamanlarının incelendiği bir çalışmadır.
5-Elektrik: Yeryüzeyinde veya yer yüzeyine yakın yerlerde doğal veya indüklenmiş elektrik alanların, genellikle jeolojik haritalama veya temel haritalaması için veya mineral konsantrasyonlarının haritalanması için ölçülmesi ile gerçekleştirilir.. Elektrik: yer içindeki doğal ve yapay kökenli elektrik akımlarına karşı kayaçların dirençlerinin incelenmesi.
6-Elektromanyetik: Yapay olarak oluşturulan yeraltı akımlarıyla ilişkili olan manyetik ve/veya elektrik alanların ölçüldüğü bir yöntemdir. Doğal alan yöntemleri (Manyetotellürik gibi) kaynak olarak doğal enerji kullanırken, yapay kaynaklı elektromanyetik yöntemler (iki halka yöntemleri gibi) insan yapımı bir kaynağa ihtiyaç duyar. .Elektromanyetik: Yeraltı yapılarının elektrik iletkenlik ve elektomanyetik özelliklerini inceler. Yapay olarak oluşturulan elektromanyetik alan etkisi altındaki yer altı yapısının elektriksel davranışın incelenmesi,
7-Paleomanyetizma: Yerin jeolojik devirlerindeki manyetik alanın zaman ve uzaydaki değişimlerinin ve buna bağlı olarak kıta hareketlerinin ve deformasyonlarının incelenmesi. Kayaçların veya diğer maddelerin, mıknatıslandıkları zamandaki yer manyetik alanının doğrultu ve şiddetinin belirlenmesi için, doğal kalıcı mıknatıslanmalarının incelendiği çalışmalardır. Jeomanyetizma : Uzaydaki ve Yeryüzündeki manyetik alanın özelliklerini inceler,
8-Radyometrik ve Jeotermik: Genellikle gama ışını spektrometresini içeren elektromanyetik ışımanın miktarını ölçmek için yapılan çalışmalar radyometrik, yeryüzeyine yakın yüksek basınçlı su ve/veya su buharı aramaları da jeotermik çalışmalardır.Radyometrik ve jeotermik: Yeraltının radyoaktif ve sıcaklık özelliklerini inceler,
9-Kuyu Logları: Bir sondaj kuyusunda bir yada birden fazla fiziksel özelliğin derinliğin fonksiyonu olarak kaydedildiği kuyu içi ölçüleridir. (Radyoaktivite logu, SP-özdirenç logu gibi). Kuyu logları: Sondaj kuyularında yapılan gravite, manyetik, radyometri, elektrik vb. jeofizik yöntemlerdir.
10-Yüzey Nükleer Manyetik Rezonans (SNMR) : Atom çekirdeğinin (temel olarak çekirdekte bulunan protonun) manyetik özelliklerinden yararlanarak, yeraltının su içeriğini ve hidrolik geçirgenliğini derinliğin fonksiyonu olarak verebilen yeni bir yöntemdir.
11-Doğal Elektromanyetik: atmosfer ve iyonosferdeki elektriksel olaylardan kaynaklanan manyetik alanın yer içindeki oluşturduğu elektromanyetik alanın incelenmesi.
12- Radyoaktivite: radyoaktif mineral ve kayaçların dağılımının incelenmesi.
13-Termik(Sıcaklık): yerin sıcaklık değişimi ve dağılımın incelenmesi.
14-Uzaktan algılama: yerin çeşitli frekanslardaki sinyalleri yansıtma özelliklerinin incelenmesi.
15-Yer Radarı (Ground Penetrating Radar-GPR): Özellikle yeryüzeyine yakın derinliklerde bulunan, ortamın geneline göre farklı fiziksel özellikler gösteren alanların belirlenmesinde kullanılır. Temelde kullanılan cihaz, bir verici (Transmitter) ve bir alıcı (Receiver) antenle kayıtçıdan oluşur. Yer içine gönderilen yüksek frekanslı dalgaların yansıma ve kırılmalara uğrayarak yer içinden geri dönüşleri kaydedilir.
Son olarak elde edilen veriler sismik veri işleme tekniklerine benzer bir teknikle işlenerek yeraltının yapısı ortaya çıkarılır. Ülkemizde kullanımı son yıllarda oldukça yaygınlaşan bu yöntemin en önemli avantajı son derece ayrıntılı bilgilere ulaşılabilmesidir. Ancak bir dezavantaj olarak, sadece sığ aramalarda kullanılabilir; çünkü yüksek frekanslar, yer içindeki iletken ortamlarda kolayca atenüasyona uğrayarak derinlere ulaşamazlar.
İnsanoğlunun yerküreyi ve evreni keşfetmek için atıldığı maceranın sürükleyici öyküsü jeofiziğin öyküsüdür.
Jeofizik mühendisleri, Çalışma Alanları
1.T.C Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı,
2.Maden Tetkik Arama,
3.Afet İşleri Genel Müdürlüğü,
4.Tübitak Yer ve Deniz Bilimleri Enstitüsü,
5.Bayındırlık ve İskan Müdürlükleri,
6.Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü,
7.Karayolları Genel Müdürlüğü ve bağlı birimler,
8.İl Özel İdareleri,
9.Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı,
10.Devlet Su İşleri,
11.Etibank Genel Müdürlüğü,
12.Türkiye Kömür İşletmeleri,
13.Elektrik İşleri Etüd İdaresi,
16.Toprak-Su,Yol-Su-Elektrik Kurumu,
17.Büyükşehir Belediyeleri,
18.Dz.K.K. Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi,
19.Yabancı Petrol Şirketleri,
20.Özel Maden, Sondaj, Geoteknik, İnşaat Şirketleri ile Belediyelerde çalışmaktadırlar.
Jeofizik Dalları/Uygulama Çalışma Alanları
1.Levha tektoniği ve deprem araştırmaları
2.Sismik yöntemlerle karada ve denizde jeolojik yapıların araştırılması
3.Jeolojik zamanlardaki yer manyetik alanının belirlenmesi
4.Yeraltı kaynaklarının araştırılması
5.Çevre jeofiziği
6.Arkeolojik araştırmalar
7.Atmosfer ve uzay araştırmaları
8.Termal alan araştırmaları
9.Geoteknik / Zemin araştırmaları
10-Sismoloji (deprembilim) ve Yer içi Fiziği araştırmaları
11-Hidroloji araştırmaları
12-Jeomanyetizma ve Aeronomi araştırmaları
13-Meteoroloji ve Atmosfer Fiziği arastırmaları
14-Volkanoloji ve Yeriçi Kimyası arastırmaları
15-Fiziksel Oşinografi arastırmaları olarak sınıflandırılırlar.
Dünya enerjisinin geleceği olarak son dönemde ismi duyulan toryum alanında Türkiye en fazla rezerve sahip ilk üç ülkeden biri konumunda.
TÜRKİYE Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN) Bilim Komitesi Üyesi Prof. Dr. Saleh Sultansoy, 2030 yılında gelişmiş ülkeleri seviyesine çıkabilmek için en az 100 gigavatlık ek güç kurulması gerektiğini belirtti. 50 ton toryumla 50 gigavat enerji üretilebileceğini belirten Sultansoy, bu miktarın Türkiye'nin toryum rezervinin onbinde birinden az olduğunu ifade etti.
URANYUMUN 200 KATI ETKİLİ
20 yıl içerisinde dünyanın enerji haritasının toryum ile değişeceğini savunan Sultansoy, şunları kaydetti: "1 gigavatlık enerji için 3,5 milyon ton kömür veya 200 ton uranyum gerekiyor. Aslında 1 ton toryumdan da bu enerji elde edilebilir.
YÜZDE 50'Sİ YERLİ OLABİLİR
Toryum yakıtlı reaktörlerin 2020'li yıllarda ticarileşmesi öngörülüyor. 2030'larda ise elektrik enerjimizin yüzde 50'sini yerli kaynağımız toryumdan üretebiliriz.
REZERVİN YÜZDE 11'İ TÜRKİYE'DE
Dünyada toryum rezervi açısından üç ülkenin başı çektiğini ifade eden Sultansoy, şöyle devam etti: "Bilinen toryum miktarı açısından Hindistan ilk sırada bulunuyor. Onun hemen ardından Türkiye ve Brezilya geliyor. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) ve OECD verilerine göre 880 bin ton ile dünyadaki toryum rezervinin yüzde 11'i Türkiye'de bulunuyor. Diğer bağımsız kaynaklar rezervlerin bundan 3-4 kat fazla olduğunu tahmin ediyor.
THOR'DAN GELİYOR
Toryum madeni İsveçli bir bilim adamı tarafından icat edilirken, adını da İskandinav mitolojisindeki 'Şimşek Tanrısı' Thor'dan alıyor.
SADECE ISPARTA'YA 100 YIL YETER
TÜRKİYE topraklarındaki toryumun değerinin 120 trilyon dolar olabileceğinin tahmin edildiğini söyleyen Sultansoy "Isparta'da bulunan Çanaklı Madeni'nde kolay işlenebilen torit minerali şeklinde 20 bin ton rezerv var ve sadece bu rezerv 100 yıl boyunca elektrik enerjimizi karşılayabilir."
Türkiye’de, geçmiş yıllarda Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından yapılan çalışmalar sonucunda, Eskişehir- Sivrihisar-Kızılcaören yöresindeki nadir toprak elementleri ve toryum kompleks cevher yatağında, ortalama tenörü %0,2 ThO2 olan 380.000 ton görünür rezerv tespit edilmiştir. Ancak, söz konusu sahadaki toryumun zenginleştirilmesiyle ilgili teknolojik sorunlar henüz tam olarak çözülememiştir.
Türkiye’de MTA tarafından yapılan aramalar sonucunda 9.129 ton uranyum (U3O8) kaynağı bulunmuştur.
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü'nün yapısı güçlendirilecek. Toryumdan bor elementine kadar birçok rezervi bulunan Türkiye'nin tahmini 5 trilyon dolarlık yer altı zenginliğini hayata geçirecek uygulamalara hız verilecek.
Dünyada ticareti yapılan 90 çeşit madenden 77'si Türkiye'de bulunurken, bu madenlerin toplam değerinin 5 trilyon dolar olduğu tahmin ediliyor. Başbakan Binali Yıldırım başkanlığındaki 65. Hükümet'te bu kapsamda yer altı doğal zenginlikleri ülke ekonomisine kazandırmak için çalışmalarına başladı. Hükümet programında kaya gazı konusunda kapsamlı araştırma faaliyetleri yürütüleceği, demir cevheri, mermer ve bor başta olmak üzere sanayi hammaddelerinin yurtiçinde arama ve üretimine öncelik verileceği ve başta nadir toprak elementleri olmak üzere Türkiye'de yer alan hammaddelerin aranması ve üretilmesine yönelik arama programı başlatılacağı açıklandı.
TORYUM'UN YÜZDE 11'İ TÜRKİYE'DE
Türkiye'yi gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarabilecek zenginlik toprak altında çıkarılmayı beklerken yer altı kaynakları dünyanın enerji haritasını değiştirmeye de aday. Mevcut teknoloji ile 1 gigavatlık enerji için 3,5 milyon ton kömür veya 200 ton uranyum gerekirken bu enerji 1 ton toryumdan elde edilebiliyor. Dünyada toryum rezervi açısından ise üç ülke başı çekerken Hindistan'ın hemen ardından Türkiye ve daha sonra Brezilya geliyor. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) ve OECD verilerine göre 880 bin ton ile dünyadaki toryum rezervinin yüzde 11'i Türkiye'de bulunuyor.
3 MİLYAR TON BOR VAR
Yer altı kaynakları yönünden dünya madenciliğinde adı geçen 132 ülke arasında toplam üretim değeri itibariyle 28'inci, maden çeşitliliği itibariyle 10'uncu sırada yer alan Türkiye'nin en stratejik yer altı kaynaklarından biri de bor madeni. MTA verilerine göre Türkiye'de 3 milyar 66 milyon ton bor rezervi bulunuyor. Dünyadaki toplam bor rezervinin yüzde 74'üne sahip olan Türkiye bu madeni de daha işlevsel kullanarak enerjide dışa bağımlılığı azaltmayı hedefliyor.
TOPRAKLARDAN MADEN FIŞKIRIYOR
MTA verilerine göre Türkiye'de bulunan bazı madenlerin miktarı ise şöyle:
Altın: 700 ton
Bakır: 1 milyon 786 bin ton
Demir: 122 milyon ton
Gümüş: 6 bin ton
Krom: 26 milyon ton
Linyit: 13 milyar ton
Taşkömürü: 1.2 milyar ton
Uranyum: 9 bin 129 ton
SABAH
TÜRKİYEDEKİ MADEN YATAKLARININ BÖLGELERE GÖRE DAĞILIMI
Madenlerimiz Madencilik alanında ilk sistemli ve geniş ölçülü araştırma 1935 yılında Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü (MTA) nün kurulması ile başlamıştır.
Türkiye madenleri ile ilgili büyük bir kuruluşta Eti banktır (1935). Cumhuriyet döneminde, bulunan madenlerin işletilmesi görevi Eti bank’a verilmiştir.
Türkiye’deki Maden Rezervleri
Cinsi Rezerv (Gör+Muh)(Ton) Açıklamalar
ALTIN 338 Metal Au
BAKIR 1.697.204 Metal Cu
BOKSİT 87.375.000 % 55 Al2O3 (25.667.000 Metal Al)
BOR 1.805.709.953 % 24,4-35 B2O3
CİVA 3.820 Metal Hg
ÇİNKO 2.294.479 Metal Zn
DEMİR 132.100.000 % 55 Fe (82 458 750 Ton Metal Fe)
FOSFAT 70.500.000 % 19 P2O5
GÜMÜŞ 6.062 Metal Ag
KAYA TUZU 5.733.708.017 % 88,5 Üzeri NaCl İçerikli (200.000.000 Tonu Göl Rezervi)
KROM 25.931.373 % 20 Üzeri Cr2O3
KURŞUN 860.387 Metal Pb
KÜKÜRT 626.000 % 32 S
LİNYİT 8.300.000.000 AID: 868-5000 kcal/kg
TAŞKÖMÜRÜ 1.126.548.000 İyi Kalite
TÜRKİYE’DE MADENLER VE ENERJİ KAYNAKLARI
Ekonomik değeri olan mineral ve elementlere maden denir
Ekonomik değeri olan mineral ve elementlere maden denir.
Bir madeni işlemenin ekonomik olması bazı koşullara bağlıdır. Bunlar;
1-Rezervinin (maden miktarı) işletme için yeterli olması,
2-Maden rezervi içindeki saf maden oranının (tenorunun) yüksek olması,
3-Madenin çıkarıldığı bölgedeki ulaşımın kolay olması,
4-Sermayenin yeterli olması gibi koşullardır.
Ülkemiz maden çeşitliği bakımından Dünya’da ilk beş ülke arasında yer alır. Fakat birçok maden yatağı düşük rezervli ve dağınık hâldedir. Bu durum, ülkemizdeki madencilik faaliyetlerini olumsuz etkiler. Ülkemizde çıkarılan madenlerin bir kısmı kendi sanayi kollarımızda kullanılmakla birlikte önemli bir kısmı ham ya da yarı işlenmiş olarak ihraç edilmektedir. Ülkemizde madencilik faaliyetleri 1935 yılında kurulan Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA) ve özel sektör tarafından yürütülmektedir.
MADENLER Jeolojik Geçmişin Yenilenemeyen Mirası
Maden Nedir? Maden, diğer adıyla cevher, yer kabuğunda iç ve dış doğal etkenlerle oluşan, ekonomik yönden değer taşıyan minerallere verilen isimdir. Maden yatağı denilince genel olarak cevher mineralleri yatağı anlaşılır.
Maden Yatağı Maden yatağı; karlı şekilde potansiyel olarak çıkartılabilen, yeryüzünde veya yeraltında doğal olarak oluşmuş maddelerin (katı, sıvı, gaz) yoğunlaşmış şeklidir. Veya Kullanılan eşyaları elde etmek için belirli bir şekilde çıkartılabilen yoğunlaşmış elementler, bileşenler, madenler veya kayalar maden yatağı olarak tanımlanabilir.
Eğer bu mineraller topluluğundan gerek rezerv, gerek tenör ve bunun gibi ekonomikliğini ilgilendiren diğer şartlar yüzünden üretim yapılamıyorsa o zaman maden yatağı değil bu topluluğa maden oluşumu denilebilir. Maden yatakları genellikle küçük hacimli oluşumlardır. Bir maden yatağının araştırılması ve incelenmesi demek, o yatağın jeolojik, mineralojik ve oluşumuna yönelik incelemelerin yapılması demektir.
REZERV: Yatağın tespit edilen kısmı ve kar ile yasal olarak çıkarılabilecek halen mevcut olan miktardır. Cevher minerallerinin içinde bulunduğu kayaç topluluğu hacim veya ağırlığına o cevherin rezervi denir. Rezerv için cevherli kütlenin geometrisinin ortaya çıkarılması gerekmektedir. Cevher kütlesinin ortaya çıkarılmasında, jeologlar çoğu zaman cevher rezervlerini; görünür, muhtemel ve mümkün rezervler olarak üç sınıfa ayırırlar.
CEVHER VE GANG MİNERALLERİ
Bir veya birden fazla kimyasal olarak farklı veya benzer minerallerden oluşmuş kendisinden metal elde edilebilecek mineral topluluğuna cevher denir. Her cevher genellikle iki ana mineral grubundan oluşur. cevher mineralleri gang mineralleri
CEVHER VE GANG MİNERALLERİ
Cevherde metalleri ihtiva eden ve o metalin kendisinden elde edildiği minerale cevher minerali denir. Gang minerallerinin metal ihtiva edip etmemesi pek önemli değildir. bir çok pb ve zn yatağında siderit (FeCO3) vardır. fakat, bu az olup kullanılmaz. Bu durumda, bu bir gang mineralidir.
Madenlerin Sınıflandırılması
Maden oluşumları; magmatik, metamorfik, sedimenter, biyolojik ve ayrışma olmak üzere kendilerini oluşturan süreçlerin tipine bağlı olarak sınıflandırılabilir. Dünyadaki cevherlerin çoğu magmatik kaya oluşumu ve genelde istenen metallerin ekonomik olarak toplandığı zenginleşme sürecinin bir sonucudur. Metamorfizma, metalik ve asbest-talk gibi metalik olmayan çeşitli maden yataklarının oluşumuna neden olabilir.
Madenlerin Sınıflandırılması
A. METALLER a. Demirli -Demir: Demir, Manganez, Kromit -Demirli Alaşımlar: Molibden, Nikel, Kobalt, Volfram, Vanadyum b. Demirsiz -Hafif: Alüminyum, Magnezyum, Titanyum -Kıymetli: Altın, Gümüş, Platin -Nadir: Radyum, Berilyum
B. METAL OLMAYANLAR: a. Yakıtlar (Enerji kaynağı madenler) -Akıcı: Petrol (Sıvı), Tabii Gaz (Gaz) -Katı: Taşkömürü, Linyit, Bitümlü Şeyl, Borat, Uranyum
C. DİĞER :
Yapı malzemeleri: Kum ve Çakıl Taşları, Çimento Malzemeleri, Kükürt
Kimya maddeleri: Tuz, Kromit, Pirit, Borat
Gübre maddeleri: Fosfat, Potas, Nitrat
Seramik maddeleri: Kil, Silis, Feldspat
Refrakter maddeler: Silis, Kil, Kromit
Aşındırıcı maddeler: Kumtaşı, Korendon, Gröna, Elmas
İletken olmayan maddeler: Asbest, Mika, Magnezyum
Boya maddeleri: Okr, Kil, Diatomit, Barit
Kıymetli ve yarı kıymetli taşlar: Elmas, Zümrüt, Yakut
Maden Arama: Maden yataklarının jeolojisi kaya döngüsü ile ilgilidir. Herhangi bir madenin aranması, o bölgede gerçekleşmiş jeolojik olayların, etkili oldukları alanların, kayaç türlerinin ve geometrisinin çözümlenmesini gerektirmektedir. Arama süreci, önceden üretilmiş verilerin yorumlanmasıyla başlar, madenin üretilmesi sırasında devam eder ve madenin tüketilmesine rağmen bir süre daha devam eder.
Maden aramanın planlanmasında yan kayacın özellikleri dikkate alınmalıdır. Magmatizma, yüzeysel alterasyon veya bozuşma, tortullaşma, metamorfizma cevherleşmeye sebep olabilir. Oluşumun yan kayaçla eşzamanlı olup olmaması, oluşan yatağın tipi ve şekli, ilgili elementler ve alterasyonlar, oluşum yaşı gibi parametreler aranacak madene göre arama programını dolayısı ile maliyetleri etkiler.
Maden Arama Aşamaları : Aranan madenin oluşum özelliğine göre, 1. Öncelikle; paleocoğrafya, jeoloji, uzaktan algılama, jeokimya, jeofizik, metallojeni haritaları ve maden/zuhur bilgileri gibi temel bölgesel veriler değerlendirilir. 2. Önemli bulunan bölgelerde ön aramalar şeklinde arazi çalışmalarına başlanır. Jeoloji, jeokimya ve jeofizik haritaları tamamlanır ve gerektiğinde stratigrafi sondajı yapılır. 3. Ön arama sahalarından derlenen verilerin değerlendirilmesi sonucunda, belirlenen hedef sahalarda detay aramalar aşamasına geçilir.
Maden jeolojisi, jeokimya anomali, jeofizik haritaları tamamlanır. Açınsama (istikşaf) ve rezerv sondajları yapılır. Gerektiğinde yarma/galeri gibi yöntemlere başvurulur ve teknolojik test örneği alınır. Rezerv, tenör, parajenez, mineralojik özellikler ve teknolojik test olumlu ise madenin üretimi için gerekli diğer parametreleri de değerlendiren fizibilite raporu yazılır. Maden işletmeye hazır hale gelmiştir. 4. Güncelleştirilmiş maden jeoloji haritaları ve diğer bilgiler ışığında üretim sürecinde karşılaşılan problemler ile üretim tamamlandıktan sonra çevrede veya daha derinde madenin devamının veya buna bağlı oluşmuş başka bir madenin bulunup bulunmadığı araştırılır.
BAŞLICA MADEN ÇEŞİTLERİMİZ
Demir : Demir, metal sanayiinin ham maddesidir
Türkiye’nin her bölgesinde rezervi vardır. Türkiye’de bugüne kadar yaklaşık 900 adet demir cevheri yatağı saptanmış bunlardan ekonomik olabileceği düşünülen 500 kadarının etüdü yapılmıştır.
İşletilen başlıca demir madenlerimiz; Divriği ve Kangal (Sivas), Hekimhan ve Hasan-çelebi (Malatya), Havran (Balıkesir), Niğde, Kayseri, Adana ve Kahramanmaraş’tadır. Bu rezervlerden çıkarılan demir madenleri; Karadeniz Ereğli, Karabük, İskenderun, İzmir ve Sivas’taki demir – çelik fabrikalarında işlenir. Türkiye, demir madeni zenginliği bakımından Türkiye’de sekizinci sıradadır.
Bor Mineralleri: Tuz bileşiği hâlinde olan bor mineralleri, hafif ve kimyasal etkilere karşı dayanıklıdır. Bor mineralleri yaklaşık 250 değişik alanda kullanılmaktadır. Bunlar; plastik, ısıya dayanıklı cam, temizlik maddeleri üretimi, fotoğrafçılık, çimento, ilaç, jet ve roket yakıtları ile nükleer enerji üretimidir.
Bor Mineralleri: Bor minerallerinden elde edilen boraks ve asit borik özellikle nükleer alanda jet ve roket yakıtı , sabun deterjan lehim, fotoğrafçılık tekstil boyaları cam, elyaf ve kağıt sanayisinde kullanılmaktadır.
Dünya bor minaralleri rezervlerinin yarısından fazlası %75 i(3 milyar ton) ülkemizde bulunur. Türkiye’yi rezerv bakımından ABD ve Rusya izlemektedir. Bu rezervlerin bulunduğu başlıca maden yataklarımız; Seyitgazi (Eskişehir), Bigadiç ve Susurluk (Balıkesir), Emet (Kütahya), Mustafa Kemalpaşa (Bursa) yörelerindedir. Bu yörelerde çıkarılan bor tuzları Bandırma ( Balıkesir) ile Kırka ( Eskişehir) yörelerindeki fabrikalarda işlenir.
Bor madenleri kaynağı Tuz bileşiği halinde olan bor mineralleri, hafif ve kimyasal etkilere karşı dayanıklıdır.
BORUN KULLANIN ALANLARI
SERAMİK Kimyasallarının kullanıldığı sanayi dalları cam ve seramik sanayi, temizleme ve beyazlatma sanayi, yanmayı önleyici madde yapımı, tarım, metalurji ve nükleer uygulamalardır YANMAYI ÖNLEYİCİ MADDE
Krom: Demir çelik sanayiinde paslanmaz dayanıklıçelik yapımında kullanılır. Ülkemizdeki en önemli krom yatakları; Guleman (Elazığ), Kopdağı (Bayburt), Fethiye ve Köyceğiz (Muğla), Acıpayam ve Buldan (Denizli), Orhaneli (Bursa), Mihalıççık (Eskişehir), Karsantı ve Pozantı (Adana) ve Kayseri’dedir.
Son yıllarda 500 bin tonun altına düşen yıllık üretimimizin yaklaşık yarısı ihraç edilir. Geriye kalan miktar ise Elazığ ve Antalya’daki ferro krom fabrikalarında işlenir. Türkiye krom rezervi bakımından Dünya’da beşinci sırada yer alır.
Bakır: İnsanların ilk kullandığı madenlerdendir. Bakır madeni yatakları genellikle çinko ve kurşun yataklarıyla birlikte bulunur. Elektrik ve elektronik sanayisinde kullanılır. Bakır mutfak eşya yapımına kullanılır.
En önemli bakır yataklarımız Murgul (Artvin), Küre (Kastamonu), Maden (Elazığ), ve Çayeli (Rize) yörelerindedir. Bu yörelerde elde edilen bakır cevheri Samsun, Murgul ve Maden’deki işletmelerde işlenir. Ülkemiz bakır üretiminde Dünya’da yedinci sıradadır.
Fosfat: Suni gübrenin ham maddesi olarak kullanılan fosfat, ülkemizde Mazıdağı (Mardin), Adıyaman, Hatay, Bingöl ve Bitlis yörelerinde çıkarılmaktadır. Çıkarılan fosfat Mazıdağı fosfat işletmelerinde işlenir. Ülkemizdeki fosfat yatakları gübre fabrikalarının ihtiyacını görecek yeterlilikte değildir. Bu nedenle başta Fas, Tunus ve Cezayir gibi Kuzey Afrika ülkelerinden ithal edilir.
TUZ: Kimya sanayii, dericilik, konserve ve salça sanayiine kadar birçok alanda kullanılan tuz, ülkemizde bol miktarda ve kaya tuzu yataklarından elde edilir. En önemli göl tuzu yatağımız Tuz Gölü’dür. En büyük deniz tuzu yatağımız ise izmir Körfezi’ndeki Çamaltı Tuzlası’dır. Kaya tuzu yataklarımızın başlıcaları; Çankırı, Kırşehir, Yozgat, Erzurum, İğdır ve Kağızman (Kars) yörelerindedir. Tuz: Türkiye tuz yatakları bakımından son derece zengindir. Kaya tuzu yatakları üçüncü jeolojik zamanda, kapalı göl havzalarında suların buharlaşması ile oluşmuştur.
Civa: Doğal ortamda sıvı olarak elde edilen tek sıvı madendir. Aynaların sırlanmasında, zirai ilaç yapımında, altın çıkarımında, boya ve asit sanayiinde kullanılır. Konya, İzmir, Manisa ve Uşak çevresinde cıva yatakları vardır. Cıva: Tek sıvı madendir. Zirai ilaç yapımında, kâğıt sanayisinde, suni gübre üretiminde ve boya sanayisinde kullanılır.
Mermer: Ülkemiz Dünya’nın en önemli mermer üreticilerindendir. Çok çeşitli mermer türlerimizin bulunduğu ülkemizde bu yatakların çoğunluğu: Marmara ve Ege bölgelerinde yer alır. Marmara Adası (Balıkesir), Balıkesir, Bursa, Bilecik, Muğla, Afyon ve Denizli mermer yataklarının bulunduğu başlıca illerdir. Adıyamanda önemli miktarda mermer bulunmaktadır.
Lüle Taşı: Lüle taşı, hafif ve parlak yüzeylidir. Küçük süs eşyaları, ve takı yapımında kullanılır. Dünya’nın en kaliteli lüle taşıülkemizde bulunmaktadır. Eskişehir’de (Sarısu, Kayıköyü, Gökçeoğlu) çıkarılır.
Oltu Taşı: Süs eşyaları ve teşbih yapımında kullanılan oltu taşı, Erzurum’un Oltu ilçesinde çıkarılır. Bölgede oltu taşıçıkarmak için açılan ocak sayısı 600 civarındadır.
Kükürt : Kimyasal özelliği nedeniyle tarım alanlarının ilaçlanmasında, asfalt yapımında,kimya ve boya snayisinde kullanılır. Ayrıca kauçuğun işlenmesinde ve sülfirik asit üretiminde de kullanılır.bilgidagi.com
En önemli kükürt yatağı olan Keçiborlu (Isparta) yöresindeki isletmeler kapatılmıştır. Kükürt üretimimiz petrol rafinerilerinin artıklardan ve ithalat yoluyla karşılanır. Ülkemizde kükürt yatakları Keçiborlu (Isparta) ve Milas (Muğla) çevresinde bulunmaktadır.
KÜKÜRTÜN KULLANIM ALANI :Kimyasal özelliği nedeniyle tarım alanlarının ilaçlanmasında, asfalt yapımında, kimya ve boya sanayisinde kullanılır. Ayrıca kauçuğun işlenmesinde ve sülfirik asit üretiminde de kullanılır.bilgidagi.com
ZIMPARA TAŞI: Başkalaşım kayaç türü olan sert bir bileşiktir. Ahşap ve metal yüzeylerinin parlatılmasında kullanılır. Çeşitli kesici, torpüleyici ve silici aletlerin yapımında kullanılan zımpara taşı yönünden ülkemiz çok zengindir
TÜRKİYEDE KROMİT REZERVESİ
Dünya kromit madenciliğinde yüzde 6’lık üretim payı ile dikkati çeken ülkemiz 25 milyon tonluk rezerve sahiptir.bilgidagi.com
TÜRKİYE’NİN KROMİT İHRACATI
Türkiye, dünyanın en büyük kromit ihraç eden ülkesidir. Türk kromitleri, dünya krom pazarlarında her zaman üst seviye fiyatlarla talep edilen, kaliteli, metalürjik kalite cevherler olarak aranmaktadır.
Krom: Çok sert ,çok iyi cilalanabilen ve paslanmayan bir maden olduğu için , madeni eşya yapımında büyük önem taşır. Kaplamacılıkta ve çelik yapımında kullanılır.
Kromit: Sertlik derecesi yüksek olan ve paslanmaya karşı çok dayanıklı olan krom, bu özelliği nedeniyle paslanmaz çelik sanayinden (mutfak eşyaları, makine parçaları vb.) iş makineleri sanayisine, kaplamacılık ve çelik yapımına kadar birçok alanda kullanılır.bilgidagi.com
KROMİT YATAKLARI Fethiye, Köyceğiz, Denizli
Alacakaya (Guleman) (Elazığ)Bursa, Eskişehir, Adana, Kayseri, Mersin, İskenderun, Kahraman Maraş, İslahiye ,Kopdağı (Doğu Anadolu)
KRONİT’İN YENİ KAYNAKLARI
Adana'nın kuzeyindeki Akdağ yöresinde de yeni krom yatakları bulunmuştur. Akdağ krom yatakları, Dünyanın en zengin yataklarıdır. Türkiye, krom çıkarımında dünyada 3. sıradadır.
TÜRKİYEDE KROMİT REZERVESİ
Dünya kromit madenciliğinde yüzde 6’lık üretim payı ile dikkati çeken ülkemiz 25 milyon tonluk rezerve sahiptir.bilgidagi.com
TÜRKİYE’NİN KROMİT İHRACATI
Türkiye, dünyanın en büyük kromit ihraç eden ülkesidir. Türk kromitleri, dünya krom pazarlarında her zaman üst seviye fiyatlarla talep edilen, kaliteli, metalürjik kalite cevherler olarak aranmaktadır.
Boksit: Alüminyumun hammaddesi olan boksit çok hafif olduğundan uçak sanayisinde, otomobil, ev, elektrik malzemesi yapımında kullanılır. Boksit madeninin işlenmesiyle alüminyum madeni elde edilir
Boksit’in kullanIm alanlarI
Boksit çok hafif olduğundan uçak sanayiinde, elektrik - elektronik sanayii, izolasyon malzemelerinin yapımında, konserve ve ambalaj sanayiinde, inşaat sektöründe kullanılır.bilgidagi.com
BOKSİT YATAKLARI Seydişehir (Konya), Akseki (Antalya) İslahiye (Gazi Antep) ve Milas (Muğla) civarında bulunur.bilgidagi.com
Asbest (Amyant): 14 bin °C sıcaklığa dayanır. Isıya dayanıklı araç ve gereç yapımında kullanılır. Kanserojen madde bulundurması nedeniyle, kullanımı sınırlandırılmıştır.
Kükürt: Kükürt gübre, kimya ve boya sanayisinde kullanılır. Ayrıca kauçuğun işlenmesinde ve sülfirik asit üretiminde kullanılır. Zımpara Taşı: Çeşitli kesici, torpüleyici ve silici aletlerin yapımında kullanılan zımpara taşı yönünden ülkemiz çok zengindir.
Barit: Suda erimeyen bir maden olduğundan boya, deri, kimya, cam ve kauçuk sanayisinde kullanılır.
Kurşun - Çinko: Genelde kurşun ve çinko bir arada bulunur.
Lületaşı ve Oltutaşı: Süs eşyası yapımında kullanılır. Fosfat: Gübre hammaddesi olarak kullanılır.
Manganez: Çeliğe sertlik kazandırmak ve direncini artırmak için kullanılır.
Volfram (Tungsten): Çok sert olması nedeniyle özel sanayi çeliği olarak kullanılır. Demiryolu, iş makineleri, uçak ve gemi yapımı yanında, ampullerde enerjiyi ışığa çevirmede kullanılır.
Kurşun ve cinko: Genelde bakır yatakları ile birlikte bulunur.
Başlıcaları: Ak Dağ madeni (Yozgat), Cam ardı (Niğde), Koyulhisar (Sivas)
Yenice (Çanakkale), Köprübaşı (Trabzon)’ındadır.
Altın, Gümüş: Kütahya’daki Gümüş Köy’de üretilmektedir. Keban ve Gümüşhane’deki yataklar, çok eskiden buyana işletildiği için ekonomik değerini yitirmiş ve kapatılmıştır.
Diğer Madenler:
Seydişehir-Konya : Boksit, Alüminyum
Mazıdağı-Mardin,Tut-Adıyaman : Fosfat
Afşin-Elibstan-Kahramanmaraş : Linyit (Türkiye’nin 1., dünyanın 2. büyük rezervi)
Hamitabat-Lüleburgaz-Trakya : Doğalgaz
Çamurlu-Mardin : Doğlagaz
TÜRKİYE’DEKİ ENERJİ KAYNAKLARI
İnsanlar ihtiyaçları olan maddeleri üretebilmek ve ulaştırmayı sağlayabilmek için sürekli enerji kullanırlar Bu enerjinin bir kısmıyenilenebilirdir. Güneş, su ve rüzgâr bunlardandır. Ancak insanların kullandığı enerjinin çoğu yenilenemeyen özelliktedir. Kömür, petrol, ve doğal gazdan elde edilen enerji bunlardandır. Ülkemizde bulunan başlıca enerji kaynaklarışunlardır.
Taş Kömürü: I. jeolojik zamanda oluşmuş organik tortul kayalardandır. Kalori değeri yüksek olduğu için demiri eritmede demir çelik fabrikalarında kullanılır. Ülkemizde Zonguldak, Amasra ve Ereğli arasındaki sahada çıkarılır. Buradan elde edilen taş kömürü, Ereğli ve Karabük demir çelik fabrikaları ile Çatalağzı Termik Santrali’nde elektrik enerjisi üretiminde kullanılır.
Linyit: Ülkemizdeki en zengin enerji kaynağıdır, III. jeolojik zamanda oluşmuş organik tortul kayaçlardandır. Taş kömürüne göre kolori değeri daha düşüktür. Türkiye’nin hemen her bölgesinde linyit rezervleri bulunmaktadır. Bunlardan başlıcaları; Ankara (Nallıhan), Kütahya (Tavşanlı, Seyitömer, Tunçbilek), Manisa (Soma), Muğla (Yatağan), Erzurum ve Amasya’dır. Çıkarılan linyitin yarıdan fazlası termik santrallerde, geri kalanı ise konutların ısıtılmasında ve sanayide kullanılır. Linyitle çalışan başlıca termik santrallerimiz Soma, Tunçbilek, Yatağan, Afşin – Elbistan, Çayırhan ve Orhaneli santralleridir.
Petrol: Ham madde ve enerji kaynağı olarak kullanılabilen en değerli doğal zenginliklerdendir. 20. yüzyılın başlarından günümüze dek hızla önem kazanmıştır. Türkiye’nin bugünkü petrol ihtiyacı 25,5 milyon ton civarında olup, bunun ancak % 10′u ülkemizden elde edilmektedir. Ülkemizin petrol üretiminin tamamına yakını Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden Adıyaman ve Batman, Diyarbakır dan karşılanır. Bu bölgeden elde edilen ham petrol Batmandaki rafineride işlenir. Dışarıdan ithal edilen ham petrol ise İzmit (ip-raş), İzmir (Aliağa), Kırıkkale(Orta Anadolu) ve Mersin (Ataş) rafinerilerinde işlenmektedir.
Petrol işleme tesislerimiz :
İzmir’de Aliağa Rafinerisi
İzmit’te İpraş Rafinerisi
Mersin’de Ataş Rafinerisi
Batman’da Batman Rafinerisi
Kırıkkale’de Orta Anadolu Rafinerisi
Doğal Gaz: Petrolün gaz hâline dönüşmüş bir biçimi olan dağal gaz petrol rezervlerinin çevresinden çıkarılır. Temiz bir yakıt olması nedeniyle son yıllarda kullanım alanı yaygın olan doğal gaz ülkemizde sınırlı bir üretime sahiptir. Ülkemizde doğal gaz yataklarının bulunduğu yerler; Hamitabat (Kırklareli), Hayrabolu (Tekirdağ), ve Çamurlu (Mardin) yöreleridir.Elektrik üretimimizin yaklaşık % 44′ü doğal gazdan elde edilmektedir. Bu nedenle doğal gaz ihtalatımız oldukça fazladır. Doğal gaz ile elektrik üreten santrallerimiz Hamitabat, Ambarlı (İstanbul) ve Ovaakça (Bursa)’dadır.
Rüzgâr Gücü: Çevreyi kirletmeyen temiz ve tükenmez bir enerji kaynağıdır. Bu özelliklere sahip olması rüzgâr gücünün kullanılmasını cazip hâle getirmiştir. Ancak pahalı bir yatırım olması nedeniyle ülkemizde rüzgâr gücü ile çalışan santraller çok azdır. Bu santrallerin ilki Çeşme (İzmir)’nin Alaçatı beldesinde kurulmuştur. Rüzgâr potansiyeli yüksek olan Çanakkale, Muğla, Balıkesir ve Manisa gibi illerde de bu tür santrallerin kurulması planlanmaktadır.
Su Gücü (Hidroelektrik Güç):
Suyun yüksekten aşağılara doğru akışının oluşturduğu enerjiye su gücü veya hidroelektrik enerjisi denir. Türkiye’nin ortalama yükseltisinin fazla olması, akarsuların dar ve derin vadilerde akması nedeniyle hidroeletrik potansiyeli oldukça fazladır.Türkiye hidroelektrik potansiyeli bakımından Avrupa’da Rusya ve Norveç’ten sonra üçüncü sıradadır yılına göre ülkemizde üretilen elektrik enerjisinin yaklaşık % 28′i hidroelektrik santrallerinden karşılanmıştır.
Güneş Enerjisi: Güneş enerjisi, tükenmeyen enerji kaynakları içinde en nemlisidir. Türkiye’nin Akdeniz iklim bölgesinde yer alması nedeniyle birçok bölgemizde yıl içindeki güneşli gün sayısı ve güneşlenme süresi yeterli düzeydedir.
Güneş enerjisinden ülkemizde daha çok ev ve iş yerlerinin ısıtılmasında, sıcak su elde etmede yararlanılır. Güneydoğu Anadolu, Akdeniz ve Ege bölgeleri güneş enerjisinin kullanımına en elverişli bölgelerimizdir.
Jeotermal Enerji: Faylarla parçalanmış arazilerde yaygın olarak görülür. Yer altına sızan suların magmaya yaklaştığı yerde ısınıp buhar hâlinde yeryüzüne kendiliğinden ya da sondajlarla çıkmasıyla kullanılan enerji kaynaklarıdır. Ülkemizde fay hatlarının geniş yer kaplamasından dolayı jeotermal enerji potansiyeli fazladır. Bu enerjiden konutların ısıtılmasında ve elektrik üretiminde yararlanılır. Sarayköy (Denizli), Germencik ve Sultanhisar (Aydın)’da elektrik üreten jeotermal santraller mevcuttur. Adıyaman da çok miktarda Jeotermal saha var, işletilmesi lazım.
Jeotermal Kaynaklarımız:
Jeotermal enerji, yer altındaki sıcak sulardan ya da su buharından elde edilir. Türkiye yakın bir jeolojik devirde oluştuğundan ve genç kıvrım dağları kuşağında bulunduğundan dolayı, fay hatları ve fay kaynakları oldukça yaygındır.
Özellikle Ege Bölgesi’ndeki;
Germencik (Aydın),
Balçova (İzmir),
Sandıklı (Afyon) ve
Sarayköy (Denizli) civarında sıcak su kaynakları bulunmaktadır.
Şu anda sadece Sarayköy (Denizli) de elektrik enerjisi üreten jeotermal santral bulunmaktadır.
Kaya gazı (Shale gas) nedir?
Son zamanlarda sıkça gündeme gelen bu konuyu sizlerle paylaşıp ülkemiz açısından değerlendirmek istedim. Kaya gazı; kayaların(kayaçların) içine sıkışmış halde bulunan gaz(doğalgaz) olarak tanımlanabilir. Gazın içinde kaldığı kayalar geçirgen olmadığından kalan gazı toplamak ve çıkarabilmek için dışarıdan müdahale gerekiyor. Yatay sondaj yöntemi veya Hidrolik çatlatma yöntemi ile kayaçlar arasında kalan gaz yüzeye çıkarılabiliyor.
”Kaya gazı nasıl çıkarılıyor” kısaca bunu özetleyelim. Kaya gazı çıkarmanın iki yöntemi var; Hidrolik Çatlatma(Hydraulic Fracturing) yöntemi ve Yatay Sondaj(Horizantal Drilling) yöntemi. Bu yöntemlerle kaya gazı çıkarmanın çevreye olumsuz etkileri de var. Bu sebeple kaya gazı çok önceden beri bilinmesine rağmen çıkarılması gecikmiştir. Kaya gazı çıkarımı depremleri tetikleme, sera gazı emisyonunu artırma ve kuyuya basılan su nedeniyle yeraltı su kaynaklarını kirletme riski gibi çevresel sorunlara yol açmaktadır.
”Türkiye’de Kaya Gazı ne durumdadır” TPAO’nun araştırma ve açıklamalarına göre kaya gazı ile ilgili farklı havzalarda ve bölgelerde, ”unconventional” kaynak potansiyeline sahip jeolojik bölgeler bulunmaktadır. TPAO’nun yapmış olduğu araştırmalara göre, Diyarbakır, Erzurum ve Trakya’da kaya gazı-petrol sahalarının varlığı tespit edilmiştir. Kıbrısın güneyinde 3 trilyon varil Doğal Gaz rezervi var. İsrail çıkartıyor. bizim de hakkımız var.
100 yıl yetecek ‘Türk kaya gazı:
Merve ERDİL
ABD Enerji Enformasyon İdaresi (EIA) yayımladığı rapor ile dünya kaya gazı haritasını ortaya koydu.
Rapora göre, Türkiye’de sadece Trakya ve Güneydoğu havzalarında, mevcut tüketim rakamını 100 yıl karşılayacak ‘kaya gazı’ rezervi var. Ancak bunun yaklaşık 14 yıl yetecek miktarı üretilebilir nitelikte.KAYA gazı devrimiyle global doğalgaz ticaretinde kuralları yeniden yazan ABD, şu ana kadar yapılan tahminler doğrultusunda dünyadaki kaya gazı potansiyeline ülke ülke yer veren bir rapor yayımladı. Türkiye’den Trakya ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki rezervlerin incelendiği rapora göre, bu iki bölgede toplam 4.6 trilyon metreküp yerinde kaya gazı var, ancak bunun 651 milyar metreküpü alınabilir nitelikte. Öte yandan, bu iki bölgedeki kaya petrolü miktarı ise toplam 4.7 milyar varil.
4.6 TRİLYON METREKÜP
Geçtiğimiz yıl Türkiye’de yaklaşık 45 milyar metreküp doğalgaz tüketildi. Bu tüketim rakamına göre 4.6 trilyon metreküplük tahmini kaya gazı rezervi, Türkiye’nin 100 yıllık doğalgaz ihtiyacını karşılayabilir. EIA’nın tahminlerine göre, Güneydoğu Anadolu’daki havzada 3.7 trilyon metreküp yerinde kaya gazı miktarı var. Ancak bunun 481 milyar metreküpü alınabilir kısmı teşkil ediyor. Aynı havzada, 4.6 milyar varili alınabilir nitelikte olan, 91 milyar varil yerinde kaya petrolü var. Trakya havzasındaki yerinde kaya gazı miktarı ise 962 milyar metreküp olarak tahmin edilirken, bunun 170 milyar metreküpü alınabilir durumda. Trakya’daki yerinde kaya petrolü miktarı da 2 milyar varil ve bunun alınabilir kısmı 100 milyon varil.
NÜKLEER ENERJİ
Nükleer Enerji: Uranyum ve toryum gibi radyoaktif minerallerin atomlarının parçalanmasıyla elde edilen enerjiye nükleer enerji adı verilir. Stratejik madenler grubunda yer alan uranyum ve toryum minerallerinin rezervlerinin belirlenmesi çalışmaları devlet tarafından yürütülmektedir. Ülkemiz uranyum bakımından zengin olmasa da toryum rezervleri bakımından Dünya’da ikincidir. Türkiye’nin bilinen ilk toryum yatağı Eskişehir (Mihalıççık)’dedir.
Biyokütle (Biyomas) Enerjisi:
Bitki ve hayvan artıklarına dayalı enerji üretimine biyo denir. Bu enerjinin kullanım alanı iki şekildedir. Klasik biyokütle enerjisi, odun, bitki ve hayvan atıklarının yakılmasıyla elde edilir. Modern biyokütle enerjisi ise bitkisel ve hayvansal atıkların katı, sıvı ve gaz hâline çevrilmesidir.Biyomas atıkların değerlendirilmesi kırsal kesimlerde biyogaz, kentlerde ise çöp termik santralleri ile olmaktadır. Özellikle kentlerin çevresinde kurulan çöp santralleri enerji üretiminin yanı sıra çöpleri yok etme işlevi göreceğinden önemlidir.
Kısaca Türkiye yeraltı madenlerini çıkartıp işleyip, satsa borcunu da öder. Dünyanın süper gücü olur. Saygılarımla.
Orhan BOYRAZ
Jeofizik Mühendisi